Jump to content

Reis Düşecek Mi?


Charles Dawkins

Recommended Posts

İktidara kim gelirse gelsin zamlar geri alınmayacak. Çünkü borç ve çalınan paraları ödeyeceğiz. Ancak kademeli olarak gelir seviyesi artarak zamlar küçülebilir.

 

Diğer taraftan , halk bilinçlense daha iyi olur artık. Ülke bir gurubun malı değil . Ülke vergisini veren herkesin ortak kullanım alanıdır. Biri bizi kurtarsın mantığı bitmeli. Seni sen kurtaracaksın başkası değil.  Ümmet mantığı bitmeli , mavi gözlü adam mantığı bitmeli..

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, Kafir İmam yazdı:

İktidara kim gelirse gelsin zamlar geri alınmayacak. Çünkü borç ve çalınan paraları ödeyeceğiz. Ancak kademeli olarak gelir seviyesi artarak zamlar küçülebilir.

Diğer taraftan , halk bilinçlense daha iyi olur artık. Ülke bir gurubun malı değil . Ülke vergisini veren herkesin ortak kullanım alanıdır. Biri bizi kurtarsın mantığı bitmeli. Seni sen kurtaracaksın başkası değil.  Ümmet mantığı bitmeli , mavi gözlü adam mantığı bitmeli..

 

"Mavi gözlü adam mantığı" demişsiniz de...

Deniz Baykal CHP'nin başındayken ağırlıklı olarak "laiklik" yani ideoloji üzerinden siyasi söylem geliştiriyordu. Ve bu söylem, siyaseten CHP'ye iyi sonuçlar getirmedi. Bunun farkına varan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin başına geçince söylem bazında laiklik üzerinden bir kutuplaşma yapma politikasını rafa kaldırdı. Hatta Tayyip kendisini tahrik etmesine rağmen onun tuzağına düşmüyor ve din-laiklik üzerinden bir siyasi çekişme içine düşmemeye bir hayli gayret gösteriyor Kılıçdaroğlu... CHP, elbette laikliğe ve Atatürk'e bağlı bir partidir ama bu iki konuyu siyasetin gündemine ve merkezine oturtup bir çekişme konusu yapmanın siyaseten yanlış bir tutum olduğu kanaatine vardı Kılıçdaroğlu bence...

Türkiye'nin gerçek gündemi, son 3.5 yıldır ülkenin ekonomik durumudur. Gerçi demokrasi, laiklik, hukuk devleti, özgürlük gibi değerler de AKP tarafından son dönemde tarumar edilse de halkın çoğunluğu maalesef bu çağdaş değerlerin aşınmasını pek de umursamıyor. Halkın en çok umursadığı şey, ekonominin içinde bulunduğu tablodur! O yüzden Millet İttifakı, daha çok ekonomik vaadlerde bulunarak ve AKP'nin ekonomideki başarısızlığını gündemde tutarak gelecek seçimi kazanma yolunu tercih etmelidir.

Link to comment
Share on other sites

"Somut" ekonomik vaatler neler olabilir?

Ben ekonomi biliminden pek anlamam ama ülkede ekonominin hiç de iyiye doğru gitmediğini esas olarak şu 3 kritere bakarak tespit ediyorum:

1) Ülkenin Gayri safi Yurt içi Hasılası (GDP nominal) son 10 yıldır adeta yerinde sayıyor. 700 milyar dolar civarına takıldık kaldık... Üretimimiz artmıyor... Uzun süre dünyada bu alanda 17. sırada yer alırken nihayet 21. sıraya düştük... AKP 2002'de iktidara geldiğinde Türkiye'yi ilk 10 ülke içine sokacağını vaat etmişti. Bırakın ilk 10'a yükselmeyi, bir de 21. sıraya geriledik... (Aynı süreçte, Amerika Birleşik Devletleri 17 trilyon dolardan 23 trilyon dolara çıktı)

2) Kişi başına düşen milli gelirimiz, bir ara 12.000 dolar civarında iken ve artması umulurken, son 7 yıldır sürekli düşüş yaşadı ve 9.000 dolara kadar geriledi. (Ülke içindeki 10 milyon mülteci bu ortalamaya dahil değil üstelik)... Dünyada bu alanda şu anda 94. sıradayız...

