Jump to content

"Dinlerden Özgür Olmak" Ne Demektir?


evrensel-insan

Recommended Posts

"Dinlerden Özgür Olmak" Ne Demektir?

Hic dusundunuz mu, "dinlerden ozgur olmanin" ne oldugunu? Eger bu konuda fikir belirtmek isteyen arkadaslarimiz olursa, buraya yazabilirler.

 

Evet, herkesin dinlerden ozgurlukten algiladigi nelerdir?

 

Kimler dinlerden ozgurdur, nasil ve neden?

 

Sizce, ne ve neden sizi, dinlerden ozgur kilar? Bura da ozel bir din mi, genel bir din mi algilanmalidir?

 

Kisinin dine kendi bakis acisi mi? Yoksa din ile mucadelesi mi, algilanmalidir?

 

Benzer sorulari, isteyen ekler ve cevap verebilir.

 

Ben, goruslerimi gelen yanitlara gore verecegim.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Önce dinin ne demek olduğunu bilmek lazımdır. Din yol demektir. Bu bağlamda, tutulan her yol bir dindir. Belli başlı (dogmatik olsun ya da olmasın) kuralları olan herşey dindir. Bu kurallara tabi olanlar da dindardırlar. İmanın 6 şartına bağlı olan Müslüman nasıl dindarsa kemal'in 6 okuna bağlı olan kemoşcu da öylece dindardır. Bana göre tek dinsiz düşünce olan liberalizm bile kıyısından köşesinden dindardır. Dinlerden özgür olanlar yani dinsiz olanlar bir tek anarşistlerdir.
Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-Illallah;

Yani "dinlerden ozgur olmak mumkun degildir" mi diyorsun?

 

Anarsistlerin dinlerden ozgurlugunu aciklayabilir misin?

 

Senin dedigin aklin kendini kurallarla sinirlamasi temelinde tum ideolojileri, inanclari din yapmak.

 

Ama; bilim ve bilimsellikte ne ideoloji, ne de inancsallar mevcut degildir. Neyin ne oldugunu ortaya koymaktan ziyade, onu gozlemler ve gozlemini ortaya koyar.

 

Dolayisiyle, bilim ve bilimselligi one cikarmis, aklin sinirlarini, gozlemin dusunce ufkuyla asmis, herhangibir ideoloji ve inancsal bir degeri, tabusu verisi kalmamis ustelik dusunce ufkunu sadece dile getirerek, kimseye hic bir konuda empoze etmeyen ve karismayan, baski kurmayan ve zorlamayan bir zihniyete sahip, birey bilincini tursel bilinc ile ozdeslemis ve her seyin bir insanoglu yaptirilmisligin ve bunun yapi ve isleyisinin bilincine ve farkina varmis ve bu yapi ve isleyisin insan ve insanligi adina, her turlu sorununu dile getiren bir serbest dusunur, dinlerden ozgurdur.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Devlet denilen şeyi ortadan kaldırmadığınız sürece dinsiz olamazsınız. Fakat devleti ortadan kaldıramayıp kendinizi devletin boyunduruğundan kurtarabilirseniz dinsiz olabilirsiniz. Devletsiz bir yer olmadığına göre şu halde dinsizliğinizi ancak devlete karşı çıkarak yaşayabilirsiniz. Anarşistler kendilerine dayatılan her otoriteyi red ederler, kimsenin boyunduruğu altına girmezler. Siz bir anarşiste imanın 6 esasını kabul ettiremeyeceğiniz gibi 6 oku da kabul ettiremezsiniz. Anarşistler ilahi ya da seküler olsun hiçbir dinin boyunduruğuna girmezler. Anarşist deyim yerindeyse kimseyi takmaz. Din, gelenek-görenek, sosyal normlar vs. takmazlar. Bu sosyal normların ötesinde devlet otoritesini de takmazlar. Dinsiz dediğiniz kişi bildiğiniz vahşi doğa kanununu uygulayan kişidir; "Ben güçlü olarak evrildim o halde bu gücümle zayıfı ezerim" zihniyetlidir bir nevi.

 

Bugün şöyle bir tablo var; Bir tarafta ilahi dini takmadığı halde seküler dinlerden (kemalizm gibi) taviz vermeyen tipler vardır. Bunların tam karşılarında batıl seküler dinleri takmayan ilahi dine uyan bizler varız. Her iki tarafı da takmayan kuralsız anarşistler vardır. Bir de adları liboşa çıkmış liberaller vardır. Bunlar ise light anarşist denilebilecek bir türdürler. Bunlar anarşistlere nazaran daha bir uysal ve uzlaşmacı oldukları için taviz verebilirler. Bu yüzden kıyısından köşesinden dindar sayılırlar. Dinlerden özgür olanlar yani başkalarının boyunduruğunda olmayan bir anarşistler vardır. Bunlar hiçci (nihilist) oldukları için kural tanımazlardır, kendilerinden herşey beklenir. İşte dinsiz diye bunlara denir. Tabi bu dinsiz olanlar sadece anarşistler demek değildir. Genel din tanımına göre dinsiz olanlar sadece anarşistlerdir. Olaya bir de ilahi dinlere göre bakarsak Yahudi-Hristiyan-Müslüman dışındaki herkes dinsizdir. "İlahi din" kapsamı dışında oldukları için dinsizdirler.

 

Sizin bahsettiğiniz anlamda herhangi bir dogmaya sahip olmamak ise elbetteki dinden özgür olmaktır. Dinden özgür olmak herhangi bir engel olmaksızın herşeyi düşünebilmektir. Ancak sorun şu ki bu özgürlüğün bir rotası var mıdır? Özgürlük bir araç mıdır yoksa bir amaç mıdır? Bununla birlikte, bugüne kadar dinin, dinsizi kısıtladığına şahit oldunuz mu? Bugün dinsizin önünde hangi dini engeller vardır?

Link to comment
Share on other sites

Dinin tanımı insan ilkelerinin yaşama uyarlanması değildir... tanrı adına bir insanın diğer insanlara aracılık ederek fiili dayatma girişimleridir. Tanrı peşpeşe yeni argümanlar (tevrat, incil, kur'an) geliştirmediğine göre, sosyal gelişmelere göre yeni argümanlar geliştiren insandır. Tanrı kozmolojik argümanlardan yoksundur. Din ritüelleri ile ilişik olmamak sosyal yaşantı içerisinde dinlerden özgür olmanın bir işareti sayılabilir.
Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-illallah;

 

 

Ozgurlugun rotasi, kisinin birey bilincli ve insanlasmis zihinsel, numenal ve cognitive devrimidir. Buradaki ozgurluk ve sinirsizlik, aklin sinirlari disina cikabilen dusunce ufku ve bu ufkun insan ve insanlik temelidir.

 

Cunku insanoglunun ozgurlugu aklinin her turlu deger, veri ve tabulari ile sinirlanmis ve bu sinirlar onu insandisi ve insanlikdisinin dogal zihniyet ufkuna hapsetmistir.

 

Dogal zihniyetin de ozgurluk anlayisi ve aklinin siniri, maddesel degisim ve devrimdir.

 

Sonucta, insanoglu bir birey olarak, zihinsel devrimini yapamazsa, onun adina yapilan tum devrimler, bilincli olmadigindan geri tepecektir.

 

Dinli dinsizi, her zaman kisitlar. Cunku dinde ister istemez bir misyon vardir ve bu misyona gore, dinsiz yanlis yapmaktadir ve dinlinin yuklendigi gorevde, bu dinsizi ikna yoluyla, zorla, baskiyla, mudahele ve karismayla ve deyonlendirmeyle dinli yapmaya calismaktir.

 

Konunun bir diger yanida, dinli olan bu uygulama ve inancini korumak ve sahip cikmak adina, kendini dini savunuda hisseder ve dini savunusunu yapamadigini hissettigi an, duygulasir ve savunu saldiriya,m kisisel satasma ve atismaya donusur.

 

Bir dinsizin onundeki "dini engeller" onu n bu dinsizlige ne kadar bilincli ve farkinda olarak ulasmis olmasina baglidir. Eger ortada bir bilinc ve farkindalik yoksa; aklinin kendini inandiracacagi bir ideolojik dogru, onu baska bir din uygulamasi altina girmesini saglar.

