Jump to content

Hem Laik Hem Müslüman Olunur mu?


freand

Recommended Posts

Dincilige zorlamiyorum ama dinini bilmeden onu savunan ve ilimli zannettigi dininin gercek yuzunu gostermeye calisiyorum. Neden ozellikle Turkiye'de cogu insan bilmedigi halde Islam'i savunur, hayatlarinda bir kere bile Kuran'in Turkce mealini okumadiklarini, anlmadiklari ve yorumlamadiklari icin. Iste ben dinde zorlama yoktur diyenlere diyorum ki dinde zorlama vardir. Tam tersi madem sen oyle algiliyorsun senin dedigin gibi olsun demek onlari dincilerin kucagina atmaktir cunku bu insanlar hic bir zaman dini sorgulamaya yanasmayacaklardir. Ateist forumda bir cok kisi dinini sonuna kadar yasayip, arastirip ama bir yerlerde aklina yatmayan seyleri sorgulayan ve sonunda ya deist, ya agnostik ya da ateist olan kisilerle dolu. Dinini sonuna kadar yasayip hala vazgecmeyen de var ama herkes ayni goruste olacak diye bir sey yok, onemli olan birilerinin kafasina acaba dogru mu diyor deyip arastirmalarini ya da ortaya konan bilgilerden yararlanmalarini saglamak. Islam eger seriat sistemini onermeseydi ve seriat tehlikesi bizler icin soz konusu olmasaydi ve arti gunluk hayatimiza mudahaleler olmasaydi ornegin oruc tut, kiyafet vb. kisitlamalar kisacasi Avrupa ulkelerinde nispeten saglanan ozgurluk soz konusu olsaydi o zaman beni de fazla ilgilendirmezdi. Anlasamadigimiz nokta iste burasi.

 

Amac denir, muslumanlari daha cok dine baglayip, dinci katagorisine koyup; distalamak ve otekilestirip; dincilerin kucagina atmak mi?

 

Yoksa onlara inanc ve dinlerini sorgulatmak mi?

 

Bu ikisi arasindaki farki aciklar misin?

 

Bir kisiye dini sorgulatmak istiyorsan, bunu onu suclayarak "sen boylesin/boyle olmalisin" diyerek yapamazsin.

 

Once birakirsin, o kendi muslumanligini dindarligini ortaya koyar, sen de bunun sorun oldugunu ve zarar verdigini gostermeye calisirsin.

 

Ama, dindarlari da, dinci ile ayni kefeye koyar, ya da onlara bu sekilde muamele edersen, birak sorgulatmayi; dusman kazanir ve onlari dincilerin kucagina itersin.

 

Cunku bir kisinin muslumanligini sorgulamak, dincilerin isidir. Senin isin ise, muslumana inancini ve dinini sorgulatmak.

 

Sorgulamak ile sorgulatmak farkini gorebiliyor musun?

 

Ayrica senin hayatta karsilastigin, her turlu islami baskinin her musluman tarafindan onaylandigini da dusunme.

 

Oyuzden her musluman potansiyel bir dinci, seriatci, cihadci degildir ve dindar ile dinci farkinin algilanmasi, kisilerin kazanimi ve kaybedimi acisindan farklilik gosterir.

Link to comment
Share on other sites

  • Replies 116
  • Oluşturuldu
  • Last Reply

Top Posters In This Topic

Benim amacım, laiklik yanlısı müslüman kesimin, inandıkları dinin gerçek yüzünü görmesini sağlayarak onları dinden soğutmaktır.

 

Türkiye'de yaşayan demokratik ve laiklik yanlısı, ılımlı ve barışçıl müslüman düşünün, eğer bu kişi sevgi dini sandığı İslam'daki recm ve kırbaç cezalarını gördüğünde şok geçirerek, inancını sorgulamaya başlayacaktır. ''Ben nasıl bir dine inanmışım?'' sorusunu soracak ve İslam dininden soğuyacaktır.

 

Bu sorgulama ve aydınlanma süreci ılımlı müslümanı ateist, deist veya agnostik yapacaktır.

 

Amacım, ılımlı müslümanların, laik kesimin dinden uzaklaşmasıdır.

