Jump to content

Osmanlı Firavunluğu


Sputnik

Recommended Posts

İnternette, muhafazakar geçinenlerin Osmanlı'yı hep övdüğünü görüyoruz. 

Hiç durduk yere infaz edilen paşalardan veya yapılan diğer kötülüklerden bahsedildiğini görmedim.

Osmanlı'nın sisteminin, Tevrat ve Kuran'da bahsedilen firavunun sisteminden ne farkı var? 

Zuhruf Suresi 54.ayet: "Firavun, milletini küçümsedi ama, onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti."

Alıntı

 

Link to comment
Share on other sites

Hani herkesin bildiği bir söz vardır: "Eskiden her şey güzeldi."

Günümüzdeki bazı insanlar geçmişi övmekle veya geri getirmeye çalışmakla günümüzdeki sorunların çözüleceğini zannediyor galiba.  Halbuki zaman değişmiş, uluslararası ilişkiler farklılaşmış. Yeni müttefikler oluşmuş. Artık kılıçla, tüfekle ve "Vatan Millet Sakarya" yaygarası yaparak bir şey elde edemezsiniz. Çünkü dünyanın öbür tarafından birisi bir düğmeye basıyor ve dünyanın diğer tarafındaki yerler anında darmadağın ve yerle bir oluyor. 

Zaman bilim zamanı. Bilim gücüne hakim olan bir adım önde oluyor, diğerleri ise sadece aval aval bakıyor. Hasılı "Aman da benim atalarım güçlüydü, düşmanlar tir tir titriyorlardı, dünyanın yarısına hakimdik..." minvalindeki gazel okumalar, sadece cahilleri belki azıcık avutur.

Link to comment
Share on other sites

47 dakika önce, kavak yazdı:

Hani herkesin bildiği bir söz vardır: "Eskiden her şey güzeldi."

Günümüzdeki bazı insanlar geçmişi övmekle veya geri getirmeye çalışmakla günümüzdeki sorunların çözüleceğini zannediyor galiba.  Halbuki zaman değişmiş, uluslararası ilişkiler farklılaşmış. Yeni müttefikler oluşmuş. Artık kılıçla, tüfekle ve "Vatan Millet Sakarya" yaygarası yaparak bir şey elde edemezsiniz. Çünkü dünyanın öbür tarafından birisi bir düğmeye basıyor ve dünyanın diğer tarafındaki yerler anında darmadağın ve yerle bir oluyor. 

Zaman bilim zamanı. Bilim gücüne hakim olan bir adım önde oluyor, diğerleri ise sadece aval aval bakıyor. Hasılı "Aman da benim atalarım güçlüydü, düşmanlar tir tir titriyorlardı, dünyanın yarısına hakimdik..." minvalindeki gazel okumalar, sadece cahilleri belki azıcık avutur.

Evet kesinlikle haklısın. Atatürk bu milleti ileri fikirleriyle kurtarmasaydı batı yunan hakimiyetinde, anadolu ise yabancı güçlerin kuklası çakma bir osmanlı sultanı tarafından yönetilecekti. Zaman bilim zamanı demişsin evet doğru ama sadece şimdiyi bilim zamanı olarak tanımlamak yanlış olur. Ortaçağda bile bilimde önde olan milletler gelişiyordu, hatta antik çağda bile bu durum böyleydi... 

Osmanlıların ise sırf askeri güçle süper güç olduğunu sanmıyorum. İngiltere krallarının okuma yazma bilmediği, İspanya'da cadı avcılığı yapılan dönemde Fatih Sultan Mehmet altı tane yabancı dil biliyordu. Hatta o dönemde Osmanlı, toplum olarak en serbest yapıya sahipti.

Osmanlı'nın yıkılmasına sebep olan şey bana göre, kaybedilen savaşlar, ekonominin çökmesi ve nüfusun artmaması. Avrupa askeri sistemine ayak uyduramamak gibi nedenlerde öne sürülebilir.  

Link to comment
Share on other sites

  • 4 ay sonra...
On 07.10.2021 at 23:15, Sputnik yazdı:

Osmanlı'nın yıkılmasına sebep olan şey bana göre, kaybedilen savaşlar, ekonominin çökmesi ve nüfusun artmaması. Avrupa askeri sistemine ayak uyduramamak gibi nedenlerde öne sürülebilir.  

 

Charles de Montesquieu'nun bir sözü var... "Savaşlarla kurulmuş bir imparatorluk, kendini ancak savaşlarla koruyabilir" demiş...

Osmanlı, savaş kazanabilecek kabiliyette kalmaya devam etseydi, yıkılışını önleyebilirdi, buna katılıyorum ama düşmanlarından bilgi bakımından geriye düşmeye başlamışken zaten nasıl savaş kazanabilirdi ki?

