-
İçerik sayısı
2.188 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
24
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by alpinçayırı
-
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 1995'te Refah Partisi'nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'yken İstanbul'a üçüncü boğaz köprüsü yapmak isteyen dönemin Refahyol Hükumeti'nin başbakanı Tansu Çiller'e çektiği bir resttir. Evet; İstanbul'a üçüncü boğaz köprüsü yapmak bir cinayetti, bu cinayeti de Tayyip Erdoğan, kendi iktidarı döneminde kendi elleriyle işledi ve İstanbul'un ormanlarını bir rant uğruna talan etti. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri İstanbul tırafiğinin neyine yetmiyordu da tuttun, yine her zamanki gibi kendini yalanlayarak bu işten de çark edip İstanbul'un en kuzeyine gereksiz yere Üçüncü Köprü'yü diktin ve senin bu ihanetin yüzünden durduk yere İstanbul şehir merkezi kuzeye doğru genişledi? Hadi, iki Boğaz Köprüsü'nde tırafik çok yoğun oluyorsa Marmaray ve Avrasya Tüneli gibi alternatif zorunlu güzergahlar da var. Hayırdır Tayyip, o dönemde iktidarda sen olmadığın için mi Üçüncü Boğaz Köprüsü cinayet oldu? Bir de Demirel ve Özal, Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet Köprüleri'ni yaparken bu yatırımlar o dönemde birer zorunluluktu. Süleyman Demirel ve Turgut Özal, ilgili köprüleri yaparken Tayyip Erdoğan gibi tükürdüğünü yalamadılar. Üstüne üstlük; Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün maliyeti, diğer iki köprünün maliyetinden çok daha fazla. Eğer Tayyip Erdoğan, 1995'te başbakan hatta bakan bile olsaydı Üçüncü Köprü'yü yaptırırdı. Şuna bak, herifin her konuşması çifte standart. Ahlaksız, terbiyesiz, şarlatan seni... İlgili linkler: 1) https://bianet.org/haber/3-koprunun-sekiz-yillik-hikayesi-191861 2) https://evrensel.net/haber/213864/ucuncu-kopru-istanbul-a-ihanet 3) https://tele1.com.tr/erdoganin-28-yillik-ucuncu-kopru-seruveni-592158/amp/ 4) https://yenicaggazetesi.com.tr/erdogan-3-kopruye-boyle-itiraz-etmis-160513h.htm 5) https://t24.com.tr/haber/tansu-cillerin-3-kopru-istegine-erdogan-cinayet-diye-karsi-cikmis,261072 6)
-
"Vahiy kesintisi" anlamında gelen Arapça bir tamlama. Bilindiği üzere Varaka; Müslümanlığın oluşumunda, dinler tarihiyle alakalı Muhammed'e ilgili ayetleri veriyordu. Varaka, Muhammed'den yaklaşık 30 yaş büyüktü ve haliyle o dönemin görmüş geçirmiş aksakallı yaşlılarından birisiydi. Varaka bin Nevfel öldükten sonra Muho'ya gelen ayetler, birden kesildi. Muhammed, bu durumu fark edince toplum nazarında kötü duruma düştüğü için inceden şehir dışına kaçtı ve ıssız bir dağın başına sığındı. Muhammed'in foyası ortaya çıktığı ve Arabistan'da kötü bir duruma düştüğü için Muho, kendini sarp bir uçurumdan aşağı atmak istedi; lakin sonradan bu intiharından vazgeçti. Bu olayı ben uydurmuyorum, hepsi sahih(doğrulanmış/gerçek) İslam kaynaklarında yazılıdır. Bana inanmıyorsanız İnternetten açın, ilgili kaynakları okuyun. Vay be; "intihar haram" diyen peygambere bak sen, zamanında kendisi sırf foyası ortaya çıktığı için intihara kalkışmış. Ele verir talkımı(öğüt), kendi yutar salkımı. Ayrıca İslam'da intiharın günah olmasının kökeni taaa Zerdüştlüğe dayanır. Zerdüştler de aynı Müslümanlar gibi intihar etmeyi "Tanrı'ya karşı yapılmış büyük bir haram" olarak görürdü. İntihar, onursuzların anlayamayacağı kadar onurlu bir eylemdir. Normalde intihara karşıyım ama karaktersizce yaşayacağına karakterlice intihar et, bundan milyon kat daha iyidir.
