Jump to content

İnternet Sansür Yasası


mantik

Recommended Posts

Biz hala olayı din özgürlüğü olarak görmeye devam edelim. Ya bireysel özgürlükler ne olacak?

 

Şu din özgürlüğü olayını bir türlü kavrayamadım ben. İsteyen istediği gibi yapsın ibadetini ona kimsenin lafı yok.Ki yapıyorlarda zaten. Bazen düşünüyorum da ben mi farklı bir ülkede yaşıyorum acaba? Bu ülkeyi sadece İstanbul, İzmir gibi şehirlerden ibaret mi sanıyorlar? Oruç tutmadığı için, içki içtiği için dayak yiyenlerin olduğu bir ülkede herşeyden önce bireysel özgürlükleri insanların gözüne sokmak gerekirken din özgürlüğü de neyin nesi?

 

Atatürk'ün söylediği "Türkiye şeyhler,tarikatlar,müretiler ülkesi olmayacaktır" sözü bugün sadece hayal olarak kalmıştır.Her köşede türemiş tarikatlar ve bu tarikat liderlerinin sözlerinin her yerde geçtiği bir ülke oluyoruz adım adım.

Link to comment
Share on other sites

Guest DİRİLİŞ

Keşke hoparlörle ezan Atatürk zamanında olsaydı da; Yasaklanan hoparlör olsaydı. O yasak bir daha kaldırılamazdı üstelik, çünkü dine aykırılığına dair açıklaması da mümkün.

 

Yine de kaldırıldı emin ol.

Atatürk'ün ölümünden sonra O'nun üzerine titrediği neler kaldırılmadı ki bu kaldırılmasın.

Bütün bir müfredatı kaldırdı adamlar. Toprak reformunu, 5000 dönüme kadar olan arazilerin kamulaştırılmasını öngören kanunu bile kaldırdılar.

Ve sonra da zorunlu din dersleri, imam hatipler, diyanete dev bütçeler...

 

Ondan sonra gelenler bu ülkeyi mahvettiler.

 

Tümünü lanetliyorum.

Link to comment
Share on other sites

İnternet yasağının sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacağını yakın zamanda tüm dünyada (en gelişmiş ülkeler de dahil) bu tür yasaklar olacağını düşünüyorum.

Ve bence düşündüğünüz gibi asıl meselenin istemedikleri siteleri kapamak, internette ahlak bekçiliği yapmak...vs olduğunu sanmıyorum.

"İnternet" devletler için tehlikeli bir hale gelmeye başladı.

Gerçek hayatta asosyal ve dünya yansa umrunda olmayan insanlar bile internette çok kolay sosyalleşebiliyor. Bu onlar için kötü birşey.

Son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde çıkan eylem haberlerinde çoğunlukla eyleme katılan insanların internette, sosyal medya sitelerinde örgütlendiği söyleniyor. İşte devletler için sıkıntı tam da burada.

En apolitik en asosyalimiz bile sosyal medya sitelerinde çok kolay, benzer düşündüğümüz insanlarla karşılaşıp bir araya gelebiliyoruz.

Yani mesel ahlak, istemedikleri içerikleri yasaklamak filan değil, insanların kolay sosyalleşip kolay örgütlenebilmesinin önünü kesmek.

Çünkü tüm dünyayı karışık günler bekliyor, böyle karışık günlerde bir de kendi halklarının zırt pırt örgütlenip ayaklanmasıyla uğraşmamak için çaresine bakacaklar.

İnternet sadece AKP için tehlikeli ve yasaklanması gereken birşey değil, tüm devletler ve yönetenler için öyle. Yani AKP iktidar olsa da olmasa da bu yasakların artarak devamı gelecek.

CHP, MHP gibi partiler iktidar olsun da asıl o zaman göreceksiniz internet yasağının allahını. (Onlar iktidar olmaz tabii o ayrı)

 

Mantık-Astur tartışmasında, Mantık'ın atatürkçü zihniyeti akp zihniyetine göre daha özgürlükçü görmesini Mantık'ın durduğu yere bağlıyorum.

Bugüne kadar hiç kürt olmadı, hiç islamcı olmadı, hiç ermeni, rum...vs olmadı. Hep türk-light laik müslüman ya da dinsiz olarak bu ülkede bulundu ve ordan gözlemledi, ordan değerlendirdi.

Bu yüzden atatürkçü zihniyetin de akp zihniyetinden kalır yanı olmadığını hatta geçmişten bugüne kadar verdikleri zarar olarak akp zihniyetinden daha önde olduklarını görmesi zor tabii.

Ben bu konuyla ilgili çok uzun çok detaylı yazmak istiyordum ama hem zamanım olmuyor hem de her yazmaya başladığımda sıkılıp bırakıyorum. En iyisi Atatürkçü zihniyetin kendi gibi olmayanlara bakışının ne kadar çirkin olduğunu gösteren bir video asayım siz ordan çıkarmaya çalışın ne kadar özgürlükçü ve demokrat olduklarını.

 

İstikrar senin neyine Vesayet

 

Link to comment
Share on other sites

İnternet yasağının sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacağını yakın zamanda tüm dünyada (en gelişmiş ülkeler de dahil) bu tür yasaklar olacağını düşünüyorum.

Ve bence düşündüğünüz gibi asıl meselenin istemedikleri siteleri kapamak, internette ahlak bekçiliği yapmak...vs olduğunu sanmıyorum.

"İnternet" devletler için tehlikeli bir hale gelmeye başladı.

Gerçek hayatta asosyal ve dünya yansa umrunda olmayan insanlar bile internette çok kolay sosyalleşebiliyor. Bu onlar için kötü birşey.

Son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde çıkan eylem haberlerinde çoğunlukla eyleme katılan insanların internette, sosyal medya sitelerinde örgütlendiği söyleniyor. İşte devletler için sıkıntı tam da burada.

En apolitik en asosyalimiz bile sosyal medya sitelerinde çok kolay, benzer düşündüğümüz insanlarla karşılaşıp bir araya gelebiliyoruz.

Yani mesel ahlak, istemedikleri içerikleri yasaklamak filan değil, insanların kolay sosyalleşip kolay örgütlenebilmesinin önünü kesmek.

Çünkü tüm dünyayı karışık günler bekliyor, böyle karışık günlerde bir de kendi halklarının zırt pırt örgütlenip ayaklanmasıyla uğraşmamak için çaresine bakacaklar.

İnternet sadece AKP için tehlikeli ve yasaklanması gereken birşey değil, tüm devletler ve yönetenler için öyle. Yani AKP iktidar olsa da olmasa da bu yasakların artarak devamı gelecek.

CHP, MHP gibi partiler iktidar olsun da asıl o zaman göreceksiniz internet yasağının allahını. (Onlar iktidar olmaz tabii o ayrı)

 

Mantık-Astur tartışmasında, Mantık'ın atatürkçü zihniyeti akp zihniyetine göre daha özgürlükçü görmesini Mantık'ın durduğu yere bağlıyorum.

Bugüne kadar hiç kürt olmadı, hiç islamcı olmadı, hiç ermeni, rum...vs olmadı. Hep türk-light laik müslüman ya da dinsiz olarak bu ülkede bulundu ve ordan gözlemledi, ordan değerlendirdi.

Bu yüzden atatürkçü zihniyetin de akp zihniyetinden kalır yanı olmadığını hatta geçmişten bugüne kadar verdikleri zarar olarak akp zihniyetinden daha önde olduklarını görmesi zor tabii.

