Kovulmuş Üye

Bilim ile dini kıyaslamak yanlış olur ancak halkın anlaması için dilim döndüğünce açıklayacağım kısa ve öz. Soru ; Doktorlar arasında da kötüler var , o zaman tıb kötüdür diyebilirmiyiz. Cevap; Tıb biliminin amaçları vardır. Amaçları canlıları iyileştirmek ve hastalıkları önlemektir. Daha sağlıklı bir yaşam sağlamaktır. Bu amacını gerçekleştiriyor mu? Evet, hele ki son 200 yıllık dünya tarihine bakarsak oldukça amacına uygun çalışıyor. Öyleyse kötü doktorlar varsa onlar elimine edilebilir. Peki ya dinler amaçlarını gerçekleştiriyor mu? Dünyadaki 4000 yıllık dinler tarihine baktığımızda vaadlerini hiçbirini yapmadıklarını görüyoruz. Tam tersine söylemlerinin de yalan olduğu ortaya çıkıyor. Dinler ne fakirliğe çare oldu ne de cehalete. Öyle ise belki bir yararı dokunur diye onları beslemenin bir anlamı yok. Dinler kötüdür sonucuna kolayca varabiliriz. Örneğin bilim diyor ki ; Dünyadaki açlık ve cehalet sorununu nüfus planlaması ve eğitimle çözebiliriz. Ve bunu ispat ediyor. Kaynakları uygun kullanmayı gösteriyor. Peki din ne diyor? Rızkı veren allak , beline kuvvet , allak varsa gerisi yalan... Sonra Batı bizi sömüyoooeeeh. Dıj güjler bize gompelo guriyeeeah.. Dinin dünyada hiçbir moka yaramadığı anlaşılmasın diye ölüm sonrası hayat yalanına sarılıyor. Ulan mantığa bak , ölüm sonrası hayat mı olur. O zaman niye ölüyoruz ki? Öldükten sonra yaşadığınıza inanıyorsanız niye ölüyoruz ki diye sormanız gerekir?

Bak yine boş konuşuyorsun , nötr insan diye birşey yoktur. Dinler de insanların icadıdır. Dinler ne fakirliğe çare olmuş nede cehalete çare olmuştur. Buna rağmen devletler tatafından oluk oluk para akıtılarak destekleniyorlar. Sence eğlence olsun diye mi? Vatandaşa verdiği üç kuruşu bile hesap eden devletler neden dinlere tapınaklara para akıtıyor. Dinler hakim gücün politikalarını halka kabul ettirmek için vardır. Dinlere camilere tapınaklara harcanan para ile evsizlerin ev sorunu çözülürdü. Dikkat edersen insanların dindarlaştığı ülkelerde fakirlik daha da artıyor. Din genel anlamda çoğunluğun aleyhinedir. Hiçbir iddiasını yerine getirmediği gibi iddia ettiği şeylerin de yalan olduğu ortaya çıkmıştır.

OY VERDİNİZ BÖYLE OLDU ŞİMDİ AYNI KİŞİLER SİZE FARKLI OLACAĞINI SÖYLÜYOR Maraş depreminde sorumlular hala hesap vermedi niye? Şehit haberleri bitmedi terör azalmadı niye? Kılıçdaroğlu üçüncü makam aracını meclisten istedi AKP li bürokrat Yusuf Yerkel maden faciasını protesto eden madenciyi böyle tekmeledi. Jandarmalar madenciyi tuttu Yusuf Yerkel tekmeledi.

