
Ateist Bakış
Üyeliği silinmiş kullanıcı-
İçerik sayısı
176 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Ateist Bakış
-
Yahu jadi, ne torunu ne kimliğinden bahsediyorsun? Bizler milliyetçilik neslinin sonlarına doğruyuz. Son 300 yıl işte... Ondan sonra dünyalı olacak herkes. Diller birleşiyor, Anlayışlar birleşiyor, Globalizasyon son hızla herkesi tek ırk yapıyor. Dünyalı ırkına gidiş başladı. Ayrıca benim torunlarımın benim hakkımda düşündükleri benim umrumda olmaz.
-
Ayıp ayıp Söylediklerin yanlış sözler... Karadenizliler hakkında bu tür sözleri google'da arasan bulamazsın.
-
Karadeniz halkı zaten özerk. Kendi halinde... Ne yatırım bekliyor, Ne iş, aş... Mızmızlanmadan kendi yağında kavruluyor. Kimseye de mızmızlanıp ağlamıyorlar...
-
Senin yaptığın kötü yerleri işaret etmek. Buna fitna deniyor (yani provokasyon) Sadece sen değilsin ki bunu korunsun diyen. Avrupa Birliği bir çok hibeli veya düşük faizli programlar başlattı. Kültürel etkinlik, el işi, giyim, yaşatma derneği, çalışma, araştırma vs krediler verip destekler sunuyor. Japonya bile kredi veriyor. Kültürleri yaşatın diye. Çünkü orası ilginç bir yer. Her 50 km'de bir farklı kültüre rastlanan bir yer. Ama "böyle bölye yaptılar size ulan, bu yakışır mıydı sizin gibi delikanlı adamlara" vs diyen kişi ne kadar samimidir? Ha bu arada... Sakın bu Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin kültür yaşatmaya yönelik program ve kredilerini karadenize özgü sanma. Bu herkese özgü. Ancak herkes fıtratınca davranıyor. Karadenizli el işini osunu busunu yaşatmak için kadınları topluyor kooperatifçilik oynuyor. Başkaları da silah alıp dağ tepe geziyor. Dedim ya, Kültür meselesi...
-
Yahu senin dediğin "eskiden lazlar böyleydi" sözü ile "biz şimdi böyleyiz" sözü arasında ne fark var? Döneklik, haysiyetsizlik ise vurgulamak istediğin, şu anda kendini başka türlü hisseden adamı kendi istediğin gibi hissetmeye zorlamak da dönekli ve haysiyetsizlik. Yahu sana ne? Lazların (Karadeniz halklarının) politikası binlerce yıldır onları asimile etmemiş işte. Anadoludaki aynı dönemdeki bütün herkes asimile olmuş karadeniz insanı olmamış. Yaptığın şeyler madalyon gibi. İki yüzü var. Sen bir yandan bir şeyler vurgularken diğer taraftan ilkel ilkel şeylerden bahsediyorsun. Herkes milli benlik ve kimliğini şiddet veya huzursuzluk çıkararak koruyacak ya da vurgulayacak diye bir şey yok. Bu tür şeyleri yazma. Karadenizin havasını solusan 3 gün çarpılıp yatak döşek yatacaksın (bu kesin, havası çarpar alışık olmayanları) gelmiş kraldan çok kralcı oluyorsun. Sen istiyorsun ki karadeniz halkı da güneydoğudakiler gibi şiddet ve gürültü patırtı çıkarsın. Senin hak arama anlayışın bu. Orada herkes rahat canım. Eski yunancadan, Modern yunancaya bir çok ders veren yer var. Yayın yapan kanal var. Ayinler var. Kültüre ilişkin her şey var. Ama gürültüsüz patırtısız. Bu bir kültür meselesi.
-
İslamın temsil yetkisi Suudi Arabistandadır. Hac ibadetinde bile buradan giden adamların yanlarındaki kuran vb yazıların onaylatılması gerekir. Aynı şekilde hac ibadeti yine Suudi Arabistan'ın belirlediği kurallarca yapılır. Yukarıdaki meczup gibi devşirme yobazların ne islamı savunmaya ne de korumaya hukuken hakları yoktur. Adam arabın eski başkentine doğru yerlere kapanıyor. Şeklini arabın belirlediği binalarda dua ediyor. Yine şeklini arabın belirlediği cenaze töreniyle gömülüyor. İslamla ilgili konuların muhatabı değil bu ve bunun gibi yobazlar. Sadece arapların devşirdiği üç beş fanatik bunlar. İslamla ilgili konularda muhatap Araplardır. Daha ne dediğini bilmeden papağan gibi yatıp kalkan biri değil
-
Birbirimizin neler olabileceğine yönelik tahminler yapma yarışması başlarsa ben kazanırım. Seviyesizlik diye bir şey yoktur. Ayrıca evrensel insanın ne yazdığını anladım. Ve sevgi oyunu bozar dedim ona. Sana da diyorum. Sevgi oyunu bozar. Ben sevdiklerim için yeri gelince yavşak, yeri gelince piç, yer, gelince de şerefsiz olabilirim. Müslüman ateist de olabilirim sevdiklerim için. Hatta dört ayak üstüne dururum yerde ve yeğenlerime eşek bile olabilirim. Bundan da gocunmam. Sen ne olabilirsin? Seviyeli bir tahta at mı?