Ben bu konuyla ilgili çok uzun çok detaylı yazmak istiyordum ama hem zamanım olmuyor hem de her yazmaya başladığımda sıkılıp bırakıyorum. En iyisi Atatürkçü zihniyetin kendi gibi olmayanlara bakışının ne kadar çirkin olduğunu gösteren bir video asayım siz ordan çıkarmaya çalışın ne kadar özgürlükçü ve demokrat olduklarını.

 

Yazını okuyunca aydınlandım peleuze. :D

Biz de zannediyorduk ki; Bu AKP teokrasiye doğru yelken açmış gidiyor ve özgürlüklerimizi tırpanlamada sırada internet var.

Meğer iktidarımız diğer devletlerden daha önce tehlikeyi görmüş de önlem alıyormuş.

Hele önceki günkü konuşmasını izleyince benim de kafamda soru işaretleri doğmuştu bu internete, facebook'a, carta curta.

Ne demişti sayın başbakanımız:

""Şimdi Facebook'ta falan, yahu bunlar çirkin teknoloji. Bu Facebook filan, falan bu tür sayfalar bunlar çirkin, berbat. Herkes adına buralardan her türlü ahlaksızlık yapılabilir"

 

Bunlar çirkin, berbat, tehlikeli, ahlaksızlık kaynağı vs. ise kapatılsın tabi, değil mi ama? :P

 

Ayrıca sn. başbakanımızdan önce Pensilvanya'daki alimimiz de bu tehlikeyi işaret etmişti değil mi:

 

http://www.youtube.com/watch?v=0Al9zE7wKq0&feature=player_embedded

 

Öyleyse bu direnişler, bu güzel önlemi engellemeye çalışmalar hep şu verdiğin videodaki rükuş Atatürkçü'lerin saçmalıkları olmalı.

 

Hem dediğin gibi dışardan meseleye bakanlar yanılabilir. Astur gibi içinde, yakınında olmak gerekir. Texaslarda falan. :lol:

 

Örneğin ben içindeyim.

Oturduğum mahalle çarşaflı-türbanlılarla dolu.

İş çevremde Kürt dolu.

Çocukluğum, gençliğim Rum-Ermeni mahallesinde geçti.

Etrafım AKP afişleri, bayrakları, pankartları ve her yarım saatte bir geçen AKP propaganda araçlarıyla dolu.

O yüzden çok daha objektif bakıyorum. AKP zihniyetinin Atatürkçülerden çok daha iyi olduğunu görmekteyim.

Ya bir de bu güzelim iktidar yıkılıp da CHP ya da MHP iktidar olursa ne halt eder, nereye kaçarız değil mi? :P

 

Aydınlandım peleuze.

O yüzden ne yasaklanacaksa yasaklansın, yeter ki AKP gitmesin. :D

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Yanlış anlamışsın pante.

Her iki paragrafı da.

 

Senin anladığın şekilde birşey söylemiş olmam için benim sizin gibi "devletçi, ulusalcı..vs" olmam gerekir.

Ben devletleri (yöneteni kim olursa olsun) zaten düşman olarak görüyorum.

Devletin işine gelecek her türlü yasağa karşıyım. İnternet yasağına da tabii.

Yasağın asıl niyetini de sizin düşündüğünüz gibi basit nedenlerde değil, insanların devletlere karşı örgütlenmeleri için internetin çok elverişli hale gelmesinde buluyorum. Ve iktidar kim olursa olsun artarak devam edeceğini düşünüyorum tüm dünyada.

Ve eğer iktidar AKP değil de CHP, MHP filan olursa bu yasaklar daha hızlı ve sert devam edecek.

 

Mantık hakkında söylediklerim de, onun yurt dışında yaşaması etrafında kürt, islamcı,ermeni...vs olmaması değil.

Kendisinin kürt değil türk olması

Kendisinin islamcı değil laik olması..vs

 

 

Sen de etrafında ne kadar kürt olursa olsun, onların şikayetçi oldukları sıkıntıları tecrübe etmediğin için durumlarını tam olarak bilemezsin. Önemsiz gelebilir.

Mesela bir laik için "müslümanın baş örtüsü takma hakkı" çok önemsiz görülüyoken, aynı şekilde bir müslüman için de "laik'in istediği şekilde giyinme hakkı" basit ve önemsiz görülebilir. Yani ki, sizin çıkıp atatürkçülerin yasakladığı şeyler akp'nin yasakladıkları gibi değil falan filan demeniz tamamen bulunduğunuz (ülke..vs olarak değil durum olarak) yer ile ilgili. Yoksa AKP'nin şuan size yasaklamaya çalıştığı şeyler de atatürkçülerin yasaklarından farklı değil.

 

Aydınlatma ve aydın olma iddiasında olanlar da sizsiniz, benim hiç öyle bir niyetim ve iddiam yok, açıkçası sıkıntı senin gibi atatürkçülerin aydınlanması ise benim için pc masamdan aşağısı kasımpaşa.

Link to comment
Share on other sites

Yanlış anlamışsın pante.

Her iki paragrafı da.

 

Senin anladığın şekilde birşey söylemiş olmam için benim sizin gibi "devletçi, ulusalcı..vs" olmam gerekir.

Ben devletleri (yöneteni kim olursa olsun) zaten düşman olarak görüyorum.

Devletin işine gelecek her türlü yasağa karşıyım. İnternet yasağına da tabii.

Yasağın asıl niyetini de sizin düşündüğünüz gibi basit nedenlerde değil, insanların devletlere karşı örgütlenmeleri için internetin çok elverişli hale gelmesinde buluyorum. Ve iktidar kim olursa olsun artarak devam edeceğini düşünüyorum tüm dünyada.

 

O yüzden de "AKP iktidarını hoşgörelim" diyorsun yani.

"Nasıl olsa sadece Türkiye değil, yakın zamanda tüm devletler bu tür uygulamalara gidecektir" kılıfıyla.

Ayrıca "kim gelirse gelsin AKP'den iyi olmayacak, daha da kötü yasaklar getirecektir" korkutmasıyla.

Sen ne akıllı karşıtsın, ne yetenekli düşmansın öyle.

Evet ben ulusalcıyım, ama benim ulusalcılığım; ulusal demokratik devrimci oluşumdandır.

Ben devletçiyim, ama sosyal devletçiyim.

Ve bu düşüncelerimle onur duyuyorum.

 

Mantık hakkında söylediklerim de, onun yurt dışında yaşaması etrafında kürt, islamcı,ermeni...vs olmaması değil.

Kendisinin kürt değil türk olması

Kendisinin islamcı değil laik olması..vs

 

 

Sen de etrafında ne kadar kürt olursa olsun, onların şikayetçi oldukları sıkıntıları tecrübe etmediğin için durumlarını tam olarak bilemezsin. Önemsiz gelebilir.

Mesela bir laik için "müslümanın baş örtüsü takma hakkı" çok önemsiz görülüyoken, aynı şekilde bir müslüman için de "laik'in istediği şekilde giyinme hakkı" basit ve önemsiz görülebilir. Yani ki, sizin çıkıp atatürkçülerin yasakladığı şeyler akp'nin yasakladıkları gibi değil falan filan demeniz tamamen bulunduğunuz (ülke..vs olarak değil durum olarak) yer ile ilgili. Yoksa AKP'nin şuan size yasaklamaya çalıştığı şeyler de atatürkçülerin yasaklarından farklı değil.

