Jump to content

Büyük Bir Aldatmaca


freand

Recommended Posts

Evet kendilik bilinci olmayan ve kendini madde ya da kul olarak algilayan insanoglu icin ozgur irade yoktur. Ozgur irade sadece kendisinin insanoglu oldugunun bilincinde olan icin vardir.

 

Inancsal-Bilissel Determinizm-Kararlilik/Belirlilik

Dunya genelinde ingilizce kokenli bir kavram olarak kullanilan determination/determinizm'in Turkce en uygun ve tutarli esanlamlilari; kararlilik ve belirliliktir.

 

Burada iki turlu yanlis algi vardir. Birinci yanlis algi, ozgur irade ile kararlilik/belirliligin karsi karsiya getirilmesi ve birinin digerine karsi olarak sadece birine indirgenmesidir.

 

Ikinci yanlis algi ise ozgur iradedeki "ozgur" algisindadir. Buradaki "ozgur" algisi liberal temelli degil, free temelli "serbest" anlamindadir.

 

Buradaki serbestlik, kisinin dusunce ve davranisindaki herhangibir kararinda ve belirliligindeki yanasimin tamamen kendi kendilik bilinci ile olmasi ve kendi disinda baska bir yerden etki zorlama, mudahele v.s. yasamadan yaptigini kendi bilinc ve farkindaliginda yapmasidir. Yani kisi serbest olarak dusunme ve davranma durumundadir ve bunun kararliligini ve belirliligini sergilemektedir.

 

Iste basta bu sekildeki bir algi kararlilik/belirliligin ozgur irade ile celismedigini aksine; buradaki serbestligin zaten kararlilik ve belirlilik ile ortaya kondugunu gostermektir.

 

Insanoglu turu biri eger kendilik bilisselligine numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak erismemis ise; dogal zihniyetin bunyesinde gosterdigi kararliligi ve belirliligi; gorunurde kendi gosterimi olarak gozlem verse de; geri planda onun beynine degil; onun inancina, ideolojisine ve ozgur irade karsiti indirgemeci bilincaltisartlanmisliginin alisilagelmis dusunce ve davranisina dayandigi algilanir.

 

Sonucta dogal zihniyetin determinizminde, zaten insanoglu bilinc ve farkindaligi yer almadigindan kisi goruntusu ile ortaya konan determinizm, kisinin ozgur iradesi degil; aksine kendini yonlendiren ve yoneten numenal yeti degerlerinin yonlendirim ve yaptirimidir.

 

Genelde bu tip kendilik bilisselliginden yoksun, determinizm; metafizigin varliksal ve fizik otesi ve de etigin her turlu numenal yeti degerlerinde ideolojik inanncsal bir dogru olarak yansir.

 

Nihilizm ile ortaya cikan kendilik bilincinin turselligi icermeyen, ben, bencilik, bencillik, bananecilik ve bireycilik temelli ve ozgur irade icerimli determinizmi ise, sadece egosal, akilci ve duygusal temeldedir. Yani kisi bir yerde kendine kisilik ve kimlik degeri yaptigi numenal yeti veri ve tabularini ya kendince dislamis, ya kendince anlam ve iceriklendirerk, kendiher turlu bireyci cikari adina sahiplenmis ve sabitlemistir.

 

Tursellikten yoksun bu ben temelli bilinc ve farkindalik bireyci akilciligin egosal ve akilci sadece kendi cikarini gozeten bir tezahurudur.

 

Burada inancsal determinizm ile mukayese edildiginde birinin ayni deger temelinde degeri, digerinin ayni deger temelinde kendi birinin cikarini dile getirdigini algilayabiliriz.

 

Buradan da kendilik bilisselliginden yoksun, inancsal determinizm ile tursel bilissellikten yoksun ben bilincinin ayni degeri ya deger ya da birey cikarinda ortaya koydugu gorulur.

 

Bilissel determinizxm de ise; hem ozgur irade varligi hem kendilik bilisselligi varligi bireyi sosyo-psikolojik temelde ve yasam ve iliskideki karsilikli alis veriste tursel anlam ve icerikte dusunce ve davranisa iter. Buda, bu temeldeki bilisselligin kararliligi inancsal ve bireyci determinizm acisindan noncognitive bir algi verir.

 

Bilissel determinizmin bir yonu de bilimsel ve bilgisel temeldeki yanasimdir. Hem olgusal gecerliligin gozlemsel yanlislanabilirlige kadar ki determinizmini tasir, hem bu determinizmin yanlislanabilirligi temelinde ozgur iradeyi getirir, hem de gozlemsel yanlislanabilirlige belirliginin gecerliliginin mutlak olmadigi algisini verir.

 

Inancsal determinizm, kisiyi aklinin ic ve dis savasimina ustelik kendi varligi olmadan koyarken, benci determinizm, kisiyi turune yonelik bir ustunluk egosuna sartlandirir.

 

Bilissel determinizmin tursel butunlugu ile bilimsel determinizmin gecerlilik ve yanlislanabilirliligi de; numenal insanlasma yolunda hem bireyi ozgur iradeli olarak gelistirir, yeniler; hem de bilimi metafizigin o mutlakci, kesinlikci, tekci, ilkci akilciliginin inancindan korur.

 

Tum bu aciklamalar isiginda hem determination/determinizmin ozgur iradeye ters dusmedigi, yani "ya o ya oteki" tercih zorlamasini icermedigi; hem de numenal insanlik temelli bilimsel ve tursel determinizmin; inanbcsal ve birsel determinizmin sahipli, sabit, cikarci ve kendilik bilisselligi ve turselligi tasimayan yonunu algilamak ve kisinin kendi devrimci sorgulamasi ile kendine numenal insanligi kazandirmasini saglamasinin onu acilmis olur.

Link to comment
Share on other sites

Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede sergilediği kararlılık; belli bir durum karşısında, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksızın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyleme neden olan eylemi başlatabilen yetidir.
Link to comment
Share on other sites

Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede sergilediği kararlılık; belli bir durum karşısında, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksızın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyleme neden olan eylemi başlatabilen yetidir.

 

Bu yazdığın özgür irade kavramının tanımı. Eğer özgür irade var olsaydı tanımı bu olurdu. Ama var olduğuna dair en ufak bilimsel delile rastlanamamıştır. Bana fizik kurallarından etkilenmeyen bir şeye örnek ver determinizmi bırakayım. :) Determinizm bir bakıma fizik kurallarının hiçbir istisnası olamayacağını, var olan her şeyin belli yasalara tabi olduğunu söyleyen bir görüştür. Bilimsel yöntemde nedensellik ilkesi esastır. Her şeyin bir sebebi olmak zorundadır. Hiçbir şey kendi kendinin sebebi olamayacağı için, o şeyin gerçekleşmesine kendisinden önceki olaylar neden olmuştur. Kapalı bir deney kabında, eğer tüm koşullar aynı olacak şekilde ayarlanırsa, deney kaç defa tekrarlanırsa tekrarlansın sonuçlar yine aynı olacaktır. Bir bakıma zaman 20 dakika geri alınıp yeniden başlanırsa bile yine aynı olaylar olacaktır. Çünkü neden-sonuç ilkesiyle işleyen evrende bu sıkı zinciri bozabilecek doğaüstü ve fizik kurallarından bağımsız bir irade yoktur. Özgür iradenin varlığını iddia etmek, insan beyninin fiziksel yasalardan bağımsız olduğunu söylemeye eşdeğerdir. Bunun tek yolu da ruh gibi, tanrı gibi gerçeği yansıtmayan hayali unsurların varlığını ileri sürmektir. Bunlar var olmadığına göre insanın özgür iradesiyle verdiği bütün kararlar aslında çevre koşullarının, genlerinin ve o anda vücudunda bulunan kimyasalların eseridir. İnsanlar karar verebilirler. Ama karar verebilmek demek, özgür irade vardır demek değildir. Bilgisayarlar da karar verebilirler. Bu onların da özgür iradeleri olduğu anlamına mı gelir. Kim ne derse desin insan, aslında sadece kimyasal ve fiziksel reaksiyonların bütününden başka bir şey değildir. Karar verme dediğimiz şey dış uyaranların beynimizdeki kimyasal durumu değiştirmesi sonucunda meydana gelen birkaç reaksiyondan ibarettir. Nasıl uygun koşullarda kaba konulan maddeler, deney her tekrarlandığında aynı sonuçlara ulaşacaksa, insanın da verdiği kararlar kaçınılmazdır. Kaçınılmazdır çünkü maddi yasalardan bağımsız bir ögesi olmayan insan da çevresinin bir esiridir. Her şey tahmin edilebilirdir. Geleceği değiştirmek mümkün değildir. Nedensellik ilkesine göre, geleceği değiştirmek için bugünü değiştirmeliyiz. Çünkü bugün olanlar gelecekte olacakların nedenidir. Yalnız, bugün olanlar da geçmişte olanların sonucundan ibaret olduğu için, bugünkü koşulları değiştirmek için geçmişe gitmeliyiz. Geçmişe yolculuk çocuksu bir hayalden ibaret olduğu için özgür irademizle geleceğimizi değiştirebileceğimiz düşüncesi büyük bir yanılgıdır.