-
İslam'ın ortaya çıkmasında büyük pay sahibi bir papaz. Varaka bin Nevfel, Muhammed'in ilk eşi Hz. Hatice'nin amca oğlu olan kuzenidir ve aynı zamanda Hatice ile Hz. Muhammed'in evliliğindeki nikah şahididir. Varaka'nın kendisi; Mekke'nin Nasturi Hristiyan papazıydı, aynı zamanda güzel ve etkileyici şiirler yazan bir şairdi. Tevrat'ı ve İncil orijinal dillerinden Arapça'ya kusursuz ve eksiksiz olarak çevirmişti. Henüz ortada Müslümanlık diye bir din ve Kur'an diye bir kutsal kitap yokken papaz Varaka, 15 yıl boyunca Muhammed'i özel olarak eğitti ve ona akıl hocalığı yaptı. Muhammed'e dinler tarihi ve eski peygamberlerin hayatları hakkında geniş, detaylı bilgiler verdi. Tevrat, Zebur, İncil gibi eski kutsal(!) kitapları Muho'ya öğretti. Varaka bin Nevfel, öldükten sonra Muhammed'e gelen ayetler kesilir. Bu durumu fark eden Muhammed, toplumun içinde kötü duruma düşer, toplumun kötü bakışlarından kaçmak için ıssız yerlere çekilir. Hatta Muho, bir ara intihar etmeyi düşünüyordu lakin sonra bu tutumundan vazgeçti. İslam tarihinde buna Fetret-ül Vahy denir yani vahyin kesilmesi. Varaka bin Nevfel ve Muhammed'in diğer akıl hocalarıyla alakalı ilgili yazı: https://dinvemitoloji.com/2019/11/muhammedin-hocalari.html?m=1
-
Tohorot; İbranice "temizlikler" anlamına gelen, Yahudilik'te ibadet öncesi yapılan hükmi temizliktir. Yahudilerin hadis kitabı Talmud'un ilk bölümü Mişna'daki sonuncu kısımdır. Tohorot'un İslam'daki karşılığı Arapça Tahâret'tir. Namaz öncesi abdest ve kişisel bakım yani..
-
Taharet, Arapça temizlik anlamına gelir. İslam'da namaz(salat) ibadetinden önce dini temizliktir yani. Abdest de bir taharet türüdür. Bir erkek adı olan Tahir, etimolojik olarak Taharet'ten türemiştir: Taharet-Tahir Hatta bununla ilgili eski dilde "Tahir(Temiz) olmak" derler. İslam'daki taharetin Yahudilik'teki İbranice karşılığı Tohorot'tur. Hükmi temizlik yani... İlgili linkler: 1) https://islamansiklopedisi.org.tr/taharet 2) https://islamveihsan.com/islamda-taharet-adabi.html 3) https://islamveihsan.com/necasetten-taharet-nedir.html 4) https://islamveihsan.com/hadesten-taharet-nedir.html/amp 5) https://ilkadimdergisi.net/arsiv/yazi/nezafetten-taharete-imandan-ihsana-islam-da-temizlik-anlayisi-1596
-
"İslam, temizlik dinidir", "Avrupa'ya temizliği biz öğrettik" diye gezen tatlısu Müslümanlarının haberlerinin olmadığı, Kütüb-ü Sitte'nin Sahih-i Buhari bölümünde geçen mide bulandırıcı, skandal bir olay. Bu iğrenç olayda; Muhammed, bir gün tuvaletini yapmak için dışarıya çıkar. Büyük abdestini yaptıktan sonra kakalı kıçını silmek için yanındaki sahabelerden birisine taharet amaçlı taş bulmasını emreder. Sahabe, Muhammed'e taş yerine tezek ve hayvan kemiği getirir. Muhammed buna çok kızar, Müslümanlara kaka yaptıktan sonra kemikle ve tezekle taharetlenmelerini yasaklayıp taşlarla taharetlenmelerini söyler. Taharetlenirken üstelik bir de taşların sayısı tek olmak zorundadır, çift taş da olmuyor. "Tuvalet kağıdıyla taharetlenmeyin" diyen ak-İT, bu iğrençliği savunuyor. Kıçını taşa silme olayı, Kulleteyn ve deve sidiğiyle birlikte İslam'ın mide bulandırıcı olaylarından