Jump to content

Tanrı'ya inanmamak için sebepler


TheUniverse

Recommended Posts

Yaratıcı iddiasının doğruluğunun sağlamasını yapacak başka bir şey de, YAŞAM ALANLARININ tespitidir.

Senin bu yukarıda alıntıladığım ve buna benzer veya türevi her türlü sanrının barınması için gerekli ANA YAŞAM ALANI insan bilincidir.

 

İnsan bilinci ne yapıyor?

İnsan bilinci simülasyon yapıyor.

 

Yani gerçeklikten gelen verileri kendi simülasyon sisteminde 3 boyutlu olarak simule edebiliyor.

 

Bu simülasyonlar

 

1- Gerçekliğin olduğu gibi sümule edilmesi

2- Gerçekliğin elden geçirilerek, çarpıtılarak veya hiç kullanılmayarak tamamen sıfırdan tasarım yaparak sümule edilmesi

 

şeklinde gerçekleşir.

 

 

Gerçekliğin olduğu gibi simule edilmesi (yani yorumsuz, katışıksız, saf gerçeklik algısı) sürecinde böyle bir ürün çıkıyor mu? Hayır.

Bu tanrı ürünü nerede çıkıyor?

2'inci seçenekte.

Elden geçirme, çarpıtma veya gerçekliğin hiç kullanılmayarak sıfırdan yeni tasarım simule edilmesi sürecinde.

 

Sonuç:

Tanrı, hastalık olarak kabul edilebilecek bir simulasyon alışkanlığıdır.

 

Ve var olmak için insan bilincine ihtiyaç duyması da bunun kanıtıdır.

 

Mesela ışık.

Var olmak için insan bilincine ihtiyaç duymuyor.

Çarpışma sonucu patlama (bir simulasyon diye verdim bu örneği, yani halihazırda yok ama iki unsura ihtiyaç duyuyor gerçekleşmek için)

Var olmak için insan bilincine ihtiyaç duymaz.

 

Tanrı

Varlığı %100 olarak insan bilincine bağlı ve var olmak için insan bilincine ihtiyacı var.

 

Tek yönlü düş saf gerçeklik algısı ürünü özbenliği ikileme sokar bu olağan hali çelişkili iki öncüle götürür.

 

Materyal için doğru olsada beynin algı bölümünde seçenekler aynı seçeneği ortaya koymaz.

 

Örneğin başlangıcı olmayan, başlangıç noktsı,

Kavramda olma olasılığı sıfır yoktur. olmayabilirlerle saf gerçeklik algılanmaz.olabilirlerde olasılık olması aklın kavramsal aynı sonuca vardırır. bu yüzden beyin saf gerçekliği algılayamaz.

Madde saf gerçektir demek vardır demekten öte gitmez. çünkü saf gerçeklilik maddenin zıt eşi enerji olması olasılığı da vardır .ve bu böylece fizik yasaları hatta daha ötesinede gidebilir.

Tipik bir örnek , özel hayat ile genel hayat bakış açılarını değiştirmez..bu ikili yaşamda özelin yok olması geneli saf gerçeklik kılmaz .Çünkü genelin yok olması hem geneli hemde özeli gerçeklikten silecektir..Şu halde genelin özele varolma ihtiyacı vehimden ibarettir. asıl aklın hastalığı burda derince uyumaktadır , bu gerçek dışıdır..Genel enerji özel madde ise kim üstün tutacak ? yani devinim dediğimiz hayalden ibarettir.

Etrafımıza dağılmış beden parçaları uçuşarak bedeni gerçekleştiremezler ..dönüşü olmayan bir bedenin dağılması bunu gözler önüne seriyordur diye düşündüm.bu arada idealistlerin başı sağ olsun.

 

ayrıca insan bilinci saf gerçekten geleni simülasyon falan yapamaz .varlığı simule eder .

Varlıkla saf gerçekliliği karıştırmışsın.

Verdiğin ışık örneği yanılmadan ibaretir..patlama, enerjinin açığa çıkması gibi bilinenler birbirlerine ihtiyaç duymazlar biri muhtaç diğeri ihtiyaç olursa bunların emir kulları olduklarını söylemektir bu ve saf gerçek olamazlar.. eğer ışık açıga çıkacaksa olması zorunlu olan parçaları tercih eden olması kaçınılmaz olacaktır..Yani yağmurun yağması feryat eden ceylanın yavrusunu kurtarmak için değil dersen canlıyı yok sayarsın ve katmanları karıştırırsın. .oysa birbirlerini tamamlayan yağmur nere ceylan nere..İşte birbirine bağlı olan bu bağlara ölçüsüz dersen bu sefer verdiğin ışık örnegi sana sus birdaha kunuşma diyecek.