Link to comment
Share on other sites

Bu yazdığın özgür irade kavramının tanımı. Eğer özgür irade var olsaydı tanımı bu olurdu. Ama var olduğuna dair en ufak bilimsel delile rastlanamamıştır. Bana fizik kurallarından etkilenmeyen bir şeye örnek ver determinizmi bırakayım.

:)

 

 

 

Fizik kurallari dedigin, insanoglunun kurallaridir. Ozgur iradeye en guzel ornek, kisilerin verdigi hak ve ozgurluk mucadelesidir. Kendilerine verilen degerlerie karsi cikma ve onlardan kurtulmadir. Teistin ateist olmasidir v.s. Kisaca insanoglunun sosyo-psikolojik degisimi ve bilissel bilimin bu degisimi gozlemidir.

 

 

 

Determinizm bir bakıma fizik kurallarının hiçbir istisnası olamayacağını, var olan her şeyin belli yasalara tabi olduğunu söyleyen bir görüştür.

 

Senin entropiden ve quantumdan ve de gorecelilikten haberin yok galiba. Bugun bilim yanlislanabilirlik uzerine kurulmustur. Bu bile senin metafizik tabanlimutlakci, kesinci v.s. inancsal yanasimina terstir. Bugun gozlem her turlu kurali yanlislayabilir. Eger determinizmi savunursan tanriyi veakilli tasarimi ya da evrenin degismez kurallari oldugunu v.s. savunman gerekir. Hani su great design var ya iste o.

 

 

 

Bilimsel yöntemde nedensellik ilkesi esastır. Her şeyin bir sebebi olmak zorundadır. Hiçbir şey kendi kendinin sebebi olamayacağı için, o şeyin gerçekleşmesine kendisinden önceki olaylar neden olmuştur. Kapalı bir deney kabında, eğer tüm koşullar aynı olacak şekilde ayarlanırsa, deney kaç defa tekrarlanırsa tekrarlansın sonuçlar yine aynı olacaktır. Bir bakıma zaman 20 dakika geri alınıp yeniden başlanırsa bile yine aynı olaylar olacaktır.

 

Bu dediklerin N.S.A. gecerlidir. Sartlar degisirse, hersey degisebilir.

 

Çünkü neden-sonuç ilkesiyle işleyen evrende bu sıkı zinciri bozabilecek doğaüstü ve fizik kurallarından bağımsız bir irade yoktur.

 

Sorun senin insanoglu disinda baska bir gucte irade aramanda. Bu kendi icinde dogal secilime tersbir algi.

 

Özgür iradenin varlığını iddia etmek, insan beyninin fiziksel yasalardan bağımsız olduğunu söylemeye eşdeğerdir.

 

Degildir. Bu senin indirgemeci mantigin. Beynin nurokimyasal isleyisinin olusturdugu numenal yeti insanoglu kontrolunde olabilir. Iste bu kontroldur zaten numenal degerleri degistiren. Bu degerler dogumdan yoktur, yasamda ogrenilir, ortaya konur ve korunur/karsi cikilir ve yenilenir.

 

Bunun tek yolu da ruh gibi, tanrı gibi gerçeği yansıtmayan hayali unsurların varlığını ileri sürmektir.

 

Hayir degildir, numenal yetinin, bilissel bilimin varligini algilamaktir ve bilince cikarmaktir. Soyutun insanoglunun bir urunu oldugunu ve kisice degistirilebilecegini algilamaktir. Inanclar, ideolojiler, izmler, dogrular ve etik degerler gibi.

 

Bunlar var olmadığına göre insanın özgür iradesiyle verdiği bütün kararlar aslında çevre koşullarının, genlerinin ve o anda vücudunda bulunan kimyasalların eseridir.

 

Sadece o degildir, bugun dusunce dalga olarak gozlem veren bir fenomendir ve numenal yetidir. Dusunce dalgasinin fizigi her turlu etkiledigi de bilinmektedir. Aksi olsa kimse bugun sokrates'i hatirlamaz ve filozoflari izm yaraticilarini takip etmezdi. Bunun degisimi sadece beynin yapisina degil; insanoglunun kendi beynindekini sorgulamasina baglidir. Ayni senin teizmi sorgulayip teizmin bilincine varip teizmi biraktigin gibi.

 

İnsanlar karar verebilirler. Ama karar verebilmek demek, özgür irade vardır demek değildir. Bilgisayarlar da karar verebilirler. Bu onların da özgür iradeleri olduğu anlamına mı gelir. Kim ne derse desin insan, aslında sadece kimyasal ve fiziksel reaksiyonların bütününden başka bir şey değildir. Karar verme dediğimiz şey dış uyaranların beynimizdeki kimyasal durumu değiştirmesi sonucunda meydana gelen birkaç reaksiyondan ibarettir. Nasıl uygun koşullarda kaba konulan maddeler, deney her tekrarlandığında aynı sonuçlara ulaşacaksa, insanın da verdiği kararlar kaçınılmazdır. Kaçınılmazdır çünkü maddi yasalardan bağımsız bir ögesi olmayan insan da çevresinin bir esiridir. Her şey tahmin edilebilirdir. Geleceği değiştirmek mümkün değildir. Nedensellik ilkesine göre, geleceği değiştirmek için bugünü değiştirmeliyiz. Çünkü bugün olanlar gelecekte olacakların nedenidir. Yalnız, bugün olanlar da geçmişte olanların sonucundan ibaret olduğu için, bugünkü koşulları değiştirmek için geçmişe gitmeliyiz. Geçmişe yolculuk çocuksu bir hayalden ibaret olduğu için özgür irademizle geleceğimizi değiştirebileceğimiz düşüncesi büyük bir yanılgıdır.

 

 

 

Hep ayni indirgemeci yaklasim. Bir de karar veremez deseydin bari. Iste tam oozaman herseyini teslim etmis bir kul olurdun. Sen numenal yetiyi ve numenal degerleri algilayamadikca, ozgur iradeyi de, bilinci de farkindaligi da bilisselligi de ve bunlarin kontrolunu de ve degersel degisimini de algilayamayacaksin.

 

 

Maddesin sen madde kal; baskalari giydirsin tulumlari (degerleri, inanclari, ideolojileri, dogrulari v.s.) cunku sen madde kaldikca bu tulumu giymeye devam edeceksin.

Link to comment
Share on other sites

Fizik kurallari dedigin, insanoglunun kurallaridir. Ozgur iradeye en guzel ornek, kisilerin verdigi hak ve ozgurluk mucadelesidir. Kendilerine verilen degerlerie karsi cikma ve onlardan kurtulmadir. Teistin ateist olmasidir v.s. Kisaca insanoglunun sosyo-psikolojik degisimi ve bilissel bilimin bu degisimi gozlemidir.

 

Öncelikle sakin ol lütfen. :) Burada kavga etmiyoruz. Ayrıca kendi görüşlerimi sana zorla dikte etmiyorum. Madem burası felsefe forumu, her türlü felsefi görüş rahatlıkta ifade edilebilir. Verdiğin örneklerin hiçbirisi özgür iradenin sonucu değildir. İnsanların özgürlük mücadelesi vermesi, insan türünün biyolojik davranışlarının eseri olabilir. Sosyobiyoloji adlı modern bilim dalı insan davranışlarını biyoloji perspektifinden inceler. Acaba hak arayışı için meydanlara dökülen devrimci bir genç buna kendisi mi karar vermiştir, yoksa daha önce yaşadığı olaylar mı buna neden olmuştur. Belki de devrimci gencimizi uyandıran şey sıra arkadaşının ona verdiği bir komünist kitaptı. Eğer arkadaşı ona bu kitabı vermeseydi, bu devrimcimiz de sıradan bir insan olacaktı. Arkadaşının bu kitabı vermesi de başka sebeplerle olmuş olabilir mesela. Ayrıca insanların kendilerine baskı yapanlara karşı çıkması gayet de kolay açıklanabilir. Eğer yukarıdaki yöneticiler bunları aç bırakıp hayat kalitesini düşürüyorsa isyan eder. Ne de olsa yaşam, hayatta kalıp üreme üzerine kurulu değil mi? Hiç düşündün mü krallıkla yönetilen Suudi Arabistan'da neden asla isyan çıkmaz? Çünkü petrol zengini olan halk yaşamsal fonksiyonlarını zaten kolayca yerine getiriyor. Kaldi ki insan davranışlarının bir kısmı çevresel, bir kısmı genetiktir. Bunlar dışında hiçbir neden yoktur.

 

 

Bugun bilim yanlislanabilirlik uzerine kurulmustur. Bu bile senin metafizik tabanlimutlakci, kesinci v.s. inancsal yanasimina terstir. Bugun gozlem her turlu kurali yanlislayabilir.

 

Ben sana bugünkü bilimsel verilerin özgür irade savıyla örtüşmediğini söylüyorum. Ben değil neredeyse bütün bilimadamları bunu çıkıp anlatıyor. Elbette bir gözlem bile beni yanlışlayabilir. Sanden ilk başta, fiziksel yasalara bağımlı olmayan bir şeye örnek vermeni istedim.