birisidir. Kıçını üç taşa silen Araplar, o kakalı taşı bir de hiç utanmadan Kabe'de şeytan taşlamada kullanıyorlar. Iyyy, iğrenç... İlgili linkler: 1) http://ahmetdursunarsivi.blogspot.com/2016/03/sokak-ortasna-scan-arap-bize-din.html?m=1 2) https://sorularlaislamiyet.com/hz-omer-taharetin-kurallarini-bilmiyor-muydu%3famp Resulullah şöyle buyurmuştur: ''Herhangi biriniz kaza-yi hacet(sıçmak) yerine gitmek istediğinde temizlik için üç taş alsın. Bu taşlar ona yeter.'' Buhari, Vudu(Abdest) 21; Müslim, Taharet 51; Tirmizi, Taharet 12; Nesai, Taharet 7; İbn Mace, Taharet 16
-
Kütüb-ü Sitte'nin çeşitli sahih hadislerinde geçen akıl ve mantık dışı, saçma sapan bir hadistir. Bu hadise göre dünya, balığın sırtının üzerindeymiş(!) ve balık sallandı mı deprem olurmuş(!). Bu kadar da palavra atılmaz ki yani. Bu tuhaf, absürt ve trajikomik durum; düpedüz zırcahilliktir, aklı ve bilimi hiçe saymaktır. İlgili linkler: 1) https://sorularlaislamiyet.com/dunyanin-okuzle-baligin-ustunde-oldugunu-soyleyen-bir-hadis-var-mi%3famp 2) https://www.yeniasya.com.tr/gundem/bediuzzaman-dunya-okuz-ve-balik-ustundedir-rivayetini-nasil-yorumlamistir_355125 3) https://www.ilmedavet.com/6-dunya-okuz-ve-balik-uzerindedir-hadisinin-izahi.html ''Dünya, öküzle balığın üstündedir.'' Hakim el-Müstedrek 4:636; el-Münziri, et Tergib ve't Tergib 4:257; el-Heysemi Mecmeüz Zevaid 8:131 ''Yeryüzü balığın sırtındadır. Cennete girecekler ilk olarak bu balığın ciğerinden yiyecektir.'' Buhari 3/51 ''Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya'da deprem olur.'' İbn-i Kesir Tefsiri 2/29, 68/1
-
Kütüb-i Sitte hadislerinin Buhari-Nesei'de geçen kan dondurucu bir olay. Adından da anlaşılacağı üzere bu olayda dinden çıkan mürted öldürülür. Bunun bir benzeri Tevbe Suresi'nde var. Bizler boşuna demiyoruz; "İslam; hoşgörü değil, aksine vahşet ve terör dinidir." diye. Kuran'da ve sahih hadislerde geçen, İslam'ın çirkef ve vahşi yüzünü gösteren çirkef bir olay daha. İlgili ayetler: 1) Bakara 217: "Sana hürmet edilen ayı, o aydaki savaşı sorarlar. De ki: "O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur. Fitne çıkarmak ise öldürmekten daha büyüktür". Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirler." Diyanet İşleri Eski Meali 2) Maide 54: "Ey İnananlar! Aranızda dininden kim dönerse bilsin ki, Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Allah her şeyi kaplar ve bilir." Diyanet İşleri Eski Meali İlgili linkler: 1) https://kuranmeali.com 2) https://sorularlaislamiyet.com/dinini-degistireni-oldurun-hadisine-gore-murted-olan-oldurulur-mu%3famp 3) https://risale.online/soru-cevap/dinden-cikanin-murtedin-oldurulmesi 4) https://islamqa.info/amp/tr/answers/20327 5) https://youtube.com/watch?v=_HeS-yB7CR0 Alparslan Kuytul denilen İslamofaşist yobazdan Mürted hadisi ve İslam'ın gizlenen pislik yüzü
-