İslam'ın şartlarından birisini bile yerine getirmeyen her laik müslüman, sorgulama süreçlerinden sonra aydınlanarak ateiste dönüebilir. Benim amacım da bazı ılımlı müslümanların non-theist olma sürecini hızlandırmaktır.

 

Bir muslumanin dinini sorgulamak, dincilerin isidir.

 

Eger muslumana dinini ve inancini sorgulatmak istiyorsan, dinciler gibi davranamazsin.

 

Cunku dinciler sorgulayarak, onlari dine baglar ve dincilestirir. Sen ise bir muslumanin kendisine dinini ve inancini sorgulatma durumundasin.

 

Sorgulama ile sorgulatma farkini gorebiliyor musun?

 

Amac muslumani sorgulatmak mi, yani kendi kendini sorgulamasini saglayacak sekilde iliski kurmak; yoksa sorgulamak mi, yani sen muslumanim diyorsan, asil islam budur, bunu yapmalisin.

 

Iste bir inancli ile inancsizin yaklasim farki bu temeldedir.

 

Inancli sorgular, inancsiz sorgulatir, yani kisinin kendi dinini ve inancini sorgulamasini saglar.

Link to comment
Share on other sites

ama dedıgın gibi genelde tartısmalarda dindarların yaptıgı seyden baska bir sey yapmıyoruz.

yazıların için tesekkurler.

 

Ozaman demekki, once kendimizi dindarlarin yaptigindan arindirmamiz ve tam tersini yaparak; muslumanlari sorgulamak yerine, sorgulatmamiz; yani kendi kendilerini sorgulayacak icerikte iliski kurmamiz gerekiyor.

 

Bu aslinda sadece dinde ve inancta degil; her turlu ayrimci, cikarci degerde insanlikdisi dusunce ve davranista gecerlidir.

 

Amac sorgulamak degil; sorgulatmaktir.

 

Sorgulatmak ta, herseyden once sorunu ortaya koyarak ve kisiye degil de, onun degerine degil de; onun yaptigina degil de; ona bunlari yaptiran dusunceye yonelmek ve onun sorununu ortaya koymak. Yani kisiye kendi degerlerini sorgulatmak.

 

Kendi kendisini sorgulayabilmesi icin, yardimci olmak.

Link to comment
Share on other sites

Dalginligima gelmis saf saf okuyorum...Bu sitede de evrenseli bloglayayimda yazilarini görmeyeyim. :)

 

Bu adami 12 Eylül'de Mamak hapishanesinde iskenceci olarak kullansalar kimse dayak yiyip ölmeden kafayi üsütürdü. :lol:

 

Ohh simdi her sey normale döndü.Tamamlanmamis bir sayfada 9 adet iletisi varmis...

 

Pes ki ne pes.!

Link to comment
Share on other sites

freand'ın yazdıklarına katılıyorum.

İslam baskıcı ve zorba bir dindir.

İslam hayatın her alanına yatak odanıza, tuvaletine bile müdahale eder.

Ilımlı müslümanlar bunu bilmezler ya da bilip de mantıklı bulmadıklarından uygulamazlar.

Türkiyedeki çoğu müslüman gerçek islamı bilmeden kuranı bile okumadan yaşarlar.

Onlara kurandaki bu ayetleri gösterince de hemen savunma moduna geçerler.

Ilımlı müslümanlara göre kuranda kölelik bile yoktur. Ya da zamanın şartları der geçerler.

Oysa onlara bu gerçeği tokat gibi göstermek gerek.

Çünkü onlar zaten kafalarında İslam'ın bu zorba yönlerini kabul etmemişlerdir.

 

Evrensel insan onları dincilerin kucağına atacağımızı söylüyor.

Oysa gerçek islamı onların yüzüne vurmadan sorgulama mekanizmasını harekete geçiremeyiz.

Çünkü bu kişiler İslamı sevgi, hoşgörü, barış, zorlama olmayan bir din olarak görüyorlar.

Böyle olunca da sorgulamalarına gerek kalmıyor.

Dinciler de bu örtüyü kullanıp onların beyinlerini yıkayabiliyorlar.

Biz ise o örtüyü kaldırıp ortadaki rezaleti gösteriyoruz.

