Jump to content

Kovulmuş Üye

Üyeliği silinmiş kullanıcı
  • İçerik sayısı

    3.653
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    187

Everything posted by Kovulmuş Üye

  1. Evet ikinci bir sebebi de var. Kadınlığı aşağılık olarak görürler. Dünyadaki anneler üzerine kurulmuş bütün küfürler ortadoğu lağımından çıkmıştır. Kadınlık onlar için aşağılık bir şey olduğundan evlilik yoluyla bir erkeğe satmak satılmak kurtuluş olarak gösterilir. Yani kızın bekar kalması çok utanç verici bir şey olarak algılanır. Çünkü kızın evlenmemesi bir kusurdur ve o sapık toplumda cinayet savaş sebebidir.
  2. Son 5 yılda temizlik mayyakları olmamız için çamaşır suyu reklamlarından temizlik mayyağı yayınlarına kadar yanlış bilgilendirilmekteyiz. Temizlik önemlidir ancak hijyen ile temizlik karıştırılmamalıdır. Temizlik için gerekli olan şey sabun ve sudan başkası değildir. Ev içerisinde bu ikisi fazlasıyla iş görür. Hijyen ise halka açık alanlarda gereklidir. Yani hergün binlerce kişinin girip çıktığı ortamlar için önemlidir. Mikropların olduğu ancak bir süre üreyemediği ortamlardır Bir de steril ortam vardır. Bu sadece hastane ve ameliyathane ortamları için gereklidir. Çünkü açık yaralar bulunduran veya bağışıklık gösteremeyen insanlar her organizmaya karşı savunmasızdır. Steril oramda mikropların ölüsü ve dirisi hiçbiri bulunmamalıdır. Biyolojik açıdan Temizliği böylece üç tipte açıklamış olduk. Temiz ortam sadece sabun ve su ile yaratılabilir. hijyenik ortam mikrop öldürücüler ile yaratılabilir. Steril ortam ise bir tek mikro canlının olmadığından emin olunan ortamlardır. Ancak bize dayatılan şey steril ortamda yaşamaktır. Heryere çamaşır suyu dök dök mikrop kalmasın. Bu hatalı davranış insanların bağışıklık sistemlerini çökerttiği gibi , ilaçlara da bağımlı yapmaktadır. Çünkü insan bedeni mikroplarla savaşarak gelişir. Sağlıklı İnsanın en zayıf olduğu ortam hiç bir mikrobun olmadığı ortamdır. Dikkat ederseniz temizlik mayyakları daha çabuk hasta olurlar. Bunun birinci nedeni yukarıda açıklağım durumdur. İkinci nedeni ise aşırı derece kimyasala karıştığınızda ilk önce cildiniz bozulacaktır. Hemen sonra solunum yolu alerjisi ortaya çıkacaktır. Cildinizdeki rahatsızlık mantar ve açık yaraların oluşmasına neden olur. Peki bize reklamlarda neden bunu dayatıyorlar? Cevabı paradır. Korkmayın kimse bizim ölmemizi isteyemez çünkü biz onlar için birer işçi ve para kaynağıyız. Biz olmazsak yerimize robotları koyamazlar. Çünkü robotları para ile çalıştıramazlar. Sadece mikrop korkusu salarak mayyak gibi deterjan tüketmemizi istiyorlar. Ardında da ilaç ve kozmetik kremler tüketeceğiz tabiki de. Biolojik açıdan temiz olmamız için kimyasal açıdan kirleniyoruz. Kimyasal kirlilik daha sonra tekrar daha büyük biolojik kirliliğe neden oluyor. Çünkü mikrobiyal dengeyi bozuyoruz. Suya karışan kimyasallara mikroorganizmalar bizden önce direnç kazanmaya başlıyor. Bu kez biz savunmasız kalıyoruz.
