Jump to content

Neden dinlerde inanmayanlara bonuslar yok? Ve neden cayma bedeli çok ağır?


Ateist-Bakış

Recommended Posts

4 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Bu konuyu hep merak etmişimdir.

Zaten inanmayı seçmiş adamlara hediyeler, kadınlar, zevkler, sefalar vermenin anlamı ne?

Bilirsin, bazıları maymun iştahlı oluyor. Bu nedenle birileri bol kepçeden ha bire sallamış.:D

 

4 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

İnanmayanlara neden bonuslar verilmiyor?

Evet; bu noktada sana katılıyorum. Burada büyük bir haksızlık/adaletsizlik olmasına rağmen, dindarlar kendi inançlarının çok adaletli olduğundan dem vururlar.  Tamamen uydurma bir durum, çünkü dinler adaletten ziyade adaletsizliği dayatırlar. En basitinden... örneğin insanları inananlar/inanmayanlar diye ikiye ayırırlar, efendi/köle ayırımı yaparlar, cinsel ayırımcılığı pohpohlarlar vs.vs.vs.

 

4 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Ve neden vaz geçme hakkı yok? Cayma bedeli neden çok ağır?

Korkutmak uğruna akıllarına ne gelmişse dayatmışlar. Dediğin gibi, dinden cayanları bile hiç rahat bırakmamışlar. İlkellik resmen.

 

4 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Bu pek verimli ve karlı bir alışverişe benzemiyor.

İşte burada feci yanılıyorsun, çünkü günümüzdeki dindarların sayısına bakacak olursan baya başarılı olmuş bir yöntem. Dünyanın dörtte üçü hălă dindar; demek ki göle mayayı tutturmayı becermişler.

Link to comment
Share on other sites

19 saat önce, navigarre necesse est yazdı:

Nasıl verilmiyor? Cehennemde bol bol ateş veriliyor, odun da var. Bolca sıcakta olacak. Daha ne istiyorsun? Hatta yetmiyor boğazına kadar gelecekmiş ateş. Senin istediğin hediye olsun. 

Tanrılar neden ateşle ve yakmakla korkuturlar?

Bunu enine boyuna hiç düşündün mü?

Birisi sırf inanmadı diye neden yakılmakla tehdit edilir?

 

Link to comment
Share on other sites

1 hour ago, kavak said:

Tanrılar neden ateşle ve yakmakla korkuturlar?

Bunu enine boyuna hiç düşündün mü?

Birisi sırf inanmadı diye neden yakılmakla tehdit edilir?

 

 

Açıkçası ahlak sistemi şöyle çalışıyor

İnsanların hepsi şunu yapma bunu yap, böyle düşün vs diye bir çiftliğe sokuluyor.

Bu çiftlikler devlet veya ırk adları taşıyan çiftlikler.

 

Devlet bu sistemi empoze ederek insan türü içindeki gerçek güçlülerin var olmasını, bir araya gelmesini, örgütlenmesini bloke ediyor.

 

Devletlerin hepsinin sistemini bak.

Ahlak adı altında yasaklanan en tepki çeken kavram nedir?

Çocukları katletmek veya istismar etmek diyelim.

İşte o ahlak sistemini dayatan ve uygulayan o sistem ağındaki tüm otoriteler (devletler) bu tepki çeken kavramı silme, görmezden gelme gücüne sahiptir.

Yani ortada insanlara ahlak hipnozu yapılırken dev şeytanlar besleniyor.

Bütün bu ağın toptan yok edilmesi gerektiği tezim bir kez daha %100 doğru çıkıyor.

 

Neyse şu bitcoin meselesi bu otoritelerin en büyük gücünü aşındırıyor. Yok ediyor.

Paranın arkasındaki devlet otoritelerini yok ediyor bitcoin. 

Müthiş bir anarşi icadı yani.

10 yıl içinde t6eminat güçleri aşınmış devletler teker teker imha edilmeye başlanacak.