 

Cunku dinsizlik, dini uygulamasinin olmamasi, dini dusunce ve davranisa yasam ve iliskilerinde yer vermemesi v.s. kisaca dinlerden ozgurluk; dinin ne oldugunu, kendine ne zararlar verdigini, kendisini nasil rahatsiz ettigini ve sirf kendi degil; insan ve insanligi adina nasil bir sorun oldugunu algilamak; bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik isidir.

 

Bunun basinda da kisinin kendi birinin ve turunun varliginin farkina ve bilincine varmasi, baska bir degere v.s. ihtiyac duymayacak duzeyde varliginin ve yasaminin onemini anlamasidir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

a

Link to comment
Share on other sites

Dinlinin bir misyonu vardır ve misyonu olmayan dinsizi elbette dinli yapmaya çalışacaktır çünkü; Dinsiz bilim kördür. Ancak bunu zorlamayla yapmayacaktır, yapamaz da zaten. Çünkü dinde zorlama yoktur; dileyen iman eder, dileyen inkar eder. Biz kimseyi inandırabilecek değiliz, biz kimsenin üzerine zorba da değiliz, inanmayanları içlerinde bulundukları yanlış yolda kendi hallerine bırakırız. Ancak öğüt veririz, dileyen dinler, dileyen dinlemez. Dinde zorlama olmadığına dair daha çok şey yazabilirim ancak şimdilik bu kadarı yeter sanırım. İslam bugüne kadar kaç tane galileo'yu engizisyonlarda idam etmiştir? Örneklerle açıklar mısınız? Bugüne kadar her girdiğim ateist ortamında linç edilip idam edilen hep ben oldum ve gördüğüm Müslümanlar oldu. Kim kimi kısıtlıyor acaba? Bununla birlikte dinsizin dinliye nasıl baskı yaptığından da detaylıca bahsedebilirim, ne dersiniz? Burada evrensel dogmaları bir kenara bırakıp en radikal dediğiniz Taliban İslam'ını savunmaya kalksam halim nice olur merak ediyorum.
Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-illallah;

 

 

Dinlinin bir misyonu vardır ve misyonu olmayan dinsizi elbette dinli yapmaya çalışacaktır çünkü; Dinsiz bilim kördür.

 

"Cunku" ye kadar olan cumlen, ACIKCA dini bir iceriginin, HAK VE OZGURLUKLERE SAYGI GOSTERMEDIGINI ve EMPATI YAPAMIYACAGINI zaten ortaya koyuyor.

 

Bu da dinleri ayrimci, cikarci, egoist ve baskalarinin dusunce ve davranislarina onem vermeyen katagorisine, dolayisiyla insandisi ve insanlikdisina koyuyor.

 

Isin bilim yonune gelince, bilimde ayrimcilik, inanc ve ideoloji bulunmaz. Bilim gozleme ve gozlemin dile gelimine dayanir.

 

Dinin, noktalanmisliginin, sabitliginin, sahipliliginin, inancinin, kesinliginin, kendi sinirlarini kendi belirlemisliginin yaninda;

 

Bilim, virguldur, ufku aciktir, sahiplik ve sabitlik icermez, olgulasan her bir sey yasnlislanabilirlige aciktir.

 

Dinin ogretimi belli ve sinirli iken, bilim surekli suregelen bir surec olarak bilgilendiren ve belirtendir.

 

Din, korukorunelik, dusuncesizlik, itaat etme,ibadet, caresizlik v.s. iken; bilim sorusturma, arastirma, bulus, sorgulama, yenilenme ve gelismedir.

 

Bilimin ne dini olur, ne de dini bir icerigi. Bilim bilgidir ve insanogluna sunulur.

 

Inanc ise, dayatmadir ve insanoglunu teslim alir.

 

Oyuzden, bilim ve bilimsellik; dinlerden ozgur tek ogretidir ve bilgidir.

 

Yalniz benim yaptigim anlamda, dunyada olan dinlerin ve dini inaclarin ve uygulamalarin gozlemi ve ortaya koyumu ve de dinin insanoglunu insanlastirmayan zihinsel ve davranissal yonunu sorunsal olarak ortaya koymak da bilimseldir.

 

Cunku, bilim ve bilimsellik; konu ne olursa olsun, onun gozlemi ve tum resminin resmin icinde yer almadan ve resme yorum yapmadan ortaya konmasidir.

 

Ayrica bilim, hem kendinin, hem de her turlu dini uygulama ve inancin bir insanoglu yaptirilmisligi oldugunu bilir ve bu yaptirilmisligi, bilimsel olarak gozlemler.

 

Oyuzden bir beyin, aklinin inandigi ideolojik dogrusu olarak, kendi ufkunu din ile sinirlamissa; ne bilimsel olabilir, ne de gozlem verenin hem kendi hem de algiladigi bir fenomen olarak farkina ve bilincine varabilir.

 

Din, her yonuyle aklin kendisini inandirdigi ideolojik dogrularin yonlendirim ve yaptirimlarina kendini teslim etmesidir.

 

Bilim ise dusunce ufkunun gozlem temelli bilimi ve bildirimidir. Dusuncesini, aklin inandigi ideolojik dogrularla da sinirlamadigi surece, bilimin bildirmesi bilimsel ve surekli suregelen bir surectir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Dinden kastım kısıtlama değildir, dinden kastım amaçtır. "Dinsiz bilim kördür" derken herhangi bir dini değil genel anlamda dini kast ediyorum. Bu, "din şu konuda şu bilgiyi veriyor o halde sen aksini söyleyemezsin" demek değildir. Hiçbir amaca hizmet etmeyen her türlü uğraş boşadır anlatmaya çalıştığım. Buradan nasıl sizlerin hak ve özgürlüklerinize müdahalede bulunduğumuz anlamını çıkarabildiniz, anlayamadım.

 

Din ayrımcıdır, ancak pozitif ayrımcıdır. Renkleri, dilleri ayırmaz; Gerçek ile yalanları ayırır. Din çıkarcı değildir; Sizden hiçbir ücret talep etmez. Dindar ücretini sadece Allah'tan bekler. Dindar egoist değildir, bilakis egoistliği, nefse (benliğe) tapmayı yasaklar. Din herkese saygı duymaz ancak tahammül eder. Herşeye de saygı duyulmaz. Pis ile temiz, yalan ile gerçek aynı kefeye konulamaz.

 

Bakın ikide bir "dayatmadır" diyorsunuz artık delillerle iddianızı ispatlamazsanız sizin bir iftiracı olduğunuza kanaat getirip farklı bir dille karşılık vermeye başlayacağım.

 

Din, kulluk ve itaattir. Ancak din çaresizlik değildir. Din çaresizlikten kurtarabileceğini düşündüğü için yalana inanmak değil çareler bolluğunda yüzerken bile gerçeğe teslim olmaktır. Din körükörüne değil aklederek, delilli olarak gerçeği tasdik etmektir.

 

Din kesin bilgi iddiasında bulunur, aksini iddia edeni de ispata davet eder. Aksini ispat edebiliyorsanız delilinizi getirirsiniz biz de ona göre hareket ederiz. Din kimsenin bilimine, felsefesine karışmaz; İslam'da engizisyonun olmadığı ve Galileo'ları idam etmediğinden bunu anlamak pek zor olmasa gerek.

 

Din aklı sınırlamaz. Din bilakis akletmeyi teşvik eder. Buradan çıkan anlam şudur aslında; Aklı selim insanın aklının dönüp dolaşacağı şey dindir. Dinde "şeytanın fısıltısı" denen şeyler ise aklı yasaklama değil delilsiz şeylere, boş kuruntu ve zanlara itibar etmekten men etmedir.

 

Din bir amaç değil bir sonuçtur. "Aaaa bak öbür tarafta bağlar-bahçeler, taze hatunlar var" diye dindar olunmaz. Böyle düşünen bir insan ilerizekalı değilse zaten Allah'a karşı yalanının sökmeyeceğini bilir ve inanıyor rolü yapmaz. Olursa ancak "Gerçekten öyle" diye dindar olur. Ki iman etmek de gerçeği tasdik etmektir.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-illallah;

 

 

Birincisi pis ve temiz, yalan ile gercek neye kime goredir?