 

Böyle çarpık mantık olmaz peleuze.

Kızılderililerin, zencilerin, Aborijinlerin haklılığını görebilmek için onlardan biri olmak gerekmiyor.

İnsani duygular taşıyan ve sorunu gören-bilen herkes haklıyı-haksızı görebilir.

Hepimiz İslam'ın içindeydik, çoğumuzun çevresinde, hatta akrabaları içinde Kürt var.

Benim annem de Kürttü. Babam 5 vakit namazında niyazında koyu bir dindardı.

Mesele, senin baktığın gibi değil. Tanımadığımız, bilmediğimiz için değil yani.

Her grubun, her topluluğun radikalleri var. Solcuların da, İslamcıların da, Kürtlerin de, Türklerin de, Atatürkçülerin de.

Kürtlerin de şovenleri, milliyetçileri hatta Türk düşmanı ırkçıları var.

 

Mesele doğru çözümün ne olduğunu doğru tespit edebilmekte.

Türban yasağı elbette saçmaydı. 12 Eylül cuntasının getirdiği bir yasaktı.

Ama sonraki dönemde gördük ki bu yasaktan nemalanmaya çalışanlar İslamcılar.

Ve amaçları sadece türbanı üniversitelere sokabilmek değil. Her alana sokabilmek.

Nitekim CHP-AKP görüşmesinde İlköğretime türbanın sokulmayacağı konusunda teminata AKP'liler yanaşmadılar ve "10 yıl sonrasının ne getireceğini bilemeyiz" diyerek yan çizdiler. Yani, 6-7 yaşındaki kız çocuklarının bile türbana sokulmasına yolu açık tuttular.

Bu mu özgürlük?

Hani türban kendi tercihleriydi..

6-7 yaşındaki çocuğun kendi tercihi mi olurmuş?

 

Özgürlüklerin de bir sınırı var. 6-7 yaşındaki çocuğa türban giydirmek özgürlük değil, o çocuğu daha çocukluğundan itibaren mahkum etmektir.

Kürtlerin özgürlüğünün de bir sınırı var. Verilebilir-kabul edilebilir özgürlükler dışındaki ayrı devlet, özerklik gibi taleplerinin mücadelesini de verebilirler. Ama hiç kimse onların bu aşırı taleplerine katılmadığı için suçlanamaz.

Senin yaptığın da bu tür bir suçlamadır.

 

Aydınlatma ve aydın olma iddiasında olanlar da sizsiniz, benim hiç öyle bir niyetim ve iddiam yok, açıkçası sıkıntı senin gibi atatürkçülerin aydınlanması ise benim için pc masamdan aşağısı kasımpaşa.

 

Evet biz aydınlanmacıyız.

Halkımızın bilinçlenmesi, yanlışlardan, gereksiz ve zararlı tabulardan-törelerden, ilkel inanç ve saplantılardan kurtulması, çağdaş, modern, kültürlü, hoşgörülü uygar bir toplum olması için mücadele veriyoruz. Karanlığa karşı bir mum da biz yakmaya çalışıyoruz.

Benim Atatürkçülüğüm ise senin AKP'liliğin kadardır.

Ben gerici-ilerici düşüncelerin tartışmasında elbette ilerici olanı savunacağım. Gericilerin ve son dönemde onlara destek veren liboşların ilerici atılımlara, devrimlere karşı olan haksız eleştirilerinde elbette Atatürk'ü ve devrimlerini savunacağım.

Ben Atatürk devrimlerinden daha fazlasını istiyorum ama içinde bulunduğumuz şartlarda kazanılmış olanları kaybetmeme durumundayız.

O nedenle de cuntacı, darbeci olmayan, gardrop Atatürkçülüğü yapmayan, demokrasiyi savunan, bağımsızlıktan yana olan Kemalistler benim dostumdur, müttefikimdir. Onlarla gericiliğe, teokrasiye, emperyalist zihniyete ve işbirlikçilere karşı omuz omuza olmak yurtseverliğimin, halkçılığımın, devrimciliğimin gereğidir.

 

Bizden rahatsız olmak da senin özgürlüğün. Senin varlığın ve zihniyetin de bizim için Kasımpaşa.

 

Ve yarın Taksim'de, Galatasaray'dayım.

1 Mayıs'ta Taksim'de olduğum gibi. Yine iktidar aleyhinde slogan atacak, yine özgürlük için haykıracak, yine iktidarın faşizan tavırlarını, gericiliğini, yasakçılığını protesto edeceğim. Ne mutlu bize! Tarih bizim için olumsuz yazmayacaktır.

"Heykel yıktıran başbakan", "Basılmamış kitap yasaklatan başbakan", "İnternete, facebook'a sansür getiren başbakan", "Muhalif gördüğü aydınları, gazetecileri, akademisyenleri zindanlara attıran başbakan", "Türkiye'deki basın özgürlüğünü dibe indirip İran-Çin seviyesine getiren başbakan" savunucusu olmak utancına sahip değiliz. Tersine buna karşı mücadele veren saftayız. Görevimizi yapmanın onurunu duyarız.

Link to comment
Share on other sites

O yüzden de "AKP iktidarını hoşgörelim" diyorsun yani.

"Nasıl olsa sadece Türkiye değil, yakın zamanda tüm devletler bu tür uygulamalara gidecektir" kılıfıyla.

Ayrıca "kim gelirse gelsin AKP'den iyi olmayacak, daha da kötü yasaklar getirecektir" korkutmasıyla.

Sen ne akıllı karşıtsın, ne yetenekli düşmansın öyle.

Evet ben ulusalcıyım, ama benim ulusalcılığım; ulusal demokratik devrimci oluşumdandır.

Ben devletçiyim, ama sosyal devletçiyim.

Ve bu düşüncelerimle onur duyuyorum.

 

 

Öyle bişey demiyorum.

Aksine sizin için olduğundan daha önemli bu yasak benim için diyorum.

Ama sizde artık alışkanlık haline gelmiş anlamadan dinlemeden AKP'li ilan etmek sanki karşıdaki AKP'yi savunuyomuş gibi bir hava yaratmak.

Cins misiniz nesiniz.

İnsanların devlete karşı örgütlenmesi (particilerin diğer particilere karşı örgütlenmesinden bahsetmiyorum) benim için önemli, bu yüzden de interneti size değil bize yasaklayacaklar asıl.

Bu durumdan da diğer düzen partileri gibi olan AKP'den de sizin olduğunuzun iki katı rahatsızım.

Daha yasaklı günlere doğru gidiyoruz ve bunu farklı partilerin iktidar olması da değiştiremeyecek.

SEn atatürkçü olduğunu inkar etmiyorsun, dolayısı ile ben sana atatürkçü dediğimde yalan yanlış bişey demiş olmuyom.

Ama ben AKP'yi savunmadığım aksine diğer partiler kadar tiksindiğimi (şuan en güçlü olmaları nedeniyle biraz daha fazla tiksiniyorum hatta) söylediğim halde ısrarla AKP'li deyip duruyosun.

Yapma bunu.

İnsan gibi konuşasım varsa da sıkılıp cıvıtmaya dalgaya almaya başlıyorum böyle olunca.

Halbuki deniz sezonu açılmadan boş zaman buldukça efendi efendi yazmak istiyom.

 

Neyse, şimdi dışarı çıkıyoruz, daha sonra iletinin kalan kısmını yanıtlayacağım.