Bunu da şirketler yapacak.

Biyo kimya, bilişim, uzay, enerji şirketleri birleşip bloklar kuracaklar.

Bitcoin zaten oturdu. Zekilerin para birimi.

Önümüzdeki 10-15 yıl eğlenceli geçecek.

Din ve devletler içinse feryat figanla tabi.

Link to comment
Share on other sites

12 saat önce, navigarre necesse est yazdı:

Harbiden hee, neden ki? Yani neden ateş? Acaba şeyden mi? Fiziksel en büyük acı yanmak mı?

Acı çekmenin karşıtı olan huzuru daha da cazip hale getirmek için. Cehennem acı çekmeyi ve ızdırabı temsil ederken, cennet tam tersine vurgu yapar. Yani huzuru, mutluluğu hedefler. Bu nedenle cenneti başka türlü başarılı bir şekilde pazarlamak mümkün değil ki bu yöntem herkesin bildiği üzere bir hayli başarılı. Hălă insanların ödü kopuyor.

Ayağımıza küçük bir diken battığında bile canımız bir hayli acırken, kimbilir vücudumuz cayır cayır yanarken nasıl acır. Canlı canlı yanmanın katlanılamaz bir ızdırap olacağını tahmin etmek, zor olmasa gerek. Bu dinleri hortlatanlar bunu çok iyi bildikleri için, ha bire buna vurgu yaparlar.

Ancak bu cehennem korkutmacası zamanla bir hayli yıprandı gibime geliyor, çünkü insanlara layık görülen bu tür gaddarca muamele  şevkatli, sevecen, merhametli bir tanrı resmine hiç uymuyor. Piyasadaki tüm tanrı adayları benim gözümde kötülüğün resmini andırıyor.

"Tanrı(lar) kötü olamaz mı?" diye itiraz edenler olabilir. Elbette olabilir ancak ben bugüne kadar taptığı tanrısının kötü olabileceğine inanan bir dindara denk gelmedim. Hepsi ağızbirliği etmişcesine taptığı ilăhın iyi taraflarının reklamını yapmaya çalışır. Onu eleştirmeye dilleri varmaz, çünkü bu durumda cehennemde yanmayı göze alacak cesaretleri yok. Dindarlara bu noktayı dile getirdiğimizde, kötü ve nankör olan biz oluyoruz.

Neymiş efendim? Bizler kim oluyormuşuz da koskoca tanrıyı/tanrıları eleştirmeye yelteniyormuşuz. Kayıtsız şartsız tapacakmışız. Bunu demeye getiriyorlar. Çok beklerler.:D

Link to comment
Share on other sites

20 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

 

Açıkçası ahlak sistemi şöyle çalışıyor

İnsanların hepsi şunu yapma bunu yap, böyle düşün vs diye bir çiftliğe sokuluyor.

Bu çiftlikler devlet veya ırk adları taşıyan çiftlikler.

Devlet bu sistemi empoze ederek insan türü içindeki gerçek güçlülerin var olmasını, bir araya gelmesini, örgütlenmesini bloke ediyor.

Devletlerin hepsinin sistemini bak.

Ahlak adı altında yasaklanan en tepki çeken kavram nedir?

Çocukları katletmek veya istismar etmek diyelim.

İşte o ahlak sistemini dayatan ve uygulayan o sistem ağındaki tüm otoriteler (devletler) bu tepki çeken kavramı silme, görmezden gelme gücüne sahiptir.

Yani ortada insanlara ahlak hipnozu yapılırken dev şeytanlar besleniyor.

Bütün bu ağın toptan yok edilmesi gerektiği tezim bir kez daha %100 doğru çıkıyor.

İnsan türünün sadece sürü halinde ayakta kalabileceği gerçeğini yine gözardı ediyorsun. Sürü sürekli olarak başıboş bir şekilde varlığını sürdüremez. Onları yönlendiren bir kurum, kurallar ve kuralları gözeten bir güç gerekli. Dinlerin bu kadar uzun bir süre ayakta kalmalarının sebeplerinden birisi olan cehennem korkutmacası boşuna değil. Birbirlerini tanımayan insanları tek bir potada toplama gücü var. Adına tapınak, cami, klise...ne dersen de. Hepsini bir arada tutmak için var bunlar.