-
Bu aralar bir 10 üzeri bilmem kaç modası da çıktı Heryerde bu söylem. Yok proteinin oluşma ihtimali 10 üzeri bilmem kaç Yok yaşamın kendi kendine oluşma ihtimali 10 üzeri bilmem kaç
-
Yukarıda yazdıklarından şu hususlara cevap ver: 1- Kaç kere bir varlığın kendi kendine var olma sürecini gördün? Veya hadi senin dilinden konuşalım, kaç kere Allahını bir şeyi yoktan var ederken gördün? 2- Bir proteinin 10 üzeri 60 ihtimalle kendini oluşturabileceğini hangi matematiksel formülle hesapladın? 3- 10 üzeri 60 ihtimali saçmalığını bir an doğru kabul edelim ve şöyle soru soralım "10 üzeri 60 ihtimali bir ihtimal olarak durmuyor mu? sen hangi gerekçe ile o ihtimali olasılıklar dışına çıkarıyorsun?" 4- 10 üzeri 243 sonucuna ulaşılan formülü yazar mısın? 5- Ve 10 üzeri 60 ile 10 üzeri 243 gibi iki farklı sonuç var bir proteinin oluşumuna yönelik. Bu fark nereden kaynaklanıyor?
-
Ben bu yazıyı görmedim. Art niyetli ve kışkırtma amaçlı yazmışsın belli. Ancak yazılanı tekrar edeceğim. İster anla, ister anlama. Sevgi denilen ve özünde yapay olduğunu bildiğimiz bağ çok önemlidir. Ben 500 kişiyi sevmem. Ben 10 kişiden fazlasını sevmem. Bu 10 kişilik kadro ile olan ilişkilerim benim inisiyatifimdedir. Bebeğinin kakasını değiştirmen demek seni içten içe kakayla haşır neşir olmayı seven bir adam yapmaz. Bebeğinin kakasını değiştirmek en güzel kokulu gül bahçesinde olmaktan daha zevkli olur. Çünkü seversin. Pis kokmaz sana. Bu tür yazılar yazıp da insanlığın sınırlaırnı sınama. Ulan kimi nasıl seveceğime, kimin hangi davranışına veya inancına katlanacağıma sen mi karar vereceksin? Ahan da benim kardeşim yetişkin bir rahatsız ve ona yemek yedirmeye çalışırken tekme tokat atıp duruyor bana? Yüzümü tırmalıyor? Sana şamaroğlanı mıyım değil miyim hesabı mı vereceğim be? Farzet ki babam katil. 30 kişiyi öldürdü. Sana yine onla ilişkimin hesabını mı vereceğim? Bu tür yaklaşımlarla doğru yaptığınızı sanıyorsunuz ancak yanılıyorsunuz. Benim sevdiklerimin içinden o çok nefret ettiğim ve yanlış bulduğum doğmaları çıkarırsam, ortada sevdiklerim kalmaz. Yok olurlar. Bırak da kime ne istisna tanıyacağıma, kimi nasıl seveceğime ben karar vereyim.
-
Bunu neye göre söylüyorsun? Bunu kim kanunlaştırdı? Bunu kanunmuş gibi ikide bir sunup duruyorsun. Herşey senin yaşantındaki gibi değildir. Mesela güneşte bir element füzyonla başka bir elemente dönüşüyor. Yani senin anlayacağın su bir anda demire dönüşüyor. Senin etrafındaki kurallarda böyle bir şey var mı? Sen hiç böyle bir şey gördün mü? Görmedin, yok etrafında böyle bir şey. O halde neymiş? SENİN KAFANDA KURGULADIKLARIN EVRENDE GEÇERLİ OLMAYABİLİYORMUŞ. Varlık arzeden tüm unsurlar (yani özünde madde) yoktan ve kendi kendine türemiştir.