  3. Din insanların gerçeklik algısını bozmak üzere tasarlanmıştır. Uçan eşşek , konuşan karınca , göğe çıkan dağ , öldükten sonra dirilme , cennet cehennem, mucizeler... Tamamen insanların gerçek algısını bozmayı hedefler. Bu sayede insan zihnini doğanın etkisinden alıp kendi kontrollerinde tutarlar. Ama bu sonucu değiştirmez. Aynı safsatayı bilimi kullanarak da yapabilirsiniz ancak etkisi din kadar uzun sürmez. Gerçeklik algısı bozulmuş bir insanı hipnoz etkisi altında tutmuş olursunuz. Onu artık köleniz yapabilirsiniz. Bu ilizyon ilk olarak firavun hanedanlığı tarafından kullanılmış ve başarılı olduğu görülünce daha sonra Yahudiler tarafından kopyalanmıştır. Firavun akenaton (Abdullah demektir) Mısır'daki tüm tapınakları aton tapınağı altında toplamak istemiştir. Bu sayede mısırın tüm gücünü elinde tutmayı başarmıştır. Ancak bu tek tanrıcılık kısa sürede hanedanlığın çöküşüne sebep olmuştur. Akenaton ve yandaşları mısırdan kaçmak zorunda kalmıştır. Bu yıkılış sırasında kölelerden olan Yahudiler de tek tanrıcı Musa önderliğinde mısırdan kaçmak zorunda kalmış ve kendi dinlerini kurarak kendi kölelik düzenlerini kabul ettirmeye çalışmışlardır. Tek tanrıcı Musa içindeki intikam hırslarına Yahudileri alet ederek geri dönüp firavunla savaşmaşarını emretmiştir. Yahudilerin çoğu bunun farkına varmış ve musaya isyan ederek "sen ve allahın gidip savaşın biz bir yere gitmiyoruz" diyerek zekice cevap vermişlerdir. Ancak musa sonrası faşist uygulamalar ile Yahudiler bu kölelik sistemine zamanla alıştırılmıştır. Gerçi günümzde artık Yahudilerin çoğu bu safsatalara inanmaktadırlar. Daha gerçekçi düşündükleri için de başarılı olmuşlardır.
  4. Çünkü tüm varlığın tek bir kişi yada bir hayalete teslim edilmesi diğer tüm varlıklara saygısızlık içerir. Maddi konularda bile kartelcilik yani tekelleşme nasıl tehlikeli ise manevi konularda da tekelleşme en az o kadar kötüdür. Bu tek tanrı anlayışı buna inananları köleleştirir. Çünkü seni sen yapan başkasıdır , asla senin bir değerin yoktur , tek yapman gereken o hayalet tanrıya yalakalık yapıp yaranmaktır. Tek tanrıcılık asla sorgulamaya elverişli değildir. Emirlerin kimden geldiği asla sorgulanmaz. Başkasının fikirleri önemli değildir. Tek tanrıcılığa göre herşey boştur. Kimse kendi emeği ile kazanamaz , o tek tanrı isterse verir istemezse vermez. Hiçbirşeyin kuralı yoktur ol der ve oluverir. Tek tanrı kendinden başka herşeyi değersizleştirir. Bu düşünceyi de üyelerine aktarır. Bu nedenle üyeleri kin düşmanlık ve intikam ile yaşarlar.
  5. Bakınız şeylerin köpeği olan cemaatlerin eşşeği olan insanlar için yazılmış güzel bir yazıdır. Müslüman kalmak istiyorsanız bari bu kadarını bilin. https://turkish.aawsat.com/home/article/2506966/profdr-bilal-sambur/maneviyat-dünyasının-derebeyleri-şeyhler Müslüman dünyasında dini hayat üzerinde büyük bir kontrole sahip tarikatların başında şeyh denilen kişiler bulunmaktadır. Tarikatlarda veli veya ermiş oldukları zannedilen şeyhlerin, mürşit olduklarına inanılmaktadır. İslam’da bir ruhban sınıfı olmadığı gibi, bir şeyh sınıfı da bulunmamaktadır. Tarikat şeyhlerinin, veli ve mürşit olarak düşünülmesi, sadece onların takipçilerinin onlar hakkında uydurduğu bir kurgudur. Şeyhler, kutsal ve ilahi niteliklere sahip insanlar değildirler. Beşer olmanın dışında şeyhlerin, insan üstü bir nitelikleri ve vasıfları yoktur.