Yoksa insanların müslümanlığını sorguladığımız yok.

Onlara niye namaz kılmıyorsun demiyoruz. Bilakis namazın saçma olduğunu anlatıyoruz.

Link to comment
Share on other sites

İyi dürüst bir insan olmak ..yalan söylememek , canlıların hukukunu gözetmek, hür köle gibi özgür olmak, sınırları tanımak..

 

Eğer yaratıcının koyduğu cihat ise yaratıcı tarafından konulana iattat etmek ?

 

Bu cabayı harcamayana karşı alınacak tetbir hukuk mahkemesinde yargılamak..Zira toplumun refahını bozan her eylem hukukdışıdır.

 

Demek asıl cihat savaşmak değil farkı farkedip üstün insan olma çabasıdır.

 

Zaten cihattanda istenilen bu olsa gerek....

 

Bende yanılabilirim.

 

Hür köle ne demek?

Bir köle hür olursa zaten köle olamaz. Köleyse de hür olamaz. İkisi zıt anlamlar içerir.

Allahın kölesi isen de zaten özgür değilsindir.

En başta aklını demir parmaklıklar içine koymuşsundur.

 

 

İşte buradaki kişi de cihadı kafirlere karşı savaş olarak değil de üstün insan olma çabası olarak yorumluyor.

Oysa gerçek öyle değil.

Link to comment
Share on other sites

İlle de kutsal kitabın dediği gibi yaşayacağım, orada sunulan sistemin yaratılması için çalışacağım derseniz, elbette hem laik hem müslüman olamazsınız.

 

Fakat Türk halkı öyle değildir, laiklikle sorunu yoktur, şeriat filan da istemez. İslamcı hükumet ülkeyi daha da dindarlaştırmak ister, büyük oranda başarır da ama ben her şeye karşın Türk insanının bu din mevzuunu şeriat anlamında içselleştireceğine zerre kadar ihtimal tanımıyorum. Şeriat hukukunu isteyen belli bir azınlık her zaman vardı, yeni türemedi bu insanlar.

 

Yani bir insan hem müslüman hem de laik olur. Bal gibi de olur.

 

Dinlerin doğasına ters olabilir bu, ancak insanlar da zaten artık öyle yaşamak istemiyor. Dinler ve Tanrı anlayışı da değişmiştir, değişmek zorunda kalmıştır.

Eğer böyle olmasaydı laik sistemler bugün hala yaşıyor olamazdı zaten.

İnsan da değişir...

 

Darısı diğer İslam ülkelerinin başına.. Türkiye de bir vakitler (Osmanlı) İslam devletiydi, hatta halifelik Osmanlı'daydı.

Nereden nereye...

Link to comment
Share on other sites

Hem laik hem de Müslüman olunmak mümkün müdür?

Değildir...

Ama sorun burada bitmiyor. Başlıyor.

 

Günümüzde bir insanın tam anlamı ile Müslüman olması mümkün değildir.

Müslümanların hiçbiri ne kadar çaba gösterirlerse göstersinler orijinal İslam'ı yaşayamazlar.

Eğer İslam Allah'ın emrettiği şekilde yaşanamazsa, hem laik, hem de Müslüman olmak mümkündür.

Çünkü bir insan ne kadar çaba harcarsa harcasın tam anlamı ile bir Müslüman olamaz.

Link to comment
Share on other sites

İlle de kutsal kitabın dediği gibi yaşayacağım, orada sunulan sistemin yaratılması için çalışacağım derseniz, elbette hem laik hem müslüman olamazsınız.

 

Fakat Türk halkı öyle değildir, laiklikle sorunu yoktur, şeriat filan da istemez. İslamcı hükumet ülkeyi daha da dindarlaştırmak ister, büyük oranda başarır da ama ben her şeye karşın Türk insanının bu din mevzuunu şeriat anlamında içselleştireceğine zerre kadar ihtimal tanımıyorum. Şeriat hukukunu isteyen belli bir azınlık her zaman vardı, yeni türemedi bu insanlar.

 

Yani bir insan hem müslüman hem de laik olur. Bal gibi de olur.

