Jump to content

FİZİK KANUNLARI VAR MI?


haci

Recommended Posts

1-"  Evren daimi oldugundan ve zamansiz oldugundan, enerjisi de daimi ve zamansizdir.  " E İ

Evrenin daimi olduğunu hangi gözlemden çıkarıyoruz; evreni sonsuzca gözlemlemedikki.

2-Mantıksal çeliişki içeren önermeler bunlar da maden insanoğlunun ortaya koyumudurlar,

öyle ise yanlışlanabilirler. O zaman böyle mantıksal ilksavlara da mutlak gözüyle bakılamaz.

3-Bulanık mantık üzerine yapılandırmacı epistemoloji bir şeyler söylüyor mu?

Cunku insanoglu kendini bildi bileli gozlemini aliyor. Yani gozlemini almadigi bir kesinti yok, sureklilik/daimilik var.

 

Yalniz daimi ebedi ya da ezeli degildir. 

 

Zaten bilimde kesinlik te suphe de yoktur. Sadece gecerlilik ve yanlislanabilirlik vardir.

 

Bir seyin yanlislanabilmesi icin, tartismasiz gozleminin olmasi gerekir.

 

Yoksa inan cin ideolojinin akilciligin dogruladiginin, tartismasiz bir gozlemi yoktur ve o yuzden de yanlislanamaz. Dolayisi ile bilimsel degildir.

 

Bulanik mantiktan kastin nedir?

 

Bir ornek ile aciklar misin?

Link to comment
Share on other sites

Yalniz daimi ebedi ya da ezeli degildir. " Bak bu güzel; ifade etmeye çalıştığım tam da bu; yani evreni sonsuzca gözlemleyemediğimiz için ezeli ya da ebedi ifadesini kullanamayız. Yani süreklilik var deriz ama (ezelden ebede gibi) kesinlilik yoktur. O zaman zaten çelişki de kalmıyor. Öyle ise; geleneksel mantık kuralları da kesinlik ifade etmezler:

  "  Aristo tarafından ortaya konan ve mantıksal tümdengelim mekanizmasını yöneten geleneksel kurallar sözüm ona tartışmalı değildir. Önce, kimlik kuralı vardır: Her şey, olduğu şeydir; yani A olarak belirlenen varlık için A, A’dır.” Bir kürek, bir kürektir.” İkinci olarak çelişmeme kuralı gelir. Hem A hem de onun olumsuzu, yani A olmayan geçerli olamaz. “Hem ölü, hem de yaşıyor olamazsınız.” Son olarak “Hariç tutulan orta değer ilkesi” vardır. Her önerme ya gerçektir, ya da gerçek değildir. “ Bu kitabı ya okuyorsunuz, ya da okumuyorsunuz.” Tıpkı öklit geometrisinin, diğerlerinden, gerçeğe tam olarak uygulanabilirliği varsayımı ile ayırt edilebilmesi gibi, bu kuralların da, dünya için geçerli tanımlar olduğuna inanılmaktaydı. Bulanık mantıkta A ya da A değil şeklindeki ikili Aristo mantığı yerine, A ya da  A değil arasında birçok ton vardır. "

Link to comment
Share on other sites

Yalniz daimi ebedi ya da ezeli degildir. " Bak bu güzel; ifade etmeye çalıştığım tam da bu; yani evreni sonsuzca gözlemleyemediğimiz için ezeli ya da ebedi ifadesini kullanamayız. Yani süreklilik var deriz ama (ezelden ebede gibi) kesinlilik yoktur. O zaman zaten çelişki de kalmıyor. Öyle ise; geleneksel mantık kuralları da kesinlik ifade etmezler:

