Jump to content

Tüm kötülüklerin kaynağı Tanrı tanımazlıktır


Bilge

Recommended Posts

Hayattaki anlamsız boşluk, nerden gelip nereye gittiğimizin belirsizliği ve bu iki uç arasında geçen zamanın manasızlığı…

 

Gerçekleri bilmiyor olmaktan kaynaklanan açık  yara ile hayata devam ederken tedavinin hangi yolla ve nasıl yapılacağını bilememek…

 

Yara ve manasızlığın sebebini bulmak adına uğraşlar sonucunda asıl problemin kainatın anlamsızlığı olduğu sonucuna vardıktan sonra derinleşen okumalar ve anlam arayışı…

 

Hayatımızın en büyük problemi düzgün bir tanrı tasavvuru olmayışıdır. Tanrı kavramını mantıksal düzlem ve akli zemine oturtabilmemiz gerekmektedir. Bizi, kendi egosu sebebiyle yaratmamış olan, adil, merhametli bir Allah inancı olmalıdır. Bu inanç olmadığı takdirde doğum ve ölüm arasındaki süreyi anlamlandırabilmemiz imkansızdır. Bir çok depresyonun sebebi anlam eksikliğidir. Anlam olmadığı takdirde acılarla dolu olan hayatı yaşamak intihara meyilli kişiliklere sebep olmaktadır. Bu sonucun gerçek örneğini Viktor Emil Frankl’ın naziler döneminindeki kampı anlattığı kitabında görebiliriz.

Anlamı yakalayabilmek adına sorgulamalar başlar hayatımızda, felsefe ile bir çok bakış açısı keşfederiz. Üzerinde durulan en çarpıcı konulardan birisi ahlaktır. Ateizm ve deizmde ahlak oluşturabilmek için insanın hayvandan daha üstün olduğu idrakının anlaşılması gerekir. İnsanın daha değerli olmasını sağlayan etmenler; bilinç ve iradedir. Kişiler arasında ahlakın sınırları bireysel olarak çizilemez. Normatif olarak inşa edilmesi neyin değerli neyin değersiz olduğunun sınırları çizilerek, insandan daha üstün bir varlıktan gelmesi gerekmektedir. Belirli kavramları anlamlandırdıktan sonra bu kez hayatta başka zorluklar ile karşılaşırız. 

Ateist ve ya deist olma kavramlarından çıkabilmek için aşılması gereken duvarlar vardır. Tüm hayat boyunca yanıldığımızı ve hata yaptığımızı kabul etmemizi engelleyen kibirle savaşırız. Hayatımızı temelden sarsacak olan bu gerçeği kabullenmek tüm çevremizin kaybolması ve itibarımızın sarsılması anlamına gelir. Bir başka etken ise hevadır. Yaşamımızdaki alışkanlıkların kökten değiştirilmesi gerekmektedir. 

Link to comment
Share on other sites

4 hours ago, Bilge said:

Hayattaki anlamsız boşluk, nerden gelip nereye gittiğimizin belirsizliği ve bu iki uç arasında geçen zamanın manasızlığı…

 

Gerçekleri bilmiyor olmaktan kaynaklanan açık  yara ile hayata devam ederken tedavinin hangi yolla ve nasıl yapılacağını bilememek…

 

Yara ve manasızlığın sebebini bulmak adına uğraşlar sonucunda asıl problemin kainatın anlamsızlığı olduğu sonucuna vardıktan sonra derinleşen okumalar ve anlam arayışı…

 

Hayatımızın en büyük problemi düzgün bir tanrı tasavvuru olmayışıdır. Tanrı kavramını mantıksal düzlem ve akli zemine oturtabilmemiz gerekmektedir. Bizi, kendi egosu sebebiyle yaratmamış olan, adil, merhametli bir Allah inancı olmalıdır. Bu inanç olmadığı takdirde doğum ve ölüm arasındaki süreyi anlamlandırabilmemiz imkansızdır. Bir çok depresyonun sebebi anlam eksikliğidir. Anlam olmadığı takdirde acılarla dolu olan hayatı yaşamak intihara meyilli kişiliklere sebep olmaktadır. Bu sonucun gerçek örneğini Viktor Emil Frankl’ın naziler döneminindeki kampı anlattığı kitabında görebiliriz.

