Jump to content

ğormoti

Members
  • İçerik sayısı

    28
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    1

Everything posted by ğormoti

  1. hami, gün içerisinde 5 duyu organın tüm deneyimlerini hatırlayamazsın. rüya 'da ne görüyorsan, uyanık iken o gördüklerin ama hatırlayamadığın ayrıntısal anıları, yan taraf anıları, beynine 5 duyu organ üzerinden girmiş verilerin malzemelerini görürsün. kişisel umut ve hayâl gibi düşünç yetisi, yine beyninde gerçekleştiği için rüyanı etkiler ama sonuç, rüya görmenin uyku sırasında olmasının sebebi, uzak anıların beyin içerisinde taşınması dır. rüyadaki tüm öğeleri tanıyor olma sebebin, 5 duyu organ üzerinden beynine girmiş olmalarından ötürü.
  2. ğormoti

    Put Nedir?

    şeytan adlı mitossal varlık, gerçek olamayacak kadar öyküsel, soyut bir ürün. nitelikli, becerikli bi tanrı, evrende belki var olabilir ama şeytan var olamaz çünkü şeytanın var olabilmesi, kendi becerisi sayesinde gerçekleşmemiş. zaten ayetlerdeki hitap ve edebiyat, sümer-babil-akkad tabletlerindekiler ile aynı. mitos tanrılar ve vâris vekil / lugal kral konuşma biçimi ile islam allahı ve elçi peygamber / rasul nabu konuşma biçimi aynı. var olmayan şeytanı taşlamak putperestlik töresi. kâbe içerisinde 3 sütun/direk : lat, menat, uzza. hacerul esved/taşın siyahı ise kibele/kıble. hâlen aynı putperest ibadetler etkin biçimde uygulanıyor müslümanlar tarafından. .
  3. horus ve mithra yaşam öyküleri nin uyarlanması dır isa, hâliyle kurgu 'dur isa, kurgu 'dur şeytan ve eloah-allah, bunlar mitossal varlık, gerçek olamayacak kadar öyküsel, soyut birer ürün. nitelikli, becerikli bi tanrı, evrende belki var olabilir ama şeytan var olamaz çünkü şeytanın var olabilmesi, kendi becerisi sayesinde gerçekleşmemiş. zaten ayetlerdeki hitap ve edebiyat, sümer-babil-akkad tabletlerindekiler ile aynı. mitos tanrılar ve vâris vekil / lugal kral konuşma biçimi ile islam allahı ve elçi peygamber / rasul nabu konuşma biçimi aynı. var olmayan şeytanı taşlamak putperestlik töresi
  4. quran ayetlerine göre yeryüzü/arz altında yani yerin altında ölülerin yaşadığı yöraltı diyarı irkalla/erşetu/duat var. kehf 86'da batan güneşin erşetu'ya gitmesi, gece olmasının açıklamasıdır arz/yör'de. dünya yeryüzü أرض arz, serili halı-kilim gibi düz'dür düzlük'dür, dağlar hariç, çünkü dağlar, arap çadırını çöl rüzgarında sabit tutan çiviler dir, revasi رسو denilen dağlar, ayetlerde çivi-kazık anlamında dır. dünya düz çadır tablası-zemini gibi, revasi çivileri ise, çadır tablasını-zeminini sabitleyici aparatlar dır ayetlere göre. dağlar kazık-çivi olarak işgörür, tepsi-tabla gibi düzlük yeryüzü(arz)nü, sabit tutar revasi رسو dağlar, çünkü dağlar ağır'dır ayetlere göre : revasiye رَوَاسِيَ ağır dağlar, gemiyi park halinde sabitleyen admiralti çıpa demiri gibi sabitleyici ağırlık çıpa görevi görür ravasiye dağlar. lokman 10, nahl 15, enbiya 31, nebe 7, mürselat 27, yeryüzünü sabitleyen رسو ağırlık çıpası dağlar sayesinde çalkalanmaz/sarsılmaz düz dünya yeryüzü/arz. bakara 187'de fecir ile güneş, erşetu dan gelerek, tekrar arz/yör'e çıkar-tırmanır ve sabah olur. yasin 38'de güneşin menzili, yöraltı erşetu'da güneşin, sabaha dek ilerleyen rotası dır. kehf 86 ila bakara 187 arasındaki güneşin yöraltı'nda/erşetu'da güzergahı dır yasin 38.ayette güneşin seyahati. akadların erşetu/yöraltı ölüler diyarı kuramı, kehf 86, yasin 38, bakara 187 ayetlerine işlenmiş. kehf 86 : güneş, gevşek toprak'a batıp/dalıp yeraltı dünyasına geçiyor. ğaynin hamietin عَيْنٍ حَمِئَةٍ dalçık geçiti, yeryüzü nden yeraltına geçer iken güneş, bu gevşek/balçık toprağı geçit olarak kullanıyor. yasin 38 : güneş koşar, kendi sıtabil durak'ına. yerin altında ilerleyen güneş, yerin üstüne çıkacağı karargah/müstekar/durak 'a giderek, burada tekrar yerüstüne çıkar, böylece güneş doğar arz'da/yeryüzünde. bakara 187 : oruç gecesi yemek yeyin, sevişin, fecir'in/şafak'ın beyaz aydınlık'ı, gece karanlık'ı ndan belirinceye dek. güneş, yerin altından yerin üstüne çıkarken ki cırtlak aydınlık, fecir فجر fecir/şafak /gündoğumu. kehf 86'da yerin altına batıp yol giden güneş, erşetu/yeraltı nda yolun sonuna varıyor ve buradan tekrar yeryüzüne çıkınca gün başlıyor, oruç başlıyor, yemek yemeyin, sevişmeyin yasakları başlıyor, taaki tekrar güneş, yeryüzünde yol giderek, dalçık geçitinde yerin altına geçinceye dek, böylece karanlık/gece oluyor yeryüzünde. yani güneş, hem erşetu/yeraltında ilerliyor gece boyunca, güneş, hem arz/yerüstünde ilerliyor gündüz boyunca. ortadoğu 'nun 4 bölgesinde yeraltı dünyası mitosu, farklı adlar ile törelenmiş. 