  "  Aristo tarafından ortaya konan ve mantıksal tümdengelim mekanizmasını yöneten geleneksel kurallar sözüm ona tartışmalı değildir. Önce, kimlik kuralı vardır: Her şey, olduğu şeydir; yani A olarak belirlenen varlık için A, A’dır.” Bir kürek, bir kürektir.” İkinci olarak çelişmeme kuralı gelir. Hem A hem de onun olumsuzu, yani A olmayan geçerli olamaz. “Hem ölü, hem de yaşıyor olamazsınız.” Son olarak “Hariç tutulan orta değer ilkesi” vardır. Her önerme ya gerçektir, ya da gerçek değildir. “ Bu kitabı ya okuyorsunuz, ya da okumuyorsunuz.” Tıpkı öklit geometrisinin, diğerlerinden, gerçeğe tam olarak uygulanabilirliği varsayımı ile ayırt edilebilmesi gibi, bu kuralların da, dünya için geçerli tanımlar olduğuna inanılmaktaydı. Bulanık mantıkta A ya da A değil şeklindeki ikili Aristo mantığı yerine, A ya da  A değil arasında birçok ton vardır. "

Buradaki ana fark, gozlemin kesintisiz olmasidir. Daimilik te zaten bu anlamdadir.

 

Bu bahsettigin formel mantiktir. Formel mantik kesinlikci bir mantiktir ve sadece sekilseldir.

 

Benim sitede uc farkli mantigi aciklayan basligim hatta basliklarim var.

 

A A degildir, cunku A bir siniflama ise, bu siniflama icinde farkli A lar vardir.

 

Mesela hristiyanlik ta muslumanlikta din siniflamasinda A dir. Yalniz bir birinden farkli hatta bir birine karsi A dir.

 

Yani muslumanlik A ise, hristiyanlik karsi A dir.

 

Insanoglu vucudu dogdugu andan itibaren olerek yasar. Yani yaslilik demek, vucuttaki hucrelerin olmesi demektir. Yani yasiyan kisi de, olmus bir suru hucre bulunur.

 

3.cunun olmamasi ilekesi de gecersizdir. Cunku "tarafsizlik, kararsizlik, bananecilik, bilinmezlik" iki uctan da degildir.

 

O dedigin bulanik degil, epistemolojik mantiktir. Cunku farkin farkinda olarak, aristo mantiginin fark edemedigini fark etmistir.

 

Mesela kirmizi renk arasindaki farklarin farkina varmak, o renkleri kirmizi olmaktan ali koymaz; ama kirmizinin kendi bun yesinde farklari vardir.

Link to comment
Share on other sites

Mantıkla ilgili bütün başlıklarını okudum;

" O dedigin bulanik degil, epistemolojik mantiktir.

Cunku farkin farkinda olarak, aristo mantiginin fark edemedigini fark etmistir. "

Bana da benzer geldi; zaten sana sormamın bir nedeni de bu benzerlik.

Ama benim okuduğum iki kitapta da bulanık mantık diye geçiyordu;

hatta nette de bulanık mantıkla ilgili birçok kitap ve yazılar var ama bana biraz ağır geldiler.

Ama benin en çok önemsediğim mantığın da bilimsel olması; yani yanlışlanabilir ve yenilenebilir olması.

Çünkü mantıkta akılcılık ve sabitlikten kurtulmak daha da zorlaşıyor. Çünkü insan mantığın değişebilirliğini

mantıksızlık ve saçmalık olarak algılıyor; gelişmiş, yenilenmiş daha ileri düzeyde bir mantık olduğunu anlayamıyor.

Dinden sonra ikinci handikap metafizik natüralizm galiba; çünkü gizli olduğu için insan fark edemiyor.

Doğadan kurtulmak da dinden kurtulmak gibi zor; insana yapıştı mı çıkmıyor.

Bunun biraz daha farkına vardım; tabii konstrüktif epistemolojik bilgilerinin de katkılarıyla. Teşekkürler.

Link to comment
Share on other sites

Fizik yasalarının ürünleri olan teknolojik ürünler;

bu yasaların evrenle tutarlı olduğunun kanıtlarıdırlar.

Bu yüzden; fizik yasalarını, evrene ilişkin ipuçları olarak görmekle

yine metafizik natüralizme mi kaymış oluruz.

Iste burada biase olmamak onemlidir. Yani ispat ya da yanlislamak pesin hukmu ile bilime baslamamak. Hangisi olursa onu ortaya koymak.

 

Aksi onyargi ve pesin hukmun akilciligidir.

 

Yani "bu kanun, yasa, kural kalicidir/degismez ve sorgulanmaz" biasesi her zaman her yerde bir on engeldir.