 

 

 

Eger determinizmi savunursan tanriyi veakilli tasarimi ya da evrenin degismez kurallari oldugunu v.s. savunman gerekir. Hani su great design var ya iste o.

Yok artık. Çağın en büyük materyalist filozoflarının determinist olduğundan haberim yok deme sakın bana. Tasarımcılık neden-sonuç değildir, tasarım amaç-sonuç'tur ve determinizmle bağdaşmaz.

 

Bu dediklerin N.S.A. gecerlidir. Sartlar degisirse, hersey degisebilir.

 

Şartlar değişemez işte. O şartlar da kendilerinden önceki şartların sonucu olduğu için, nedensellik zincirinin başındaki şartları değiştirmek için ancak Big-Bang anına dönmen lazım. Anladn mı şimdi?

 

 

Sorun senin insanoglu disinda baska bir gucte irade aramanda. Bu kendi icinde dogal secilime tersbir algi.

 

Ben zaten bir irade aramıyorum ki sorun insanoğlundan başka bir güçte irade aramamda olsun. Sadece doğal seçilime değil, her türlü mantıki önermeye terstir özgür irade yanılgısı.

 

 

Degildir. Bu senin indirgemeci mantigin. Beynin nurokimyasal isleyisinin olusturdugu numenal yeti insanoglu kontrolunde olabilir.

 

Pardon ama insanın neresi nörokimyasal işleyişi etkileyebilir? Nörokimyasal işleyişten etkilenmeyen bir yer yoksa, hiçbir yerde bağımsız irade yoktur.

 

 

Iste bu kontroldur zaten numenal degerleri degistiren. Bu degerler dogumdan yoktur, yasamda ogrenilir, ortaya konur ve korunur/karsi cikilir ve yenilenir.

 

Her şey doğumdan gelmez. Bazı şeyler sonradan kazanılır, çevre şartlarının etkisiyle. Peki çevre şartlarını belirleyen biziz miyiz sanıyorsun? Çevreyi biz belirlemiyoruz. :) İrademiz dışında.

 

 

 

Hayir degildir, numenal yetinin, bilissel bilimin varligini algilamaktir ve bilince cikarmaktir. Soyutun insanoglunun bir urunu oldugunu ve kisice degistirilebilecegini algilamaktir. Inanclar, ideolojiler, izmler, dogrular ve etik degerler gibi.

 

Bak arkadaşım, ideolojilerimizi özgür irademizle değiştirmiyoruz. Ne düşündüğümüzü, nelere karşı çıkıp neleri benimsediğimizi çevremizden duyduklarımız, öğrendiklerimiz, iletişim kurduğumuz kişiler, geçmişimizden gelen değerler, hayatta karşılaştığımız ilginç olaylar, yetişme koşullarımız, genetik yapımız, huylarımız, yediklerimiz, içtiklerimiz, maddi durumumuz, eğitim durumumuz, sosyal konumunuz, evrimsel geçmişimizde seçilmiş olan sosyobiyolojik davranışlarımız... belirliyor. İnsanlar genelde yetiştiği toplumun dinini, değerlerini ve inançlarını benimsiyor. İdeolojilerimizin değişmesi de yine kontrolsüz oluyor. Bir şey yaşıyorsun, bir şey okuyorsun ve düşüncelerin değişiyor. Tüm bunlar dış dünyadan aldığımız uyaranlar veya genetik özelliklerimizden ibaret. Beynimizin tek yaptığı şey dışarıdan gelen uyaranları şuursuzca işleyip yorumlamak. Yorumlama kalitesi de zekaya bağlı. Zekanın büyük ölçüde doğuştan ve genetik olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.

 

 

 

Hep ayni indirgemeci yaklasim. Bir de karar veremez deseydin bari. Iste tam oozaman herseyini teslim etmis bir kul olurdun. Sen numenal yetiyi ve numenal degerleri algilayamadikca, ozgur iradeyi de, bilinci de farkindaligi da bilisselligi de ve bunlarin kontrolunu de ve degersel degisimini de algilayamayacaksin.

 

Özgür iradenin var olup olmadığını bügün hangi neuroscience uzmanına sorsan sana yok diye cevap verir. Artık bazı cihazlarla insanın vereceği kararları 6 sn önceden tahmin etmek bile mümkün. Adamın beynindeki elektriksel duruma bakarak, daha karar vermeden, ileride ne kadar vereceği tahmin edebilebiliyor. Yani her şey kaçımılmaz. Basit varlıklarda özgür irade yoksa, yine aynı evrensel fizik yasalarının gölgesinde çalışan insanda neden özgür irade olsun. Beynimiz biraz daha büyük o kadar. Ama asla bağımsız değil. Bilim artık özgür iradenin olmadığını kesin olarak ispatladı.

 

Link to comment
Share on other sites

Sadece o degildir, bugun dusunce dalga olarak gozlem veren bir fenomendir ve numenal yetidir. Dusunce dalgasinin fizigi her turlu etkiledigi de bilinmektedir. Aksi olsa kimse bugun sokrates'i hatirlamaz ve filozoflari izm yaraticilarini takip etmezdi. Bunun degisimi sadece beynin yapisina degil; insanoglunun kendi beynindekini sorgulamasina baglidir. Ayni senin teizmi sorgulayip teizmin bilincine varip teizmi biraktigin gibi.

 

Bak burayi atlamissin. Bunu da yanitla, ben hepsini toptan yanitlayayim.

 

 

Cunku yukarida yazanlara verecegin yanit, ya seni celiskiye dusurecek ya da dusuncenin gucunu red etmeye goturecek.

 

O zaman bana yiginlarin bir izm pesinde neden kostuklarini nasil aciklayacaksin, merak ediyorum. Dusunce insanoglunun yasam ve iliskisini etkilemese onca izm takipcisi/kuyriukcusu olmazdi.

 

Senin benimsedigin materyalizm bir fikir dusunce urunu degil mi? neden etkilendin de materyalist oldun? ya da ayni etkiyi neden komsun almadi?

 

Bunu bana fiziksel ve biyolojik olarak acikla.

 

Ya da soyle sorayim.

 

Sen bir takipcisin. Ateizm vardi ve teizmi sorguladin.

 

Peki ya ilk izmleri ortaya atanlar, onlari nasil yarattilar.

 

Benim evrensel-insan zihniyetini yarattigim gibi.

 

Mesela ilk filozoflar herseyin birligine yogunlasmisken, sofistler nasil ortaya cikti, ya da Socrates nasil ortaya cikti?

 

Kisaca yenilik, degisim nasil dogabiliyor?

 

Determinizm olsa eski kalir. Gerci inanclar ve ideolojiler bunda diretiyorlar ya!

 

En basta degisim determinizme terstir. Bir seyi bilincli ve farkinda olarak degistirmek ise ozgur iradedir. Iste bu kuyrukculugu/takipculigi degil; yenilikciligi getirir.

 

Ayrica matematiksel;/mantiksal mantik yaraticidir. Bunu nasil aciklayacaksin sadece fizik ve biyoloji ile?

Link to comment
Share on other sites

O zaman bana yiginlarin bir izm pesinde neden kostuklarini nasil aciklayacaksin, merak ediyorum. Dusunce insanoglunun yasam ve iliskisini etkilemese onca izm takipcisi/kuyriukcusu olmazdi.

Ne yazdığımı anlamamışa benziyorsun. İnsanlar duyduklarından etkilenmişler, yaşadıklarından etkilenmişler. Düşünce sadece beyindeki analiz işlemi. Bunda anlamayacak ne var?

 

 

Senin benimsedigin materyalizm bir fikir dusunce urunu degil mi? neden etkilendin de materyalist oldun? ya da ayni etkiyi neden komsun almadi?

 

Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ben materyalist olurken komşumun materyalist olmaması aslında tam da determinizmin bekleyeceği bir şey. Ne dedik? Aynı genetik yapıya sahip insanlar, aynı çevresel koşullar altında aynı kararları verirler. Sence komşum benimle aynı genetik yapıya sahip miydi? Benim okuduklarımı okudu mu? Benimle aynı koşullarda mı yaşadı? Üzgünüm ama analitik düşenemiyorsun Evrensel-insan.

 

Bunu bana fiziksel ve biyolojik olarak acikla.

Bu yaptığın mantık hatasına Argument from Ignorance denir. Sen yaşamdaki fiziki ve kimyasal, neden-sonuç ilkelerini göremiyorsun diye bu ilkeler yok olmuyor. Açık fikirli ol biraz.

 

 

Sen bir takipcisin. Ateizm vardi ve teizmi sorguladin.

 

Ben bir şeyin takipçisi değilim. Ben gerçekleri savunuyorum. 2+2 10'luk tabanda her zaman 4 eder. Şimdi 2+2=4 diyenlerin düşüncelerine ''sadece bir çeşit felsefi akım'' diyebilir misin?

 

 

Peki ya ilk izmleri ortaya atanlar, onlari nasil yarattilar.