Link to comment
Share on other sites

 

 

Ve yarın Taksim'de, Galatasaray'dayım.

1 Mayıs'ta Taksim'de olduğum gibi. Yine iktidar aleyhinde slogan atacak, yine özgürlük için haykıracak, yine iktidarın faşizan tavırlarını, gericiliğini, yasakçılığını protesto edeceğim. Ne mutlu bize! Tarih bizim için olumsuz yazmayacaktır.

"Heykel yıktıran başbakan", "Basılmamış kitap yasaklatan başbakan", "İnternete, facebook'a sansür getiren başbakan", "Muhalif gördüğü aydınları, gazetecileri, akademisyenleri zindanlara attıran başbakan", "Türkiye'deki basın özgürlüğünü dibe indirip İran-Çin seviyesine getiren başbakan" savunucusu olmak utancına sahip değiliz. Tersine buna karşı mücadele veren saftayız. Görevimizi yapmanın onurunu duyarız.

 

Ne güzel, ben ne bu eylemi küçümsüyorum ne de iktidarı protesto etmenize bişey diyorum.

Link to comment
Share on other sites

SEn atatürkçü olduğunu inkar etmiyorsun, dolayısı ile ben sana atatürkçü dediğimde yalan yanlış bişey demiş olmuyom.

Ama ben AKP'yi savunmadığım aksine diğer partiler kadar tiksindiğimi (şuan en güçlü olmaları nedeniyle biraz daha fazla tiksiniyorum hatta) söylediğim halde ısrarla AKP'li deyip duruyosun.

 

Sen benim Atatürkçü olduğumu nereden çıkarıyorsun?

Nerede gördün benim "Atatürkçüyüm" dediğimi?

 

Atatürk'e küfretmeyince, Atatürk'e iftira atmayınca, yalan-yanlış eleştirmeyince Atatürkçü mü olunuyor?

Ya da örneğin Atatürk'ün yaptıklarını takdir eden ve öven bir batılı araştırmacı yazar Atatürkçü mü olmuş oluyor?

 

Dolayısıyla Atatürk ve devrimlerinin karşıtlarına katılmadığım için beni Atatürkçü-Kemalist görenler karşısında,iktidarın eleştirisine katılmayanları ve bu eleştiriler karşısında "muhalefet daha kötü" diye yer alanları benim de AKP'li olarak nitelendirmek hakkım doğar.

Ben kendimi yurtsever demokrat olarak ortaya koyuyorsam ve demokratik sosyalizm ideolojisini savunuyorsam; muhataplarım da beni bununla yaftalamalı. Kimse kendi kafasına göre karşısındakine yakıştırmada bulunmamalı.

 

Ayrıca AKP'nin yasakçılığının teokratik temelinden kaynaklandığı ve mecliste ezici üstünlüğü sürdüğü takdirde bu yasakların giderek artacağı gerçeğine rağmen; farklı partiler de olsa aynı yasakların olacağını iddia etmenin AKP'ye ve yasaklarına onay vermekten farksız olduğunu görebilmen gerekir.

Görüyorsan bunu yorumlarında ifade edeceksin ki anlaşılsın.

Aksi takdirde ben senin gözünde Atatürkçüysem, sen de benim gözümde AKP'li olursun.

Link to comment
Share on other sites

"İnternet" devletler için tehlikeli bir hale gelmeye başladı.

Gerçek hayatta asosyal ve dünya yansa umrunda olmayan insanlar bile internette çok kolay sosyalleşebiliyor. Bu onlar için kötü birşey.

 

Ben internetin hükümetler için o kadar da tehlikeli birşey olduğu kanısında değilim. Filanca gün, filanca yerde vuku bulan eylemlere ilişkin bilgilendirmeler, internette dolaştığı için daha fazla sayıda insana ulaşıyor belki; ama Türkiye'deki muhalif hareketlerin bir on yıl önceye göre daha güçlü olduğunu ya da bu tarz eylemlerin daha çok sayıda insan tarafından tasvip edildiğini söylemek doğru olmaz. Ucu bucağı olmayan, giriş-çıkış sınırlaması bulunmayan, tam da bu yüzden kimseden sorumluluk talep edilemeyecek bloglar, internet forumları vs. ortamlardan büyük bir proje, bir toplumsal-siyasal organizasyon çıktığını duymadım bugüne kadar. İnternette paylaşımda bulunan insanlar arasındaki mesafe, hızla tüketilebilir olmayan formattaki bilgi ve yaklaşımları paylaşmakta yaşanan zorluklar gibi daha başka meseleler de var.

 

Hem, 'Twitter devrimleri' olarak tavsif edilen Mısır ve Tunus'taki eylemlerin sönümlenmesi akabinde, Mısır ve Tunus polisinin fişledikleri Twitter kullanıcılarını teker teker evlerinden topladıklarını biliyoruz. TSK'nın asker kaçaklarını feysbuktan takip ettiği, devletlerin Google gibi bir araç sayesinde milyonlarca insan hakkında daha evvel toplayamadığı denli büyük ebatlarda bilgiyi sıfır maliyetle derleyip, kayıtlara geçirebildiği de bir gerçek. Bunlardan da söz etmek gerekiyor.

 

Twitter'da Yıldırım Türker yazıları da paylaşılıyor, Özdemir İnce yazıları da. Özdemir İnce'nin ya da Yıldırım Türker'in yazılarını paylaşanların sayısı üç aşağı beş yukarı aynı, değişmiyor. İnternet gibi yeni teknolojiler sözün toplumsal dolaşıma girmesini çabuklaştırıyor olabilir; lakin söz bağlamını kurmakta -formata ilişkin- yaşanan zorluklar ya da aynı konuda insanın karşısına çıkan yığınla bilgi arasından güvenilir olanla, olmayanı ayırmakta karşılaştığı zorluklar bir başka şeye davetiye çıkarıyor: kakafoniye.

 

Tanıl Bora'nın ''Sol, Sinizm, Pragmatizm''inde bu konuya ilişkin güzel bir sav var: Bora, sözünü ettiğim kitabındaki bir makalesinde, internette tek tıkla duyarlı bir aktivist olunabileceğine, insanın dünyayı değiştirmek için yapması gereken yegane şeyin imza vermek ya da bir metin paylaşmak olduğuna ilişkin giderek yaygınlaşan ve internet ortamından beslenen yargının, tam da Batılı orta sınıfların zihinsel kodlarına denk düştüğünü anlatıyor. İhtiyacımız olan daha fazla blogger değil, daha fazla sivil itaatsizlik eylemi ;)

Link to comment
Share on other sites

Internette herhangi bir sekilde herhangi bir seye sansur koymak, dusunce ve ifade ozgurlugune terstir.

 

Yalniz internete sifreleme yolu ile bazi kisitlamalar getirilebilir. Bunlarda, isyerlerinin, ailelerin ve egitim cevrelerinin insiyatifindedir.

 

Sonucta interneti her turlu kullanimin yasi yoktur. Fakat bilindigi gibi bazi konular sadece yetiskinlere yoneliktir ve cocuklar icin zararlidir.

 

Bu da iki sekilde onlenir, ya alinacak bilgisayardaki sifreleme ve suzme sistemi, ya da yetiskinin sifrelemesi.

 

Internet bugun cagimizdaher turlu dusuncenin gorsel ve metinsel dile geldigi kuresel ve kitlesel en genis platformudur.