Anlamı yakalayabilmek adına sorgulamalar başlar hayatımızda, felsefe ile bir çok bakış açısı keşfederiz. Üzerinde durulan en çarpıcı konulardan birisi ahlaktır. Ateizm ve deizmde ahlak oluşturabilmek için insanın hayvandan daha üstün olduğu idrakının anlaşılması gerekir. İnsanın daha değerli olmasını sağlayan etmenler; bilinç ve iradedir. Kişiler arasında ahlakın sınırları bireysel olarak çizilemez. Normatif olarak inşa edilmesi neyin değerli neyin değersiz olduğunun sınırları çizilerek, insandan daha üstün bir varlıktan gelmesi gerekmektedir. Belirli kavramları anlamlandırdıktan sonra bu kez hayatta başka zorluklar ile karşılaşırız. 

Ateist ve ya deist olma kavramlarından çıkabilmek için aşılması gereken duvarlar vardır. Tüm hayat boyunca yanıldığımızı ve hata yaptığımızı kabul etmemizi engelleyen kibirle savaşırız. Hayatımızı temelden sarsacak olan bu gerçeği kabullenmek tüm çevremizin kaybolması ve itibarımızın sarsılması anlamına gelir. Bir başka etken ise hevadır. Yaşamımızdaki alışkanlıkların kökten değiştirilmesi gerekmektedir. 

 

 

"Tüm kötülüklerin kaynağı Tanrı tanımazlıktır"

Hayir, yanlis. "Tüm kötülüklerin kaynağı insanoglu insandir."

Link to comment
Share on other sites

6 saat önce, Bilge yazdı:

Hayattaki anlamsız boşluk, nerden gelip nereye gittiğimizin belirsizliği ve bu iki uç arasında geçen zamanın manasızlığı…

 

Gerçekleri bilmiyor olmaktan kaynaklanan açık  yara ile hayata devam ederken tedavinin hangi yolla ve nasıl yapılacağını bilememek…

 

Yara ve manasızlığın sebebini bulmak adına uğraşlar sonucunda asıl problemin kainatın anlamsızlığı olduğu sonucuna vardıktan sonra derinleşen okumalar ve anlam arayışı…

 

Hayatımızın en büyük problemi düzgün bir tanrı tasavvuru olmayışıdır. Tanrı kavramını mantıksal düzlem ve akli zemine oturtabilmemiz gerekmektedir. Bizi, kendi egosu sebebiyle yaratmamış olan, adil, merhametli bir Allah inancı olmalıdır. Bu inanç olmadığı takdirde doğum ve ölüm arasındaki süreyi anlamlandırabilmemiz imkansızdır. Bir çok depresyonun sebebi anlam eksikliğidir. Anlam olmadığı takdirde acılarla dolu olan hayatı yaşamak intihara meyilli kişiliklere sebep olmaktadır. Bu sonucun gerçek örneğini Viktor Emil Frankl’ın naziler döneminindeki kampı anlattığı kitabında görebiliriz.

Anlamı yakalayabilmek adına sorgulamalar başlar hayatımızda, felsefe ile bir çok bakış açısı keşfederiz. Üzerinde durulan en çarpıcı konulardan birisi ahlaktır. Ateizm ve deizmde ahlak oluşturabilmek için insanın hayvandan daha üstün olduğu idrakının anlaşılması gerekir. İnsanın daha değerli olmasını sağlayan etmenler; bilinç ve iradedir. Kişiler arasında ahlakın sınırları bireysel olarak çizilemez. Normatif olarak inşa edilmesi neyin değerli neyin değersiz olduğunun sınırları çizilerek, insandan daha üstün bir varlıktan gelmesi gerekmektedir. Belirli kavramları anlamlandırdıktan sonra bu kez hayatta başka zorluklar ile karşılaşırız. 

