Jump to content

FİZİK KANUNLARI VAR MI?


haci

Recommended Posts

Ateistforumda bir başlık açmıştım: evrenin bütünsel (davranışları demiştim ama düzeltiyorum) hareketleri veya ilkeleri var mıdır?

Şimdi ise, yapılandırmacı epistemoloji göz önüne alındığında bu soru geçersiz bir sorudur: Tabii kasteddiğim evrenin kendisi değil evrenin gözlemine ilişkin bilimin ortaya koyduğu böyle ilke ya da yasalar var mıdır? Ama bu da bilim dışıdır; çünkü bilim evreni bütünüyle gözlemleyemez. Ve bu soru da evrenin ne olduğu ile ilgili soru gibidir yani felsefi ve metafizikseldir. Öyle ise evren bütündür evrendeki her şey birbiriyle bağlantılıdır gibi söylemler felsefidir; bilimsel değildir; öyle değil mi?

Aslinda bilisel algilama olarak cok onemli bir konuya deginmissin.

 

Basta big bang olmak uzere, bugun evren ile ilgili soylenen ve gozlem vermeyen bir suru teori!? vardir.

 

Bunlarin temeli varliksal ve zamansaldir. Yani aklin one surdukleri.

 

Mesela paralel evrenler, ya da evren disinda baska seyler one surmek gibi.

 

Zaten bilimselligin bilgiselligi algilansa, bu tur varliksal ve zamansal akilci niteliklerden uzaklasilir.

 

Yalniz akil illa, evreni bir varlik ya da zaman temelinde degerlendirmek istemektedir. Cunku evreni sanki evren bunyesindeki bir mekan gibi algilar.

 

Zaten bu algilansa, evren degil; hic bir fenomenin metafizik varliksal ne oldugu zaten ortaya bilimsel olarak konamaz.

 

Su iki cumle cok onemlidir.

 

Felsefi- concept's existence

 

Bilimsel functioning of fenomena or concept.

 

Zaten bilimsel yontem ile metafizik akilcilik ta bu naturalist bakis acisi ile farklilasir.

 

Iste o yuzden bilimsel kalabilmek, bilimsel siniri bilissel olarak iyi saptiyabilmekte yatar.

 

Yoksa varliksal zamansal inancsal ideolojik felsefi bilim yapmask yani akli bilimsel algilamak hatasi kacinilmazdir.

 

Ayrica bu algilansa bir suru soru da zaten kendi kendini bertaraf eder. 

Link to comment
Share on other sites

Bir seyin varolmasi algilaniyor olmasindan bagimsizdir.

Varolan birseyin algilanabilir olmasi gerekir.

Bu iki tümceye ilişkin görüşlerini (tabii ki yapılandırmacı epistemoloji doğrultusunda)

öğrenmek istiyorum: Ben şöyle düşünüyorum:

Birinci tümce zaten bilimdışıdır.

Çünkü gözlem vermeyen bir şeyin var/yok konusu felsefidir.

İkinci tümceye gelince algılanabilir olmayı bilimce algılanabilir olmak,

yani gözlem vermek anlamında anlıyorum.

Böyle olunca bu tümce geçerlidir.

(bilimin sınırları içinde kalınca iki tümcedeki felsefesel paradokslar da kalkmış oluyor.)

Link to comment
Share on other sites

Bir seyin varolmasi algilaniyor olmasindan bagimsizdir.

Varolan birseyin algilanabilir olmasi gerekir.

Bu iki tümceye ilişkin görüşlerini (tabii ki yapılandırmacı epistemoloji doğrultusunda)

öğrenmek istiyorum: Ben şöyle düşünüyorum:

Birinci tümce zaten bilimdışıdır.

Çünkü gözlem vermeyen bir şeyin var/yok konusu felsefidir.

İkinci tümceye gelince algılanabilir olmayı bilimce algılanabilir olmak,

yani gözlem vermek anlamında anlıyorum.

Böyle olunca bu tümce geçerlidir.

(bilimin sınırları içinde kalınca iki tümcedeki felsefesel paradokslar da kalkmış oluyor.)

Yeni bir baslik actim. "Uyarilmislik/uyarilis" diye, aslinda bunun algisi ve bilinci hemen hemen her seyi cozuyor.

 

Yani "var" algisinin ve dile getiriminin, neler gerektirdigini ortaya koyuyor.

 

Sana iki cumle, yansitan yok ise, yansima algilanmaz.

 

Uyariyi alan yok ise, verilen uyari algilanmaz.