 

Kisiler, dunyanin hangi cografyasinda yasarsa, hangi dili kullanirsa kullansin, bugun internet araciligiyla ortak bir nioktada birlesebilir ve hatta ortak eylem karari alabilirler.

 

Gunumuzun caginda, bugun artik icerigi ne olursa olsun, herhangibir gorselk ya da metinsel bir ideolojik inancsal dusunce dile getirimini yasaklamak, dusunce ve ifade hak ve ozgurlugu ile celisir.

 

Oyuzden dunyanin bugun hangi cografyasinda olursa olsun, orada internet erisimine uygulanacak her hangibir sansur hakkinda iyi dusunmek gerekir.

 

Cunku boyle bir erisim yasagi, ya duygusal (milli, dini, ahlaki v.s.), ya da ogrenilmesi istenmeyen bir gizlilik icerir.

 

Bu algi ile, toplumun bilgilenme ve ogrenme hakkini elinden almak ta, ayri bir ozgurluk ve hukuk ihlalidir.

 

Bunun disindaki herhangi bir yasagi uygulayan ve onerenlerin, mutlaka gocundugu bir erisim vardir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Bence gerekli bir yasak.

Yoksa bizim millet internetten

porno dışında herhangi bir şeyden faydalanmıyor.

Zaten yasakta sadece bu tip siteleri engellemek.

Millet porno izleyemeyince illa ki

faydalı bilgilerin olduğu sitelerle ilgilenecektir.

Bence Facebook, Twiter gibi sosyal paylaşım siteleri de kapatılmalı

hepsine ayar oluyorum.

Link to comment
Share on other sites

Tek basina dusunuldugunde internete sansur koymak ve kontrol altina almak fasizm degildir. Internet suclari diye bir sey var ve devlet suc olan her yerde var olmak durumundadir. Eger devlet sansur konusunu ideolojik boyuta tasir da bu minvalde yasaklama getirirse bu fasizm olur.

 

Devletler "amacim vatandasimin guvenligini saglamaktir" varsayimiyla hareket edeceklerdir, bu da sinirlarin nerede baslayip hangi noktada bitecegi sorununu ortaya cikarir. Sinirlarin objektif bicimde cizilmesi zordur cunku devleti yonetenler ideolojisiz notr kimseler degildir. Iktidarda kim varsa onun borusu otecektir daima.

 

Peleuze dogru soyluyor, internet sansuru dunya icin sadece bir baslangictir. Kaynak savaslarinin yasanacagi gunlere dogru hizla gitmekteyiz. Dogal kaynaklarin azligi ile demokrasi ve ozgurluk dogru orantilidir, tersten soylersek kitlik ve ozgurluk ters orantilidir. Bu durumu egrilerle ifade eden bir grafikle gosterirsek asagidaki tablo ile karsilasiriz.

 

http://s4.postimage.org/n3eb2csf6/ozgurluk.jpg

 

Grafikte goruldugu gibi kitligin arttigi durumda ozgurlukler asagi cekilir. Kitleler devlet tarafindan demokratik ilkelerle degil, sopa ile yonetilir. Tabi sopa kullanimi kitligin siddetine gore degisiklik gosterecektir. Her ne sekilde olursa olsun, surdurulebilir bir kitlikta kitleler daima kivaminda sopa yiyecektir. Yani fasist olmaya mahkum olan devlet surdurulebilir kitlikta kantarin topuzunu kaciramaz. Surdurulemez kitlikta ise ortada bir devletin mevcut olacagi suphelidir.

 

Diyeceksiniz ki AKP ulkeyi zenginlestirdi, kitlik mi var ki fasizm gelsin? AKP ulkeyi zenginlestirmedi, sadece borclanma kapasitesini artirdi, zengin olan halk degil, 2002'de sayisi 5 olan, su anda 39 olan milyarder kesimin de icinde bulundugu 2,5 milyonluk azinliktir.

 

Halk sadece rahat borclanabiliyor, su anda 41 milyon kisinin bankalara borcu var. Borclarin geri odenme vakti henuz gelmedi, secimden sonra yavas yavas kipirdanmalar baslayacak, Ozal ve Menderes doneminden sonra yasanan ekonomik krizlerin benzeri kapimizi calacak, fakat bu defaki digerlerine benzemeyecek, siddeti cok ust duzeyde olacak.

 

Basbakan Erdogan'in faizleri sifirlamak istemesi artik dunyada ekonomik buyume denen 600 yillik seruvenin sona erdiginin zati alileri tarafindan anlasildigini gosteriyor. Buyume yerine daralma olacak, daralma her alanda kisitlama getirecek. Internet sadece bunlardan biri.

 

Onumuzdeki konjonkturde dunyada, gelismis ulkeleri yasaklar, hafif fasizm, gelismemis ve gelissmekte olan ulkeleri ise ekonomik cokuntuler, ic kargasalar, agir fasizm, kitlik gibi sartlar bekliyor olacak. AKP yerine bir baska parti olmasi durumu degistirmeyecektir, internet yasagina kizacak kadar luksumuz su anda mevcut. Zamani gelince keske ekonomimiz iyi olsa, ac kalmasak da internetimiz yasak olsa diyeceginiz gunler gelecek maalesef.

 

Gelismis bir ulke olan Birlesik Devletler 2006'da gerektiginde President yetkilerini de devralacak bir teskilatlanmaya gitti. FEMA denilen bu black project dogrudan Pentagon'a baglidir. Kitlik yuzunden cikacak ayaklanmalarda halka karsi guc kullaniminin nasil olacagi tatbik edilmektedir.

 

http://www.odatv.com/n.php?n=ahmet-altanin-gucu-bu-fotograflari-yayinlamaya-yeter-mi-0612101200

 

FEMA'nin asli gorevi aslinda 2013 basindan itibaren ABD'de gorecegimiz civil war'da beyazlara destek vermektir. Minuteman'lar gecmiste dedelerinin Meksika'lilara karsi verdikleri savasi 24 ay sonra yeniden Meksika'lilara karsi vereceklerdir. Oluk oluk kan akacaktir ABD'de. 24 ay sonra bile hala ABD'de yasamak isteyenlere duyurulur. Ya silah edinmeliler ya da kacmalilar tez elden.

 

Ozetlemek gerekirse Turkiye'de internet yasagi yasaklarin baslangicidir, zamanla bireysel ozgurluklere degisik adlar altinda once dolayli sonra dogrudan yasaklar getirilecek. Tekrar secime gidip baska partileri basa getirmek de cozum olmayacak maalsef.

 

Tekrar not dusmekte fayda var, bu olaylarin hukumetin kimligi ile alakasi yoktur. Dunya daha once bu kadar nufusla tecrube etmedigi daralmaya gideceginden, dededen kalma kitle yonetme (veya yok etme diyin) yontemlerini uygulamak zorunda kalacaklardir. Konjonktur AKP'ye uygun olmasa da Erdogan'in sahsina uygundur ayrica CHP ve MHP tarzi liberal olmayan partilere de uygundur ama ne hikmetse oylar liberal AKP'ye gidiyor. AKP ya liberal politikalari birakip fasizan egilimlere gidecek ya da tasfiye olacak. Baska turlusu esyanin hakikatine ters...

Link to comment
Share on other sites

Sen benim Atatürkçü olduğumu nereden çıkarıyorsun?

Nerede gördün benim "Atatürkçüyüm" dediğimi?

 

Atatürk'e küfretmeyince, Atatürk'e iftira atmayınca, yalan-yanlış eleştirmeyince Atatürkçü mü olunuyor?