1, duat / yerinaltı : mısır mitosunda ra/güneş, kayık ile duat/yerinaltı'na gidince, gece olur yeryüzünde, ra'nın duat'da takip ettiği yol vardır tıpkı kehf 86, yasin 38, bakara 187 'de yazılan gibi. tek fark, mısırda ra/güneş, balçık/gevşek/hamietin toprak geçitinden geçerek yerinaltı duat'a gitmiyor, geçit olarak nil nehri suyunu kullanarak duat'a gidiyor ra/güneş. böylece geceyi tanımlamışlar, arz'da, yeryüzünde. 2, erşetu / yeraltı, akad mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/cin/zebani meskeni. 3, irkalla / yerinaltı, sümer mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin gittiği mekan, ölü/gallu/cin meskeni. 4, hades / yerinaltı, yunan mitosunda ölüler diyarı ve yeryüzü gece iken güneşin bulunduğu mekan, ölü/ruh/cin meskeni. her sabah yeraltından çıkıp gün doğumuna sebep olan güneş (ra/hades/şamaş/utu), tüm dünyada aynı dakikada gündüz aydınlığı yaptığı zannedildiği için, güneşin farklı dakikalarda battığı ve doğduğu yoktur kutsal kitaplarda. 90.kuzey boylamında 186 gün güneş (şamaş/şems) hiç batmaz ama bu bilgi ortadoğuda bilinmediği için kutsal kitaplara aktarılmamış. 80.kuzey boylamında 134 gün güneş hiç batmaz. 70.kuzey boylamında 65 gün güneş hiç batmaz. 60.kuzey boylamında 22 gün güneş hiç batmaz, ama bu genel bilgi ayetlerde yazmaz çünkü mitoslarda yazılmamış idi. demek ki ayetlerin öncesindeki mitosları yorumlayarak, ekipleri ile beraber ezra tevratı, petrus incili, muhammed quranı oluşturmuşlar, ve tanrıları nın ismini/yetkisini kendilerine, siyasi amaçlarına kılıf/kukla etmişler.
  5. roma yunancasi ndan aramice/suryanice (aramaic/syriac, سريانية / آرامية) 'ye, buradan da ayetlere girmis kavram, terim ve tanimlar var quran 'da. iqra ve quran kelimeleri roma yunancasinda siyasi terimler dir. quran قرآن 'da iqra اقرآ kelimesi, antik roma'nin comitia curiat (curiate assembly) meclislerinde, yoresel kabilelere ayrilmis curiae isimli alt meclislerin, yasal ugraslarini tarif eder. amarika'nin eyalet meclisleri, rusya'nin duma meclisleri benzeri, roma'nin ozerk/vassal/autonomous meclisleri, kuria halk meclisi isminde idi. bu durumda قرآن quran, roma'nin bolgesel meclisi curia'da okunan (okuyan قارئ gariun) taslak, tuzuk, icra yasalarini uygulamaktaki, surecin ismi olmali. islamcilar iqra اقرآ anlamina "ilan okumak, duyuru haykirmak" derler, kismen dogru fakat aslinin ve amacinin ve kullaniminin, roma kuria meclisi ile ilgili oldugunu degistirmez onlarin tanimi. quran ve igra ( قرآن و اقرآ ) genis roma egemenligindeki vassal/ozerk arap kabileleri 'nin hukuki konularına ilisik dir. zaten muhammed, toplanmak haykirisina ezan kullanmis oldugu biliniyor, iqra اقرآ 'yi duyuru haykirisi uygulamasinda kullansa idi, hadisleri olurdu, ama yok. romada 30 kabile vassali curia/quria/kuria قارئ gariun meclisi var idi ve araplar, kuria meclislerine rasul-elci gondermisler. zuhruf 45 ayetinde azcik anlatilir ve gecistirilir bu. olasilikla quran dan cikarilan ayetler sebebiyle bu konunun ayrintisi yok. zuhruf 45'de "sel erselna min kablike min rusulina / sor gonderdigimiz sen den önceki elcilere" denilerek, hz muhammedin, yasa mesrulastirmak شرعي surecine katilan rasul elci olduguna atif yapilmis. roma vassali arap curia/kuria 'sinda muhammed, hem rasul elci, hem nebi haber getiren idi belki, farkli zamanlarda. quran'in ilk emri iqra, oku, metin okumak degil. kuri meclisinde taslak-tuzuk yasayi, risaleti okuyup uygulamaya sokmak. gunumuz devlet meclislerinde olanin aynisi. antik roma 'nin cumhuriyet donemi akisganligi ve alisganligi ile ilintili curia meclisinde yasa hukumleri nin posta tasiyicisi, rasul-elcilik görevi yapan muhammed e tembih edilen "bu yasa maddelerini curia'da oku" ortamı olmali ki iqra anlamli olsun. cunku iqra, ortamda olmayan 3ncu kisiye hitaben kullanilan kelime dir. bir dihye kelbi kişisi'nin, 2nci kisi uzerinden, 3ncü kisiye "ben den ona selam soyle-oku-iqra" demesinde kullanılan iqra ortami var idi mutlaka. 2nc kişi tasiyicidir mesaji, birbirlerini gormeyen 2nc kişiden 3nc kişiye. bagzi ayetlerde oturtulamayan diyalogların sebebi, 810 'lu senelerde yani 200 sene ileriden, gerideki, muhammedin hayatta oldugu 610 tarihine gore yazilmis gibi gorukme cabasindan dolayi bence. ortamda olmayan 3nc kisiye hitaben benden ona selam soyle oku iqra deyiver deyimi, araplara, nabati/petra bolgesinden ulasmis olmali. okuyorum قراءة giraeten. okuyor musun هل تقرأ hel tagra. sen okuyorsun انت تقرأ ente tagra. ben okuyorum أنا أقرأ ena igrau. okundu, okunan اقرأ igra. (arapca'yi arapsaci yapan muzari zaman kipinde). okuyan قارئ gariun.