 

20 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

 

Neyse şu bitcoin meselesi bu otoritelerin en büyük gücünü aşındırıyor. Yok ediyor.

Paranın arkasındaki devlet otoritelerini yok ediyor bitcoin. 

Müthiş bir anarşi icadı yani.

10 yıl içinde t6eminat güçleri aşınmış devletler teker teker imha edilmeye başlanacak.

Bunu da şirketler yapacak.

Biyo kimya, bilişim, uzay, enerji şirketleri birleşip bloklar kuracaklar.

Bitcoin zaten oturdu. Zekilerin para birimi.

Önümüzdeki 10-15 yıl eğlenceli geçecek.

Din ve devletler içinse feryat figanla tabi.

Tamam da; bu şirketleri kimler yönetecek? İnsanlar. Yani eskiden yaşanmış olayların modern bir tekrarından başka bir şey beklememek lazım. Eskiden nasıl ki küçüklü büyüklü krallıklar, derebeylikler, toprak ağaları vardı ve bunlar sürekli birbilerine karşı mücadele ediyorlardı ve savaşıyorlardı, bunlar da farklı davranmayacak. Hiçbirisi halkı falan düşünmüyordu. Bu şirketler de onlardan geri kalmayacak, yani halkın çoğunluğuna pek bir faydası olmayacak.

 

Link to comment
Share on other sites

21 hours ago, kavak said:

İnsan türünün sadece sürü halinde ayakta kalabileceği gerçeğini yine gözardı ediyorsun. Sürü sürekli olarak başıboş bir şekilde varlığını sürdüremez. Onları yönlendiren bir kurum, kurallar ve kuralları gözeten bir güç gerekli. Dinlerin bu kadar uzun bir süre ayakta kalmalarının sebeplerinden birisi olan cehennem korkutmacası boşuna değil. Birbirlerini tanımayan insanları tek bir potada toplama gücü var. Adına tapınak, cami, klise...ne dersen de. Hepsini bir arada tutmak için var bunlar.

 

Tamam da; bu şirketleri kimler yönetecek? İnsanlar. Yani eskiden yaşanmış olayların modern bir tekrarından başka bir şey beklememek lazım. Eskiden nasıl ki küçüklü büyüklü krallıklar, derebeylikler, toprak ağaları vardı ve bunlar sürekli birbilerine karşı mücadele ediyorlardı ve savaşıyorlardı, bunlar da farklı davranmayacak. Hiçbirisi halkı falan düşünmüyordu. Bu şirketler de onlardan geri kalmayacak, yani halkın çoğunluğuna pek bir faydası olmayacak.

 

Ben suçluların dünyasına bakıyorum da,

Onların dünyasının istikrarı çok daha çelik gibi

Senin bu dediğin ahlak, kanun, kural, toplum vs gammaza, yanlış yapana, soymaması, dokunmaması gerekene bir şeyler yapanı sağ bırakıp yaşatıyor.

Ama suçlu dünyasında istisna yok.

Hata yapan yaptığı hatasıyla yok ediliyor ya da etkisizleştiriliyor. Güçlerini kaybediyor.

Yani sözlerin açıkça yanlış.

Dinci ve siyasi çetenin hipnotize ettiği sadık bir nefer gibisin.

Yahu dünya tarihinde hiç güç savaşı yaşanmadı.

Belki Cengiz Han ve İskender'in yaptıkları güç savaşına biraz yakın sayılabilir.

Ama onlar her ne kadar karşılarında organize olabilecek hükmedecek hiç bir yapı kalmasın diye her yeri dümdüz etse de, hakimiyet belgelerinde düzen kurma işinin sorumluluğunu üstlenenler yine teokratik, ilüzyonel şeylerle kurmuşlar bu düzeni.