 

Hayatta yaşadıkları, kendilerinden bağımsız olarak işleyen yasalar onları bu konular hakkında kafa yormaya zorladı. Mesela bir gün bir filozof kahve içerken aklına değişik bir gelsin ve bu konu hakkında kitap yazmaya başlasın. Bu adam fakir bir adam olsun ve yazdıklarının konusu fakirliği ortadan kaldırmaya yönelik çözümler olsun. Bu adamın aklına bu fikri getiren şey belki de kahvedeki kafeinin beynini uyarmasıydı. Belki o gece kahve içmeseydi bunların hiçbiri olmayacaktı. Veya annesinden kalan mirası bir hırsızca çalınmasaydı, fakirlik çekmediği için yazdıkları fakirlik üzerine olmayacaktı. Adam dışarıdan gelen bir uyaran olmadan bunları bulamazdı. Yaşadıkları, yaptıkları, gördükleri onun kitap yazma davranışı göstermesine neden oldu. Anladın mı? Adam düşünüyor, kafa yoruyor ama olayların buraya rast gelmesi tamamen dış uyaranların ürünü. Peki dış uyaranlar herkese aynı mı gelir? Elbette hayır? Mesela yağmurlu bir ülkede daha çok yağmur üzerine, kurak bir ülkede daha çok çöl üzerine yazılır. Ama insan dediğimiz varlıklar kendilerine, genetik yapıları ve çevresel etkenlerin kendilerine biçtiği rolü oynarlar. Herkes farklı koşulların altında kaldığı için, farklı şeyler yaşadığı için ve farklı genetik yapılara sahip olduğu için farklı davranır. Ama bütün bunlar fiziksel ve kimyasal olayların neticesinden ibarettir. Bu kadar net.

 

Benim evrensel-insan zihniyetini yarattigim gibi.

 

Bu videoyu izlemeden cevap yazma. Bu video hakkındaki yorumlarını bekliyorum. 10 dakika sakince baştan sona izlemen sana her şeyi anlatacak.

 

http://www.youtube.com/watch?v=-BAXswgpVmM

 

Mesela ilk filozoflar herseyin birligine yogunlasmisken, sofistler nasil ortaya cikti, ya da Socrates nasil ortaya cikti?

 

Peki her şey insanın içinden gelen özgür iradesiyle oluyorsa, bu filozoflar neden Afrika'da veya Amerika'da değil de Yunanistan ve Anadolu'da çıktı? Çünkü Yunan dünyasının o dönemki ekonomik, coğrafi, kültürel, inançsal ve iklimsel koşulları uygundu. Peki Yunan dünyasının koşullarını, mesela iklimini insanoğlu mu ayarladı yoksa doğal koşullar mı? Bu saydığım şartlar insanların yeni şeyler düşünmesine neden oldu. Öyleyse neden Afrika'daki bir filozof da çıkıp sofizmi, idealizmi vs. bulamıyor? Kısacası irade yok, sadece dış etmenlerin ve genetiğin hükümranlığı var.

 

Kisaca yenilik, degisim nasil dogabiliyor?

 

Bir gün yolda yürürken taşa çarpıyorsun hastaneye kaldırılıyorsun, düşünce yapın değişiyor mesela. Peki o taş orda olmasa değişir miydi? O taşı oraya sen mi koydun? İraden dışındadır hayatın.

 

Bunu nasil aciklayacaksin sadece fizik ve biyoloji ile?

 

Bu sözlerin malesef teistlerin ''bunu da evrimle açıklayın'' demesine benzemiş. Numenal yeti senin adeta tanrın, bilgi boşluklarından yararlanarak God of the Gaps yanılgısına düşüyorsun.

Link to comment
Share on other sites

 

Öncelikle sakin ol lütfen. :) Burada kavga etmiyoruz. Ayrıca kendi görüşlerimi sana zorla dikte etmiyorum. Madem burası felsefe forumu, her türlü felsefi görüş rahatlıkta ifade edilebilir. Verdiğin örneklerin hiçbirisi özgür iradenin sonucu değildir. İnsanların özgürlük mücadelesi vermesi, insan türünün biyolojik davranışlarının eseri olabilir.

 

Sakin dusuncesinin ve davranisinin eseri olmasin?

 

Sosyobiyoloji adlı modern bilim dalı insan davranışlarını biyoloji perspektifinden inceler.

 

Ya sosyo-psikoloji?

 

Acaba hak arayışı için meydanlara dökülen devrimci bir genç buna kendisi mi karar vermiştir, yoksa daha önce yaşadığı olaylar mı buna neden olmuştur

 

Gencine bagli. Kendi karar veren de vardir, vermeyende. Ayni meydana dokulmuyen gibi, buna da kendi karar veren de vardir, vermeyende. Burada bilinc ve farkindalik temelli bilissellik ve birey bilinci soz konusudur. Ayni vicdani red gibi. Kimi Ali'den esinlenir, kimi korkar, kimi surude kalir, kimi milliyetciligini korur, kimi de kendi iradesi ile karar verir.

 

Belki de devrimci gencimizi uyandıran şey sıra arkadaşının ona verdiği bir komünist kitaptı. Eğer arkadaşı ona bu kitabı vermeseydi, bu devrimcimiz de sıradan bir insan olacaktı.

 

Sart degil eger karar vermisse, o kitabi arar bulur ve okur.Iste insanoglunu da farkli kilan budur. Herkes ya takipcidir, ya da kendi karar verir. Aksi kadercilik, alin yazisi ve dogallik kisvesine teslimiyettir.

 

Arkadaşının bu kitabı vermesi de başka sebeplerle olmuş olabilir mesela. Ayrıca insanların kendilerine baskı yapanlara karşı çıkması gayet de kolay açıklanabilir. Eğer yukarıdaki yöneticiler bunları aç bırakıp hayat kalitesini düşürüyorsa isyan eder. Ne de olsa yaşam, hayatta kalıp üreme üzerine kurulu değil mi? Hiç düşündün mü krallıkla yönetilen Suudi Arabistan'da neden asla isyan çıkmaz? Çünkü petrol zengini olan halk yaşamsal fonksiyonlarını zaten kolayca yerine getiriyor. Kaldi ki insan davranışlarının bir kısmı çevresel, bir kısmı genetiktir. Bunlar dışında hiçbir neden yoktur.

 

Sen hep tek duze degerlendiriyorsun. Tek duzelik yok. Ayni ortamda herkes kendine gore farkli dusunup davranabilir. Bu bir bilincaltisartlanmisligi, suru psikolojisi korke felsefesi, alisilagelmislik ya da bilincli bir dusunce ve davranis olabilir. Iste o yuzden de herkes kendi numenal yeti kullanim duzeyince ayni konu ve kavramda ve de ortamda farkli davranir. Kimi orumcekten korkar, kimi fareden butun bunlar zihinseldir. Biyoloji ve fizik sadece bir aractir ve kullasnimi beynin emrine gore uygulayandir.

 

Ben sana bugünkü bilimsel verilerin özgür irade savıyla örtüşmediğini söylüyorum. Ben değil neredeyse bütün bilimadamları bunu çıkıp anlatıyor. Elbette bir gözlem bile beni yanlışlayabilir. Sanden ilk başta, fiziksel yasalara bağımlı olmayan bir şeye örnek vermeni istedim.

 

Gosteremezsin. Bugun bilissel bilim insanoglunu sosyo-psikolojik olarak gozlemliyor ve numenal yeti farkinin da farkinda.

 

Yok artık. Çağın en büyük materyalist filozoflarının determinist olduğundan haberim yok deme sakın bana. Tasarımcılık neden-sonuç değildir, tasarım amaç-sonuç'tur ve determinizmle bağdaşmaz.

 

Olabilir. materyalist filozoflar bilimsel degildir.Tasarimcilik sadece insanogluna ozgudur ve numenal yeti isidir. Determinizm ile kararlilik olarak bagdasir. Kisi bir sey tasarlar bunu ozgur iradesi ile ve yaraticiligi ile yapar ve bunu davranisa tasimaya da determine olur.

 

Şartlar değişemez işte. O şartlar da kendilerinden önceki şartların sonucu olduğu için, nedensellik zincirinin başındaki şartları değiştirmek için ancak Big-Bang anına dönmen lazım. Anladn mı şimdi?

 

Sartlar degisir, ayni dogal secilim gibi. Ya da dunya atmosferi disi gibi v.s. Big bang zamansal bir teoridir. Evrenin mekansalligi ile ilgisi yok. Cunku evren baslamadi, daimi olarak vardi.

 

Ben zaten bir irade aramıyorum ki sorun insanoğlundan başka bir güçte irade aramamda olsun. Sadece doğal seçilime değil, her türlü mantıki önermeye terstir özgür irade yanılgısı.

 

Aramana gerek yok, fiziksel ve biyolojiye iradeni teslim etmissin. Bu da zaten senin serbest dusunebilmeni onler.

Cunku kendilik bilisselligin yok. Kendi kendinin dusunceni degistirebileceginin farkinda ve bilincinde degilsin.

 

Pardon ama insanın neresi nörokimyasal işleyişi etkileyebilir? Nörokimyasal işleyişten etkilenmeyen bir yer yoksa, hiçbir yerde bağımsız irade yoktur.

 

 

Sorgulamasi, bilinci, farkindaligi, iradesi v.s. kisaca numenal yetisi. Yeterki kullanmak ve degistirmek istesin. Tabi once dusunce ve davranisindan rahatsiz olacak ve sorun oldugunu algilayacak.