 

Dinlerin doğasına ters olabilir bu, ancak insanlar da zaten artık öyle yaşamak istemiyor. Dinler ve Tanrı anlayışı da değişmiştir, değişmek zorunda kalmıştır.

Eğer böyle olmasaydı laik sistemler bugün hala yaşıyor olamazdı zaten.

İnsan da değişir...

 

Darısı diğer İslam ülkelerinin başına.. Türkiye de bir vakitler (Osmanlı) İslam devletiydi, hatta halifelik Osmanlı'daydı.

Nereden nereye...

 

Türkiye'nin durumunun neden farklı olduğunu daha önce yazdım ve ateistforum açılınca bu konuyla ilgili değerlendirmelerimle ilgili bir başlık açmayı da düşünüyorum.

 

İslam, sizin de bildiğiniz gibi basit bir inanç dini değildir; o yaşamın her anını kuşatan bir yaşam tarzı, devlet yönetimi ve uygulanacak siyasi düzeni kesin olarak belirleyen, insanların zamanın ruhuna ve kendi anlayışlarına göre kanun çıkarması ve bölgeye uyum sağlamasını engelleyen, değişime ve reformlara tümden kapalı, belirli bir yaşam tarzını elzem olarak dayatıp, farklı düşünen ve yaşanlara fırsat tanımayan bir ideolojidir.

İslam, sadece bir din değildir; o hedeflenen bir teokratik sistemin ideolojisinin adıdır. Kuran denilen kutsal kitabı, bir çok dinin kitabının aksine yaratılış efsanelerinden çok dünyevi yaşamı düzenleyen hükümler içerir.

 

İslam, insanların kanun çıkarmasını yasaklar, tüm müslümanlar dinlerinin emri gereğince dini hükümlere uymak ve başkalarını da bu hükümlere uymaya zor kullanarak da olsa zorlamakla görevlidir.

Gerçek müslümanlar, tüm dinlere ve insanlara eşit mesafede duran laik ve demokratik bir devlette yaşamayı kabul edemezler, böyle bir durum vuku bulduğu vakit cihad yada devrimle iktidarı ele geçirmek ve şeriatı gerekirse şiddet yoluyla getirmek her müslümanın görevidir. Bu da her müslümanın kan dökme potansiyeli olduğunu kanıtlar.

 

İslam'ın yapısı, din ve devlet işerinin birbirinden ayrı olmasına uygun değildir; çünkü İslam siyasi bir dindir. Şeriat İslam'ın ayrılmaz bir parçasıdır.

Gelelim Türkiye müslümanlarına, onlar dinlerinin aslında nasıl da vahşi bir din olduğunu, Kuran'da nasıl da vahşi ifadeler ve nefret dolu söylemler olduğunu bilmeyen cahil müslümanlardır.

Türkiye'de anket yapsanız halkın %80'i Kuran'da kırbaç cezası olduğunu hiç duymamıştır bile. Şeriatın İslam'ın bir emri olduğunu bilseler, önce bizi keserler

.

 

Türkiye'de gerçek ve orjinal müslüman oranı(şeriatçılar gerçek müslümandır), %30'u geçmez.

 

Laiklikle bağdaşan bir müslüman kendi dininden taviz vererek farkında olmadan dinden çıkar.

 

Maide suresi 44. ayette şöyle yazar '''Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.'''

 

Türkiye'deki ılımlı İslamcıları ve İslamla uzaktan yazından alakası olmadığı halde kendini müslüman olarak tanımlamakta ısrar eden laik kesimi müslüman saymıyorum ben.

 

Gerçek müslümanların yanında, Türkiye'dekiler ateist gibi kalır adeta.

Hem laik hem gerçek müslüman olunmaz. Bir müslüman laikim dediği an farkında olmadan dinden çıkar çünkü Maide 44'ü inkar etmiştir.

Laikliği savunan müslüman dininden taviz vermiştir.

 

Türkiye'deki %25'lik laik kesim kendini müslüman sanan dinden çıkmış kişilerdir.

 

Düşündüm de Haci'ye bazı konularda katılıyorum, Kuran o bölge insanlarının kollektif bilinci sonucunda ortaya çıkmıştır.

Link to comment
Share on other sites

Olur olur, bal gibi olur.