Ya da örneğin Atatürk'ün yaptıklarını takdir eden ve öven bir batılı araştırmacı yazar Atatürkçü mü olmuş oluyor?

 

Pante,

 

Yaftalamak yahut yargılamak için değil, anlamak için soruyorum: Peki sence Atatürkçü kimdir, Atatürkçülük nedir? Senin ''Atatürkçülük, insanın kendine yakışanı giymesidir'' ya da ''Atatürk'ü seven, onu takdir edenlerin bir kısmı kendisine Atatürkçü der, bir kısmı demez, kişi nasıl hissediyorsa odur/öyledir'' gibisinden apolitik bir yanıt vermeye tevessül etmeyecek denli donanımlı biri olduğunu bildiğim için soruyorum: Sen kendini, kendisine Atatürkçü diyenlerden nasıl ayırıyorsun?

 

Bu arada ufak bir not: Yukarıda Peleuze ''bütün devletler yıkılsın, halı saha yapılsın!'' demiş. Şahsi kanaatim odur ki, bu tümcenin sahibini AKP'li olarak tavsif etmenin hiçbir makul, anlaşılır yanı yok, olamaz. ''o bana kaka derse, ben de ona derim'' çocukluğu bizi bir adım ileriye götürmez.

Link to comment
Share on other sites

Sen benim Atatürkçü olduğumu nereden çıkarıyorsun?

Nerede gördün benim "Atatürkçüyüm" dediğimi?

 

 

Öyle görünüyorsun, yani ben bi çok konuda yazdıklarından bunu çıkardım ve sanki sen de bunu inkar etmiyorsun "Atatürkçüyüm" demişsin gibi aklımda kalmış.

Değilim diyorsan, değilsindir.

Link to comment
Share on other sites

Ben internetin hükümetler için o kadar da tehlikeli birşey olduğu kanısında değilim. Filanca gün, filanca yerde vuku bulan eylemlere ilişkin bilgilendirmeler, internette dolaştığı için daha fazla sayıda insana ulaşıyor belki; ama Türkiye'deki muhalif hareketlerin bir on yıl önceye göre daha güçlü olduğunu ya da bu tarz eylemlerin daha çok sayıda insan tarafından tasvip edildiğini söylemek doğru olmaz. Ucu bucağı olmayan, giriş-çıkış sınırlaması bulunmayan, tam da bu yüzden kimseden sorumluluk talep edilemeyecek bloglar, internet forumları vs. ortamlardan büyük bir proje, bir toplumsal-siyasal organizasyon çıktığını duymadım bugüne kadar. İnternette paylaşımda bulunan insanlar arasındaki mesafe, hızla tüketilebilir olmayan formattaki bilgi ve yaklaşımları paylaşmakta yaşanan zorluklar gibi daha başka meseleler de var.

 

Hem, 'Twitter devrimleri' olarak tavsif edilen Mısır ve Tunus'taki eylemlerin sönümlenmesi akabinde, Mısır ve Tunus polisinin fişledikleri Twitter kullanıcılarını teker teker evlerinden topladıklarını biliyoruz. TSK'nın asker kaçaklarını feysbuktan takip ettiği, devletlerin Google gibi bir araç sayesinde milyonlarca insan hakkında daha evvel toplayamadığı denli büyük ebatlarda bilgiyi sıfır maliyetle derleyip, kayıtlara geçirebildiği de bir gerçek. Bunlardan da söz etmek gerekiyor.

 

 

Doğru,

Ama ben Türkiye'de şuan için internetin muhalif hareketleri farkedilebilir şekilde arttırdığını değil, danzig'in de düşündüğü şekilde gelecek olan sıkıntılı günlerde artmasında etkili olabileceğini ve artık devletler için daha tehlikeli hale geleceğini düşünüyorum.

Devletler bunu sosyal medya siteleri yasaklayarak değil, belki de verdiğin örnekteki gibi daha fazla insanı evlerinden toplayabilmek için kullanacak.

Bu ihtimal de sansür yasasında, asıl amacın "porno...vs içerikli siteleri engellemek " değil, insanların sosyal medya sitelerinde örgütlenmesinin önünü kesmek ya da bu siteler sayesinde insanları daha rahat kontrol edebilmek olduğu düşüncesini güçlendiriyor.

 

İhtiyacımız olan daha fazla blogger değil, daha fazla sivil itaatsizlik eylemi ;)

 

Elbette.

 

Bi de, n'aber? :)

Link to comment
Share on other sites

Dini rituellerden mesela ezan ile namaz arasindaki hak ve ozgurluk farkini algilamak icin, toplumun ve farkli halklarinin degil; bireyin hak ve ozgurluklerine bakmak gerekir.

 

Cunku bireysel hak ve ozgurluk; bireyin ozgurlugunun, baskabir bireyin hakkina mudahele etmemesi, bireyin hakkinin da, baska bir bireyin ozgurlugune mudahele etmemesi demektir.

 

Bu acidan, ezani bir cesit muzik ya da sesli gurultu olarak alirsak, bu sesin; birey tarafindan dinlenir ve onun hakki oldugunu savunurken, baska bireyin bu sesle muhatap olmama ozgurlugune mudahele etmektedir.

 

Mesela, bir kisi dini inanc olarak, ve bireysel temelde, istedigi sekilde ibadet ile dini inancini yerine getirebilir, istedigi dininin kendince "emrettigini" algiladigi giyimi giyebilir.

 

Ama, kendi HAK SINIRLARINI ASMASI, BASKASININ OZGURLUGUNE MUDAHELE DEMEKTIR.

 

Bunun baskasinin ustunde, dini, milli veya etik herhangibir baski kurmakla, zorlamakla ve mecbur etmekle bir farki yoktur.

 

Mesela ben istedigim muzigi dinleyebilirim. Ya bir ortamda herkesle birlikte (konser, disco, parti v.s.) dinlerim, ya da kendi basima dinleyecek isem, o muzik sesinden baskasini rahatsiz etmemeyi dusunurum.

 

Cunku bireysel hak ve ozgurlugunun pesinde kosanlarin, bunu elde edebilmesi, ancak; baskalarinin da hak ve ozgurluklerine saygili olabilmeleri ile mumkundur.

 

Oyuzden, hak ve ozgurluk bagini ve bireyler arasi esdeger iliskisini cok iyi algilamak gerekir.

 

Iste bu temelde de, farkli halklarin farkli inanislarinin uygulanmasi degil; bireysel bazdaki inanclarin uygulanmasi ancak, karsilikli hak ve ozgurlukler ve bunun sivil ve sosyal hukuk guvencesi temelinde olur.

 

Oyuzden bir bireyin inancsal uygulamasi baska bireylerin hakkina bir mudahele olarak onlari rahatsiz ediyorsa, bu bir hak ve ozgurluk ihlalidir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Pante,

 

Yaftalamak yahut yargılamak için değil, anlamak için soruyorum: Peki sence Atatürkçü kimdir, Atatürkçülük nedir? Senin ''Atatürkçülük, insanın kendine yakışanı giymesidir'' ya da ''Atatürk'ü seven, onu takdir edenlerin bir kısmı kendisine Atatürkçü der, bir kısmı demez, kişi nasıl hissediyorsa odur/öyledir'' gibisinden apolitik bir yanıt vermeye tevessül etmeyecek denli donanımlı biri olduğunu bildiğim için soruyorum: Sen kendini, kendisine Atatürkçü diyenlerden nasıl ayırıyorsun?