Kütüb-ü Sitte'nin Sahih-i Müslim'de geçen akıl dışı ve skandal bir hadistir. Bu hadise göre güya Güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğarmış(!). Tıpkı Kehf 86'daki Güneş'in balçığa batması(!) ayeti gibi bu da absürt, ilkel ve saçma sapan bir sözdür. İlgili linkler: 1) https://sorularlaislamiyet.com/gunes-seytanin-iki-boynuzu-arasinda-dogar-hadis-i-serifi-ne-anlama-gelmektedir-0%3famp 2) https://forumduasi.com/169688-gunes-seytanin-iki-boynuzu-arasinda-dogar-hadis-i-serifi-ne-anlama-gelmektedir.html 3) https://hadeethenc.com/tr/browse/hadith/10562 4) http://hadisarabul.com/hadis/8642-Gunes-seytanin-boynuzu-ile-dogar-ile-baslayan-hadis
-
Sahih hadislerde geçen ve aleni bir şekilde kadınlara pozitif ayrımcılık uygulayan rezalet ötesi ve iğrenç bir hadistir. Bu cümlelerden de anlaşıldığı gibi İslam dininde kadınlar, erkeklerde olduğu gibi üstün haklara sahip değildir aksine kadın, erkeğin kölesi ve hizmetçisidir, erkek de kadının efendisidir. Erkekler gerek evinde gerekse camide diğer erkeklerle birlikte namaz kıldığında dışarıda rahatça ve özgürce gezebilirken kadınlar ise evde yalnız başına ve evin en karanlık ile tenha köşesinde namazlarını kılmalıdır yoksa aksi takdirde dinden çıkar ve kafir olur... Zaten İslam'a göre camide kadın ile erkek birlikte namaz kılamazlar, haremlik selamlık uygulaması vardır... Bu tip sahih hadislerde açıkça ''Kadının yeri evidir'' diyor. Ey tatlısu Müslümanı kadınlar, böylesi hadislerde aleni bir şekilde size hakaret edilmesine rağmen hala daha nasıl şu Arabın dinine inanıyorsunuz? Ben bir erkek olarak yıllar yılı İslam'la mücadele ediyorum... Her tatlısu Müslümanı, bu acı gerçekleri okumalı ve uyanıp İslam'dan sıyrılmalı. Ben de bir zamanlar ağır Müslümandım hatta din eleştirilince dayanamayıp sinirlenirdim, daha sonraları dini araştırıp sorguladım ve dinden çıktım. Artık en sert din eleştirisini kendim yapıyorum sırf insanlar uyansın diye. Şu an ise bir dinsizim ve çok huzurluyum, Gençliğimde kendime yazık etmişim.. Ben, zamanında kendimi yaktım siz de kendinizi yakmayın... İlgili linkler: 1) https://mustafa1senyurt.wordpress.com/2018/04/10/kadinlarin-en-hayirli-mescidleri-evlerinin-en-tenha-kosesidir/ 2) https://sorularlaislamiyet.com/kadin-camiye-mescide-gidebilir-mi
-
Kuran'ın Ahzab suresi 72. ayetinde geçen son derece haklı ve doğru ayetlerden birisidir. Ne yalan söyleyeyim; bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirmiş. Gerçekten de insan; zalim, bencil, kibirli ve bir o kadar da cahil bir varlıktır. İnsanın zalim ve cahil olduğunu söyleyen Ahzab 72, bir başka dini terim olan Eşref-i Mahlukat'la çelişir çünkü şerefli(Eşref-i Mahlukat) olduğu iddia edilen bir varlık, şerefsizlerin özelikleri olan zalim ve cahil olamaz. Aynı anda hem şerefli hem şerefsiz olunmaz. Yine aynı şekilde İslam'da aynı Yahudilik'te olduğu gibi Hıristiyanlığın aksine insanın doğuştan kötü ve günahkar olduğunu söyleyen aslî günaha inanılmaz dolayısıyla İslam'a göre dünyaya gelen her insan, saf ve masum olarak doğar. Al sana bir çelişki daha. Özünde masum olduğu söylenen bir canlı nasıl olur da zalim olur? Bu ne yaman bir çelişkidir öyle? Din, insanlık tarihinin en büyük ve aşağılık yalanıdır ve sözde kutsal(!) din kitapları da içinde bolca kayış kopartan çelişkiler barındırır. Mademki Kur'an'a göre insan, çok cahil ve zalim; zalim bir varlık olan biz insanoğlunu yaratan Allah da zalim