Jump to content

Plütoncu

Members
  • İçerik sayısı

    21
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    7

Plütoncu last won the day on 2 Nisan 2022

Plütoncu had the most liked content!

Sitemizdeki itibarı

11 Good

1 Takipçi

Son profil ziyaretçileri

Son ziyaretçiler bloğu devre dışı bırakıldı ve diğer kullanıcılara gösterilmiyor.

  1. Böyle bir şeyin mümkün olduğuna inancım sıfır. En fazla kısıtlı bir süre zarfında bastırabilirsiniz, ancak o baskının bir patlaması olacaktır muhakkak. İnsana neden bu kadar yükleniliyor anlamıyorum. Kötülük ve iyilik kavramları yalandan ibaret şahsımca. İnsan kendini çok zeki, her şeyin farkında ve özgür sanıyor ancak bunlar birer yanılgı. Her hayvan kadar salağız, her hayvan kadar mahkumuz. Söz edebileceğimiz, kanıtlayabileceğimiz bir irademiz var mı? Dolayısıyla insan da her hayvan gibi bencildir; iç güdüsünü dinler, bağırsaklarının emrinde yaşar ve uçkuruna düşkündür. Yaptığı her hareketin de sebebi olacağı için (dış koşullara bağlı), her daim suçsuzdur. Bunlar biz basit canlıların önüne geçebileceği şeyler değildir. Zihinsel evrimin en başlarındayız, belki evren daha fazla gelişmesine izin vermeden yok oluruz. (Burada evren, üst bir güç değil sadece kurallar ve koşullardan bahsediyorum.) Yani gitmeyin insanların üstüne, diğer hayvanlardan farkımız yok. Bunlar kötülük değil, içgüdü. Doğal şeyler, elle değişecek şeyler de değil.
  2. Benim söylediğimden farklı bir şey söylememişsin ki.
  3. Domuz, ait olduğu alanlarda yaşadığı için bizden dirençli. Bizler savanlarda yaşamak üzere evrildik. Daha sonra kıyafeti, ısınmak için başka hayvanların kürkünü kullanmaya başlamayı keşfedince başka diyarlar keşfetmeye başladık. Eğer savana gidersen, sen de yaz-kış direnebilirsin. Ayrıca bir insan bebeğini avcı-toplayıcı yetiştirirsen gayet sağlıklı yaşar, bakınız bugün avcı-toplayıcılık yapan kabileler. Dolayısıyla bu yeterli bir argüman değil. İnsanın kusuru, evrimsel kalıntıları. İnce boyun, sağlıksız ayak yapısı, omurga ağrıları, kadınların doğum acısı, sancıları, pre-matüre doğum, çağına uyumsuz bozulmuş psikolojiler vs. Uzar gider. Diğer canlılar bizden üstün donanımlara sahip değiller, fark ettiysen hepsini kölemiz yapabiliyoruz. Bizi güçlü kılan bir kortekse sahibiz. Önemli olan bunların farkına varıp (insanın hayvan olduğunun) bu davranışları artık bırakmamız. Diğer hayvanlara bunları yapabiliyor olmamız, yapmamızı gerektirmiyor. Ama yapıyoruz, bunlar evrimin bize bıraktığı biyolojinin/psikolojinin şu an içinde bulunduğumuz dünyaya ve durumlara uygun olmayışından kaynaklanıyor. İnsan; Kendi çıkarına öncelik tanımaya, Kısa vadeli odaklanmaya, Diğerlerinden daha iyi olma takıntısına, Çevresindeki insanları taklit etmeye, Doğrudan duyusal uyaranlara tepki vermeye yatkın. Bu sebeplerle bugün, psikolojimize; biyolojimize uygun olmayan yerlerde yaşıyoruz. Bu yüzden donanım olarak daha düşük görünüyoruz. Bu, güçlü bir kortekse sahip olmanın bedeli, vücudumuz donanımdan kısarak beyni beslemeyi seçtiği için beynimiz böylesine gelişmiş. Bu da bizi diğer türlerden farklı kılan şey. Yeterli bir argüman değil, kısaca...
  4. Birileri yine büyük oyunu çözmüş.
  5. Anlamadıysan kes sesini yürü git dostum.
