Jump to content

İnanca saygı duyulmaz !


@LpEr

Recommended Posts

Saygideger @LpEr;

 

Konunun iki yonu vardir. Ya Tanrinin, yaraticinin, akilli tasarimcinin v.s. her birini ve her turlusunu metafizigin teolojisinin varligi temelinde var/yok olarak tartismak ve bu varlanan/yoklanan tanri varligina, aklin ideolojik olarak dogrulamasiyla inanmak,ya da inanmak; kabul etmek ya da red etmek, tanriyi tanimak, ya da tanimamak v.s. kisir dongusunu surdurmek.

 

Ya da, insanoglunun bu en buyuk sorununun yerlesmisliginin, tartismasinin, guncel tutulmasinin, ayrimciliginin v.s. insanoglunun, kendini bu kendi yarattigi kavrama her turlu teslim edisinin, onun ugruna canini vermesinin ve savasmasinin bir engel olarak insanoglunu zihinsel insanlastirmayan VE INSANOGLUNU HEM FIZIKSEL, HEM DUSUNSEL OLARAK bu kavram ile her turlu iliskisini verdigi anlam ve icerigi v.s. gozlem olarak ortaya koymak.

Benim yaptigim, ikinci paragraftir.

 

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Bilimde tekrar tekrar doğrulanan bir gözlem pratik olarak ‘’ doğru ‘’ kabul edilir. Bir gözleme ve doğrulama şansına vakıf olamadığın metafizik bir mefhumu ‘’ gerçek ‘’ olarak nitelemek safdilliktir. Bu safdilliği de apaçık gerçeğe mesnet etmen ise cahilliğindir sevgili kardeşim.

 

Evet, bilimde tekrar tekrar tekrarlanan gözlemler doğru "kabul edilir" ancak bir mutlakiyete sahip değildir, her an yanlışlanabilirdir. Din metafizik öğeleri içinde barındırmakla beraber, "gerçek" olan kısmı algılanabilirdir. "Ölümden sonra yaşam vardır" gerçeği algılarla idrak edilebilir ancak "Ölümden sonraki yaşam" ölmeden idrak edilemez. Gerçek bilimden geçmez, felsefeden geçer.

 

 

İnsan haklarını ihlal eden dinin hükümlerini insanları değerlendiriş ölçütü olarak görmek ise düşüncelere vurulan pranga, insanlığın gelişimine sekte ve yaşam haklarına doğrudan olan bir müdahaledir. Bu müdaheleye saygı duymayı beklemek ise bir Hindu’nun ineğe taptığı için beklediği saygıdan daha vahim bir hata olsa gerek .

 

İnsan hakları diye birşey tanımıyorum. Bu insanlık düşmanı olduğumdan değildir, hiçbir insan benim adıma kararlar alıp bunları bana dikta edemez. Hakkı ancak Allah verir. Yani "Only Allah Can Judge Me" :) Bununla birlikte "ateist gelişme", dinci gelişmemişlikten daha masum değildir. Dindarın gelimeye meraklı olmaması "gerici" olduğundan değil, kanaatkar olmasındandır. Bunun aksine ironik bir şekilde yok olup gideceğine kanan ateistin gelişme merakına neye vewrelim? Aç gözlülüğüne mi?

Link to comment
Share on other sites

Saygideger @LpEr;

 

Konunun iki yonu vardir. Ya Tanrinin, yaraticinin, akilli tasarimcinin v.s. her birini ve her turlusunu metafizigin teolojisinin varligi temelinde var/yok olarak tartismak ve bu varlanan/yoklanan tanri varligina, aklin ideolojik olarak dogrulamasiyla inanmak,ya da inanmak; kabul etmek ya da red etmek, tanriyi tanimak, ya da tanimamak v.s. kisir dongusunu surdurmek.

 

Ya da, insanoglunun bu en buyuk sorununun yerlesmisliginin, tartismasinin, guncel tutulmasinin, ayrimciliginin v.s. insanoglunun, kendini bu kendi yarattigi kavrama her turlu teslim edisinin, onun ugruna canini vermesinin ve savasmasinin bir engel olarak insanoglunu zihinsel insanlastirmayan VE INSANOGLUNU HEM FIZIKSEL, HEM DUSUNSEL OLARAK bu kavram ile her turlu iliskisini verdigi anlam ve icerigi v.s. gozlem olarak ortaya koymak.