İslam, müslüman olmanın 5 şartını belirlemiş.

Kelime-i şahadet, namaz, oruç, zekat, hac.

Bu şartları bile doğru dürüst yerine getirmeyen müslüman oluyor da, laik olan mı olmayacak?

 

Bunu diyen Şii olsa hak verilir belki.

Çünkü şiilerde islam'ın şartı 10'dur ve içinde cihat etmek de vardır. Cihat, laiklikle bağdaşmaz.

Ama sünni İslam'da laiklik müslümanlığa kesinlikle engel değildir.

Laiklik engelse; demokrasi de engeldir, medeni kanun da engeldir, miras kanunu da engeldir, insan hakları da engeldir.

Link to comment
Share on other sites

Olur olur, bal gibi olur.

İslam, müslüman olmanın 5 şartını belirlemiş.

Kelime-i şahadet, namaz, oruç, zekat, hac.

Bu şartları bile doğru dürüst yerine getirmeyen müslüman oluyor da, laik olan mı olmayacak?

 

Bunu diyen Şii olsa hak verilir belki.

Çünkü şiilerde islam'ın şartı 10'dur ve içinde cihat etmek de vardır. Cihat, laiklikle bağdaşmaz.

Ama sünni İslam'da laiklik müslümanlığa kesinlikle engel değildir.

Laiklik engelse; demokrasi de engeldir, medeni kanun da engeldir, miras kanunu da engeldir, insan hakları da engeldir.

 

Laiklik Ehl-i Sünnet'e aykırıdır. Bir üstteki iletimi oku lütfen sayın Pante. İslam'ın bir din değil bir siyasi ideoloji olduğunu yazdım. Şeriatsız İslam olamaz. Evet demokrasi İslam'la bağdaşmaz; İslam teokrasiyi hedefler. Bu iletinin 3 üstündeki uzun iletimi oku

Link to comment
Share on other sites

Laiklik Ehl-i Sünnet'e aykırıdır. Bir üstteki iletimi oku lütfen sayın Pante. İslam'ın bir din değil bir siyasi ideoloji olduğunu yazdım. Şeriatsız İslam olamaz. Evet demokrasi İslam'la bağdaşmaz; İslam teokrasiyi hedefler. Bu iletinin 3 üstündeki uzun iletimi oku

 

Freand, önceki mesajını da okudum.

Sadece İslam değil, kitaplarında yazılanlardan ve geçmişteki uygulamalarından yola çıkıp değerlendirirsen Musevilik ve Hristiyanlık da siyasidir.

İster müslümana, ister Hristiyana, ister Musevi'ye sorulsun; hepsi kendi dinlerinin egemen olmasını ister ve bunun birgün gerçekleşeceğine inanır.

Tevrat'ta Kur'an'dan çok daha fazla teokratik emirler vardır.

İncil, onlar kadar olmasa bile sonuçta benzer amaç içindedir.

Dolayısıyla bu durumda kitaplarını baz aldığımızda sadece müslüman değil, Hristiyan ve Musevi de laik olamaz.

 

Ancak mesele kitaplarındaki aslolan emirler ve dinlerinin amacı değildir.

Başlangıçta yazılanlar nasıl siyasi ise, siyasi egemenlik amacı ile yazılmışlarsa; sonrasında ve bugün yapılan yorumlar da siyasidir.

Dün güçlü olup kasıp kavuranlar, bugün dinlerini ayakta tutabilmek için farklı yorumlar getirerek döneme ayak uydurmaya çalışmaktadırlar.

Sadece köktendinci olarak nitelenen gruplar, yeni yorumları kabullenmeyip ilk dönem zihniyetini sürdürmekteler.

 

Şimdi böyle bir durumda müslümanım diyen ama laiklikten, demokrasiden, çağdaşlıktan yana olan insanlara "Hayır, bu düşüncelerle sen müslüman olamazsın" demek; onu köktendinciliğin kucağına atmak gibi değerlendirilebilir.

Diğer taraftan bu tür müslümanlardan bir kısmını bu yolla iman zincirlerinden kurtarma ve dinlerin saçmalığını ortaya koyma amacı da düşünülebilir.

