Deadanddark

Dilaver eline bir adet altın olduğundan şüphelendiğin cisim geçti, kime gösterirsin? Meraklıyiz, kuşkucuyuz öğrenmek için can atarız. O büyücü kadın aynısını daha önce mutlaka yaşadı. Yani birilerine arapça bir kağıt verdi, o kişi de hocaya gitti ve belki bizzat kendisi daha sonra itiraf etti ya da onu tanıyan birileri söyledi. Öyle olağan üstü bir durummuş gibi görünen şeylerin genellikle çok basit açıklaması olur.

Kimden bahsediyorsun? Bir peygamber ancak saçını ortadan ikiye ayırabilir. İnsanlar uzun saçlı ve saçlar genelde ortadan ikiye ayrık. Hasan mezarcı da saçını ortadan ayırabiliyor. Keramet parmakta olmalı. Parmak olmasa mesela kafasını emme basma tulumba gibi öne arkaya sallasa ay bölunmeyecek. Bu durumda baş parmak gerçek peygamber, sahibi ise sıradan biri. Ne yapması gerektiğini bilmeyen beceriksiz cahil biriyse tanrı tarafından talimatlara ihtiyaç duyuyor olabilir. Yönlendirilmesi gerekiyor. Bunu yapan belki tanrı belkide masalcı dedelerdir. Tanrıysa eğer biraz seçici davranmış olsaydı peygamber seçtiği kişi kendisiyle konuşma ihtiyacı bile duymayacakti. Tanrı melekler olmadan biriyle konuşamıyor olamaz. Hayvanlar ölmek istemez ama öldükten sonra bana ne olacak diye de düşünmez. İnsanlarda ölmek istemez, öldükten sonra illaki kendisine birşeyler yapılmasını birşeyler sunulmasını ister. Ölümden sonrasını düşünür. Ölümden sonra ahiret dünyası olduğundan gerçekten emin olsa bir dindar ölmekten korkmaz, ölen yakınının arkasından yas tutup aglamazdi. Bu soruya hem evet hem hayır denilebilir. Birileri için evet, birileri için hayır. Bilmiyoruz. Belki İlk şey denilen şey hiç olmadı. Çok yoruluyorum yazarken nedense, diğer sorulara değerlendirme yapacağım.

Ghost particle. Hayalet parçacık nötrinolar için kullanılıyor. Tıpkı god particle olan higgs bozonu gibi. Sanki hafif bir alay var gibi değil mi? Çok hoş bence.

Çok güzel bir söz fakat başkasına ait. Komedyen Emo Philips. Dindarlar tamda böyle yapmıyor mu. Tövbe etmek için önce günah işlerler. İnandıkları tanrı zaten bir günah dışında herşeyi affediyor.

Kendin taşı senin için zor olmasa gerek. Ben üşengeç biriyim. Sorularıma neden cevap vermiyorsun. kızamık, kızıl, su çiçeği neden tekrar etmiyor. İnsan ömrü yeterince uzun. Grip, ishal gibi hastalıklar kendini tekrar ediyor. Bir insan bütün kan damarları patlayarak neden ölür. Bir insan neden ağzından köpükler çıkararak çırpına çırpına ölür. Dünyada 8 milyar insan var, beni seni ve diğerlerini o ölenlerden ayıran şey nedir? Neden tavuk pisliği yiyip, kendini hivli birine düzdürmek istemiyorsun?

Delinin tekine göre tüm hastaliklar tek tip. Viral ve bakteriyel olan hastalıklarla kanser ve bel fıtığı hep aynı sebepten. Sen ciddi sıkıntılı birisin. Paylaştığın yazıda var. Şimdi buraya taşıyamayacagim. Adamin teki öldü diye babası testis kanseri, kadının birini tarlada çalışırken uzduler diye rahim ağzı kanseri olmuş. Yani sebepler hep duygusal size göre ama doğru değil. Vebadan Avrupa'da toplu ölümler olduğunda herhalde istemedikleri biri kral oldu diye halk hep birlikte duygusal buhran yaşayıp ölmedi. Baştan beri ben bunu söylüyorum. Bakterinin ortamı değişirse zarar vermeye başlar. Vücut içindeki yaralara kiriklara saldırmak için beklerler. Dış iltihabından kan damarlarına sızazarak vücut fonksiyonlarında değişimlere sebep oluyor sonuçta bakteri. Belki ölmüyorsunuz ama vücudunuz tepki veriyor, kötü hissediyorsunuz. Tepki veremezseniz büyük ihtimalle ölürsünüz. Deney yapmaktan neden cekiniyorsun. Sorun nedir?