  6. Doğmaz. Psikolog bir aile çocuklarına üvey kardeş olarak bir şempanze evlat ediniyor ve gelişimlerini izliyor. Çocuk konuşmayı öğrenene kadar şempanze zeka testlerinde çocuktan daha önde, çocuk konuşmayı öğrendikten sonra devamlı ilerliyor, ancak şempanze aynı yerde kalıyor. Yani biz zeki doğmayız, zeki doğanlar olabilir tabii ki genetik sebebiyle. Ama bizi biz yapan dilimizdir. İyilik kısmına gelince, iyiliği neye göre tanımladığımıza bağlı. Bana kalırsa her çocuk bir teröristtir.
  7. Tarıma geçişle birlikte bir sürü hastalık ortaya çıkıyor zaten; diyabet, yüksek kolesterol vb. Taş devri beynimiz, öyle evrimleşti ki tarım devrimi bir sürü uyumsuzluk yarattı. Eskiden istediğimiz yiyecekleri her zaman bulamıyorduk, bulduğumuzda da sonuna kadar tıkınmamız ve alabildiğimiz kadar kilo almamız gerekiyordu. Ama tarım devrimi yiyecek fazlasını ortaya çıkardı, bu da genlerle birleşince durum ortada; obezite, aşırı beslenme, şeker komaları, insülin direnci...
  8. Çok normal bence. Uzun bir süre taş devri diyetine göre beslendik. Vücut biyolojimiz buna alıştı, buna göre evrimleşti. Ve evrimin tedriciliğinin yanında, bizler çok hızlı bir şekilde diyetlerimizi değiştirdik. Bugün sağlıklı beyni olan insanların bile beslenme sebebiyle kortizol seviyeleri tavan yapıyor, sadece beslenme nedeniyle tüm gün stres peşlerini bırakmıyor. Görüyorum ki bu yılda bile hala sadece edebiyat yapan psikologlar var, hiçbiri biyolojimizle ilgilenmiyor. Günümüz psikiyatristlerinin de böyle bir yeniliğe hemen ayak uyduracağını sanmıyorum.
  9. Ben bu gibi konularda kendi görüşlerimi yazmam. Bilen bilir, bu sitede beni tanıyanlar var. Bu gibi konularda yazdıklarım bilimseldir, ben kendi kafamdan bilgi yaratıp sizlere satmam. Benim en büyük ilgi alanım psikoloji, spesifik olarak da evrimsel ve biyolojik psikolojidir. Aynı zamanda nöroloji de okurum. Dolayısıyla buraya yazdıklarım okuduğum kitaplardan ve makalelerdendir. Alaycı tavrım da bir özelliğim, karşıdakinin bilgilerini ciddiye alamıyorum bazen.
  10. Bilinçaltından bahsetmiyorum, bilinçdışından bahsediyorum.
  11. Rüyalar çok anlamsız şeylerdir. Rüyalara anlam yüklemeye çalışmayın. Bilinçdışının uykuda kendi kendine debelenmesidir, bir şeylerin habercisi veya işaretçisi değildir.
  12. Açıklar mısın çok merak ettim bilinçdışı ne demekmiş? 😅 Rüyaların bilinçdışıyla alakasız olduğunu söylemezsin umarım.
  13. Ayna nöronlar ve taklit. Ahlaki kaygılar içgüdü temellidir. Herkes olmaz zaten, herkes farklıdır. Olay burada Nietzsche'nin sözü. Tek anlatmaya çalıştığım "elinize güç geçmeden kendinizi iyi sanmayın."
  14. Uyku süreci bilinçdışının ihtiyacı olan bir süreç. Beden kadar beyin de yorulur. Uykudayken gün içinde yaşananlar, öğrenilenler ve düşünülenler; günlük ve uzun süreli dertlerin hepsi belli bir "proses" işleminden geçer. Uyanınca bunları düşünmek normaldir. Aslında hayatta kalma iç güdümüz içimizi yakıp kavuran arzularımızın ve korkularımızın ortaya çıkmasına sebep oldu, yani ters düşünmüşsün.
  15. Dostum Jung çok geçmişte kalmış bir isim. Freud'u ve Jung'u ben de okurum ancak ikisinin fikirlerinin bilimsel dayanağı yok. Dolayısıyla rüyaların öyle bir işlevi yok.
×
×
  • Create New...