Jump to content

Marquez

Members
  • İçerik sayısı

    115
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Everything posted by Marquez

  1. 6 Ağustos 1945 yılından önce, herhangi bir zamanda birisi çıkıp ABD'nin elinde atom bombası var filan dese belki çoğu kişi gerçekten komplo filan derdi. Veya şunu söylerdi: "olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıtlar getirir, sen böyle kanıt getiremedin, demek ki saçmalıyorsun, komplo teorilerine inanan birisin, ben bilimsel çalışmalara baktım bu konuda bir makale filan da görmüş değilim." Çünkü daha önce gerçekleşmemiş bir şeyin gerçekleşmesinden söz ediyoruz. Ve aynı zamanda gizli bir biçimde gerçekleşmiş projeden söz ediyoruz. Buradaki sorun şu, onu daha önce de yazdım: her komplo teorisi otomatik olarak yanlış olmayabilir. Doğru olma ihtimali filan az olabilir ama bu onun kesin olarak, her koşulda yanlış olduğu anlamına gelmez. Tabii daha çok bilimsel yasalara filan çok aykırı olmayan şeylerden söz ediyorum. "Ama olağanüstü iddialar için olağanüstü kanıtlar gerekiyordu." diyecekler. İyi de getirememesi iddiasını otomatik olarak her koşulda yanlış yapmaz. Mesele bu. HAARP konusunu daha önce duydum, çok ilginç, çok büyük, uçuk bir iddia ama konu hakkında bir bilgim olmadığı için yorum yapamayacağım.
  2. O sadece bir misaldi. O durumda olan insanlar için. Yoksa benim şahsi meselem değil.
  3. Çok iyi anlıyorsun gerçekten. Ben bayram haftası diyorum sen mangal tahtası diyorsun. Bak özelleşme oldu işimi kaybettim diyelim, dört çocuğum var ama özürlü olmadığım için ortada kaldım. Eskiden erzak vermiyorlardı şimdi onu veriyorlar o da çok basit değil mi? (Bu misal tabii yanlış anlaşılmasın, bu örneğe uyan bir sürü insan için.) Çok süper bir mantık. Aldığım erzakla (kömür, makarna vb.) durumum iyi oldu. Çok iyi süper bak sen işe. Zenginleştik birden. 10 bin dolar kişi başına düşen gelir. 6 ile çarp 60 bin dolar, köşeyi döndük biz.
  4. Çok zekice gerçekten. Bir de bu politikalar özelleştirmelerle desteklendiğinde durum daha da iyi olur. "Devlet kimseye iş bulmak zorunda değil." Özelleşince her şey iyi oluyor tabii. Özel sektörde çalışan işçiler hayatlarından çok memnun. Bak bir de paranın dini olmaz diyorlar. Parayı kim basıyorsa o alıyor? Yani Koç'u, Sabancı'yı bırak Yahudi de alabilir, ABD'li Toni, Alman Hans da. PTT örneğinde olduğu gibi. Vatandaş da gider Toni'ye, Hans'a vb. askeri ücrete çalışır, tabii iş verirlerse değil mi? Çok iyi çözüm gerçekten, neoliberaller de seviyor bunu. Çok ilginç gerçekten... Türk milleti zekidir diyorum ya, boşuna demiyorum.
  5. Dünyada çok aşırı zengin olup dinine bağlı olanlara örnek versene bana: Suudi prensleri mi yoksa? Kim bunlar? Yoksa Brunei sultanı mı?
  6. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak diye meşhur bir laf vardır. Bazı konularda bir takım işaretler var. Bunu ne şekilde yorumlamak gerekir orası bir konu. Burada belirsizlik şu onu da söyleyelim. ABD'nin destek vermesi ne demek? Bir takım Amerikalıların, önemli Amerikalıların (güçlü basın kuruluşları, güçlü kurumlar vb.) filan mı destek vermesi yoksa başka şey mi? Önce onu aydınlatmak gerekir. Graham Fuller, Yeni Türkiye Cumhuriyeti isimli kitabında şöyle yazmış: (Graham Fuller, Yeni Türkiye Cumhuriyeti, 2008) Bunu yazan Graham Fuller. Peki O kim? O da burada: http://tr.wikipedia.org/wiki/Graham_Fuller Adam konuyla ilgili bir sürü kitap yazmış, fikir üretmiş. Ayrıca bak: Linkim Ama neyse neoliberal gibi konuşalım: komplo bunlar bunlar, ulusalcılar yine sayıklıyor. Peki bunlar da mu ulusalcı, Graham Fuller de mi ulusalcı? Linkim Linkim Yani kısaca bunlar öyle göründüğü kadar basit değil.