Ateist ve ya deist olma kavramlarından çıkabilmek için aşılması gereken duvarlar vardır. Tüm hayat boyunca yanıldığımızı ve hata yaptığımızı kabul etmemizi engelleyen kibirle savaşırız. Hayatımızı temelden sarsacak olan bu gerçeği kabullenmek tüm çevremizin kaybolması ve itibarımızın sarsılması anlamına gelir. Bir başka etken ise hevadır. Yaşamımızdaki alışkanlıkların kökten değiştirilmesi gerekmektedir. 

Şöyle bir şey var. Sadece örnek vereceğim. Örneği benle bağdaştırmayın lütfen.

Tanrı evreni yarattı ve kurallar koydu. Bu kuralları da bize anlatırken sürekli cehennemi vurgulayarak anlattı. Bunda bence çelişen bir şey yok. Çünkü evreni ve bizi o yarattı. İstediği kuralı koyabilir. Ve bizim nasıl yaşamamızı istiyorsa o şekilde de yaşatabilir. Adı üstünde o TANRI. Ne isterse onu yapar. Ancak Allahın gazabı 2 ise rahmeti 10 dur. Demem o ki o bizi cehennemden korumasi için gazaba cenneti kazanmamız için rahmetine ihtiyacımız var. Gazabı olmayan bir tanrı olmadığını düşünemiyorum. O halde cennetin ne anlamı kalırdı. Bize bu dünyada çok kötü günler yaşatan ya da aileni yok eden biri için cehennnemin olmadığını düşünmek aynı anlamda olan Allahın gazabının olmadığını düşünmek sence nasıl olurdu?

Link to comment
Share on other sites

3 saat önce, Cougar yazdı:

"Tüm kötülüklerin kaynağı Tanrı tanımazlıktır"

Hayir, yanlis. "Tüm kötülüklerin kaynağı insanoglu insandir."

Aynı fikirdeyim.

Bilenler bilir. Süleyman Demirel, Türkiye siyasetine uzun süre damgasını vurmuş bir kişidir ve meşhur sözlerinden birisi şöyledir: "Bana saĝcılar suç işliyor dedirtemezsiniz..."

Yıllar sonra bu sözünün doĝru olmadıĝını itiraf etmek zorunda kalmıştır, çünkü suçları/kötülükleri sadece belli bir kesim işler diye bir kural yok. Hem günümüzde hem de tarihin tozlu safyalarında bunun sayısız örnekleri vardır. Koyu dindarından tutun, katı dinsizine kadar her yelpazeden insan suç işler, hem kendinden olanlara hem de kendinden olmayanlara zarar verir. Dünyanın her tarafında bu böyledir.    

Link to comment
Share on other sites

2 saat önce, Ömer yazdı:

Şöyle bir şey var. Sadece örnek vereceğim. Örneği benle bağdaştırmayın lütfen.

Tanrı evreni yarattı ve kurallar koydu. Bu kuralları da bize anlatırken sürekli cehennemi vurgulayarak anlattı. Bunda bence çelişen bir şey yok. Çünkü evreni ve bizi o yarattı. İstediği kuralı koyabilir. Ve bizim nasıl yaşamamızı istiyorsa o şekilde de yaşatabilir. Adı üstünde o TANRI. Ne isterse onu yapar. Ancak Allahın gazabı 2 ise rahmeti 10 dur. Demem o ki o bizi cehennemden korumasi için gazaba cenneti kazanmamız için rahmetine ihtiyacımız var. Gazabı olmayan bir tanrı olmadığını düşünemiyorum. O halde cennetin ne anlamı kalırdı. Bize bu dünyada çok kötü günler yaşatan ya da aileni yok eden biri için cehennnemin olmadığını düşünmek aynı anlamda olan Allahın gazabının olmadığını düşünmek sence nasıl olurdu?