 

Eger ortada "var algisi" varsa; insanoglu ve onun uyarilmisligi vardir.

 

Bu temelde alan yok ise, var da yoktur.

 

Cunku var uyariyi alanin algisidir. Uyariyi veren de ancak uyariyi alan tarafindan dile getirilir.

 

Var olan bir seyin algilanabilirligi de, bu var olmanin algisina baglidir. Eger buradaki kavramsal algi soyut ise, sadece algilayanin varladigidir ve onun inanc/ideoloji v.s. dogrulamasidir.

 

Yok eger, bu var algisi tartismasiz gozlem veriyorsa, zaten ortada bir fenomen vardir.

 

Unutmamak gerekirki, var algisi mutlaka kavram ile ozdeslesmistir. Yani kavrami vardir. 

Link to comment
Share on other sites

Kuantum kuramı mutlak rastlantı öngören matematiksel bir temel üzerine kuruludur.

Bu durum bilimin kesinliksiz olma ilkesine aykırı değil midir?

"mutlak raslanti ongorumu matematiksel temelini" aciklar misin?

 

Cunku buradaki "mutlak" ve "raslanti" dan ne algilandigina, ya das bu temelin orijinal dildeki cumlesinin nasil tercume edindigine bagli.

 

Yani biliyorsan, bu temelin ingilizcesini de verir misin?

Link to comment
Share on other sites

Nedensizliğin, bilinmezlik ve anlasilmazlikla ayni sey olduğu,

determinist bir bakis acisinin urunudur.

Bu düşünceye göre, nedensiz bir şey oluşabilir.

Ve bu durum nedenini bilmediğimiz şeyler kategorisine girmez;

çünkü nedenini bilmediğimiz şeylerde biz bilmiyor olsak da nedenler vardır.

Uncertainty / belirsizlik, kesinsizlik ilkesini Heisenberg vb bilimciler nedensiz  de birşeylerin

oluşmasının mümkün olduğu şeklinde kabul ederler . Ki kuantum dünyasının böyle özellikleri

olduğunu ileri sürerek bunların (akla aykırı gelse de) olduğu gibi kabul edilmesi gerektiğini söylerler.

Yapılandırmacı epistemoloji doğrultusunda, benim düşüncem şöyledir.

Nedensiz bir şeyin olabileceğini söylemek kesin/mutlak bir söylemdir, bu yüzden bilimsel değildir.

Çünkü bu söylem biase, yansız bir söylem değildir. Yansız bir söylem şöyle olmalıydı: Bir şey oluştu;

nedenini bimiyoruz; hatta nedensiz olarak bile oluyorsa bunu dahi bilmiyoruz. Çünkü bir şeyin

nedensiz olarak oluştuğunu ileri sürmek için bunu olgusal olarak göstermek gerekir.

Gerçi ben nedensiz olarak bir şeyin oluşmasını mantıkdışı olarak görsem de yine biase olmayı sürdürerek,

bunun olgusal olarak gösterilmesini bekliyorum.

Link to comment
Share on other sites

"mutlak raslanti ongorumu matematiksel temelini" aciklar misin?

 

Cunku buradaki "mutlak" ve "raslanti" dan ne algilandigina, ya das bu temelin orijinal dildeki cumlesinin nasil tercume edindigine bagli.

 

Yani biliyorsan, bu temelin ingilizcesini de verir misin?

İngilizcesini veremem ama üstteki mesajım zaten konuya açıklık getiriyor.

Link to comment
Share on other sites

Nedensizliğin, bilinmezlik ve anlasilmazlikla ayni sey olduğu,

determinist bir bakis acisinin urunudur.

Bu düşünceye göre, nedensiz bir şey oluşabilir.

Ve bu durum nedenini bilmediğimiz şeyler kategorisine girmez;

çünkü nedenini bilmediğimiz şeylerde biz bilmiyor olsak da nedenler vardır.

Uncertainty / belirsizlik, kesinsizlik ilkesini Heisenberg vb bilimciler nedensiz  de birşeylerin

oluşmasının mümkün olduğu şeklinde kabul ederler . Ki kuantum dünyasının böyle özellikleri

olduğunu ileri sürerek bunların (akla aykırı gelse de) olduğu gibi kabul edilmesi gerektiğini söylerler.

Yapılandırmacı epistemoloji doğrultusunda, benim düşüncem şöyledir.

Nedensiz bir şeyin olabileceğini söylemek kesin/mutlak bir söylemdir, bu yüzden bilimsel değildir.