 

Derli toplu söylemek isteğim şu:

Madde vardır ve varlığı hayal değil gerçektir, enerji vardır oda gerçektir, ancak bunlar sadece vardırlar ve saf gerçek değillerdir (saf gerçek değişmez dağılmaz , kavranamaz algılanamaz )..Çünkü: saf gerçeğin zıttı olmaz . oysa meydana getirilen her bir sanat bozulup dağıldığını yeniden oluşumunu görmekteyiz..

İnsaf , şu portakal ağacının başındaki top gibi meyvelerin meydana gelmelerini ölçüsüz düzensiz görmek 2x2 =7 eder demek olur ki, buda ulortadaki bağlı ölçülerin hassasiyetlerini red olur..Oysa beyinde hassas ölçüyle işlemekte değilmidir.? beyin –portakal saf gerçek olsaydı hiç değişmeyip saf kalması gerekmezmiydi ? .Yaşam alanlarında tespit ettiğimiz gibi görüyoruz ki alemler değişiyor yeniden oluyor. Hemde en güzel şekliyle meydana geliyorlar. .

Peki Allah neden gözle görünmüyor ? kavramı neden beyinde kavranamıyor/algılanamıyor?

Cevaben diyeceğiz ki,

Zıttı olmayaynın görünmesi kavranması algılanmsı deneylenmasi gözlemlenmesi gerçekleşmesi olanaksız olumsuz muhal olur. .Çünkü yukarıdada dediğim gibi saf gerçeğin zıttı olmaz olamaz.

 

Saf gerçek aldatmaz gerçeği gören aldanmaz

 

Demek ki, İnancın %100 insan bilincinde olması yaratıcıya imanı zorunlu kılar.

Muhtaç insan bilinci olunca........

 

İnsanoğlu yanılabilir..

Link to comment
Share on other sites

Tanrıya inanmak için sebebim yok.

O varsa vardır yoksa yoktur.

Eğer yoksa varlıgı için sebeb aramamın bana faydası yok.

Eğer varsa varlığından bizi üzmediği sürece varlıgından rahatsızlığım yok rahatsız olmam için sebeb te yok.

 

Bu cümleler çelişkili .

 

Tanrıya inanmak için sebebim yok. demek ne olaki? İnanamamak için olan sebepler nelerdir?

 

O varsa vardır yoksa yoktur. demek düşünceden öte kaçışın göstergesidir.

 

Eğer yoksa varlıgı için sebeb aramamın bana faydası yok. .o zaman aklın düşüncedeki faydalar ne işe yarayacak ?

 

Eğer varsa varlığından bizi üzmediği sürece varlıgından rahatsızlığım yok rahatsız olmam için sebeb te yok.

sonunda ben düşünmeyi yeglemiyorum beni rahat bırakın demek olur ki, zaten kimseyide inanmaya zorlayan yok.

 

Sana şüphenin vehimin ürünü olduğunu söylesem ne düşünürsün ?

Link to comment
Share on other sites

Bu cümleler çelişkili .

 

Tanrıya inanmak için sebebim yok. demek ne olaki? İnanamamak için olan sebepler nelerdir?

 

O varsa vardır yoksa yoktur. demek düşünceden öte kaçışın göstergesidir.

 

Eğer yoksa varlıgı için sebeb aramamın bana faydası yok. .o zaman aklın düşüncedeki faydalar ne işe yarayacak ?

 

Eğer varsa varlığından bizi üzmediği sürece varlıgından rahatsızlığım yok rahatsız olmam için sebeb te yok.

sonunda ben düşünmeyi yeglemiyorum beni rahat bırakın demek olur ki, zaten kimseyide inanmaya zorlayan yok.

 

Sana şüphenin vehimin ürünü olduğunu söylesem ne düşünürsün ?

 

 

 

İnanmaya zorlayan olmadığını sen düşünüyorsun.

Senin bunu düşünmen benim zorlanıldıgım gerçegini değiştirmez.

Vakti zamanında neler yaşadığım hakkında fikrin yok.

Link to comment
Share on other sites

Bu cümleler çelişkili .

 

Tanrıya inanmak için sebebim yok. demek ne olaki? İnanamamak için olan sebepler nelerdir?

 

O varsa vardır yoksa yoktur. demek düşünceden öte kaçışın göstergesidir.

 

Eğer yoksa varlıgı için sebeb aramamın bana faydası yok. .o zaman aklın düşüncedeki faydalar ne işe yarayacak ?

 

Eğer varsa varlığından bizi üzmediği sürece varlıgından rahatsızlığım yok rahatsız olmam için sebeb te yok.

sonunda ben düşünmeyi yeglemiyorum beni rahat bırakın demek olur ki, zaten kimseyide inanmaya zorlayan yok.

 

Sana şüphenin vehimin ürünü olduğunu söylesem ne düşünürsün ?

 

 

 

Var mı yokmu diye hiç düşünmüyor değilim.

Ancak var mı yokmu delice bir merak içinde değilim olamam olmamalıyım da.

Anormalilere gerek yok.