 

 

Her şey doğumdan gelmez. Bazı şeyler sonradan kazanılır, çevre şartlarının etkisiyle. Peki çevre şartlarını belirleyen biziz miyiz sanıyorsun? Çevreyi biz belirlemiyoruz. :) İrademiz dışında.

 

Sistem ve duzen nedir, etik nedir,kurallar yasalar kurumlar nedir hepsi insanoglu tasarimi. Cevre dedigin fenomenal olgu degistiren de biuziz, duzenleyen de. Cunku insanoglunun aklinda yarattigini soyuttan somuta tasima yetisi vardir. Ayni demokrasi gibi, ya da izmler inanclar, ideolojiler v.s. gibi.

 

 

Bak arkadaşım, ideolojilerimizi özgür irademizle değiştirmiyoruz.

 

Ben degistirdim.

 

Ne düşündüğümüzü, nelere karşı çıkıp neleri benimsediğimizi çevremizden duyduklarımız, öğrendiklerimiz, iletişim kurduğumuz kişiler, geçmişimizden gelen değerler, hayatta karşılaştığımız ilginç olaylar, yetişme koşullarımız, genetik yapımız, huylarımız, yediklerimiz, içtiklerimiz, maddi durumumuz, eğitim durumumuz, sosyal konumunuz, evrimsel geçmişimizde seçilmiş olan sosyobiyolojik davranışlarımız... belirliyor.

 

Hayir ben bunlari sorguladim ve bilincli olarak degistirdim ve kararliligimi hic bir sey etkileyemedi.

 

İnsanlar genelde yetiştiği toplumun dinini, değerlerini ve inançlarını benimsiyor. İdeolojilerimizin değişmesi de yine kontrolsüz oluyor. Bir şey yaşıyorsun, bir şey okuyorsun ve düşüncelerin değişiyor. Tüm bunlar dış dünyadan aldığımız uyaranlar veya genetik özelliklerimizden ibaret. Beynimizin tek yaptığı şey dışarıdan gelen uyaranları şuursuzca işleyip yorumlamak. Yorumlama kalitesi de zekaya bağlı. Zekanın büyük ölçüde doğuştan ve genetik olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.

 

Iste bu yazi tamamen bilincten farkindaliktan ve bilissellikten bi haber bir yazidir. Yani kendini bir biyolojik robot olarak algilama. Zeka da her turlu numenal yeti gibi degisir. Yeterki degistirmek iste.

 

Özgür iradenin var olup olmadığını bügün hangi neuroscience uzmanına sorsan sana yok diye cevap verir. Artık bazı cihazlarla insanın vereceği kararları 6 sn önceden tahmin etmek bile mümkün. Adamın beynindeki elektriksel duruma bakarak, daha karar vermeden, ileride ne kadar vereceği tahmin edebilebiliyor. Yani her şey kaçımılmaz. Basit varlıklarda özgür irade yoksa, yine aynı evrensel fizik yasalarının gölgesinde çalışan insanda neden özgür irade olsun. Beynimiz biraz daha büyük o kadar. Ama asla bağımsız değil. Bilim artık özgür iradenin olmadığını kesin olarak ispatladı.

 

Dedimya senin algin sadece biyolojik bir robot. Cunku iste bu algi insanoglu istemeden kisileri degisime ya da kabullenmeyezorluyor. Zaten psikolojinin varliginin nedeni de bu. Kendi kendini algilayamamak vekontrolunu baskasina veya seye vermek. Buna senin biyolojik algin da dahil.

Link to comment
Share on other sites

Ne yazdığımı anlamamışa benziyorsun. İnsanlar duyduklarından etkilenmişler, yaşadıklarından etkilenmişler. Düşünce sadece beyindeki analiz işlemi. Bunda anlamayacak ne var?

 

Bu analizi kim/ne yapiyor. Beyin kendi kendine mi yapiyor, kisinin rolu yok mu?

 

 

Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ben materyalist olurken komşumun materyalist olmaması aslında tam da determinizmin bekleyeceği bir şey. Ne dedik? Aynı genetik yapıya sahip insanlar, aynı çevresel koşullar altında aynı kararları verirler. Sence komşum benimle aynı genetik yapıya sahip miydi? Benim okuduklarımı okudu mu? Benimle aynı koşullarda mı yaşadı? Üzgünüm ama analitik düşenemiyorsun Evrensel-insan.

 

Iste tam da genetik ayrimciligi ve irkciligi. Ne yani sen simdi komsuna "genetuigi bozuk" mu diyorsun? peki o zaman ne demeye "genetigi bozuk" larla tartisiyorsun?

 

Bu yaptığın mantık hatasına Argument from Ignorance denir. Sen yaşamdaki fiziki ve kimyasal, neden-sonuç ilkelerini göremiyorsun diye bu ilkeler yok olmuyor. Açık fikirli ol biraz.

 

Acik fikirli olmayan sensin. Komsuna genetik irkciligi yapanda. Tam senin bu yaptigini Almanlar egitimde yapiyor.

 

Ben bir şeyin takipçisi değilim. Ben gerçekleri savunuyorum. 2+2 10'luk tabanda her zaman 4 eder. Şimdi 2+2=4 diyenlerin düşüncelerine ''sadece bir çeşit felsefi akım'' diyebilir misin?

 

Hayatta yaşadıkları, kendilerinden bağımsız olarak işleyen yasalar onları bu konular hakkında kafa yormaya zorladı. Mesela bir gün bir filozof kahve içerken aklına değişik bir gelsin ve bu konu hakkında kitap yazmaya başlasın. Bu adam fakir bir adam olsun ve yazdıklarının konusu fakirliği ortadan kaldırmaya yönelik çözümler olsun. Bu adamın aklına bu fikri getiren şey belki de kahvedeki kafeinin beynini uyarmasıydı. Belki o gece kahve içmeseydi bunların hiçbiri olmayacaktı. Veya annesinden kalan mirası bir hırsızca çalınmasaydı, fakirlik çekmediği için yazdıkları fakirlik üzerine olmayacaktı. Adam dışarıdan gelen bir uyaran olmadan bunları bulamazdı. Yaşadıkları, yaptıkları, gördükleri onun kitap yazma davranışı göstermesine neden oldu. Anladın mı? Adam düşünüyor, kafa yoruyor ama olayların buraya rast gelmesi tamamen dış uyaranların ürünü. Peki dış uyaranlar herkese aynı mı gelir? Elbette hayır? Mesela yağmurlu bir ülkede daha çok yağmur üzerine, kurak bir ülkede daha çok çöl üzerine yazılır. Ama insan dediğimiz varlıklar kendilerine, genetik yapıları ve çevresel etkenlerin kendilerine biçtiği rolü oynarlar. Herkes farklı koşulların altında kaldığı için, farklı şeyler yaşadığı için ve farklı genetik yapılara sahip olduğu için farklı davranır. Ama bütün bunlar fiziksel ve kimyasal olayların neticesinden ibarettir. Bu kadar net.

 

Cok fazla belkiliyorsun, bir seylerden emin olmadigin kesin. Ben ise bunun sadece kisiye bagli oldugunu soyluyorum,

 

Bu videoyu izlemeden cevap yazma. Bu video hakkındaki yorumlarını bekliyorum. 10 dakika sakince baştan sona izlemen sana her şeyi anlatacak.

 

http://www.youtube.com/watch?v=-BAXswgpVmM

 

 

 

Peki her şey insanın içinden gelen özgür iradesiyle oluyorsa, bu filozoflar neden Afrika'da veya Amerika'da değil de Yunanistan ve Anadolu'da çıktı? Çünkü Yunan dünyasının o dönemki ekonomik, coğrafi, kültürel, inançsal ve iklimsel koşulları uygundu. Peki Yunan dünyasının koşullarını, mesela iklimini insanoğlu mu ayarladı yoksa doğal koşullar mı? Bu saydığım şartlar insanların yeni şeyler düşünmesine neden oldu. Öyleyse neden Afrika'daki bir filozof da çıkıp sofizmi, idealizmi vs. bulamıyor? Kısacası irade yok, sadece dış etmenlerin ve genetiğin hükümranlığı var.

 

Nerden biliyorsun bulamadigini dogu da da felsefe var. Insanoglunun oldugu her yerde felsefevardir.

 

Bir gün yolda yürürken taşa çarpıyorsun hastaneye kaldırılıyorsun, düşünce yapın değişiyor mesela. Peki o taş orda olmasa değişir miydi? O taşı oraya sen mi koydun? İraden dışındadır hayatın.

 

Boyle bir degisim sart degil.

 

 

 

Bu sözlerin malesef teistlerin ''bunu da evrimle açıklayın'' demesine benzemiş. Numenal yeti senin adeta tanrın, bilgi boşluklarından yararlanarak God of the Gaps yanılgısına düşüyorsun.

 

 

Ayni seyi ben sana yukaridayazacaktim, ama; yazmadim. Ama aciklayamamissin. Cunku kaderci ve teslimiyetcisin. Kendini biyolojine teslim etmissin.