  7. Enseyi karartmayın. Çünkü; Türk milleti zekidir. Hatta üstün zekalıdır diyebilirim. Bunu anlamak için şu videoyu izleyin ve gerçekleri görün: http://www.youtube.com/watch?v=NXH9dmd0f7o İşte bu yüzden Türk milleti çok zekidir. Çok kitap okur. Çok düşünür. Eğitime, bilime çok büyük önem verir. Bu yüzden enseyi karartmayın. Türk milleti dünyanın en zeki milletidir. Bir de bunun üstüne neo-liberalleri ekleyin. Neoliberaller zaten olağanüstü insanlar. Kim bunlar? Örneğin vermek gerekirse: Ahmet Altan, Mustafa Akyol, Taha Akyol, Mehmet Altan vb. İşte böyle zekalarla büyük çözümler gelecektir. Enseyi karartmayın.
  8. Yahu Pante; Neoliberallerle ciddi ciddi diktatörlük, özgürlük vb. üzerine tartışıyorsun. Neoliberallerin özgürlükten anladıkları gerçekte şirketlerin özgürlükleri, piyasa ekonomisi, piyasa ekonomisine imandır. Adamlar sırf bunun için gittiler faşist diktatör Pinochet'i desteklediler yıllarca. (Şimdi sıkıştıklarında bu gerçeği de zaman zaman inkar edip 'komplo' filan diyorlar.) Şunlara bir bak: http://iibfdergi.kmu.edu.tr/userfiles/file/haziran2010/99-101.pdf Linkim Linkim http://img.blogcu.com/uploads/denizzeyrek_Pinochet4.jpghttp://img.blogcu.com/uploads/denizzeyrek_pinochet3.jpg http://www.theintellectualdevotional.com/blog/wp-content/uploads/2010/12/pinochet_1997.jpghttp://www.maddebagimlisi.com/wp-content/uploads/2009/02/pinochet_wideweb__470x3220.jpg Yani yapılan şu özgürlük, demokrasi vb. diyerek özgürlüğün, demokrasinin arkasına saklanarak gerçekte şirketlerin özgürlüğünü savunarak özgürlük ve demokrasi zavallı bir hale getiriliyor. Kelin ilacı olsa önce kendi başına sürer derler ya bunların ki de o hesap.
  9. Ben de bu arada objektif bir bakış açısıyla bir ilavede bulunayım: Doğu Perinçek Atatürk'ü-Atatürkçülüğü savunuyor. Bunun karşısında olan bir insanın kamuoyu hassasiyetinden dolayı tartışmada dezavantajı vardır. O nedenle söylenecek olanların bir kısmı Atilla Yayla tarafından söylenememiştir diye düşünüyorum. Ama bu o söylenemeyenlerin doğru olduğu anlamı taşımaz tabi. Sadece tartışma dengesi açısından getirdim.
  10. Kemalizmi bir 'dogma' haline getirerek savunmaya çalışmak aslında en çok Kemalizme zarar verir diye düşünüyorum. Kaldı ki burası Kemalist bir forum da değil. Bu açıdan bakarsak, forum admini oldukça yerinde tespitler yapmış. Kendisine katılıyorum.