  6. 8 yerinden bıçaklanarak öldürülen ünlü işadamı Üzeyir Garih'in, Eyüp Sultan'a, Nakşibendi şeyhi Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarını ziyarete gittiği anlaşıldı. Bakınız bu küçük Hüseyin bilmemnesinin mezarını ziyaret eden bir yahudidir. Bu konu hep gözardı ediliyor. Müslümanlar diyorlar ki Üzeyir garih müslüman olmuşmuş da bu nedenle öldürülmüşmüş... Geçiniz efem bunları Nakşi bendi , Aziz Mahmut ve Erenköy cemaati gibi karanlık örgütlerin arkasında hep böyle kilitli kapılar vardır.
  7. Hazzan , ezan neredeyse sesteş sözcükleri , islam da Yahudiliğin büyük bir mezhebidir. Yahudilere göre goyimler için üretilmiş bir din.
  8. Bu benzerlikler İslam'la Yahudiliğin nasıl da aynı olduğunu gösteriyor.
  9. Bu Ortadoğu dinleri acilen yasaklanmalıdır. Uluslararası bir mahkemede yargılanmalıdır. Dünyada ne kadar pislik varsa arkasından bu Ortadoğu dinleri çıkıyor. Goyim yada mevali olarak gördükleri insanlara herşeyi reva görüyorlar. Sonrada Filistin ajitasyonu yapıyorlar. Bırakın birbirlerini yesinler.
  10. Bu konsiller çok önemlidir. Tanrının nasıl şekillenip büyüdüğünü de göstermektedir. Baby tanrı , junior tanrı , teenage tanrı ve The Great Tanrı.. tanrının yaratılış sürecinin parçalarıdır bu konsiller. Hepsi insan ürünü olmasının aşama aşama kayıtlarıdır. Ve amaçlarının da topluma hükmetmek olduğunu net göstergesidir.
  11. Kuranın tanrısı öyle bir tanrıdır ki şiirleri ve şarkıları kendine rakip görmektedir. Bu nedenle müzik heykel kesinlikle yasaktır. Neredeyse iki heceden fazla konuşmayı da yasaklayacak kadar falisttir. Çünkü ne diyorlar , her nefesin hesabını vereceksiniz. Öyle korkuyor ki insanlar güzel birşey yaparlar daha güzel bir laf ederler diye ödü patlıyor. Ancak islamofaşist örgütler kuran cimlelerinden derledikleri sözleri şarkı gibi seslendirince okumuş bakıyorlar.
  12. Sanat düşmanlığı Sami kökenli Ortadoğu dinlerinin ortak özelliğidir.
  13. Sansar selime uğrasan daha iyi olur. O sana güzel bir kiralık bulur.
  14. TRT çocukta yayınlanan babamın gölgesi adlı Osmanlı konulu çizgi film Osmanlı devletini çok yanlış anlatmaktadır. Ecdat diye diye herşeyi çarpıtarak güzel göstermek zorunda değiliz ki. Çizgi filmde ilk dikkati çeken şey , halkın güzel bahçeli köşklerlerde yaşadığı algısıdır. Gerçek şu ki , o tarz evler Osmanlı'da vardı ama o evlerde aristokrat azınlıklar yada saraylı paşalar  oturuyordu. Halkın yaşamaya çalıştığı evler ise çatısı çökmüş , duvarı yıkık , kapısı çürük tek oda yada üflesen yıkılacak , ev demeye şahit ister şeklindeydi. Çizgi filmde çarpık gösterilen bir durum da o dönemde Türklerin iyi sofralarda ailecek masada oturup yemek yemeleri ve çok mutlu olmalarıdır. Gerçek şu ki müslümanlar ve özellikle de Türkler daha beter hor görülmüş ve aşağılanmıştır. Halk beslenme sıkıntısı çekiyordu. Aşırı vergi yükü altında eziliyordu. Vergi vermeyenlere işkence bile yapıldığı halk arasında anlatılır. Ekmeği katık yaparak yemek Osmanlı'dan gelen bir beslenme alışkanlığıdır. Çünkü peynir az , et az , zeytin az.. sebebi ise toplanan mahsülün neredeyse tamamının vergiye gitmesidir. O dönemi en iyi anlatan filmlerden biri de Şener Şen baş rolde oynadığı "Değirmen" filmidir. Ama ne hikmetse hiç yayınlanmaz.