 

Bu engeli asabilmek icin de, bilimin epistemolojik olarak geldigi ani algilamak ve onun ustune cikmamak, onun ile yetinmek ve de ayni zamanda bu anlik gelinen sinirin daimi degisebilirligini yenilenebilirligini ve olanin eskiyebilirligini ve gecersiz kilinabilirligini unutmamak.

 

Kisaca bilimin bilimsel gelisimini, degisimini ve yenilenimini taki etmek ve buna sadik kalmak.

 

Metafizik naturalizm, insanoglu disindaki gozlem veren diger herhangibir fenomene; insanoglu beyin ve zihin soyutlarini soyutlamalarini ve soyut deger ve degerlendirmelerini adapte etmek ve bunun insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu algilamak yerine, sanki o adapte edilen fenomende varmis gibi algilamaktir.

 

Iste bu algi hem insanoglu varliginin farkindasizligini hem de zihin yuklenen fenomene insanoglunun kendi eliyle kendi teslimiyetini getirir.

Link to comment
Share on other sites

Kısaca söylemek gerekirse:

Ne kadar akla yakın gelse de; hatta 2+2=4 gibi gelse bile;

gözlem vermeyen durumlarda,

akılcı her türlü ilke ve kararlardan kaçınarak

nötr, yansız kalmak.

İşte budur.

Değil mi ?

Evet zihinsel soyutlamanin ilaci qua felsefesidir.

 

Kendi bireysel durumunda ise, kendi tarafini sadece kendinin ne oldugunu ortaya koymak adina dile getirirsin.

 

Herkesin de kendini ne olarak dile getiriyorsa ona saygi duyarsin.

 

Yani ne kimseyi kendi dogrularina cekersin, ne de kimseye kendi dogrularina seni cekmelerine izin verirsin.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1012-evrensel-insan-zihniyetinin-bireysel-bilisselligi/

Link to comment
Share on other sites

örneğin ben kendimin hafif de olsa metafizik natüralizme eğilimli olduğumu fark ettim

bu fark ediş aynı zamanda o eğilimin bırakılmasını da sağlıyor

Aynen ve aferin. Iste bilinc tam da sorunun fark edisidir. Sonucta her sorgulamanmin getirdigi bir sorunun fark edilisi yeni bir bilincin kapisidir.

 

Yani bilinc sorunun algisi ile paraleldir.

 

Zaten sorun yok ise, bilincin degisimine de gerek yoktur. Cunku kisi bulundugu duzeyden rahattir ve sahte bir mutluluk icindedir.

 

Bu konuda benden istedigin bir oneri bilgi v.s. olursa lutfen cekinme.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/?p=4485

Link to comment
Share on other sites

Ben:

İnsanlığın, evren sürdüğü sürece, süreceğine inanıyorum.

Sosyal sosyalizmin bir gün gerçekleşeceğine inanıyorum.

Ölümsüzlüğün bir gün bulunacağına inanıyorum.

Bunlar olumlu inançlardır;

bu gibi inançlar da bilimdışıdırlar ama insana psikolojik güç veriyorlar.

Yoksa bunlar da zararlı mıdırlar?

Link to comment
Share on other sites

Mantıksal bilgi ile bilimsel bilgi arasındaki fark nedir?

(mantıksal bilgiyi bilimde de kullanıyoruz)

Mantiksal bilgi bir yerde bilimin felsefesinin saglanmasida yol ve yon gostermede bir rehber olarak ele alinabilir.

 

Tabi ki bilimsel bilginin her daim yenilenisine, degisimine ve gelisimine ayak uyduracak ve yardimci olacak sekil de, o da kendini paralel olarak yeniletmeli, degistirmeli ve gelistirmelidir.

 

Bir yerde mantik, insanoglu ortaya ne koyuyorsa; onun arka planindaki bilinen ya da bilinmeyen zeka ve zihin duzeyidir.

 

Bu temelde sadece bilimsel alan degil; insanoglunun ortaya koydugu her bir alanin gorunurde olan ya da olmayan bir mantigi vardir.

 

Mesela ortayaatilan bir teorinin, ortaya attiginin gozleme ya da deneye tasinilabilmesinde mantigin onemli rolu vardir.