 

Herkesin bu konulara bakis acisi kendi penceresidir ve bu konuda bilimsel bir evrensel onay mumkun degildir.

 

En basitinden, dogumdan itibaren kisiler aile, cevre, toplum ve egitim olarak dinle beslenirler ve kimsenin butun bunlara karsi gelme temelinde bir hak ve ozgurlugu yoktur.

 

Cunku kisi, ailesinden, cevresinden, toplumdan v.s. soyutlanacagi korkusunave endisesine kapilir.

 

Oyuzden de birey bilinci olmadan, kendini ortaya koyacak cesareti kendinde bulamaz.

 

Dinin kulluk ve itaat olmasi, zaten otomatikman; bu kulluk ve itaate uyan kisinin kendi varliginin yoklugu anlamini tasir.

 

Cunku bu kisi kendi icin degil; dini icin yasar.

 

Gercegin ne oldugu da konuya inancsal akil ile mi, yoksa bilimsel gozlem ile mi bakildigina baglidir.

 

Neymis dinin kesin bilgisi. Imanin, inancin, dunya otesinin, doga ustulugun, efsanenin, mitolojinin ve mistisizmin kesin bilgisi olamaz, oldugunu soyleyen icin; bu sadece onun aklinin inandigi bir inanctir.

 

Kul ve itaat eden bir kisinin, akli neye gore sinirlanmaz. Sinir zaten kulluk ve itaattir. Bunu sorgulayamaz ve kendi varliginin bilincine ve farkina varamaz.

 

Dinin en buyuk amaci, kisinin yasam ve iliskisini kontrol altina almak, teslim almak yonetmek ve yonlendirmektir. Bu da otomatikman kisiyi, bir inanc ve itaat temelli bir emir kulu yapar.

 

Dogada,evrende, evrimde, dunyada din yoktur. Din tamamen insanoglunun kendi bunyesindeki ayrilmisliginin bir urunu, duzeni ve sistemidir.

 

Iman ile gercegin birbiriyle dogrulanmasi, sadece dogrulayan adina bir itaat, teslimiyet ve inanctir.

 

Sonucta bilimselolmayan her gercek; kisinin gercek kabullendfigini kendi inanci ve ideolojisiyle dogrulamasidir.

 

Birey bilincine ermis ve varliginin farkinda ve bilincinde olan bir birey icin; tursel bilinc duzeyi dine ihtiyac duyurtmaz.

 

Mesela bir birey olarak benim, hic bir dini egitime,ogretiye, yonlendirim ve yaptirima ihtiyacim yoktur. Cunku benim teslim olma gibi bir durumum, insandisi bir guce itaatim, hele hele kullugum hic mumkun degildir.

 

Herseyin kararini kendim ve kendi oz iradem ile, bilincli ve farkindaolarak alirim. Tursel bilincimde benim dunyevi oldugumu, kendime ve baskalarina zarar vermemem gerektigini, herkesin hak ve ozgurluklerine saygi duyulmasi gerektigini bana bilinc olarak kazandirmistir.

 

Oyuzden benim dine ve hic bir insandisi ve ustu bir guce ihtiyacim yoktur, olanlarida onlarin hak ve ozgurlukleri olarak algilarim.

 

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Pis ve temiz aslında belli iken kişilere göre nasıl oluyorsa değişiklik arz edebiliyor. Bana göre pis olan dışkı hangi ruh haline göre temiz olabilir merak ediyorum. Bunun da artık tartışılır bir yanı olmasa gerek. Tabi tartışmalı durumlar olabilir. Bir tavşan kendisine faydalı olan boku yiyebiliyorken bizler için böyle birşey mümkün değildir. Bana göre pis olan böcekler Afrikalı'nın menüsünün vazgeçilmezi olabiliyor. Bu örnekler böyle uzayıp gider. Ancak yalan ve gerçek kişiye göre değişmez. "Ben suyun dibine dalıyorum o halde suyun kaldırma kuvveti yok." denemez ya da "ben denizin dibinden su yüzüne çıktım" diye de suyun kaldırma kuvveti ispatlanmaz. Hiç kimse kendince bir gerçeklik belirleyemediği gibi kendince gerçekliği yalanlayamaz da.

 

İnsanlar din ile büyüyor olabilirler. Ve hayatlarını sonuna kadar dindar olarak devam ettiriyor da olabilirler. Ancak siz de "herkes ailesi dindar olduğu için inanıyor" algısından vazgeçin artık. Siz ne iş yapıyorsunuz? Doktor musunuz? O halde ben de "sizin aileniz doktor olduğu için doktorluğu seçtiniz" ya da "sizi doktorluğa zorladılar" diyebilir miyim? Tamam dini eğitimi ve öğretim aldık. Ancak sağlamasını da yaptık. Zira bizde "atalar dini" yasaktır. Delilsiz-mesnedsiz anadan-babadan, şundan-bundan görerek iman, kültür islamı geçerli değildir.

 

Din, yol, hüküm demektir. Din bir yol ise şöyle bir soru gelir hemen akla. Yol mu insanlar için yapılır? Yoksa insanlar bir yol için mi? Bugüne kadar kaç tane "bir çocuk yapalım da 1154 nolu caddede yürüsün". diyen insan gördünüz? Din, insanlar içindir. Kulluk ise sürekli boyun eğmek, itaat etmek demektir. Siz memur musunuz? Diyelim öylesiniz. Amirinize itaat ediyor musunuz? Neden itaat ediyorsunuz? Mutlak bir gerçekliği, doğruyu emrettiği için mi? Yoksa sırf çıkarınız için mi? Peki her yalanı ya da benimsemediğiniz, yapmak istemediğiniz şeyi sırf çıkarınız için uygular mısınız? Evet ise böylesi bir kul-köleliği kabul ediyor musunuz?

 

Kulluk teslim olmayı gerektirir. Ancak teslim olunması gerekene teslimiyet gereklidir, çıkarımız olana değil. Bir yalana değil gerçeğe teslim olunur. Kendimiz gibi olana değil bizi var edene teslim olunur. Siz kendinizi neye teslim edersiniz? Benliğinize mi? Herşeyde önce kendi çıkarınızı mı düşünürsünüz? Yoksa doğruları ve gerçekleri mi? Yani gerçek ve doğrulara aykırı davrandığınız zaman suçunuzu kabullenip kendi kendinizi cezalandırabilir misiniz? Eğer evet ise siz benliğiniz, egonuz dışında bir şeye (gerçekler ve doğrular) teslim olabiliyorsunuz demektir. Pekala sizin gibi insanların koyduğu kanunlara teslim olabiliyorken aynısını yaratıcınız için yapmaktan sizi alıkoyabilecek ne olabilir? Size apaçık varlığını gösteren yaratıcınıza teslim olmaz, ona itaat etmez misiniz, neden?

 

Dinin kesin bilgilerinden bahsetmekten çok ben evvela teizmi (dini) savunurum. Din kaynaklarının doğruluğunu, gerçekliğini ise daha sonraya bırakırım. Din evvela insanları biribirine kulluktan kurtarıp, bireysel özgürlük kazandırır. Siz "la ilahe" dersiniz evvela yani ilah (itaat edilecek yoktur) fakat illallah (Allah'tan, tek ve gerçek ilahtan başka) "Sadece tek, gerçek ve mutlak olana itaat ederim" dersiniz. Yani sizin anlayacağınız "Only Allah Can Judge Me". Din evvela bu gerçeği vaaz eder. O insan elleriyle yapılan putlar ise oluşturulan seküler dinleri, kanunları, sistemleri temsil eder bir nevi. Ben neden benim gibi insanların koyduğu kanunlara boyun eğip itaat etmeliyim? Aynı şekilde siz neden sizin gibi insanların koyduğu kanunlara itaat etmelisiniz? Bunların ne gibi mutlakiyetleri vardır ki uyulması gereksin?

Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-illallah;

Birincisi dogada pis ve temiz yoktur. Pislik ve temizlik kisinin dogumdan sonra kendisine verilen yonlendirim ve yaptirimdir.