Yıkanların yapmak istediğini yapanlar bozmuş.

Yıkanlar yapanların eylemlerini sıkıcı bulmuşlar ilgilenmemişler.

 

Çözüm yıkmak,

İnsanlığın huzurlu mutlu var olması için tek çözüm mevcut tüm sistemleri yok etmek

Yıktıktan sonra yapma işini hukukçular, siyasiler, çok konuşanlara vermemek lazım

Doğrudan suçluların ortak çalışmasıyla bir sistem yaratılmalı. Ve sonra o sistemi yaratanlar da yok edilmeli.

Güvenli bir kasa için, kasada bir şeyler saklamak isteyen aptalın değil, kasayı soymayı bilen bir kasa hırsızının kuracağı alarm sistemine güvenilir.

 

 

Link to comment
Share on other sites

6 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Çözüm yıkmak,

İnsanlığın huzurlu mutlu var olması için tek çözüm mevcut tüm sistemleri yok etmek

Yıktıktan sonra yapma işini hukukçular, siyasiler, çok konuşanlara vermemek lazım

Doğada yangın önemli bir yer teşkil eder.  Hatta bazı hayvanlar ve bitkiler için hayati öneme sahiptir.  Ormanın silbaştan yenilenmesine olanak sağlar. Ancak işin içinde insan olunca işin rengi biraz değişiyor. Tüm sistemleri yok etmeye kalktığın an, yenilenmeyi bırak kaos çıkar. Millet birbirini boğazlar. Bunun neticesinde ortaya çıkacak bir sistemin sağlıklı olup olmayacağı bile meçhul. Yani tam bir Rus Ruleti gibi bir şey.

6 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Doğrudan suçluların ortak çalışmasıyla bir sistem yaratılmalı. Ve sonra o sistemi yaratanlar da yok edilmeli.

Güvenli bir kasa için, kasada bir şeyler saklamak isteyen aptalın değil, kasayı soymayı bilen bir kasa hırsızının kuracağı alarm sistemine güvenilir.

Bu iş yaş, çünkü yine kimin neyi nasıl yapacağı mevzusuna gelip takılıyor. Sistemi kimin yok edecegine ve kimin kuracağına, kimlerin suçlu ve kimlerin suçsuz olduğuna kim(!) karar veriyor?

Link to comment
Share on other sites

2 hours ago, kavak said:

Bu iş yaş, çünkü yine kimin neyi nasıl yapacağı mevzusuna gelip takılıyor. Sistemi kimin yok edecegine ve kimin kuracağına, kimlerin suçlu ve kimlerin suçsuz olduğuna kim(!) karar veriyor?

Böyle bir karara gerek yok ki.

Yahu suçlu dünyasında etkin şekilde dönen bir sistem var dedim.

Örnek verdim ya?

Sen ne zannediyorsun suçluların, kriminallerin dünyasında her gün yeni dosyalar birikiyor bir de arşiv mi tutuyorlar?

O bizim embesil rajon anlayışımızda. Filimlerde ya da yayınlarda dinci siyasi otorite böyle bir şey varmış gibi gösterir.

Öyle bir şey yok.

Hayır. Ortada çok güzel bir sistem var. Bir zebra sürü baskısı ve karmaşasının gücü olmadan yalnız başına aslanların bölgesine girerse, yok ediliyor.

Yani aslanlar hata yapan ve yanlışlıkla yer işgali yapmış sürüsüz zebralar diye bir hukuk çıkarmamış :)

 

Bir karar verilecek durum yığılması olmayacak.

Güce dayalı bir piramit şekillenmesi ve ölüm kalım prensipleri devreye girer.

Kimse kimsenin ne düşündüğü neye inandığı ne istediğiyle ilgilenmez.

Benim çizgimi geçti mi geçmedi mi?

Çizgimi geçeceklere caydırıcı yanıt ne olacak?