  11. Avrupa'nın, ABD'nin veya başka ülkelerin bir takım örgütleri, ayrılıkçı hareketleri, siyasi görüşleri filan desteklemesi -onlara oturma izni vermesi, çalışmalarına ses çıkarmaması vb.- ABD, Avrupa veya diğer ülkelerin komünist vb. oldukları anlamına gelmek zorunda filan değil tabii ki. Onların amacı bir takım kişileri, örgütleri vb. kendi çıkarları için kullanmak ve işi bitince bir kenara atıp kullanmak olabilir pekala. Ama bu mesele ABD, Avrupa vb. için aynı şekilde anlaşılmaz. Mesela ABD, gitti Afganistan'ı işgal etti. Neden Usama Bin Ladin'e Taliban sığınma hakkı verdi ve onu ABD'ye teslim etmedi diye. Halbuki Taliban, Usame Bin Ladin'i yargılayacağını vaddetmişti ama ABD bunu kabul etmedi.Yani ABD için bu suçtu. Bu mantıkla gitti Afganistan'ı işgal etti. Sonra da birden Türkiye'den filan bu konuda yardım istedi. Ama Kıbrıs konusunda başka konularda ABD hep ikili oynadı. Şimdi Türkiye veya başka bir ülke böyle bir nedenden dolayı gidip başka bir ülkeyi işgal etse ne yapar? Çok iyi yaptın der mi? Ben de böyle yapardım der mi? ABD kendi çıkarlarını korumak için hareket eder. Bunun için gerekirse Ilımlı islamı da destekler, komünistleri de. Bu saçmalık filan değil, hayatın gerçeğine uygun, pragmatik bir yaklaşım. ABD'nin ılımlı İslamı, yeşil kuşak vb. desteklemesi için ille de her konuda onlarla aynı görüşte olma zorunluluğu yok. Zaten ABD geçmişte Usame Bin Ladin'i Sovyetler'e karşı desteklemişti. Bunu durduk yerde yapmadı. Yani görüldüğü gibi böyle şeyler 'saçmalık' filan değil. ABD, Afganistan'da İslamcıları desteklemekte sakınca filan görmedi; çünkü o zaman için Sovyetler, İslamcılardan daha büyük bir tehlike teşkil ediyordu ABD için. "Pardon ABD dürüst bir devlet arkadaşım, ileri bir ülke yalan söylemez. Ben ABD devletine inanırım, o son derece dürüsttür, yalan söylemez, geçmişte ABD devleti bin defa yanlış yapmış olabilir. Bana ne? Ben ABD devletine inanıyorum, güveniyorum, tamam mı, aksine iddia edenler peşinen her konuda komplocudur, yalancıdır" filan diyenler çıkabilir kuşkusuz. O da onların bileceği bir konu.
  12. Tabii birde şu var: İnsanlar zenginleştikçe ve eğitim düzeyleri arttıkça mı CHP'li oluyor; yoksa daha önce ellerine geçen iktidar yardımıyla bu insanlar zengin ve eğitimli oldular diyorsun? Fakat Türkiye Cumhuriyetinin tarihine baktığımızda CHP'den ziyade sağ partilerin iktidarda olduğunu görürüz. Ve şöyle bir gerçekte var: Toplumun çoğu zaten zengin değil. Eğitim düzeyi zaten genelde yüksek de değil. Ayrıca CHP'liler arasında da büyük ihtimalle gelir dağılımı konusunda ciddi bir dengesizlik var; çünkü zaten Türkiye'nin gelir dağılımı bozuk.
  13. Hala onların mı çok daha zengin olduğunu düşünüyorsun? AKP 8 yıldır iktidarda diye biliyorum. İktidarda olmayla bir şey değişmedi mi diyorsun?
  14. Kim tarafından aşağılanmak istemiyorsun? Avrupa tarafından mı? ABD tarafından mı? Yoksa her ikisi mi? Benim için burada en önemli kıstas: Avrupalının, ABD'linin tek başına ne düşündüğü filan değil. Yoksa Avrupalı benden övgüyle söz etsin diye Çinli işçi gibi ayda 30 dolarla çalışmak bana çok gurur verici gelmiyor. Birçok vatandaş için en önemli kıstaslar özetle şunlar olabilir diye düşünüyorum: (Tabii burada ölçüler ve kriterlerde bazı değişiklikler olabilir kuşkusuz.) "Ben ve ailemin, komşularımın, çevremdeki insanların karınları doyuyor mu? Ben, ailem ve çevremdeki insanlar sağlıklı ve düzgün şekilde beslenebiliyor mu? Güvenli, sağlıklı bir ortamda mı yaşıyorum? İş güvenliği var mı ve tüm bunlar yasalarla güvence altında mı? Sağlıklı bir ortamda mı çalışıyorum? Çalıştığım ve yaşadığım yerde örgütlenme ve sorunlarımı (özgürce ve baskı altında kalmadan) dile getirme ve bunlara demokratik biçimde çözüm yolu bulma imkanım var mı? Varsa bu imkan ne ölçüde gelişmiş? Ve en önemlisi tüm bu imkanlar ne ölçüde sürdürülebilir?" Ayrıca burası Türkiye. Ben de kendimin. Elbette dünyada yaşıyoruz ve tümüyle bağımsız değiliz diğer ülkelerden. Ama Sabancıya'ya bakıp, Nasıl ki Sabancı beni aşağılamasın diye onun gibi olmaya kalkışacak değilsem de; ABD vb. aşağılamasın diye Türkiye'nin, ABD vb. gibi filan olmasına filan gerek yoktur. Her ülkenin koşulları farklıdır vb.