İnsanlar depremden kaçmak için İstanbul'un uzak ilçelerine Akın ediyorlar. Ancak hiç unutmamamız gereken bir kural var , Deprem değil bina öldürür. Yaşadığımız alana fay hatları yakın olabilir , bu artık bu çağda sorun değil. Örnek Japonya , örnek Meksika , örnek Şili .. her yıl birkaç büyük deprem geçirdikleri halde çadırlarda yaşamıyorlar. Binaları artık depremde yıkılmıyor. Herhalde deprem sonrası geceyi dışarıda geçiren nadir birkaç ülkeden biri de Türkiyedir. Binaları sağlam yaptıktan sonra depremden korkulmaz. Ama işte sorun burada , Türkiye'de binaların ne kadar temelsiz ve ucube yapıldığı ortaya çıkmasına rağmen hiçbir ciddi ceza ve yaptırım olmadı. Yani böyle bir durumda zemini sağlam bir ilçeye taşınsak ne olacak ki. Oradaki mütayit de birinin adamıysa , binayı usulsüz yapıp ruhsat aldıysa nereden bileceksiniz. Zemin etüt raporları olmasına rağmen haddinden fazla imara açılan araziler var sırf birilerinin yandaşı oldukları için.. Ama zemini sağlam olduğu halde imara açılmayan araziler var. Sırf kendi mütayitleri rant yiyemeyecek diye inat uğruna yapıyorlar bunları. Haaaa.. şimdi sizden oy istiyorlar. Yukarıda anlatılan konuları kendileri gayet iyi biliyor. Ha h haaa...oy verelim onlar düzeltecekmiş. Zaten Halkı iyice düzdünüz. Ülkeyi batıran kendileri ama kurtarmayı vaadeden yine kendileri. AKP CHP farketmez.imar rantı ve inşaat usılsüzlükleri yapılırken siz marsdamı yaşıyordunız.? Ne AKP ye nede CHP ye oy yok. Değişen bir şey olmayacak siz değişmedikçe. Artık değişin ve hesap sorun. Sandık hesap sorma yeri değildir bunu da bilin. Sandık bir ilizyon , sihirbazlık sandığıdır.

Bugüne kadar doğru düzgün muhalefet yapamamış bir parti diyor ki şimdi oy verirseniz gerçekten muhalefet yapacağız. Bugüne kadar vaadlerini gerçekleştirmemiş bir parti şimdi diyor ki , oy verin hepsini yapacağız.. Bugüne kadar iş bulamayan , sağlık hizmeti alamayan, emekli olunca geçinemeyen halk da bunlara yine oy verecek mi? Bu kadar da kolay kanmayın. Bırakın şu siyasi partileri , artık onlar kime iş buldularsa , kadroları kimlerle doldurdularsa onlardan oy alsınlar sadece. Bırakın sadece kime ihale aldırdılarsa sadece onlar oy versin Bırakın kime imar verdilerse sadece onlar oy versin Bırakın kime torpil geçtilerse sadece onlar oy versin. Size ne oluyor yahu? Oy verince kendinizi sarayda mı hissediyorsunuz , makam araçlarında , mecliste mi hissediyorsunuz , avantadan geçinenlerle aynı şeyleri mi hissediyorsunuz .... işte ben size belki bir iğne batırıp uyanmanızı sağlarım. Gerçekler bunlar uyanın artık.

Buna ek olarak devam edelim. Toplum eşit bir şekilde fakirleşmez. Elbette bazıları diğerlerinden daha hızlı fakirleşir. İşte tam da bu aşamada ölmesinler isyan etmesinler diye , dinciler devreye girerek kapılarına yardım kolisi götürürler. Bunu yaparken de dünya aleme reklam ederek gösterirler. İşte dinlerin gerçek amacını böyle yorumlayabiliriz. Çünkü dindarlığın arttığı tüm toplumlarda fakirlik de paralel şekilde giderek artar. Ama ne komiktir ki fakirliğin giderek artmasıyla birlikte dinci yardım dernekleri de artar. Çünkü farkitlik arttıkça da dindarlık artmaya başlar. Bu bir kısır döngü gibidir. Girdap gibidir. Biri diğerini destekler. Ve dibe doğru çeker.