Okudum. Uygun bir başlık buldum. Bir delinin hezeyanları. Herşey duygusalmis. Annen ve baban kavga ederse sen kuduz oluyorsun. Biri sana küfür ederse tetenoz, Ev sahibin evden atmak isterse tüberküloz, Birine borç verip geri alamazsan kuş gribi, İşten çıkarılırsan AIDS oluyorsun yazılanlara göre. Az biraz mantık be kardeşim. Bu durumda dünyanın tamamı hasta. Sormazlar mı adama yahu bu daha tehlikeli bir durum değil mı? Bu nesil kurutur. Atalarımızın yaşadığı zamanı, içinde bulundukları zor koşulları düşününce hepsinin çoktan panik ataktan veba olup yok olmaliydilar. Geç bu masalları git ekmek arası tavuk boku ye.

Bakteriler ve virüsler bizi hasta etmiyorsa ne ediyor? Mesela kızamık, çiçek, boğmaca virüs kaynaklı değilse neden tekrar tekrar yaşamıyoruz aynı rahatsızlığı. Mesela ishal tekrarlayan bir rahatsızlık ama kızıl tekrarlamiyor. Bunlara cevap verebilen ve bilimsel çalışmalarını senin göstermen gerekmez mi? Zaman kaybı olan senin ta kendin. Neden sende böyle bir çalışma yapmıyorsun. Kendini tavuk pisliklerini yerken videoya kaydet ve YouTube gibi sosyal bir platformdan paylaş. Şimdiye kadar söylediklerinin bir kısmında haklıydın. Bakteriler olmazsa bizde olamayız denen gibi. Anlamadigin şey ise herkesin kendine ait bir ortamı bir yaşam alanı olması. İnsan midesinde bakteriye ihtiyaç yoktur mesela. Olursa hasta olursun. Ülser olursun gibi. Kanında bakteri olmaması gerekiyor. Olursa gitmemesi gereken noktalara ulaşırlar ve ölürsün. Bunun gibi. Her bakteride her ortamı kaldıramaz. Saldırgan tavır alır ya ölür ya da öldürür. Gölde yaşayan bakterinin senin beyninde ne işi var mesela. Bir yolunu bulup beynine sokarsan,burnuna su kaçması gibi, onu olması gereken ortamdan uzaklaştırmis, kurulu düzenini bozmuş olursun. Menenjit olursun. Gibi gibi..

Seni başkasının boku öldürebilir. Dikkat et kendine. Gerçi sen elini sabunla yikamiyorsundur. Boklu ellerle dolaşan birisindir. Senin elinden kabuklu yemiş bile yenmez. Under my dick, November Pasha! Seni ben niye aptal yerine koymak isteyeyimki, ara Google dan resimle ilgili bilgilere kendin ulaş. Aptal değilsin ya. Cevapların etrafından dolaşma girişimlerin kanıttan yoksun olarak değerlendirilir! Düzgün çalışan dişlilerin arasına vida düşerse ne olur? Hah işte aynı şey senin dişliler içinde geçerli. Gerzek , ne ekstrem koşullarda yaşayan bakteriler var. Hiç olmaz denilen yerde var olabiliyorlar. Ve bunlar tek tip değil, senin gibi kuş beyinli olanları var. Bir birini yiyenleri var. Çeşit çeşit. Sen nasıl farklı bir türsün mesela ne olduğun belli değil, işte onlarda böyle. Hepsi farklı farklı ortamlara ev sahipliği yapıyor. Senin gotundeki bakteri farklı kişilik geliştirmiş( insanmış gibi düşün) bir baskasininki farklı. Sana davrandığı gibi bana davranmaz. Seni sever beni döver. Ortamını bozarsa saldırır. Mide içine alkol boşaltırsan oradaki bakteri ölmemek için kaçar.mide duvarına sızar. Sonra midem yanıyor, midem ağrıyor der durursun. Angut angut konuşma sektir git şuradan. Kendin demedin mi fazla doz tehlikelidir diye. Bakteri ve virüsün fazlası da fazla doz neden sayılmıyor dingil.