Bu ikisinden birinin tercihi teistin niteliğine ve teiste telkinde bulunanın niyetine göre değişkenlik kazanır.

Genele aynı yaklaşımda bulunmak bence hatadır, pragmatik düşünmek gerekir.

Link to comment
Share on other sites

Ozgurluk ne demektir? Aklin siniri ne demektir ve bunu ne/kim belirler?

 

Itaat etmek ne demektir?

 

Bu ikisi arasinda nasil bir bag/iliski/celiski vardir?

 

Ayrica aklin her turlu kontrolu kimdedir?, kiside mi/tanrida mi?

 

 

 

<<Ozgurluk ne demektir? Aklin siniri ne demektir ve bunu ne/kim belirler?

 

 

sayın evrensel insan,

Aklı evvel belirler.

 

Kontrölüde aklın kendindedir.

 

Konu soru cevap derken dağıldı..

 

Cihat kavramının savaşmak olmadığını göstermek istedim ..Cihatın nefsi müdaafa ceht'inde insanoğlun cabası gayreti olduğunu saöyledim ..

Link to comment
Share on other sites

<<Ozgurluk ne demektir? Aklin siniri ne demektir ve bunu ne/kim belirler?

 

 

sayın evrensel insan,

Aklı evvel belirler.

 

Kontrölüde aklın kendindedir.

 

Konu soru cevap derken dağıldı..

 

Cihat kavramının savaşmak olmadığını göstermek istedim ..Cihatın nefsi müdaafa ceht'inde insanoğlun cabası gayreti olduğunu saöyledim ..

 

"Akli evvel belirler" cumleni aciklar misin?

 

Kontrol akilda degil; insanoglunun kendi kendisini degerlendirmesinde ve denetlemesindedir. Yani aklini kullanmak yerine, dusunceyeacmasi ve beynini dusundurtmesindedir. Akil ozgur degil, sinirlidir.

Link to comment
Share on other sites

"Akli evvel belirler" cumleni aciklar misin?

 

Kontrol akilda degil; insanoglunun kendi kendisini degerlendirmesinde ve denetlemesindedir. Yani aklini kullanmak yerine, dusunceyeacmasi ve beynini dusundurtmesindedir. Akil ozgur degil, sinirlidir.

 

<<"Akli evvel belirler" cumleni aciklar misin?

Tabiki,

Kainatın hülasası hayatın ışığı varlığın neticesi neticenin varlığıdır.

 

 

<<Kontrol akilda degil; insanoglunun kendi kendisini degerlendirmesinde ve denetlemesindedir. Yani aklini kullanmak yerine, dusunceyeacmasi ve beynini dusundurtmesindedir. Akil ozgur degil, sinirlidir.

 

Eylemden sorumlu akıldır .şu halde kontrol aklın beynidir. düşünce,irade,kavrama,algı aklın memurlarıdır..hudutlar ise yaratıcının koydugu alanlar olması daha makuldur diye düşünüyorum.

Link to comment
Share on other sites

<<"Akli evvel belirler" cumleni aciklar misin?

Tabiki,

Kainatın hülasası hayatın ışığı varlığın neticesi neticenin varlığıdır.

 

 

<<Kontrol akilda degil; insanoglunun kendi kendisini degerlendirmesinde ve denetlemesindedir. Yani aklini kullanmak yerine, dusunceyeacmasi ve beynini dusundurtmesindedir. Akil ozgur degil, sinirlidir.

 

Eylemden sorumlu akıldır .şu halde kontrol aklın beynidir. düşünce,irade,kavrama,algı aklın memurlarıdır..hudutlar ise yaratıcının koydugu alanlar olması daha makuldur diye düşünüyorum.

 

Bu" kainatin hulasasi, hayatin isigi ve varligin neticesi" denilenin de bir oncesi yokmu?, neden orda durdun? Bu bilgi bana pek bilimsel gelmedi, hem bir gozlem vermiyor, hem de insanoglu ufkunun onunu tikiyor.

 

Kusura bakma ama, numenal yeti olarak aklin bencilligi, cikari ve ayrimciligi yaninda dusuncenin ufku, sinirsizligi ve ozgurlugu gelir. Bu da dusuncenin nasil bir zihniyet uyguladigina ve neyi amacladigina baglidir.