Link to comment
Share on other sites

Hava olayları bile neredeyse önceden bellidir. Çok gelişmiş meteorolojik programlar nerede ne kadar yağmur yağacağını 5 gün önceden tahmin edebilir. Tahminlerdeki ufak başarısızlıklar da o andaki verileri tam detaylarıyla bilemediğimizdendir. Eğer atmosferdeki her şeyi kusursuz olarak hesaplayabilen üstün bir bilgisayar programı yapabilseydik 100 yıl sonra Londra'da kaç saatte kaç kilogram yağmur yağacağını bile belirleyebilirdik. Çünkü hava olayları domino taşları gibi birbirini etkileyecektir. Bir yerde havanın ısınması, orada alçak basınç alanı yaratacak, yakındaki soğuk denizden gelen bulutlar yağmur yağdıracaktır. Mesela denizden esen rüzgar da üst seviyedeki bir jet akımını tetikleyecektir ve o sırada oradan geçmekte olan bir yolcu uçağını düşürebilecektir. Uçaktaki pilotun ölümü de kendi iradesi dışında olacaktır. Eğer süper bilgisayarımıza uçağın dayanıklılık katsayılarını, kalkış saatini ve havanın o andaki sıcaklığını, basıncını bildirebilseydik fizik yasalarının nasıl davranacağını hesaplayarak uçağın düşüp düşmeyeceğini hesaplayabilirdik. Yani hava olayları değişiyor ama tesadüfen veya rastgele değil. Onları tetikleyenler de önceki hava olaylarıdır. Orta enlemlerdeki bir dağın yamacına tırmanan bir nemli hava dalgası yağmur yağdırmak zorundadır. Basınç koşulları uygun oldukça yağmur yağdırmamak gibi bir seçeneği yoktur. İnsanın da bir seçeneği yoktur. Gerçekte de hayat tıpkı böyle işliyor. Hava olayları gibi stokastik sanılan şeyler bile birbirine nedensellik zinciriyle sıkıca bağlı. Videoyu izledin mi?
Link to comment
Share on other sites

Human behavior refers to the range of behaviors exhibited by humans and which are influenced by culture, attitudes, emotions, values, ethics, authority, rapport, hypnosis, persuasion, coercion and/or genetics.

The behavior of humans is studied by the academic disciplines of psychiatry, psychology, social work, sociology, economics, and anthropology.

 

Factors affecting human behavior and actions

Genetics (see also evolutionary psychology) – affects and governs the individual's tendencies toward certain directions.

Attitude – the degree to which the person has a favorable or unfavorable evaluation of the behavior in question.

Social norms – the influence of social pressure that is perceived by the individual (normative beliefs) to perform or not perform a certain behavior.

Perceived behavioral control – the individual's belief concerning how easy or difficult performing the behavior will be.

Core faith – The person's set of beliefs, like religion, philosophy, etc. Provided, sometimes subconsciously, by their family, peers, social media, and the society where they live.

Survivor instinct - engaging in certain behaviors may abate fear and become habitual, as in addiction.

Buradan da algilanacagi uzere;

 

Konu indirgemecilik/determinizm degildir, konu farkina varmak bilincine ulasmak ve farkin farkinda her birini farkli ama bir butun olarak degerlendirmektir.

 

Yani indirgemeci ve determinist mantik tutarli degildir ve bizleri yanlis yerlere goturur.

 

Insanoglu ne bir maddedir, ne de bir kul ne de sadece fiziksel/biyolojiktuir.

 

Hem fenomenonumenal kavramsal; hem de biyo-sosyo-psikolojik bir varliktir.

 

Bir tore cinayeti isleyen bir kisinin sorunu biyolojik degildir, sosyo-psikolojiktir. Cunku etik icerir.

 

Bir terorizmin sorunu da aynidir.

 

Ya da bir kisinin teist ve sonra ateist olmasi, ya da hala teist kalmasi, ya da ulusalci, fasist, sosyalist v.s. olmasi namusa serefe onura bakis acisi, ahlaka bakis acvisi v.s. bunlarin hic biri biyolojik degildir; etik, cografi toplumsal tarihsel ve sosyo psikolojiktir.

 

Iste o yuzden herkes biribirinden ayni izmi ya da etigi paylassa bile farkli davranir.

 

Bu fark sadece fiziksel, biyolojik, evrimsel, dogal v.s. fenomen yoluyla aciklanamaz.

 

Insanoglunun her turlu yapisal islevsel ve yetisel ozellikleri goz onune alinmalidir.

 

 

Aksi genetik ve biyolojik ayrimcilik ve irkciliktir.

 

Link to comment
Share on other sites

Hava olayları bile neredeyse önceden bellidir. Çok gelişmiş meteorolojik programlar nerede ne kadar yağmur yağacağını 5 gün önceden tahmin edebilir. Tahminlerdeki ufak başarısızlıklar da o andaki verileri tam detaylarıyla bilemediğimizdendir. Eğer atmosferdeki her şeyi kusursuz olarak hesaplayabilen üstün bir bilgisayar programı yapabilseydik 100 yıl sonra Londra'da kaç saatte kaç kilogram yağmur yağacağını bile belirleyebilirdik. Çünkü hava olayları domino taşları gibi birbirini etkileyecektir. Bir yerde havanın ısınması, orada alçak basınç alanı yaratacak, yakındaki soğuk denizden gelen bulutlar yağmur yağdıracaktır. Mesela denizden esen rüzgar da üst seviyedeki bir jet akımını tetikleyecektir ve o sırada oradan geçmekte olan bir yolcu uçağını düşürebilecektir. Uçaktaki pilotun ölümü de kendi iradesi dışında olacaktır. Eğer süper bilgisayarımıza uçağın dayanıklılık katsayılarını, kalkış saatini ve havanın o andaki sıcaklığını, basıncını bildirebilseydik fizik yasalarının nasıl davranacağını hesaplayarak uçağın düşüp düşmeyeceğini hesaplayabilirdik. Yani hava olayları değişiyor ama tesadüfen veya rastgele değil. Onları tetikleyenler de önceki hava olaylarıdır. Orta enlemlerdeki bir dağın yamacına tırmanan bir nemli hava dalgası yağmur yağdırmak zorundadır. Basınç koşulları uygun oldukça yağmur yağdırmamak gibi bir seçeneği yoktur. İnsanın da bir seçeneği yoktur. Gerçekte de hayat tıpkı böyle işliyor. Hava olayları gibi stokastik sanılan şeyler bile birbirine nedensellik zinciriyle sıkıca bağlı. Videoyu izledin mi?

 

Bir seyitatmin etmek baskadir, onun kesin olacagini soylemek baskadir.

 

Bir anne cocugundan bir sey isterken onun kesin yerine gelecegini dusunebilur miu? Hic bir seyi tam basi mamul ne hesaplayabilirsin ne de tahmin edebilirsin. Sonucta her olayi olusturan mantiksal olabilirlik olasiligi vardir, yalniz bunun hepsinin bilinmesinin olanagi yoktur. Ne kadar zaman gecerse gecsin, bilimsel olarak bilgi herseyi bilemeyecek ve her zaman bilmeye yonelecektir. Bu hem yeni bilgi hem de yanlislanan bilgi olacaktir.

 

Senin yukaridaki aciklamalarin tamamen fenomenaldir, numenal yetiyi icermez. Insanoglunun ise numenal yetisi ve degerleri vardir. Bunlarin biyoloji ve fiziksellik ile sadece aciklayamazsin. Insanin secenegi yapilandirilmistir. Bunun sinirlarini ve ufkunu asmak ta insanoglunun elindedir. Cunku yapilandiran kendisidir, degistirecek olan da yine kendisi.

 

Senin algindaki determinizm, sabit fikirliliktir, teslimiyettir, irkcilik ve ayrimciliktir.

 

Sen nasil materyalist isen,herkes te olabilir; yeterki olmak istesin ve o bilince ulassin. Bunun icin de onun genetigi degildir engel olan; engel bilincaltisartlanmisliginin alisilagelmisligi ve sorgulanmazligidir.

Link to comment
Share on other sites

Human behavior refers to the range of behaviors exhibited by humans and which are influenced by culture, attitudes, emotions, values, ethics, authority, rapport, hypnosis, persuasion, coercion and/or genetics.

 

Hala anlamadın mı? Ben sana her şey doğuştan dedim mi be? Çevre koşulları da vardır ama çevre koşulları bizim irademizden bağımsızdır. Çevreyi bir kontrol edemeyiz dedim. Bu yüzden irade yok.

 

Üstelik psikoloji kesinlikle bir bilim değildir. Psikoloji bir inançsal çalışmalar bütünüdür. Bulguları kesinlik arz etmediği gibi bilimin yanlışlanabilirlik presibine uymaz.

 

Psikolojinin eleştirisini oku Wikipedia'ndan: http://en.wikipedia.org/wiki/Psychology#Criticism

Link to comment
Share on other sites

Hala anlamadın mı? Ben sana her şey doğuştan dedim mi be? Çevre koşulları da vardır ama çevre koşulları bizim irademizden bağımsızdır. Çevreyi bir kontrol edemeyiz dedim. Bu yüzden irade yok.

