Jump to content

mantik

Members
  • İçerik sayısı

    1.008
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    36

Everything posted by mantik

  1. Sağol cigi. Video çok iyi bir fikir. Aklımda tanıtım için şu aşamada yapmak istediğim bazı fikirler var. Birkaç gün, bir hafta alabilir onları tamamlamak. Onun ardından bir videoya başlamayı ben de isterim. Lütfen bağlantıda kalalım. Teşekkürler.
  2. denizbahar, Bu kitabın tanıtım metnini Türkiye'deki gazeteci, yazar ve aydınlardan bazılarına göndermek istiyorum. Bu kitabın içeriğine ilgi gösterebilecek olanlara. Bu tür bir liste oluşturmamda yardımcı olabilirsiniz. Belki de 2 liste hazırlarım. Bir tanesinde laik ve/veya dinsiz yazarlar, diğerinde islamcı veya reformist islamcılar bulunur. Bu email listelerini oluşturmamda yardımcı olabilirseniz, makbule geçer. Ya hem isim, hem email adresi önerebilirsiniz, ya da sözkonusu yazarın emailini bilmiyorsanız sadece isim de önerebilirsiniz.
  3. Yayınevinin ana sayfasında (http://propagandayayinlari.net) bağış butonu var. Oradan bağış yapabilirsiniz. Bağış Paypal ile yapılıyor, yani bir Paypal hesabı açmanız gerekecek. Bağışın hangi kitap için yapıldığını ise ödemeyi yaparken bir not olarak düşebilir, veya yayınevine email göndererek söyleyebilirsiniz.
  4. Kitabım "Ateizmi Anlamak" Propaganda Yayınlarından e-kitap olarak çıktı: http://propagandayayinlari.net/ateizm.html Kitap iTunes ve Smashwords'den de indirilebiliyor: http://itunes.apple.com/book/id535010375 https://www.smashwords.com/books/view/170809 Kitabu ücretsiz dağıtıyoruz, fakat isteyen yayınevine kitap için bağışta bulunabiliyor. Toplanan bağışların tümü ateist kampanyalar için kullanılacaktır. Kitabın içeriğinin önemli bölümü, Ateizm.org'da ve Bilim ve Din sitesinde yayınladığım makalelerden oluşuyor. Ama sadece bu kitap için özel olarak yazdığım kısımlar da var. Kitabın ilk bölümü mesela, "Ateistlere Sıkça Sorulan Sorular" yazısının genişletilmiş hali. Çeşitli ek soru ve cevaplar da ekledim oraya. Kitabın içeriğinde bulunan ve benim yazılarıma aşina olanlara tanıdık gelebilecek diğer bazı yazılarda da değişiklikler, eklemeler, çıkarmalar falan var. Ayrıca daha önce hiçbir yerde yazmadığım, ilk olarak bu kitapta okuyacağınız kısımlar var. Kitabın pek çok yerinde Ateizm.org ve Ateistforum'dan bahsediyorum. Kitabın sonundaki kaynak kısmında ise kitap içeriği için verdiğim kaynaklar Ateizm.org, Ateistforum ve Bilim ve Din siteleri. Yani kitabın bu sitelerin bir ürünü olduğunun bilinmesini istedim ve bu kitapta az çok bu sitelerin tanıtımını yapmak da istedim. iPhone, iPad, Android tablet, ya da Tablet PC tarzı mobil cihazlarınızda, Amazon kindle, ya da nook gibi elektronik kitap okuma cihazlarında, ya da laptop veya normal bilgisayarlarınızda kitabı okuyabilirsiniz. Kitap normal bilgisayarlar için pdf formatında, mobil cihazlar için ise ePub ve mobi formatlarında indirilmeye müsait. Bence bu kitap Türkiye'de bir ilk. Daha önce Turan Dursun ve İlhan Arsel'in kitapları tarzında ateizmden çok İslam'ın eleştirisi üzerine yazılmış kitaplar ve yabancı yazarlardan çevrilmiş bazı kitaplar dışında, Türkiye'de ateizmi bu şekliyle, ayrıntılı ve kapsamlı olarak, hem kuramsal, hem de toplumsal yönüyle işleyen başka bir yerli kitap benim bildiğim kadarıyla mevcut değil.