3) Ve tabii ki enflasyonun fırlaması ve alım gücünün bariz şekilde düşmesi... Halkın en çok hissettiği ekonomik veri zaten budur... Enflasyon bir ara % 6 civarındayken şu anda resmi rakama göre % 48... Kaldı ki, gerçek enflasyonun (hissedilen enflasyonun) % 100'ün bile üzerinde olduğu söyleniyor... 2018'den beri tüm ürünlere gelen zam yağmuru duracak gibi görünmüyor...


Muhalefet (Millet İttifakı), bu 3 konuyu somut rakamlarla seçim meydanlarında gündeme getirerek çok net ve açık vaatlerde bulunabilir. Mesela, 5 sene içinde hem GSYH'da hem kişi başına düşen milli gelirde hem de enflasyonda çok ciddi başarılar elde edeceğine söz verebilir. Çok ama çok net taahhütlerde bulunabilir. Halkı ikna edebilirse ve halka güven verebilirse de pekala oyunu arttırabilir...


Dünyadaki ülkelerin GSYH ve kişi başına düşen milli gelirlerine dair linkler:

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)_per_capita

Link to comment
Share on other sites

7 saat önce, aynar yazdı:

"Somut" ekonomik vaatler neler olabilir?

Ben ekonomi biliminden pek anlamam ama ülkede ekonominin hiç de iyiye doğru gitmediğini esas olarak şu 3 kritere bakarak tespit ediyorum:

1) Ülkenin Gayri safi Yurt içi Hasılası (GDP nominal) son 10 yıldır adeta yerinde sayıyor. 700 milyar dolar civarına takıldık kaldık... Üretimimiz artmıyor... Uzun süre dünyada bu alanda 17. sırada yer alırken nihayet 21. sıraya düştük... AKP 2002'de iktidara geldiğinde Türkiye'yi ilk 10 ülke içine sokacağını vaat etmişti. Bırakın ilk 10'a yükselmeyi, bir de 21. sıraya geriledik... (Aynı süreçte, Amerika Birleşik Devletleri 17 trilyon dolardan 23 trilyon dolara çıktı)

2) Kişi başına düşen milli gelirimiz, bir ara 12.000 dolar civarında iken ve artması umulurken, son 7 yıldır sürekli düşüş yaşadı ve 9.000 dolara kadar geriledi. (Ülke içindeki 10 milyon mülteci bu ortalamaya dahil değil üstelik)... Dünyada bu alanda şu anda 94. sıradayız...

3) Ve tabii ki enflasyonun fırlaması ve alım gücünün bariz şekilde düşmesi... Halkın en çok hissettiği ekonomik veri zaten budur... Enflasyon bir ara % 6 civarındayken şu anda resmi rakama göre % 48... Kaldı ki, gerçek enflasyonun (hissedilen enflasyonun) % 100'ün bile üzerinde olduğu söyleniyor... 2018'den beri tüm ürünlere gelen zam yağmuru duracak gibi görünmüyor...


Muhalefet (Millet İttifakı), bu 3 konuyu somut rakamlarla seçim meydanlarında gündeme getirerek çok net ve açık vaatlerde bulunabilir. Mesela, 5 sene içinde hem GSYH'da hem kişi başına düşen milli gelirde hem de enflasyonda çok ciddi başarılar elde edeceğine söz verebilir. Çok ama çok net taahhütlerde bulunabilir. Halkı ikna edebilirse ve halka güven verebilirse de pekala oyunu arttırabilir...