Çünkü bu söylem biase, yansız bir söylem değildir. Yansız bir söylem şöyle olmalıydı: Bir şey oluştu;

nedenini bimiyoruz; hatta nedensiz olarak bile oluyorsa bunu dahi bilmiyoruz. Çünkü bir şeyin

nedensiz olarak oluştuğunu ileri sürmek için bunu olgusal olarak göstermek gerekir.

Gerçi ben nedensiz olarak bir şeyin oluşmasını mantıkdışı olarak görsem de yine biase olmayı sürdürerek,

bunun olgusal olarak gösterilmesini bekliyorum.

Bilimde bilimsel olarak onemli olan fenomenin algiya verdigi fonksiyonel/davranissal gozlem yani sonuctur.

 

Iste bilim bu sonuc uzerinden, aldigi gozlemin nedenini degil; nasilini aciklar. Bu da zaten bilimsel/olgusal temeldedir.

 

Herhangibir sonucun olmasi demek, mantiksal olabilirlik olassiliginin olmus olmasi ve gozlem vermesi demektir.

 

Iste bu soncun bilimsel aciklamasi "bu sonucun nasil elde edildigidir".

 

Eger nedensellige girilirse, bu hem akilci ve gozlemsiz, hem bias hem onyargili hem de pesin hukumlu olabilir. Ayrica teleolojik bir tehlike de vardir. Cunku nedenini veren, insanogludur.

 

Bu konuda K.Popper soyle der "eger bilimsel olarak herhangibir neden bu ana kadarhep ayni sonucu da verse, bu onun mutlakligi anlamina gelmez. Cunku yanlislanabilirlik, daimi olarak bakidir."

 

Ayrica buradaki diger bir tehlike de nedeni kabullenip, burdan gozlem vermeyen akilci bir sonuc elde etmektir.

 

O yuzden nedensellik ilkesi bilimsel degil; temelde felsefidir. 

Link to comment
Share on other sites

İngilizcesini veremem ama üstteki mesajım zaten konuya açıklık getiriyor.

Raslanti-random ise yani ozne yok ise teleoloji yok ise dogal secilim ise, baska.

 

Mutlak ise bilimsel bir kav ram degildir. Felsefi bir kavramdir.

 

Ayrica quantumun "uncertainty-kesinsizlik" ilkesi ile de celisir. Kesin olmayan hic bir sey mutlak yani obsolute olamaz.

Link to comment
Share on other sites

Bilimde bilimsel olarak onemli olan fenomenin algiya verdigi fonksiyonel/davranissal gozlem yani sonuctur.

 

Iste bilim bu sonuc uzerinden, aldigi gozlemin nedenini degil; nasilini aciklar. Bu da zaten bilimsel/olgusal temeldedir.

 

Herhangibir sonucun olmasi demek, mantiksal olabilirlik olassiliginin olmus olmasi ve gozlem vermesi demektir.

 

Iste bu soncun bilimsel aciklamasi "bu sonucun nasil elde edildigidir".

 

Eger nedensellige girilirse, bu hem akilci ve gozlemsiz, hem bias hem onyargili hem de pesin hukumlu olabilir. Ayrica teleolojik bir tehlike de vardir. Cunku nedenini veren, insanogludur.

 

Bu konuda K.Popper soyle der "eger bilimsel olarak herhangibir neden bu ana kadarhep ayni sonucu da verse, bu onun mutlakligi anlamina gelmez. Cunku yanlislanabilirlik, daimi olarak bakidir."

 

Ayrica buradaki diger bir tehlike de nedeni kabullenip, burdan gozlem vermeyen akilci bir sonuc elde etmektir.

 

O yuzden nedensellik ilkesi bilimsel degil; temelde felsefidir. 

 

Bilimde bilimsel olarak onemli olan fenomenin algiya verdigi fonksiyonel/davranissal gozlem yani sonuctur.

 

Iste bilim bu sonuc uzerinden, aldigi gozlemin nedenini degil; nasilini aciklar. Bu da zaten bilimsel/olgusal temeldedir.

 

Herhangibir sonucun olmasi demek, mantiksal olabilirlik olassiliginin olmus olmasi ve gozlem vermesi demektir.

 

Iste bu soncun bilimsel aciklamasi "bu sonucun nasil elde edildigidir".

 

Eger nedensellige girilirse, bu hem akilci ve gozlemsiz, hem bias hem onyargili hem de pesin hukumlu olabilir. Ayrica teleolojik bir tehlike de vardir. Cunku nedenini veren, insanogludur.