Oy vermeyin oğlum oy moy vermeyin kimseye. Sandığa gidin boş oy atın. Bu sizi hakkınız. Ama boş oy pusulası atmak tehlikeli olabilir ben üç partiye birden basıp çıkıyorum. Çünkü boş oy pusulasına sonradan kendileri mühür basıp sizin yerinize kendi partilerine oy kullanırlar. Hala yok AKP'ymiş yok CHP'ymiş masallarına inanıyormusunız. Ulan iki parti de Türkiye'de yeterli güce sahip. CHP iktidar olamamışmış.. yahu iyi yönettiği örnek bir belediyesi var mı? Rant çarpık kentleşme, yolsuzluk , ihalecilik , dosyacılık , şantaj, mezhepçilik gibi olayların aynısı orada da var. Sadece akp sen çok yedin bırak artık biz de yiyelim diyorlar. Boşverin gitsin . Sizi düşünen yok. Siz de onlara güvenip asla onları düşünmeyin. Siz onlara muhtaçmışsınız gibi rol yapıyorlar AMA ASLINDA ONLAR SİZE MUHTAÇLAR. O LÜKS YAŞAMLARINO SÜRDÜRMEK İÇİN SİZE MUHTAÇLAR. ÇÜNKÜ AMAÇLARI HİZMET DEĞİL. ANLAYIN BUNU!!!!!

Kendini araştırmacı tarihçi yazar olarak tanıtan yavuz Bahadıroğlu gerçek adı Niyazi birinci aslen rizelidir. Ortaokul mezunudur. Tarih hakkında birçok kitap yazmış olmasına rağmen kitapları roman niteliğindedir. Araştırmacı tarihçi kimliği ile kendini tanıtıp da romandan öte kitap yazamaması ne tür bir dalavere çevirdiğini gösterir. Kendisi bırak araştırmayı üniversite mezunu bile değildir. Ne Osmanlıca bilir nede arapça bilir. Nede başkaca milletlere ait bir dil bilir. Bildiği en iyi dil nümayiş , abartı ve yalandan ibarettir. Yazdığı kitaplar yani romanlar hiçbiri Osmanlı tarihini yansıtmaz hepsi sallama ifadelerle beyin yıkama kurgularla doludur. Araştırmacı gazeteci diye kendini yutturur ama bugüne kadar gazeteci kimliği ile neyi araştırmıştır ben araştırdım bulamadım. Ha ayrıca Necip Fazıl hayranıdır. Kendinin övülmesinden çok hoşlanır. Eleştiriye hiç tahammulu yoktur. Benim yolum peygamber efendimizin yoludur diye kendini de reklam yapmaktan çekinmemiştir. Dini istismar etmekten hiç geri durmamıştır. Geçmişte öğrencilerden bile Filistin'e yardım diye para toplayıp son model mersedese binenlerden biridir. Yeni nesil , yeni asya adı altında faaliyet gösteren tarikatların içinde parlamıştır. Gördüğünüz gibi katranı kaynatsan olmaz ki cinsini s...vdiğim cinsine çeker atasözüne çok yakın bir hayatı var.

2002 yılında Denizli’de mermer ocağında bir işçi tarafından bulunduğunda çöpe atılmak üzereydi. İşçinin bulduğu kafatası parçasını şefine götürmesi ile başlayan Denizli İnsanı’nın hikayesi her geçen gün büyük yankı uyandırıyor. Yapılan araştırmalar “Denizli İnsanı”nın Anadolu’da bulunan en eski insan fosili olduğunu ve 500.000 değil, 1.2 milyon yıl yaşında olduğunu ortaya çıkardı. https://arkeofili.com/anadolunun-bilinen-ilk-insani-denizli-adami-infografik/

Tavsiye ederim bu kitabı okumanızı öneririm. Osmanlı Devleti'nin nasıl da Bizans politkalarına teşne edildiğini ve bunu yaparken de insanların nasıl uyutulduğunu gösteriyor hemde belgeleriyle. Öyle sallama tarihçi yavuz Bahadıroğlu gibi değil. (Gerçek adı Niyazi birinci tabiki) Neyse bu kitap roman gibi değil öyle iki günde okur geçerim tarzından ziyade daha çok ara sıra kendinizi şaşırtmak için elinize alıp okursunuz.