 

Ayrica, Anadolu'da senin dediginden tezek yapilir ve ocak olarak kullanilir.

 

Bilimsel olarak ta diski bir fenomendir ve gozleme tabidir.

 

Bak kendin de ornek vermissin, boceklerin ne oldugunun ve anlaminin goreceli oldugunun kanitini, Yani benim dedigimi dogrulamissin.

 

Herkes ailesi dindar oldugu icin inanir diye bir saptama yapmadim. Sadece din ile yasamda tanisir dedim.

 

Yolumn insanlar icin yine insanlar eliyle yapilmasi baskadir, insanlarin onunde bir suru yollar olmasi ve secenek hakkinin olmasi baskadir.

 

Eger din tek yol olsaydi, baska yollar olmazdi.

 

Ustelik din bile tek yol degil; insanoglu cesitli bolge ve cografyalardaki toplumlarda cesitli tarihlerde cesitli din yollari insa etmis.

 

Sistemin hiyerarsik yapilanisi baskadir, kulluk/kolelik baskadir.

 

Sistemin hiyerarsik yapisinda, ortada bir ekonomik cikar soz konusudur.

 

Bakis acilari farkli, sen seni var edenden yola cikip, bir dizi kulluk ve teslimiyet siralayabilirsin.

 

Ama ortada bir var edilmislik yok, VAR KILINMISLIK VAR. Bu var kilinmisligi var kilan da insanoglunun ta kendisidir.

 

Ayrica var edilmislik olarak, insanoglu kavram ve soyutu var etmistir.

 

Tek gercek gozlem verendir, buna insanoglunun kendisi de bir gozlem alan olarak dahildir ve onun olusturdugu olgudur, bu da bilgidir ve degisken ve de yalanlanabilirlige aciktir.

 

 

Tek kural ve kanun koyucu guc ve tur insanogludur, insanoglunun disinda henuz baska bir kural koyucu bir guc yoktur.

Siz teizmi savunmuyorsunuz?, sadece ortada olan teist inanc ve ideolojilerden birini islami savunuyorsunuz

 

Yine sadece ortada olanlardan birine Allah'a inaniyorsunuz

 

Bu da sizin seciminiz degil; dogdugunuz ulke ve toplumun cografyasinin secimi.

 

Siz bugun dunyanin baska bir cografyasinda ve toplumunda dogmus olsaydiniz, belki de bugun hala bir islamin ve Allah'in bir din ve teolojik inanc oldugunuzdan haberiniz bile olmaya bilirdi?

 

Dolayisiyle, bu sizin seciminiz degil; SIZE DOGDUGUNUZ COGRAFYA VE TOPLUMUN SUNDUGUDUR.

 

Ya da 1400 yil oncesi dogmus olsaydiniz, o zamanda bugun elestirdiginiz o puta tapiyor olurdunuz.

 

Oyuzden secenek sizin degil; sadece size cografi, tarih ve toplumsal olarak sunulan ne ise o.

 

Isteonemli olan bu sunumu sorgulayabilmek ve insan ve insanligi adina nasil bir zarar ve rahatsizlik verdigini ve de sorun oldugunu algilayabilmek.

 

Yoksa, hazir bir sunumu zaten herkes aliyor. Iste asil teslimiyet ve itaat de bu.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Gerçek ve doğru din labirentteki doğru yoldur. Ancak işte insan oğlu o doğru yolu yeni yeni yollar açarak labirente çevirmiştir.

 

Hiçbir gerçekliğe ve doğruya hizmet etmeyen bir (hiyerarşik) düzene çıkar amaçlı hizmet etmek kulluk-köleliktir. Hele ki böyle birşeyin karşılıksız savunucusu olmak daha da beteridir. Siz çıkarınıza teslim olursunuz. Siz gerçek de olsa doğru da olsa egomdan başkasına itaat etmem dersiniz. Ben ise çıkarıma ters dahi olsa gerçek ve doğruya teslim olurum. Egomu yerlerde çiğneyerek söylüyorum ki hakkın, adaletin, doğrunun kulu-kölesi olurum. Çünkü ben el-Hakk'ın kulu, el-Adl'ın kuluyum. Ben gerçeğin ve adaletin savunucusuyum, siz değil misiniz?

 

 

Var edilmişlik vardır. Çünkü ortada bir edilgenlik vardır. Bunun da ötesinde irade diye birşey vardır. Bir etken ve irade bir "var edici"yi kaçınılmaz kılıyor. Ayna kendisinde olan görüntüyü kendiliğinden oluşturmaz. Aynaya tuttuğunuz görüntüyü yansıtır.

 

İnsan ya hiçbirşeye itaat etmez ya da kendisini var edene itaat eder ancak insanın insana itaati sözkonusu değildir. Emir vermek ancak var edene aittir. Siz sizin gibi birisinin emri altına girmeyi kabul eder misiniz? Yoksa siz sizin gibi insanların emri altına girmeyi özgürlük, emri altına girmeniz gereken var edicinizin emri altına girmeyi kölelik olarak mı görüyorsunuz? Yanlış anlamayın sadece açıklayıcı olduğunu düşündüğüm için şöyle bir örnek vermek istiyorum; Sizce tasması bir insanın elinde olan köpek mi daha garibinize gider yoksa tasması bir köpeğin elinde olan köpek mi? Ben şu andaki durumu köpeklerin köpeklere tasma takması olarak görüyorum. Buradaki köpek benzetmesini bir aşağılama değil, bir sahib olma ile sahib olunma olarak değerlendirin.

 

Aksini iddia ettiğiniz halde halen ısrarla inancımın kendi seçimim olmadığını iddia etmeye devam ediyorsunuz, Farkında mısınız? Daha önce de dediğim gibi bizde delilsiz, anadan-babadan görme kültür islamı, "atalar dinciliği" yoktur. Başka bir coğrafyada olsaydım belki hayatımın bir kısmını bir budist, hristiyan ya da yahudi olarak geçirebilirdim ancak ben de bu (sorgulayıcı) kişilik olduktan sonra yine coğrafyamın, ailemin yabancı olduğu İslam'ı seçebilirdim. Tekrar soruyorum; Şu an icra ettiğiniz meslek baba mesleği midir? Aileniz size başka bir meslek öğretmedi de ondan onların öğrettiği mesleği mi icra ediyorsunuz? Benimkisi bir amaç ya da sebep değil sonuçtur. Sebep değildir; Çünkü böyle bir coğrafyada doğduğum için bu inancı taşımıyorum. Eğer öyle olsaydı tr'de çoğunluğun İslam anlayışına ters bir İslam anlayışında olmaz, sürüye katılır, sesimi çıkarmadan otlamaya devam ederdim. Ancak belki islam ile tanışmama bir sebep olduğunu söyleyebilirim o kadar. Amaç değildir; Çünkü çıkarım olduğu için inanmıyorum, bilakis inançlı olduğum halde zaman zaman zarara uğrayabiliyorum. Eğer çıkarcı birisi olsaydım yalan olduğuna kanaat getirdiğim birşey için egomdan zerre taviz vermezdim.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger LA-illallah;

Daha once de acikladigim gibi, ego, bencillik, bananecilik, bireycilik, bireyci akilcilik v.s. temelli insanoglu turunun birinin her turlu cikari, dogal zihniyetin bir urunudur.

 

Evrensel-insan zihniyeti, birey bilincinin tursel butunlugu demektir.

 

Gercek, epistemolojik ve insanoglu yaptirilmisligi, adalet te; farklara taninan, antiayrimci hak ve ozgurluklerdir.

 

Butun dunyas duzeni, hiyerarsik olarak insanin insana itaati uzerine kurulmustur. Cunku dogal zihniyet, insan ve insanligi degil; insanoglunun insandisiligini ve insanlikdisiligini yonlendirir.

 

Daha once de soyledim, ben sizin sahsiniz adina konusmuyorum. Turkiye toplumundaki ve dunyadaki insanoglunun dusunce ve davranisindaki dogal zihniyeti ve bunun normal olanini soyluyorum.

 

Hayir baba meslegi degil.

 

Inanc bir ihtiyactir, tabiki siz buna ihtiyac duyabilirsiniz.