  6. aksam oldugunda guneş irkalla 'ya gider (sumerian underworld) sumer yeralti oluler dunyasi nin ismi irkalla إركالا aksam oldugunda guneş erşetu 'ya gider (akkadian underworld) akkad yeralti oluler dunyasi nin ismi erşetu. akkadian erṣetu underworld. aksam oldugunda guneş duat 'a gider (egyptian underworld) misir yeralti oluler dunyasi nin ismi duat. aksam oldugunda guneş hades 'e gider (greek underworld) yunan yeralti oluler dunyasi nin ismi hades. yeraltinda olulerin yasadigi dunya kurgusuna oluler diyari demisler ve ortadoguda 4 komsu devlet, kendi kulturune gore isimlendirmis. wikipedia 'da ancient mesopotamian underworld sayfasini okuyun, kehf 86, yasin 38, bakara 187 ayetlerini aklinizda tutarak okuyun, anlarsiniz gunes nereye gidiyor ki gece oluyor, gunes nereden geliyor ki gunduz oluyor. betimlenmis mezopotamya mitoslarinda. 1, irkalla : sumer mitosunda yeralti olulerin diyarı ve yeryuzu gece iken أوتو utu / guneş in bulundugu mekan, yeryuzunde olmus insanlar, gallu, cin, zebani meskeni. 2, erşetu : akkad mitosunda yeralti olulerin diyarı ve yeryuzu gece iken شمش şamaş / guneş in bulundugu mekan, yeryuzunde olmus insanlar, gallu, cin, zebani meskeni. 3, duat : misir mitosunda ra/gunes, kayik tekne ile duat 'a gidince, gece olur yeryuzunde, ra'nin duat'da takip ettigi yol rotasi var tipki kehf 86, yasin 38, bakara 187 'de yazilan gibi. tek fark, misirda رع ra/guneş, duat'a gider iken, şamaş شمش 'in gecit olarak kullandigi camur, balcik, gevsek, bulanik toprak gecitini degil, nil nehrini kullanarak duat'a gidiyor. cografya insancil kulturu bicimlemis, cografyada ne bulduysa onu betimlemis insan, bu mitoslar malzeme olmuslar ayetlere. 4, hades : yunan mitosunda yeralti olulerin diyarı ve yeryuzu gece iken guneşin bulundugu mekan, yeryuzunde olmus insanlar, gallu, cin, zebani meskeni. arapca güneş شمس şems. akadca güneş شمش şamaş. arapca'nin atasi akkadca'da şamaş شمش guneş dir ve guneş'in gittigi, yeralti oluler diyari أَرْشتو erşetu boyunca rota 'da ilerleyerek (yasin 38de anlatilan), yeryuzıne tirmanip cikar ve guneşin dogu dan dogmasina sebep olur her sabah. quran 'da bakara 187, yeralti erşetu إركالا irkalla dan gelip yeryuzune cikarak gunduz oluşumunu anlatir, akkadlarin tanimladiklari gibi. kehf 86 bunun tersi dir. şamaş/şems, balcik toprak dan gecerek erşetu 'ya gidince yeryuzu 'nun her yerinde gece olur. butun dunya ayni saat suresince gece veya gunduz oldugu kurami, şamaş/guneş 'in, yeraltında veya yeryuzunde olmasi ile tanimlandigi icin, bu 3 ayetin (kehf 86, yasin 38, bakara 187) akkadlilarin tanimladiklari dunya mitosundan quran ayetlerine girdigi belli. cunku gunes, dunyamizi ayni aci ve konumda aydinlatmadigi icin, ayni tarihte gunduz ve gece zamanlari farkli, ve mevsimler farkli dir ama ayetlerde bu temel bilgi yok. 6 ay gunduz, 6 ay gece olan kutuplar bölgesi yakininda yasayan insanlardan habersiz allah+muhammed, oruc ve namazi, ortadogu iklimine gore farz eylemiş. kehf 86'da şamaş/guneşin erşetu'ya gitmesi-batmasi, gece nin tanimi, sabahlari tekrar yeryuzune cikmasi gunduz'un tanimi dir akkad mitosunda. yasin 38'de guneşin menzili, yeralti erşetu'da, sabaha dek ilerleyen guneşin rotasi anlatilir. bakara 187'de fecir/şafak ile guneş, erşetu dan gelerek, tekrar yeryuzune cikar-tirmanir ve gunduz olur tum dunyada. akkadlilarin, mevsimlerin farkli oldugunu ve gunduz ile gece zaman uzunlugunun farkli oldugunu bilmemeli, ayetleri yazan allah+muhammed+sahabelerin de bilmemelerine sebep olmuş.