 

Bilimdeki en onemli mantik, "nasil" sorusuna yanit aramak ve verebilmektir.

 

Neden sorusu ise felsefenin sorusudur.

 

Iste burada mantik soru cevap diyaligindeki uyumu ya da tutarliligi saglar.

 

Zaten mantiksal/matematikselbilgi bilimin bir parcasidir. Matematik ve mantigi her bilim dalinda oyle ya da boyle az ya da cok yer alir.

Link to comment
Share on other sites

Ben:

İnsanlığın, evren sürdüğü sürece, süreceğine inanıyorum.

Sosyal sosyalizmin bir gün gerçekleşeceğine inanıyorum.

Ölümsüzlüğün bir gün bulunacağına inanıyorum.

Bunlar olumlu inançlardır;

bu gibi inançlar da bilimdışıdırlar ama insana psikolojik güç veriyorlar.

Yoksa bunlar da zararlı mıdırlar?

Zararli olup olmamasi bunlarin belki birer misyon haline gelmesi ya da utopik olarak bir temelde kalmasi olarak degerlendirilebilir.

 

Unutmamak gerekir ki; her seyin oldugu gibi, biliminde zihin ufku vardir.

 

Burada onemli olan bu ufku dile getirirken, neyin gerceklesebilecegini neyin henuz gerceklesebilemeyecegini ve de neyin gerceklesebilirlikolanaginin olmadigini ya da bu olanaga ters oldugunu algilamak ve farkina varmak gerekir.

 

Sana bir soru sorayim.

 

Neden cumlelerinin sonunda, "inaniyorum" u kullandin da "dusunuyorum" ya da "umuyorum" u kullanmadin.

 

Aslinda bu kullanimin farki, aciklayabilmek ya da aciklayamamak ta yatiyor.

 

Yani eger sen bu inandiklarina neden inandigini acikliyabiliyorsan, o zaman "dusunuyorum" daha uygundur, ya da insanoglunun insanlasmasi adina bir niyet tasiyorsan, o zaman da "umuyorum" daha uygundur.

 

Cunku inanc sadece bir sezi, duyum olarak vardir ve inananin aciklayabilmesi bilgi ve dusunce gerektirmez.

 

Sadece bir temenni ya da kendi aklini sakinlestirme/tatmin olarak kullanilir.

 

Bu yonde de yani inanilan yonde de inananin kisi olarak bir aktivitesinin olup olmayacagini da pek icermez. Cunku boyle bir aktivite icin, bir itici guc gerekir ki; bu da inanc degildir.

 

Inancin gorevi pasiflestirmek ve tatmin olmaktir. 

Link to comment
Share on other sites

Aslında düşünüyorum demem daha doğru;

inanıyorum diyerek düşünüyorum demeyi kastetmişim;

bu farkın farkına varmamı sağladın; teşekkürler.

Mesajı yazdıktan sonra kendi kendime düşününce

inancın zararlı olduğunu anladım,

ama yeni bir şey yazmaktansa senin yanıtını beklemeyi oygun gördüm.

Salt inançta bir durma ve durdurma var; çünkü inanan insan artık başka bir arayışa girişmez.

yani inanç durdurucu ve engelleyici;

bu açıdan bakınca zararlı demektir.

Umma ya da temenni ise hiçbir çabayı gerektirmediğinden ve çabaya özendirmediğinden,

bu da pasifleştirici ve zararlı demektir.

Düşünmede ise dediğin gibi bir gerekçe bir açıklama var;

ama inançta olduğu gibi nokta koyma yok, ucu açık, 

geliştirebilir, değiştirebilir ve yenileyebilirsin.

Link to comment
Share on other sites

Bir şey; tanrı; ya da tanrı demiyelim A diyelim (tabii Higgs bozonu da olabilir):

var olduğuna ilişkin bir varsayım ileri sürüldü ama kanıtlanamadı.

Bu durumda aşağıdaki ifadelerden hangisi daha bilimsel bir ifadedir:

1-A varsayımı geçersizdir.

2-A yoktur; çünkü A yoktur demek bilimsel olarak mutlaklığı/kesinliği ifade etmez.