 

Dahaonce de soyledigim gibi, insanoglu disinda ve ustunde baska bir guc yok.

 

Bunu ortaya gercek olarak degil; ancak inandiginiz bir ideolojik dogru olarak ortaya koyarsiniz.

 

Insanoglunun olmadigi dinazor ortaminda tanri, ya da yaratici v.s. var miydi?

 

Ya da insanoglu disinda kalan baska bir canlinin boyle bir inanci oldugunu ortaya koyabilir misiniz?

 

Insanoglu dogmadan once boyle bir inanca sahip mi?, bunu ortaya koyabilir misiniz?

 

Dolayisiyle, din, felsefe, bilim, dil ve bilimum ideolojiler veinanclar, gercekler dogrular, tanrilar, ilahlar v.s. insanoglunun ortaya attigi soyut ve somutlardir.

 

Dinde bu ortaya atilan her turlu tanrinin, yaraticinin v.s. dunyevi orgutlenmesidir. Bu orgutlenme kisiyi tanriya kul, orgutleyene de kole yapar.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Doğal zihniyetin birer ürünü olan ego vs.yi ne pahasına olursa olsun, savunuyor musunuz? Egonuz, benliğiniz mi? Yoksa gerçek ve doğrular mı?

 

Ben dünya düzenini red ediyorum, insanın insana değil tüm insanların var edenine kulluğunu savunuyorum. Temel gerçeklik budur. İnsan ya hiçbirşeye itaat etmez ya da kendini var edene itaat eder. Ben ikinci şıkkı savunuyorum.

İnancın bir ihtiyaç değil bir gerçeği onaylama işi olduğunu daha önce belirtmiştim. Var olan gerçekliği onaylarsınız onun ötesinde var olduğu iddia edilen şeylerin varlığına görmeden ikna olursunuz. Çünkü iddia sahibinin daha önceki iddialarının doğru olduğuna tanık olmuşsunuzdur.

 

 

Yaratım sadece insanoğlu ile sınırlı olmadığı için yaşadığı iddia edilen dinazor devrinde de, big bangin ilk saniyesinde de yaratıcı vardır. Bu canlıların böyle bir inancı olduğunu pek ala ortaya koyabilirim ancak bunu yapıp yapmamakta kararsızım.

 

Din ve inanç, uydurma kavramlar değildir. Aklın mantıksal olarak vardığı birer sonuçtur. Yaratıcı bizleri kendisine ulaşmaya programlamış. Ancak ortada beyin gibi müthiş karmaşık bir labirent olunca herkes doğru yolun sonuna varamıyor olsa gerek. Tabi bir de labirentin sonundaki ışığı görüp burun kıvırabilen ego meselesi var.

Link to comment
Share on other sites

Daha once de acikladigim gibi, ego, bencillik, bananecilik, bireycilik, bireyci akilcilik v.s. temelli insanoglu turunun birinin her turlu cikari, dogal zihniyetin bir urunudur.

 

Evrensel-insan zihniyeti, birey bilincinin tursel butunlugu demektir.-e-i-

 

Eger actigim basliklari ve yazdigim mesajlari okursaniz, evrensel-insan zihniyetinin, dogal zihniyetin yapilandirilmis yapi ve isleyisinin her konuda ve degerde, insandisiliginin ve insanlikdisiliginin tum resminin sorunsal gozlemini ortaya koydugunu gorursunuz.

 

evrensel-insan zihniyeti, ne tanriya, ne maddeye, ne evrene, ne dogaya ne de insanogluna yansiyan ve insanoglunun algilayarak kavramlastirdigi herhangi bir degere degil; sadece insana, insanlasmaya ve insanliga yonelik bir zihniyet, bu zihniyetin aklin her turlu ideoloji,inanc, deger,tabu sinirlarindan arinmis ve ozgur dusunce ve davranisi, bilimsel, bilissel, epistemolojik, duzeni ve sistemidir.

 

Evrensel-insan zihniyeti, insanoglunun ortaya attiklari ile degil; ortaya tan faktor olan insanoglunun kendisini ve onun neden zihinsel insanlasamamasini konu alir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Ego, benlik, nefsin insan doğasının bir gereği olduğunu anladık ancak egoizm, benmerkezcilik, Kur'ani ifadeyle "nefsini ilah edinme"yi savunup savunmadığınızı anlayamadık. Eğer gerçekten evrensel insan dediğiniz prototipi savunuyorsanız olabildiğince fedakar, geniş bir insan olmalısınız aksi halde evrenselliğiniz laftan öteye geçemez.

 

Sizin evrensel insan zihniyetinizden anladığım şudur ki; Bir amaca hizmet etmekten çok bilim ve felsefeyi bir araç değil bir amaç ya da bir eğlence aracı olarak görüyorsunuz. Egonuz yüzünden bazı doğru ve gerçekleri kabul etmekten kaçınıyorsunuz. Hiçbir mutlakiyete olmayan şeylere kendinizi teslim edebilecek kadar düşmüş bir vaziyettesiniz. Bunu bir aşağılama olarak algılamayın. Ancak kula kulluk, itaat bir düşmüşlük, bir zavallılıktır. Üstelik kendi düzeninize kula kulluk demeyi red edip dini düzene kula kullak demeniz de kabul edilebilir birşey değildir. Ben köpekliği kabul edebilirim ancak köpeğe köpekliği asla. Bir tasma olacaksa boynumda o da ancak herşeyden üstün bir varlığın elinde olabilir, bir köpeğin değil. İnsanlık onurum buna asla müsaade etmez.

Link to comment
Share on other sites

Evrensel-insan zihniyeti, birey bilincinin tursel butunlugu demektir-e.i.-

 

 

Yukaridaki cumleyi, anlayamadin mi?

 

Ortada bir prototip yok, evrensel-insan zihniyeti, bir metodoloji, yon ve yontemdir.

 

Insanoglunun disinda hic bir sey amac degildir. Hersey insanoglunu zihinsel insanlasmasi ve evrensellesmesi icin; ya kullanilacak, yada terk edilecek birer aractir.

 

Amac yasam,insanoglu varligi bilinc ve farkindaligi ve bunun disinda ve ustunde baska bir gucun olmadigidir.

 

Dogru ve gerceklerin kabulu ya da reddi degildir,konu; onemli olan bilimsel, bilissel, bilgisel olgular ve bunlarin insanogluna sagladiklaridir.

 

Cunku olgular zaten tartisilmaz, sadece bilimsel olarak gozlem temelinde ve degisim ve yanlislanabilirligi baki kalarak ortaya konur.

 

Mutlakiyet demek;l insanoglunun zihninin sabitlenmesi demektir. Bu da dusuncenin sinirsizligi ve ozgurlugune, bilimin surekli suregelen surec icinde, degisimine, yenilenmesine, gelisen caga ve teknige ve de bu gelisenlerin gozlemine terstir.

 

Iste tam da bu nedenden, her mutlak ne olursa olsun birer ideoloji, inanc ve aklin inandigi ideolojik dogrunun NOKTALANMASI, SABITLIGI, SAHIPLIGI, KALICILIGI v.s. dir.

 

Bu zaten harekete ve degisime terstir.

 

Ortada bir kulluk algisi varsa, o kulluk kula veya insanoglu aklinin yarattigi yaraticiyadir.

 

Ortada bir kulluk yoktur, cunku kulluk; ancak aklin herhangibir seyi mutlaklastirmasiyla, teslimiyet, ve caresizlik olarak yansir.

 

Bilim ve bilimsellikte, NOKTA YOKTUR, VIRGUL VARDIR. Bu da seyin ne oldugunun ortaya koyumu degil; algilananin sinirsiz, ozgur zihniyetin dusuncesi ve algisi ile gozlemidir.

 

Bir seyin neoldugunun ortaya koyumu, bilimin degil; bilimsel degil, epistemolojik, bilissel, bilgisel degil; sadece ideolojik ve inancsaldir. Metafizik ve onun ontolojik ve teolojik neyin ne oldugu ortaya koyumlari ve etigin her turlu yonlendirim ve yaptiriminin sabitligi, bilim ile celisir ve bilime terstir.