Dinlerin amacı iyilik değildir. Hakim gücün politikalarına halkı hazırlamaktır. Peki hakim gücün politikaları nelerdir? Tabiki hiç değişmeksizin halkı soymak köleleştirmektir. Bunu yapmak için ise dinleri kullanır. Eğer dini kullanmadan sizi soysalar isyan edersiniz kavga çıkartırsınız ve hakim güç sizi uyutamaz. Ama din sayesinde hem fakir kalır hem köle olursunuz ama daha da önemlisi buna razı edilirsiniz. Sesiniz çıkmadığı gibi şükür edersiniz. Müslüman hristiyan şaman yahudi hiç farketmez bütün dinlerin amacı budur. Bu yüzden dinlerin hepsi sorgulamaya ve bilime karşıdır. İşte özetle dinlerin amacı hakim gücün politikalarına halkı hazırlamaktır. Hakim gücün kim olduğu önemli değil hepsinin amacı halkı soymak ve köleleştirmektir.

Pastorlar bir çeşit maşadır. Büyük patron siyasetin deteklediği bir iş adamıdır yada şirkettir. Onlar hiçbir zaman siyasi görünmezlet apolitik ticaret adamıdırlar. Yada medya patronudurlar. Ama para bir şekilde oraya gönderilir ve oradan dağıtılır. Şekilleri çoktur ayrıntıya girmeyeceğim. Bu ülkenin miti polisi vatandaşı fişleyeceğini bu işlerle uğraşsın. A..goyem..ayda 50 bin maaşı bana vermiyorlar ya.

Pastor nedir aşağıdaki kaynaktan ayrıntılı okursunuz. Kilisenin gönüllü liderleridir. Halk arasında papaz ismiyle değil de hayır işleri ile anılırlar. Türkiye gibi ülkelerde de bolca bulunurlar. Dernek , vakıf , gazeteci , anketör , hak savunucusu , pazarlamacı , yayın evi , kitap yazarı , aktivist gibi isimlerle toplumun her alanına kolayca girebilen isimler altında çalışırlar. İşleri onlara verilen görevi raporlamaktır. Bunun karşılığında para alırlar. Sürekli gezerler. Her yere girip çıkarlar. https://jawoo.com/pastor-nedir-pastor-ne-demek/ https://www.aa.com.tr/tr/dunya/turkiyedeki-bazi-kuruluslarin-abd-ve-avrupadan-yuz-binlerce-dolar-fonlanmasi-tartisma-konusu-oldu/2314149

AKP CHP MHP İYİP RP HDP İP YRP BBP SP kısacası bütün partiler için söylüyorum bunları. Şuanki siyasilerin ve belediye başkanlarının ve dahi yandaşlarının araçları 2023 model. Yani eski model. Oy verin ki bu 2023 model eski arabaları 2024 süper avangard modeller ile değiştirsinler. Artık ya şu siyasilerin ikiyüzlülüğünü anlayın , ya hesap sorun yada oy vermeyin. Sandıkta hesap sorulmaz. Önüne konan adaylara oy vermek zorunda olmanız size birşey kazandırmıyor. İşte hangi parti olursa olsun oy verdiğiniz zaman sizin için hiçbir şey değişmeyecek ama onlar için şu aşağıdaki değişiklikler olacaktır. VE İŞTE SİZ BİR YANDAN DONUNUZU ÇEKİP, GÖZÜNÜZÜN YAŞINI SİLİP VATAN SAĞALSUN DERKEN ONLAR BU ARABALARLA SİZE MASAL OKUMAYA DEVAM EDECEKLER. HADİ ASLANLARIM OY VERİN BUNLARI YAPSINLAR. AKP CHP HİÇ FARKETMEZ , TİYATRO SEYREDİYORSUNUZ.

