Kovulmuş Üye

Peki hayvancağızlara sorduk mu mutlumusunuz diye? Bilmiyoruz. Onları da diğer iki ayaklı hayvanlara yaptıkları gibi razı ettirmeye çalışıyorlar. Çünkü pazar yaratmak gerek.

At nalı vergileri geliyor , boşuna Türkiye reklamları yapmıyorlarmış. Artık seve seve ödeyeceksiniz.

Işığı tartabilirmisin diyen sen değilmiydin. Ne dediğini bilmiyorsun.

Burger king taşlayanlar İsrail'e savaşmaya gitmiyorlar , sivillere saldırmayı kendilerine görev biliyorlar. Tıpkı Çini boykot edecez diye koreli turisti dövenler gibi.

Tüm dünyada elektrik bulunduğundan günümüze kadar harcanan elektron enerjisi 10 kg dır. Ek olarak tavşan diye bir hayvan da yoktur. Onlar aslında minyatür gergedanlardır. Tüm dünya yanlış biliyor. Bu bilgiyi de diğer forumlarda paylaşırsan insanlığa büyük katkı sağlarsın.

Bu çok kolay birşey. Kitabında iddia ettiği hiçbirşeyi yapmadı ve umursamıyor bile. Hadi şimdi sıra sende. Işık üzerine yapılmış binlerce deney ve yüzlerce formül var. Ve fiziken şimdiki dünyada kullanılıyor. Sen bunların zıddını iddia ediyorsan ispat etmek zorundasın . Boş yapma devam et. Gülmek istediğim zaman sana sorarım.

Dindar Yahudiler İsrail'de siyonizm karşıtıdır. Dindar Yahudiler sakal cüppe , çarşaf giyerler. Dindar Yahudiler tarikatlar ile sosyalleşirler Dindar Yahudiler kantonlarda yaşarlar Dindar Yahudiler de ezan okuyup namaz kılarlar. Gördüğünüz gibi menzil tarikatı içindeki bir dindar yahudi hiç zorlanmadan yaşar ve mutlu olur. Yada cüppeli Ahmet cemaatindeki bir dindar yahudi hiç kendini hissettirmeden yaşar ve mutlu olur. Bakınız dindar Yahudilerin yaşam tarzlarını anlatan küçük bir konu başlığı , ilgilenenlere okumalarını öneririm.

Bin kez ispatlanmış bir şeyi burada birkez daha anlatmaya çalışmak zaman kaybıdır. Işığın olmadığını düşünüyorsan olmadığını sen ispatla.

Sana iltifat olur diye düşündüm.

Burger king sahibi olsam uluslararası ceza mahkemesine dava açarım. Halkı kin ve nefrete teşvik etmek , ticaret özgürlüğü ve rekabet hakkının ihlali gibi birçok konuda dava açarım.

Laf söyledi bal kabağa , koy tabağa ye sabaha

Emlakçılar da ( %2 +%2 )+%18 KDV vergi usulüne tabidir. Ancak piyasada bu komisyon denetimi sağlıklı yapılmamaktadır. Online alışverişte on liraya fiş kes diyen maliye bakanlığı , emlakçıların bu devasa komisyonlarını sıkı bir şekilde denetlemelidir. En ucuz ev 2.5 milyon lira , bunun emlak komisyonu 50 bin lira tek kalemde kazanç olarak cebe girmektedir. Kaldı ki bu paralara da artık ev bulmak mümkün değildir. Ev kiralamada da yarı kira yada bir kira bedeli kadar komisyon istemektedirler. Siz hiç fakir emlakçı gördünüz mü? Hayır. Çünkü vergiyi tam göstermiyorlar çoğu işi kendi aralarında komisyonsuz gösterip vergiyi cebe indiriyorlar. Bence Mehmet Şimşek kariyerini emlak ve kuaför işletmelerinin sıkı bir vergi denetiminde alınması yönünde ilerletmelidir. Bahşiş vergisi , emekli maaşı gibi sinekten yağ çıkartma gibi işlerle devletin memurlarını boşa yormamalıdır.

Siz hiç fakir kuaför gördünüz mü , hepsinde havalar tavandadır. Neden? Çünkü vergi ödemiyor. Mehmet Şimşek emeklinin maaşından , motokuryenin bahşişinden kesinti yapacağına kuaförleri götürü vergi sisteminden çıkartıp gelir vergisi sistemine bağlasın. Kuaförler de pos cihazı kullanıp fiş kessinler. Ayrıca işyerinde sattıkları bütün ürünlerden de vergi ödesinler.