 

Ben ne kopekligi kasbul ederim, ne de kopegin kopege kopekligini.

 

Cunku, insanoglu yeti olarak insanlasabilen ve evrensellesebilen bir arada tum farklarinin farklariyla yasam ve iliski surebilen ve her turlu soyutlamasi ile, hem kendini,hem algiladigi herseyi degistirebilen, ortaya koyabilen bir turdur.

 

Oyuzden ne birbirine kulluk, nede yine insanoglunun yarattigi herhangibir insandisi ve insanustu guce kulluk.

 

Insanoglunun boynunda kendi kendine taktigi bir boyunduruk vardir ve insanoglu dogal zihniyet denilen bu boyundurugun tutsagidir. Iste bu tutsakliktir, zaten; akli her turlu sinirlayan, teslim alan/eden ve caresiz birakan, ya da bu dogal zihniyeti sanki degismezmis gibi gosteren.

 

Isin acisi, boyunduruk boynu s1kmay1nca, boyunduruk algilanmaz. Cunku, insanoglu boynundaki boyundurugu fark etmezse, onun tutsagi oldugunu da algilayamaz ve boyundurugu boynunda tasir. Ondan sonra da, yine kendi bu boyundurugu kendine hissettirir ve o zaman tutsak oldugunu algilar ve bu tutsakliktan kurtulmanin tek yolunun boyundurugu hissedilmeyecek sekilde gevsetmek degil; aksine, boyundan cikarip atmak gerektiginin bilincine ve farkina varir.

 

Dogal zihniyetin, her bir insandisi degeri, verisi tabulu ve insanlikdisi dusunce ve davranisi, sistemlenisi ve duzen haline gelisi, boyunduruk tutsakligidir.

 

Bu da akli sinirlayan herhangibir seyin, mutlagin; bir tutsaklik oldugu ve o mutlagin da boyunduruk oldugu anlamindadir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

O cümleyi hem anlayabildim, hem anlayabilemedim. Birşey anlayabildim ancak o anlayabildiğim sizin anlatmak istediğiniz şey mi onu anlayabilemedim.

 

O metadoloji, yön ve yöntem neye hizmet ediyor? Bir evrensel-insan prototipine, değil mi?

 

Asıl amaç insanoğlu dışındadır. İnsan bir amaç uğruna kendisini var etmiş değildir.

Var olan bir etki ve edilgen olan insan, insanoğlunun bir amaca binaen var edildiğini göstermektedir. İnsanoğlu boşa gidecek olan evrenselleşme ve zihinsel insanlaşmadan ziyade elinde var olan gerçeği ve doğruyu bulma yetisiyle labirentin sonundaki ışığa doğru yönelmelidir.

 

Kendisinin üstünde bir etken ve iradenin var olduğunun ve kendi edilgenliğinin farkına varan insan; Bir nefesi ile gökteki güneşi söndüremeyeceğinin, doğanın kanunlarına mahkum olduğunun farkına varmalıdır. Bugünün übermenschiyim deyip dünün spermi olduğunu, yarının da potansiyel leşi olacağını aklından çıkarmamalıdır.

 

Doğru ve gerçeğe hizmet etmeyen bilimsel, bilişsel, bilgisel tüm olgular ziyan olmaya mahkumdurlar.

 

Aksi ispatlanamamış herşey bir mutlakiyet barındırır. Bilim kanunları da (aksi ispatlanana kadar) mutlaktır. Siz bilim kanunlarına da dogma diyor musunuz? Eğer bir gerçek değişmiyorsa, aksi ispat edilemiyorsa değil 1400, 14.000.000.000 yıl geriden geliyor olması dahi gerçekliğini değiştirmez. Buna dogma denemez. Ancak bir yalanda gerçekmişçesine ısrar etmek dogma olabilir. Gerçeğin yalan olduğunu, savunucularının dogmatik olduğunu iddia eden antitezleri ile bir adım beri gelir.

 

 

İkide bir "ilahı kendine kul eden" insan diyip duruyorsunuz. Madem o kadar basit bu işler yaratın siz de bir ilah da bakalım kaç kişi size inanıyor? Madem bu işleri insan yapıyor o halde siz de bu ilah yumurtlamaca tarifine sahipsinizdir. Nedir bu ilah yumurtlatmanın tarifi bir açıklayın hele.

 

Bir çaresizlik lafıdır tutturmuş gidiyorsunuz. Ben işi kendime bıraksam bende çareler çok. Eğer bir yaratıcı olmasaydı ben insanlardan değil insanların benden korkması gerekirdi. Şu halde dua etsinler ki yaratıcıya inanıyorum. Yoksa halleri duman olurdu. İnsani bir ceza sistemi böylesi bir ıslahat gücüne sahip değildir. Bu yaratıcıya teslimiyetin faydalarından sadece bir tanesidir.

 

 

İnsanoğlunun yetileri hiçbir zaman kendisini insanlaştırabilecek değildir. Çünkü şu anki düzenler insanın içindeki ego denen hayvani dürtüleri okşamaya çağrıyor. Seks çılgınlığı, zevk çılgınlığı, tüketim çılgınlığı... ve bunların bir sınırı yok. Ancak kaynakların bir sınırı var. İnsanların da bir sınırı var. Sosyal hayatın bir sınırı var. Ateş var, barut var. Bu ikisi yan yana durmaz. Farklılıklar bir yere kadar anlaşabilir ancak hiç anlaşamayacak farklılıklar vardır. Siz başkasına kulluğu kabul etmeyeceksiniz, başkası da size. Siz ona kulluk etseniz bile o size etmeyebilir ve birbirinizi kemirip durursunuz. Bu yüzden insanların üstün bir varlık tarafından yönetilmeye ihtiyacı var. Böylesi herkes için en uygunudur. Siz ona faşist diyemeyeceksiniz, o da size diktatör diyemeyecek; Herkes eşit şartlarda, eşit kanunlara riayet edecek ve kimse kimseye birşeyi dikta edemeyecek. İşte çözüm budur. Tüm insanlığa eşitlik asıl budur, asıl evrensellik, tüm insanlığı kucaklama budur. Herşeyi bir kenara bırakalım en mükemmel seküler düzen -ki ütopiktir- olsa bile yine de (amaçsız olduğundan mütevellit) en kötü ancak amaçlı düzenden daha değersizdir.

Link to comment
Share on other sites

Bir insan prototipine hizmet etmiyor.

 

Soyle ornek veriyorsun?

 

Birisi sana soruyor, "Ankara'dan Istanbul'a nasil gidebilirim?

Sende ona bunun yol ve yontemini gosteriyorsun, ama BU YOL VE YONTEMLERDEN HANGISININ KULLANILACAGI SECIMINI KISIYE BIRAKIYORSUN.

 

Diyorsun ki; Ya yurursun, ve yurumenin ne ve nasil olurlugu, olmazligi v.s.

 

Ya otobuse binersin, ve otobusun nerden kalktigi, fiyati yolculuk suresi v.s.

 

Ya trene binersin, ve trenin nerden kalktigi, fiyati yolculuik suresi v.s.

 

Ya ucaga binersin, ve ucagin nerden kalktigi v.s.

 

Neden deniz yolu kullanilasmayacagi

 

Ozel arac veya taxi ile gidilebilecegi ve yol haritasi v.s

 

En son da otostop yoluyla.

 

Gerisine yani tum yol ve yontemi aldiktan sonra, neyi ve neden sececegine kisi karar verir.

 

Maalesef, evrensel-insan zihniyetinde asil amac insanoglu,yasami, iliskileri, duzeni, sistemi, beraberce ve birlikte nasil insandisi ve insanlikdisina sapmadan yasayacagidir.

 

Insanoglunun ustunde baska bir irade yoktur, zaten, dogal zihniyet var dedigi icin, insanoglu kendi varlik ve yasaminin bilinc ve farkinda degildir ve o yuzden yasamini bu iradi her turlu teslim alici degerler icin harcar. Sadece kendini harcamaz, baskalarinin da harcanmasina on ayak olur ve onlari da harcar.

 

Tek gercek, insanoglu olgusunun varligi ve yasami ve bu varligin ortaya koydugu her turlu bilgi ve bu bilginin kullanim ve paylasimidir.