Dünyadaki ülkelerin GSYH ve kişi başına düşen milli gelirlerine dair linkler:

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)

https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)_per_capita

Başka bir yazınızda demişsiniz ya , decentralizasyon, işte mavi gözlü adam mantığı derken bunu kast ettim. İslamcıların herşeyin merkezine İslam’ı ve Muhammed’i oturtup piramit sistemi kurmaları gibi , Türkiye'deki laiklerin de herşeyin merkezine Atatürkçülüğü oturtarak başka bir piramit sistemi kuruyor olmaları doğru değil. İnsani değerler ortak ve evrenseldir. Benimki seninki diye bir kafayı insanlık kabul etmiyor.

Kişi başına düşen gelir konusunda ise şöyle söyleyeyim, Türkiye’de herkese yetecek kadar çok para var. Sorun bu paranın dağılımındadır.

Link to comment
Share on other sites

12 saat önce, aynar yazdı:

 

Türkiye'nin gerçek gündemi, son 3.5 yıldır ülkenin ekonomik durumudur. Gerçi demokrasi, laiklik, hukuk devleti, özgürlük gibi değerler de AKP tarafından son dönemde tarumar edilse de halkın çoğunluğu maalesef bu çağdaş değerlerin aşınmasını pek de umursamıyor. Halkın en çok umursadığı şey, ekonominin içinde bulunduğu tablodur! O yüzden Millet İttifakı, daha çok ekonomik vaadlerde bulunarak ve AKP'nin ekonomideki başarısızlığını gündemde tutarak gelecek seçimi kazanma yolunu tercih etmelidir.

Aslında Türkiye´nin uzun zamandan beri ekonomik sorunları vardı ve hep ötelenerek bugünlere gelindi. Bir türlü sanayileşme sürecini sağlıklı bir şekilde sonuçlandıramadı. Hălă gelişmekte olan bir ülke konumunda. Diğer yandan dediğin gibi mevzu aslında tam olarak bu, eğer muhalefetin bir şansı olacaksa, ekonomik sorunların üstesinden geleceğine halkı ikna edebilmeli.

Sorun da tam olarak burada yatıyor, muhalefete olan güvensizlik bir hayli yaygın. Millet İttikafını oluşturan partilerin genel başkanlarına baktığınızda, ne demek istediğim anlaşılır sanırım. Oradakilerin bir kısmı kendi partilerinden uzak kalmış şahışlar veya uzaklaştırılmış kişiler. Mesela ben Davutoğlu ve Babacan´ın orada olmasına bir anlam veremiyorum. Bunlar kendi partilerinde yer bulamadı diye, hemen karşı tarafa geçmişler, hem de ayrı ayrı parti kurarak. Haliyle bu İttifak bana biraz garip geliyor, çünkü ben tutarsızlık görüyorum.

 

 

Link to comment
Share on other sites

8 saat önce, Kafir İmam yazdı:

Başka bir yazınızda demişsiniz ya , decentralizasyon, işte mavi gözlü adam mantığı derken bunu kast ettim. İslamcıların herşeyin merkezine İslam’ı ve Muhammed’i oturtup piramit sistemi kurmaları gibi , Türkiye'deki laiklerin de herşeyin merkezine Atatürkçülüğü oturtarak başka bir piramit sistemi kuruyor olmaları doğru değil. İnsani değerler ortak ve evrenseldir. Benimki seninki diye bir kafayı insanlık kabul etmiyor.

Kişi başına düşen gelir konusunda ise şöyle söyleyeyim, Türkiye’de herkese yetecek kadar çok para var. Sorun bu paranın dağılımındadır.

 

 

Evet tabii, kişi başına düşen milli gelir rakamı ancak ve ancak "gelir dağılımında adalet" de bir yandan sağlanabilirse gerçek bir anlam ifade eder... Türkiye'de gelir dağılımında da gitgide bozulma görülüyor, iyiye doğru bir gidiş görülmüyor...

Link to comment
Share on other sites

Tayyip'in son seçimde aldığı % 52 oyun % 42'si kendisinin, % 10 kadarı da MHP'lilerden gelen oy idi...

Ama artık ne kendisinin % 42 ne de MHP'nin % 10 oy toplayabilmesi kolay değil...