  5. Ben hala doğrudan giremiyorum. Proxy kullanırsam girebiliyorum, ama normal erişmeye çalışırsam hala geçici olarak hizmet dışıyız sayfası çıkıyor. DNS değişiklikleri henüz internette tam yayılmamış gibi.
  6. Şimdi haber aldım. Ateistforum'a saldırı olmuş galiba. Bu yüzden de server kapalı şu anda. Yöneticililer ilgileniyorlar. Yakında açılır.
  7. Forumun host edildiği server'a erişilemiyor. Sadece önyüze değil, arkayüze de erişilemiyor. Yani yönetim girişi kısmına, veya teknik destek taleplerinin yapıldığı sayfaya falan. Geçen günlerde bu şirket yeni bir yapılanmaya gittiğini, 24/7 teknik destek koyacağını, bazı değişiklikler yaptıklarını falan söylemiş sanırım. Yönetim falan değişiyor olabilir o şirkette. Ne olduğunu bilemiyorum ama sorun forumun bulunduğu server ile ilgili. Ateistforum'un teknik elemanlarının elinden gelecek birşey de yok şu aşamada, çünkü server'a erişim yok. Hosting şirketi server'ı erişilir hale getirecek ki, teknik elemanların birşey yapma imkanı olsun. Ben bu işlerle ilgilenmiyorum artık aslında Ateistforum'da ama olan bitenden hala haberim var. Durum şu anda bu merkezde. Yönetimdekiler gerekirse daha fazla açıklama yapacaklardır. Hatta belki herşey kendiliğinden düzelir, kimbilir. Bekleyip göreceğiz.
  8. Bu projeyi oldukça ilerlettik. Şu aşamada projeye maddi katkı ihtiyacı da hasıl olmuş durumda. Maddi katkıları toplamak için bir Paypal hesabı açmış bulunmaktayım. Projenin ayrıntılarını öğrenmek isteyen ve/veya maddi katkı yapmak isteyenler benimle özelden bağlantı kurabilir.
  9. mantik

    Zaman Nedir?

    Scientific American dergisinin "Zaman" ile ilgili özel sayısını okuyorum şu günlerde. İçinde pek çok ilginç makale var ve bilim dünyasının günümüzde geldiği noktada "Zaman" konusuna yaklaşımlar, zamanın ne olduğu, başının, sonunun olup olmadığı, sürekli ya da ayrık olup olmadığı, hatta herşeyden önce bir illüzyon olup olmadığı tartışılıyor. Fırsat bulduğumda bu konuda birşeyler yazmak istiyorum.
  10. drekinci, Peki sen dediğin özelliklere sahip, desteklemeye değecek ve başarı ihtimali de gerçekçi boyutlarda olan böyle bir parti, grup, örgütlenme ya da eğilim görüyor musun Türkiye'de?
