mantik Posted April 21, 2011 Report Share Posted April 21, 2011 Bu tur konularin (telepati, telekinezi, uzaktan algilama, gelecegi gorme, vs) bilim adamlari tarafindan hicbir zaman ciddiye alinmadigi ve bilim dunyasinda bu konulardan hep uzak duruldugu zannedilmesin. Gunumuzde durum elbette budur, ama durum bu noktaya gelene dek, bu konularin sarlatanlik veya kendini kandirma ornekleri olduguna ikna olmaya yetecek kadar veri toplanmis ve calisma yapilmistir. Ozellikle 20. yuzyilin belli bir doneminde, bu konular saygin bir bilim dali kabul edilmis ve pek cok universitede "parapsikoloji" enstituleri kurulmustur. Ozellikle Dr. Rhine'in enstitusunde bu konularda yapilan deneyler cok unludur. Ornegin zener kartlari ve bu kartlarla yapilan deneyler bu kurumda gerceklestirilmistir. Bazi orneklerde, olasilik kurallariyla aciklanmasi cok zor sonuclar alinmis ve dogru iz uzerinde olundugu ve ortada 5 duyuyla aciklanamayacak birseyler bulundugu ciddi ciddi uzun sure dusunulmustur. Fakat, bu tur sonuclarin hicbiri, bagimsiz gruplar tarafindan, baska kontrollu deney ortamlarinda tekrar edilememistir. Soguk fuzyon, nasil baskalari tarafindan tekrar edilemedigi icin sahte bilim kabul edilerek rafa kaldirildiysa, parapsikoloji de (soguk fuzyondan cok daha once), konuyla ilgilenen saygin bilim adamlari tarafindan rafa kaldirilmistir. Zaman icinde tum saygin universitelerdeki parapsikoloji enstituleri birer birer kapatilmistir. Ayrica, ornegin CIA de bir ara bu konulara el atmis ve duyu disi algilama (ESP) yetenegi oldugu iddia edilen medyumlari soguk savas doneminde Sovyet'lere karsi casusluk amaciyla kullanmak istemistir. Hatta bu konuya ve bu projeye milyonlarca dolar aktarmis ve aradan gecen belli bir surenin sonunda, ciddiye alinabilir bir sonuc elde edilemedigi icin projeyi terketmis ve kapatmistir. Bu tur sonuclar durup dururken ortaya cikmaz. Neden diger saygin bilim alanlarinin basina ayni sey gelmemistir? Ornegin sosyoloji diger temel bilimlerle kiyaslandiginda oldukca yeni bir alan sayilir. 19. yuzyilda ortaya cikmis ve ancak o donemden beri ciddi olarak bu alanda calismalar yapilmistir. Fakat o zamanlar universitelerde acilan sosyoloji kursuleri hala aciktir. Peki niye parapsikoloji kursuleri acik degildir? CIA'in bile el attigi ve milyonlarca dolar yatirdigi bir alanda, eger gercekten ciddi, ise yarar ve ikna edici sonuclar cikacak olsaydi, emin olun simdiye kadar coktan ortaya cikartilmis olurdu. O kadar cok insanin, o kadar buyuk fonlar ayirarak yaptigi calismalar, kolay kolay ortada gozden kacan nokta birakmaz. Bu calismalarin sonucunda ortaya cikmistir ki, bu hikayelerin cogu kulaktan kulaga oyununda oldugu gibi anlatildikca degisen ve guvenilir olmayan, insan psikolojisi ve insan zihninin aldanabilirligiyle ilgili yaniltici olgulardir. Bugun bilinmektedir ki, insan zihni "false memory", yani yanlis hafiza urunu ornekler uretebilmektedir. Ozellikle hipnoz gibi surecler yoluyla, insanlarin zihnine, aslinda gercekte baslarindan gecmemis olan, fakat kisinin basindan gectigini zannettigi anilar yerlestirilebilmektedir. Ayrica, insanlarin zaman zaman kendi uydurduklari seylere bile zaman icinde inanmaya basladiklari tespit edilmistir. Bin kere soylenen yalana artik soyleyen de inanir gibi sozler bosuna cikmaz. Insan zihni aldanmaya ve aldatmaya cok musaittir. Ozellikle de istedigini hatirlayip istedigini hatirlamamaya ve hatta hatirladiklarini zaman icinde kendi zihninde degisiklige ugratmaya, vs. cok musaittir. Bu yuzden "anlati"ya dayanan kanitlar