Jump to content

Deadanddark

Members
  • İçerik sayısı

    571
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    40

Everything posted by Deadanddark

  1. Sürekli mi yoksa gidip geliyor mu? Yani iki gün ses yok beş gün çınlamayla mı geçiyor.
  2. Bu dediğin Proto Güneş sistemi zamanlarında olmuş olabilir. Zamanla gezegenler birbirlerini tedirgin etmeyen yörüngelere yerleşir. Ayrıca bahsettigin durum gezegenlerin uyduları için hâlâ geçerli. Uydumuz Ayın senin bahsettiğine, eğer seni yanlış anlamadıysam, benzer bir haraket yapar, dünya etrafında çizdiği yörünge sebebiyle. G yerçekimi zaten değişir, onunla ilgili bir görsel var internette. Kırmızı ve sarı renklere boyanmış bir tuhaf Dünya görseli. Kolayca bulabilirsin.
  3. Haklısın, Dünyada bir tane gözlem evi ve orada gözlem yapan tek bir astronom var. Dediklerine göre oraya girip gözlem yapmak için milyonlarca dolar ödeme yapman gerekiyormuş.
  4. Samanyolu Galaksisi andromedanin uydusu değil. İkisinde oldukca büyük galaksiler. Başak kumesindeki yoğunluk ve buna bağlı kütle çekim bu iki galaksiye etki ediyor ve üzerlerine çekiyor. İzledikleri rota , birbirlerine olan mesafeleri falan karşılaşmayı kaçınılmaz kılıyor. Bu tip karşılaşmalar hep olur. Aynı anda 3-5 galaksinin yolu kesişebilir. Zaten bu şekilde büyür galaksi ve bir deve dönüşür.
  5. Hani denizde kolunu suyun yüzeyinde uzatip hizla dönersen deniz suyunu sicratirsin ya işte öyle birşey bu kütle çekim dalgası. Bu örnek tatile duyduğum özlem sebebiyle geldi aklıma.
  6. Evrende herşeyin tek bir şey etrafında döndüğü gözlemlenmemiştir. Galaksi kümeleşmeleri var yalnız öyle her kümedeki galaksiler tek bir galaksinin etrafında dönüyor diyemiyorlar çünkü hem bunun gözlemi yok hem de kümenin iki farklı ucunda icerdekilerden daha büyük galaksiler olabilir. Gelişi güzel bir haraket bir ilerleyiş var fakat bu dönme, yani güneş ve gezegenleri gibi bir haraket değil. Zaten kümeler farklı farklı yönlere doğru birbirinden uzaklaştığı için evrende herşey tek birşeyin etrafında dönüyor diyemiyoruz. Evrenin içinde herşeyin tek bir nokta etrafında dönmediğini kozmik arka alan radyasyonundanda anlayabiliyor bilim dünyası. Evrende herşey dönseydi kozmik arka alan ışıması da gözlem ekranına çizgiler çizerdi. Ne demek istiyorsun dersen eline bir kalem al kağıda tut ve kağıdı çek, kalem sabit kalsın. Umarım demek istediğim anlaşılmıştır.
  7. Galaksi formları var farklı farklı, küresel, spiral, ... Bu form galaksinin büyüklüğüne, komşu galaksi etkilerine, birleşme durumlarına göre değişir yeniden şekillenir. En yaygın olanı disk şeklinde ve spiral olanlardır. Aslında tam olarak ne sorduğunu anlamadım açarsan sorunu biraz hakkında konuşuruz.
  8. Titreşir de diyebiliriz onun yerine. Arkadaş neden kütle çekim dalgası karadelige çekilmiyor demiş fakat uzay dokusunun bir bütün tek parça olduğunu hesaba katmamış. O dokunun bir kısmı karadelik tarafından çekilirken koparılıp alınsa yani yırtılıp uzaydan ayrı bir doku haline gelse dediği gibi o çekim dalgaları uzaya yayilmayacakti ve bu durumda o karadelik artık hiç beslenenemeyecek uzaya jet püskürtemeyecek, radyasyon yayamayacakti çünkü onunla evren arasındaki bağlantı tamamen kopmuş olacak ve hatta etrafında bir disk birikmesi gerçekleşmeyecek ve hiç gõzlenemeyecekti... Gibi gibi. Salınım kelimesi yanlış mı oldu!!
  9. Kütle çekim dalgası zaten uzay dokusunun çarşaf gibi salinmasidir. Farklı birşey degil. Karadelik ile karadelik ve nötron yildizi ile nötron yıldızı birleşmelerinde cisimler birbiri etrafında çok hızlı dönerken uzay dokusunu çırparlar. Bu en güçlü çırpmadır ve onu yakalamayı zar zor başardı bilim dünyası. Ay ve dünya arasındaki ilişki de kütle çekim dalgasına sebep olur , yakalayamazsin çünkü çok düşük bir etkidir. Çok uzakta iki büyük kütlenin birleşmesi sonucu uzay dokusunda bir santim genişliğe sahip dalga yakalamışsın öyle düşün.
  10. Zamanla oradaki madde karadelige düşer. Yörünge de bir gezegen olsa düşmeyebilir. Fakat gaz ve tozun belli bir yörünge karakteristiği yok. Satürn'ün halkalarını zamanla kaybetmesi gibi. Karadelik dediğimiz şey zaten kütlesinin neredeyse yarısını kaybetmiş bir yıldız. Olay ufkunun çok daha ötesine kütle çekim uygular. Kütle çekim milyarlarca ışık yılı ötesine etki eder. Mesafe artıkça çekim azalır ama asla kaybolmaz. Milyonlarca ışık yılı ötedeki her cisim güneş sistemine etki eder. Çok daha ötesinde olanlarda etki eder sadece değeri yok denilecek seviyelere kadar inmiş olur. Olay ufku dediğimiz kısım aslında merkezdeki cisim ile birlikte karadeligi oluşturan kısımdır. Olay ufku denilen kısım karadeligin yüzeyi anlamına da gelebilir. Orada değildir yüzey fakat oradaymış gibidir.
  11. Deadanddark