olmuyor mu bu ayete göre? Hani Allah çok merhametliydi? Merhametli olan bir varlık zalim ya da zalim olan bir varlık merhametli olur mu? Olmaz. Bu bir paradokstur. Neresinden tutarsan tut, elinde kalıyor şu Arab'ın uyduruk dini. Bu derin çelişkileri kurtarmak için yapılan teviller, tefsirler de bu kakafoniyi kurtarmıyor. ilgili ayet: ahzab 72: "Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir." Elmalılı Hamdi Yazır Meali ilgili linkler: 1) https://kuranmeali.com/ 2) https://sorularlaislamiyet.com/search/google/ahzab suresi 72 ayete gore zalimlik ve cahillik insanin dogasinda mi vardir amp
-
Esfel-i Safilin, "yaratılmışların en aşağılığı" anlamına gelen Arapça bir tamlamadır ve Eşref-i Mahlukat'ın(üstün yaratık) zıttıdır. Esfel-i Safilin, tam da insan denilen yaratığa cuk diye oturan asıl sıfatıdır. Yeryüzünde insanoğlu kadar kibirli, ahlaksız ve vahşi başka bir canlı yok. Bir insanın kötülüğündense bir hayvanın iyiliğini tercih ederim.
- 1 yanıt
-
- 1
-
-
Eşref-i Mahlukat, "yaratılmışların en şereflisi" anlamına gelen Arapça bir tamlamadır ve hacı hoca tayfasının saçmalıklarından birisidir. "insanlar nankördür" anlamına gelen"insanoğlu çiğ süt emmiştir" derler bir kere.. Hani senin şerefin? Kaça sattın şerefini? Sen şerefsiz misin de şerefini ufak çıkarlar uğruna satıyorsun? Eşref-i Mahlukat olan bir canlı bunu yapar mı? Yapmaz. İnsan, "eşref-i mahlukat" değildir tam tersine "esfel-i safilin"dir. tarihi okudu mı görürsünüz. Anla artık seni budala sen de aynı benim gibi bir insansın. Hiçbir canlıdan üstün değilsin aksine doğanın bir parçasısın. Hayvanlar senin eğlence kölen değil.
-
Sanayi Toplumu, Sanayi Devrimi'nden sonra ortaya çıkmış bir toplum türüdür. Sanayi Devrimi toplumunda teknoloji, eskiye nazaran daha gelişmiş olup insan gücü ile yapılan ve uzun süren ağır işlerin yerini fabrikadaki makineler kısa sürede yapmaktadır. Sanayi Toplumu'nda, kendisinden bir önceki Tarım Toplumu'nun feodalizm zihniyeti kapitalizm tarafından yıkılmıştır ve insanların yaşam koşulları, teknolojinin de etkisiyle eskiye nazaran daha da uzamıştır. Kapitalist Sanayi Toplumu'nda köyden kente göçün artmasıyla birlikte hakim olan aile türü, çekirdek ailedir. kapitalizm; Sanayi Toplumu'nda hakim olsa da bu sefer çevre kirliliği, işçilerin kötü çalışma koşulları gibi krizlerle baş edememiş, kapitalizme karşı sosyalizm ve komünizm akımları ortaya çıkmıştır. Bu dönemin ünlü sosyologlarından Karl Marx, sanayi toplumunun kendilerinden önceki avcı-toplayıcı ve tarım toplumlarına nazaran daha iyi işler çıkardığını fakat bir avuç burjuvanın rahatı için emekçilerin haklarının çeşitli yollarla kodamanlar tarafından gaspedildiği gerçeğini vurgulamıştır. Marks'a göre kapitalizm, feodalizmi yıkarak çok büyük bir iş başarmıştı fakat işçi hakları ve çevre kirliliği konusunda çuvallamıştı. Zira kapitalizm, sınıflı bir toplum düzeniyle işçi sınıfını bölmekte ve proleter devrimi engellemektedir. Kapitalizm, düşman bulamayınca kendi kendini yok edecek, önce sosyalizme daha sonra komünizme geçilecek ve bütün Dünya'da sınıfsız bir toplum kurulup işçiler rahat rahat yaşayacaktır.