  11. Türkiye'de bugünler de gelecekti demek. 80'li yıllardan beri bazı endişeler dile getirilirdi. Din dersinin zorunlu hale getirilmesi, İmam Hatip liselerinin sayısının ihtiyacın çok üzerinde arttırılması, solun kökünü kazıyacağım diye islami eğitime gaz verilmesi ile başladı herşey. "Kömünizmin ilacı dindir" dedi darbe lideri. Ondan sonra yeşil sermaye oluştu. Al Baraka'lar, İhlas Holding'ler ve onların günümüzdeki benzerleri türedi. 90'lı yıllarda Bilim Araştırma Vakfı adıyla icraatlarına başlayan Adnan Oktar ve ekibi, dinci eğitimle zaten beyni yıkanmaya başlanmış 80'lerin gençliğini ABD tarzı "Yaratılışçılık" akımı ile tanıştırdı. 10-20 yıl gibi çok kısa bir süre içinde Türkiye, modern dünyada bilim sınıfına sokulmayan "Yaratılışçılık" akımının ABD'den sonra dünyada en güçlü olduğu ülke haline geldi, evrim teorisine inanmayanların sayısı muazzam boyutlara ulaştı. O arada Fethullah'çılık adamakıllı güçlendi. Atatürkçü ve laiklerin bile bir bölümü onların okullarında ve dersanelerinde eğitim iyiymiş söylentisine uyup çocuklarını akın akın bu tarikatın etkisi altına soktular. 70'li yıllarda sosyalistlerle çarpışan ülkücülerin çocukları veya o zaman yaşça küçük olanları zaman içinde dincileşti, bir kısmı Fethullah'çıların kontrolü altına girmeye başladı. Zamanla Fethullah Gülen ülkedeki polis örgütünü kontrol eder duruma geldi. Sonra AKP geldi. Bunlar ılımlı dendi, merkez sağ dendi. İşte Özal gibi birşey canım, ne olacak dendi. AKP elde avuçtakileri satarak, yabancı sermayeye peşkeş çekerek, yapay bir "Güçlü Türkiye Ekonomisi" balonu yarattı. İnsanlarımız bunu yuttu, akın akın kendilerine oy vermeye başladı. Ondan sonra AKP'nin ikinci dönemi geldi, bazı şeyler daha bir göze batmaya başladı o zaman artık. Çünkü artık o dönemde Türkiye internet sitelerine sansür konusunda, gazetecilerin içeri atılması ve fikir hürriyeti konusunda dünya çapında göze batan ve bu konuda gerilemekte olduğu söylenmeye başlanan bir ülke haline geldi. Son internet sansürü yasasında ise içeriği dini açıdan sakıncalı sitelerin kapatılmasına karar verme konusunda Diyanet İşlerine özel yetki verildi. Zaten bu konuda internette polislik yapmayı kendine görev edinmiş Adnan Oktar ve ekibi ise boş durmuyordu ve önemli bölümü onların girişimiyle olmak üzere ülkede binlerce web sayfasına erişim engellendi. Zaman içinde sadece web sayfası engellemelerinin de ötesine geçmeye başladı bu uygulama, artık insanlar din aleyhtarı karikatür yapıyorlar diye, evrim teorisini savunan ve anlatan videoları yabancı dillerden çevirip youtube'a koyuyorlar diye, Ekşi Sözlük denen web sayfasında din aleyhtarı yorum yazıyorlar diye, ya da ateizm üzerine web sayfası yapıyorlar diye evlerinden alınıp karakola götürülmeye, ifadeleri alınmaya ve ceza kanununun maddelerinden yargılanmaya başlandı. Daha içerikli hazırlanmaya çalışılan ve çocukları zararlı içerikten koruma maskesiyle internetteki Atatürkçü, laik ve şeriat mücadelesi veren tüm ortamları filtrelemeyi amaçlayan internet filtresi uygulaması tepki çekince biraz hafifletildi, standard pakette yapılması düşünülen sansürlerin önemli bölümünden vazgeçilmek zorunda kalındı. Ama Evrim Olgusu gibi, Evrim Çalışkanları Grubunun bazı çalışmaları gibi pek çok bilimsel içerikli site filtreye takılmaktan kurtulamadı. Artık önemli bölümü zaten evrim teorisi gibi bilimin temel yapıtaşlarından biri olan bir konuya inanmayan ve bu konuda son derece cahil olan yeni neslin bu konuyu bilimsel olarak anlatan ve savunan sitelerden öğrenmelerinin de önüne geçilmeye başlandı. Meclisteki çokluğun verdiği güçle bu dönemde bir yasa değişikliği yoluyla yargı alanında da darbe yapıldı ve HSYK'dan başlamak üzere hukuk ve