Ateist-Bakış

Zaten Hawking de bunu diyor. Bir şeyler yayıyor olmalı, ışık değil se ısıdır diyor. Hawking radyasyonu denilen şey de bu. Entropi ile birleştiriyor karadelikleri. Karadelikler de entropiye tabi olmak zorunda. Entropi yani evrenin genelinde olan ve elektrik süpürgesi gibi oluşan, ışıyan, birleşen her şeyi çekip genele dağıtan etki. Bu karadelikte de varmış. Hawking bunun sonucunda ortaya çıkan radyasyonu bile hesaplamış. Her şeyin teorisi diye bir arayış var fizikte. En düşük atom altı parçacıklardan (dalgalardan) en büyük yapılara kadar açıklayan, işe yarayan, geçerli olan bir teori. Hawking'in ömrü bunu aramakla, oluşturmaya çalışmakla geçti. Başaramadı. Her şeyi açıklayan bir teori, formül olmalı. Her şeye uygun bir ifade. Ona çabalıyorlar şu anda. Süpersicim, sicim vs teorik hesapları bu yönde. Ben de buna çabalıyorum. Rakamlarla değil üç boyutlu çalışıyorum. Yani aforizmalarla. Örneğin "gide gide ya yol biter ya giden" gibi bir ifade doğru ve %100 geçerli gibi gözükse de öyle değil işte. Bir şey geçerliliğini kaybetmesine yol açıyor. Ya da "yüksekten aşağı düşülür" gibi kesin gibi görünen bir ifade. Kesin gibi tasarlasan da kesinlik kayboluyor. Benim şüphelerim, fizikte de böyle muhtemelen, uzay zaman da da bir entropi (genele dağılma) yaşandığı ve bu yaşanırken de ölçme problemi gibi bir durumun ortaya çıktığı. Başka türlü kaybolamaz veya değişemez ki geçerlilikler.

Kara delik bir yerden bir yere uzanan bir tünel, bir geçit değil. Garip garip modellemeler var. Karadelik çok yüksek oranlı bir çekim hareketidir. Bir tencere çorba gibi düşünün kara deliğin olduğu alanı. BU çorba normal kaşıkla karıştırılıyorken durursanız çorba yüzeyinde bir eksenel dönme hareketi elde edersiniz. Ancak çorbayı elle çok hızlı veya mikserle karıştırırsanız çorbanın ortasında bir çukurlaşma oluşur ve çok güğçlü bir dönme hareketi oluşur yine. Nötron yıldızının içe geçmesi tam da bu hareketi oluşturur. Bunu anlamak için şeffaf bir sıvıyı karıştırın, sonra karıştırma hızını artırın. Karıştırma hızı çok yükselince tam ortada aşağı doğru uzayan girdap yapısını göreceksiniz. Tam olarak gerçekleşen bu. Her şeyi ince bir kıyma makinesinden geçiren bir girdap. Kütleli şeyleri parçacıklar (enerji) seviyesine dönüştüren bir girdap.

Büyük patlama teori falan değil Bir gerçek. Ama önce patlama nedir ve bu teoriye neden büyük patlama denmiş onu anlamanız lazım. Şu anda dünyada insanların hem neden olabileceği hem de tanık olabileceği ani hareket hızları (patlama yani) maksimum saniyede 3-4 km. Bütün o mermiler, bombalar, nükleer füzeler, roketler ne varsa hepsi 3-4 km ya da deneysel olarak test edilenler varsa saniyede 6-7 km'dir. Bir merminin saniyedeki hızı maksimum 2 km. Şu anda dünyanın kendi ekseni etrafında dönüş hızı yani topaç hareketi, güneş ekseni etrafında da dönüş hızları saniyede 200 km civarındalar (üç aşağı beş yukarı) Yani evrendeki tüm bu cisimlerde olan bu hızlar korkunç hızlar. Bütün bu cisimler bu hızları nereden aldılar? Alabilecekleri tek bir kaynak var, patlama (ya da patlamalar üstü büyük bir patlama). Bu yüzden big bang teori falan değil, bir gerçek. Kesin bir sonuçtur. Ama eğer büyük resmi merak ediyorsanız. Yani kütleli maddelerden oluşan bu ortamın nasıl oluştuğunu merak ediyorsanız, bakacağınız yer evrendeki en hızlı şey. Yani ışık, yani enerji. Bu kadar cisme bu kadar büyük hızları veren şey patlama ile de olsa ışık/enerjidir. Her yere bal dökülmüş ve bulaşmışsa bal küpüne bakmalısınız. Patlamaya neyin neden olduğu konusunda benim kendi teorim var. Bu da canlılığın patlayıp saçıldığı o ilk anla aynı hareket. Canlılık suyun içindeyken karaya, suyun dışına burnunuzu, kolunu, uzantılarını merak edip çıkaran o ilk canlı biriminin neden olduğu sürecin aynısı gerçekleşti bence. Ancak enerjide gerçekleşti bu. Bir şekilde enerji bulunduğu o tekillikten dışa doğru hamleler yaptı. Bu hamlelerden birinde de tekillik bozuldu ve etrafa saçıldı. Bilinçli bir şey yok yani. Bir noktada toplanan bir sürü erimiş demirin akmak için yer araması gibi. Her saniye, her an ya kenarlarla ya çevreyle etkileşimde olur. Anın birinde işte dışına taşmış ve tekillik bozulmuş.