bilimsel alanda guvenilir kanit yerine gecmez. Bunlara "anectodal evidence" denir. Yani hikayeye dayali kanit. Bunlar ciddi bilimsel kanitlar arasinda kabul edilmez. Hayalet gordugunu soyleyen birine, kafadan guvenilmez. Bu tur iddialar, eger iddia sahibi tarafindan, kanitlanabilecegi iddia edilen seylerse, bilim adamlari tarafindan da ciddiye alinir ve bu kisi ve iddiasi kontrollu deneylere ve testlere tabi tutulur. Zannetmeyin ki bu islerle ciddi olarak ilgilenecek bilim adami bulmak mumkun degil. Boyle bilim adamlari vardir. Elbette sayilari fazla degildir, cunku bu tur "pseudo science" (yalanci bilim) ornekleri, yeteri kadar elemeden gecmis, ve bilim dunyasinda kendilerine saygin yer edinemeyecekleri gosterilmis olgulardir. Fakat hala, ornegin ABD'deki "Skeptic Society" gibi kurumlar, bu tur normalotesi iddialarda bulunan kisilere bu iddilarini kanitlama imkani sunmaktadir. Ulkenin ve hatta dunyanin dort bir tarafina, bu tur normaldisi iddialarin, skeptiklerin kontrolu altindaki bir deney ortaminda sergilenmesi cagrisi ve talebi yapilmakta, fakat magazin basinindan tutun, baska pek cok ortamda, ozellikle de para getirecek ortamlarda boy gostermeye bayilan ve adlarindan cok soz ettiren bu sozde "medyum"lar, bu tur cagrilara kulak asmamakta, bunlari duymazdan gelmektedirler. Bu medyumlar, normal ustu yeneteklerini, cesitli cihazlar ve kontrollu deney ortamlari altinda test etmek isteyen bilim adamlarina yanasamamaktadirlar. Arada cikan tek tuk sarlatanlar ise, ya iddialarini yerine getirememekte, ya da sihirbazlarin yaptiklarina benzer illuzyon ornekleriyle sarlatanlik yapmaya calismakta ve yakalanmaktadirlar. Bu durumu ve bur tur seyleri cok fazla kisi bilmez. Bunlari ancak bu konularla bilimsel sekilde ilgilenen ve ilgili yayinlari takip edenler bilir. Bu tur "medyumluk" tarzi iddialara toplumda onemli bir kesim tarafindan inanilmasi, bu iddia sahiplerine ve bu tur seyleri duyurmakla gorevli basin mensubu kisilere daha fazla "para" getireceginden, bu tur iddialarin gercek olmadigina dair haberler haber niteligi dahi tasimaz ve basinda yer almaz. Nasil ki bir kopek bir adami isirirsa bu haber olmaz, fakat bir adam bir kopegi isirirsa haber olur, benzer sekilde, bu iddialarin gercek olmadigina dair ornekler haber niteligi bile tasimadigi dusunuldugunden kolay kolay halka bile duyurulmaz. Bir gazetecinin, sarlatan bir medyumun sucustu yakalandigi haberini duyurmak yerine, bir medyumun 11 Eylul olaylarini onceden haber verdigi turunde bir haberi duyurmayi tercih etmesi tahmin edilecegi gibi gayet dogaldir. Gunumuzun kapitalist ekonimik ortaminda, herkesin gozunu para burudugunden, para getirmeyecek seyler ne ilgi ceker, ne duyulur. Bilim ve bilimsel ugras ise sikicidir, monotondur, ilginc degildir ve para da getirmez. Fakat magazin turundeki, un ve sohret getirecek haberler, hem haber ve iddia sahibine, hem de bunu duyurana daha fazla ekonomik fayda getirir. Bu yuzden de bizlerin anlatmaktan dilimizde tur bitse de kimseyi ikna etmemize olanak yoktur. Insanlar her nedense bazi konularda saftir. Ve neredeyse inatla, bazi seylere inanmak isterler. Bunun icin de ellerinden ne geliyorsa yaparlar. Zihnimiz de bize istedigimiz sonuclara ulasma ve istedigimiz seylere inanma konusunda bize cok fayda saglayacak pek cok aldatici psikolojik ozellikle donatilmis oldugundan, malesef bilimle ciddi olarak ilgilenmeyen kesimi, ozellikle de gunumuzde bazi gerceklere ikna etmeye olanak yoktur. 3 Link to comment Share on other sites More sharing options...