Benim yaptigim, ikinci paragraftir.

 

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

Sevgili Evrensel-İnsan ;

 

Kendimizi ateist olarak tavsif edip fikirlerimizi bu kimlikle izhar ettiğimiz için tanımdan yola çıkarak bazı analizlerin yanlışlığına düştüğümüzü zaten belirtmiştim. Dünya var olduğu vakitten beri yeryüzünde oluşan bilinçli canlılığın yanlış bilgi ve algıyla ürettiği mefhumların doğruluğuna yanlış diyerek gösterdiğimiz refleksif tepkiden dolayı ateist olarak tavsif edilen bireyleriz ; fakat bilinçli canlılığın yanlış bilgi ve algıyla ürettiği mefhumlar olmasaydı yine bizim görüşümüzde bir değişiklik olmayacağı gibi tanrı ismi lugata yerleşmeyecek ve de refleksif tepki ortaya çıkmayacak olması gereken durum vuku bulacaktı . Ateizmi bir kenara bıraktığımız ve böyle bir tanımı kenara attığımız vakit zaten olması gereken durumun bu şekilde vuku olacağının bilincinde olmamız gerekir . Sağlam algı ve bilinçle üretilmiş bir mefhum günümüzde vuku bulmuş olsaydı ateizm diye bir tanım bile lugatımızda olmayacak ve olması gerektiği gibi yaşayıp gerçeklik algısıyla hareket edebilecektik . İşte bu yüzden ben olması gereken durumun tartışalamayacağı ve yorum yapılamayacağına kani olduğum için tanımdan yola çıkma yanlışına düşmememiz gerektiğini belirtmeye çalışıyorum .

 

İkinci paragrafında belirttiğin gibi bunları gözlem olarak ortaya koyduğumuz vakit dinlere saygı duymanın absürdlüğünün ortaya çıktığını izhar etme gereği duydum.

 

Saygılarımla...

Link to comment
Share on other sites

Saygideger @LpEr;

 

Konunun iki yonu vardir. Ya Tanrinin, yaraticinin, akilli tasarimcinin v.s. her birini ve her turlusunu metafizigin teolojisinin varligi temelinde var/yok olarak tartismak ve bu varlanan/yoklanan tanri varligina, aklin ideolojik olarak dogrulamasiyla inanmak,ya da inanmak; kabul etmek ya da red etmek, tanriyi tanimak, ya da tanimamak v.s. kisir dongusunu surdurmek.

 

Ya da, insanoglunun bu en buyuk sorununun yerlesmisliginin, tartismasinin, guncel tutulmasinin, ayrimciliginin v.s. insanoglunun, kendini bu kendi yarattigi kavrama her turlu teslim edisinin, onun ugruna canini vermesinin ve savasmasinin bir engel olarak insanoglunu zihinsel insanlastirmayan VE INSANOGLUNU HEM FIZIKSEL, HEM DUSUNSEL OLARAK bu kavram ile her turlu iliskisini verdigi anlam ve icerigi v.s. gozlem olarak ortaya koymak.

Benim yaptigim, ikinci paragraftir.

 

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

Ya ne saçmalıyorsun sen evrensel-insan?

Varlamak yoklamak ne demek?

 

Al çizgi filmdeki donald duck'ı varla yokla bakalım.

 

Bir de gerçeğe ona buna gözü kapatmış vs diye tuhaf tuhaf söylemlerin var.

 

Tanrı nedir diye sorarsa bana çocuğum açıkça bunun bir rahatsızlık olduğunu söylerim.

Böyle bir hikaye anlatılmış bütün insanlara ve o insanların hepsi bunu gerçek sanmış ama farkında değiller derim.

 

Ki gerçek budur.

 

Varlık düzleminde bırak atomu, atom altı en küçük parçacığı bile titretemeyen bir çizgi film uydurması.

 

İnsanlar milyon milyon ölse de, kendilerini milyonlarca parçalara ayırsa da bu gerçek değişmez.

 

Tanrı diye tanımladığın saçmalık VARLIK düzleminde değişim yaratmaz.

 

Varlık düzleminde değişim yaratmayan şey YOKTUR.

Bunun da İSTİSNASI YOKTUR.

Link to comment
Share on other sites

İşte bu yüzden ben olması gereken durumun tartışalamayacağı ve yorum yapılamayacağına kani olduğum için tanımdan yola çıkma yanlışına düşmememiz gerektiğini belirtmeye çalışıyorum .