Zamanı tanımıyorsun Mekan (Konum) kavramına karşılık gelen Uzayı da tanımıyorsun. Evrende zaten zaman ve mekan algısı yok Evrende bir dakika önceki oluşlarla şu andaki oluşların bir arada bulunduğu, kaydının olduğu tek yer canlılar, yani biziz. Başka hiç bir kaydı yok. Bu da zamanın olmadığının ispatıdır. Aynı şekilde. Evrende herhangi bir cismi veya varlığı merkeze alıp, nerede? sorusunu da soramazsın. Nerede sorusunun tüm cevapları görecelidir. Başka galaksiye gidersen "orada" cevabı geçerli cevaptır, buraya gelirsen "burada" cevabı. Bu da konumun yani mekanın olmadığını ispatlar. Zaman, uzay, madde gibi kavramları bilgi ile öğrenmelisin. Kafandan hayalle bu kavramlarla haşır neşir olursan inanç bataklığına saplanıp aklının kontrolünü kaybedersin.

Bu dünyanın belirleyici gücü paradır. Paranın merkezi AB'dir. Euro'nun, Sterlin'in Dolar'dan pahalı olmasının bir nedeni var. Kaş göz güzelliği için değil o pahalılık. Siz manzaraya bakınca tank yürüten, ucuz füze savuran, heybetli görünen bir Rusya görüyorsunuz. Bir komedi bu. Ben manzaraya bakınca zaten kendi içinde insanına düzgün para ödemeyen bir ülke hükümetinin çöküşe giden hamlelerini görüyorum. Gergin, fakir ve sıkıntı çeken halk ile lojistik, asayiş, sosyal zincirler yürümez. Koskoca ülke baştan sona boru hatlarıyla dolu. Neyle sağlayacak o hatların güvenliğini? Demiryolu tanker hatları sovyet zamanından. Bir de ülke içinde şiddete meraklı Müslümanlar var. Amerika daha şimdiden islamcı hücreleri aktifleştirmeye başlamıştır. Nefret dolu muhalefet var. Bu beladan Ruslar eğer akıllıysa Putin ve partisini yok ederek çıkarlar. Diğer senaryolarda Rusya yok olur. Yok olmasa da güdük, 3 Türkiye kadar bir toprak bırakırlar Ruslara. Çünkü diğer toprakların hepsi başka Federatif Cumhuriyetler.

Aynı Roma İmparatorluğu gibi davranıyor Avrupa şu anda. Roma İmparatorluğunda da savaş veya cevap vermek için senato ve konsüller aylarca görüşmeler oylamalar yapıp dururdu. Ama tek başına devlet gibi adamlar da vardı senatoda. Pompey Magnus, Marcus Crasus gibi adamlar. Bunlar gibileri bu görüşmelere dayanamayıp sabırsızlık edip tek başına sefer düzenleyebiliyorlardı. Tabi dönüşte senato ve imparatora yüklü rüşvet ve toprak veriyorlardı. Günümüzde Crasus ve Pompey de İngiltere ve ABD işte. Bazen kafalarına esip tekli sefer yapabiliyorlar. Aynı sistem dönüyor ortada. Bu sisteme karşı şansı yok kimsenin. Özellikle de o iki general (ABD ve İngiltere) içlerinde olduğu sürece.