Osmanlı’nın Zaferleri Osmanlı tarihinde zafer dendiği zaman hep savaşlar akla gelir. Çünkü başka alanda herhangi bir zaferi yoktur. Diplomasi ,bilim , teknik , sosyal devrim gibi hiçbir zaferi bulunmamaktadır. Bu sebeple Osmanlı tarihi anlatılmaya başlandığında ha babam savaş ile başlar ha babam yenilgiler ile sona erer. Her zaman küçük ve zayıf devletlere saldırıp onların topraklarını işgal etmiştir. Hiçbir zaman büyük ve kendine emsal gördüğü devletlere saldırmamıştır. İstanbul’un fethi dedikleri bile artık kırıntı haline gelmiş yıkılmak üzere olan küçük bir kara parçasını almaktan öte değildir. Bugünkü İstanbul Fatih ilçe sınırları kadar bile olmayan bir toprak parçasını almak için bile muazzam bir para harcanmıştır. Bunu zafer diyerek halka yutturmışlardır. Ben Türk düşmanı değilim , ben Osmanlı düşmanıyım. Çünkü Osmanlı Türk değildi ve Türklüğü aşağılamıştır. Hatta Osmanlı müslüman bile değildir. Fethettik diye zannettikleri istanbulun yani bizansın bürokratları Fatih tarafından saraya alınmıştır. Ve o zamandan beri Osmanlı bizansın kontrolü altına girmiştir. Osmanlı hiçbir zaman kendi sikletindeki devletlere kafa tutamamıştır. İlk denemesini Sırbistana karşı yapmış ve tokatı yemiştir. İkinci denemesini İran’a karşı yapmış ve İran’ın şamarını yalamıştır üçüncü denemesini Avusturya Macaristan devletine karşı yapmış ve nalları dikmiştir. Eğer askeri bir zafer görmek istiyorsanız Alparslan’a bakınız. Bizansı güçlü olduğu dönemde yenilgiye uğratmış ve kralını bile esir etmiştir. Öyle köy kadar toprak parçası almamış Anadolu’nun kapılarını açmıştır. Memlük Türk devletine bakın askeri zaferler orada bulunur. Atatürk’e bakın hem askeri hem de siyasi diplomatik bilimsel zaferler devrimler orada bulunmaktadır. Osmanlı devleti Avrupa’nın birlik olamadığı bir boşlukta ortaya çıkmış ama bu boşluğu hiçbir şekilde değerlendirmemiştir. Sadece saraya altın gelsin diye bol toprak savaşına girişmiştir. Aynı feodal sistemi Avrupa’dan taklit ederek 600 yıl sürdürmüştür. Yeni bir sistem katmamıştır. Osmanlı sosyal alanda bile kağnı arabası sistemini hiç değiştirmeden sürdürmüştür. Halbuki Anadolu coğrafyasında nice medeniyetler Osmanlı sosyal sisteminden çok üstün yaşamıştır. Buna rağmen hiç örnek almamış ve hep geriye gitmiştir. Bakınız Bergama kırallığı bakınız Efes bakınız luviler... Şimdiki Osmanlı hayranları beyinleri yıkanmış şekilde yine kelle kılıç hayalleri kuruyorlar. Sosyal adalet adına bir tek söylemleri yok. Fırsat eşitliği adına birtek eylemleri yok. İşte görüyorsunuz çok da açıklamaya gerek var mı , adamcılık , rüşvet ve tehditler ile öne geçme birbirini ezme barbarlığı aynen devam. Burada lafım siyasi değildir. Söylemem gerekirse akp CHP HDP iyi parti MHP rp bbp aha işte hepsini söyledim hepsi aynı barbar kafanın doğurduğu eniklerdir. Bu yüzden hepsi Atatürk düşmanı olarak aynı ortak paydada kalıyorlar kavga ettiklerine bakmayın tiyatro seyrediyorsunuz.