 

Evet,

Olması gerken durumun tartışması olmaz.

Olamaz.

 

Evrensel insan üç kağıtçılık yapıyor.

Eleştirdiğin şeydeki yanlışı belirteceksin.

 

Baştan beri soruyorum.

"Ateizmde veya ateistlerde gücünü gerçeklikten, maddeden almayan ne var" diye...

 

Cevap vermeden saçmalama moduna devam...

 

Gücünü gerçeklikten maddeden almayan şu şu şu vardır diye sunmalı evrensel insan.

Aksi halde bu üç kağıtçılığın daniskası, bir Ajdar tarzı parazitlik yapma girişiminden başka bir şey değildir.

 

Bunu sana yazmamın nedeni ise, sen daha üsturuplu anlatabilirsin bunları.

Benim sabrım yetmiyor.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger ateist bakis;

 

Yazdigim ikinci paragrafi algilayabilmek ve bilincine varabilmek icin; birinci paragrafin disina dusunce ufku olarak cikabilmek ve birinci paragrafin, insanogluna ne gibi zararlar verdiginin, nasil rahatsiz ve huzursuz ettiginin v.s. farkina varmak gerekir.

 

Oyuzden sen birinci parafta kalmaya devam et.

 

Bende tanri kavramini, her turlu icerigiyle ve insanogluna verdigi sorunlarla ortaya koymaya ve gozlemlemeye devam edeyim.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger ateist bakis;

 

Evrensel insan üç kağıtçılık yapıyor.-AB-

 

Bu arada yazi dile ve uslubuna da dikkat et. Ben senin lakabina yonelik bir sey yazmiyorsam, sen de yazma.

 

Konunun tartismasini dusunceden de kisisellige tasima.

 

Cunku konu tanri ve varlik ve de inanc, ne sen; ne de ben!

 

Eger yazilanlara dusunsel yanit veremiyorsan da, vermezsin olur biter.

 

Cunku sonucta bir seyler dile getirebilmek; gozlem, bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik gerektirir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

name='LA-illallah' timestamp='1309204647' post='3762']

Evet, bilimde tekrar tekrar tekrarlanan gözlemler doğru "kabul edilir" ancak bir mutlakiyete sahip değildir, her an yanlışlanabilirdir. Din metafizik öğeleri içinde barındırmakla beraber, "gerçek" olan kısmı algılanabilirdir. "Ölümden sonra yaşam vardır" gerçeği algılarla idrak edilebilir ancak "Ölümden sonraki yaşam" ölmeden idrak edilemez. Gerçek bilimden geçmez, felsefeden geçer.

 

Elbette mutlakiyete sahip olmadığı gibi her an yanlışlanabilir . Fakat dinin öne sürdüğü ve apaçık gerçek olarak tavsif ettiği mefhumların doğruluğunu bilimse aykırı olduğunu bu tip forumlarda sık sık masaya yatırdık . Bunun haricinde metafizik kısmının ise yanlışlanamadığı gibi doğrulanamayacağı için de delil olarak öne sürülmesini kabul etmedik . Zaten kabul edilmesi de mümkün olmasa gerek . Çünkü Süperadam’ın yanlışlanma ve doğrulanma olasılığı ile Allah mefhumunun olasılığı aynı olduğu için bu inancın hükümlerininde insani ölçüt olarak kabul edilip insanlara bu bağlamda davranışlar sergilenmesinin de adil bir davranış olmadığı gibi doğruya ulaşmayıda engelleyici özelliği teşkil ettiğini bilmemiz gerek. Bu yüzden inançların doğruluğu ispat edilemeyeceği bilmemiz gerekir .

 

Felsefede bir son yoktur sevgili dostum . Felsefe insanı bir sonuca götürmeye muktedir değil ; kümülatiftir . Farklı bir mefhumdan yola çıkıp bilimin aciziyetini ifade edip o mefhuma saygı göstermek doğru değildir . Aynı şekilde başka inançların senin mefhumuna karşı ispatı olmamasına rağmen felsefeyi şiar edinip seni lanetlemesi ne kadar saygıya revaysa , senin de bu mefhuma göre insanları menfi karakterik özelliklerle yaftalaman saygıya reva değildir. Düşünsene ; seni lanetleneyen , cehennem azabına reva gören bir başka dinin seni her türlü menfi karaktere reva görüp sen buna saygı duymadığını belirttiğinde senin yazdığın iletiye benzer iletiyi sana yazmasını : ) Sence ne kadar saygıya reva bir de sen düşün derim .