Yunan ve Türk müzikleri ortak tiniya ve benzer enstrümanlara sahip. Türkçe bir şarkı dinlerken acaba orjinali Yunan mıydı ya da Yunanca bir şarkı duyunca bu şarkı bize mi aitti acaba diye düşünürüz. Zaten biz onlardan onlar bizden çok melodi araklamistir. Özellikle 80 ve 90li yıllarda. Şimdi o işler o kadar kolay değil artık. Yunanca şarkıları Yunan iş arkadaşlarım sayesinde dinleme fırsatım olur. İçlerinde çok hoşuma gidenlerde var. Bunun gibi. Ne kadar eski olsada uzun yıllar kendini dinletecek bir yapım bana göre.

Hint filmlerinden hiç haz etmem fakat bir tanesi çok hoşuma gitti ilk defa sonuna kadar izletti kendini. Kötü Adam (ek villain). Çok iyi birinin nasıl canavara dönüştürüldüğünü, çok kötü birinin nasıl süt dökmüş kediye dönüştürüldüğünü izletiyor. Tavsiye ederim bir şans verin izleyin derim. Filmdeki Göçebe Yuvasını Buldu isimli şarkı çok duygusal, çok beğendim. Şarkıyı seslendiren mohammed irfan hakettiği değeri bollywoodda bulamamış diye sitem ediyor hayranları. Bu sıralar Hint müziğine sarmış durumdayım. Gerçekten kulağima hoş gelen yapımları buldum ve çalma listeme ekledim.

Keyfi bir durum da söz konusu. Bundan zevk alıp tatmin oluyor. Mutlu oluyor. Bazıları öldürmeden duramiyor. Uyuşturucu gibi. Para için öldürenlere mesela kiralık katil diyorlar, seri katil demiyorlar. Türkiye'de var böyle akıl sağlığı bozuk seri katiller. Tâbi Amerika Birleşik Devletlerinde olanlar popüler. Çünkü en çok ordakiler hakkında film belgesel haber yapılıyor ve tüm dünyaya servis ediliyor. Yoksa dünyanın her yerinde var bu manyaklardan. Mesela Rus chikatilo. Koreli vardı bir tane. Tâbi bunlar filmlerle belgeselleri tanınmış pislikler. Adamlar nereden bilsin bizim Çivici katili ve baltalı manyağı.

Bakteri öldürmezse zaten onun yiyip içip sictigi öldürüyor. Bakteriler hücrelerinize saldırabilir. Birşeyler yemesi lazım hayvanın. İşte fazla doz bakteri de zehirlidir. Fazla çoğalmadan durdurmak gerekir. Baktinki fazla çoğalmış önünü alamıyoruz basariz antibiyotiki. Seni başkasının boku öldürebilir. Dikkat et kendine. Gerçi sen elini sabunla yikamiyorsundur. Boklu ellerle dolaşan birisindir. Senin elinden kabuklu yemiş bile yenmez. Seni ben niye aptal yerine koymak isteyeyimki, ara Google dan resimle ilgili bilgilere kendin ulaş. Aptal değilsin ya.

Heryerde bas bas bagiriyorlar şeker, margarin, sigara, antibiyotik tüketmeyin diye. Hastanelerde falan görürsünüz afişlerde sigaranın zararları, mecbur kalmadıkça antibiyotik kullanmayın diye gözümüze gözümüze sokarlar ya hani. Sanayi tipi margarinlerin insan sağlığını tehtit ettiği çok sonradan farkedildi. Bazı şeyler yaşamadan öğrenilmiyor demekki. Madam Curie radasyondan ölmeden önce bayağı kurcaladi radyoaktif maddeleri. Sonra anladık ki fazla radyasyon ölümcüldür. Sigaraya gelince uzun vadede ölümcül olduğunu biliyoruz. Ne kadar ve nasıl ictiginizde hesaba girer. Vücudunuza gitmemesi gereken maddeleri stok yapıyorsunuz sigara içerek. Sonuç bir takım hastalıklar ve organ yetmezliği falan. Sigaraya tahammül edilmesinin bir nedeni de diğer uyuşturucuların yaptığı ipleri koparma, insanlıktan çıkma gibi etkilere sebep olmamasıdır. Utanç verici durumlara düşürmez sizi. Fakat bir gün gelir tamamen yasaklanirsa dünya da hiç şaşırmam ama el altından vergi kaçırarak insanların canlarıyla oynayanlara gün doğar. Bu da ölümlerin artmasına daha çok vesile olur diye düşünüyorum. Devletin kontrolündeki üretimle benim gizli merdiven altı ürettiğim aynı kalite olmaz.