-
Arkadaşım bak, Ateist forumda da dile getiriyorum aylardan beri. Bu insanlar rahatsız. psikoloji/psikiyatri ve Tıp bilimleri bunların baskısı altında. O yüzden bu rahatsızlıklarını resmen ilan edemiyorlar. 6 buçuk milyar adam yahu (budistinden ecişine bücüşüne) Yoksa birisinin seni takip edip izlediği inancı rahatsızlıktır. Görünmez bir yapay oyunda iyilik yapıp puan kazanmak, kötülük yapınca ceza puanı almak. Bonuslar kazanmak. Yaşamsal fonksiyon olmadığı halde yaşamın devam edeceğini sanmak. Ve yüzlercesi. Hesap et yahu. Görünmez ve biyolojik olmayan bilinçli yaşam formları iddia ediyorlar. Rahatsızlar. İşine bak ve aradaki duvarlarını yükselt bu adamlarla. Eninde sonunda o duvarların içinde hapsolup yok olacaklar.
-
Burası da yobaz doluyor millet. Gerekli önlemleri alın. Bu adamlar rahatsız işte. Cennet için anasından babasına, kardeşinden evladına nesi var nesi yok satan insanlar bunlar. Cennetin içindekileri bir saysınlar da görün iç yüzlerini. Bu pislikleri ben istemiyorum. Hem neden lazımlar ki? Bu heriflerin dediklerinin aynısı kuranda ve kütübi sittelerde yazmıyor mu? O zaman ne diye içeri bırakıp sinirlerle oynuyorsunuz? Din yobazlığı yapanları atın. Benim kuran erişimim, eski ve yeni ahit erişimim var.
-
Tamam işte, Karadeniz insanı tüm farkları tanıyor. Üst kimlik olarak Türklük (Türkiyelilik veya her neyse) onu da tanıyor. Hatta Kürtlerle bile soğuk da olsa karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki var. Sorun bizim oralarda değil. Sorun memleketin diğer yerlerinde. Özellikle doğu ve güneydoğudan gelen düşmanca tavırlarda.
-
Ben şahsen karadeniz kökenliyim. Ve bu fıkraları ben iltifat olarak algılıyorum. Bir tiyatro gösterisi gibi. Oyuncular bizden seçiliyor. Çünkü hoşgörüye sığınıyorlar. Hoş görüye sığınan insanlara şiddet tepkisi vermek karadeniz insanının işi değildir. Ya bizler pısırık, hakkını arayamayacak, şamaroğlanı değiliz. 5-6 yaşlarında silahla haşır neşir olan, silah söküp takmayı öğrenen insanlarız. Ayrıca mizaç olarak da pek laubali değil sertiz. Bunları anlatmamın nedeni, ortada bir hoş görü sınırını aşan şey olursa tepkiyi en sertinden veriyoruz zaten. Sabah gazetesi yıllarca satamadı karadenizde. Böyle senin yazdığın gibi değil, çok adice bir fıkra yüzünden. Yeri gelince tepki veriliyor. Ancak büyük çoğunlukla bunlar birer iltifattır.
-
Bu bir iltifattır. Yukarıdaki fıkrayı bu topraklarda kime uyarlarsan uyarla (kürtle maymun, türkle maymun, çerkezle maymun vs) tam hoşgörü bulamazsın. İllaki terör çıkar Sen şunu anlamıyorsun. İstersen buyur bir toplumsal araştırma yap. Temelle maymun veya başka türlü aşırı hoş görü gerektiren mizah senaryolarında kimler lazlara veya karadenizlilere gerçekten bir kötülük veya aşağılanma istiyor? Böyle bir şey mümkün olabilir mi yahu? Bunlar hoşgörüden kaynaklanıyor. Herkes lazların hoşgörülü olduğunu biliyor. Ayrıca kültür diyorsun ama hangi kültür? Lazlarda ilçe ilçe bile farklı kültürler vardır. Giyimler adetler bile değişir 50 km'lik alanda. Hatta oyunlar bile. Artvinin oradan başlar Ordu'da biter Laz kültürü. Kıyı şeridindeki tüm iller komple.
-
Sevdiklerimize verdiğimiz değer onurlu bir davranıştır. Sevdiğin insanı, sevdiğin insan yapan yüzdeler arasında onun inancı da gelir. Böyle durumlarda sevdiğin insanı kırmamak adına yapılan herşey onurlu bir davranıştır. Ha onun inancına ilişkin bir davranışı yapmışsın, ha taş taşımışsın. Ben açıkçası sevdiklerim için tüm gün taş taşımaya razı olurum. O halde onların inancına ilişkin bir durum olduğunda da, o taşı taşırım. Ancak burada kilit olan ve iki yüzlülüğü ortadan kaldıran şey "SEVİLEN KİŞİDİR". Bunun yerine ayıplanma, baskı, dışlanma, şiddet vs gibi korkuyla hareket iki yüzlü yapar insanı. Acı çekmek seçeneklerinde yoksa sen zaten olduğunu iddia ettiğin şey değilsindir.