drekinci Posted September 15, 2011 Report Share Posted September 15, 2011 Bilimin ilgilenmediği hiçbir alan olmaz. Örneğin sevgili mantığın bu iletisi bile konu başlığı ile ilgili, bilimsel bir araştırma ve yaklaşımdır. Elbette mantık konunun şarlatanlık yönü ile ilgili olarak konuyu ele almıştır. Ancak konunun bilimsel bir başka yönü de vardır. Örneğin uzaktan algılamayı kendi bedensel yeteneklerimiz ile başaramıyor olsak bile, (radyo, tv, radar vs) gibi çeşitli aygıtlar kullanarak başardık. Geleceği görme ise, parametreleri kendi inisiyatifimizde olmayan konular için mümkün olmasa bile, inisiyatifimiz dahilindeki eylem ve hareketler açısından bunları farkında olarak veya olmadan gerçekleştirmekteyiz. Örneğin; her sabah kalkıp işe gitmek, kısa ve uzun vadeli planlar yapmak ve bunu uygulamak, vs ler de bir tür geleceği görmektir. Elbette hesaplayamadığımız etkenler planlarımızda değişiklik yapmamıza neden olabilir, ancak büyük oranda planlarımızı gerçekleştirebilmekteyiz. Devamla toplumsal hareketlere, doğa olaylarına hakim olma oranında, bu hareketleri manüple edebilme yetkisi ve imkanı ile, geleceği görmek veya geleceği şekillendirmek mümkündür. Tamamen doğanın yasalarına teslim olmuş, önümüzü göremeyecek durumda değiliz, bu yasaları kendi amaç ve isteklerimiz doğrultusunda değiştirebiliyor, geleceğimizi planlayabiliyor ve planlarımızı gerçekleştirebiliyoruz. Sevgiler. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Posted September 15, 2011 Report Share Posted September 15, 2011 Bilim medyumluk ile ilgilenmez. Sadece epistemolojik olarak bu tip bilim ve bilimsellik disi konularin; insanoglu uzerindeki her turlu etkisini gozlemler. Insanoglu yasam ve iliski,duzen ve sistem icindeki her turlu dusunce ve davranisinin uzerindeki etkilerini, olumsuzluklarini, sorunlarini analiz ve kritize eder. Link to comment Share on other sites More sharing options...
mustafa2116 Posted September 18, 2011 Report Share Posted September 18, 2011 Araştırman yada yazın süper. Link to comment Share on other sites More sharing options...