 

Insanoglunun ilah yaratmasini, zaten insanoglu tarihlerdir yapiyor. Onemli olan ilah yaratmak degil; ilaha ihtiyac ve gereksinim duymayan bir bilinc ve farkindaliga ulasmaktir.

 

Kimsenin kimseden korkmasina gerek yok. Bu dogal zihniyetin insanoglu arasi her turlu ayrimciligi icin bir bahanedir. Cunku korkunun temeli bilgisizlik ve korunmasizlik/guvensizliktir.

 

Insanoglunun yetisi, kendi beynini zihinsel olarak insanlastirabilecek duzeydedir. Yeterki neden insanlasmadiginin bilinc ve farkina varsin ve insanlastirmanin gerektiginin bilinc ve farkina varsin.

 

Oyuzden,bende; senin dediginin yapilandirilmisligin ve yapi ve isleyisinin, yani dogal zihniyetin sorunlarini ortaya koyuyor ve evrensel-insan zihniyetini tanistiriyorum.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Sizin prototipin ne olduğundan da mı haberiniz yok? Prototip bir örnektir. Muhammed bizler için bir prototiptir. Siz ise çağrısını yaptığınız zihniyetin bir prototipisiniz ya da henüz olmayan ancak olunması gerektiği düşünülen ütopik bir insanı oluşturmaya çalışıyorsunuz; ideal insan olduğunu düşündüğünüz "evrensel-insan" prototipini oluşturuyorsunuz. Seçimi kişiye bırakıp bırakmamak sizin yaptığınızın bir prototip oluşturma olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Siz kendi keyfinizce bir put oluşturuyorsunuz ve cahiliye putperestleri gibi bu ilahlaş(tırıl)mış insan modeline tapınıyorsunuz. Tıpkı bugünkü kemoşçuların oluşturduğu kemoş prototipi gibi. İşte ilah yaratma dediğiniz şey böyle birşeydir. Önce bir kendinize gelin evrensellik nedir? Kaç tane galaksi, gezegen gördünüz de evrensellikten bahsediyorsunuz? Nedir bu evrenselliğin açılımı?

 

 

Şu ikide bir sayıkladığınız insandışı ve insanlıkdışılarına da bir açılım getirin. İnsandışı dediğimiz zaten insan olmayan herşey için geçerlidir. Fil, ayı, kedi, köpek vs. bunu pek açmaya gerek yok. Ancak insanlık algınız ne ki ona göre insanlık dışı dediğiniz de nedir? Düşük standartlarda yaşayan köyümün memo emmisi California'nın george'una göre insanlık dışı bir hayat mı yaşıyor? Bunu belirleyebilmek için önce standart, en minimum insan tipini belirlememiz gerekecektir? Şu halde soruyorum; Standart insan nedir? Kimdir? Ve bu standartın altı, üstü nedir, kimdir?

 

Yahu doğa kanunlarının boyunduruğunda olduğunuz fark edemeyecek kadar da mı algılarınız kilitlenmiş? üstünüzdeki olabilecek potansiyel güçleri fark edebilmeniz için önce doğadaki zavallı konumunuza bir dönüp bakmalısınız. Aksi halde böyle başka güç, irade yok diye sayıklamaya devam edersiniz.

 

Korkunun temeli bilgisizlik değil, bilakis başına neler geleceğinin bilgisidir. Fakat bir de yersiz korkular vardır ki o da insanların benliklerinin törpüleneceği, yontulup en aza indirileceği korkusudur. Herşeyin başı ve her insanın amacı da egosu değil mi zaten? Ego insana herşeyi yaptırabiliyor; Doğru ve gerçekleri, hak ve adaleti çiğnetebiliyor. Ego insanı kusurunu görüp teslim olmaktan da alıkoyabiliyor. Delilleriyle suçunu yüzüne dahi vursanız inkar ettirebiliyor. İnsanın en büyük putu; yüce(!) ego! İnsanların bu put için herşeyi istisnasız yapmaları kulluktur, iradesizliktir, zavallılıktır. Oysa biz zaaf sahibi değiliz, güçlüyüz, irade sahibiyiz ve böylece de özgürüz.

 

İnsanoğlu kendi benliğine tapınmaya devam ettiği sürece, herkesin içinde farklı bir ses, herkesin içindeki ego putundan bir vahiy çıkacak ve böylece de her zaman kan gövdeyi götürecek ve sürekli bir istikarsızlık olacaktır. Oysa kimsenin kimseye kulluk etmediği; en üstün gücün, iradenin yönetiminde gerçek ve doğrulardan oluşan tek tip, tek düzen tüm sorunları bertaraf edecektir.

Link to comment
Share on other sites

Zaten sizin bir prototipiniz olmasi, dogal zihniyet teslimiyetciliginin bir urunudur.

 

Yon ve yontemin prototipi olmaz. Cunku yol ve yontem sahis one cikarmaz, sadece caga ve insan ve insanligin her turlu gelisimine uygun bir sekilde degisim ve yenilenime acik, bilgi, bilinc, birikim ve farkindalik sunar.

 

Adi ustunde, evrensel en genis mekani, insan da turumuzu belirler. Sahsi ve kisi kultu, ya da kahramanligi, ozelligi yoktur.

Ozel olan beyindir ve bu beynin sorgulayarak kendi zihinsel devrimini kendisinin gerceklestirmesidir.

 

Bu da aklin her turlu sinirlarini, teslimiyetini belirleyen insandisi ve insanlikdisi veri ve degerleri sorgulamak ve onlardan arinmak ile ve de akli, dusuncenin ozgur ve sinirsiz ufkuna acmak ile mumkundur.

 

Bu da inancsal, ideolojik, dini larak gecerli degildir. Cunku bunlarin her biri, ortaya koyduklari veri ve degerlerle aklin sinirlaridir.

 

Evrensellik, bugun insanoglunun algilayabildigi en genis mekandir. Bu eskiden doga ve dunya idi.

 

Eger bu mekanda, yarin bir gun insanogluna bir alternatif cikarsa, o zaman durum degisebilir. Henuz insanoglu bu konuda alternatifsizdir.

 

Insandisi, insan turu disinda kalan ve insanoglunun algiladigi her seydir, evren, dunya, doga, madde, ve her turlu herbir yaratici, tanri ve/veya tanrilasan hersey.

 

Insanlikdisi olan da dogal zihniyettir, yani ego, ben, bireycilik, bananecilik, bencillik, ayrimcilik, cikar, ve butun bunlarin getirdigi, ideolojiler, inanclar, sistemler, duzenler, kurumlar, kuruluslar ve bu ugurda verilen savaslar, mucadeleler, katliamlar, soykirimlar, iskenceler, oldurmeler, aclik, yoksulluk, tum psikolojik degerler, tum etik degerler. v.s.; kisaca insanoglunu tum farklari ile birarada yasatmayan ve beraber kilmayan; aksine birbirine dusuren, ust/alt savasimi v.s.

 

Doganin kanunlari dogada degil; dogayi gozlemleyen insanoglunun belirttigi, bildirdigi kanunlarinda, yasalarinda kurallarinda.

 

Nesnenin, insanoglu nesnesinden baska; bir ozneligi yoktur. Her nesnenin ozneligi insanoglu eliyle verilir.

 

 

Tapinma, sadece tanrisal bir yanasimdir. Konu, tapinma degil; insanoglunun bilinclenerek, bilgilenerek ve kendisine verilen herseyi sorgulayarak hem kendini teslim ettigi her turlu veri ve degeri, kendisinin yarattiginin, hem de kendi varlik ve yasaminin bilincine ve farkina varmasi.

 

Insanoglu, ne dogumunda insiyatif sahibidir, ne de olumunu tadabilir, ya da bilebilir. Oyuzden insanoglunun elinde ve insiyatifinde bir tek yasami vardir. Bu da onun en buyuk degeridir.

 

Kimsenin kimseye kulluk etmedigi tek duzeni kuracak olan yine insanogludur, bunu da ancak beyninin zihinsel devrimi ile gerceklestirebilir. Su andaki insandisi ve insanlikdisi zihniyeti, onu sadece baska bir guce teslim eder ve aklini sinirlar.