yargı da dincileştirildi. Bir kez bu başarıldığında ise zaten sonraki adımlar açıktı, ki bunlar da artık son dönemde uygulanmaya başlandı. Yargıyı ele geçirmiş, kendini yeterince güçlü konumda gören ve ABD'den de icazetini almış AKP hükümeti, bir sonraki proje olarak Ordu ile uğraşmaya başladı. Ülkedeki laik rejimin baştan beri hem koruyucusu, hem de savunucusu olan TSK, Ergenekon diye, Balyoz diye sudan sebeplerle ve fasa fisolarla rahatsız edilmeye başlandı, üst düzey emekli askerlerin önemli bölümü tutuklandı, hapse atıldı. Baktılar ki bunu yapabilyorlar ve korktukları kadar tepki çekmiyor, son dönemde gemi iyice azıya aldılar ve İlker Başbuğ'u bile tutukladılar ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma açtılar. Tüm bunlar, internet siteleri ve kitaplar gibi konularla başlayan "yargı sistemini rakipleri sindirmek için kullanma" uygulamasının daha geniş ve sofistike yeni varyasyonları olarak gerçekleştirildi. Şimdi son dönemde dini olmayan bayramlara da el attılar ve onların da kökünü kazımaya başlıyorlar. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları, Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları gibi uygulamaların geleceği tehlikede. Bu gidişatı daha 10-20 yıl öncesinden gören ve bizleri uyaranlar vardı. Bu kişilere paranoyak gözüyle bakıldı. Şeriat tehlikesi deyince, Suudi Arabistan'daki gibi el kesmeli, çarşaflı ve kırbaçlı bir şeriattan bahsedildiği zannedildi ve bu endişenin yersiz olduğu söylendi. Halbuki paranoyaklık dedikleri ileri görüşlülüktü belki de. Çünkü Türkiye'de şeriat belki bu korkulduğu şekilde gelmez, ama bu tür rejimlerin ortak özelliği ve zaten kendilerini sakıncalı yapan kısım demokrasiyi hiçe saymalarıdır. İşte Türkiye şu anki haliyle ve yakın gelecek için yöneldiği istikametiyle, demokrasinin altını oyan teokratik bir diktatörlük halini almıştır. Mücadele edilmesi gereken budur. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında iki defa denenen çok partili rejime geçiş denemeleri isyanlarla sonuçlanmıştı, İnkılap Tarihi derslerinden hatırlayanlar bilecektir. Geçmişi İttihat ve Terakki'nin Padişah ve o zamanki monarşi ile çekişmelerine dayanan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca da sürekli çeşitli şekillerde tekrar eden çatışmanın günümüzde geldiği yer ve günümüzdeki şekli bu. Bu ülkedeki iki eğilim ve aralarındaki çekişme biçim değiştirerek de olsa hep devam etti. Bunların biri İttihat ve Terakki ile başlayan, sonrası CHP ve Atatürk, sonra İsmet İnönü, vs ile devam eden ilerici, laik, batılı, bağımsızlık yanlısı, Atatürkçü eğilim, diğeri ise Padişahçılar ve onların devamı olan islamcı, doğulu, gelenekçi, mandacı kesim. Bu iki kesim ve temsil ettikleri hala aynı. Zamanında çok partili rejime geçiş denemeleri Şeyh Sait isyanı gibi isyanlarla sekteye uğrarken, o zaman oluşan Nurculuktan kopmuş ve sonra kendi kimliğini bulmuş Fethullahçılık da günümüzdeki benzer oluşum. Ama bunlar daha bir akıllı, daha bir yavaş ve içten çalıştılar. Silahları ele alıp, din elden geliyor diye sokaklara dökülmek yerine onyıllar süren, hatta nesiller süren bir beyin yıkama politikasıyla sürdürdüler çalışmalarını. O zaman İngiliz, Fransız, vs mandasını savunan o gelenekçi ve islamcı kesimin günümüzdeki temsilcileri şu anda Amerikan mandasını savunmayı bırakın düpedüz uygulamaya koymuş durumda. Atatürk'ün kurduğu bu laik cumhuriyet tehlike altında arkadaşlar. Bu rejimin geleneksel savunucusu TSK günümüzdeki değişen dünya ve koşullar altında artık bu koruma ve savunmayı yapamaz. Bu savunu artık Atatürk Türkiye'sinin laik gençlerine, bizlere düşüyor. Arkasını Ordu'nun bekçiliğine yaslayıp rahat ve boş durmuş bu kesim, örgütlenme