denizbahar Posted September 18, 2011 Report Share Posted September 18, 2011 Insanlarin bu tur konulara bel baglamasi ve ilgilenmesi de aslinda dinlere neden bu kadar onem verildigini gosteriyor, insan dogaustu seylere inanma, realiteyi kabul etmek egiliminde Insan gelecegin belirsizligine ve olumden sonrasinin olmadigina inanmak istemiyor. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saying Posted December 22, 2012 Report Share Posted December 22, 2012 Gunumuzun kapitalist ekonimik ortaminda, herkesin gozunu para burudugunden, para getirmeyecek seyler ne ilgi ceker, ne duyulur. Kapitalizmin topluma inanç veya akıl aşılamak gibi bir misyonu yoktur, bu örnek üzerinden konuşursak kapitalizm piyasada(toplumda) zaten mevcut olan parapsikoloji inancını alır ve onlara istediği programı sunar, bu aynı zamanda medyanın etki gücünden dolayı yaygın ve kültürel olarak mevcut olan inançların yayılmasını ve palazlanmasını sağlar mı, sağlar? Bu sonuç kapitalizmin doğrudan suçu değildir. Aynı kapitalizm bilimsel programlar da yapar. Bu bilimsel programları yoktan var eden nedir? Cevap: Kapitalizm. Bu aynı zamanda medyanın etki gücünden dolayı yaygın olmayan ve kültürel olarak beslenmeyen akılcı düşüncenin yayılmasını ve palazlanmasını sağlar mı, sağlar? Bu sonuç kapitalizmin doğrudan faydasıdır. Altı çizili yerlere dikkatinizi çekerim. Kapitalizm sonuçları itibariyle var olan akılcı düşünceyi köreltmez, bilakis var olması için insanda doğuştan var olan cehaleti(inancı) değil, var olmak için irade ve insan eylemi gerektiren, yani insanın ürünü olan akılcı düşünceyi yoktan var eder. Zaten var olan negatif şeyi yayar, fakat kendiliğinden var olmayan akılcı düşünceye daha büyük bir etki yapar, onu neredeyse yoktan var eder. Soruyorum, hanginiz kapitalizmin ürünleri olmadan şu anki akli seviyenize gelebilirdiniz? Buna kitap da dahildir, belgesel de, okuduğunuz okul da. İnançlar kapitalizm yüzünden değil, kapitalizme rağmen yaygındır. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saying Posted December 22, 2012 Report Share Posted December 22, 2012 Söylediklerimi desteklemek için antik yunanda eleştirel düşünce nasıl başlamış bununla ilgili bir örnek vereyim. http://www.youtube.com/watch?v=i1M6uL8EM3o Video'nun 2:25:45'inci dakikasından başlayın. Önce Osmanlı ve Avrupa'daki durumla ilgili sonra da özellikle eski yunanda kitapçı Pisistratus ile ilgili bölümü dinleyin. Link to comment Share on other sites More sharing options...
evrensel-insan Posted December 22, 2012 Report Share Posted December 22, 2012 Söylediklerimi desteklemek için antik yunanda eleştirel düşünce nasıl başlamış bununla ilgili bir örnek vereyim. http://www.youtube.c...h?v=i1M6uL8EM3o Video'nun 2:25:45'inci dakikasından başlayın. Önce Osmanlı ve Avrupa'daki durumla ilgili sonra da özellikle eski yunanda kitapçı Pisistratus ile ilgili bölümü dinleyin. Bu konuda bir de su linke bak. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/951-fal-ve-gozlem/ Link to comment Share on other sites More sharing options...
İsmail Posted April 21, 2022 Report Share Posted April 21, 2022 Olaya medyumluk yada parapsikoloji şeklinde bakıp ispatla demek en başta saçmalığın kendisidir. Atom altı dünyada bilginin aktarımı ve saklanması dolanık parçacıkların tepkisi gibi konular bir bütün olarak ele alınmalı sicim teorisi dahi başlı başına medyumluğun isbatıdır. Şöyleki kainat sicimlerle örülü ise vedahi bu sicimler birey olarak titreşip bağıntı halinde dalgalanıyorsa ve mekan bilincine sahip değilse tüm kainatın parçacık boyutunda bilbiri iletişime geçebileceğini gösterir o halde arasında milyar ışık yılı yerine metre ve km olan varlıklarla sicim bağlamında iletişim halinde olduğumuzun kabulü gerek. Hal böyle olunca genetik olarak bazı kişilerin bu sicimler ile kurdukları iletişimin kriptosunu analizi saçma olamaz bununla beraber insan çok karmaşık bir yapıdadır kendi içinde bir bilgisayar yada makina değildir etkileşim yansımalarını ki bu diğer insanlarla olursa farklı madde ileolursa farklı düşünce ile olursa farklı sonuçları ayırmak gibi işlemleri sıfır hata ile yapamaz. Astroloji dahi temelde sicim teorisinin bir yansımasıdır başarısı ise sabit olan gezegen vs. Gibi ( sabitten kastım cansız ve değişkeni az olandır) varlıkların daha az hata payı ve olasılık içermesidir bununla birlikte insanoğlunun milyarlarca değişkenden bir kaç binini bilebildiği mantığında yürütmek getek Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountSign in
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now