 

Üstelik psikoloji kesinlikle bir bilim değildir. Psikoloji bir inançsal çalışmalar bütünüdür. Bulguları kesinlik arz etmediği gibi bilimin yanlışlanabilirlik presibine uymaz.

 

Psikolojinin eleştirisini oku Wikipedia'ndan: http://en.wikipedia....ology#Criticism

 

Ben senin dedigini gayet net anladim. Ama senin dedigin genetik ve biyolojik ayrimcilik ve irkciliktir. Yani kisileri genetik olarak siniflandirmak ve hic bir sekilde onlarin kendilerini kendilerinin yetistirmesi bilinc ve farkindaligina olanak tanimamak. Cevre iki turludur. Bir fenomenal digeri numenal numenal cevre insanoglunun kontrolundedir. Tum ideolojiler, inanclar, etik ve her turlu numenal yeti degeri de buna girer.

 

Psikolojinin bilim oldugunu algilasanzaten, bilissel bilimi ve insanoglunun sosyo-psikolojik yapiusini ve davranisini ve de degisimini algilarsin.

 

Psikolojiyi elestirebilirsin. Cunku bilimsel olarak sadece insanoglunun kendi turu bunyesindeki dusunce ve davranisini gozlemler.

Link to comment
Share on other sites

Bir seyitatmin etmek baskadir, onun kesin olacagini soylemek baskadir.

 

Ne yazmışım dikkatli oku:

 

Eğer atmosferdeki her şeyi kusursuz olarak hesaplayabilen üstün bir bilgisayar programı yapabilseydik.....

 

Yani eğer bütün başlangıç koşullarını tam %100 bilseydik, gelecekte olacakları kesinlikle hesaplayabilirdik. Ama bilmiyoruz tüm koşulları, ama bilseydik kesin konuşabilirdik.

 

 

yalniz bunun hepsinin bilinmesinin olanagi yoktur. Ne kadar zaman gecerse gecsin, bilimsel olarak bilgi herseyi bilemeyecek ve her zaman bilmeye yonelecektir.

 

Tamam, ben biz her şeyi hesaplayacak kadar güçlüyüz demiyorum. Ama velev ki tüm değişkenleri hesaba katacak düzeyde olsaydık, tüm gelecek hesaplanabilirdi. Gelecek değişmezdir yani, biz hesaplayamasak bile.

 

Senin yukaridaki aciklamalarin tamamen fenomenaldir, numenal yetiyi icermez.

 

Peki en azından fenomenal şeyler hakkında belirlenirlik olduğunu kabul ediyor musun?

 

Insanoglunun ise numenal yetisi ve degerleri vardir. Bunlarin biyoloji ve fiziksellik ile sadece aciklayamazsin. Insanin secenegi yapilandirilmistir. Bunun sinirlarini ve ufkunu asmak ta insanoglunun elindedir. Cunku yapilandiran kendisidir, degistirecek olan da yine kendisi.

 

Bu söylediklerinin kanıtı nerede? Oradan buradan link vermeden bana numenal yeti dediğin şeyin varlığını kanıtlayabilir misin? Şimdi ben sorularlaislamiyet.com sitesinden ''Allah'ın kanıtları'' makalesini link versem, Allah'ın var olmadığı gerçeği değişecek mi? Allah var olmadığı için, inanırlar her ne kadar makale yazarsa yazsınlar Allah yoktur. Şimdi bana numenal yetiyi nasıl kanıtlayacaksın? Nerede bu numenal yeti? Test edilebilir mi? Deney ve gözleme dayanıyor mu? En önemlisi numenal yetinin varlığına dair savlar bilimin yanlışlanabilirlik ilkesine uyuyor mu, yoksa sallamasyon mu? :)

 

 

Senin algindaki determinizm, sabit fikirliliktir, teslimiyettir, irkcilik ve ayrimciliktir.

 

Teslimiyetçi olabilim, bu doğrudur. Ama beni ırkçılıkla suçlamana asla müsahade etmem. Bende zerre kadar milliyetçilik, ırkçılık ve ayrımcılık yoktur. Ben sosyal-demokratım.

 

 

Sen nasil materyalist isen,herkes te olabilir; yeterki olmak istesin ve o bilince ulassin. Bunun icin de onun genetigi degildir engel olan; engel bilincaltisartlanmisliginin alisilagelmisligi ve sorgulanmazligidir.

 

Hiç alakası yok. Ateist forumda öyle teistler var ki ''taş niye evrimleşmiyor'' diye soruyorlar. Bu kadarcık zekayla bırak materyalizmi basitçe evrim teorisini bile anlayamazlar bence. Hepsi değil ama çoğu öyle.

 

 

Link to comment
Share on other sites

 

Ne yazmışım dikkatli oku:

Yani eğer bütün başlangıç koşullarını tam %100 bilseydik, gelecekte olacakları kesinlikle hesaplayabilirdik. Ama bilmiyoruz tüm koşulları, ama bilseydik kesin konuşabilirdik.

 

Tamam, ben biz her şeyi hesaplayacak kadar güçlüyüz demiyorum. Ama velev ki tüm değişkenleri hesaba katacak düzeyde olsaydık, tüm gelecek hesaplanabilirdi. Gelecek değişmezdir yani, biz hesaplayamasak bile.

 

Ninenin biyiklari olsa dede olurdu.

 

Peki en azından fenomenal şeyler hakkında belirlenirlik olduğunu kabul ediyor musun?

 

Bilimsel olarak hayir. Cunku bilim fenomeni degil; onun gozlemini ortaya koyar ve kendi bilgisi, algisi v.s. olarak yapilandirir. Fenomen degil; bilgisi ortaya konur ve bu da sinirsizdir, bu sinirsizlikta gozlemi, algiyi, bilgiyi, olguyu v.s. sinirsiz yapar. Yani numenal yetinin numenal her turlu degeri sinirsizdir. Yeterki inanc ve ikdeoloji ile sabitlenmesin ve sahiplenilmesin. Sadece bilgi olarak kullanilsin, yanlislansin, gecerli olsun ve yenilenerek degissin.

 

Bu söylediklerinin kanıtı nerede? Oradan buradan link vermeden bana numenal yeti dediğin şeyin varlığını kanıtlayabilir misin?

En guzel kaniti su yazilardir. Cunku numenal yeti vucudu kullanarak kavramsal bilgi olarak yasnsir. Ayrica dusunce dalga olarak gozlemlenir. Kisilerdeki her turlu dusunsel/davranisdegisimi de bunun kanitidir.

 

Şimdi ben sorularlaislamiyet.com sitesinden ''Allah'ın kanıtları'' makalesini link versem, Allah'ın var olmadığı gerçeği değişecek mi? Allah var olmadığı için, inanırlar her ne kadar makale yazarsa yazsınlar Allah yoktur. Şimdi bana numenal yetiyi nasıl kanıtlayacaksın? Nerede bu numenal yeti? Test edilebilir mi? Deney ve gözleme dayanıyor mu? En önemlisi numenal yetinin varlığına dair savlar bilimin yanlışlanabilirlik ilkesine uyuyor mu, yoksa sallamasyon mu? :)

 

Edilir. Gozlem degisimi takip eder. Bir inanir ateist birforumda eger bilincini bilgiye kapatmamissa degisime ugrar. Iste bu degisim fiziksel degil; dusunseldir.

 

Teslimiyetçi olabilim, bu doğrudur. Ama beni ırkçılıkla suçlamana asla müsahade etmem. Bende zerre kadar milliyetçilik, ırkçılık ve ayrımcılık yoktur. Ben sosyal-demokratım.

 

Seni degil okudugum dile gelen dusunceyi degerlendiririm. Ha deri rengi farki ayrimciligi, ha kanin asilligi, ha kafatasi ayrimciligi ha gen ayrimciligi irkciliktir. Yaani discrimination.

 

Hiç alakası yok. Ateist forumda öyle teistler var ki ''taş niye evrimleşmiyor'' diye soruyorlar. Bu kadarcık zekayla bırak materyalizmi basitçe evrim teorisini bile anlayamazlar bence. Hepsi değil ama çoğu öyle.

 

Iste onlari oyle yapan kendilerini bilgiye ve yenilige kapatmis olmalaridir. Bu da bilincaltisartlanmisligidir.Zaten insanoglunu bir tek dogallik ve biyolojik sabitlik algisi teslim alir. Iste inanirlarin yaratilis dedigi de bu. Ya insanoglu dogasi denilen somuru teslimiyet ve caresizlik kisvesi bu.Biyolojik herhangi bir seye teslim olmak. Varolusculk ta bunlardan biridir.

Link to comment
Share on other sites

Ben senin dedigini gayet net anladim.

 

Hayır anlamamışsın malesef. Sen çok ön yargılı davranıyorsun. Yeni görüşlere asla açık değilsin. :)

 

Ama senin dedigin genetik ve biyolojik ayrimcilik ve irkciliktir. Yani kisileri genetik olarak siniflandirmak ve hic bir sekilde onlarin kendilerini kendilerinin yetistirmesi bilinc ve farkindaligina olanak tanimamak. Cevre iki turludur. Bir fenomenal digeri numenal numenal cevre insanoglunun kontrolundedir. Tum ideolojiler, inanclar, etik ve her turlu numenal yeti degeri de buna girer.