Örneğin Arabın allahı Filistinli kullarını unuttuğu gibi daha dünyanın çok yerindeki kullarını unuttu. Buna rağmen bu insanlar mevcut siyasi güç sisteminden menfaatlenmek için iki laflarından biri allah yada tanrıları olmaktadır. Bana neden sürekli din allah eleştiriyorum diye kızabilirsiniz ama günlük hayatta kanıksadığımız bir şey var. Dinciler her iki laflarından biri dinleri allahlarıdır. sabahtan akşama kadar beynimizi ğtilemektrn başka birşey yapmıyorlar.onlara da cevap verme hakkımı kullanıyorum. İşte toplumun ikiyüzlülüğünü onların yüzüne söylemek gerekir. Özellikle de dinciler arasında bu ikiyüzlülük daha fazladır.

Bilim insanları onlarca yıldır nükleer enerjinin potansiyel yeteneklerini araştırıyor; Bu enerjinin kapalı bir alanda nasıl depolanacağını bulmak zordu. Bazı radyoaktif izotoplar uçucudur, toksiktir, korunması zordur ve doğrudan dönüşüm güç kaynağının bir parçası olarak kullanılmaya uygun değildir. Ancak diğer izotoplar kararlıdır, nispeten zararsızdır ve uzaktan kumandalı elektroniklere uzun süre güç sağlama potansiyeline sahiptir. Trityum gibi radyoizotopları kullanan bilim adamları ve mühendisler, düşük enerjili cihazlara güç sağlamak için pratik nükleer piller oluşturmaya başladılar. Nükleer Pil Nedir? Nükleer pil, elektrik üretmek için radyoaktif element izotop bozunmasından elde edilen enerjiyi kullanan herhangi bir cihazdır. Nükleer pil, atom pili ve radyoizotop jeneratörü, güç kaynağının nasıl akım oluşturduğunu gösteren birbirinin yerine kullanılabilen terimlerdir. Nükleer Piller Nasıl Farklıdır? Nükleer piller maliyetleri, kullanım ömürleri, uygulamaları ve işlevleri açısından geleneksel pillerden farklılık gösterir. Geleneksel piller güç kaynağı olarak elektrokimyasal reaksiyonları kullanır. Radyoizotop jeneratörleri, sabit bir enerji kaynağı sağlamak için radyoaktif alfa, beta ve gama parçacıklarının bozunmasından yararlanır. Bu parçacıklar yayılırken pil sistemindeki elektronları karıştırıp bir akım oluştururlar. Nükleer pillerin artan yetenekleri nedeniyle, aynı boyuttaki geleneksel pillerden çok daha pahalıdırlar. Bu, şu anda nükleer pil araştırması ve kullanımında mevcut olan sınırlamalardan biridir. Atom Pilleri Nasıl Çalışır? Atomik ve nükleer piller radyoaktif parçacıkların bozunması yoluyla elektrik üretir. Bazı piller bu çürümeyi ısı üretmek ve ardından termokupllarla hasat etmek için kullanır; diğerleri termal olmayan dönüşümü kolaylaştırmak için diyot bağlantılarından yararlanır. Yöntem ne olursa olsun, tüm nükleer piller radyoaktif bir kaynaktan enerji çeker. Nükleer Pil Çeşitleri Farklı atom pilleri, cihazlarına güç üretmek için farklı sistemler kullanır. Her türün kendine özgü avantajları, sınırlamaları ve kullanım durumları vardır. Pil türleri arasındaki farkları anlamak, şirketiniz için doğru teknolojiye yatırım yapmanıza yardımcı olabilir. https://citylabs.net/nuclear-batteries/

Faşist kafalılar , devletçiler ve dinciler sürekli tekrarladığı söz cennet vatanımız.. Peki kime cennet? Cennet vatanda insanların çoğu haklarından mahrum ve doğru düzgün beslenme ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Cennet vatanda ev alabilmek lüks , cennet vatanda iş bulabilmek lüks , cennet vatanda tatil yapabilmek lüks , cennet vatanda evlenmek lüks , cennet vatanda dünyayı gezmek lüks. Bu nasıl nasıl cennet veya kimin cennetti? Sayıları 30 bin civarındaki bir avuç bürokratin cenneti , sayıları beşbin civarındaki bir avuç siyasetçinin cenneti , sayıları ellibin civarındaki bir avuç tüccarın cenneti.. Toplasan 100 bin kişinin yararlandığı bir cennet varsa , sana bana değil onlara cennettir.