 

Jerryfletcher;

 

En başta bana göre Atatürkçülük ya da Kemalizm bir ideoloji değildir.

İdeolojilere inanmayanlar ve Atatürk ilkelerini yeterli görenler Atatürkçü olabilirler.

Ayrıca Atatürkçülüğü ideoloji olarak görenler de Atatürkçü olabilirler. Örneğin, Atatürkçülük İdeolojisi linkinde savunulduğu gibi..

 

Atatürkçülüğü ideoloji olarak görenlerin yanında, başka bir ideolojiye sahip olanların Atatürkçü olması olanaksızdır zaten.

Atatürkçülüğü ideoloji olarak görmediğimiz ama her yanıyla takdir ettiğimiz durumda ise şu soruyu sormamız gerekir:

Atatürk hangi ideolojiye sahipti?

Ki bu sorunun yanıtıyla onu sevenler, izinde gidenler de onun sahip olduğu ideolojiyi benimsesinler.

Herhalde bu sorunun yanıtı Atatürkçülük olamaz.

Bu sorunun kesin ve net bir yanıtı yoktur.

"Devlet sosyalizmi" inancında olduğunu ifade etmiş olsa bile, sonraki yıllarda bu düşüncesini değiştirmiş olabilir.

 

Dolayısıyla Atatürk'ün ilkelerini ideoloji olarak görmediğimizde, bugün için "Atatürkçüyüm" demek yetersiz ve dar kapsamlı bir kimliktir.

İdeoloji olarak görüldüğünde ise sadece Türkiye'nin kalkınmasına ve çağdaş uygarlık seviyesine erişmesine hitap eden bir ideoloji olarak düşünülebilir ki; kişinin dünya görüşü için yine yetersiz kalır.

 

Fikir ve düşüncelerini insanlığın kurtuluşu, dünyanın adaletli bir düzene ve barışa kavuşması yönünde oluşturmuş olan insanlar için, ilkelerini benimsese bile Atatürkçülük bir ideoloji olarak çok yetersiz kalır.

 

Ben enternasyonalist görüşe sahibim ve ve sadece Türkiye'nin değil, dünya halklarının kurtuluşu, sömürünün ve adaletsizliklerin ortadan kalkması düşüncesindeyim. Bunun da ancak sosyalizm ideolojisiyle mümkün olabileceği fikrindeyim.

 

Atatürkçülük ne benim gibi sosyalist düşüncede olanları kapsar ne de Kenan Evren gibi cuntacıları..

En yakın uygulayıcıları ya da fikri takipçileri CHP,DSP'dir.

"Atatürk'ün hedefinde devlet sosyalizmi vardı" diye düşünenler için ise Doğan Avcıoğlu çizgisi, Uğur Mumcu'lar ya da son dönemde İP örneklenebilir.

 

Ama ne TKP ne Kemalizm'i övdükleri için Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'lar ve benzerleri Atatürkçü olarak nitelenemez.

Ya da tam tersi MHP, Ulusal Parti, Türk Solu gibi ırkçı düşüncelere sahip olanlar da Atatürkçü olarak öne sürülemez.

 

Ama ne var ki 90'lı yıllardan itibaren yurtsever olduğunu belirtenler başta olmak üzere TKP'sinden MHP'sine, Evren'den Demirel'e kadar hiç olmadık grup ya da kişiler Kemalistlikle yaftalanmaktadır. Deniz'ler, Mahir'ler Kemalistlikle, milliyetçilikle eleştirilebilmektedir.

Bu bazı grup ya da kişiler için haketmedikleri bir övgü, iltifat olmakta, bazıları için de karalama teşkil etmektedir.

Hiç kimse ya da hiçbir grup "Atatürkçüyüm" demekle Atatürkçü sayılamayacağı gibi, hiçbir kişiye ya da gruba kendini Atatürkçü olarak ifade etmediği halde Atatürkçülük yakıştırılamaz.

 

Benim için Mahir'in Bütün Yazılar-Kesintisiz Devrim-2'deki Kemalizm tanımlaması ile bağımsızlık ve demokratik devrim mücadelesinde Kemalistlerin müttefikliği açıklamaları hala geçerlidir ve o düşünceyi aynen savunmaktayım. O nedenle de mücadele ettiklerimin karşı-devrim amacıyla müttefiklerime olan haksız saldırıları ve yalan-yanlış eleştirilerine karşı müttefiklerimi savunmanın ve onlarla omuz omuza olmanın gerekliliğine inanıyorum.

 

Bu arada ufak bir not: Yukarıda Peleuze ''bütün devletler yıkılsın, halı saha yapılsın!'' demiş. Şahsi kanaatim odur ki, bu tümcenin sahibini AKP'li olarak tavsif etmenin hiçbir makul, anlaşılır yanı yok, olamaz. ''o bana kaka derse, ben de ona derim'' çocukluğu bizi bir adım ileriye götürmez.

 

Hayır. Benim ifadem "Sen bana tu kaka dersen, ben de sana derim" şeklinde değil. Şöyle:

 

"Ayrıca AKP'nin yasakçılığının teokratik temelinden kaynaklandığı ve mecliste ezici üstünlüğü sürdüğü takdirde bu yasakların giderek artacağı gerçeğine rağmen; farklı partiler de olsa aynı yasakların olacağını iddia etmenin AKP'ye ve yasaklarına onay vermekten farksız olduğunu görebilmen gerekir.

Görüyorsan bunu yorumlarında ifade edeceksin ki anlaşılsın.

Aksi takdirde ben senin gözünde Atatürkçüysem, sen de benim gözümde AKP'li olursun."

 

Yani, basit bir örnek verirsek;

Ben bir başlık açıp iktidarı eleştirdiğimde, birisi çıkıp benim eleştirilerime karşı yanıt veriyor ve muhalefeti kötülüyor ve beni de sahip olmadığım etiketle yaftalıyorsa; ben de onu iktidar yanlısı olarak eleştirme hakkına sahibim. Ama eleştirilerime hak verip ya da kendi açısından iktidarı eleştirip, bunun yanında muhalefeti de kötülediğinde bana o "iktidar yanlısı" eleştiri yolunu kapatmış olur. Ama peleuze'nin yanıt verdiğim ilk yazısında bunu göremiyoruz.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger pante;

 

Ben pragmatistliği ideoloji olarak görmüyorum evrensel-insan.-pante-

 

Bir ideoloji degil zaten, yararci bir bakis acisi. Tabi buradaki yarar kavrami bu yarardan nasil faydalanilacagi ile paralel. Bu kisisel, zumresel, halksal, toplumsal, milli, dini ulkesel, politik, ekonomik olabilir.

 

Ataturkte birey bilinci olmadigindan, pragmatizminin hic bir yonu bireysel/kisisel degildi.

 

Bak RTE icin ayni seyi soyliyemem. Cunku o emir ala ala, bilinc olarak kazanmadiysa da, bireyci akilciligi uygular oldu.

 

O yuzden de ilginctir. TC tarihin de kutuplu ideolojik inanclarin her iki kutbuda ataturke sahip cikmis ve cikmaktadir.

Dinli/dinsiz; turk/turk olmayan, sagci/solcu, cumhuriyetci/demokrat, ulusalci/ozerkci, zengin/fakir, isci/isveren v.s. saymak ile bitmez.

 

Bende mesela, senin bakis acinla; insan odakli, merkezli, konulara baktigim icin, bu anlamda insan yararci olarak algilanabilirim.