  7. tanrilar, ayri ayri doga nin kuvvetleri idi ilk kurgulandigi zaman. enki aslinda el-kil. el : sahip, kil : toprak, yeryuzu topraklari ve yeryuzu sulari. enlil aslinda el-lil. el : sahip, lil : ruzgar, kasirga, yildirim vs gok (anu) ile yeryuzu (el-kil) arasinda iklim devinimi. gok (anu) + el-kil (yeryuzunde topraklar ve sular) + el-lil (gok ile yeryuzu arasinda iklim, tarimda onemli) teslis uclemesi nin kokeni anu + enki + enlil den yayginlasmis olabilecegi dusuncesi var. sonraki zamanlarda tanri vekili idi firavun, tanri vekili idi lugal. lugal den tureyen tanri rasulu yani elcisi, fikirsel devrim ile semavi dini ilk kuranlar yahudiler oldu. ezra nin emegi epey var kaynakca eser mirasi olarak. muhammed haric peygamberlerin hepsi yahudi dir diyenler hakli.
  8. allah ile insan arasındaki ontolojik bir fark yok, allah ile insan aynı varoluş niteliğinde çünkü kuran'ın allahı intikam alıyor ve allah öfkeleniyor insan gibi, allah fikir değiştiriyor insan gibi, allah arap siyasi gündemini takip ediyor muhammed gibi. enfal 17 : savaşta onları siz öldürmediniz, allah öldürdü, attığın zaman sen atmadın, allah attı. enfal 43 : uykunda sana onları az gösterdi allah, çok gösterseydi, tırsıp yanlış (فَشِلْتُمْ feşiltum) yapardınız. enfal 65 : 20 mümin, 200 kafire galip olur, 100 mümin ise 1,000 kafire galip olur. gidin savaşın. enfal 66 : olmadı mı? şimdi olacak; 100 mümin 200 kafire galip olur. 1,000 mümin ise 2,000 kafire galip olur. muhammed, yalnızca kendisinin kullanabildiği allah kuklasını kullanıp müslümanlara hadi savaşın cesareti vermiş
  9. ali ağaoğlu : 2000’li yıllardan önce yapılan inşaatlarda deniz kumu kullanıldı. sadece beton değil demir de kötü kalitede idi. eskiden yeterince malzeme olmadığı için kalitesiz malzemeli çürük binalar yapıldı, biz de yaptık, herkes yaptı. imar affına güvenerek böyle konuşmuş olmalı.
  10. Ruh yok, hisler-hatıralar veri olarak yakın depolanır beyinde, sonra uzak depoya taşınır iken rüya olarak görüyoruz depolanmış hatıraları-hisleri. Bu his ve hatıralar bir saliselik görsel, işitsel, kokusal, tatsal, dokunsal şeylar olabilir. Hayal malzemelerini de bedenimizdeki duyu organlarımız ile sağlarız. İnsan beyni, veri olarak depoladığı anıları kullanıyor epey sonra, ve yıllaşan anıları başka bölgeye taşır iken, beynimiz bu taşımayı bedenimiz uyku sırasında yapıyor, beden uyuyor ve gözler kapalı yani gözler den veri gelmiyor beyin'e ama beyin uyumuyor, bu sırada anıların taşınmasının verilerini - depolanmış uzak anıları, bize rüya olarak yansıtıyor, beyin'imizin gözlerden gelen veriyi işleyen kısmı. Bu sebeple gözlerimiz açık iken yani uyanık iken rüya görmüyoruz, körler için de böyle, rüya için uyumak şart. beyin, deneyimsel olarak kayıt etmediği anıları rüya olarak göstermez, gösteremez canlılara, veri yok çünkü beyinde. Beynimizde olan veriyi rüya olarak görebiliriz yalnızca, ruh diye birşey yok gerçekte. Antik mısır'da insan gölgesi (la), ilk ruh (ba) kavramının öncü fikri idi. nasıl ki gölge, insan bedeni (ka) nden ayrılıp insan'a geri dönüyorsa, rüyanın da, gölge gibi insan uyurken bedeni nden ayrılıp dolaşan ruh'un deneyimleri olduğunu sanmışlar ve rüya gören beyin işlevini, ba adı ile savlayıp, uyku dan uyanınca beden (ka)'e geri dönen ba-ruh 'un rüyasını, biyolojik gerçekte yaşandığını varsaymışlar. Bu kurguyu ankh simgesine işlemişler. Ankh sağı ba /ruh, Ankh solu la /gölge, Ankh alt dik çizgi ka /beden. Ankh üst çember ranupertemhru /duat /erşetu /hades /yöraltı dünyası kıyamet günü yöryüzü ile değişecek, yöryüzü, yöraltına inecek, yöraltı erşetu, duat, hades ise yöryüzüne çıkacak. İbrahim 48. ayette yazılı bu değişim. Beynimiz, ne gösteriyorsa rüyada, onu önce den depo etmiştir. 5 duyumuzdan his-veri alarak işlemiştir, gün geçtikçe uzak anı olmuş ve artık başka yere taşıyor demek, beden uyur iken. Haliyle ruh rüya görmez, olasılıkla ruh yok gerçekte.