 

Bu konuda K.Popper soyle der "eger bilimsel olarak herhangibir neden bu ana kadarhep ayni sonucu da verse, bu onun mutlakligi anlamina gelmez. Cunku yanlislanabilirlik, daimi olarak bakidir."

 

Ayrica buradaki diger bir tehlike de nedeni kabullenip, burdan gozlem vermeyen akilci bir sonuc elde etmektir.

 

O yuzden nedensellik ilkesi bilimsel degil; temelde felsefidir. 

peki nedensizlik bilimsel midir

Link to comment
Share on other sites

peki nedensizlik bilimsel midir

Bence neden uzerinde bilimi baglama. Bilimsel olan nasil sorusunun yanitidir.

 

Bir seyin nedeni her turlu olumlu olumsuz sorusu, felsefi ve insanoglu amaclidir.

 

Zaten reason olarak insanoglu bir seyin nedenini sorgular.Ama cause olarak bir neden aramak bilimin isi degildir.

 

Cunku bilim sonuctan yola cikar. Yani bir neden bulup buna sonuc uydurmak felsefenin ideolojisinin inancinin izmlerinin ve etigin konusudur. Zaten akilcilik ta budur.

Link to comment
Share on other sites

Bence neden uzerinde bilimi baglama. Bilimsel olan nasil sorusunun yanitidir.

 

Bir seyin nedeni her turlu olumlu olumsuz sorusu, felsefi ve insanoglu amaclidir.

 

Zaten reason olarak insanoglu bir seyin nedenini sorgular.Ama cause olarak bir neden aramak bilimin isi degildir.

 

Cunku bilim sonuctan yola cikar. Yani bir neden bulup buna sonuc uydurmak felsefenin ideolojisinin inancinin izmlerinin ve etigin konusudur. Zaten akilcilik ta budur.

Ama Heisenberg ve yandaşları; nedensizliği ilke olarak kabul ediyorlar!?

Link to comment
Share on other sites

yani mutlak nedensizliği kastediyorum; hiçbir neden olmaksızın bir şey var olabilir mi; çünkü bu da yanlışlanabilir

Ortada bir sonuc var ise, zaten mantiksal olabilirlik olasiligi olmustur. Yukaridaki gibi sormak bizi ilk nedene ve genelde yaraticiya goturur.

 

Nasil mi? Bulanamamis bir sonucun nedenine tanri vererek- buyuk/tasarim.

 

Einstein'in bile "great design" inanci vardi. Cunku akil illa bir neden arar. 

Link to comment
Share on other sites

Ama Heisenberg ve yandaşları; nedensizliği ilke olarak kabul ediyorlar!?

Neden dersin? Tabi ki indirgemeci mutlakci akilci ve nedenliligin zitti olarak. Illa bir neden ararsan, ya olumlu ya da olumsuz olursun.

 

Sonucta quantumun belirsizligi otomatikman akilda nedensizligi getirir.

 

Bilimin sorusu nasil sorusudur.

 

Biliyorsun, klasik mekanikten quantum mekanigin ulasan bazi "bilim" kisileri de, tanrilarini buldular.

 

Iste bilim bu kadar "kildan ince, kilictan keskindir"

 

O yuzden demerkasyon yani sinirini cagdas olarak belirleme cok onemlidir.

 

Yoksa felsefe temellibilim kacinilmazdir.

Link to comment
Share on other sites

Tamam o zaman düşündüğüm gibi nedensizlik akılcılıktır.

Ama neden sonuç ilişkisi olmaksıızın nasıl? bilinemez ki..

Yani nasıl demek neden sonuç ilişkisini ortaya koymaktır.

Yani nedensellik bilim için bir zorunluluktur.

Yani herhangi bir neden ve sonuç olmaksızın bir şeyi açıklamak mümkün değildir.

Link to comment
Share on other sites

Tamam o zaman düşündüğüm gibi nedensizlik akılcılıktır.

Ama neden sonuç ilişkisi olmaksıızın nasıl? bilinemez ki..

Yani nasıl demek neden sonuç ilişkisini ortaya koymaktır.

Yani nedensellik bilim için bir zorunluluktur.

Yani herhangi bir neden ve sonuç olmaksızın bir şeyi açıklamak mümkün değildir.

Nasil sadece sonucun gozlemini ve surecini aciklar. 

 

Mesela "Dunya neden donuyor?" sorusu ile "dunya nasil donuyor?" sorusu farki; ya da "su neden akiyor?" ile "su nasil akiyor?" farki.

 

Buradaki nasil, sonucun aciklanmasina yoneliktir. 