2018'den sonra ülkede fiyat istikrarı bozuldu, hayat pahalılığı başgösterdi ve geldiğimiz noktada ülkede halkın tek gündemi ekonomi oldu... Yani, Tayyip'in daha önce girdiği ve kazandığı bütün seçimlerden çok daha farklı bir durum, çok daha farklı bir atmosfer var bugün ortada... Tek gündemin bozuk ekonomi olduğu bir seçim yarışında, bir iktidarın % 50+1 gibi yüksek bir oy alması düşük bir ihtimal...

Tayyip'in seçmeni, Tayyip'in mesela dış politikadaki tutumundan, "dik ve bağımsızlıkçı" yaklaşımından veya PKK ve Fetö gibi tehlikeli terör örgütleriyle kararlı-sert mücadelesinden çok memnun gözükmektedirler. Veya işte savunma sanayiinde ülkede ciddi atılım yapıldığına inanmaktadırlar. Tayyip'in yerli ve millilik vurgusundan veya "İHA-SİHA-kalekol yaptık", "yol-köprü-hastane-havalimanı yaptık" söyleminden de çok etkilenmektedirler... Tayyip'in elinde ciddi bir medya gücü de bulunmakta ve bu medyadaki yoğun propagandayla sanal bir gerçeklik yaratıp kendi seçmeninin algısını yönlendirebilmektedir. Fakat neticede "iktidar ekonominin yönetiminde başarısız oldu, belli bir zümreyi zengin ederken halkı fakirleştirdi" algısı da artık ülkeye hakim olduğu için ne söylerse söylesin belli bir miktar oy kaybını önleyememektedir Tayyip... (İlk kez oy kullanacak olan 6.4 milyon genç seçmeni de kendi safına çekmekte pek başarılı değildir bu arada)

Tayyip'in seçmeninin bir kısmı tamamen dinsel (ideolojik) gerekçeyle oy veren bir seçmendir. Tahminimce, % 42'lik kitlesinin % 25 kadarı dinsel gerekçeyle kendisine koşulsuz bağlıdır. Bu % 25 oy, bir nevi garanti oydur ve kemikleşmiş bir tabandır... Bunlar AKP'yi "müslüman partisi", rakip partileri de "kâfir partisi" gibi algıladıkları için her koşulda ve kör fanatik biçimde AKP'yi desteklemektedirler... Şimdi bu % 25 kemik oyun üzerine en fazla % 10 oy koymayı başarsa bile AKP'nin toplam oyu % 35 eder... MHP'den de % 9-10 oy gelse bile hepsinin toplamı % 45 eder... Neticede Cumhur İttifakı'nın cumhurbaşkanlığı seçiminde maksimum alabileceği oy % 45 gözüküyor... Bu da, cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmeleri anlamına gelir... İkinci turda tüm muhalif partilerin seçmenlerinin sandıkta birleşeceğini varsayıyorum tabii...

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, ilginç bir tespit yapıyor... "Artık iktidarla seçmeni arasında kalan tek motivasyon, dindarlık" diyor... Bence isabetli bir tespit... Çünkü hakikaten de "dindarlık motivasyonu" gibi bir bağ eğer hiç var olmasaydı, zaten AKP şu ekonomik buhranda % 10 oyu bile alamazdı herhalde... Dincilik maalesef ki hâlâ Türkiye'de seçmen davranışını etkileyen bir faktör olmaya devam ediyor ve maalesef ki din istismarı belli bir miktar "beleş" oy getirebiliyor partilere...

Link to comment
Share on other sites

Akp nin finansörleri konya Aksaray bölgesinde yoğunlaşan tüccarlardır. Üç harfli market zincirlerinin de üretici ortaklarıdır. Bu yüzden akp hükümetininden sınırsız imtiyazlar alıyorlar. İstedikleri her işi vergisiz yapma hakkı onlara veriliyor.

Demokrasi ve adalet umurlarında bile değil. %hesaplarına çok takılmıyorlar. Pazara hakim olabilen yeni bir iktidar bunların kökünü kazıyabilir. Zayıf noktaları burasıdır. Pazardaki hakimiyet...