  11. diyanet memurları 'nın yalnızca müslümanlar dan oluşması yanlışı, diyanet 'in kuruluş aşamasında yapıldı, şimdi düzeltilmesi zor. antik mısır ve mezopotam mitoslarını bilmeyen ilahiyat profesörleri, apep ve wadjed yılanlarını gerçek yılan zannediyorlar. yalnızca islam terimleri içerisinde quran, hadis, tefsir, akaid yorumlayarak ayetler anlaşılamaz, ki anlaşılamıyor. antik mısır'da ölen firavunlara mumyalama işleminin sonunda yapılan ağız açmak seremonisi, quran'ın bakara 73.ayetine geçirilmiş. sirius yıldızı 'nın görünmediği gün sayısı olan 70 günlük mumyalama ritüeli nasıl yapılır bilmeyen ilahiyatçı, bakara 73 de dirilip konuşan cesedin, 5 dakika sonra tekrar öldüğüne inanıyor. cebrail taşımalı vahiy ile allah'ın quran'ı yazdırması gerçek değil, quran ayetlerini insanlar siyasi amaç gözeterek yazdılar. islam, ortadoğu elit arapların, pers ve roma hakimiyetleri nden kurtulmak için oluşturdukları siyaset dini dir. mezopotamya ve antik mısır mitosları ndan derledikleri bilgileri ayet olarak hazırlamışlar ve ayetlerin allah dan geldiğini iddia etmişler. oysa ayetler insan ağzı söylemi ve insan eli yazması dır. insanın ağız söylemi ayetler tanrı söylemi olsaydı evrende kalıtı olur idi. milyon yıl öncesi mezozoyik dönem dinozor osuruğu, göbek yağları, tendomları, kemikleri kalıt bırakmış iken 1450 yıl önceki vahiylerin kalıt bırakmaması saçmalık.
  12. seçim tarihi mutlak gün değil iken muhalefet mutlak aday açıklamamalı çünkü yıpratılır akp medyasında. beğenmesemde kazanabilir olanı ekrem ima... ümit özdağ doğuda zafer partisi teşkilatlarını sağlamlaştırabilse mhp 'yi bi adım kadar geçer.
  13. aylardır 1 saatte 20 togg üretiliyor, ama piyasada kullanan yok, ilginç. gabar petrolünü de kimse kullanmıyor oysa, çoktığı an traktörü çalıştırabilecek viskozite 'de gabar petrolü dedi süleyman soylu. rafinerisiz petrol traktörü çalıştırıyorsa niye kullanan kimseyi görmüyoruz? elektrikli traktör ürettiğinize inandık, 50 yıl yetecek jelibon ve gaz revervine inandık, togg 'a mı inanmayacağız
  14. "akparti gider, altılı masa gelirse, fetö geri döner" dedi, vidyosu olmasaydı inanmazdım bunu dediğine ümit özdağ ın. fethullahçı bülent ecevit in cemaate yaptığı lütufları meral akşener in üstüne attı. akademisyen bir kişilik den beklenmeyecek yobazlığı varmış demek ki. fethullah "allah bana şefaat etme imkanı verirse, ecevit 'e şefaatçi olurum" demesi sebepsiz değil idi ama ümit özdağ ecevit in cemaatçiliğini anımsamak istemiyor
  15. rahman 7, allah yör-arz dan, gökü-semayı yükseltti. rahman 10, yöreyi-arzı yaratıklar için alçalttı ضَعَهَا değaha. erkek cins anu-gökyüzü, kadın cins ki-yöryüzü, sümer yaratılış mitosundan ayetlere geçmiş. başlangıçta gök-anu ile yör-ki, tek birleşik den oluşmuş idi, 2 cinsin birbirinden ayrılması eyleminde gök ve yör mekanları oluşmuş. tanrılar kendilerine gök'ü mekan seçmesi, guranda allahın arş'a istiva etmesi ayetleri hud 7, araf 54, buradan geliyor. yaratık insanlara ise yör'ü mekan seçmesi yine sümer mitosundan bakara 22.ayete geçmiş "yöryüzünü size döşek yaptı" ifadesiyle. ayetlerin aslını mitos dan alan muhammed, gök'ün, yör den yükseltildiğini yazmış, oysa gökyüzü ve yıldızlar, dünya yör'ü henüz oluşmamış iken var idiler gökte. evrende, dünya dan önce var olan yıldızlar, kütleçekim ile topaklandı, süreçte bu yıldız parçalarından dünya gezegeni oluştu. ne ki muhammed, kütle çekimi nedir bilmediği için yıldızlı gök'ün, yör den ayrılıp yükseltildiğini sanmış, yör'ün alçaltıldığını sanmış, tıpkı sümer, akkad, babil mitoslarındaki gibi.