Yaratan o olduğu için nasıl yaşanması gerektiğini bilende odur. Aslına bakarsanız imanı özünde yaşayan biri cennet ve ya cehennem kaygısı ile değil sadece onun rızasını almak için yaşar. Cennete gitmek ya da cehennemden kaçmak için yaşanılan iman koşulludur. Kuranda toplam 70000 nin üzerinde kelime vardır. Yaklaşık 140 civarında da cennet ve cehennem kelimesi vardır.
insan nankör bir varlıktır. Kötü bir durum yaşadığımızda dua etmeye başlamamız, kötü durum geçince ben zaten artık iyi şeyleri hakettim diyerek kibirlenmemiz bundandır. Bu nedenle nefsimize uymamak veya kontrol altına alabilmek için onun gazabına ihtiyacımız var evet. Lakin başımıza gelen kötü şeylerin hepsi sadece onun gazabından kaynaklanmıyor. Verdiğimiz yanlış kararların sonuçlarını yaşarız çoğu zaman fakat sorumluluk almak zor geldiği için suçu ona atarız. 
 

çok sinirli olan ve kibrini kontrol etmeyi bilmeyen bir kişinin trafikte kavga edip bıçaklanması onun gazabı mıdır yoksa kişinin kendi suçu mudur? Bu hayatta en çok zararı kişi kendisine verir, bunu da bilmeden yaşar. Çünkü bilirse düzeltmek için bir şeyler yapmak zorundadır. İlk olarak kendisini değiştirmek zorunda kalır ki bu çok zor bir adımdır. Bunu yapmaktansa Allahı şikayet ederek bunu başıma o açtı ben de yaşamak zorundayım demek daha kolaydır. 


Yaşamında kayıplar yaşamış birisiyim, kaybettiğim insanların da hayatları olduğunu, herkesin kendisine bakmakla yükümlü olduğunu ve benim hiç bir şeyi etkileme gücüm olmadığını kabul ettim. Özellikle hiç bir şeyin sonsuz olmadığını idrak ettim. Bu nedenle yaşanılan durumları “neden benim başıma geliyor” demek yerine olanı nasıl iyileştirebilirim diye bakıyorum. Buraya kolay gelmedim çok acılar çektim, isyanlar ettim ve hatta öldüm öldüm dirildim diyebilirim. Fakat biliyorum ne yaptımsa kendim kendime yaptım. 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

2 saat önce, kavak yazdı:

Aynı fikirdeyim.

Bilenler bilir. Süleyman Demirel, Türkiye siyasetine uzun süre damgasını vurmuş bir kişidir ve meşhur sözlerinden birisi şöyledir: "Bana saĝcılar suç işliyor dedirtemezsiniz..."

Yıllar sonra bu sözünün doĝru olmadıĝını itiraf etmek zorunda kalmıştır, çünkü suçları/kötülükleri sadece belli bir kesim işler diye bir kural yok. Hem günümüzde hem de tarihin tozlu safyalarında bunun sayısız örnekleri vardır. Koyu dindarından tutun, katı dinsizine kadar her yelpazeden insan suç işler, hem kendinden olanlara hem de kendinden olmayanlara zarar verir. Dünyanın her tarafında bu böyledir.    

Müslümanlığın, imanın, dindarlığın sahte olarak yaşandığı gerçeğini bilmemiz gerek. maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim. Kendisine müslüman diyerek yaptıklarını legalleştirebileceklerini düşünen kesim tarafından çok yara almıştır din. Hatta en üzücü olan durumlardan biri bu benim nazarımda. Kalp kıranın namazı kabul olmazmış. Buna rağmen her kötülüğü yaparak camiye gidip namaz kılan müslümanım diyen çok. Fakat insanlar imanı müslümanlığı çok yanlış biliyor ve çok yanlış öğretiliyor. Tarafsız olarak okuyup, ön yargılar olmadan üzerine düşünüp, bir süre imanı yaşamadan sadece müslümanım diyenleri baz alarak yorumlar yapılıyor. 