 

İnsan hakları diye birşey tanımıyorum. Bu insanlık düşmanı olduğumdan değildir, hiçbir insan benim adıma kararlar alıp bunları bana dikta edemez. Hakkı ancak Allah verir. Yani "Only Allah Can Judge Me" :) Bununla birlikte "ateist gelişme", dinci gelişmemişlikten daha masum değildir. Dindarın gelimeye meraklı olmaması "gerici" olduğundan değil, kanaatkar olmasındandır. Bunun aksine ironik bir şekilde yok olup gideceğine kanan ateistin gelişme merakına neye vewrelim? Aç gözlülüğüne mi?

 

Bana da hakkı anca Süperadam verir deyip bu haklara göre insani vasıfları ölçütlendirerek seni savaşta esir etmemi , eşini dostunu köle pazarında satmayı , inkarcı olarak adledip her türlü ukubete reva görülmeyi hak olarak görüp bunu da insan hakları ihlali olarak görmeden hareket etmem sanırım saygıya reva olmasa gerek .

 

Saf gerçeklik algısına göre insanlık her daim gelişimini sürdürmek için mefhumlar üretir ve bu mefhumlardan azami derecede istifade etmeyi mefkure edinir . Bu mefkuremi engelleyen kimselere karşı elbetteki saygı duymamı beklemen absürdlük olur . Saf gerçeklik algısına sahip ateistlerin en büyük mefkureside insanlığın gelişimine ket vuran kimselerin fikirlerini engelleyici özellik teşkil ettiğini bildiği için saygıya reva görülmediği mefhuma karşı cephe almaktır . Sonunda hiç olsa da olmasa da benim yaşamıma menfi etkise bulunan inançlara saygı göstermemi kimse bekleyemez . Benim gelişimime ket vuracak hareketlerde bulunmasına müsaade etmemi bekleyemez . Bu benim mefkuremdir ve beni bu mefkureden mahkum edecek iptida zihniyetin bozuk algısının ürettiği safsatalara karşı da elbette savaşım vermemi gerektirecektir.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger @LpEr;

 

İkinci paragrafında belirttiğin gibi bunları gözlem olarak ortaya koyduğumuz vakit dinlere saygı duymanın absürdlüğünün ortaya çıktığını izhar etme gereği duydum.

-@LpEr-

Eger bu basliktaki mesajlarimi dikkatli okuduysaniz, sayginin dusunceye degil; sahisin hak ve ozgurluklerine oldugunu vurgulamistim.

 

Din bir dusuncedir, ama; dindar bir kisidir.

 

Mucadele kisilerle degil; kisileri yonlendiren ve hareket ettiren dusuncelerledir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger @LpEr;

 

İkinci paragrafında belirttiğin gibi bunları gözlem olarak ortaya koyduğumuz vakit dinlere saygı duymanın absürdlüğünün ortaya çıktığını izhar etme gereği duydum.

-@LpEr-

Eger bu basliktaki mesajlarimi dikkatli okuduysaniz, sayginin dusunceye degil; sahisin hak ve ozgurluklerine oldugunu vurgulamistim.

 

Din bir dusuncedir, ama; dindar bir kisidir.

 

Mucadele kisilerle degil; kisileri yonlendiren ve hareket ettiren dusuncelerledir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

Sevgili Evrensel-İnsan

 

Şahsa olan saygı ayrı ,bireyin ürettiği fikirlere olan saygı ayrıdır .

Bir inanırın şahsına saygı duyabilir ve onun bireysel manada dini özgürlüklerini yerine getirmesine karşı çıkılmayabilir.Fakat , algısının ürettiği safsatalarla bana dayatımda bulunup istihkar dolu bakışlarıyla beni rahatsız etmesini , benim yaşamıma mukadder tayin edecek telakkilere saygı duymamı beklemesini doğru bulmam . Benim bahsettiğim şey sadece bu.

 

Saygıarımla...

Link to comment
Share on other sites

Saygideger @LpEr;

 

Saygi da hak ve ozgurluklerde karsiliklidir.

 

Ama maalesef, toplumumuzda birey egitimi olmadigindan, bireysel bilinc gelismemistir.