çalışmalarında diğer kesimin çok gerisinde kalmıştır. Fethullahçılık ve AKP'nin örgütlenmeleri onyıllar öncesine dayanırken, bu kadar geniş bir ağ haline gelmiş bir Atatürkçü dernek veya örgütlenme mevcut değil günümüzde. Son yıllarda yaşananlar bunun bedelidir bir bakıma. Biz bu rahata çok alıştık. Bunu savunmamız gerekebileceğini görmedik. Halbuki Atatürk daha o zamanlar gençliğe hitabesinde bunları duyurmuş, bizi uyarmış ve "istikbalde dahi bizi bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahlarımız" olacağını söylemişti. Zamanın Padişahçıları gibi, AKP de günümüzün dahili bedhahı konumunda. Harici bedhahlar ise hiç eksik olmadı zaten. Bizler rahata fazla alıştık. Gözümüzün önünde yavaş yavaş, adım adım kurulan diktatörlüğe izin verdik. Evet, AKP'nin günümüzdeki çabaları ve uygulamalarıyla Türkiye artık bir diktatörlük haline gelmiştir. Ortadoğudaki tüm çevre ülkeleri diktatörlerinden kurtulmaya çalışırken, hatta kurtulmuşken, biz diktatörlüğe koşuyor gibiyiz. Tek şansımız, çok yara almış da olsa, ülkede hala iyi kötü yürüyen bir demokrasi olmasıdır. AKP'nin anayasayı istediği gibi değiştirip, diktatörlüğü istedikleri gibi sağlamlaştırmalarına izin vermeyelim. Daha henüz yeni kuruluyorken, henüz sağlamlaşmamışken, başını ezelim bu diktatörlüğün. Bunu ise demokratik yollardan yapalım. Atatürk ve arkadaşları çalışmalarına başladıklarında, halkın önemli bölümü Padişahı seviyordu ve ona bağlıydı. Şu anda da AKP'nin ülkedeki iki kişiden birinin oyunu alıyor olması buna benzer bir durum. Buna rağmen Atatürk ve arkadaşları o zaman durumun vehametini halka anlatıp yandaş toplayabildilerse, bizlerin bunu günümüzde çok daha kolay yapabilmemiz lazım. Hem iletişim araçları gelişti, hem de ülke en azından yabancı askeri güçlerin işgali altında falan değil şu anda. O zaman yapılabileni, bizim bugün çok daha rahat yapabilmemiz lazım. İşin zor kısmı, AKP'nin ülkeye yarar değil, zarar getirmekte olduğuna insanları ikna edebilmek. Bu konuda gösterilebilecek ve hiçkimsenin kolay kolay itiraz edemeyeceği en açık göstergeler ise ülkedeki demokrasinin ve fikir hürriyetinin kademe kademe nasıl erimekte olduğuna dair göstergelerdir. Bunların sayısı da bol, tartışmalı tarafları da yok. Demokrasinin ve fikir hürriyetinin ne derece önemli olduğunu insanlara anlatmak suretiyle, belki sadece seçimde alacağı kömür, vs yüzünden AKP'ye oy verenlerin desteği alınabilir. Bu konuda herkese, hepimize çok iş düşüyor. Çevrenizdeki herkese bunları ve benzerlerini anlatın. Bu yazıyı çevrenizdekilerle paylaşarak buna başlayabilirsiniz.
  12. Kürt meselesi ayrı konu. Benim bahsettiklerim ülkede yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Türk'ü, Çerkezi, Lazı, Kürdü, vs tüm Türkiye vatandaşlarını ilgilendiren bir konudan bahsediyorum ben.
  13. mantik

    Robotlar

    Mod'lar da admin de son günlerde meşgul. Ama meşgul olmasak da tek tek takip ederek silmek suretiyle başa çıkılacak bir konu değil bu. Daha baştan üyelik almalarını önlemek lazım. Ama ReCaptcha'yı bile aşan botlarla nasıl başa çıkılır ki? Ateistforum'daki gibi üyeliği tamemen manuel onaya bağlayabiliriz, o bir çözüm olur. Ama burada üye olmak isteyenlerin üyeliklerinin onaylanmasını uzun süre beklemelerini istemedik. Onun için böyle otomatik yaptık. Geçerli email adresi olan ve ReCaptcha'yı aşabilen üye oluyor. Burada zaten trafik az olduğu için, insanları bekletip yazmaya başlamalarını daha da zorlaştırmak istemedik. Şimdilik gördükçe temizleyeceğiz büyük ihtimalle. Ben başka çözüm bilmiyorum. Bütün üyelik gerektiren sitelerde kullanılan en güvenilir yöntem bu Captcha ya da ReCaptcha denen sistem. Bizde de o var. Daha fazla ne yapılabilir bilmiyorum.