   Çünkü bir şeyin yokluğu kanıt gerektirmez; varlığının kanıtlanamaması yokluğunun kanıtı anlamını taşır.

3-A gözlem vermediği için bilimdışıdır.

Link to comment
Share on other sites

Aslında düşünüyorum demem daha doğru;

inanıyorum diyerek düşünüyorum demeyi kastetmişim;

bu farkın farkına varmamı sağladın; teşekkürler.

Mesajı yazdıktan sonra kendi kendime düşününce

inancın zararlı olduğunu anladım,

ama yeni bir şey yazmaktansa senin yanıtını beklemeyi oygun gördüm.

Salt inançta bir durma ve durdurma var; çünkü inanan insan artık başka bir arayışa girişmez.

yani inanç durdurucu ve engelleyici;

bu açıdan bakınca zararlı demektir.

Umma ya da temenni ise hiçbir çabayı gerektirmediğinden ve çabaya özendirmediğinden,

bu da pasifleştirici ve zararlı demektir.

Düşünmede ise dediğin gibi bir gerekçe bir açıklama var;

ama inançta olduğu gibi nokta koyma yok, ucu açık, 

geliştirebilir, değiştirebilir ve yenileyebilirsin.

Aynen ve gayet guzel aciklamis ve yorumlamissin, aferin. :)

 

Hem senin adina hem de insanligin zihin kullanmasi adina, cok memnun oldum.

 

Burada onemli olan "dusunuyorum" diyebilmenin getirdigi, bilgi ve aciklamayamuktedir olmaktir?

 

Cunku "neden boyle dusunuyorum?" sorusunu kendine sorarsan,  Hem kendine hem de bu soruyu sana yoneltecek olanlara yanit vermis olursun. Kimbilir belki de bu yanitini soan gelistirir ya da sen gelistirirsin, boylece dusunceni bilgiye ve yeni dusuncelere tasima olanagi dogar.

 

Onemli olan neir biliyor musun?

 

Daimi kendi kendini kendi degerlerini kendin sorgularken, hem bu sorgulamadaki kendine sordugun sorular ile karsilastiginda ya da herhangibir soru ile karsilastiginda en azindan aciklayacak bir yanitin olur.

 

Ben bundan yillar once bir arkadasin bir sorunu uzerine konusurken, ona bir cumle kullanmistim.

 

Aradan uzun bir zaman gectikten sonra, bu arkadasin olan sorununu cozdugunu gozlemledim.

 

Onun bu yeni ve farkli canli aktif gorunumu beni mutlu etmisti.

 

Bir gun bana kendisinin sorununu cozdurenin benim o ona soyledigim cumle oldugunu acikladi.

 

Ben de merakla o cumlenin hangi cumle oldugunu sordum.

 

Cunku ben genelde bu tip seyleri hatirlamam. Kullanirim ve biter.

 

Arkadas soyle dedi. "Sen bana demistin ki 'ben kendi kendimi kendi sorgulamam ile oyle bir dovuyorum ki, disaridan bana gelecek her turlu yikici elestiri v.s. bunun yaninda sinek viziltisi kalir"

 

Yani sen kendini sorguladikca ve yeniledikce gelistirdikce, kendi kendini her yonuyle elestirebildikce, baskalarinin sorulari zaten sen kendine sordugundan, sana surpriz olmaz.

 

Unutmaki sen bir bir olarak dunyada yasam suren turunun her birinin her turlu dusuncesini ve davranisini kendinde tasiyabilirsin.

 

Iste bu kendini sorgulama, seni sende cogul yapar. 

Link to comment
Share on other sites

Bir şey; tanrı; ya da tanrı demiyelim A diyelim (tabii Higgs bozonu da olabilir):

var olduğuna ilişkin bir varsayım ileri sürüldü ama kanıtlanamadı.

Bu durumda aşağıdaki ifadelerden hangisi daha bilimsel bir ifadedir:

1-A varsayımı geçersizdir.

2-A yoktur; çünkü A yoktur demek bilimsel olarak mutlaklığı/kesinliği ifade etmez.