Hani nerede o geniş el? Takım elbiseli wall street kurtların tokatladı son bir aydır ve daha onlara dayanamadı mahvoldular. Daha askerler ve politik çakalları sahaya inmedi batının. Rusya'yı gözünüzde çok büyütüyorsunuz. Rusya herkeste Batı'nın güçsüz olduğu algısını oluşturmaya çalışıyor ama Batı güçsüz değil. Besin zincirinin en tepesindeler. Bak 100 yıl önce Rus Çarı Bolşeviklere yenildi. Çar yanlıları da İngiltere ve Fransa'yı ülkemize girin Çar'ı kurtarın diye çağırdı. Fransa ve İngiltere orduları resmen pikniğe gider gibi geçiyordu topraklarından. Çar'In hapsedildiği yere ulaşıp bir an önce serbest bırakmak için. Bolşevikler Lenin'e Çar'ı ve ailesini imha edin bir an önce diyordu. Lenin de katliam üzerine kurulmayacak geleceğimiz diye direniyordu. Bolşevikler de Lenin'i oyuna getirdiler. Lenin ve kurul Çar'ın olduğu bölgeye girilmeyecek diye emir çıkartmıştı. Onlar da Çar'a gizli gizli mektup yazdılar destekçileriymiş gibi. Dışarıya bölge dışına kaçsınlar diye. Çar da destekçileriyle kaçıyor zannederken Lenin ve kurulun yasakladığı bölge dışına adımlarını attıklarında hepsini imha etti. Lenin bir şey yapamadı çünkü her şey kitabına uygundu ama herkesi sürdü. Hatta Bolşevikler içinde daha sonraki iç çatışmaların zemini de buydu. Troçki meselesi gibi. Demek istediğim Rusya bir batı ülkesi değil. Batıyı taklit eder ama ilkeldir, aptaldır. Rusların sahip olduğu gelişmeyi onlara veren şimdi küfrettikleri Lenin ve Stalin'dir. Lenin asayiş ve düzenli hayatı verdi. Stalin de sanayi endüstriyi. Ama endüstrinin tetikleyici gücü esir Almanlardı. Gelişmiş ülkeler faşizmin kıskacına düşmezler. Almanlar da bir ara mekanik gelişmişliğiyle faşizmin kıskacına düştü. Ama yok ettiler o zihniyeti. Şu anda Rusya üçüncü dünya ülkelerine şov yaptığını sanarak kendini güçlü sanıyor. Daha yanı başındaki Polonya ile boy ölçüşemiyor. Parasız halkı fakir ve muhtaç süper güç mü olur? Padişah avluda akçe mi dağıtacak? Bakış açılarınızla ilkelliğe olan merak gösteriyorsunuz. Batı'nın atası Roma İmparatorluğudur. 2000 yıl öncesinde cumhuriyet, halk çoğunluğu, diktatörlük, konseycilik, geçici tek adamcılık, her şeyi denemiş ve deneyim oluşturmuş adamlar. Bu deneyim de Avrupa kıtasına aktarılmış. Sonra Vikinglerle sarmaş dolaş olup savaşın bin bir türlü halini deneyimlerine katmışlar. Mükemmelliğe ulaşmışlar. Kısa süreli sessizliklerini güçsüzlük sanıyorsunuz.

O zaman öl.