 

Ama insanin zaten kendine yarari olsa ve bu bilince varsa, dogayida, dunyayida, evreni de, her turlu mekani da, hem gelistirir hem de uzerindekilerle birlikte yasatir. Yani yasar ve yasatir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

http://www.youtube.com/watch?v=3pfB0C7EN6U

 

Taksimdeki yürüyüşe katılım oldukça yüksekti.

Kortejin bir ucu Galatasaray'da, diğer ucu Taksim'deydi.

Onbinlerce katılımcı;

"Tayyip internetten elini çek"

"İmamın ordusu internetten defol"

"Yasağa karşı omuz omuza"

"Yallah Tayyip, kış kış Tayyip"

"Türkiye uyuma, internetini koru"

"Bilgiye erişim engellenemez"

vb. sloganlarla internete sansürü protesto etti.

 

Foto galerisi:

 

http://galeri.haberturk.com/galeri/index/407023

Link to comment
Share on other sites

Söylediklerimde biraz abartı olduğu açık elbette. Ama yapılanların ne tür şeyler olduğunu ve bu tür politikalarla ne tür istikametlere gidilmekte olduğunu insanlara göstermek açısından bu gerekli. İngilizce tabiriyle "making a point" yaptığımız şeyin adı.

 

Sevgili Mantık;

 

Söylendiklerinde 'biraz' mı abartı var? El insaf.

 

Mantık; elini vicdanına koy ve neoliberallerin ekonomi konusunda yaptıklarına bir bak. Ne kadar büyük, olağanüstü gelişmeler var bunları göremiyor musun? Bunları inkar mi ediyorsun? Bunları yok mu sayıyorsun? Bunları görmezden mi geliyorsun?

 

Tüm bunlar ortadayken, varlık nedenimiz bile bunlara bağlıyken olağanüstü bir vesvese koparılmasını neyin nesidir? Aynı şey İslamın eleştirilmesi için de geçerlidir. İslamı toplumda büyümüş, yaşamış ve o kültürle büyümüş, o kültürle var olmuş biri çıkıp İslamı nankör biçimde eleştiriyor; ama bunu yaparken İslamın büyüklüğünü görmüyor, göremiyor, görmek istemiyor. Bu nankörlük, aşırıya kaçmaktır ki. Kabul edilemez.

 

Aynı şey neoliberalizm için de geçerli. Bak şimdi ben neoliberal isem düşünce özgürlüğünü, çevreyi filan savunacağım diye bir şey yok. Önce bunu anlaman lazım. Anlıyor musun bunu?

 

İkincisi "benim geri zekalı, odun kafalı komplocu çevrecilerle filan işim olamaz" diyen neoliberal düşünceli birinin ne dediğini anlamamam o kadar zor değil sanırım.

 

Yani Sevgili Mantık;

 

Neoliberalizm bir fact durumundadır bunun dışındakiler çevreciler, neoliberalizmi durduk yerde eleştiren tipler vb. hasta ruhlu, komplocu, beyinsiz insanlardır. Bunu anlamak durumundayız. Önce bunu anlayacağız sonra tartışacağız.

 

Bunu anladığımızda senin eleştirilerinde ne kadar aşırıya kaçtığını görmek zor değil.

 

Bak şimdi ben 21 yaşındayım diyelim. Baba parasıyla yaşıyorum çok zenginim, bana ne çevrenin bilmem neyin? Küfür mü edeyim şimdi? Ne diyeyim yahu? Bana ne yahu? Yok çevreden şundan bundan rahatsız olmuşsun yahu bana ne? Sen az kazanıyorsan bana ne senin kazancından? Ben yatıyorum ve keyfime bakıyorum, istediğim şekilde paramı harcıyorum sana ne bundan? Senin nickinden de ben rahatsızım ne olacak şimdi? Babamın çevreyi kirleten fabrikası da varsa sana ne yahu? Değil mi?

 

Bak şimdi bunu okumalısın; çevrecinin biri yazmış:

 

Buradan.

 

Adamdaki mantığı görüyor musun? İşte abartı budur Mantık?

 

Ve sen de buna benzer bir şey yapıyorsun Mantık?

 

Bunu yapma Mantık, anlıyor musun? Ben, seni özellikle Deicide'i vb. mantıklı bilirim. Tamam değil mi Mantık?

 

Yani mantığı gördük? İşte gerçek mantık budur Mantık. (Gücünü de 'fact' durumunda olan neoliberalizmden alır.) Yani çok kısaca Mantık:

 

"Ben 21 yaşında gencim, babamın fabrikası çevreyi kirletiyorsa sana ne bundan, sana mı soracağım yahu? Bak ben de senin nickinden rahatsız oldum? İstersem göbeğimi kaşırım bak şimdi."

 

İşte o zaman bu konularda, 'fact' görmeden aşırıya kaçma bence...

 

"Ben 21 yaşında bir gencim. Babamın çevreyi kirleten fabrikaları varmış. Çok zenginiz. Baba parasıyla zengin oldum ve göbeğimi kaşıyarak, baba parasıyla yaşıyorum. Sen, çevreden şundan bundan rahatsız olmuşsun. Yahu bana ne bundan? Bana ne çevreden bilmem neden, şundan bundan?"

 

Edit:

 

Bu zırvalıkları ciddiye alıp ciddi ciddi biçimde yanıt verenler olabilir.

 

Tabii şunu da yazalım ki bazı şeyler daha iyi anlaşılsın:

 

Buradan bakınca, yani kendi açımdan zaten görmem gerekeni görüyorum da, birde öteki açıdan bakayım dedim, nasıl görünüyor olaylar diye.. :lol:

 

Ben neoliberal biri değilim üstelik neoliberalizme karşı biriyim.

 

Ha bu arada zengin de değilim, babam da zengin değil, baba parasıyla da geçinmiyorum. Göbeğimi de kaşımam. :lol: Yaşım da 21 filan değil. :lol:

 

Çevre düşmanı da değilim çevrenin önemini savunan biriyim.

 

Yukarıdaki yazıda sadece bir anlık neoliberal gibi göründüm. Bazı zırvalıkların ne kadar zırvaca göründüğünü gösterebilmek için. :lol: :lol: Tabii ki anlayabilene bunlar, anlamayana ne anlatsan boş...

Link to comment
Share on other sites

?

 

Bu zırvalıkları ciddiye alıp ciddi ciddi biçimde yanıt verenler olabilir.

 

Tabii şunu da yazalım ki bazı şeyler daha iyi anlaşılsın:

 

Buradan bakınca, yani kendi açımdan zaten görmem gerekeni görüyorum da, birde öteki açıdan bakayım dedim, nasıl görünüyor olaylar diye..

 

Ben neoliberal biri değilim üstelik neoliberalizme karşı biriyim.

 

Ha bu arada zengin de değilim, babam da zengin değil, baba parasıyla da geçinmiyorum. Göbeğimi de kaşımam. Yaşım da 21 filan değil.

 

Çevre düşmanı da değilim çevrenin önemini savunan biriyim.

 

Yukarıdaki yazıda sadece bir anlık neoliberal gibi göründüm. Bazı zırvalıkların ne kadar zırvaca göründüğünü gösterebilmek için. Olayın rezaleti filan görülüyor ama sanırım durumun sadece kişiyle sınırlı olduğu filan sanılıyor. Tabii ki anlayabilene bunlar, anlamayana ne anlatsan boş...

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...