Bu şekilde basit bir sistem oluşacak.

Hukukla yapılan laf cambazlığı bir tarafın işine yarıyor.

Hukuku uygulayan otoritelerin.

 

Bir endişe taşıyorsun ama ortada çok daha berbat ve iğrenç bir sistem var.

Her alternatif mevcut sistemlerden iyidir.

 

Link to comment
Share on other sites

18 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Böyle bir karara gerek yok ki.

Yahu suçlu dünyasında etkin şekilde dönen bir sistem var dedim.

Örnek verdim ya?

Sen ne zannediyorsun suçluların, kriminallerin dünyasında her gün yeni dosyalar birikiyor bir de arşiv mi tutuyorlar?

O bizim embesil rajon anlayışımızda. Filimlerde ya da yayınlarda dinci siyasi otorite böyle bir şey varmış gibi gösterir.

Öyle bir şey yok.

Hayır. Ortada çok güzel bir sistem var. Bir zebra sürü baskısı ve karmaşasının gücü olmadan yalnız başına aslanların bölgesine girerse, yok ediliyor.

Yani aslanlar hata yapan ve yanlışlıkla yer işgali yapmış sürüsüz zebralar diye bir hukuk çıkarmamış :)

 

Bir karar verilecek durum yığılması olmayacak.

Güce dayalı bir piramit şekillenmesi ve ölüm kalım prensipleri devreye girer.

Kimse kimsenin ne düşündüğü neye inandığı ne istediğiyle ilgilenmez.

Benim çizgimi geçti mi geçmedi mi?

Çizgimi geçeceklere caydırıcı yanıt ne olacak?

Bu şekilde basit bir sistem oluşacak.

Hukukla yapılan laf cambazlığı bir tarafın işine yarıyor.

Hukuku uygulayan otoritelerin.

 

Bir endişe taşıyorsun ama ortada çok daha berbat ve iğrenç bir sistem var.

Her alternatif mevcut sistemlerden iyidir.

 

Kendinle çelişiyorsun. Bir yandan suçlu olarak gördüğün devletleri yok etmek istiyorsun, diğer yandan düzenin değişmesini suçlu insanlara bırakıyorsun.  Suçlu dünyasında da belli başlı kurallar var. Bunlardan bazıları şunlar: Patronun koyduğu kurallar geçerli, patronun dediği olur, patron hep haklı, patrona karşı gelen ayvayı yer vs....

Devletler de bir bakıma böyle işliyor. Devletin kanunları ve kuralları geçerli, kurallara uymayan suçlu duruma düşer, kanunlara uymayan ceza yer, hatta mahpushaneye bile girer vs...

Yani ikisinde de benzer sistemler zaten uygulanıyor. Baş kaldırmak, isyan etmek ikisinde de pekăla mümkün. Başarısız olursan, her iki durumda kelleyi kaybetme olasılığı var. Pratik bir örnek vermek gerekirse, fazla uzağa gitmeye gerek yok. İtalya´ya bak. Mafya hălă orada (bilhassa Sizilya´da) etkisini sürdürüyor ancak oradaki insanlara pek bir faydası yok, çünkü insanlar ölüm korkusuyla yaşıyorlar. Böyle bir sistem, düzen mi istiyorsun?

Kör topal yürüyen demokratik düzenlerde bile biraz da olsa can güvenliği varken, mafya diyarında ise senin can güvenliğin birisinin iki dudağı arasında.

Aslında dinlerdeki düzen de böyle çalışıyor. Kanun koyucu tanrıya karşı gelecek olursan, kebap olacağın kesin.:D

 

Link to comment
Share on other sites

On 07.11.2021 at 13:00, kavak yazdı:

Acı çekmenin karşıtı olan huzuru daha da cazip hale getirmek için. Cehennem acı çekmeyi ve ızdırabı temsil ederken, cennet tam tersine vurgu yapar. Yani huzuru, mutluluğu hedefler. Bu nedenle cenneti başka türlü başarılı bir şekilde pazarlamak mümkün değil ki bu yöntem herkesin bildiği üzere bir hayli başarılı. Hălă insanların ödü kopuyor.