  15. 90'lı yılların parlayan cesur gazetecisi. Halk kahramanı , dürüst namus timsalı, kötülerin düşmanı.. Bakkal , fırın , mandıra, et işletmesi. gibi orta ve küçük ölçekli üretim tesislerinin korkulu rüyasıydı o dönemlerde. Uğur Dündar Türkiyede kapitalist sermayenin önemli yapı taşlarını döşeyen biridir. Ama solcudur , Atatürkçüdür. Küçük ve orta ölçekli sermayeyi karalamak için yaptığı ünlü arena programıyla halkın yanıda gibi görünmüş ve tüketimi hazır kutulu fabrikasyon ürünlere yönlendirmiştir. Çoğu mandra ve et işletmesi gibi küçük ve orta ölçekli işletmeler onun döneminde kapanmaya başlamıştı. Sonra hızını alamayıp otel ve eğlence merkezlerine de dadanmıştı. Neyse , elbette bu kadar çabasının karşılığını da almıştır diye düşünüyorum. Sahi şimdi niye bu kadar cesur gazeteci yok "Uğur Dündar" gibi? Örneğin markette paketli gıdalar içinde gerçek sucuk gerçek işlenmiş et ürüni yok. Hepsi sahte, ama gündeme getiren de yok. Artık gençler gerçek sucuğun ne olduğunu bile bilmiyor. Marketteki kofti malın suçuk olduğunu zannediyor. İçinde boya var , kemik var deri var , nişasta var bir de bolca su var. Bunlar da hile değil mi? Peynir diye aloyırsunuz içinde nişasta var , su ile şişen jöle benzeri maddeler var. Bunlar da hile değil mi? Halkı kandırmak değil mi? Bu uğur Dündar gibi cesur gazeteciler nerede?
  16. Sen buraya yazdığın için birkaç tane dinledim ancak beynimi din ile şartlandırmadığım için hiç etkilenmedim. Tabiki haklısın beyni din çamuru ile bulanmış kişiler bu tip marşlardan çok etklenir. Kuran da öyle değil mi? Kutsal olduğuna inandığın zaman , kâfirler birer pisliktir , Muhammed'in eşleri size haram kılınmıştır gibi sözde ayetleri dinlerken ağlarsınız hüngür hüngür.
  17. Kapitalizmin amacı sizin paranızı almaktır. Bunun için ilk önce sizin egonuzu dürterek yapay ihtiyaçlarınız olduğuna sizi inandırır. Gerisi zaten bol bol masraf ve harcamadan ibarettir. Ancak paranızı almakla kalmaz sonrası faşizme giden yolun taşlarıdır. Çünkü sizin aşırı tüketim ile savaşacak gücünüz kalmadığında sonraki adıma geçerler. Borçlandırma... Bu kez de borç alarak yaşamanın avantajını ayrıcalığını anlatıp beyninizi yıkarlar. Bunun için orta ve dar gelirli kesimi toplum baskısı altına alırlar. Yani toplumdaki salaklar ile sizi markaja alırlar. Sonraki aşamada sizi birşeye inandırmak zahmetine girmeden doğruca temel yaşam haklarınızla tehdit etmeye başlarlar. Korona küresel anlamda bunun ilk aşamasıydı. Kurtulmanın tek bir yolu var. Onların size vaad ettiklerine gerek duymamak. Gereksinimlerinizi asgari düzeyde kendinizin belirlediği bir yaşama odaklanmak. Bu noktada yine size saldırmaya devam ederler. Ot gibi yaşam , dünyaya bir kez geldik , özgür ol, tadını çıkar falan filan lafları ile markaja alıp baskı kurmaya çalışırlar. Kendi mutluluk tanımınızı da kendi gereksinimlerinize göre kurgulamanız gerek. Yani beyninizi başkasının kaldırmasına izin vermeyin siz kandırın. Kapitalizm size mutluluk ve özgürlük adına ne satarsa satsın mutlu olmadığınızı farkına varıp beyninizi buna ikna edin. Kapitalizm tuzağında yaşayanların da mutlu olmadığını bilin. En çok depresyon ilacı kullananlar onlardır.