Eğer pazara hakim olursanız, üç harfli market zincirlerinden sosyal kart dağıtamazsınız. Rakip üreticilere pazarınızı kapatarak şantaj yapabilirsiniz. Fiyatları kafanıza göre değiştirip halkı manipüle edebilirsiniz. Yada yok satıp suni kıtlık çıkarabilirsiniz. Bütün bunlar halkın yeni iktidara küfretmesi için yeterli olacaktır. Nitekim yetmişlerde akp lilerin bahsettiği yağ tüp şeker kuyrukları böyle oluştu.

Link to comment
Share on other sites

Ülke kaynaklarının heba edilmiş olduğu kesin... AKP, bir menfaat çetesi gibi hareket etti ve sonunda hazinede para da kalmadı. Kayıp bir "128 milyar dolar"dan bahsediliyor. Merkez Bankası’nın kasasında döviz rezervi kalmadı hatta negatife geçti. Devletin elinde özelleştirilecek bir kurum da kalmadığı için iktidar çaresiz durumda. Eskiden yaptıkları özelleştirmelerden elde edilen milyarlarca dolar acaba nerelere harcandı?

Kılıçdaroğlu'nun ülkenin rantını, kaymağını yemekle itham ettiği bir "Beşli Çete" var biliyorsunuz.

Kılıçdaroğlu'nun "Beşli Çete" dediği şirketler şöyle: Cengiz Holding, Limak Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Makyol Holding

Kamu ihaleleri çeşitli usüllerle sürekli bunlara peşkeş çekildi, hâlâ da çekiliyor... Yap-işlet-devret denen bir modelle hazine garantili ve müşteri garantili olarak ihaleler yapıldı ve Beşli Çete AKP tarafından zengin edildi... Anlaşmalar uzun vadeli yapıldığı için ülkenin geleceği de ipotek altına alındı...

Ülkedeki televizyon ve gazetelerin de büyük kısmı bu Beşli Çetenin (veya diğer yandaş müteahhitlerin) kontrolünde olduğundan, sıradan vatandaşın olan bitenden doğru dürüst haberi olamıyor... Medya iktidar yanlısı bir hale geldiği için medyanın halk adına iktidara hesap sorabilme gibi bir özelliği de kalmadı Türkiye'de...

Kılıçdaroğlu iktidara geldiklerinde Beşli Çeteye aktarılan kaynakların hesabını soracağını vaat ediyor...

 

Beşli Çeteyle ilgili 2020'de yayınlanmış bir analiz:

https://medyascope.tv/2020/12/14/kilicdaroglunun-besli-cete-dedigi-holdingler-cengiz-limak-kalyon-kolin-ve-makyolun-aldigi-kamu-ihaleleri/

"Kayıp 128 milyar dolar"la ilgili vikipedi sayfası:

https://tr.wikipedia.org/wiki/128_milyar_dolar_tartışması

Link to comment
Share on other sites

AKP yöneticileri, ülkede ciddi bir kriz olduğunu uzun süre kabul etmek istemediler. Hatta TÜİK'e sahte (düşük) enflasyon rakamları açıklattırdılar. Güya halktan saklamaya çalıştılar gerçekleri.

Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor... Artık kriz derinleşti ve hiç bir şekilde saklanamayacak bir boyuta ulaştı.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan dün demiş ki: "Şu an krizimiz var, kabul ediyorum. Bir problemimiz var, kabul ediyorum. Bu bedeli beraber taşıyacağız milletimizle"

Link to comment
Share on other sites

5 saat önce, aynar yazdı:

AKP yöneticileri, ülkede ciddi bir kriz olduğunu uzun süre kabul etmek istemediler. Hatta TÜİK'e sahte (düşük) enflasyon rakamları açıklattırdılar. Güya halktan saklamaya çalıştılar gerçekleri.

Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor... Artık kriz derinleşti ve hiç bir şekilde saklanamayacak bir boyuta ulaştı.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan dün demiş ki: "Şu an krizimiz var, kabul ediyorum. Bir problemimiz var, kabul ediyorum. Bu bedeli beraber taşıyacağız milletimizle"

Evet yedirmeye geldi mi beşli çeteye veriyorlar. Fatura ve kriz oldu mu halkla beraber , birlikten bahsediyorlar.

Bunu kabul eden gerzeklerin mantığını bir türli çözemedim. Doktora tezi tezi olur bu..

Link to comment
Share on other sites

Beceriksiz, işbilmez, art niyetli yöneticiler ve bilinçsiz, aklını çalıştırmayan bir halkın elinde bir ülkenin nasıl batacağının en güzel örneği olarak Venezuela karşımızda duruyor.

Venezuela, dünyanın en fazla petrol rezervine sahip ülkesi... Düşünün ki, Suudi Arabistan'dan bile daha çok petrol yataklarına sahip... Ayrıca altın, demir, elmas, kömür, uranyum gibi madenler bakımından da ülke toprakları verimli...

Ama gel gör ki, dünyanın en berbat, en aciz ekonomisine sahip ülkesi aynı zamanda... Dünya "sefalet" endeksi raporunda Venezuela 1. sırada yer alıyor. Yüksek enflasyonda şu anda dünya birincisi... Yıllık enflasyon % 5.500 gibi korkunç bir rakama bile çıktı... Asgari ücret, küçüle küçüle ayda 3 dolara kadar indi... Yoksulluk oranının, toplam nüfusun yüzde 94'üne yükseldiği söyleniyor...

Çöküşü başlatan adam olan Hugo Chavez, % 56 oy ile devlet başkanı seçilmişti. Yani, halkın çoğunluğunun seçtiği bir adam, sonuçta ekonomiyi uçuruma sürükledi... O öldükten sonra onun yerine halkın seçtiği Nicolas Maduro'nun mesleği, otobüs şoförlüğüdür ve kendisi lise mezunudur.

Venezuela, başkanlık sistemi ile yönetiliyor ve ülkede ciddi yolsuzluk iddiaları var...

Bir halk, yönetim şeklini ve yöneticileri seçerken isabetli davranmazsa, yoksulluğu dibine kadar yaşayabilir. Varlık içinde bile yokluk çekebilir... Venezuela'nın durumu, ibret almak için harika bir örnek değil midir?

Venezuela'nın elinde petrol gibi bir avantajı olduğu için ileride belki toparlayıp ayağa kalkabilir... Mümkündür... Türkiye'nin ise yeraltında doğal kaynakları olmadığı için işi her zaman zor...

Link to comment
Share on other sites

Gelecek cumhurbaşkanlığı seçimi, hem iktidar hem muhalefet için son derece kritik öneme sahip... Yıllardır AKP'ye yalakalık yapıp duran Rasim Ozan Kütahyalı'nın geçen bir röportajda dediği gibi "bu seçim ya herro ya merro seçimi olacak. Çünkü kazanan her şeyi kazanacak. Kaybeden her şeyi kaybedecek"

Tayyip (siyasal İslamcılar), 20 yılın sonunda bütün devlet kurumlarına, bütün bürokrasiye, bütün devlet aygıtına tam hakim oldular... Hele ki ordu ve yargıyı ele geçirdikten sonra zaten fiilen "parti devleti" denilen bir modele geçilmiş oldu Türkiye'de... Tayyip de düpedüz "tek adam" konumunda...

Şimdi, bütün güç ve yetkiyi bir gecede öylece bırakıp gitmek çok zor gelecektir Tayyip'e ve çetesine... O yüzden ben seçim günü (veya seçim gecesi) AKP çetesinin bazı katakulliler, bazı numaralar, bazı dalavereler çevirebileceklerinden şüphe ediyorum... Hilesiz ve hurdasız, tertemiz bir seçim günü ve gecesi yaşanacağından çok şüpheliyim...