   Çünkü bir şeyin yokluğu kanıt gerektirmez; varlığının kanıtlanamaması yokluğunun kanıtı anlamını taşır.

3-A gözlem vermediği için bilimdışıdır.

Burada varsayimin dayanagi onemlidir. Inancsal mi, varliksal mi, ideolojik mi, felsefi mi, teorik mi v.s.

 

Birde varsayimin;

 

Eger mantiksal olabilirlik olasiligi olmamis ise, bu olasiligin olabilirligi yani gozlemi olanagi nedir ve nelere baglidir?

 

Ya da bu butun bilim dunyasinin henuz yerineyeni bir teori gelistirememis olmasindan mi dir?

 

Mesela steady state theory, yani duragan durgunluk teorisi, big bang oncesi teorisi idi ve daha uzerine fazla bir gelisme olmasdan, big bang teorisi ortaya atildi ve bilim cevresi bu iki teoriden big bangin daha bilimsel olduguna karar verdi.

 

Bugun her iki teoride mevcut oldugu halde, duragan durgunluk teorisi bilimsel bir ragbet gormez.

 

Iste A sikki bunun ile ilgilidir. Yani bir teoriyi baska bir teori bilimsel yatkinlik bakimindan gecersiz kilabilir.

 

B- Bilimde genelde bilgi ve kavram temelinde "yoktur" yoktur. Cunku bilim zaten bilinen ve bildirilendir. Dolayisi ile burada "yok" olan bilimsel olarak nedir?

 

Bir seyin varliginin kanitlanamamasi onun kanitlanamaz anlamini icermez. Cunku bilimde kesin cizgiler yoktur.

 

C- gozlem verip vermemesini bir zamana oturtmak ta bilimsel degildir. Mesela big bang hala gozlem vermemektedir. Burada onemli olan bir baska teorinin baska bir sekilde ortaya atiilabilecegi olanagidir.

 

Yani bir varsayimin teorisini bilimsel yatkinlik olarak baska bir  teori gecersiz kilabilir. Yukaridaki big bang ornegi.

 

O acidan ucu de bilimsel degildir.

 

Bilimin yontemi bellidir.

 

Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

  1. Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi
  2. Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi
  3. Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması
  4. Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması
  5. (3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9a/Bilimsel_y%C3%B6ntem.png

Link to comment
Share on other sites

Yani şimdi Cern'deki deney sonuçlarında Higgs bozonu bulunamadığı takdirde

Higgs bozonu diye bir şey yoktur diyemeyiz mi?

Bence bilimsel olarak diyebiliriz çünkü bu zaten mutlak yokluk anlamını değil

göreli yoktur anlamını içerir öyle değil mi? 

Dedigim gibi bilimde bilimsel olarak "yok" yoktur. Bilim bilmek bulmak ve algilamak icin yola cikar. Bu yola cikista biase olmamasi icin de, ya bir seyi ispatlamak ya da bir seyi yanlislamak durumundadir ve bunlarin hangisini yapacagi gibi bir on yargi ya da dusuncesi, pesin hukmu yoktur.

 

Big bang bir teoridir, ya kanitlanacak ya da yeni bir teoriye acilacaktir.

 

Bunlardan hangisi olacagini da bilim belirliyecektir.

 

Burada bir kesinlige gitmek adina zamansal bir sinir yoktur.

 

O yuzden bir seyi yok demek, onu sonlandirmak demektir.

 

Var demekte ispatlamak demektir.

 

Ya da bu eldeki teoriden bilime daha yatkin yeni bir teori ortaya atilir.

 

O yuzden "higgs bozonu bulunamadigi taktirde" cumlesinin zamansal bir siniri yoktur.

 

Higgs bazonu degil de baska bir sey bulunabilir.

 

Yokluk bir sonlandirmadir, bilim ne bilgiyi ne bulguyu ne de kurguyu sonlandirmaz. Sadece bilimsel olarak hangisine erisirse onu one surer, ispatlar ya da yanlislar.

 

Var/yok sadece ontolojik temelli varliksal alginin inanc ve ideolojilerindedir.

 

Bilimin bilgisinde, olgusunda ve teorisinde "yok" yoktur.