  15. Kemalistlerin hatası mı?? Şunu tekrar söyleyeyim: düşündüğün yolda ilerlemek basit değil. (Sen de kabul ediyorsun zaten; yani bu konuda aynı fikirdeyiz.) Oldukça zor ve zorbalıklarla dolu bir yol; sonunda zaferden ziyade bir ton yan etkiyle birlikte başka sorunlarla boğuşma tehlikesi de var. Aslında bence bu Kemalizm'in zayıf tarafı değil; belki de 'kuvvetli' tarafı. Veya bir çeşit algı yanılgısı sonucu geldiğimiz yer. Hangisi tam bilmiyorum.
  16. Anladım tabii. O kadar anlıyoruz yani. Bak mesele şu: ben köylüyüm diyelim, köylü kalmak istiyorum; tarlamı sürmek; çiftçilik yapmak istiyorum. Şimdi sen devlet aracılığı ile beni, şehre göç etmeye zorluyorsun. Tarlamı bırakıyorum; işsiz kalıyorum. Beni fabrikaya alıyorsun; orada kurduğun düzeni bana zorla uyguluyorsun. Şehirde yaşamak zorunda kaldığım için yaşantım bütünüyle değişiyor filan. Çocuklarımın yaşantısı da değişiyor zamanla. Öyle bir düzen kuruyorsun ki kadınlar da çalışmak zorunda kalıyor. Çalışmak ve iş bulmak için eğitimli olmak gerekiyor diyelim. Fabrikalar bu çeşit insanları daha çok tercih etsin ve insanları buna zorlasın. Ama sen burada yine şu veya bu biçimde insanları zorluyorsun. Üstelik daha temel ve can alıcı konularda. Çok daha stresli ve zorlayıcı bir yol. Stalin'in çözümleri aklıma geldi birden. Bir de İngiltere'de köylülerin, şehre göç edişini hatırladım.
  17. Bu da aslında birçok açıdan fazlasıyla sorunlu olabilecek bir yaklaşım. Nasıl bir sosyal, ekonomik reformlara gireceksin, bunu kim nasıl yapacak? Bu reformları zorla mı yapacaksın? Sosyal-ekonomik alan zaten kültür ile bağlantılı birçok bakımdan. Yani sen bunu kafana göre zorla değiştirdiğinde aslında kültürü şu veya bu biçimde zorla değiştirdiğin için söylediğin kelime oyunundan başka bir şey değil.
  18. O kadar çok farklı düzlemlerden olaya bakıyorsunuz ki anlaşamamanız çok tabii. Pante dilde fakirlik görmüyormuş; ötekinin sanırım Osmanlıca yazmak hoşuna gidiyormuş, biri Araplaşmaktan niye rahatsız oluyorsun diye soruyor; bir başkası sen Türkleşmekten mi rahatsız oluyorsun ben olmuyorum diyor.
  19. ? Bu zırvalıkları ciddiye alıp ciddi ciddi biçimde yanıt verenler olabilir. Tabii şunu da yazalım ki bazı şeyler daha iyi anlaşılsın: Buradan bakınca, yani kendi açımdan zaten görmem gerekeni görüyorum da, birde öteki açıdan bakayım dedim, nasıl görünüyor olaylar diye.. Ben neoliberal biri değilim üstelik neoliberalizme karşı biriyim. Ha bu arada zengin de değilim, babam da zengin değil, baba parasıyla da geçinmiyorum. Göbeğimi de kaşımam. Yaşım da 21 filan değil. Çevre düşmanı da değilim çevrenin önemini savunan biriyim. Yukarıdaki yazıda sadece bir anlık neoliberal gibi göründüm. Bazı zırvalıkların ne kadar zırvaca göründüğünü gösterebilmek için. Olayın rezaleti filan görülüyor ama sanırım durumun sadece kişiyle sınırlı olduğu filan sanılıyor. Tabii ki anlayabilene bunlar, anlamayana ne anlatsan boş...