Rusya kapanıyor farkında değil. Suriye, Kuzey Afrika, Ortadoğu'da daha fazla aktif rol oynama, Akdeniz, tüm politikaları tuğla gibi içe çöküyor. Karadeniz hakimiyeti riskli hale geldi. Karadeniz'de artık İngiliz Amerikan gemileri dolu. Rusya'nın Türkiye ve İslamcıları Truva atı olarak kullanma ve Kuzey Afrika, Akdeniz, Ortadoğu bölgelerinde önceden yaptığı gibi aktif presi sona erdi. Hızlı davranıp bir an önce sonuca ulaşmak istiyor Ukrayna meselesinde Rusya. Truva atı olarak AKP'yi kullanıyor ama Ukrayna, İngilizler ve Amerikalılar anlaşma yapmayacaklar. Rusya resmen 20 yılda Akdeniz ve Ortadoğu'ya yaptığı açılımı ve presi kaybetti. Kaybetmekle kalmadı tüm süper güçleri kendi etrafında mevziletti. Fransa, İngiltere ve Amerika dünyadaki tüm okyanus ve deniz haritasının hakimidir. Nazi Almanya'sı ve Japonlar savaşı kazanmak için Okyanus ve deniz hakimiyeti kurmaya çalışıyordu. Bunu da neredeyse başaracaklardı ama Amerika'nın pasifikte çok büyük azılı bir mücadelesiyle karşılaştılar. Amerika ne yapmaya çalıştıklarını anlayınca da bir sürü gemi ve askerle Akdeniz üzerinden Avrupa'ya çıktı. Sonra da faşist ittifak yenilmeye başladı. Bu savaşta Naziler çok sinsi yavaş yavaş ilerliyordu deniz ağını ele geçirmek için de, Japonlar sabırsız davranıp çok dikkat çektiler. Bunların derdi zoru ne sorusunu sormasına yol açtılar Amerika'nın. Amerika amaçlarını fark edince de deniz altında, üstünde, körfezlerde, her yerde savaş başladı. Bu deniz savaşının mirası olarak Fransa İngiltere Amerika dünya deniz ağına sahip oldular. Japonlar ve Almanlara cevap vermek için mücadele ederlerken onlar yok edilince ganimet bunlara kaldı. Bu ağ onlarda olduğu sürece Rusya toprağına hapis sayılır. Bütün dünya da hapis sayılır.

Ben olsam tüm ülkeye binlerce spor merkezi kurardım. Aynı askerlik kanunu gibi bir kanun çıkarırdım. 15 yaşından itibaren vücut kitle endeksi olması gereken sınırların üstünde olanlara zorunlu 6 aylık, 1 yıllık spor zorunluluğu getirirdim. Eğer 100 kiloluk bir şişkoysan 70 kilo olana kadar spor salonlarında ortak enerji depolama birimlerini doldurmak zorundasın. Bisiklet mi sürüyorsun, kürek mi çekiyorsun, hamster tekeri gibi teker içinde mi dönüyorsun sana kalmış. Ortak enerji depolama birimine enerji dolduracaksın. Aynı bu şekilde her salonda kürek mahkumları çalışıp çalışıp ortak enerji depolama birimini dolduracaklar. Hem enerji hem sağlık krizi çözülür.

https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/44689-insanlar-için-yeni-toplum-ekonomi-ve-devlet-sistemi-gnostokrasi/ Yıllar önce tasarladığım sistemlerden biri de bu. Bir tane de arınma gecesi filmi çıkmadan önce arınma sınırları olan bir ütopik ülke yazım vardı. Neyse ben o zamanlar mükemmel sistem diye bunu bulmuşum. Gnostokrasi. İsmi de ben uydurmuştum.

Bütün tapınaklar kendini affettirme istasyonlarıdır. Roma hamamı gibi. Her boku yer kirli işler yapıp kirlenirsin. Sonra inancının tarif ettiği temizleyici, arındırıcı süper kahraman (tanır şiva allah vs) evine gidersin. Temizlenirsin. Sistem böyle çalışır. İnsanlara iyi olmaları öğretilmez. İstedikleri kötülükleri yapsalar da onları temizleyecek bir süper kahraman olduğu öğretilir. O tapınaklar bu işe yarar. Tüm sistem bu işe yarar.