Ayağımıza küçük bir diken battığında bile canımız bir hayli acırken, kimbilir vücudumuz cayır cayır yanarken nasıl acır. Canlı canlı yanmanın katlanılamaz bir ızdırap olacağını tahmin etmek, zor olmasa gerek. Bu dinleri hortlatanlar bunu çok iyi bildikleri için, ha bire buna vurgu yaparlar.

Ancak bu cehennem korkutmacası zamanla bir hayli yıprandı gibime geliyor, çünkü insanlara layık görülen bu tür gaddarca muamele  şevkatli, sevecen, merhametli bir tanrı resmine hiç uymuyor. Piyasadaki tüm tanrı adayları benim gözümde kötülüğün resmini andırıyor.

"Tanrı(lar) kötü olamaz mı?" diye itiraz edenler olabilir. Elbette olabilir ancak ben bugüne kadar taptığı tanrısının kötü olabileceğine inanan bir dindara denk gelmedim. Hepsi ağızbirliği etmişcesine taptığı ilăhın iyi taraflarının reklamını yapmaya çalışır. Onu eleştirmeye dilleri varmaz, çünkü bu durumda cehennemde yanmayı göze alacak cesaretleri yok. Dindarlara bu noktayı dile getirdiğimizde, kötü ve nankör olan biz oluyoruz.

Neymiş efendim? Bizler kim oluyormuşuz da koskoca tanrıyı/tanrıları eleştirmeye yelteniyormuşuz. Kayıtsız şartsız tapacakmışız. Bunu demeye getiriyorlar. Çok beklerler.:D

Mantıklı aslında hee. Hee yıprandı sen öyle san. Ne gerizekalılar var yav anlatamam. 

Hayatım boyunca kayıtsız şartsız bırak tapmayı hayran bile olmamışım ben. :D 

Link to comment
Share on other sites

3 hours ago, kavak said:

Kendinle çelişiyorsun. Bir yandan suçlu olarak gördüğün devletleri yok etmek istiyorsun, diğer yandan düzenin değişmesini suçlu insanlara bırakıyorsun.  Suçlu dünyasında da belli başlı kurallar var. Bunlardan bazıları şunlar: Patronun koyduğu kurallar geçerli, patronun dediği olur, patron hep haklı, patrona karşı gelen ayvayı yer vs....

Devletler de bir bakıma böyle işliyor. Devletin kanunları ve kuralları geçerli, kurallara uymayan suçlu duruma düşer, kanunlara uymayan ceza yer, hatta mahpushaneye bile girer vs...

Yani ikisinde de benzer sistemler zaten uygulanıyor. Baş kaldırmak, isyan etmek ikisinde de pekăla mümkün. Başarısız olursan, her iki durumda kelleyi kaybetme olasılığı var. Pratik bir örnek vermek gerekirse, fazla uzağa gitmeye gerek yok. İtalya´ya bak. Mafya hălă orada (bilhassa Sizilya´da) etkisini sürdürüyor ancak oradaki insanlara pek bir faydası yok, çünkü insanlar ölüm korkusuyla yaşıyorlar. Böyle bir sistem, düzen mi istiyorsun?

Kör topal yürüyen demokratik düzenlerde bile biraz da olsa can güvenliği varken, mafya diyarında ise senin can güvenliğin birisinin iki dudağı arasında.

Aslında dinlerdeki düzen de böyle çalışıyor. Kanun koyucu tanrıya karşı gelecek olursan, kebap olacağın kesin.:D

 

Patron değil o.

Güçlü.

Öldürme mekanizmasını rahatlıkla harekete geçirebilen, kullanabilen ve uygulayabilen, güçlüdür onların dünyasında.