-
Tarım toplumu, avcı-toplayıcı toplumdan sonraki aşamadır. Tarım toplumunda artık yerleşik hayata geçirilmiştir ve toplumun her alanında iş bölümü ile sorumluluklar vardır lakin kadın hakları, avcı-toplayıcı topluma göre daha geri planda kalmıştır yani bu dönemde ataerkillik, feodalizm ve bununla ilgili olarak geniş aile hakimdir. İnsanlık, Tarım Toplumu döneminde yerleşik hayata geçtikten sonra tek tanrılı semavi dinlerle birlikte kölelik de ortaya çıkmıştır çünkü göçebeliğin olduğu yerde kölelik ve uzun süreli hapis cezaları olmaz. Tarım toplumu, insanlık tarihinin en uzun süren dönemidir. Tarım Toplumu'nda adı üstünde ekonomi, tarıma dayalıydı ve bütün işler, insan gücüyle yapılıyordu. Sanayi Devrimi'nden sonra tarım toplumu, yerini Sanayi Toplumu'na bırakmıştır.
-
Avcı-toplayıcı toplum, sosyolojide insanlığın göçebe olarak yaşadığı zamanlara verilen addır. avcı toplayıcı toplumların özellikleri şunlardır: kadın-erkek eşitliği, doğayla uyumlu animist inançlar, insanın kendisini evrenin bir parçası olarak kabul etmesi, göçebe yaşam, alışverişte paranın olmadığı ve her şeyin takasla yapılması vb. Marksizm'de avcı toplayıcı toplum, komünal toplumdur yani herkes eşittir.
-
Kur'an, Tanrı sözü değildir; aksine diğerleri(İncil, Zebur, Tevrat, Avesta vs.) gibi insan ürünü bir kitaptır. İlgili ayetler: Tekvir 19: "Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür." Elmalılı Hamdi Yazır Meali Hakka 40: "Şüphesiz Kur'ân, çok şerefli bir elçinin sözüdür." Diyanet İşleri Meali Ahzab 33: "Ey kadınlar, evlerinizde oturun; eski cahiliyye'de olduğu gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekatı verin; Allah'a ve Peygamber'ine itaat edin. ey Peygamber'in ev halkı(ehl-i beyt)!.. Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister." Diyanet İşleri Eski Meali Ahzab 50: "Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca diğer müminlere değil de bazı kadınları sana has olmak üzere helal kıldık." Diyanet İşleri Yeni Meali Ahzab 53: "Çağırılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin; fakat davet edilseniz girin ve yemeği yiyince, dağılın. Sohbet etmek için de girip oturmayın. Bu haliniz Peygamber'i üzüyor, o da size bir şey söylemeye çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Peygamber'ini üzmeniz ve ne de o'nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. doğrusu bu, Allah katında büyük şeydir." Diyanet İşleri Eski Meali Ahzab 56: "Gerçekten Allah ve melekleri, Peygamber'e salât(namaz) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin." Elmalılı Hamdi Yazır Meali Kaynak: https://kuranmeali.com/
-
Yahudilik ve İslamiyet gibi gerçek semavi-rahmani dinler, üremeye çok önem verirler yani nitelikle(kalite) değil nicelikle(nüfus sayısı) övünürler. gerek Talmud'da gerek Kütüb-i Sitte'de açıkça Yahudi'nin Yehova'sı ile Arabın Allah'ı tarafından "üreyin, çoğalın ve yeryüzünü doldurun." denir, bekarlık lanetlenir ve kadınların çok çocuk yapması, evlilik teşvik edilir. Evet; sistem, bekar insanları sevmez çünkü bu aşşşağılık sisteme ucuz iş gücü olarak çalışacak köleler lazım. Hal böyle olunca da Dünya nüfusu gitgide artıyor ve Dünya'daki kaynaklar bir bir kuruyor...