Link to comment
Share on other sites

Bu" kainatin hulasasi, hayatin isigi ve varligin neticesi" denilenin de bir oncesi yokmu?, neden orda durdun? Bu bilgi bana pek bilimsel gelmedi, hem bir gozlem vermiyor, hem de insanoglu ufkunun onunu tikiyor.

 

Kusura bakma ama, numenal yeti olarak aklin bencilligi, cikari ve ayrimciligi yaninda dusuncenin ufku, sinirsizligi ve ozgurlugu gelir. Bu da dusuncenin nasil bir zihniyet uyguladigina ve neyi amacladigina baglidir.

 

Tanrıya inanan insan onun yaptığı herşeyi herzaman ve her şekilde irdelemez. Malum ayda çocuk doğmaz güneşte yaşam olmaz.

 

Bilim şüpeyle yola çıkar ve deneyle devam eder sonuçla işlemini bitirir. Dindar bir insan dahi olsa bu işlemi kabul eder. Dışardan bakıldığında bu garipsenir çünkü cevap hazır veriliyorgibi ortaya çıkar.Ama nasıl evrenin başlangıcını rastlantıya verilebiliyorsa bu rastlantının adını TANRI koyduğumuzdada oluşan sürecede yaratma dediğimizdede değişen yok. Yani rastlantıya inananlarında bulamadıkları sorular Tanrıya inanan sorulur.

 

Düşüncemiz maddeden bağımsızken sınırsızlığa ulaşabilir ama yapısal gerçeklikte aklımız cevremizin verdiği bilgilerden başka birşey değildir.

 

Tanrıya inanan Evreni araştırmıyor değildir. Tersine tanrıya inanan evreni en az tanrıya inanmayan kadar araştırır. Araştırma yaparken aklınada Tantı bunu böyle yapmış boşver diye bir şeyde gelmez..

 

İşte Gerçek İnanan bu şekil tutunur. Ama şeriata inanan tek yazımlık CD gibidir başka bişi öğretemezsin. Şeriat yada Buna benzerleride Dinle alakalı değildir.

Link to comment
Share on other sites

üşüncemiz maddeden bağımsızken sınırsızlığa ulaşabilir ama yapısal gerçeklikte aklımız cevremizin verdiği bilgilerden başka birşey değildir.

 

Iste cozulmesi gereken ve cozumden once sorun olarak algilanmasi, bilinc ve farkindaliga cikmasi gereken; bu akil ve dusunce farkidir.

 

Cunku akil, bilimin bilimselligi ile yetinmez ve epistemolojik olarak verilen yaniti yetersiz buldugundan da, illa kendini inandiracak ve tatmin edecek bir dogru sabitligine ve sahipligine yonelir.

 

Oyuzden de bilimselligin gozlem ve dusuncesi ile, aklin fikir ve somutlamasi tam da biribirine zittir.

 

Metafizigin, yani varligin ontolojik ve teolojik her turlu ideoloji ve inancsallari akilcidir.

 

Akil fikir soyutundan somuta, gozlem fenomen somutundan dusunce soyutuna yonelir.

 

Aklin fikri olmayani oldurmaya calisirken, gozlemin dusuncesi gozlemini bilgiye ve olguya tasir.

 

Iste bu yuzden akilcilik sabit,sahipli,bencil, ayrimci, cikarci, ideolojik, inancsal, mutlak ve degismez kilarken;

 

Dusunce yanlislanabilir, degisebilir, yenilenebilir ve surekli suregelen surec olarak bilgilenilebilir, kilar.

 

Akil noktalarken, dusunce virgul koyar. Akil tartisirken, dusunce bilgi verir.

Link to comment
Share on other sites

Iste cozulmesi gereken ve cozumden once sorun olarak algilanmasi, bilinc ve farkindaliga cikmasi gereken; bu akil ve dusunce farkidir.

 

Cunku akil, bilimin bilimselligi ile yetinmez ve epistemolojik olarak verilen yaniti yetersiz buldugundan da, illa kendini inandiracak ve tatmin edecek bir dogru sabitligine ve sahipligine yonelir.