İyi yaşamanın kuralları bellidir. Adaletli ve insancıl yaşam koşulları ile bu pekala sağlanabiliyor. Dünyada bunun örnekleri var. İyi olmak için dinlere gerek yok , ortak kurallara uymak yetiyor. Herkesin kanunlar ve kurallar karşısında eşit olduğu bir dünya iyidir. Dinler ise eşitsizlik yaratır çünkü gereksiz bir üstünlük egoları vardır. Kutsal kitapların çoğunda hakaret içeren sözcüklerin olması bu nedenledir. Yazarların egosundan kaynaklanır. Ama hukuk kitaplarında aptal , cahip , sapık, pislik , eşşek , piç , maymun gibi sözler bulunmaz. Örneğin hiçbir anayasada İngilizler alçaktır , Türkler şerefsizdir , Yunanlıları dost edinmeyin , zenciler şeytandır gibi düşmanca sözler yer almaz. İşte fark.

Peki ya allah varsa diyerek kumarbaz sorunsalı ile akılları karıştırmaya çalışan laf cambazı dinciler. Peki ya Zeus varsa, peki ya hübel gerçekse , peki ya şiva varsa...say say sonsuza kadar gider. Allah yada başka bir tanrı varsa ispat edin inanalım. Biz ispatı olmayan birşeye şimdilik yok diyoruz. İspat ettiniz de biz mi inanamadık. E peki bu doğa bu evreni kim yarattı diye ispata çalışıyorlar. Eh birader , dedik ya işte belki Zeus yarattı , belki şiva belki horus belki Ra yada Amon kimbilir. İspatını henüz günümüze kadar kimse yapamadıysa suç inanmayanlara değil inananlardadır. Onbinlerce tanrı adayı içinden sadece birisi kendini ispat etse bile konu kapanacak ama bu kadar basit bir konuyu çözemeyecek kadar acizler.

Sokak hayvanları birden değerli oldu. Özellikle de solcu kesimin elinde siyasi bir koz gibi de kullanılıyor. Türkiye'ye geçen yıllar üç tane mama fabrikası açıldı ikisi yabancı sermayeli. Hayvanlar boynunda tasma ile hiç mutlu değiller , kafes içinde yada fanus içinde hiç mutlu değiller. Ama veteriner ürünleri piyasası için Türkiye bakir bir pazar.

İlgilenenler bu açtığım konuya da bakabilirler.

Belki komik gelecek yada komplo teorisi olarak diyeceksiz ama böyle bir lobinin var olduğunu hiç düşündünüz mü? Türkiye'nin son 20 yıllık çekilen aile dizi filmlerini bir inceleyin derim. Genellikle masabaşında çekilen sahneler sabah kahvaltısı , çay bahçesi yada akşam yemeği sahneleri... Ve insanların en mutlu olduğu sahneler yada önemli aile toplantısının yapıldığı anlar hep masa başı yemek zamanında gösterilir. Özellikle de ağızda yemek varken konuşan oyuncunun pozları insanı acıktırır. Bu pisikolojik bir etki tepkidir. İkinci nokta yemek yerken rol yapanların çoğunluğunun zayıf fit olmasıdır. Bu da insanda yeme hissi uyandırır. Şişman birinin yemek yemesi izleyiciyi sıkar. Ama fit vücütlu birinin yemek yemesi iştah açar. Ekrandaki sahte dünyayı gerçek yapmanın en kolay yolu olarak yemek gösterilir izleyiciye. Bunların rasgele yapıldığını düşünmüyorum. Benzer bir konu açmıştım ilgileneler buraya da göz atabilirler.

Takiyye yapmak ülkede en çok reklamcılık alanında belirgin olarak gözlenmektedir. Örneğin reklamlarda ç , ş harflarini s olarak okumak İngiliz Amerikan bozguncu politikalarına hizmet etmektir. Ama sorsan masum reklamcı tüccar ayağına yatarlar. Genellikle etki ajanlarını reklam sektörüne yığarlar. Özellikle sol geçinen tarafta bunlar fazladır. Türkçeyi bozmak ve Türkçe'ye özgü sesleri latinize etmek amaçları arasındadır. Yada irancı israilci taraf vardır ki bunlarda Türkçeyi arabize etmek için uğraşırlar. İşte bunlar hep takiyye denen Arapça kökenli sözcüğün terim anlamına örneklerdir. Takiyye aslında örtülü siyaset yada artniyet olarak türkçeleştirilebilir.

Bunlar normal ziyaretler , savaş durımu var , ambargo var elbette destek arayışı olacaktır.