  16. fussilet 9 ve 12.ayetlerde dünya, 2 günde yaratılmış önce, sonra duman haldeki göğe yönelerek dünya dışındaki evren yaratılmış yani dünya, evren den önce yaratılmış, peki bu durumda evren içerisinde dünya nereye konumlanmış idi? öyle ya evren yok iken dünya var diyor ayetler. evren yok ama dünya var denmiş ama açıklaması yok. düz dünya ve çevresi fanus, tepesi kubbeli evren modeline salık, rad 2.ayette, görebileceğiniz direkler عَمَدٍ olmadan gökleri yükselterek, tahtına-arşına oturdu allah denilmiş. direkler görünmüyor çünkü yok, dünyanın kenarlarında fanus var, tepesinde kubbe var, kubbenin ağırlığını fanusun kenarları tutuyor. kubbe nin fanus kenarlarına baskıladığı ağırlık, enbiya 44 de "el arde nenkusuha min etrafiha - etrafından arzlar-yerleri eksiltiyoruz" ifadesi edilmiş bu sebeple. ayetlerde güneş, dünyayı kaplayan fanusun içerisinde bir uc dan diğer uca hareket eder, ki bu sebeple belirli doğu ve belirli batı var. güneşin battığı toprak balçıklı çünkü güneş sert toprağa giremez, toprak cıvık sulu, gevşek toprak, yani balçıklı toprağın içerisine güneş girince dünyada gece oluyor, dünyanın her bölgesinde gece oluyor sanmış eskiler. güneş, dünyanın doğu ucunda balçık dan çıkınca gündüz oluyor sanmışlar her dünya bölgesinde.
  17. cam fanus kubbeli guran dünyasında, tufettehu ebvabu semai kezzebu estekberu, araf 40 ayetine göre gök kapıları açılmaz, yalanlayana ve büyüklenene. oysa gerçekte küre dünya hızına ve dolaşmasına göre gökte kapılar oluşmaz ama guran araf 40, gökte kapılar var ve allahın tahtı su üstünde diyor, yani ay'a gidilemez çünkü ay şeffaf, ayak ile basılabilir katı zemini yok ve fanus gök kubbe kapıları ndan dışarı çıkılamaz, çıkılırsa allahın tahtı bölgesi sidret el-münteha 'ya varılır, muhammed miraçta gitmiş ya hani, başkası gidemez gök kapıları ardına. ebvabu semai : gök kapıları yağmur yağdığında açılır. yağmur, bereket ve tazeliğin simgesi, gök den gelen suyun her damlasını 2 melek taşır. yağmur, gök ile yer arasındaki irtibatın şifresi dir. sabit bir vakti yoktur, o yüzden dua, yakarış ve ellerin göğe açılması ile neticelenecek yöneliş ile yağmur arasında münasebet var. güneşin balçıkta batması, aslında toprağın gevşek olup güneşin toprağa girip dünyanın öteki tarafına geçmesi ve sabah tekrar doğu dan doğması dır ve bu yordam, düz dünyada olabilir yalnızca. düz dünyada güneş doğu dan doğar hep, sabit dünya üstünden güneş dolanır uc dan uca, gevşek-balçık toprak dan geçen güneş, düz dünya ile örtüşüyor ayetlerde.
  18. tevrat, incil, guran'ın kitap haline getirilmesine peygamber insanların emeği değmedi, ömürleri erişim dışında idi, peygamberlerin 3ü de sorumlu oldukları kitapları hiç görmediler, hiç dokunmadılar tevrata, incile gurana. tevratı ezra yazdı, incili havariler, guranı halifeler. ezra, babil mitosunu, tevrat teolojisine dönüştürdü ve ardısıra devam etti başlattığı o süreç, din ayetlerine mitos aktarma becerisi git-gide donatıldı, ama ilkin ezra başlattı tanrıya elçi olmayı. ezra dan önce lugal, tanrı vekili idi, elçilik kimsenin aklına gelmemişti. ezra عزرا babilde tanrı vekili olan lugal لوغال sıfatını, tanrı elçisi rasul رسول sıfatına dönüştürerek peygamberlik mesleğinin doğmasını sağladı ki zaten ezra, kehanetçi bir insan idi.
  19. başımızda dikili islamı bırakıp başka diyarlardaki dinleri eleştirmek yararımıza değil
  20. fi dini el meliki yusuf 76 ayeti, toplum yaşam tarzının hukuk ve can güvenliğinin din yasaları-ayetleri ile devlet tarafından yürütüldüğünün açıklaması 'dır din. yusuf 76'da fi dini el melik-hükümet başkanı, "kralın dinine göre - hükümetin devlet yasalarına göre" anlamına gelir. emeviler döneminde yayılan fetihlere göre din kavramı hükümet yönetimi anlamından sapmış, ulvi-yüce kıvama evrimleşmiş, bu sırada ayetlere müdahele edilmiş ve siyasi amaç uğruna ayetler tekrar biçimlenmiş muhammed'in ölümünden 300 yıl sonra.