    Mutluluk

    Ununu elemiş eleğini asmış dede gibi olmuşsun. Bol bol kitap oku, türü hiç önemli değil. Vücut geliştirme yap. Koşu yap. Biraz güven kazanırsın.
  12. Işığın kütlesi olsaydı her gün ondan sopa yerdik. Yüksekten akan suyun yerdeki kayayı oyması gibi bir durum çıkar ortaya. Birde o suyu hizlandirdigimizda düşünün yerdeki kaya tamamen delinirdi Güneşe en yakın gezegen olan Merkür güneşten muazzam derecede ışık almakta, milyonlarca yıl içinde üzerine çarpan ışık yüzünden belki de bir simide dönüşmeliydi.
  13. Bir nesne başka bir nesne ile birleşmeden dönme eylemine devam ediyorsa halihazırda zaten ondan kaçıyordur. Işığın olay ufku içinde ne yaptığını tam olarak bilemiyoruz fakat mantıklı gelen o ışığın karadelikten kaçmaya devam ediyor olduğudur. Üzerine boya dökülmüş A4 kağıdını kivirdigimizda üzerindeki boya da kıvrılır. Burada kağıt uzay dokusu, boya ise ışıktır, kağıdı büken boya değil sensin, kütle.
  14. Bu cümlem hızlı yazımdan dolayı eksik ya da yanlış anlaşılır olmuş gibi geldi bana. Doğru şekli; Olay ufkunun dışında yörüngede dönen gaz toz bulutunun yoğunluğunun artması yani sıkışma dolayısı ile ortaya çıkan ısının ışıma yapmasıdır. Olay ufkunun içinde ise ışık büyük ihtimalle bir gezegen gibi yörüngeye hapsolmaktadir. Kütlesi olmadığı için evrendeki tüm ışık bir karadeligin olay ufkunun içine hapsolabilir.
  15. Kip thorne tasarımında gördüğümüz şey karadeligin bizzat kendisi değil. Olay ufkunun dışında cereyan eden şeydir. Olay ufkundaki maddenin sıkışması sonucu ısınma ve bu ısınmadan dolayı ortaya çıkan ve yayılan ışıktır. Radyasyondur.
  16. Buda Fransız versiyonu, ilk uyarlama bu.
  17. Orjinali Avrupa'da bir ülkeye aittir. Şimdi hatırlayamadım fakat tahminime göre Romanya ya da Moldova olabilir.
  18. Definecilerin en çok korktuğu şey jandarmaya yakalanmak değil korunan define. İnanıyor insanlar. Kızılderililer inandı ruhlara, Moğollar, Çinliler,hintliler, Afrikalı kabileler inandı tanrılara,inanmaya da devam ediyorlar. Çocukluğumda bende bir çok şeye inandım. Marsta yaşayan uzaylılara inandım. .... Bu alan aktarım çubuğu denilen oyuncağın çevrilince açılan bir gozenegi var. Oraya aramak istediğin metali, örneğin altın bir yüzük koyup altın arıyorsunuz. Bu zımbırtıya ilham veren şeyin y şeklinde kesilmiş su aramaya yarayan ağaç dalları olduğunu düşünüyorum. Adam alıyor eline çubuğu ve ya özenle sarılmış tel ağacını su arıyor. Keramet tel ya da ağaçta tam değil, asıl bünyede demeyi de ihmal etmiyor. Köylü kurnazlığı bu.