  14. İnternette yapılabilecek kısmı vardı projenin, ama o çoktan bitti. Geri kalanı için, reelde yapılacak birşey mi demek gerekir emin değilim. İlgileniyorsan özelden anlatırım.
  15. Ilgilenenlere ozelden anlatiyoruz. Benimle baglanti kurabilirsiniz.
  16. Arsivler icin bekledikleri baska birsey var. Ondan sonra acilacaktir. Daha ne kadar surer bilmiyorum.
  17. Yine bir server sorunu var. Erişim gidip geliyor. Erişim gittiği zaman server'ın yönetim bölümüne bile giriş yapamıyoruz. Yani uygulama yazılımlarıyla falan ilgili bir soruna benzemiyor. Server'ın kendisinde bir sorun var gibi. Host şirketin teknik servisine bildirdik. Bakıyorlar.
  18. Adnan Oktar'ın yaptıklarından rahatsız olan, evrimci, bilime değer veren, laik ve ilerici katılımcılarımızdan destek istiyorum. Başlattığımız bir çalışma var. Burada ayrıntısından bahsedemem. Destek vermek isteyenler lütfen benimle bağlantı kursun.
  19. Günümüzün ekonomisi gittikçe daha entegre hale gelen bir ekonomi. Bu yüzden Avrupa parasal olacak çökerse, bundan Türkiye de etkilenecektir. Ama Türkiye'nin pazarının önemli bölümü kendi coğrafi çevresinde olduğu için Avrupa'daki ülkelerin kendileri kadar etkilenmeyecektir bu durumdan diye düşünüyorum. Tabi bir savaş çıkarsa, o zaman durum değişir. Zaten o durumda bu 3. dünya savaşı olur. Etkilenmeyen kimse kalmaz. Eğer bu problemler gerçekten de kapitalist ekonomilerin yapısal sorunundan kaynaklanıyorsa, ve kapitalizmin sonuna yaklaşıldığına işaret ediyorsa, o zaman durum genellikle düşünülenden ve zannedilenden çok daha ciddi demektir. Ama kapitalist ekonomi hep krizlere girip çıkmıştır, başından beri. Bu ekonomik sistemin sonuna gelindiğinin ilk ilanı değil bu söylemler. Bu yüzden sonuçlara ulaşma konusunda temkinli olmak gerek.
  20. Einstein'ın rölativite teorisine göre "madde" veya "bilgi" ışıktan hızlı hareket etmez. Bu teori halen günümüz fiziğinin en sağlam teorileri arasındadır ve kendisinden şüphe etmek için pek bir sebep bulunmamaktadır. Sadece çok kısa zaman önce CERN'de yapılan ve nötrino'ların bazı durumlarda ışık hızını aşıyor olabileceklerine dair çeşitli deney sonuçları mevcuttur bu konuda şüphe yaratan ama bu sonuca deneyi yapanlar bile inanmamakta ve yaptıkları hatanın nerede olduğunu belki başkaları bulur maksadıyla sonuçlarını yayınlamış bulunmaktadırlar. Çünkü çok sayıda denemeye rağmen nerede hata yaptıklarını kendileri tespit edememişler. Eğer bu sonuçlar bağımsız deneyler tarafından desteklenirse, o zaman ortada ciddi bir problem var demektir. Ama şu anda bilenen kadarıyla, henüz hala Einstein'ın rölativite teorisinden şüphe etmeyi gerektirecek bir durum yoktur, yani ışık hızı "matter" (madde) ve "information" (bilgi) tarafından aşılamaz. Ama bu kriterlere uymayan bazı hız tanımları mümkündür ve bunlar bazı durumlarda ışık hızından büyük sonuç verirler. Ki bu Einstein'in rölativite teorisine uygundur, çünkü ortada bir hareket yoktur. Yani bir şeyin A noktasından B noktasına yer değiştirmesi sözkonusu