 

Nedensellik bilim icin bir zorunluluk degildir. Yalniz, olgusal olarak bilimsel ortaya konan neden, sadece gozlem ile yanlislanabilirse; gecerlidir. Akilci ise, once gozleme tasinmasi gerekir.

 

Ayrica nedensellik varliksal temelli bir sorudur. 

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/topic/1419-bilimin-bilimsel-sinirini-belirleme/

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/topic/1323-etioloji-sebepler-bilimi/

 

Nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen ve olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her şeyin bir nedeni olması ya da her şeyin bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratacağı, aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları vereceği iddiasını içeren felsefe terimi.

 

Aynı neden aynı sonuca yol açtığına göre neden–sonuç bağlantısı kesin ve değişmezdir. Bu anlamda evrendeki tüm olay ve oluşlar, kesin, değişmez ve öngörülebilirdir. Diğer bir anlatımla evren, gözlemcinin ya da deney yapanın iradesinden bağımsızdır.

Aynı genellik içinde, belli bir olguyu bilmek onun nedenini bilmek olarak anlaşılır ve bu bakımdan "Neden? sorusu" bilimin temel sorusu olarak görülür. 20. yüzyılın başlarına kadar bilimin temel yasası olarak Nedensellik ilkesi öne sürülmüştür. Kuantum fiziğiyle birlikte bilimin ilkesi olarak nedensellik tartışmalı bir konuma gelmiştir ve bu tartışma hem bilim kuramcıları hem de felsefeciler tarafından değerlendirilmeye devam edilmektedir.

Felsefe tarihi boyunca nedensellik tartışılagelen bir konu olmuştur. Epistemolojiontolojimetafizik alanlarında nedensellik ilkesi üzerine çok geniş bir tartışma tarihi bulunmaktadır. Nedensellik-belirsizlik, nedensellik-özgür irade, nedensellik-olumsallık, nedensellik-belirlenimsizlik, nedensellik- raslantısallık vb. konu başlıkları felsefe tarihi içindeki bazı tartışılagelen konu başlıklarını göstermektedir. Felsefi bir kavram ve eğilim olarak determinizm nedensellik ilkesi üzerinde temellenir.

Gerekircilik, evrendeki tüm olay ve süreçlerin nesnel gerçeklik olduğunu kabul eden bir yaklaşım olarak, nedensellik ilkesi üzerine kurulu bir felsefi yaklaşım biçimidir. Buradaki nesnel gerçeklik, tüm olay ve süreçlerin nesnel yasalarca belirlendiği anlamındadır. Son tahlilde nesnel gerçeklik, neden – sonuç ilişkisine dayanır, her sonuç bir nedene dayanır ve her sonuç başka bir sonucun nedenidir.

Dünyaya gerekirciliğin bakış açısıyla bakmak, farklı yorumlarla ortaya çıkmıştır. Bu görüş temelinde insan iradesi ve özgürlüğünün yok sayılması da, insan iradesine çok geniş bir özgürlük alanı açılması da söz konusu olabilmektedir.

 

Nedenselik ilkesi ve gerekircilik hem metafiziğin hem de bilimsel düşüncenin içinde temel rol oyanayan kavramlardan başlıcalarıdır. Bilimsel düşünce açısından nedensellik insana, nesnel dünyanın bilinebilir ve olanaklar çerçevesinde değiştirilebilir olduğunu göstermiştir. Herhangi bir olayda neden – sonuç ilişkisi biliniyorsa, nedenin değiştirilmesiyle sonuç da değişecektir. Bilimsel gelişmenin temelinde yatan en önemli öncüllerden biridir bu bakış açısı.

 

Iste determinizmin ve metafizigin varliksal tozlerinin determinizminin ve indirgemeciliginin temeli bu nedensellige dayanir. Yani yapitaslari materyalizm idealizm olarak degismez.

Burada da determinizmi curuten serbest irade konusudur.

Link to comment
Share on other sites

Peki uzay neden egri, su akabilsin diye mi?

 

Yani bu egriligin amaci nedir?

 

Ayrica uzayin egriligini hangi duzleme gore belirliyorsun?

neden kelimesini ben ne amaçla anlamında almıyorum

fiziksel neden ya da eski ifade ile sebep anlamında alıyorum

bu yüzden bana eğriliğin amacı nedir diye soramazsın;

ama ben yine de söyleyeyim yani evrenin ve içindeki olayların ve olguların hiçbir amacı yıktur

çünkü hepsi fizikseldir

evrenin eğriliği Einstein'in denklemlerine göre belirleniyor

buna göre evren düze yakın içbükeydir

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...