Takiyye siyasal alanda bir dönem çok kullanılan bir sözdü. Terim anlamı olarak kendi düşüncesini niyetini inanışını amaçlarını gizli tutmak , yokmuş gibi göstermektir. Aslında ikiyüzlülük yapmaktır. İslam dininde kendi çıkarına göre takiyye yapmak serbesttir ama ne komiktir ki İslam'ın kendine karşı takiyye yapılması yasaktır. Yani münafıklık İslam'da yasaktır ancak başkalarına karşı serbesttir. Tabiki takiyye terimi siyasette sadece İslam amaçlı değildir. Örneğin İngiliz Amerikan Batı emperyalizmi bir dönem Atatürk ve halkçılık üzerinden takiyye yapmıştır , şimdi de din ve milliyetçilik üzerinden takiyye yapmaktadır. Asıl amaçları ne Kemalizm ne Türkçülük nede dindir. Sadece toplumda varlık gösterip ülkeyi kendi gizli çıkarlarına göre yönetmek isterler. Örneğin Bülent Ecevit hükümeti terörist başı apo kaçağını yakalayıp Türkiye'ye getirdiğinde idam edilmesini engelleyen MHP genel başkanı devlet Bahçeli ve partisi olmuştur. Yada İslam mazlum edebiyatı yaparak İsrail'e Amerikaya meydanlarda küfürler edenler arka kapıdan İsrail ile ticaretin zirvesine çıkmıştır. Yada camide namaz , sarık cüppe , sümüklü hoca görüntüsü ile din vatan edebiyatı yapıp milleti soyup sovana çevirmektir. Yani bunun örnekleri çoğaltılabilir. İş adamı kılığında kara para aklamak yada Türkiyede Azeri iş adamı ilaç şirketi sahibi gibi görünüp de ermeni emellerine hizmet edip İran Rusya güdümünde emir almak. Yani say say bir çok örnek verilebilir. Takiyye yapanı anlamak çok kolaydır. Takiyyecilet ikesizdir. Dediklerinin tersini yaparlar , sana başka konuşur arkandan başka konuşurlar.

Evet gerçek adı Hüseyin Feyzullah olan Arap kimlikli çakma Türkçü Alpaslan Türkeş ve takipçileri takiyye yapıyor. Takiyye demek , gizli bir gündemi olan demektir. Yani sözde Atatürkçü , milliyetçi yada Türkçü ama eylemde arapçı , BOPçu , Amerikancı , israilci kişilere verilen addır.

Kendi ülkesinde kendi ucube rejimine karşı yapılan gösterileri eşkiyalık olarak niteyelip de İsrail'deki göstericileri kahraman gibi göstermek nedir? Kendi ülkesinde kendi ucube yönetim anlayışına karşı gösteri yapanları terörist , hain , alçak gibi ifadelerle yaftalayorlar ama başka ülkelerde halk demokrasi için sokağa inerse kahraman oluyor. Pazarlamacı zihniyete bak çay demle.

Zamanda yolculuk olmaz da , hayalindeki dünyaya yolculuk yaparsın. Paralel evrenler bununla ilişkili olabilir. Zaman dene şey beynimizin kayıt özelliğidir. Geçmişi kayıt ettiği için zaman denen şeyi icad ediyor. Yani zaman sadece beyninize özel bir durum. Samanyolu galaksisinin hızı net olarak ölçülemez çünkü görecelidir. Neye göre hızı ölçülecek. Işık hızı da göreceli olarak geçilebilir. Zıt yönde ilerleyen iki cizmin zıt yöne yaydığı iki ışık dalgası birbirinden ışık hızının üzerinde uzaklaşır. Yada tam tersi durumda birbirine ışık hızının üzerinde yaklaşırlar. Daha fazla teknik bilgi vermiyorum prensip meselesidir. Merak eden okusun çalışsın çılgın deneyler yapsın bana ne.

Türkiyeli kızlarda ve kadınlarda gereksiz bir kibirli yüz ifadesi var. Yada bana mı öyle geliyor. Kaç kişi ile tanıştıysam sırf bu yüz ifadesi nedeniyle bıraktım. Gereksiz bir şekilde burnu kalkık üstenci bakışlar. Yani seni sevmiyor seninle mutlu olmuyor sen sadece onun hava basması için bir araçsın. Açık saçlısı da böyle kapalı saçlısı da böyle. Bakıyorsun tipini yaptırmış güzel birşeye benzemiş ama suratındaki o anlamsız kibir herşeyini çirkinleştiriyor. Sanki seni kullanarak birinden intikam almaya çalışıyor gibi bir halleri var. Yahu bir erkek olarak güzel bir kız görsem mutlu olurum ama Türkiye'dekileri görünce içim sıkılıyor. İçlerinde nadiren sevecen neşe dolu olanlar da var tabiki ,sevgiyi paravan olarak kullanmayan kızlar çok az ama. Ben böyle görüyorum bilmem bende mi sorun var yoksa genel böyle mi Siz nasıl düşüniyorsunız