 

Oyuzden de bilimselligin gozlem ve dusuncesi ile, aklin fikir ve somutlamasi tam da biribirine zittir.

 

Metafizigin, yani varligin ontolojik ve teolojik her turlu ideoloji ve inancsallari akilcidir.

 

Akil fikir soyutundan somuta, gozlem fenomen somutundan dusunce soyutuna yonelir.

 

Aklin fikri olmayani oldurmaya calisirken, gozlemin dusuncesi gozlemini bilgiye ve olguya tasir.

 

Iste bu yuzden akilcilik sabit,sahipli,bencil, ayrimci, cikarci, ideolojik, inancsal, mutlak ve degismez kilarken;

 

Dusunce yanlislanabilir, degisebilir, yenilenebilir ve surekli suregelen surec olarak bilgilenilebilir, kilar.

 

Akil noktalarken, dusunce virgul koyar. Akil tartisirken, dusunce bilgi verir.

 

Akılla düşünce arasındaki fark bellidir ancak Akıl ürettiği gerçeklik olan düşüncedir.

Akıl sorgulamayı ortaya koyyorki bu düşünceyle testedip deneyebilsin. Arada dediğiniz gibi farklar var ancak benim anlatmak istediğim o cümlede zihinsel faliyet olduğuda apaçık ortada.

 

Akıl sorgulmak olarak ele alınırsa fikir bilgi üzerine bilgi üretmek düşünce ise bunları deneye sokarak doğruya ulaşmaktır.

Akıl beynim zihinselliğinin olay bazıdır. etki tepki..

Link to comment
Share on other sites

Akılla düşünce arasındaki fark bellidir ancak Akıl ürettiği gerçeklik olan düşüncedir.

Akıl sorgulamayı ortaya koyyorki bu düşünceyle testedip deneyebilsin. Arada dediğiniz gibi farklar var ancak benim anlatmak istediğim o cümlede zihinsel faliyet olduğuda apaçık ortada.

 

Akıl sorgulmak olarak ele alınırsa fikir bilgi üzerine bilgi üretmek düşünce ise bunları deneye sokarak doğruya ulaşmaktır.

Akıl beynim zihinselliğinin olay bazıdır. etki tepki..

 

Aklin en buyuk sorunu, kendini inandirdigi ideolojik ve/veya inancsal dogruda demir atmak ve DUSUNCEYI DUSUNDURTMEMEK sadece hafizadan kullanmaktir.

 

Oyuzden de bilimselligin gozlemi ve bilgisi yerine, varligin ne oldugu, gercegin ne oldugu sabitligini, sahipligini ve tartismasini kendini savunmak ve diger varligin ne oldugunu ve gercegin ne oldugunu savunan ideolojik inancsal dogrularla tartismaktir.

 

Akil sorgulamaz, dusundurtmez. Bunu ancak notr ve disaridan bakis acili gozlem saglar, aklin ortaya attigi ideolojik inancsal dogrularin bir somuta oturtulup aklin ikna olmasi degil.

 

Ustelik akil gozlem de yapamaz,sadece kendi inandigi dogrularla mukayese ve degerlendirme yapar. Olani algilamak ve gozlemlemek yerine aklin inandigi dogru ne ise, ona uyarlamaya calisir.

 

Bir bayan filozofun soyledigi guzel bir soz var.

 

Akilci nesnellik erkek subjektivizmidir.

 

Sorun aklin ikizi ve tamamlayicisi olan ego ile daha da percinlesir.

 

Beyni dusundurten akil degil, gozlem ve algidir. Akil fikir ortaya atar ve kendi inandigi dogrusunaparalel olarak ya kabullenir, ya da karsi cikar. Bu da onun sinirli anlamasidir.

 

Zihniyetin olusmasi akila dayali olursa, soyut (inancsal ve ideoloji) one cikar, zihniyetin olusmasi gozleme dayali olursa somut (fenomen ve olgu) one cikar.

 

Ayrica akil kendini goremediginden onun icin sadece fenomen vardir. Halbuki gozlem numenal yeti ile ortaya konur.

Link to comment
Share on other sites

  • 2 hafta sonra...

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now



×
×
  • Create New...