Bunun vergisi var. Sadece sen ve ben gibi sıradan vatandaşlar da tuketmiyor. Bağımlısı var, bir anda bırakmanın getirdiği riskler var. Kişiyi öldürebilir aniden bırakmak. Ayrıca insan canı mükemmele yakın derecede değerli olmadı henüz. Eskiden insanları daha kolay ölüme gönderirlerdi ya da insanlar ölüme daha kolay gönüllü giderdi. Şimdilik aklıma bunlar geldi.

Aslına bakarsan kimse otel odasındaki yatağa para vermiyor. Tatil için gittiysen o parayı denize kuma veriyorsun. Eğlenceye veriyorsun. İş toplantısı için başka bir şehire gittiysen mecbur arabada yatmayı göze alamadığı için kalıyorsun. Her şehirde bir evimiz yok çünkü. Öğrenci yurtları, askeri birlik yatakhaneleri. Bunlar hep mecburiyetten. Yoksa ne para vereceğim elin yatağına.

Bende bellboy,minibarci olarak çalıştım. Fethiye Ölüdeniz'de. Otel odaları iyide personelin kaldığı yeraltı hücreleri hiçte hijyenik değildi. İngilizlerin kaldığı odalarda içi sarımsaklı su dolu surahiler olurdu bazen. Nedenini sormayı hep unutmuştum. Sivrisinekler için önlemmiydi yoksa. Hayatın derdi bitmiyor, Sivrisinekti, keneydi, toz akariydi. Mücadeleye devam.

Koltuk deyip geçme öylece. Kusani var, burnunu sileni var. Bok birakani süreni de olabilir. Yaşamayalım ölelim o zaman dediğinizi duyar gibiyim. Doğru çokta abartmaya gerek yok. Koltuk herneyse aslında büyük tehlike hapşıran öksüren insanlar ve tutunmaya yarayan metal plastik yüzeyler. Yüzümüze dokunmamaya gayret gostereliyiz. Yanımizda inince elimize sürecek dezenfektan taşımaliyiz. Yaşam kalitem düşsün istemiyorum diyorsak dikkatli olmalıyız.

3000 kişilik bir otelin çamaşırhanesinde çalışmak seni temizlik hastası yapmaz. Ben ne temizlikciler gördüm kendi evi pislikten geçilmiyor. HPV bulasmadigindan emin oldun mu? Hijyen önemli bir konudur. Bakın elinizdeki parmaklar farklı boylarda. Arı sokunca ölebilecek insan var yüz arı soksa gülmekten katılacak insan var. Farklı tepkiler gösterebilir vücudumuz. Seni hasta eden beni sadece gıdıklayabilir. Birde şöyle birşey var, tetikleme olayı. Bir yerinizdeki geçici rahatsızlık başka bir yerinizde etkili olabilir. Kalıcı hasara yol açabilir, kroniklesebilir. Ne yapıyoruz, suya sabuna dokunuyoruz. Sloganımız bu.