Tüm vergilere dolardaki artış kadar zam yapan devlet , maaşlara aynı oranda zam yapmıyor hele ki emekli maaşlarına çok daha az zam yapıyor. Dolardaki bir yıllık artış yüzde 59 iken emeklilet 37 alabildi.

Konu başlığının cevabı "evet vardı" olacak. Çünkü bütün kaynaklar bunu doğruluyor. Ayrıca halifeliğin eşcinsellere karşı genel bir fetva yayınlamadığı da biliniyor. Çünkü toplumun üst tabakalarında eşcinselliğin normal karşılandığı gerçeği var. Osmanlı sarayında bile civelekler taburu var. Eşcinsellik sadece yerel anlamda bazı sancaklarda cinsel ilişki olursa cezalandırılmasına hükmedilmiş. Cezası ise dayak ve para cezası olarak öngörülmüş. Ancak bütün hilafet sınırlarını kapsayan bir hüküm halife ve şeyhülislâm tarafından verilmemiştir. Hatta Tanzimat fermanı ile halife bizzat kendisi tüm coğrafyada eşcinselliğin suç olmadığını ilan etmiştir. https://teyit.org/analiz/osmanlida-escinsellik-1858de-suc-olmaktan-cikarildi https://threadreaderapp.com/thread/1279806036015276033.html Bu durum siyasal İslamcı müslümanları sıkıntıya sokar mı? Ben sanmam , çünkü zaten tarikatların içinde bunu yapıyorlar. Ve sorgulanmasına bile izin vermiyorlar. Ancak tarikatlarda yapılan eşcinsellik suçtur. Çünkü aklı reşit olmamış çocuklar üzerinde yapılan eşcinsellik istismara girer. Büyüklerin yaptıkları ile karıştırılmamalıdır. Siyasal İslamcılar bu tarikatlarda yapılan cinsel istismar suçunu görmezden gelerek aklamaya çalışıyorlar.

Devlet sizden zor kullanarak vergi alabiliyor. Ancak aldığı vergiyi ne amaçla nereye kullandığını siz devlete soramıyorsunuz. O zaman egemenlik milletindir ilkesi yerle bir oluyor. Meclisin varlığı meşruluğu sorgulanır hale geliyor. Başkanlık sisteminin de şaibeli olduğu gerçeği tartışmaya açılıyor. Çünkü her fırsatta anayasadaki egemenlik milletindir maddesine vurgu yaparak halka hitap eden siyasilerin hiçbiri bugüne kadar halktan aldıkları vergilerin hesabını vermemiştir. Hesap vermek derken "yedim lan ne olacak" şeklinde değil. "Mercedes aldık saray yaptık yiyoruz" demek değil. Amacı dışında kullanılan veya eşitlik ilkesine aykırı şekilde kullanılan durumlarda halk siyasilere ceza verebiliyor mu? Ama devlet vergisini ödemeyen vatandaşa hapis cezası bile verebiliyor. ülke kaynaklarını sömüren siyasetçilerin mal varlığına el konulamıyor. Halk bunun için organize olmak istese hemen terör yaftası yiyor. Gezi parkı örneğinde olduğu gibi. Mit teşkilatı ne işe yarıyor. Kim ne kadar yedi , neyi çaldı , nerede videosu çekildi şantaja maruz kaldı diye araştıracağına vatandaşı fişlemekle meşgul.