Herkes kadar bende merak ediyorum hepsi o kadar.

Ben insan olduğumu unutmamam gerektigini bilecek kadar düşünebiliyorum.

Link to comment
Share on other sites

  • 2 hafta sonra...
  • 4 hafta sonra...

Bilim Kendi dinini oluşturuyor.

ama bu din aklınıza gelen itiraz ettiğiniz din değil.

 

Bilim kendisine inanılmasını istiyor.

Bilim değişimi desteklediğini ve değiştiğini gösteriyor.

Önümüze maddesel kanıtlar öne sürüyor.

Deneyi yapılan bilgiler öne sürüyor.

Cevremizdeki varlıkları anlatıyor.

 

Bunu felsefede yapıyor. ama....

 

150 den fazla farklı atom elimizde bulunurken bilginin kaynağını işleyen tek mantıkmı Başka kaynak yokmu.

Bilgi gerçekten sadece maddedenmi ibaret.

Duygular ne önelliği nasıl, Maddeyle nasıl anlatabilriz duygu işlevselliğini.

Korku din üretmeye yetermi buna gerçekten inanıyormusunuz.

onlarca deney yapılıyor ama beyin nakli neden yok. Düşüncemiz nerden oluşuyorda küçük bir parcadan etkileniyor.

Sinir durduğunda tekrar çalışsadahi neden eski işlevine devam etmiyor.

Ne eksik arada.

Raslantıyla evren başlıyor ama raslantı neden sürekli doğru işliyor.

Bilim neden herşeyi sınamak için maddeden öte geçemiyor.

İnsan aklına maddeyi mantıklı kılan yapı( bilim ) neden araştıramadığı konuyu inkar ediyor.

Oysaki felsefeyi araştıramıyor ama kabul ediyor.Onun tarihini araştırıyor ve ondan kaynak aldığını söylüyor ama neden felsefenin saltlığını araştıramıyor da bunun varlığını kabul ediyor.

İnsandan insana değişen yapının sürekli yaratım hatasımı diye soranlar neden hep aynı soruyu soruyor sanki verilecek cevap bekliyorlar gibi bekleyip sorulan soruyu felsefeyle neden püskürtüyor.

 

Sorular sorular aklımdaki sorular.

Link to comment
Share on other sites

Sorular sorular aklımdaki sorular.

 

Aklindaki sorular her ne ise, onlarin varliksal, metafizik, ontolojik ve teolojik ve de teleolojik evrensel onay almis cevaplari epistemolojik olarak yoktur. Ama, amac aklini bir dogruya inandirmak ise, aklini inandiracagin her hangibir cevabi kendi sorularina cevap olarak secebilirsin.

 

Eger bunlar aklini tatmin etmiyorsa da, yeni aklinin inanacagi ve aklinin dogrulayacagi cevaplara yonelebilirsin.

 

Sonucta varliksal her turlu sorunun cevabi; ya yaratilis ta, ya da madde de son bulur. Ama her ikisinin de ilklik baslangiclik oncelik zamansal sorunu vardir. Ama akil bunlardan kendine uygun dusen cevabi baslangic ve oncesi olmayan bir dogruluk inanci ile kendine temel ve taban secebilir. Ama bu sadece secen akli baglar, ne dogrulayabilir, ne de yanlislanabilir. Cunku bilimsel bir icerigi yoktur, bu varliksal cevaplarin, olmaz da.

 

Sonucta birlik fenoimeni gozlemler, ortaya ne olarak hem de mutlak, kesin, degismez edasiyla koymaz.

Link to comment
Share on other sites

Aklindaki sorular her ne ise, onlarin varliksal, metafizik, ontolojik ve teolojik ve de teleolojik evrensel onay almis cevaplari epistemolojik olarak yoktur. Ama, amac aklini bir dogruya inandirmak ise, aklini inandiracagin her hangibir cevabi kendi sorularina cevap olarak secebilirsin.

 

Eger bunlar aklini tatmin etmiyorsa da, yeni aklinin inanacagi ve aklinin dogrulayacagi cevaplara yonelebilirsin.

 

Sonucta varliksal her turlu sorunun cevabi; ya yaratilis ta, ya da madde de son bulur. Ama her ikisinin de ilklik baslangiclik oncelik zamansal sorunu vardir. Ama akil bunlardan kendine uygun dusen cevabi baslangic ve oncesi olmayan bir dogruluk inanci ile kendine temel ve taban secebilir. Ama bu sadece secen akli baglar, ne dogrulayabilir, ne de yanlislanabilir. Cunku bilimsel bir icerigi yoktur, bu varliksal cevaplarin, olmaz da.

 

Sonucta birlik fenoimeni gozlemler, ortaya ne olarak hem de mutlak, kesin, degismez edasiyla koymaz.

bunca lafı çıkara çıkara en son espirisine yazdığım yazıdanmı çıkardın??..

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...