Bu temelde yapmaniz gereken, sizin gosterdiginiz saygiyi kesmek degil; karsidakinin de size ve sizin hak ve ozgurluklerine ayni saygiyi gostermesini saglamak.

 

Bu da bilinc ve farkindalik isidir.

 

Mesela nasil sen onun namaz kilmasina karismiyorsan, ama; namazi dusunce olarak dile getiriyorsan; o da senin namaz kilmamana karisamaz, ama namaz kilmayi dusunce olarak dile getirebilir.

 

Bu da dindar ile dinsizin, ortak iliskisi demektir.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Cunku sonucta bir seyler dile getirebilmek; gozlem, bilgi, birikim, bilinc ve farkindalik gerektirir.

 

Geç bu işleri.

Yukarıdaki gibi bir yazı yazacaksın, sonra kişisel bilmem ne.

Bunu hep yapıyorsun sen.

 

Bence senin hat safhada bir konsantrasyon problemin var.

Ne kendi yazdığına ne de başkalarının yazdığına odaklanamıyorsun.

 

Sorunlar çıkınca da "Kişiselleştirmeyelim" "Bilgi ve düşünsel olarak cevap verelim" bla bla bla yazıyorsun.

 

Arkadaş hacıyatmaz oyuncağı gibi yazılar yazıp duruyorsun.

 

Ben senin en başlarda art niyetin olmadığını düşünüyordum ama bu bir art niyet.

Üç kağıtçılık bu.

 

Türkiyeli ateistte yaptığının aynısını burada mesajlarına serpiştiriyorsun.

Ateizm sanki bir yanılsama :)

 

Ha yanılsama diyerek kendi kenliğini ve tanımını ortaya koysan neyse.

Yanılsama diyorsun ve bla bla bla saçmalık yazıyorsun.

 

Konuya odaklan.

 

Burada ateizme ideoloji dedin.

Bir tercih, bir inanış yaptın.

 

Bunu ispatlayacaksın.

Üç kağıtçılık yapmayacaksın.

Link to comment
Share on other sites

Elbette mutlakiyete sahip olmadığı gibi her an yanlışlanabilir . Fakat dinin öne sürdüğü ve apaçık gerçek olarak tavsif ettiği mefhumların doğruluğunu bilimse aykırı olduğunu bu tip forumlarda sık sık masaya yatırdık .

 

Peki hangi akla hizmet olarak yanlışlanabilir olduğunu kabul ettiğiniz bilim ile dini argümanları çürütebiliyorsunuz? yarın birgün "çürüttük" dediğiniz konuda bilim dini doğrularsa ne olacak? :)

 

 

 

Bunun haricinde metafizik kısmının ise yanlışlanamadığı gibi doğrulanamayacağı için de delil olarak öne sürülmesini kabul etmedik . Zaten kabul edilmesi de mümkün olmasa gerek . Çünkü Süperadam’ın yanlışlanma ve doğrulanma olasılığı ile Allah mefhumunun olasılığı aynı olduğu için bu inancın hükümlerininde insani ölçüt olarak kabul edilip insanlara bu bağlamda davranışlar sergilenmesinin de adil bir davranış olmadığı gibi doğruya ulaşmayıda engelleyici özelliği teşkil ettiğini bilmemiz gerek. Bu yüzden inançların doğruluğu ispat edilemeyeceği bilmemiz gerekir .

 

Dinde şu an sizi ilgilendiren metafizik öğeler değil fizik öğelerdir. Sizin işiniz "Kur'an'daki test edilebilir x bilgisi"ni ispat etmek ya da çürütmektir. (Her ne kadar biliminizin de çürüme ihtimali olsa :)) Dedektör alıp ölmeden önce cennet-cehennemi bulmaya çalışmak değil. :) Süperadam'ın olmadığını söyleyen yok. Süperadam da olabilir, uçan çaydanlık da, spagetti canavarı da ancak bunlar herhangi bir ilahlık iddiasında bulunmuyorlar fakat bulunsalar bile elimizde bir kanıt yok, sizin var mı? :)

 

 

Felsefede bir son yoktur sevgili dostum . Felsefe insanı bir sonuca götürmeye muktedir değil ; kümülatiftir . Farklı bir mefhumdan yola çıkıp bilimin aciziyetini ifade edip o mefhuma saygı göstermek doğru değildir . Aynı şekilde başka inançların senin mefhumuna karşı ispatı olmamasına rağmen felsefeyi şiar edinip seni lanetlemesi ne kadar saygıya revaysa , senin de bu mefhuma göre insanları menfi karakterik özelliklerle yaftalaman saygıya reva değildir. Düşünsene ; seni lanetleneyen , cehennem azabına reva gören bir başka dinin seni her türlü menfi karaktere reva görüp sen buna saygı duymadığını belirttiğinde senin yazdığın iletiye benzer iletiyi sana yazmasını : ) Sence ne kadar saygıya reva bir de sen düşün derim .

