kavak Konu tarihi: Ekim 22, 2022 Report Paylaş Konu tarihi: Ekim 22, 2022 İnsanoğlu şimdiye dek binlerce dinler, kültler ve tarikatlar üretmiştir; bazıları yeryüzüne epeyi yayılıp uzun ömürlü olmuşlardır, diğerleri ise kısa ömürlü olup yerel kalmışlardır. Hăl böyle iken bir dinin oluşması için neye ihtiyaç vardır? Bu sorunun cevabı biraz şaşırtıcı olabilir: Aslında fazla bir şeye gerek yok. Yeni bir dinin oluşumunu gözlemlemenin imkansız olduğunu düşünenler olabilir, çünkü genel kanıya göre dinler çok eski oldukları gibi upuzun bir zamanda büyümüş olmakla beraber somut olarak elle tutulabilir bir yanları da yoktur. Elbette tanınmış mevcut dinlerin yeni yan kolları olmakla beraber, yeni bir din hiçbir zaman en başlangıcından çöküşüne kadar detaylı bir şekilde gözlemlenmemiştir. Tüm dinlerin başlangıcı bir hayli karanlıktır ve muĝlaktır. Kargo kültlerden bihaber iseniz, dinlerin durumu kısaca böyle tanımlanabilir. Kargo kültler isimlerini İngilizce bir kelime olan ve "yük" anlamına gelen cargo´dan alır. Bu bir çatı kavramı olup, birçok farklı ama benzer dini kültlerin olduğu Melanezya´da bayağı yaygındır. Melanezya´nın coğrafik konumu, Avustralya´nın kuzey doğusunda olan, Papua Yeni Gine´nin de ait olduğu Pazifik ada kümeleridir. Bu kültler 2. Dünya savaşı esnasında meydana gelip gelişmişlerdir. Çoğunun ortak noktası, müritlerin bir mesihi beklemeleri ve kıyamet gününde bir "yük" getirecek olması. Çoğunlukla "John Frum" diye anılan bu mesih, bir efsaneye göre tıknaz, yüksek sesli, saçları ağarmış ve parlak düğmeli olup kehanet kabiliyeti olan bir adammış. John Frum´un gerçekten yaşayıp yaşamadığı ise meçhul. Müritlere göre kıyamet gününde yaşlılar gençleşecek, ölümcül hastalıklar tedavi edilebilecek ve "dağlar düpdüz olacak, vadiler dolacak". John Frum, son noktayı İncil´den araklamış olmalı (Jesaya 40, 4) - İncil´i üretenlerin de daha eski olan dinlerden arakladığı gibi. Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Kargo kültlerin en meşhurlarından birisi olan ve hălen ayakta duran birisinin hikayesi, oluşmasının nedeni de dahil, aynen aşağıdaki gibi cereyan etmiştir. Yıl: 1941 Yer: 1980´den beri Vanuatu´ya ait olan Tanna adası Orada görevli olan Amerika´lı askerlerin yaşamı gayet rahat. Bunlar, yerlilerin nazarında "iş" denebilecek herhangi bir şey yapmıyorlar; bütün yaptıkları, yazı masalarının arkasında oturmaları, uzun ve telli direkler çakmaları, ışıklar yanıp sönmeye başlayınca küçük cihazlara konuşmaları veya anlamsızca daire içinde yürümeleri. Vaziyet yerliler açısından gayet net: Askerlerin ataları veyahut bir tanrı için, bunlara düzenli aralıklarla değerli malları ve eşyaları göndermesi için yapılan dinsel eylemler olmalı bunlar. Adanın yerlileri, kendileri hiçbir şey üretmeden defalarca çeşitli malların beyazlara geldiğini görmüşler. Yerliler bundan şu çıkarımı yapmışlar: Gelen malların kökeni doğaüstü bir varlık olmalıydı. Bu yüzden beyazları taklit etmeye başlamışlar. İlk uçaklar beyazlara malları getirdikten sonra adanın yerlileri, yakındaki adanın birinde çalılıkları kesip, temizleyip orada bir tane iniş alanı inşa etmişler ve yanına bambus ağacından bir kontrol kulesi ile agaçtan kulaklıklarla birlikte bir de uçak maketleri yapmayı ihmal etmemişler. Bütün bu uğraşlar John Frum´un uçağını oraya ayartmak içindi - o ise iyi ki hiç gelmemiş, yoksa kült ideolojisine göre dünyanın sonu gelmişti. Aslında yeni bir kültün oluşması bu noktada bitti denebilir ve onlar gerçekleri yanlış yorumlamaları yüzünden ömürlerinin sonuna kadar mutlu mesut yaşamışlar. Ancak Tanna´daki kargo kült de diğer dinlerde olduğu gibi, gerçek oluşum nedenini sürekli muğlaklaştıran bazı değişimlere uğramış. Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Birkaç sene sonra, eskisinden daha az yanlış olmayan, yeni bir öğreti ortaya çıkmış: John Frum Amerika´nın kralıymış. Haliyle Amerikalı askerlerin Tanna´ya uğraması - hatta aralarında bulunan siyahiler de farklı ciltlerine rağmen doğaüstü bir şekilde eşyalarla temin ediliyorlardı - bu inancın daha da pekişmesine yol açmış. Daha sonra Britanya kralı adayı ziyaret ettiğinde, bu kült yine bir değişime uğramış. Prens Phillip çabucak John Frum gibi ilahlaştırılmış ve kült bir rönesans geçirmiş. Elçisiz bir kült olmaz elbette. Nambas isimli bir din adamı, telsiz kullanak John Frum´la düzenli konuştuğunu iddia ediyordu. Kullandığı telsiz aygıtı beline tel sarılmış yaşlı bir kadındı. Bu kadın trans halinde konuşuyordu ve Nambas bunları John Frum´un beyanları olarak yorumlayıp tercüme ediyordu. John Frum, senesi meçhul olan 15. Şubat´ta tekrar gelecekti. Hălă günümüzde onun müritleri ona "Hoş geldin" demek için bu tarihte toplanıyorlar. Onun şimdiye kadar hiç gelmemesi, dindarların şevkini kırmışa benzemiyor. Hălă neden bekledikleri sorusuna, dindarlardan birisi şu yanıtı vermiş: "Siz 2000 senedir İsa´yı bekliyorsunuz, bu durumda biz de birkaç sene daha John Frum´u bekleriz." Hasılı bu Kargo kültün hikayesi bize ne öğretiyor? 1. Kültler çabucak oluşuyorlar. 2. Oluşum nedenleri ve izleri de çabucak muğlaklaşıyor. 3. İnsanların yapısı yanlış çıkarımlara epeyi elverişli. 4. Dinler birbirlerine benziyor, yoktur birbirlerinden bir farkı. Kargo kült gibi Hrıstiyanlık, Yahudilik, İslam ve daha niceleri de zamanında yerel bir kült idi. Dindar olmaya hevesli(!) ve dinden kopamayan bireylerin bu konuyu dikkatlice okumalarını ve dikkate almalarını umuyorum. Kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Cargo_cult https://www.univativ-magazin.de/wie-religionen-entstehen/ Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Mesih John Frum´u bekleyen yerliler! 2 Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2022 John Frum´u bekleyen yerliler gibi diĝer dinlerin müritleri de bir şeylerin olması bekler durur. Bazıları kıyametin gelmesini beklerken, bazıları da bir elçinin/mesihin/mehdinin gelmesini bekler durur. Hepsinin ortak yanı bu. Bugün müslümanlıĝı veya diĝer dinleri allayıp pullamaya kalkanlar, nedense var olan gerçeklere kulaklarını tıkamayı seçiyorlar. Ha bire "Aman da benim dinim şahane, aman da benim tanrım çok yakışıklı!" minvalinde propaganda yapıyorlar. Yahu; yoktur John Frum´u bekleyenlerden bir farkınız. Hâlâ mı görmezsiniz, düşünmezsiniz?" Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: Kasım 18, 2022 Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 18, 2022 Güncelleyelim... Link to comment Share on other sites More sharing options...
Kovulmuş Üye Mesaj tarihi: 1 Eylül Report Paylaş Mesaj tarihi: 1 Eylül Dinleri oluşturan temel etken insanların ölüm korkusudur. Dinler bu temel üzerine kurulmuştur. Sonra insanların bu korkusu siyasete alet edilmiştir. Ve kitaplı sistemli dinler ortaya çıkmıştır. Hiçbir din yoktur ki öldükten sonraya dair bir iddiası olmasın. Herhangi bir dinden ölüm sonrasını çıkartırsanız geriye embesilce yapılan davranışlar kalır. İsterseniz deneyin bir kere. İslam'dan ölüm sonrası konuları çıkartın , geriye ne kalır...kocaman bir hiç...aslında dinlerin ölüm sonrası yalanları da kocaman bir hiçtir. Orasını kimse bilmiyor. Ama deneyimleme şansı bir kez olduğu için geri dönüp anlatan olmamış. İşte bu boşluğu fırsat bilen siyasi tüccarlar hemen insanları yönetmeye başlamışlar. Link to comment Share on other sites More sharing options...
ömerr Mesaj tarihi: 1 Eylül Report Paylaş Mesaj tarihi: 1 Eylül 1 saat önce, somebody yazdı: İsterseniz deneyin bir kere. İslam'dan ölüm sonrası konuları çıkartın , geriye ne kalır...kocaman bir hiç...aslında dinlerin ölüm sonrası yalanları da kocaman bir hiçtir. Orasını kimse bilmiyor. Ama deneyimleme şansı bir kez olduğu için geri dönüp anlatan olmamış. İnsanlar için Tanrı bir araç. Sonsuzluğa gitmeleri için bir araç. Yaptıkları o ibadetlerinin hiçbirini Tanrı için yapmıyorlar. Tanrı kimsenin umrunda değil 🙂 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: 2 Eylül Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: 2 Eylül Tüm dinlerin temeli bir hayli muğlaktır. Hepsinin ilk zamanlarını somut bir şekilde bilen yok, çünkü fazla somut kaynak yok veyahut bir kısmı sonradan geriye doğru düzenlendikleri için, kafasına esenleri eklemişlir, çıkarmışlar veyahut tamamen yeni bir şeye dönüştürmüşler. Somut kaynak (mesela rivayet kültürü) olarak sunulanlar da bir hayli şaibeli. Herkes birbirinden kopya çekmiş. Link to comment Share on other sites More sharing options...