- 74 yanıt
-
- 1
-
-
Gerek fıkralar olsun, gerekse diğer kültürel ve sosyal iletişim araçları olsun, eğer bir halk üzerine sözlü yoğunlaşma varsa bu o halkın aşağılanmasıyla alakalı değil, aksine o halkın sevilmesiyle alakalı. Çünkü hoşgörülüdürler. Aynı şey Sovyetler Birliğinde Eskimolar ve Gürcüler üzerine vardı. Bu iki halk üzerine olmuştur Sovyetlerde çoğu fıkra. Bu bir iltifat tarzıdır. Şu anda Türkiye'de Laz insanları herkesçe sevilir. Kürtlerle kanlı bıçaklı olunduğu halde bir saygı mevcuttur. Bunun nedeni budur. Boşuna çarpıtmaya ve kışkırtma yapmaya gerek yok. Fıkralar ve mizah sevilen insanlar üzerine yapılır. İnsan sevdiğiyle şakalaşır.
-
Buradaki konuyu başlatan ertu isimli arkadaş sürekli bilim bilim diyor. Herhalde onun bilim diye tabir ettiği şeyler harun yahya vb herifleri ebced hesabı külliyatı. Ya da kabaladan gelen sayı sayma rahatsızlığı. Ertu kardeş, Sen bir müslümansın bu belli halinden. Senin bilmediğin bir şeyi sana söyleyeyim. Sana yalan söylüyorlar. Sana gerçekten yalan söylüyorlar. Aynen senden öncekilere yaptıkları gibi. Allah yarattı diye ortalara sürdüğün kaynaktan da utanmıyorsun sen di mi? Bak burada fizik profesörleri, emerutuslar, uzmanlardan gelen yıllarca süren ve ömürler tüketen çabalarla insanlar bu evrenin, galaksilerin, dünyanın oluşumunu anlatıyorlar. Sen buna yanlış diyorsun. Yanlış derken kimin sözüyle yanlış diyorsun? Çöllerde yaşamış, okuma yazma bilmez, sanattan anlamaz, cinsel arzularının esiri, çobanlık yapan bir adamın sözleriyle. Ben şahsen utanırım. Çünkü bu utanç verici bir durum ve hatta daha ötesi. Kaynağının itibari yok. Öyle bağırmayla çağırmayla, benim peygamberim dünyada bir tanedir demeyle itibar ekleyemezsin. İtibarsız kaynaktan gelen bilgi yalandır, yanlıştır, değersizdir (üstelik kanıtı da yok) Geç bu işleri...
-
Ha ha Böyle bir akıl yürütmeye ancak gülünür. Oğlum, Allah yarattı kuralı zaten sana önceden verildi. Sen herşeyi ama herşeyi Allah yarattı kuralına bağlamak zorundasın. Bağlamama seçeneğin mi var?
-
Dediklerimi anlamıyorsun. %30 oranında bile anlamıyorsun. Çünkü kıçınla okuyorsun. Bu tartışmaya dışarıdan gözlemci olanlara not: Benim yazdıklarımı lütfen benim ismimin bulunduğu kutucuklardan okuyunuz. Konu kapanmıştır. Beni anladığını gördüklerime zevkle yanıt vereceğim.
-
Galiba evrensel insan panteist. Bir tane daha çıktı. İyi mi?
-
Senin Ormancı dilinde evet.
-
Ne Allahı Hacı yahu? Esasen senin Allah diyerek güya hesapta benim üxzerime popülizm yaptığın şey dogmadır. Aslında hayatımda "saf gerçek olanı seçeceğim" diye inat ettiğim şeyi sen Allaha indirgiyorsun. Yapabilirsin. Senin eksikliğin. Ancak şunu bil ki, Aslında hayatının her saniyesi zaten gerçek olanı bulmakla geçiyor. Ne için bilgi topluyorsun? Ne için öğreniyorsun? Gerçek olana ulaşmak için. Gerçek olana ulaşmanı ne engeller? Senin kaba ormancı dilinle özetlersek "Allah", benim dilimle özetlersek "Dogma" Bu kadar basit. Hayatımın her anı Allah denilen uydurma kahramanın da içinde bulunduğu yalanların dışarıda estirdiği soğuk yüzünden puslanan evimin camlarını elimle silip görüş alanı yaratmakla geçiyor. Bunu sen istediğin kadar, küçümse. Bu küçümsenecek bir şey değil. Bu onurlu bir şey. Bundan eminim.