Evrensel bir kurala, olması gerekene işaret ettiğini sanırlarken kendilerini gösteriyorlar. Görüyorum sizleri Goril seviyesindekilerin beceri diye kıçına parmak sokmalarına tanık oluyorum. Bu insanlara bakınca besin zincirinin en altlarındaki tırtıllar aklıma geliyor. Dünyada iki insan türü vardır. Biri homo sapiens (insanların %95 civarı) Diğeri homo sapiens sapiens (%5) Buradaki konuşmalardan görünen o ki homo sapiensler (şablon öğretilmiş, şablonu tekrarlayan, tabu kısıtlamalı insan) ile homo sapiens sapiensler (bilgi modelleyen, şablon dışına çıkan, tabu yıkan insan) arasında savaş zamanı çoktan gelmiş de geçiyor. Bir tür diğerini yok edecek. Ve her şey kamera önünde olacak. Porno gibi. Ekonomik kaynaklar ucu ucuna gidiyor. Trilyonlarca dolar harcayıp kubbeler, minareler, binalar, fantastik heykeller inşa ediyorlar. Dezenformasyon ile şaşırtmaca ile homo sapiens sapiensleri oyalıyorlar ama homo sapiens sapienslerin en iyi yaptığı şeyi, yani hesap kitap, analizi, erteleyecek oyalamaca kalmadı. Cidden. Kaçınılmaza gidiyor her şey. Şurada bile yazışırken homo sapiens üyelerinin hazır şablonlara atıfta bulunarak kamuflaj kullanmaları görülüyor. Gerilim tırmandıkça sapienslerin öğretilmiş şablon ağları arasındaki zincirler sallanıp kopuyor (devletler cepheleşiyor, tedarik zincirleri kopuyor veya düzgün işlemiyor, üretim planlanamıyor. Çin köle işgücüyle dünya üretim ve tedarik zincirini bir süre daha işletmeye çalışacak sanırsam. Açıkça sapiens sapiens türünden insanlar varsa burada tavsiyem değerlerinizi metaller olarak tutun. Debisi yüksek ve küçük akarsuların olduğu tercih edilmeyen ormanlar bulun. Debili akarsu hem barınmada hem beslenmede işinize yarar. Güvenlik de sağlar.

Kavak öyle tercihe bağlı somun ekmek paylaşımı değil bu. Madde temellidir iskeleti. Bilimsel yöntemi çıkaran adam Epikür. Öyle barış sevgi kardeşlik hikâyesi yok. Teorik fizikçilerin arasına insan alınmaması onların ırkçılığından değil. Girilememesinden. İdealistlerin kavramları laçkalaştırmalarına kanmayın.

Hanlar (Çinliler) ve Hunlar farklı değil. Hanzo Çinli, bozkır köylüsüdür Hun. Arasındaki didişme tüm dünyanın şeklini değiştirmiştir. Bu göçleri insanlar hayal edemiyor. Zannediyorlar ki pikniğe gider gibi yola düşmüşler. Öyle değil işte. 1 milyon örgütlü ve her şeyini üzerinde taşıyan (evi malzemesi silahı) insanın ve kendi nüfusunun 10 katı at, deve, fil, domuz, büyük-küçük baş hayvanın hareketini bir hayal edin. Ne silah ne ordu işe yaramaz oluyor. O göçler sığıntı gibi göçler değildi. 500 km çapındaki yerleri dümdüz eden göçlerdi. Hunlar ve Hanlar savaşlarında hayvan kullanmayı severlerdi. Cengiz han da yapardı bunu bazen (geçmişten öğrendi çünkü). Hayvanları önde kendileri arkada giderlerdi yüzbinlerce insan ve milyon hayvan. Önce hayvan sürüsü yol üstündeki her şeyi dümdüz ederdi. O Çin seddi insan için değil. Hayvan savaşları için bir seddir. 5 yılda 5 bin atı 200 bine çıkarıyor adam. Fili de. Bu nedenle dünyanın çoğu yeri Hun kolonisidir. Roma İmparatorluğu bile Hun kolonisidir. Hun göçü yolu üstündeki tüm medeniyetleri yok eden bir göçtür. Osmanlı bile doğusundan batısına bir kaç bin file direnemedi, Padişahını kaybetti o kargaşada (Timur da geçmişten öğrendiği hayvan savaşını yapardı) Milyonlarca hayvan ve yüzbinlerce insanı siz düşünün. Tek yapabileceğiniz olabildiğince hızlı önlerinden çekilmek ya da önlerinde onlardan hızlı ileri gitmek. Böyle göçlerdi bunlar. Günümüz teknolojisiyle bile o kadar hayvan hareketini durduracak ordu bulamazsınız. Basitçe, göç kelimesi serseri gibi tanımlıyor. İstila demek bu. Hayvanları kalkan yapmış yüzbinlerce insanın istilası. Hayvanların %90'ını öldürseler bile (ki mümkün değil) kalan miktarla yine medeniyet kuruyorlardı. Çok etkili bir yöntem.