- 2 yanıt
-
- 1
-
-
kuran, üslup olarak çalakalem yazılmış ve içinde bol bol gereksiz tekrarlar olan bir kitaptır. Bana göre tanrı, insanlara yol göstermek için asla kitap vb. şeyler göndermez ama eğer Tanrı, yeryüzündeki insanlara kitap gönderdiyse bile içinde bu kadar gereksiz çok tekrarlar, anlatım bozuklukları, konudan konuya atlamalar vb. tuhaf ve absürt şeyler olmaz. Kur'an, aklı başında vicdanlı bir insanı bıktırıncaya kadar bu kadar çok tekrarlar ve gaf yapıyor. Dine göre eşref-i mahlukat(!) olan insan, bir kere söylenenden anlar. Şuna bak; Allah, kendi yarattığı mükemmel(!) bir canlı olan insan anlasın diye gereksiz tekrarlarla konuyu uzatıp muhataplarını bıktırıyor. Papağan bile bu kadar çok tekrar yapmaz ama Kur'an yapıyor. Bir şey, aynı sözleri bozuk plak gibi tekrarlıyorsa o kişinin aslında kelime dağarcığı ve ufku dardır.. İlgili link: https://www.dinvemitoloji.com/2019/08/kuranda-en-cok-tekrarlanan-cumle.html?m=1
-
Aşağılık maymunlar gibi terbiyesizce, çirkefçe ve ahlaksızca kaba sözlerdir. Bir Tanrı, böyle küfürlü konuşabilir mi? Yakışır mı bir Tanrı'ya? Anlaşılan Muho gene birileriyle kavga etmiş, basmış onlara küfürü ardından bu ettiği hakaretleri ve küfürleri yazmış Kur'an'a... İlgili linkler: 1) https://www.dinvemitoloji.com/2019/06/kurandaki-argo-sozler.html?m=1 2) https://www.alevihaber.com/kurandaki-kufurler-42077h.htm 3) https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-bircok-argo-ve-kufurlu-ayet-var-bunun-hikmeti-nedir-0
-
Araf 143, Ali İmran 67 ve Enam 162-163 ayetlerinde var olan derin bir çelişkidir. Bu ayetlere göre ilk Müslüman bir yerde Musa öteki yerde İbrahim başka bir yerde ise Muhammed. Mantıken tarihte Muhammed'den önce Müslümanlık diye bir din olmadığına göre İbrahim ve Musa da otomatikman Müslüman değillerdir zaten Musa, Musevilik diye anılan dinin kurucusu bir İbrani'dir, İbrahim de bir İbrani patriarkıdır. ilgili ayetler: Araf 143: "Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rab'bi onunla konuşunca, Musa: 'Rabbim! bana kendini göster, sana bakayım' dedi. Allah: 'Sen, Ben'i göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de Ben'i göreceksin' buyurdu. Rab'bi dağa tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa da baygın düştü; ayılınca: 'yarabbi, münezzehsin, sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim.' dedi." Diyanet İşleri Eski Meali Ali İmran 67: "İbrahim, ne Yahudi'ydi ne de Hıristiyan'dı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman'dı, müşriklerden de değildi." Elmalılı Hamdi Yazır Meali Enam 162-163: de ki: "Benim namazım, benim niyazım, dirliğimle, ölümüm âlemlerin tanrı'sı olan Allah'adır, onun ortağı yoktur, ben bununla buyruldum, ben ilkiyim Müslimlerin." Besim Atalay Meali Kaynak: https://kuranmeali.com/
-
Hint-Avrupalı(Ari/Aryan) halklara mensup Batılılara özgü bir şeydir çünkü Hint-Avrupa dilleri bükümlü diller olduğu için onlarda soyadı, addan sonra gelir. Dillerinin yapısı da böyledir. Ural-Altaylı(Turani/Turanlı) halklarda ise 'sıfat, addan önce gelir' mantığıyla soyad, addan önce gelir. Semitik(Sami/Afro-Asyatik) kavimler olan Arap ve Yahudilerde ise soyadı denilen bir şey yoktur. "falanca kişinin oğlu" anlamında 'ibn/bin, ben/bar' ile biter. Kızsa 'bint'tir. H. Nihal Atsız'ın bu konuyla ilgili makaleleri: 1) https://huseyinnihalatsiz.com/makale/atsiz-soyadinin-oykusu/amp/ 2) https://huseyinnihalatsiz.com/makale/prof-findikoglu-ziyaeddin-fahri/amp/