  20. Sevgili Mantık; Söylendiklerinde 'biraz' mı abartı var? El insaf. Mantık; elini vicdanına koy ve neoliberallerin ekonomi konusunda yaptıklarına bir bak. Ne kadar büyük, olağanüstü gelişmeler var bunları göremiyor musun? Bunları inkar mi ediyorsun? Bunları yok mu sayıyorsun? Bunları görmezden mi geliyorsun? Tüm bunlar ortadayken, varlık nedenimiz bile bunlara bağlıyken olağanüstü bir vesvese koparılmasını neyin nesidir? Aynı şey İslamın eleştirilmesi için de geçerlidir. İslamı toplumda büyümüş, yaşamış ve o kültürle büyümüş, o kültürle var olmuş biri çıkıp İslamı nankör biçimde eleştiriyor; ama bunu yaparken İslamın büyüklüğünü görmüyor, göremiyor, görmek istemiyor. Bu nankörlük, aşırıya kaçmaktır ki. Kabul edilemez. Aynı şey neoliberalizm için de geçerli. Bak şimdi ben neoliberal isem düşünce özgürlüğünü, çevreyi filan savunacağım diye bir şey yok. Önce bunu anlaman lazım. Anlıyor musun bunu? İkincisi "benim geri zekalı, odun kafalı komplocu çevrecilerle filan işim olamaz" diyen neoliberal düşünceli birinin ne dediğini anlamamam o kadar zor değil sanırım. Yani Sevgili Mantık; Neoliberalizm bir fact durumundadır bunun dışındakiler çevreciler, neoliberalizmi durduk yerde eleştiren tipler vb. hasta ruhlu, komplocu, beyinsiz insanlardır. Bunu anlamak durumundayız. Önce bunu anlayacağız sonra tartışacağız. Bunu anladığımızda senin eleştirilerinde ne kadar aşırıya kaçtığını görmek zor değil. Bak şimdi ben 21 yaşındayım diyelim. Baba parasıyla yaşıyorum çok zenginim, bana ne çevrenin bilmem neyin? Küfür mü edeyim şimdi? Ne diyeyim yahu? Bana ne yahu? Yok çevreden şundan bundan rahatsız olmuşsun yahu bana ne? Sen az kazanıyorsan bana ne senin kazancından? Ben yatıyorum ve keyfime bakıyorum, istediğim şekilde paramı harcıyorum sana ne bundan? Senin nickinden de ben rahatsızım ne olacak şimdi? Babamın çevreyi kirleten fabrikası da varsa sana ne yahu? Değil mi? Bak şimdi bunu okumalısın; çevrecinin biri yazmış: Buradan. Adamdaki mantığı görüyor musun? İşte abartı budur Mantık? Ve sen de buna benzer bir şey yapıyorsun Mantık? Bunu yapma Mantık, anlıyor musun? Ben, seni özellikle Deicide'i vb. mantıklı bilirim. Tamam değil mi Mantık? Yani mantığı gördük? İşte gerçek mantık budur Mantık. (Gücünü de 'fact' durumunda olan neoliberalizmden alır.) Yani çok kısaca Mantık: "Ben 21 yaşında gencim, babamın fabrikası çevreyi kirletiyorsa sana ne bundan, sana mı soracağım yahu? Bak ben de senin nickinden rahatsız oldum? İstersem göbeğimi kaşırım bak şimdi." İşte o zaman bu konularda, 'fact' görmeden aşırıya kaçma bence... "Ben 21 yaşında bir gencim. Babamın çevreyi kirleten fabrikaları varmış. Çok zenginiz. Baba parasıyla zengin oldum ve göbeğimi kaşıyarak, baba parasıyla yaşıyorum. Sen, çevreden şundan bundan rahatsız olmuşsun. Yahu bana ne bundan? Bana ne çevreden bilmem neden, şundan bundan?" Edit: Bu zırvalıkları ciddiye alıp ciddi ciddi biçimde yanıt verenler olabilir. Tabii şunu da yazalım ki bazı şeyler daha iyi anlaşılsın: Buradan bakınca, yani kendi açımdan zaten görmem gerekeni görüyorum da, birde öteki açıdan bakayım dedim, nasıl görünüyor olaylar diye.. Ben neoliberal biri değilim üstelik neoliberalizme karşı biriyim. Ha bu arada zengin de değilim, babam da zengin değil, baba parasıyla da geçinmiyorum. Göbeğimi de kaşımam. Yaşım da 21 filan değil. Çevre düşmanı da değilim çevrenin önemini savunan biriyim. Yukarıdaki yazıda sadece bir anlık neoliberal gibi göründüm. Bazı zırvalıkların ne kadar zırvaca göründüğünü gösterebilmek için. :lol: Tabii ki anlayabilene bunlar, anlamayana ne anlatsan boş...
  21. ABD ve kapitalizme iman etmiş olanlar veya ona gönülden destekleyenler olursa olur; bunun dışındakilerin hepsi yalan, sahtekar, komplocu vb. düşünmeye bile gerek yok.