Allah’ını bilen kişi merhametlidir, kendisine de başkasına da zarar vermekten korkar, vicdan azabı duyar. 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

9 dakika önce, Bilge yazdı:

Müslümanlığın, imanın, dindarlığın sahte olarak yaşandığı gerçeğini bilmemiz gerek. maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim. Kendisine müslüman diyerek yaptıklarını legalleştirebileceklerini düşünen kesim tarafından çok yara almıştır din. Hatta en üzücü olan durumlardan biri bu benim nazarımda. Kalp kıranın namazı kabul olmazmış. Buna rağmen her kötülüğü yaparak camiye gidip namaz kılan müslümanım diyen çok. Fakat insanlar imanı müslümanlığı çok yanlış biliyor ve çok yanlış öğretiliyor. Tarafsız olarak okuyup, ön yargılar olmadan üzerine düşünüp, bir süre imanı yaşamadan sadece müslümanım diyenleri baz alarak yorumlar yapılıyor. 

Allah’ını bilen kişi merhametlidir, kendisine de başkasına da zarar vermekten korkar, vicdan azabı duyar. 

Kusura bakma, bunlar boş laf ve kuru bir iddiadan öteye gitmez ve merhametli olmak için tanrı inancı şart deĝil.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Estağfirullah kusurluk bir durum yok fakat neden boş laf dediğinizi anlayamadım açıkcası. Tanrı var veya yok demek iddiadır. Düşüncesel düzeyde olan konuların özellikle imandan bahsederken kanıt beklenmez. Kanıt olan yerde iman olmaz.

 

tanrının varlıgı konusunda nesnel kesinsizliği iman için gereklidir. Örneğin matematik nesnel kesindir. Tanrı nesnel anlamda kavranabilseydi kişi inanmak zorunda olurdu fakat bu imana aykırıdır. 

19 dakika önce, kavak yazdı:

Kusura bakma, bunlar boş laf ve kuru bir iddiadan öteye gitmez ve merhametli olmak için tanrı inancı şart deĝil.

Ben böyle bir yargıda bulunmadım. 

Link to comment
Share on other sites

1 dakika önce, Bilge yazdı:

Estağfirullah kusurluk bir durum yok fakat neden boş laf dediğinizi anlayamadım açıkcası. Tanrı var veya yok demek iddiadır. Düşüncesel düzeyde olan konuların özellikle imandan bahsederken kanıt beklenmez. Kanıt olan yerde iman olmaz.

 

tanrının varlıgı konusunda nesnel kesinsizliği iman için gereklidir. Örneğin matematik nesnel kesindir. Tanrı nesnel anlamda kavranabilseydi kişi inanmak zorunda olurdu fakat bu imana aykırıdır.

Müslümanlığın, imanın, dindarlığın sahte olarak yaşandığı gerçeğini bilmemiz gerek. maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim.

Yukarıdaki cümle size ait.

Müslümanların çoĝunluĝunun dinini düzgün yaşamadıĝı ile ilgili bilimsel ve tarafsız bir araştırma var mı elinizde?
Yoktur, elbette. Bu nedenle sizin subjektif bir iddianızdan öteye gitmez. Bu baĝlamda boş laftan söz ettim.

 

1 dakika önce, Bilge yazdı:

Ben böyle bir yargıda bulunmadım. 

Konu başlıĝı tersini söylüyor.

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, kavak yazdı:

Müslümanlığın, imanın, dindarlığın sahte olarak yaşandığı gerçeğini bilmemiz gerek. maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim.

Yukarıdaki cümle size ait.