Ben o dünyanın kanunsuzluk, kuralsızlık, kaos içinde en güçlünün oluşturduğu hiyerarşi modelini kopyalamak istiyorum.

Kanunsuzluk, kuralsızlık, kaos içinde güce dayalı toleranssız ve hata affetmeyen bir yapı oluşabiliyormuş işte.

Bu referans için incelebilir.

Yani ahlaksızlık, kuralsızlık, kaos içinde ortaya çıkan sistem güce dayalı ve daha istikrarlı oluyor.

Örneğin en tepedeysen, bir gözün açık uyuyacaksın.

Öyle 100 kişiye para verip beni koruyun ben de uyuyayım denilen sistem bozuk.

 

Suçlulardan iyi organize olmuş 10 bin kişilik bir ordu tüm dünyayı ele geçirebilir.

Her yerde kurallarla onlara organize olma şansı vermiyorlar.

Mesela Rusya'yı örnek alalım.

50 yıldır var olma sebebi ve dayanağı nükleer silah atarım tehdidi bu adamların.

Bu tehdidin işe yarayacağını biliyorlar çünkü ahlak kural düzen din vs hiyerarşisi var herkeste.

Ya bu tehdidi umursamayan bir grup çıkarsa?

Ne olur?

Var olmaması gereken bir yapı yok olur gider.

50 yıldır adam çoluk çocuk üretiyorlar.

Yani yaşamaması gereken bir yaşamı yaşıyorlar.

Sırf ahlak, din, kanun, kural kontenjanındanlar diye.

Link to comment
Share on other sites

  • 2 hafta sonra...
On 09.11.2021 at 22:26, Ateist-Bakış yazdı:

Suçlulardan iyi organize olmuş 10 bin kişilik bir ordu tüm dünyayı ele geçirebilir.

Her yerde kurallarla onlara organize olma şansı vermiyorlar.

Mesela Rusya'yı örnek alalım.

50 yıldır var olma sebebi ve dayanağı nükleer silah atarım tehdidi bu adamların.

Bu tehdidin işe yarayacağını biliyorlar çünkü ahlak kural düzen din vs hiyerarşisi var herkeste.

Ya bu tehdidi umursamayan bir grup çıkarsa?

Ne olur?

Var olmaması gereken bir yapı yok olur gider.

50 yıldır adam çoluk çocuk üretiyorlar.

Yani yaşamaması gereken bir yaşamı yaşıyorlar.

Sırf ahlak, din, kanun, kural kontenjanındanlar diye.

Yanılıyorsun, çünkü nükleer silahlar şimdiye kadar çoğunlukla ilk etapta göz korkutmak için kullanılsa da, iş ciddiye bindiği zaman ona sahip olanlar, kullanmaktan geri kalmayacaklardır. Onu umursamayanların kafasına bir kere attığın zaman, onlardan eser kalmaz. Nükleer silahlar diğer klasik silahlara benzemez, yerelden ziyade küresel yok edici bir gücü yar. Rusya ve benzeri ülkelere kafa tutmak istiyorsan, senin de nükleer silahın mutlaka olmalı. Başka türlü bu tip ülkeleri etkileyemezsin. Rusya bu nedenle tüm dünyanın gözünün içine bakarak Kırım´ı işgal etti. Bunun ahlakla, düzenle vs. alakası yok.

Amerika zamanında boşuna iki defa bu silahı kullanmadı ve kullandığı zaman istediğini de elde etti.  

Link to comment
Share on other sites

@Ateist-Bakış yazılarını güzelce okudum ve anladığımı düşünüyorum.