  18. Anlatılanların aksine gemilerin karadan yürütülmesi ilk olarak II.Mehmet tarafından yapılmadı. Bundan 3000 yıl öncesine kadar gemilerin karadan yürütüldüğü biliniyor. Bilinen en eski tarih kayıtları Mısırlıların Nil nehrinin kıvrımlı yatağı nedeniyle yolu kısaltmak için gemileri karaya döşedikleri kızaklar üzerinden yürüttükleri bilinmektedir. Nil nehri yatağı boyunca giden gemilerin arada bir toprak üzerinden geçirilerek kıvrımlı Nil nehrini daha hızlı geçtikleri tespit edilmiştir. Bundan sonraki tarihlerde ise antik Yunanlıların aynı yöntemi kullandıklarını belirlemiştir. Daha sonra ise 1.inci haçlı ordusu aynı yöntemi 10.uncu yy da Anadolu topraklarını geçmek için kullanmıştır. Aşağı yukarı aynı tarihlerde yine Germen Viking savaşlarında gemilerin kısmen karadan yürütüldüğü tespit edilmiştir. İnanmayan araştırsın.
  19. Almanya'da birçok toplum bulunuyor. İran, Rus , Çin ağırlıkta olmak üzere çeşitli Afrika ülkelerinden de toplumlar yaşıyorlar. Ancak 1993 yılında yaşanan Solingen faciası yine tekrar etti ve üç gün önce yine Türk ailelerin kaldığı apartman kundaklandı. Türkler neden Almanya'da hedef oluyorlar? Bence sebebi aşırı politize olmaları ve aleme nizam vermeye çalışmalarıdır. Şimdi Türkiye için düşünün ki Suriyeliler bir dernek kursunlar , arabalarla konvoy yapıp Esad'ın resimleri ile Suriye bayrakları ile dolaşa dolaşa gösteri yapsınlar. Sokakta Türkler ile tartışsınlar siz ne düşünürsünüz?
  20. Herkim olursa olsun hangi parti olursa olsun , İstanbul belediyesi zarar ediyor diyemez. Eğer zarar ediyorsa hata kendindedir. İstanbul gibi bir şehir devlet desteği yada banka kredisi olmadan gayet iyi bir şekilde ayakta durabilecek güçtedir. İBB Zarar ediyor diyen yalan söylüyordur yada beceriksizin tekidir. Ekibini değiştirsin yada defolsun gitsin. İBB Zarar ediyorsa neden koskoca iktidar partisi bütün olanaklarını zorlayarak İBB yi almaya çalışıyor? Artvin için uğraşmıyor da neden İstanbul için uğraşıyorlar? Oradaki parayı kazancı geliri çok iyi biliyorlar. İmamoğlu da akp gibi gerçekleri çarptırıyor. Eğer çıkıp adam gibi gerçekleri konuşsa kendi de soyamaz. Ondan ağlıyor geldiğinden beri. Zarar ediyormuş da , borç bulamıyormuş da , hökümet engelliyormuş da... Peeehh külahıma anlat.