Zaten benim bildiğim kadarıyla, 1711'deki Prut Savaşı'ndaki galibiyetten sonra Osmanlı bir daha savaş kazanamamıştır... Yani resmen yıkıldığı 1918 yılına kadar, 207 yıl boyunca zafer yüzü görememiştir...

Benim kanaatime göre Osmanlı'nın en büyük hatası, okumaya, eğitime, bilime gerekli önemi vermemiş olmasıdır.

Her şeyden önce, halkın büyük kısmını cahil bırakmayı tercih etmişlerdir, bunda bir sakınca görmemişlerdir. Sadece küçük, elit bir zümreyi eğitimin kapsamına almışlardır. Fakat onlara da işe yarar bir eğitim verememişlerdir. Çünkü eğitimden anladıkları şey, sadece "nakli ilimler" denilen dinsel bilgileri nesilden nesile papağan gibi aktarmaktır... Bunlar da işte hadis, tefsir, kıraat, kelam, fıkıh, tasavvuf gibi dogmatik, yeniliğe-değişime kapalı, yaratıcılık içermeyen, üretim potansiyeli taşımayan ilimlerdir... Bu "batağa" saplanmışlar ve bir daha çıkamamışlardır...

Esas yapılması gereken ise hem eğitim-öğretimi tüm nüfusa, tabana yaymak hem de eğitimde mutlaka "pozitif bilim"lere değer, önem ve ağırlık vermekti... Pozitif bilimlerle neler başarılabileceğini görmek isteyenler, Batı'nın son 300 yılda nereden nereye gelmiş olduğuna bakarak öğrenebilirler...

Bir devlet olarak insana yatırım yapmanın, zekaya, beyne yatırım yapmanın önemini de kavramış değildiler. Bakınız Mimar Sinan bugün dünyaca saygı gören bir büyük adamdır, cins kafadır... Sinan 1588'de öldü... Peki 1588'den sonra neden dünya tarafından bile saygı görebilecek 2. bir Sinan çıkartılamamıştır? Duraklama Dönemi'nin 1579 yılıyla başladığı kabul edilir... Yıkılana kadar 339 sene geçiyor... Bu 339 senelik süreçte herşeyden önce entelektüel-düşünsel-fikirsel anlamda büyük bir kısırlık, büyük bir çoraklık var... Büyük adam kıtlığı, seçkin beyin, cins kafa kıtlığı var... Bunun sebebini analiz etmek lazım...

Batı'nın öne fırlamasının ve zihinsel anlamda sıçrama yapmasının arka planında 3 kritik gelişme var: 1) Rönesans 2) Reform 3) Aydınlanma Çağı... Osmanlı bu 3 aşamayı hepten ıskalamış, gelişmeleri kös kös uzaktan seyretmekle yetinmiş...

Link to comment
Share on other sites

Bence sanattaki üretim de bir toplumun ulaştığı zihinsel seviyeyi, yeterliliği gösteren bir işarettir. Ve maddî kalkınmayla da bir şekilde ilişkisi vardır.

Wikipedia'da gezinirken sanatın bir dalı ile ilgili bir listeye rastladım, ve bunu görünce Batı'nın ekonomik ve askeri anlamda da Doğu'ya büyük üstünlük kurmasının kesinlikle bir tesadüf olmadığını düşündüm...

Bakınız aşağıdaki liste, küçücük Hollanda'da yetişmiş ressamların bir listesidir. (büyük kısmı 17., 18. ve 19. yüzyılda)

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Dutch_painters

Link to comment
Share on other sites

Firavunluk diyerek dinsel betimleme yapmamak lazım. Firavun dediğiniz insanlar yada o devrin insanları geometri'yi bilime kazandırmış. Hergün yediğimiz ekmek , kullandığınız kağıt bile firavunlar dönemine aittir. Astronomi ve mimariye katkıları ise oldukça fazladır.

 

Bunlara hakaret eden zihniyet yani Müslümanlık döneminde olanlar belli..

İslam mimarisi dedikleri Roma ve İran , tıp bilimi ise Yunan, Çin ve mısır dan alınmış. İnsanlığa sundukları katkı musadan beri 3000 yıllık döneme göre kıyaslanırsa Sümerlerin , ionların , Luilerin yaşadıkları dönemde yaptıklarına göre hiç kalır. Yani Firavunluk demek yanlış olur çünkü onlar daha kısa sürede medeniyetin zirvesine çıkabilmişler ama müslümanlar hala ve hala daha sefilliğe şükür etmeyi tercih ediyorlar.

Ve çeşitli türden diğer bağnaz ideolojiler de aynı çuvalda..

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...