  22. Peki Sam Amca sen bilirsin.
  23. Mantık; Ben 'şüpheci' biriyim. Sadece bu konuda değil birçok konuda. Konuya kesinlikten ziyade olasılıksal yaklaşmak bana daha mantıklı geliyor. (Özellikle bizim için birçok bilinmezin olduğu noktada bu benim için biraz daha güven verici.) Komplo teorileri doğrudur demiyorum. Zaten yazdım komplo teorilerinin büyük bir bölümü saçma olabilir. Bunların çoğu gerçekten resmi açıklamadan çok daha mantıksız da olabilir. Bunların çoğunu ben de son derece saçma buluyorum. Ama resmi açıklamalardan da zaman zaman şüphe ederim. Bunlardan şüphe etmek bana mantıksız filan gelmiyor. Resmi açıklama doğru olabilir buna itirazım yok ama her durumda şüphe edenlerin aptal olduğu, iyi düşünemediği vb. düşünülmemesi gerekir diye düşünüyorum. Ben burada, bu konuyla ilgili olarak (11 Eylül'ün nasıl olduğu) ne resmi açıklamayı ne de komplo teorilerine inanmayı uygun gördüm. Cevabım şu: Bilmiyorum. Konu birçok bakımdan manipüle edilmeye müsahit diye düşünürüm. Diyebilirsin ki: resmi açıklama komplo teorilerinden filan çok daha mantıklı, daha olası. Olabilir gerçekten. Ama ben, birçok nedenden dolayı, tam anlamıyla bu olay bu şekilde olmuştur, mesele böyledir diyecek kadar ikna olmuş değilim. Ve konu epeyce ciddi, son derece büyük bir olay olduğu için çabuk biçimde düşünerek bu böyle olmuştur demek istemiyorum. "Bilmiyorum" deme özgürlüğümün de olması gerekir. Umarım derdimi anlatabildim. Şu da var: geçen zamanla, yeni bilgi, düşünce, analiz vb. ışığında kararım bazı bakımlardan elbette değişebilir.
  24. Yahu sen yazılanı anlamıyorsun. Burada gelmiş sanki her şeyi görmüş, bilmiş, yaşamış, okumuş, incelemiş gibi anlatıyorsun. Ve öyle bir savunuyorsun ki yarı iman etmiş adamlar gibi ABD'nin resmi açıklamalarını kabul etmeyen herkesi aptal yerine koyar gibi aşağılayarak yazıyorsun. O yüzden biraz takıldım. ABD devletine iman etmiş biri gibi yazıyorsun. Denileni de anlamıyorsun. Bu ne? Sen, bu konunun en yüksek düzeyde uzmanı, gelmiş geçmiş en iyi bileni misin? Değilsin kafana göre yorumlayıp, oturduğun yerden ahkam kesiyorsun. O kadar. Ben de öyleyim. Ama sen çok büyük yorumlarda bulunuyorsun, sanki gören de seni CIA uzmanı, ABD uzmanı, terör uzmanı, El Kaide uzmanı, dedektif, cinayet uzmanı, bir de elinde tonlarca bilgi olan biri sanacak. Ama değilsin işte. Kesin ve neredeyse hiç şüpheye bırakmayacak biçimde olayı bildiğini iddia ediyorsun. Tabii bu durumda ben de biraz takıldım ama hata etmişim sanırım. Yani biz bir şey söylemiyoruz burada. Asıl iddia sahibi sensin. Kanıtların da ABD devletinin söylediklerinin neredeyse her koşulda doğru oldukları üzerine kurulu. Buna iman etmiş gibi konuştuğun için itirazım buna. Ben zaten diyorum: ABD bu işe karışmamış da olabilir. Ama sen öyle bir yazıyorsun ki, bunun dışındaki ihtimali aklına bile getirenler sanki kafayı yemiş, sahtekar tipler. Adam şimdi hukukçu kesildi başımıza. Sürüyle çıkabilir belki. Çıkmasa bile bu okuduğunu anlamak ve yorumlamak ile ilgili aynı zamanda bak; onu da söyledim. Ama sen anlamazsın o ayrı. ABD devleti ne söylerse doğru onu dinle sen. Sam Amca'yı. Tabii canım devletler asla suç işlemez, bunun olasılığı bile olmaz. Böyle şeyler düşünülemez. Şeytani düşünceler bunlar. Şeytani düşünceler. Elde çok bilinmeyen varsa zaman zaman buna baş vurmak zorunda kalabiliriz ne yapalım? Ben bunu söylüyorum.
×
×
  • Create New...