 

 

Aklın yolu birdir diye niye demişler o zaman? Onu diyen halt mı etmiş? :) Temiz akıl sahibi insanlar eninde sonunda bir ortak noktada buluşabilirler. Hangi felsefe dinimi neyle eleştiriyormuş bakayım, gelsin görüşelim, yerse. :) Yalancıya yalancı demem hakaret ise kediye ne diyeceğiz? tweety mi? Sergilediği davranış biçimi bir hayvanı andırıyor diye onu o hayvana benzetmek hakaret oluyor ise neden kendisine cesur, yiğit olduğu için "aslanım, koçum" denilen insanların kafa, göz yarma, ciyak ciyak veryansın etme haberlerini alamıyoruz. Bir insan "istediğini anla"yagörsün işte o zaman görürüz ciyaklamaları, yarılan kafaları, gözleri.

 

 

Bana da hakkı anca Süperadam verir deyip bu haklara göre insani vasıfları ölçütlendirerek seni savaşta esir etmemi , eşini dostunu köle pazarında satmayı , inkarcı olarak adledip her türlü ukubete reva görülmeyi hak olarak görüp bunu da insan hakları ihlali olarak görmeden hareket etmem sanırım saygıya reva olmasa gerek .

 

Süperadam eğer gerçeği vaaz etseydi haklı olabilirdin. Ancak öyle birşey sözkonusu olmadığı için bunlar kuru gürültüden başka birşey değildir. Bununla birlikte savaşta esir almak bugün bile normaldir. Fakat bizde savaş esirlerini ya fidye karşılığı ya da ücretsiz salıverme vardır, haberiniz ola. Yukarıda da dediğim gibi "kediye de kedi denir". :)

 

 

Saf gerçeklik algısına göre insanlık her daim gelişimini sürdürmek için mefhumlar üretir ve bu mefhumlardan azami derecede istifade etmeyi mefkure edinir . Bu mefkuremi engelleyen kimselere karşı elbetteki saygı duymamı beklemen absürdlük olur . Saf gerçeklik algısına sahip ateistlerin en büyük mefkureside insanlığın gelişimine ket vuran kimselerin fikirlerini engelleyici özellik teşkil ettiğini bildiği için saygıya reva görülmediği mefhuma karşı cephe almaktır . Sonunda hiç olsa da olmasa da benim yaşamıma menfi etkise bulunan inançlara saygı göstermemi kimse bekleyemez . Benim gelişimime ket vuracak hareketlerde bulunmasına müsaade etmemi bekleyemez . Bu benim mefkuremdir ve beni bu mefkureden mahkum edecek iptida zihniyetin bozuk algısının ürettiği safsatalara karşı da elbette savaşım vermemi gerektirecektir.

 

Bir amaca hizmet eden gerikalmışlık hatta gericilik, bir boşluğa yuvarlanan gelişmeden, ilericilikten daha masumdur. Gelişmeye saygı duyulabilir ancak boş, amaçsız gelişmeye duyulmaz. Böyle yokluğa doğru akıp gittiğini bile bile hacim işgal eden ve boş yere tüketenlere karşı da bizler savaş vereceğiz.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger starbuck;

 

sevgili evrensel insan...

algılarımız ile var olduğu kanıtlanamadığımız "şeyi" yok olduğunu kanıtlamak için nasıl ortaya koyabiliriz?-starbuck-

 

Herseyden once, alginin ne oldugunu kavram olarak ortaya koymak gerekir.

 

Insanoglu herhangibir seyi algilayabilmesi icin, ortada onun beyninde !? isaretini olusturacak bir yansima gerekir.

 

Iste bu yansima ne olursa olsun, ALGI POZITIFTIR, YANSIYAN ALGININ KAVRAMI ILE OZDESLESTIRILIR VE KAVRAM OLARAK YANSITILIR.