Biliyorsunuz, ABD'deki son seçim bile çok olaylı, sorunlu geçti... Trump seçim sonuçlarına itiraz ederek "bu seçim hilelidir" dedi... Taraftarları, Kongre Binası'nı filan basmaya kalktılar... Şimdi ABD gibi bir ülkede bile kavgasız-dövüşsüz bir seçim yapılamıyorsa, seçim güvenliği ve oy sayım işleminde tartışma-ihtilaf çıkıyorsa, Türkiye'nin kaderini belirleyecek olan seçim pek öyle sağlıklı ve sessiz-sedasız yapılamaz gibi geliyor bana... Çünkü Kütahyalı'nın da dediği gibi "bu seçimde kazanan her şeyi kazanacak. Kaybeden her şeyi kaybedecek"

2019'da İstanbul'daki Belediye seçimini Ekrem İmamoğlu bileğinin hakkıyla kazanmasına rağmen, AKP'liler sonucu hazmedemediler ve uyduruk bir gerekçeyle Yüksek Seçim Kurulu'na seçimi iptal ettirdiler... Bunu da unutmayalım...

Bütün gücün tek elde toplandığı bir parti-devletinde, iktidar değişikliğine yol açacak bir seçim, ölüm-kalım hüviyetine sahip bir seçim, başından sonuna ne kadar şeffaf, adil ve temiz olabilir?.. Josef Stalin'in meşhur sözü vardır: "Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir"

Link to comment
Share on other sites

Anketlerde hep CHP'nin oyu en fazla % 25 olarak gösteriliyor... Sanki CHP % 25'e çakılı kalmış ve ne yaparsa yapsın oyunu hiç artıramazmış gibi bir önyargı herkesin kafasına yerleşti...

Şimdi, en son yapılan 2 seçime baktığımızda, aslında CHP'nin oy artırma eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz...

2018'deki milletvekili seçiminde % 22 oy almışken, 1 yıl sonra yapılan 2019 yerel seçimlerinde il genel meclisinde % 28 oy almış... Yani, oyunu % 6 artırmış... 22'den 28'e çıkartmış...

CHP'nin önümüzdeki seçimlerde bu % 28 oyunu koruması beklenir. Daha az oy alması için hiçbir sebep göremiyorum... Hatta % 28 olan oyunu, % 30'un üstüne çıkartabilmesi gerek...


Sol oylar, 80'li yıllarda Türkiye'de % 30'u rahatlıkla geçebiliyormuş...

35 sene öncesine gidelim...

1987 milletvekili seçimlerinde, Erdal İnönü ve Bülent Ecevit'in partilerinin toplam oyu: % 33

1989 belediye seçimlerinde, Erdal İnönü ve Bülent Ecevit'in partilerinin toplam oyu: % 37


80'lerde, solun % 37 dahi alabildiğini görüyoruz...

Tabii 80'lerden bu yana ülke nüfusunda ve seçmen sayısında çok büyük artış oldu. Ayrıca sağcı seçmen daha çok "ürüyor", yani sağ taban sol tabandan daha çok çocuk yapıyor... Sola oy veren bir kısım Kürt seçmen, kendi milliyetçi partisini kurup oraya yöneldi... Belki bunun gibi faktörler, o günden bugüne ülke nüfus yapısının sol tabanın aleyhine bozulmasında etkili olmuştur...

Link to comment
Share on other sites

  • 3 ay sonra...
On 07.08.2021 at 21:22, kavak yazdı:

Üzgünüm, düşmeyecek.

Sebebi hălă eski nedenlerden birisi. Muhalefet bir türlü yapıcı, inandırıcı ve güvendirici bir siyaset yapmayı beceremiyor. Ellerine geçen fırsatları iyi değerlendiremiyorlar.

Artı; bu memlekette hălă din bezirganlığı işe yarıyor. Seçimlerde mültecilerin o kadar çok etkili olacağını zannetmiyorum, çünkü arkalarında hăla kemikleşmiş dindar bir kesim var.