 

Ben insanın bütün davranışları sadece genetiktir demiyorum. İnsanın davranışları; genetik ve dış çevrenin toplamıdır. Çevre de çok önemlidir ama çevre sadece fenomenal çevreden oluşur ve insanın kontrolü dışındadır.

 

 

Psikolojinin bilim oldugunu algilasanzaten, bilissel bilimi ve insanoglunun sosyo-psikolojik yapiusini ve davranisini ve de degisimini algilarsin.

 

Wikipedia bile psikolojiyi bilim olarak kabul etmiyor. Psioloji insan davranışlarını inceleyen inanca dayalı bir disiplindir. Bak bilimadamları ne demiş: ''That's right. Psychology is not science. Al sana link: http://articles.latimes.com/2012/jul/13/news/la-ol-blowback-pscyhology-science-20120713

 

Sosyolojiye bir itirazım yok. Sosyolojiyi severim. İnsanları birbirinin peşinden sürüklenen sürüler olarak ele alır. Bu gerçekçi bir tutumdur çünkü insanlar bir sürüdür.

 

Psikolojiyi elestirebilirsin. Cunku bilimsel olarak sadece insanoglunun kendi turu bunyesindeki dusunce ve davranisini gozlemler.

 

Psikolojinin parapsikolojiden tek farkı doğaüstücülük safsatasına yer vermemesidir. İkisi de bilim değildir. İnsan davranışları sosyolojik (fenomenal çevre) ve biyolojiktir.(genetik)

Link to comment
Share on other sites

Hayır anlamamışsın malesef. Sen çok ön yargılı davranıyorsun. Yeni görüşlere asla açık değilsin. :)

 

Ben insanın bütün davranışları sadece genetiktir demiyorum. İnsanın davranışları; genetik ve dış çevrenin toplamıdır. Çevre de çok önemlidir ama çevre sadece fenomenal çevreden oluşur ve insanın kontrolü dışındadır.

 

Insanoglunun icine dogdugu toplumsal/sosyal cevre numenaldir. Cunku bilincaltisartlanmis ve alisilagelmis her turlu etik, idseolojik ve inancsal degere ve bunun sistemlesmis ve yasam ve iliski olmus cevrenin icine dogar ve bu ona verilir.

 

Wikipedia bile psikolojiyi bilim olarak kabul etmiyor. Psioloji insan davranışlarını inceleyen inanca dayalı bir disiplindir. Bak bilimadamları ne demiş: ''That's right. Psychology is not science. Al sana link: http://articles.lati...cience-20120713

 

Sosyolojiye bir itirazım yok. Sosyolojiyi severim. İnsanları birbirinin peşinden sürüklenen sürüler olarak ele alır. Bu gerçekçi bir tutumdur çünkü insanlar bir sürüdür.

 

http://en.wikipedia....logy_of_science

 

 

 

Psikolojinin parapsikolojiden tek farkı doğaüstücülük safsatasına yer vermemesidir. İkisi de bilim değildir. İnsan davranışları sosyolojik (fenomenal çevre) ve biyolojiktir.(genetik)

 

Psikoloji bilimdir. Para ve pseudo olan bilim degildir.

Link to comment
Share on other sites

Ninenin biyiklari olsa dede olurdu.

 

Epistemolojistik(!)derinliklerde düşünebilen bir filozofa yakışmayan sığlıkta bir ifade. :)

 

 

Bilimsel olarak hayir. Cunku bilim fenomeni degil; onun gozlemini ortaya koyar ve kendi bilgisi, algisi v.s. olarak yapilandirir. Fenomen degil; bilgisi ortaya konur ve bu da sinirsizdir, bu sinirsizlikta gozlemi, algiyi, bilgiyi, olguyu v.s. sinirsiz yapar. Yani numenal yetinin numenal her turlu degeri sinirsizdir. Yeterki inanc ve ikdeoloji ile sabitlenmesin ve sahiplenilmesin. Sadece bilgi olarak kullanilsin, yanlislansin, gecerli olsun ve yenilenerek degissin.

 

Meteoroloji bilim değildir senin tanımına göre. Kusura bakma, ateizmin esaslarından birisi de potentially predictable universe düşüncesidir. Her şeyin predictable olduğu bir yerde unpredictable bir ''mucizeye'' yer yoktur çünkü.

 

 

 

En guzel kaniti su yazilardir. Cunku numenal yeti vucudu kullanarak kavramsal bilgi olarak yasnsir. Ayrica dusunce dalga olarak gozlemlenir. Kisilerdeki her turlu dusunsel/davranisdegisimi de bunun kanitidir.

 

Bu sözünün sence müslümanların şu yaklaşımından bir farkı var mı? ''Allah yok mu diyorsun? Çevrene bak Güneş, yıldızlar mükemmel bir nizam içindeler, tüm bu güzellikler kendiliğinden oluşmuş olabilir mi?''

 

 

 

Edilir. Gozlem degisimi takip eder. Bir inanir ateist birforumda eger bilincini bilgiye kapatmamissa degisime ugrar. Iste bu degisim fiziksel degil; dusunseldir.

 

Değişime uğrar çünkü Ateistforumda okudukları onu etkiler. Ateistforum fenomenal çevredir. Dış çevredir. Özgür irade var olsaydı, insanlar hiçbir araştırma yapmadan kendiliğinden dinden çıkıp-dine girerlerdi kolayca.

 

 

Seni degil okudugum dile gelen dusunceyi degerlendiririm. Ha deri rengi farki ayrimciligi, ha kanin asilligi, ha kafatasi ayrimciligi ha gen ayrimciligi irkciliktir. Yaani discrimination.

 

Ben kimseye ayrımcılık yapmıyorum. Her insanın eşit anayasal ve hukuki haklara sahip olmasını desteklerim. Ama bir gerçek var ki insanlar eşit doğmuyorlar. Eşitlik hakkı verilsin, ama insanlar yine eşit olamayacaklar.

Link to comment
Share on other sites

 

Hahaha. :lol: Kendi verdiğin linki okumamışsın sen yaw. Psikoloji bilimi demiyor. ''Bilimin psikolojisi'' diyor. Yani bilimadamlarının psikolojik halleri demek, psikolojinin kendisi değil.

 

Psikoloji bilimdir. Para ve pseudo olan bilim degildir.

 

İkisi de bilim değildir. Bir bilgi sistemidir ama bilimsel yönteme uymaz. Freud çıkar kafasından bir şeyler sallar, ben çıkarım başka bir teori uydururum herkes hemen inanır. Psikoloji para tuzağıdır.

Link to comment
Share on other sites

 

Epistemolojistik(!)derinliklerde düşünebilen bir filozofa yakışmayan sığlıkta bir ifade. :)

 

 

 

 

Meteoroloji bilim değildir senin tanımına göre. Kusura bakma, ateizmin esaslarından birisi de potentially predictable universe düşüncesidir. Her şeyin predictable olduğu bir yerde unpredictable bir ''mucizeye'' yer yoktur çünkü.

 

Bunu da nerden cikardin? Meteroloji fenomen degil ki; yani dogada yok. zaten kendisi insanoglunun yarattigi bir bilgi, algi,gozlem v.s.

 

 

Bu sözünün sence müslümanların şu yaklaşımından bir farkı var mı? ''Allah yok mu diyorsun? Çevrene bak Güneş, yıldızlar mükemmel bir nizam içindeler, tüm bu güzellikler kendiliğinden oluşmuş olabilir mi?''

 

Onlar ozdeslestiriyorlar. Ben ise yansinin yansitilmasi oldugunu biliyorum.

 

 

Değişime uğrar çünkü Ateistforumda okudukları onu etkiler. Ateistforum fenomenal çevredir. Dış çevredir. Özgür irade var olsaydı, insanlar hiçbir araştırma yapmadan kendiliğinden dinden çıkıp-dine girerlerdi kolayca.

 

Nesini neresini etkiler? Girmiyorlarsa, nedeni bilincaltisartlanmisligi ve kapali bilinc.

 

Ben kimseye ayrımcılık yapmıyorum. Her insanın eşit anayasal ve hukuki haklara sahip olmasını desteklerim. Ama bir gerçek var ki insanlar eşit doğmuyorlar. Eşitlik hakkı verilsin, ama insanlar yine eşit olamayacaklar.

 

 

Sen yapmiyorsun. Komsunu genetik olarak senden farkli kilan dusunce yapiyor. Yani onun materyalist olamamasini gene baglama dusuncesi.

Link to comment
Share on other sites

Komsunu genetik olarak senden farkli kilan dusunce yapiyor.

 

Tamam da bu bir düşünce değil, bilimsel gerçek. Organlarımızın boyutları, şekilleri ve çalışma şekilleri genetik değil mi? Aynı şey bir organ olan beyin için de geçerli.

 

Yani onun materyalist olamamasini gene baglama dusuncesi.

 

Sözlerimi çarpıtıyorsun. Ben hiçbir yerde sadece genetik demedim. Genetik + Fenomenal çevre. Anladın mı? Genetiğin yanında çevrenin de payı var. Çevre kontrolümüz dışında diye özgür irade yok zaten. B)

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...