Müslümanların çoĝunluĝunun dinini düzgün yaşamadıĝı ile ilgili bilimsel ve tarafsız bir araştırma var mı elinizde?
Yoktur, elbette. Bu nedenle sizin subjektif bir iddianızdan öteye gitmez. Bu baĝlamda boş laftan söz ettim.

 

Konu başlıĝı tersini söylüyor.

Elinde bir araştırması olmasına gerek yok. Gözümüzle bunu görüyoruz zaten. Her türlü haltı yapan, hayatı dedikodu ile geçen insanlar sözde namaz kılıyorlar fakat ne kadar etkisi oluyordur onu bilemiyorum.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

46 dakika önce, Ömer yazdı:

Elinde bir araştırması olmasına gerek yok. Gözümüzle bunu görüyoruz zaten. Her türlü haltı yapan, hayatı dedikodu ile geçen insanlar sözde namaz kılıyorlar fakat ne kadar etkisi oluyordur onu bilemiyorum.

Gözünle gördüklerin bazı(!) insanlar, ki bunlar çoĝunluĝu teşkil etmekten çok uzaktalar. Bunların bile dinlerini tam olarak nasıl icra ettikilerini %100 bilmek mümkün deĝil. Dünya çapında 1,5 milyardan fazla olan müslüman toplumu söz konusu olan. Bu nedenle söyledikleriniz boş laftan öteye gidemez.

Link to comment
Share on other sites

5 saat önce, kavak yazdı:

Gözünle gördüklerin bazı(!) insanlar, ki bunlar çoĝunluĝu teşkil etmekten çok uzaktalar. Bunların bile dinlerini tam olarak nasıl icra ettikilerini %100 bilmek mümkün deĝil. Dünya çapında 1,5 milyardan fazla olan müslüman toplumu söz konusu olan. Bu nedenle söyledikleriniz boş laftan öteye gidemez.

İspatlanmasına gerek olmadığını düşünüyorum. Bence de gerçek müslümanlar azınlık durumunda. Bu benim düşüncem.

Link to comment
Share on other sites

26 dakika önce, Ömer yazdı:

Senin düşüncen de olmayan her şey senin için "boş bir lakırdı" zaten.

Böyle önemli bir mevzuda Müslümanların çoĝunluĝunu kanıtsız/veririz inancını düzgünce icra etmediĝini ilân etmek doĝru deĝil, haliyle  bu yaptıĝına kendi kendine gelin güveyi olma denir. Kimbilir; onlar Müslümanlıĝı belki senden ve konu sahibinden daha iyi icra ediyorlardır. Bu nedenle Müslümanların bir kısmı deseniz, anlarım. Ancak Müslümanların çoĝunluĝu olduĝunu iddia ettiĝiniz vakit, bunun altını bilimsel verilerle doldurmak gerekli. Gerisi hikaye.

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, kavak yazdı:

Böyle önemli bir mevzuda Müslümanların çoĝunluĝunu kanıtsız/veririz inancını düzgünce icra etmediĝini ilân etmek doĝru deĝil, haliyle  bu yaptıĝına kendi kendine gelin güveyi olma denir. Kimbilir; onlar Müslümanlıĝı belki senden ve konu sahibinden daha iyi icra ediyorlardır. Bu nedenle Müslümanların bir kısmı deseniz, anlarım. Ancak Müslümanların çoĝunluĝu olduĝunu iddia ettiĝiniz vakit, bunun altını bilimsel verilerle doldurmak gerekli. Gerisi hikaye.

Değişik bir yaklaşım oldu bu. Ben bir müslüman olarak imanın gerekliliklerinin çoğunluk tarafından yerine getirilmediği tezini ortaya atıyorum ve siz inanmadığınız halde yerine getirilmediğini ispatlamamı istiyorsunuz. Çok basit aslında, @Ömer güzel bir örnekleme yapmış zaten yukarda. İmanın ve paranın kimde olduğu bilinmezmiş o ayrı tabiki fakat şu an genel olarak baktıgımızda kadın cinayetleri, tecavüzler ve daha bir sürüsü yaşanıyorken ülkede müslümanlıgın nasıl gerçekten yaşandığını söyleyebiliriz? Bir başka örnek ise çok bariz olarak İran.