  21. İnsanın kendini bu kadar da hiç etmesi doğal değil. Evet belki 20 milyar yıllık galaksimizde sürdüğmüz yaşam en fazla 80 yıllık. Oranlarsak bir saniye bile etmez ancak bu şansı da tepmek olmaz. İyi Bir ülkede dünyaya gelmedik , iyi bir çevrede de yaşamıyoruz ama intikam da zevkli... Evet biz mutluluğumuzu tadamıyoruz ancak çirkinlerin çukurdaki hallerini parlatıp bize satmaya çalışmaları da komik değil mi . Bize onlara gülmek düşüyor ne yapalım.
  22. Size oy verin diye yalvaranların hepsinin çıkarı var. O yüzden yalvarıyorlar.. Yok neymiş ülke vatan sorunuymuş. Bugüne kadar düzeltmek için geç kalmadınız mı? Oy moy yok. Oluşturduğunuz güvensizliğin zararını yine biz çekiyoruz zaten. Sonra da oy verin düzeltelim diyorsunuz. Hadi ordan
  23. İETT Zarar ediyor demek , biz aç gözlüyüz bir türlü doymuyoruz demektir. Bi çektirin gidin yahu artık.
  24. Ta AKP döneminden beri aynı lafları duyuyoruz. Belediye zarar ediyor , şu kadar borç alarak ancak yaptık falan filan. Aynısını Ekrem İmamoğlu da söylüyor. Hatta Ekrem İmamoğlu herkesten daha çok ağlıyor. İBBnin kendi resmi 2022 verilerine göre sonuçlar şöyle, Günlük 600 ton mazot tüketimi Günlük 13 milyon bilet satışı. Bunların azalmadığını aynı kaldığını varsayarak günümüz için uyarlarsak Günlük 27 milyon liralık mazot harcanıyor mazotu güncel 45 TL den hesapladık. Otobüse binen herkes tam bilet basmıyor. Öğrenci abonman , emekli falan hepsini ortalama bir ücretten hesaplıyalım . Bugün İETT tam bilet 17.5 TL . Metrobüs daha pahalı. Biz bunu ortalama kişi başına 8 TL olarak alalım. 13 milyon bilet harcanmış günlük olarak X 8 TL dersek 104 milyon lira geliri var. Günlük olarak bürüt kazanç 77 milyon lira. Aylık olarak 2.3 milyar kazanç var. Personel sayısı 11000 kişi ortalama 40 bin bürüt ücret alsa aylık olarak 440 milyon lira personel gideri var. Geri kalan para 1.8 milyar lira. Kiralar ve amortisman bedeli işçilik kadar tutmaz ama diyelim ki öyle tutsun. Geriye kalan 1.4 milyar para. Zarar bunun neresinde? Bir de hala daha zarar ediyoruz biletlere zam diyorlar. Yetmiyorsa yetireceksiniz. Öyle bol keseden harcarsanız yetmez tabi. Hesap ortada. İBB den cevap bekliyorum. Öyle havadan sayılarla karşımıza gelmesinler. Ayrıntılı harcama listesi versinler. Bunların hepsi amacı aynı. Halkı sömürmek. Bu nedenle İstanbul çok önemli. Bu nedenle İstanbul'u 30 milyon nüfüsa çıkartmaya çalışıyorlar. Ne kadar çok insan o kadar çok para demek. Hala bir kısmınız AKP bir kısmınız da CHP yi kurtarıcı görüyor değil mi. Ona buna yedirirsen , onbinlerce kiralık araç ile rant yaratırsan yetmez. Sizce İETT Zarar ediyor derken doğru söylüyorlar mı?
  25. Siyasetle bu iş çözülmeyecek. Sadece aşırı doz zehirlenmiş halkın ölmemesi için biraz mola , mide yıkama yapılabilir. Hani cambazın teki dedi ya zamanında , Türkiye bağırsaklarını temizliyor, işte aynen öyle birşey. Sonra o bağırsaklar yeniden tıka basa bok dolacak. E tabi patlamaması için barsakların temizlenmesi lazım.
×
×
  • Create New...