Var aslında ama ne yeri ne de zamanı değil. Etmiş olabilirsin. Hasta olmuş olabilirsin. Her hastalıkta ölümcül değildir. Ateşin iner çıkar, mide bulantısı halsizlik iştahsızlık derken atlatırsın. Sen herhalde hastalanmayi ölmekle bir tutuyorsun. Hindistana gidip sokak lezzetlerini dene ve musluktan su iç. Ya da uzaklara gitme , bul bir tane umumi tuvalet ve kepçeyle bok ye. Bu deneyi yap kendini gözlemle. Çok kolay değil mi. Gerek yok bilimsel makaleye. Bunlar bildiğimiz şeyler. Seni suyun içinde yaşamaya zorlarsam çırpınmaya başlarsın. Aynı durum bakteriler içinde geçerli, bulunması gereken bir ortamı var. Oradan farklı bir konuma geçerse rahatsız eder. Bağırsağında olması gereken bakteri kanına girerse bu rahatsız edici olur. Sittir et bilimsel makaleyi, gotune mı sokacaksin. Sen yeterince bilimselsin zaten. Sen dediğimi yap. Git bir umumi tuvaletten bok ye. Yada git bir tavuk çiftliğinde ki tavukların bokunu ye sonra kendi videolarını çek bizimle paylaş. Umarım geberir gidersin, Seviyeyi ilk sen aşağı çektin biyoloji dersi ve uyuma cümlesini kurarak. İnsan gibi konuş, kicinla değil. Nasıl konuşursan öyle cevap alırsın tamam mı orta bacağımın kurma kolu.

Bakteriler vücudumuz için gereklidir elbette ama gereksiz çoğalmaları sağlığımızı tehtit eder. Bir faydası yok ki tersine zararlı olacakki beyaz kan hucremiz tarafından avlanan bir bakterinin görseli altta.

Sana başka birşey gosterirdim ama yok içimden gelmedi. Bakteriler yaşam için gerekli elbette ama bunların hepsinin iyi niyetli olduğunu kabul etmek ahmaklık olur. Senin bakterin beni tehtit edebilir. Benim bakterim seni deli edebilir. Gerçi senin kafa zaten bayağı mayhoş. Gerek yok başkasının bakterisine. Hastir ordan got lalesi. Nüfus artışı yerleşik hayat,kavimler göçü falan , hiç birşey eskisi gibi değil. Papua Yeni Gine de çıkar yola, gelir senin kıçına girer anladin mı?

Oteller, hamamlar, saunalar,havuzlar,toplu taşıma araçları, umumi tuvaletler, lokantalar, kıyafet mağazaları. Bunlar insan sağlığını tehtit eden yerler. Bakın özellikle kıyafet mağazalarında elbise denememeye dikkat edin. Kaç kişi giydi çıkardı bilemezsiniz. İlk önce makinada yıkayın öyle giyin. Dışarda mümkün olduğu kadar birşeyler yememeye çalışın. Kıçını eliyle yıkayan insanların çalıştığını düşünün. Aslında virüsler bakteriler her yerdeler. Bir Gölden beyin yiyen amip kapma ihtimaliniz de var mesela. Bunun et yiyen bakterisi de var. Uyuz böceği var, mantarı var, hpv di var. Var oğlu var. Elinizden geldiğince tetbiri elden bırakmayın. Her ne kadar sakınan göze çöp batar diye bir söz varsa da boş verin. Ciddiye almayın bu boş lafı.

Halkı bölen kutuplastiran insan musveddesi bu gayesi uğruna cezaevine atıldı sonra çıktı başımıza bela oldu. Ne insan hakları ne de demokrasi umurunda değil, onun derdi bu ülkeyi ele geçirmek. Aslında cezaevine girmiş olması onu daha da hirslandirmiş olmalı. İyiki iyice yaşlandı. Eminim bir ayağı çukurda ve toprak ona tamam yeter silktin milleti gel artık diyor. Bu arap sevici , halk düşmanı, Türkiye'nin düşmanı insan bozuntusu balkanlardan göçe zorlanan ve ülkeye geri alınan Türkler için neden bunları ülkeye sokuyorsunuz diye sitem ediyordu dönemin yöneticilerine. Kendisi Arap kıçı yalamaya alıştığı için illede arap isterim demek istiyormuş meğersem. Bir an önce sevdiği arap tanrısına kavuşmasını dilerim.

Kurt Russell'in başrol oynadığı Breakdown filmi var. Güzel filmdir. Filmle alakalı değil kendimi bildim bileli kamyonlardan nefret ederim. Trafikte beni hep tedirgin ederler. Uzak durmakta fayda olduğunu düşünürüm hep. Kriminal film, dizi ve belgesellere olan ilgimden dolayı biliyorum gerçekten suça çok yatkın insanlar olduğunu söyleyebilirim kamyon ve tır sürücülerinin. Kurbanlarınin çoğu hayat kadınları ve otostopcular. Okul müfredatına girmesi gereken derslerden biri de Kimseye Güvenme dersi olmalı.