değildir bu konularda. Bu tür konulara bir örnek, yıldızların bize göre rölatif hareketidir. Örneğin bize en yakın yıldız olan Alpha Centauri, bizden 4 ışık yılı uzaklıktadır. Dünyanın sabit kabul edildiği bir ölçüm pozisyonundan bakıldığında, bu yıldızın gökyüzünde çizeceği çember üzerinde katettiği hız, ışık hızının kat kat fazlası çıkmaktadır. Ya da örneğin dalga teorisinde "faz hızı" ve "grup hızı" şeklinde kavramlar tanımlıdır ve dalgaların grup hızı bazı durumlarda ışık hızından fazla çıkmaktadır. Ya da "takyon" denen sanal parçacıkların hızları, eğer böyle parçacıklar varsa, ışıktan hızlı olmak zorundadır. Ama bu parçacıkların reel kütlesi yoktur. Yani böyle parçacıklar gerçekten varsalar, bunun da özel rölativite teorisini çiğneyen bir tarafı yoktur. Yani, özel rölativite teorisini çiğnemeyen pek çok ışık hızından hızlı hız tanımları mümkündür. Bunların özel rölativite teorisini çiğnemiyor olmalarının sebebi bir harekete, yani yer değiştirmeye tekabül ediyor olmamalarıdır.
  21. Uzman görüşleri ergenlik yaşındaki gençlerin fiziksel olarak cinselliğe hazır olsalar da genellikle psikolojik olarak hazır olmadıklarını ortaya koymuştur. Bu yüzden yasa önünde belli yaştan küçük kişilerle yaşanan cinsel ilişkiler suç kapsamına girer. Hangi yaştan sonra kişinin her bakımdan yetişkin olduğu ve evliliğe, vs hazır hale geleceği konusunda ise taşa yazılmış bir kural yok. Zaten bu tür şeyler kişiden kişiye de değişebilir. Herkes aynı anda olgunlaşacak diye birşey yok. Ama kanuni açıdan belli bir yaş belirlenmesi gerekmektedir. Bunun başka bir pratik, uygulabilir yolu yoktur. Bu yüzden de gençlerin her açıdan olgunlaştıkları yaşların istatistiksel olarak incelenmesi sonucu yaklaşık bir yaş belirlenmiş, hatta belki buna biraz da eklenerek yasak bir limit oluşturulmuştur. Bu limit çağdaş dünyanın çoğunda 18 yaştır. Bazı konularda ise yetişkinlik yaşı 21 olarak belirlenmiştir. 16 yaş ve üstü kişilere verilen haklar da vardır duruma göre. (Örneğin ABD'de ehliyet alma hakkı 16 yaş ve üstü içindir). Bazı şeyleri uygulanabilirlik açısından en uygun kararlar olarak görmek lazım. Yoksa en ideal kararlar olarak değil.
  22. Nedenler zincirinin sonsuzluğu problemini çözebilmek için ya nedensiz, ya da kendi kendinin nedeni olan bir ilk nedene ulaşmanız gerekir. Yani eninde sonunda herşeyi nedensiz birşeye dayandırmak zorundasınız. Öyleyse nedensiz olan veya kendi kendinin nedeni olan şey evrenin kendisi neden olmasın? Evrenin bir nedeni olması gerektiğine inanıp, onun nedeni olan şeyin nedensiz olabileceğine inanmak sadece kendini kandırmaktır. Evren (veya canlılık, vs) eğer çok kompleks, düzenli, amaç dolu, vs göründüğü için nedeni olması gereken birşeyse, öyle birşeyin sebebi olan faktörün daha da kompleks, düzenli, amaç dolu, vs olması icap eder. Birine neden arayıp diğerine aramamak kendini kandırmaktır.
  23. Ateistforum'un asıl geçmek istediği server'a geçme işlemi tamamlandı. İki gündür tekrar çalışır durumda forum.
×
×
  • Create New...