Link to comment
Share on other sites

59 dakika önce, Bilge yazdı:

Değişik bir yaklaşım oldu bu. Ben bir müslüman olarak imanın gerekliliklerinin çoğunluk tarafından yerine getirilmediği tezini ortaya atıyorum ve siz inanmadığınız halde yerine getirilmediğini ispatlamamı istiyorsunuz. Çok basit aslında, @Ömer güzel bir örnekleme yapmış zaten yukarda. İmanın ve paranın kimde olduğu bilinmezmiş o ayrı tabiki fakat şu an genel olarak baktıgımızda kadın cinayetleri, tecavüzler ve daha bir sürüsü yaşanıyorken ülkede müslümanlıgın nasıl gerçekten yaşandığını söyleyebiliriz? Bir başka örnek ise çok bariz olarak İran.

Şaka mısınız siz?!

Attıĝınız iddianın altını saĝlam verilerle dolduramıyorsunuz. Suçlu ben mi oluyorum?

Artı; bu durumun benim inanıp inamamamla ne alakası var?  Hiçbir alakası yok. Yani haklı çıkmak için ne yapacaĝınızı şaşırmış vaziyettesiniz.

Evet; iddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Bunu yapmıyorsanız, gerisi fasa fiso. Bakıyorum Ömer´den destek alınca cesaretlenmişsiniz ve saatler sonra şimdi yanıt vermek aklınıza geldi. Dünyadaki Müslümanların çoĝunluĝu noktasında elinizde kanıt yok; durum bundan ibaret. Hepsi sizin subjektif düşüncelerinizden oluşuyor. Ben sadece bunu diyorum.

59 dakika önce, Bilge yazdı:

İmanın ve paranın kimde olduğu bilinmezmiş o ayrı tabiki fakat şu an genel olarak baktıgımızda kadın cinayetleri, tecavüzler ve daha bir sürüsü yaşanıyorken ülkede müslümanlıgın nasıl gerçekten yaşandığını söyleyebiliriz? Bir başka örnek ise çok bariz olarak İran.

Mevzu dünya geneliydi aslında. Peki, sadece Türkiye olsun.

Türkiye´deki Müslüman nüfus ne kadar?

Bunların kaçta kaçı cinayet, tecavüz işliyor?

Bunlarla ilgili elinizde tarafsız veriler var mı ve bu veriler Türkiyedeki Müslümanların çoĝunluĝunu oluşturuyor mu?

İran demişsiniz; öyle ya onlar Şii idi deĝil mi? Onların çoĝunluĝunun imanı da mı tü ka yoksa?

Son olarak; madem diĝer çoĝunluĝun imanı size göre gevşek, sizin düzgün bir Müslüman olduĝunuza kim karar veriyor?

Link to comment
Share on other sites

11 hours ago, Bilge said:

Müslümanlığın, imanın, dindarlığın sahte olarak yaşandığı gerçeğini bilmemiz gerek. maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim. Kendisine müslüman diyerek yaptıklarını legalleştirebileceklerini düşünen kesim tarafından çok yara almıştır din. Hatta en üzücü olan durumlardan biri bu benim nazarımda. Kalp kıranın namazı kabul olmazmış. Buna rağmen her kötülüğü yaparak camiye gidip namaz kılan müslümanım diyen çok. Fakat insanlar imanı müslümanlığı çok yanlış biliyor ve çok yanlış öğretiliyor. Tarafsız olarak okuyup, ön yargılar olmadan üzerine düşünüp, bir süre imanı yaşamadan sadece müslümanım diyenleri baz alarak yorumlar yapılıyor. 