  21. inanılan tanrı nın tekrarlı yanılgısı kutsal kitaplar, 4 kez tekrarlı yanlışını bilip tanrı ya inanmaya devam etmek, ilginç. 4 kez yanılan tanrı 5.kez niye yanılmasın. yanılma imkanı var ki 4 kez yanılmış ve her defa yeni kitap gönderip kendi adını değişik tanıtmış, ilu, elohi, yahve, allah. teklik iddiasındaki bir tanrı nın 4 farklı kitapta 4 farklı adının olması tuhaf değil mi
  22. islamda tanrı önermesi ve buyrukları sosyal adalette tutarsız, tıpkı siyasetçi gibi yandaş allah var muhammedin ayetlerinde. ve muhammedin kendisi, allahın ayetleri göstertisi sayesinde islam devletini kurup başkanlığını yapmış tıpkı atatürk gibi ama peşinden insanlar gelsin diye vahiy-ayet metodolojisine başvurmuş. bunları bilip islamı doğru din sanmak geçici teselli.
  23. muhammedin siyasi hedeflerine erişmesi uğruna kurgulanmış islam. evlatlık karısı nikahlamak 7.yüzyıl arap töresi, kültürü, sosyolojisi, arap kabile hukuku falan filan, ama ayetler kıyamete dek geçerli, ve dünya'daki her topluma farz, peki nasıl uygulanacak dünyada ahzap 4, ahzap 6, ahzap 37, ahzap 53 ayetleri? müminler evlatlıklarının boşadığı karılar ile evlenirken zorluk yaşamasın, diye muhammed 'i, zeynep ile evlendirdik diyor ayet ahzap 37. peki zeyd ve muhammed den sonra başka evlatlıkları'nın boşadığı, zeyneb'in durumu gibi karılar ile evlenen kaç mümin olmuş arabi islam tarihinde? var mı örnek zeynep den başka? ki guran inerken evlatlık uygulaması kaldırılmış iken, istikbalde islami ömür yaşayacak müminlerin nasıl evlatlığı olabilecek? muhammed'in nikahındaki karılar dan birisini, muhammed'in boşaması halinde, veya muhammed öldük den sonra nikahındaki karıların, başka erkekler ile evlenmelerini yasaklayan ahzap 53 ayetinin hükmüne muhatab kadın kişilerin ömrü niye ziyan edildi? muhammed'in ölümü ile tedavül den kalkan ahzap 4, ahzap 6, ahzap 37, ahzap 53.ayetler, muhammed den sonra guran'da niye var? kimseye derman değil, çözüm değil aksine düğüm. ayetler yalnızca muhammedin yaşamına çözüm getirmiş, diğer tüm insanlara sıkıntı veriyor işlevsiz ayetler. zeyd'in karısı zeynep, 1 ayet ile (ahzap-37) zeyd'in annesi oluverdi ama ahzap 4'de yazan "karılarınızı annneleriniz yapmadık" ayeti kadük oldu çünkü zeyd'in karısını, zeyd'in annesi yaptı muhammed. zeynep, karısı iken zeyd'in, annesi oldu bir günde, tek ayet ayet ile. ahzap 6'da; muhammed'in karıları, müminlerin anneleri 'dir" yazıyor, oksimoron ahzap 4 zıttı ayet ahzap 6 ayetinin kadüklüğüne benziyor ahzap 37nin muhammede hizmeti. ahzap 6, peygamber'in eşleri müminlerin anneleri dir diyor ama zeynep, karısı iken annesi oldu zeyd'in. ahzap 37, evlatlığın zeyd, eşinden ayrılınca zeybep'i sana nikahladık. ahzap 4, karılarınız-eşleriniz, anneniz olamaz ve evlatlığınız, öz evlat sayılmaz. aahzap 4 de karılarınız-eşleriniz, anneleriniz olamaz ayetinden sonra zeynep, zeyd'in karısı mı, annesi mi? zeyd'in eski karısı, zeyd'in yeni annesi oldu diyor ahzab 6. hem ahlaki hem sosyal çelişki barındıran bu ayetler, muhammed den başkasından olabilir mi? ahzap 4 kadük olmuş, ahzap 6, ahzap 37 ve ahzap 53 tedavül den kalkmış muhammedin zeynep hevesi uğruna.
  24. muhammed, rab olabilir, zumer 10da rab, olasılıkla muhammedin kendisi. efendisi nden başkasına intisab'a kalkan köle, lağnete uğrar demiş muhammed. çevirilerde türkçe köle, kul kelimesi 'nin arapçası, abd, abid, ibad, ibadet dir ve tekil köle, çoğul köleler ayrımında dır. fatiha 5'de نَعْبُدُ nağbüdü ile zumer 10'da يَا عِبَادِ ya ğibadi aynı köleler anlamındaki kelimenin farklı çekimleri dir. muhammede göre bir köle'nin sahibine-efendisine itaat etmesi şart dır. allah, zumer 16 ve fatiha 5'de عِبَدِ ğibad istemiş yalnızca kendisine, muhammed zumer 10'da istemiş عِبَادِ ğibad-köleler'de itaati kendisine, peki zumer 10'da muhammed'in ya ğibadi يَا عِبَادِ diyerek itaat istemesi, hiyerarşi'de allah gibi olmasından mı, yoksa rab dediği sıfatın allah değil, muhammedin kendisi olmasından mı, net değil dir zumer 10'da rab sıfatı kimi belirttiği? fatiha 5'de إِيَّاكَ نَعْبُدُ : iyyake nağbüdu "yalnızca sana köleyiz-ibadetçiyiz" diyen muhammed, muhammed ağzı ile. zumer 16'da يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ : ya ğibadi fetteguni "ey ğabd'lerim-kölelerim, benden korkun" diyen allah. muhammedin ağzı ile. zumer 10'da يَا عِبَادِ اتَّقُوا رَبَّكُمْ : ya ğibadi itteku rabbekum "ey ğabd'lerim-kölelerim, korkun rabbinizden" diyen muhammed, muhammed ağzı ile. köle عبد ğabd anlamında, sahib رب rab anlamında, köleler عبيد ğibad anlamında, kölelerlik يعبدة ğibadet anlamında sınıflara hiyerarşik ilişki emreden allahın, düz yurtdaşı, vasıfsız insanı imtihan etmek göstertisi arkasında, siyasi amacını ve egosunu tatmin eden muhammed var idi. ilahiyatçı-siyasetçi kişilere otorite sağlayan din'in ilk amacı, kalabalıklaşan toplumu asayiş içerinde tutmak ve lugal-rasul-vekil insanlardaki vizyona-amaça, ortam ve destek sağlamak idi. toplumu denetim altında tutmak, kontrol etmek, siyasi amaça hazırlamak için din otoritesi - otoriter demokrasi gerekli idi 7.yüzyılda. araplar dan önce roma, hristiyanlığı kullanarak yapmıştı bu otoriter demokrasiyi. emevi ve abbasi lugal-rasul-vekil insanları da roma dan kopya çekerek yaptı. ezra'nın yahudilik, pavlus'un hristiyanlık projesi ne kadar tanrı dini ise, iyas qabisah 'ın islamı da proje din olarak aynı yordam dan ilerlemiş. tümü, siyasi egemenlik peşinde olmuş, peygamber sandığımız lugal-rasul-vekil insanlar.