Küflü peynirin yaralı sayılmasının arkasındaki efsane geçmişte bir küf türünün antibiyotik olarak kullanılmasıydı Ancak bilime göre penisilin adlı antibiyotik küf mantarının kendisi değildir . Mantarın ürettiği yan üründür.Penicillium notatum adlı küften Alexander Fleming tarafından ayrıştırılmıştır. Her küf aynı değildir. Ayrıca penisilin herkese yararlı değildir. Çoğu kişinin penisiline alerjisi olabilir. Uygun doz verilmezse solunum yetmezliğine bile sebep olabiliyor. Bu Penicillium notatum adlı küfün her peynir üzerinde oluşmadığını da belirtmek gerek. Laboratuvar ortamında testlerden geçirilerek uygun bir şekilde ayrıştırılması gerekmektedir. Her küf zararlı olmas bile biz her küfü zararlı olarak kabul etmeliyiz. Çünkü bir peynirin üzerinde bulunan küf mantarları peynirin oluştuğu şartlara göre değişkenlik gösterebilir. Bunu ancak testler ile anlayabiliriz. Yani aynı peynirin üzerinde aynı küf mantarının olmasını bekleyemeyiz. Bilim dünyası insanlara küflü gıda yemelerini tavsiye etmiyor. Eğer yemek zorunda kalırsanız küflü kısmı bıçakla kesip atmanızı öneriyor. Halk arasında bir efsane olarak yaygınlaşan küflü Peynir aslında bir tesadüften ibarettir. Sert peynirlerin üzerinde oluşan küfler iç kısımlara kadar ilerleyemediği için üst tabakadaki küf temizlenip peynir yenebilir. Ancak küfün iç kısımlara kadar yayılması sizin için riskli olacaktır.

https://www.webtekno.com/son-haftalar-etkileyen-hastalik-ne-h140227.html Son 1 ayki salgın, özellikle kuzey yarım kürede tabii kış olmasından dolayı, insanların kapalı ortamlarda bir arada olmalarından dolayı yayılan virüsler ve bakterileri kapsıyor. Herhangi olağanüstü bir durum yok ama o virüsler arasında tabii ki Covid-19'a sebep olan SARS virüsü var. Ayrıca grip virüslerinde özellikle Influenza A vakalarında bu kış artış gözleniyor. Bir de onun dışında RSV isimli virüs ile vakalar görülüyor.” “Onun dışında toplam, yani bunlarla beraber toplam insan solunumunu etkileyen en az dokuz tane farklı virüs var. Dolayısıyla bu diğerlerinden birisi de olabilir. Bunlar genellikle ağır semptomlara değil ama soğuk algınlığı gibi semptomlara sebep olur.

https://www.bbc.com/turkce/haberler-45314694 Hollanda'da son 50 yıldır kiliseye gidenlerin sayısındaki hızlı düşüş nedeniyle, boş kalan ve satılığa çıkarılan kilise sayısı da artıyor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde yaklaşık bin kilisenin daha boşalması bekleniyor. Camilerin de satılacağı günler yakındır ancak önce şu CHP zihniyetinden kurtulmak zorundayız. Ne güzel AKP belediye meclisi satış kararı almış ama CHP li üyeler itiraz etmiş. İçi boş camilere kadro atamanın hiçbir yararı yok. Bir de onların içinde elli kişi ya var ya yok. Bu kadar insanın ibadetine bu kadar masraf etmek haksızlıktır , milletin parasını boşa harcamaktır. https://www.birgun.net/haber/akpli-belediye-camileri-satiyor-451043

Çevremizdeki insanlara araplar gibi giyinmenin iyilik adına insana hiçbir katkısı olmadığını anlatmalıyız. Bize dayatılan şey ahlak değil , ahlak adı altında araplar gibi yaşamamız emrediliyor diye haykırmalıyız. kadınların tesettürlü dolaşmasını kadının ahlakına hiçbir katkısı olmadığını inatla anlatmalıyız. Cuma namazı kılmanın insanları iyi yapmayacağını ısrarla söylemeliyiz. Oruç tutmanın kimseyi dürüst yapmayacağını inat ile direterek dile getirmeliyiz.