Allah’ını bilen kişi merhametlidir, kendisine de başkasına da zarar vermekten korkar, vicdan azabı duyar. 

"maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim." 

Iman ettigin kuranda kadinlari 3'er 5'er alin.

Hirsizlik yapanin elini kesin. demiyor mu? Simdi sen gercek imanli olarak, hapishaneleri gez ve hepsinin ellerini kes at o zaman. 

Senin Allah'in insanlari sonsuza dek iskenceyle ateste kizartmiyor mu? 

Link to comment
Share on other sites

18 dakika önce, Cougar yazdı:

"Senin Allah'in insanlari sonsuza dek iskenceyle ateste kizartmiyor mu? 

Bu mevzuda mesela dinsiz imansızlar ayvayı yiyecek, denilebilir. Yanı sırf inanmıyoruz diye, benim gibiler kebap olacak. Zaten konu başlıĝı her şeyi açıklıyor aslında.:D

Fetih 13. pasajı: Allah'a ve Peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz Biz, inkarcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır.

Kaynak: Diyanet İşleri tercümesi

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

9 minutes ago, kavak said:

Bu mevzuda mesela dinsiz imansızlar ayvayı yiyecek, denilebilir. Yanı sırf inanmıyoruz diye, benim gibiler kebap olacak. Zaten konu başlıĝı her şeyi açıklıyor aslında.:D

Fetih 13. pasajı: Allah'a ve Peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz Biz, inkarcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır.

Kaynak: Diyanet İşleri tercümesi

"Allah'a ve Peygamberine kim inanmamışsa bilsin ki, şüphesiz Biz, inkarcılar için çılgın alevli cehennemi hazırlamışızdır."

 

Olaya bak. 

Bu dunyada inanani gelir adam keser, askeri yakar; obur dunyada da sirf inanmadi diye allahi gelir sonsuza kadar atesle iskence yapar. 

Ben, Kurani okumadim; iyiki de okumamisim. 

Link to comment
Share on other sites

27 dakika önce, Cougar yazdı:

Ben, Kurani okumadim; iyiki de okumamisim. 

Okumalısın, çünkü daha neler var neler....:D

Bakara 171. pasajı der ki:

İnkâr edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkâr edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

Kaynak: Diyanet İşleri tercümesi

 

 

Link to comment
Share on other sites

12 saat önce, kavak yazdı:

Okumalısın, çünkü daha neler var neler....:D

Bakara 171. pasajı der ki:

İnkâr edenleri imana çağıran (peygamber) ile inkâr edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen (çoban) ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.

Kaynak: Diyanet İşleri tercümesi

 

 

Ayet çok doğru söylemekte.

Link to comment
Share on other sites

12 saat önce, Cougar yazdı:

"maalesef ki dünyada gerçekten imanla yaşayan müslümanlar azınlıkta diyebilirim." 

Iman ettigin kuranda kadinlari 3'er 5'er alin.

Hirsizlik yapanin elini kesin. demiyor mu? Simdi sen gercek imanli olarak, hapishaneleri gez ve hepsinin ellerini kes at o zaman. 

Senin Allah'in insanlari sonsuza dek iskenceyle ateste kizartmiyor mu? 

Lütfen araştırmadan cımbızla ayetleri çekip anlamlar çıkarma. Ayetin devamında kadınlar arasındaki adaleti sağlayabilirseniz alın diyor. 

Sonraki bir ayet de ise kadınların arasındaki adaleti sağlayamayacağımızdan bahsediyor. Yani anlayacağın savaş ya da özel bir durum yoksa bu ayet geçerli değildir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

12 saat önce, kavak yazdı:

İnanılır gibi deĝil; bir gün Müslümanların çoĝunluĝunun imanını savunacaĝım heeç aklıma gelmezdi.:D

Savunabilirsin. Bir düşünceyi benimsemediğin zaman o düşüncenin tüm taraflarını kötülemen gerekmez.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...