  25. şira-isis yıldızı gibi çıplak göz ile gözlemlenen yıldızlar haricinde, yörebinde bilgi aktarılmayan yıldızlar ayetlerde anılmamış. çünkü ayetlerde anlatılan gök nesneleri hep islam dan önceki uygarlıkların anlattıkları gök nesneleri dir. yakın gök kandiller ile donatıldı ve şeytanlar için atılacak şeylerdir onlar yazıyor mülk 5.ayette. dünya seması kubbe biçiminde ve fanus dünya kubbesi 'nin tepesinde allah siyasi tahtında oturuyor ve tahtın olduğu allah katı cam fanus kubbe ile dünya'nın yöryüzü- arz arası mekanda, şeytanlar ve cinler konumlanmış biçimde betimlenmiş kuran ayetlerinde, babil evren modelindeki gibi. dünya'nın sınırları, kubbe ile birleşen sular ile çevrili ve bu gökte sınır hattı suları içilebilir, tatlı su absu, dünya denizlerindeki tuzlu su tiamat ile karışmaz. ancient universe under a dome, flat earth. islam dan önce antik evren, tanrı'nın tahtı-arşı nın olduğu gökkubbe altında, düz dünya var idi ve dünya sınırları okyanuslar ile çevrili idi, ve bu okyanuslar suları, yör çekimi bilinmediği için yukarı doğru tanrı'nın tahtı-arşı nın olduğu kubbe'ye ulaşır kurgulanmış idi. yani dünya sınırlarındaki okyanus suları, gökkubbe 'ye varır idi ve bu sınır okyanus suları dünyada tiamat tuzlu su, deniz, göl, ırmak suları idi bunlar ve içilen su bunlar değildi, tiamat içilmez, absu içilir çünkü absu gökkubbe den gelir idi, tabi tanrı gökubbe kapısını açtığında. rızık olarak içimlik su, tatlı su, absu, gökkubbe den gelir ve dünyadaki içilemez tuzlu su tiamat ile karışmazlar idi. tatlu su absu gökkubbe'de, ve tuzlu su tiamat dünya'da, karışmazlar idi mitos öykülerinde. deniz, göl, ırmak suları, içilemez tuzlu su tiamat kabul edilmiş idi mitos 'da. ebvabu semai أَبْوَابُ السَّمَاء gökkubbe kapıları : nebe 19, araf 40 ayetlerinde, fanus dünya çevresi gökkubbe kapıları yağmur yağdığında açılır, fanus gökkubbe kapısı kapalı olduğunda yağmur yağmaz sanılır idi, babil 'de var idi bu gökkubbe kapıları ebvabu sema öyküsü nebe 19, araf 40 ayetlerine aktarılmış buradan. sonra, allah kapıyı açınca gökkubbe den yağmur yağması nuh 11.ayette var: "yursili sema midraran gökkubbe den yağmur gönderir mağfiret dileyene". evreni ve iklimi tanımlayan ayetler, mitos öyküleri nden aktarılmış. ve gökkubbe çatlaması ve kıyamet vakti gökkubbe yarıldığı zaman 8 melek, düşmesin diye allahın tahtını tutarlar, hakka 17'de. guran'ın gökkubbe kozmolojisi babil-akad-süryani mitoslarına dayanır. düz dünyada güneş, gevşek-balçık toprakta batar, ertesi sabah, dünyanın öteki ucu ndan doğar idi ki kehf 86.ayete aktarılmış yine. güneşin battığı yöre ulaştı, balçık-gevşek toprak içerisine batıyor gördü güneşi. sert toprak içerisine güneş giremez, bari toprak gevşek-balçık olsun, hem sabah-öğlen-akşam güneşin renginde değişik tonları açıklar bu gevşek toprak'a girip çıkan güneş demişler mitosu kurgulayan insanlar.
×
×
  • Create New...