Biliyor musun, insanların çok eskiden bir sürü kuzenleri vardı. Sadece Home Sapiens yoktu. Sence bütün kuzenlerimiz yavaş yavaş yok olmuşken ve kuzenlerinin hepsini yok eden tek biz kalmışken sen bu canlıya nasıl güvenebilirsin. Anlaşılan insanı Anarşist bakış açısı ile nitelendirip kusursuz sayıyorsun. Ama bu sosyolojiye terstir. İnsan kusurlu bir varlıktır ve böyle de kalacaktır. İnsan her atladığı günde yeni canlılara zarar verir. Böyle bir türün yaptığı şeylere önceden bakman gerek. Sence insan çevresini yok etmedi mi bunca yıldır. Tarım Devrimi ile yerleşik hayata geçen insan çok fazla hata yapmıştır. Zaten bunlar da normaldir. İnsan doğası gereği hatalıdır, kusurludur. Böyle bir canlının yapacaklarına güven duyulamaz. 

Kaldı ki şirketleri yöneteceklerin başında da gene insan olacaktır.

 

Dostum sosyolojiyi anlamak için biyolojiyi de anlamak gerekir. İnsan dili sayesinde organize olmuştur. İnsan dilini keşfettiği ilk zamanlarda "Derenin orada aslan var." gibi terimler ile iletişime geçiyordu. Bu da bir grup insanı daha rahat yaşamaya sevk ediyordu. Bu tür iletişimler nedeniyle insan toplulukları ortaya çıktı. Ardından insanlar dillerini daha iyi kullanmaya başladı. Sadece gündelik yaşam için değil dedikodular için de dili işler hâle geldi. Evet, doğru okudun, dedikodular için de... İnsanlar dedikodu yaptıkça birbirleri ile yakınlaştılar ve uzaklaştılar. Dedikodu ufak çaplı bir topluluğu bir arada tutan şeydir. Bilime göre bu topluluk nüfusu en fazla 150 olabilir. İnsanlar birbirleri hakkında dedikodular yaptıkça birbirlerini tanıdı ve daha büyük gruplar haline geldi. Tabii bu gruplarr en fazla 150 kişiydi. İnsanlar ardından daha büyük topluluklara ulaşacak şeyleri dili sayesinde üretti: Mitler, Dinler, Gelenekler... 

İnsanların fiziksel olarak evrimleri milyonlarca yıl sürerken zeka olarak evrimleriyse çok hızlı ilerledi. İnsanlar dillerini o kadar iyi kullanır oldular ki artık hayal ürünü şeyleri bile üretmeye başladılar. Bunlar dinler veya mitler gibi şeylerdi. İnsanlar dilinin gelişmesi sayesinde düşüncesinin de gelişmesi ile sadece nasıl hayatta kalacağına veya kimin kim ile ne yaşadığına (dedikolar) kafa yormak dışında Ne İçin Yaşadığına da kafa yordu. Doğal olarak dinler, mitler ve gelenekler ortaya çıktı. Dinler veya mitler sayesinde 150 kişilik gruplar bir anda binlerce nüfusa ulaştı. Çünkü artık insanlar bir inanış etrafında toplanmaya başladılar. Bu inanışlar sayesinde bir Hristiyan hiç tanımadığı bir başka Hristiyan için Haçlı Seferlerine katılır oldu. Bu mitler sayesinde bir Türk hiç tanımadığı bir başka Türk için Kurtuluş Savaşına katılır oldu. İnsanlar işte Yuval Noah Hararinin deyimi ile HAYALİ DÜZENLER oluşturdu. Bu düzenleri yıkmak imkansızdır. Yerine sadece yenisi gelebilir. Çünkü insanın kapasitesi anca buna yeter.

Şahsen bir düzeni değiştirmek için bir şeyleri yıkmaya gerek yoktur. Onu bir üst seviyeye çıkartabiliriz. Dünyadaki dinleri yıkacaksak yerine yeni  mitler bulmalıyız. Bu da bir olay çevresinde değil bin yılları aşacak bir olgu çevresinde olabilir.

 

Şahsen bence toplumları din işe değil de millet ile birleştirmek daha uygundur...

 

Bu dediklerimi kısaltmak zorunda kaldım. İleride insanların nasıl bir araya geldiği hakkında forumlar açacağım. Aynı zamanda toplumların millet olarak ifade edilmesi ile de. Esenlikler...

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...