-
Doğu Asya(Uzak Doğu) ülkelerinde ve sondan eklemeli dile sahip olan Ural-Altaylı(Turanlı) halklarda görülen bir durumdur. 'Sıfat(ön ad), addan önce gelir' misali aslında Türklerde de soyadı, addan önce gelir çünkü Türkçe dilinin yapısı da böyledir, sondan eklemelidir(bitişken), bükümlü değildir. Aryan(Ari/Hint-Avrupa) halkların dil yapısı bükümlüdür; o yüzden onlarda soyadı, addan sonra gelir. Soyadı, aile adıdır. Soyadı Kanunu'na karşı değilim ama Türkiye'deki 1934 tarihli Soyadı Kanunu'nun pratikte uygulanması yanlıştır çünkü üstte de belirttiğim üzere Türkçe, sondan eklemeli bir dil olduğu için soyadı, addan önce gelir. Sami(Semitik) kavimlerde ise soyadı denilen bir şey yoktur, falanca kişinin oğlu anlamına gelen ''ibn/bin'' takısıyla biter. Soyadın addan önce yazılması olayının günümüzde en belirgin ve yaygın kullanımı Macaristan'dadır. İlgili linkler: 1) https://huseyinnihalatsiz.com/makale/atsiz-soyadinin-oykusu/ 2) https://t24.com.tr/yazarlar/cemal-tuncdemir/sinzo-abe-deyip-gecmeyin,27832 3) https://tr.wikipedia.org/wiki/Soyadı 4) https://tr.wikipedia.org/wiki/Béla_Bartók 5) https://tr.wikipedia.org/wiki/Viktor_Orbán
-
Son zamanlarda tüm dünyada özellikle milliyetçi çevrelerde seküler milliyetçilik kapsamında yükselen bir akımdır neopaganizm. Bence gelecek yüzyıl panteist Uzak Doğu Dinleri, Non-teist felsefeler ve Neopaganizm'in yüzyılı olacak. Semavi dinler olan Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet fiilen ölmüştür. Gelecekte bu dinlere inanan kalmayacak çünkü insanlık artık sürekli kendisine tapınılmasını isteyen ve şeriat adıyla sürekli insan hayatına müdahale eden tiran bir Tanrı figürü istemiyor. Tarih şöyle olsaydı: Keşke Hıristiyanlık(İsevilik), sadece bir Yahudi mezhebi olarak kalsaydı; şimdi İslam sadece Arap Yarımadası'nda bir kabile diniydi, İsa çarmıha gerilmez; kuzeyde Mezopotamya'daki İsa liderliğinde büyük İsrail Kırallığı da çoktan kurulurdu, antisemitizm olmazdı. İncil, aynı Zebur gibi Tevrat'ın bir parçası olurdu. Yahudiliğin inanan sayısı çok fazla olurdu. Batı ülkeleri pagan, İran Zerdüşt, Türkler Şaman olurdu. Kudüs meselesi küresel bir mesele yerine sadece Yahudileri ve Arapları ilgilendiren yerel bir mesele olurdu. Böylelikle ne Talkan-Curcan katliamları ne Kızılderili Soykırımları olurdu, Dünya tarihi bambaşkaydı şimdi.
-
Neopaganizm, tarihteki paganizmin günümüzdeki karşılığı olan bir dini akım olup ''modern paganizm'' anlamına gelir.. Paganlara göre insan, doğadan üstün değil aksine doğanın bir parçasıdır; Tanrı, doğadır ve tektanrılı semavi dinler, tarih boyunca insanlığa felaket getirmiştir. Özellikle son 20 yılda iletişimin artmasıyla birlikte neopaganizm, Dünya'da iyice yükselişe geçmiştir. Bir gün insanlık, semavi dinlerin barbarlığından kurtulup neopaganizme geri dönecek..