hades Mesaj tarihi: 3 Eylül Report Paylaş Mesaj tarihi: 3 Eylül 32. dakikadan itibaren 5-6 dk' ka izleyin lütfen. yenizelanda' da çocukları görünmez süper bir güç(prenses alice) ile kandırmaya çalışıyor psikolog sözöüm ona din/inanç bilimi(!) yapıyor. çakallar tek taraflı algı ile kendince din güzellemesi yapıyor. kötülüğün vahşetin baş sorumlusu olan din öğretilerini ise es geçiyor. norm düzeni(sap) ile, sözde ilahi düzeni(saman) birbirine katmış. süper gücün varlığına inanç bireyleri kötü davranışlardan alıkoyabilirmişmiş. tam aksine görünmez bir güç kötülük sorununa katmadeğer yapar. süper görünmez gücün normlarının kan vahşete sebep olması gerçeğini nereye koyacaz? tarihte haçlı-islami v.b. v.s. din adına yapılan bu kanlı savaşlar ortada iken böylesi önermeler bilim insanlarına hiç yakışmıyor. insanları süper görünmez güçlerle kontrol altına alamazsınız. bunları ancak modern norm otokontrolü ile sağlayabilirsiniz. bunun en net örneği; almanya' da yaşayan bir türk kurallara riayet ederken, anvatanına döndüğünde aynı kurallara görünmez süpergüç ahlakına rağmen riayet etmemektedir. türkiye'de niye insanlar ölüyor da başka ülkelerde aynı şart ve sonuçlarda bunlar yaşanmıyor? öyle ya en iyi din iman, müslimanlık bunlarda, ama gel gör ki türkiye' yi b*k götürüyor. son 8 sene de 100 bin çocuk kayıp veya ölüymüş memleketde... din-iman referanslı bir sözde toplumda bu rakamlar sizce de çok ucuk değil mi? Link to comment Share on other sites More sharing options...
hades Mesaj tarihi: 3 Eylül Report Paylaş Mesaj tarihi: 3 Eylül son olarak, başlığı açan arkadaşın yıukarıdaki verdiği örnek çok güzel ve gerçekçi. bakınız hindistan da insanlar şu hastalı mikrop yuvası nehre girip arındığına inanıyor. bu hiç kutsal ve zararsız olabilir mi? Link to comment Share on other sites More sharing options...
alpinçayırı Mesaj tarihi: 3 Eylül Report Paylaş Mesaj tarihi: 3 Eylül Dinler, dönemin sosyo-kültürel şartlarından ortaya çıkmıştır. Her şey, Tarım Devrimi ile başladı ondan sonrası çorap söküğü gibi geldi. Tarım Devrimi'yle insanlık yerleşik bir yaşama geçmişti. Tektanrıcılık da bu yüzden: Şehir devletlerini tek bir bayrak altında toplamak ve imparatorluk kurmak. Bu dönem, aynı zamanda özel mülkiyetin ortaya çıktığı zamandır. Semavi dinlerin özeti şudur: 1) Musevilik; Antik Mısır-Sümer-Levant Paganizmi-Zerdüştlük dinlerinin tek tanrı Yahweh ile güncellenmiş halidir. Yahweh bir Ay tanrısıdır ve Musevilik, İbrani dinidir. 2) Hıristiyanlık, Antik Yunan-Roma-Mısır-Sümer-Mitraizm gelenekleriyle oluşturulmuştur ve düpedüz Roma dinidir. İsa bir Güneş tanrısıdır. 3) Müslümanlık; Antik Mısır-Sümer-Arap Paganizmi-Musevilik-Zerdüştlük dinlerinin karışımlarıyla oluşturulmuştur ve Arap dinidir. Allah da tıpkı Yahweh gibi bir Ay tanrısıdır. 1 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saturn Mesaj tarihi: 3 Eylül Report Paylaş Mesaj tarihi: 3 Eylül @alpinçayırı Çok doğru. Tarihte ileriye gittikçe tanrı sayısı da azalıyor. En sonunda ateizme ulaşacağız. Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Mesaj tarihi: 5 Eylül Yazar Report Paylaş Mesaj tarihi: 5 Eylül Mesele sadece 3 semavi dini değil. Dünyadaki tüm dinler için geçerli olan bir husus. Başlanğıçları muğlaklığı korur, temelinde ilk taşı atan belli değildir. Genellikle bir ekip işidir aslında. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountGiriş yap
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now