 

Konu, insanin ne odugunun biyolojik, fiziksel, goruntu veren kismi degil; o goruntuyu hareket ettiren, yonlendiren zihinsel kismidir. o yuzden insanOGLUdur, insan degil. Cunku insanoglu zihniyet olarak insanlasamamis bir beyin hareketine sahiptir ve bu da sorgulama ve farkindaliktir.

 

Cunku, bu sorgulama ve farkindalik yoksa, zihinsel degisim, yenilesim, insanlasim da mumkun degildir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Eğer ortada gerçek ve doğru bir kaynaktan gelen ideal bir prototip varsa teslim olmaktan başka ne yapılır? Siz hayatı çok spontane, düzensiz bir şekilde yaşıyor olmalısınız. Yani sizde istikrar ve nizam namına birşey yok.

 

 

Tekrar etmekten sıkıldım artık; Geminin rotası olmadıktan sonra en iyi dümen çeviren kaptana, titanic gibi bir gemiye sahip olmanız hiçbir kıymet ifade etmez. Balık tutmak "için" denize açılan (ufak da olsa bir amacı olan) balıkçı teknesi yanında sadece gereksiz bir kalabalık ve israfsınızdır. Eşeğe altın semer vurun yine eşektir. Aynı şekilde "insan"a (be careful insanoğlu değil) da semer vursanız yine "insan"dır.

 

Evrenin en geniş mekanı olduğunu biliyoruz da siz yeryüzü gezegeninden ne kadar uzağa gidebildiniz de evrensel oluverdiniz? Henüz Ay'a bile çıkmamışsınızdır? Kaç tane bizlerden farklı yaşam formu tanıdınız da bir "evrensellik" standartı geliştirebildiniz? Yoksa sizinkisi evrensel bir emperyalizm falan mı? Şimdiden tüm evreni dünyalaştırmaya mı gözünüzü diktiniz?

 

Siz var olan gerçeklikleri red ettikten sonra bu yobazlıkla hiçbir zihinsel devrim yapamaz, dogmalaştırdığınız redciliğinizle ortada kalakalırsınız. Teorilerle zaman harcamak yerine önce bir kanunları kavrayın -ki sonra sıra teorilere gelebilsin. Herşeyi sorgulamaktan kasıt var olan gerçeklikleri göz ardı edip red etmek ise buna sorgulama değil dogmatik redcilik denir. Siz karşınızdakini dogmatik kabulcülükle itham ederken kendinizdeki dünden redciliği göremiyorsunuz. Apaçık gerçeğe bile teslim olmayı red ettiğiniz için siz bir DOGMACISINIZ. Şu halinizle sizin gelişmeden, sınırsızlıktan, özgürlükten, akıl vs. den bahsetmeye hakkınız olamaz.

 

 

İnsanlıkdışından bahsederken var olan gerçeklik ve doğruları red etme sebebiniz olan egonuzu saymışsınız. Bu demek oluyor ki siz insanlıkdışı birisiniz. Siz nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ancak siz evrenin te öbür ucunda yaşıyor izlenimi veriyorsunuz. Bir uğurda savaş vermek ile soykırımı birbirine karıştırmayalım. Zevk için adam öldürmek, işkence etmek ruh hastalığıdır ancak haklı bir davada mücadele vermek ve savaşmak en doğal şeydir. Hiç kimse savaş etmek istemez, kimsenin savaşa meraklı olduğu yok. Ancak eğer insanlar bazı gerçekleri seve seve kabul etmek istemiyorlarsa öpüle öpüle kabul etmeye zorlanınca da "öptü" diye çemkirme hakkına sahip değildirler.

 

İnsanoğlunun doğumunda ve ölümünde insiyatif sahibi olmadığı gerçeğini sonunda idrak edebildiğinize göre edilgen olduğunu ve etki edenin olduğunu da idrak etmiş olmanız gerekir. Ortada bir etki eden olduğuna göre, yaşam adıyla bizlere verilen bu sermayeyi iflas edecek şirkete kaptırmak yerine "geleceğe" yatırım olarak değerlendirilmesi gerektiği gerçeğini de kavramış olmanız gerekir.

 

"Kimsenin kimseye kulluk etmeyeceği düzen" diye sunulan ancak herkesin birbirinin kurallarına tapınacağı süperneo-liboş düzende kula kulluğun padiŞAHı olacaktır. Yüce(!) egosunun kabarık iştahı sebebiyle standart, minimum ihtiyaçlara kanaat edebilen düzenlere "yüce(!) ego standartları enstitüsü"nün altında demek yerine insanlıkdışı denmesinin sebebi ise herşeyi, her türlü pisliği, ahlaksızlığı özgürlük adı altında meşrulaştırmaya çalışan, zihinsel devrim dediği süperneo-liboş mantalitesindendir.

Link to comment
Share on other sites

Yazisma, dusunceden,bilgiden, bilincten v.s. disari cikmaya basladi.

 

Bu tip yazismanin ne insana ne de insanliga verecek bir seyi yok.

 

Ayrica hem kisisellige ve anlamini hic bilmediginiz kavramlari kullanmaya, ustelik kendi beyin yapisini baskasina vermeye ve suclamalara baslanan bir yazi dili ve uslubunda, evrensel-insan zihniyetinin yazacak bir karsiligi yoktur.

 

Sana senin duzeyinde yazabilecek bir yazi dili ve uslubu kullanan bir beyin gerekir.

 

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Bana benim düzeyimde yazabilecek, inkarcılığa şartlanmamış bir beyin gerekiyor. Üslubumu sertleştirmemin sebebi ise ben değil sizsiniz. Herşeyi ısrarla şartlanmış bir şekilde red etmeniz ve bazı gerçekleri göz ardı edip perdelemeniz takdir edersiniz ki "aferin" denilecek şeyler değildir. Bununla birlikte üslubumdaki sertliğim samimiyetimin bir ifadesidir de. Hiçbir şekilde hakaret amacı gütmediğim, sadece içinde bulunduğunuz durumu tanımladığımı bilmenizi isterim ancak eğer rencide olduysanız bunun sebebi kanımca yüksek egolu olmanız olabilir.

Kimseye zorla birşeyi dayatmıyoruz ancak insanların kendimiz gibi olmasını istememiz bizim davamızdaki samimiyetin bir göstergesi olsa gerek. Suçlama denilen şeyler ise ısrarla kabul etmek istemediklerinizdir. Karşıt argümanlar geliştirmek yerine dogmatik bir şekilde şartlanmış bir inkarcılıkta ısrar eden bir beyin ile benim de yazışacak birşeyim olamaz. Bu tartışma benim için burada bitmiştir.

 

Kendi adıma kısa bir özet yapmam gerekirse; İslam, kendi düzenini korumak dışında hiçkimsenin özgürlüğünü kısıtlıyor değildir -ki sosyal düzeni korumak kadar doğal, "norm"al birşey yoktur. Zaten bir insanın kendi özgürlüğünü sınırsızca yaşamaya kalkışması, toplum düzenini bozması, başka insanların özgürlüklerini ihlal etmesidir -ki var olan özgürlük tanımına da aykırıdır bu. İslam düzeninde herkese din ayrımı yapmaksızın eşit haklar sağlanmaktadır. Fakat dinin kısıtlayıcı olarak algılanmasının temelinde yatan sebep, hak ve özgürlüğü yozlaştırmış, her türlü pisliği, yalanı-dolanı "(sınırsız) özgürlük" adı altında meşrulaştırmaya çalışan zihniyettir. Kaldı ki sınırsız özgürlük oksimoron bir kavramdır. Sınırsız özgürlük değil özgürlük diye birşey yoktur. En fazla "(geniş) imkanlar, haklar" vardır denilebilir. Eğer dinlerden bir özgürlük aranıyorsa zaten her dinsiz, dindar olmayarak "dinden özgür"dür. Fakat "dinden özgürlük"ten gerekli-gereksiz din düşmanlığı ve dine saldırı, hakaret anlayışılıyorsa, kimseye böyle birşeyi "dinden özgürlük" adı altında yapmasına müsaade edilmez.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...