  19. Bir tanıdığımda görmüştüm de ne gülmüştüm. Cahillik birilerinin çok işine yarıyor. Devlet nasıl izin veriyor diyorsun fakat ortada bir devlet ben göremiyorum. İsteyenin istediği gibi at koşturduğu yere devlet denir mi!
  20. Yokluk insana kötü şeyler yaptırır. Fazla bolluk da insana kötü şeyler yaptırır. Sağduyu ve empati çok önemli.
  21. Bokunu çıkarma sendromu, başa güneş geçme sendromu falan da diyebiliriz. Örümcek adama özenip yüksek bir binaya tırmanırken düşmek mesela. Bizde var bitane kendini İsa zanneden şahıs, gayet aklı başında biri. Yalnız bir ayrıntı var, gerçekten akıl sağlığı pamuk ipliğine bağlı olanlara dinin hiç de iyi gelmediğini bilmek lazım. Bu tip insanları dinden uzak tutmakta fayda var. Bazı insanlar bu tip insanları hacı hocaya yönlendirerek büyük hata yapıyor.
  22. Abartılacak bir durum değildir. Kuruluş Osman, Ertuğrul gibi dizileri elinde kılıç sallayarak izleyen insanlar var. Kendini Osmanlı askeri falan sanıyor olmalılar. Futbol maçına giden holiganlar gibi. Tarihi kalıntıları ziyaret ettiğimde, örneğin en son Apollon tapınağına gitmiştim ve gerçekten çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Bir sürü soru canlandı kafamda. Kimler yaşadı buralarda, nasıl yaptılar bu yapıyı, artık yoklar, bir gün bizde yok olup gideceğiz vs.. İnandığı dinin holiganı değilse bir insan çokta etkilenmez. Holigansa eğer bir anda ağlamaya bile başlayabilir gördükleri yüzünden. Mesela şeytan taşlarken, hira mağarasına girerken, kabedeki siyah taşa dokunduğunda falan kendini bir anda kaybedebilir. İsa'nın çilesi filmini izlerken kalp krizi geçirip ölenler olduğunu söylediler, ne kadar doğru bilemem. Normal bir insanın yaşayacağı şeyler değil. Holigansa bir takım tuhaf hallere girebilir insan.
  23. T harfini çıkarıp ondan iki harf önce gelen S harfini eklersek ne demek olduğunu öğreniyoruz.
  24. Başlık bilim, konuştuğun şey bilgi. Hangi bilgi? Bilginin nereden kimden geldiği de çok önemli. Bilgi konusunda din adamlarından çok bilim adamlarına güvenmek doğru tercihdir. Kulaktan duyma bilginin doğruluğunu test edebilirsin, en azından bazılarını. Dünya dönüyor dediklerinde bunu sarkaç ile deneyimleyebiliyor insan. Yolunu yordamını sen bul. Evren genişliyor dediklerinde ise eğer o uğraşın içinde bir bilim insanı bir astrofizikçi astronom değilsen yapabileceğin sınırlı. Bunu deneyimlemen için ömür de yetersiz. O insanlarla bunu konuşman, araştırmalarını okuman, iyi matematik fizik öğrenmen gerekebilir. O arkadaşın gibi sıradan biri Tarsus da yapılan kazıda boyut kapısı bulmuşlar diyebilir , bunu bilim insanlarından duyamazsın. Güvenilir bilgiyi bilim dünyasında bulabilirsin.
×
×
  • Create New...