Düşecek muhterem açlık sefalet din falan dinlemez. Dindarında karnını doyurmaya ihtiyacı var. Türk milletinin birincil önceliği din falan değildir ekonomidir tayyibin önünde 1 yıl var ekonomiyi düzeltti düzeltti düzeltemedi güle güle muhalefetin beceriksizliğine rağmen altını çiziyorum. Bu ekonomide peygamber denilen muhammed olsa bu millet onuda düşürür. :) Ama sen ısrarla düşmeyecek diyorsan iddaya girelim sen kazanırsan sana 1000TL göndereceğim ben kazanırsan sende bana 1000 Euro göndereceksin kabul mü? :)

  • Haha 1
Link to comment
Share on other sites

4 saat önce, Entropyy yazdı:

Düşecek muhterem açlık sefalet din falan dinlemez. Dindarında karnını doyurmaya ihtiyacı var. Türk milletinin birincil önceliği din falan değildir ekonomidir tayyibin önünde 1 yıl var ekonomiyi düzeltti düzeltti düzeltemedi güle güle muhalefetin beceriksizliğine rağmen altını çiziyorum. Bu ekonomide peygamber denilen muhammed olsa bu millet onuda düşürür. :) Ama sen ısrarla düşmeyecek diyorsan iddaya girelim sen kazanırsan sana 1000TL göndereceğim ben kazanırsan sende bana 1000 Euro göndereceksin kabul mü? :)

:D

Hangi kurdan hesaplaşacaĝız?

a) 10 sene öncesinin

b) 5 sene öncesinin

c) bu günün

d) önümüzdeki senenin

Link to comment
Share on other sites

TR nin en büyük politik hatası ; din işinin boş olduğunu halka anlatmamak.....oy yahut başka kaygılarla gerçekleri halktan saklamak....

gerçekleri söylemediği sürece bütün politikacılar alçaktır...namussuzdur.

,seçimi aslında kimin kazandığının bir önemi yok bence.

TR şartlarında kurtarıcının ALLAH putu olduğunu peşinen  kabul eden kitlenin kime oy verdiğinin bir önemi yoktur.. Çünkü bir  sonraki  dinci parti gene oyları alacak ve döngü sürekli devam edecektir.

Link to comment
Share on other sites

4 saat önce, zavalli yazdı:

TR nin en büyük politik hatası ; din işinin boş olduğunu halka anlatmamak.....oy yahut başka kaygılarla gerçekleri halktan saklamak....

gerçekleri söylemediği sürece bütün politikacılar alçaktır...namussuzdur.

,seçimi aslında kimin kazandığının bir önemi yok bence.

TR şartlarında kurtarıcının ALLAH putu olduğunu peşinen  kabul eden kitlenin kime oy verdiğinin bir önemi yoktur.. Çünkü bir  sonraki  dinci parti gene oyları alacak ve döngü sürekli devam edecektir.

Denklem şöyle çünkü

İyi müslüman=iyi aptal

İyi aptal =iyi vatandaş

İyi müslüman=iyi vatandaş

Bu yüzden her gelen siyasetçi aynı ..

Özellikle de cemaatçi yavşaklar dinden ağzı yandığı halde hala dini kullanarak muhalefet ediyorlar. Çünkü birgün iktidars gelirlerse Tayyip gibi onlar da dini kullanarak sömürecekler.

Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır

Vatan için ölen cennetliktir

Allah vatana zeval vermesin

Gibi dogmalarla ülke yönetmek çok kolay.

 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

  • 1 ay sonra...
On 16.07.2022 at 14:35, Kenopsia yazdı:

Zavallı, nerelerdeydin reis özledik seni ya.

yaw işte saçma sapan şeyler geldi başımıza ...onlarla uraşmakdan vakit bulamadık ateistforuma gelmeye...geldiğimizde de kapanmış bulduk forumu....şimdilerde de gerçi çok vakit bulamıyorum ...fırsat buldukça gelip buraları okuyorum...gerekirse de 2 çift laf edip gidiyorum işte . 🙃

sizlerde ne var ne yok. umarım iyisinizdir 🙂

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...