Ortalığa sıçan adam Sen uçan ata inan Aklını kullanamıyorsun, en iyisi dine kiraya ver. İyi kazanırsın. :)

Son zamanlarda dünyanın yuvarlak olduğu ve hatta döndüğü yönünde kafirce söylemler var. Bu söylemler kafirler tarafından bilerek çıkarılıyor. İnananların imanlarını terk etmeleri, Allah'ı unutmaları için. Bu kafirlere fırsat vermeyelim. Dünya yuvarlaktır, dönüyor diyen bu kafirleri yüce dinimizin ulemalarından oluşan yüce mahkemelere şikayet edelim. Allah-u-ekber

Siyaset İnsan toplumlarının çoğu akıl hastası. BU hastalar oy verip gidişata yön veriyor.

Herkesin hayali var. Amerikalılardan hiç birinin hayali Çin'de bir fabrikada çalışayım bir tas yemeği yiyeyim huzur içinde yaşayayım değildir. Ama Çin halkının %90'ının hayali ABD'de yaşamaktır. Konteynerlerin içinde yığınla kaçak Amerikalı adam yakalanmıyor. Çinliler yakalanıyor. Bu savaş baştan kaybedildi. Mümkün değil kazanmak.

Ve istediğini söyleyemeyen 1 milyar insan. Bu insanları android robot sanıyorsun. Ordusunda 500 bin kişi ölürse o insanların toplumsal yansıması var. 500 bin asker 1 milyon ana baba, 1 milyon kardeş, 500 bin çocuk, demek. Bunlar birleşe birleşe 1 milyar insanı sarsan bir şok yaratır. O ülkede artık hükümetin hükmü geçmez ölüsü olana. ABD ve AB ordusu farklı. Paralı askerleri topluyor. Ayrıca güvenlik şirketlerini de kullanıyor. Toplumuna aynı etki olmuyor. Her bakımdan dezavantajlı. Vietnam'da ve 1. Irak savaşında yaşadılar bunu ve sistemi değiştirdiler. Artık zorunlu askerlik yok. Rusya'da ve Çin'de var. Her bakımdan yenilecekleri garanti bunların. ABD değil, kendi insanları yener onları. ABD halkı köle değil. Rusya ve Çin halkına köle gibi kaynak olarak bakıyor. O iş öyle olmuyor.

Popülizm doğruları yanlışları tespit etme yöntemi değildir olamaz. Sana tarifi, manayı, yapıyı gösterdim. Kişi sayısı ve inanç hastalığını referans alarak soru sormak da ne demek? Ben gerçeği konuşuyorum. Seni veya kendimi mutlu edecek kurguları değil. İdealistler çoğunluğa, genel kabule, oy çokluğuna göre ütopik mutlulukları, memnun edecekleri, idealleri söylüyorlar. Seçim senin.

Zaten onu diyorum ya. Ön ekler, kökler ve sonra beyin otomatik işlem yapmaya başlıyor. Çince de aynı. O garip semboller Latince ön ekleri ve kökleri gibi anlamlardan oluşuyor. Birbirlerine ekleyince aynı mekanizma ile beyin işlem yapıyor. Ama onlarda binlercesi var.

Bu mümkün değil. Çin'i 2. Dünya savaşında Japonların elinden ABD kurtardı. Şu anda bile Japonlarla savaşsa yenemezler. Sen Çin'in hangi savaşı kazandığını gördün? Tek yaptıkları propaganda. Meydanda asker yürütmek, füze göstermek. Bu mudur güç? O gösteriler ve propagandalar kendi halkına göz dağı vermek için.

Materyalizm. Bilim Materyalizm ürünüdür. Yapılan faaliyetlerin hepsi madde referanslıdır. Madde referanslı demek objektifliktir (obje maddenin diğer adı-subje yani insan bulduklarını objeye göre yani objektif sunar) Object maddedir Subject ideadır (gözlemci) Subject'lerin hepsi çalışmasını object temelli ortaya koyar. Materyalizme aittir bilim. Ama idealistler reddeder, yalan söyler. Yahu nesne maddedir, bu kelimelerin anlamına hiç mi bakmıyorsunuz? Neden bilimde öznel hiç bir şey geçerli değildir de nesnel her şey geçerlidir? Tesadüfen mi?

Pekin'e bir bomba düşmesi yetiyor. Çin'in kalbi Pekin Faşist hükümetler bir merkezde toplanır. İşlem merkezleri çökünce halkın zinciri kopar.