 

Eldeki mantiksal olabilirlik olasiliginin hangisi bilimsellige daha yatkinsa o on plandadir, taki baska bir sey daha yatkin olana kadar.

Link to comment
Share on other sites

Varlıksal/ontolojik olarak varlık ne anlamını geliyor.

Yani evrenden/doğada başka bir varlık yokki; 

hadi tanrıyı anladım ama varlık da ne oluyormuş.

Varlik, metafizigin felsefedeki varligi inceleyen yanidir.

 

Metafizik te fizik otesi demektir.

 

Cunku varlik ile ilgili one surulen tozler kuramlar v.s. zaten fizik degil, fizik otesidir.

 

Burada diger bir fizik otesi de bu one surulen tozlerin ya da kuramlarin one surdugudur.

 

Materyalizmin one surdugu madde, fizikseldir.

 

Idealizmin one surdugu dusaunce fiziksel degildire.

 

Pozitivizmde de boyle bir one surum "yok" tur.

 

Bunlari yani tozleri felsefede siniflamak, ingilizce deki substance ve nitelik olarak ta seubstential varlik yani existance dir.

 

Bu temelde ontolojinin ve de felsefi temelde gercegin ne oldugunun ya da gercek varligin zaten tartismali olmasi da bundandir.

 

Materyalizm de gercek varlik-nesnel

 

Isealizmde-oznel

 

Pozitivizmde de isimsel dir.

 

Halbuki insanoglu varliginin kendisi zaten bu ucunu de icerir.

 

Varligin her turlu ne oldugunun indirgemeci determinist kesin mutlak ilk tek olarak ortaya konmasi tartismasi akilci ve felsefidir, bilimsel degildir.

 

Bilimde ise, bilim varligi ne olarak ortaya koymaz, sadece fenomen dedigi varligi gozlemler ve ondan aldigi gozlemi bildirir ve varlik tartismasina giormez.

 

Cunku bilimde tartisma yoktur, olgu tartismasiz gecerlidir ve bilim varligin felsefi olarak ne oldugunu kesin yani tartismasiz olarak ortaya koymaz ve koyamaz.

 

Cunku bilim ve bilgi tamamen bir insanoglu ortaya koyumudur ve ortaya koydugu fenomeni degil; ondan aldigi gozlemi ortaya koyar.

 

Bu temelde evren bir fenomendir. Cunku insanoglu algisina gozlem verir.

 

Benim sitede "metafizik varlik algisinin sonu" adli basligim var.

 

Kisaca varligin ne oldugunu ortaya koymak, bilimsel degil; felsefidir ve felsefenin metafiziginin konusudur.

 

Varligin gercek ile olan bagi da hem epistemolojinin hem de metafizigin konusudur.

 

Metafizikteki gerceklik algisi varlik temelionde, farkli realite olarak yansirken, epistemolojide gerceklik algisi bilgi temelinde "gercegin ne oldugunun inanc/ideoloji v.s.( yani biade ile) dogrulanmasidir.

 

Benim bilimsel felsefe olarak savundugum, bilgi felsefe ve teorilerinden olan yapilandirmaci bilgi de, gerceklik; insanoglu yapilandirilmisligidir. Yani gercegin ne oldugunu insanoglu kendi inancinin/ideolojisinin kendine dogrulamasi ile ortaya koyar. 

Link to comment
Share on other sites

  • 4 hafta sonra...

Ateistforumda bir başlık açmıştım: evrenin bütünsel (davranışları demiştim ama düzeltiyorum) hareketleri veya ilkeleri var mıdır?

Şimdi ise, yapılandırmacı epistemoloji göz önüne alındığında bu soru geçersiz bir sorudur: Tabii kasteddiğim evrenin kendisi değil evrenin gözlemine ilişkin bilimin ortaya koyduğu böyle ilke ya da yasalar var mıdır? Ama bu da bilim dışıdır; çünkü bilim evreni bütünüyle gözlemleyemez. Ve bu soru da evrenin ne olduğu ile ilgili soru gibidir yani felsefi ve metafizikseldir. Öyle ise evren bütündür evrendeki her şey birbiriyle bağlantılıdır gibi söylemler felsefidir; bilimsel değildir; öyle değil mi?

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...