 

Yalniz yansiyani insanoglu iki farkla algilar, birincisi fenomenal algi, yani bes duyuya yansiyanin algisi.

 

Ikincisi ise, numenal algi yani bes duytuya degilde, sezgiye, duyuma yansiyan algi.

 

Iste bu temelde, diyelim madde fenomenal bir algi iken, tanri numenal bir algidir e her ikiside algilanarak kavramlastirilmistir.

 

Iste bu temelde, bilhassa numenal algi ile ortaya konanlar, inanc ve ideoloji olarak pozitif bir dogrulama vermez, o zaman da negatif bir dogrulama verir, bu da algilanan kavramin yok ile ifadesi olur.

 

Oyuzden, bir seyin yok oldugunu ortaya koymak icin;

 

Ya o yokun onceden varligi, mesela dinazorlar,-extinct

 

Ya o yokun, zamansal yersel ortada olmayisi, mesela "param yok" gibi-absent-

 

Ya da ideolojik inancsal olarak ortaya atilan bir kavramin yok oldugunu aklin kendi kendine dogrulamasi-not exist-

 

Dolayisiyle, algi var ve alginin kavram olarak yansisi varliktir. Iste bu yansitilan varligin ne oldugu ve tartismasi, var olup olmadigi da metafizigin, ontolojik ve teolojik dallarinin ideolojilerinin tartisma konusudur. Yani, tartisma kavram olarak varlananin, ifade olarak ne oldugu ve tartismasidir.

 

Soruna cevap oldu mu?

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

 

alaa! alaa!

 

sevgili evrenel insan...iletinizi tefekkürle okudum!

lakin iletinizle ilgili olarak hala düşünmemi gerektiren kritikler var...

 

maddesel algı(fenomenal algı)alanımızda sorun yok...

görüyorum kokluyorum tensel hissediyorum tadıyorum vs bu algılarıma biaen x=var diyebiliyorum...

ancak sizin bahsettiğiniz numenal(sezgiye dayalı) algının boyutları o denli genişki kabul edilebilir sınırları aştığında bu algının ifade ve işaret olarak sunulması çoğu zaman şizofreni tanısı ile tanımlanmaktadır...

 

Yani, tartisma kavram olarak varlananin, ifade olarak ne oldugu ve tartismasidir.

 

sevgili enrensel insan...

 

bir kavramın varlanması için hangi kritiklere haiz olması gereklidir?

Link to comment
Share on other sites

Saygideger starbuck;

 

Kavram, insanoglunun bilgi siniridir. Dolayisiyle, insanoglu neyi algiladiysa onu kavramlastirmistir.

 

Ejderha'da, spagetti canavari da, zeus te, sevgi de, kalem de v.s. bir kavramdir.

Numenal yani, bes duyu ile algilanamayan, fakat kavram olan degerler; genelde beyin ile ilgilidir. Yani insanoglunun soyut degerleridir (bilinc, dusunce, akil, zeka, hafiza v.s.), bilimde bu dala cognitive science, yani bilissel (farkindalik) bilimi denir.

 

Kisaca, "philosophy of mind" olarak ta bilinir.

 

Yalniz bu konu cok genistir ve metafizigin (varlik konusunu isleyen dali degil), hayal gucu, spekulasyon, bilim kurgu, dunya otesi, doga ustu, mitoloji, efsane, mistisizm, parapsikoloji, fal, tarot v.s. dallari bu konuya aittir. Genelde, teleoloji (amac, gaye) uzerinedir

 

Iste bu temelde, var olan kavramlar uc turludur.

 

Fenomenal kavramlar; yani bes duyu ile algilanan madde, evren, doga, dunya, kalem, masa v.s.

 

Numenal kavramlar, yani beynin fonksiyonunun olusturdugu (dusunce, akil, zeka, bilinc v.s.) kavramlar. sevgi, iyi, guzel, dogru, demokrasi, tum izmler ve ideolojiler, tum inanclar ve etik degerler,

 

Aslinda numenal kavramlarin da fenomenal tabani vardir. Yani, hepsi bir fenomen ile ozdeslestirilmistir. Sevgi, kisiye, cicege, kitaba, iyi/guzel ayni sekilde, dogru, fikire, harekete, davranisa, izmler ve ideolojiler de sistemlesmeye, duzene, kurumlasmaya, inanclar da kitaplara, putlara, pitoresklere, heykellere v.s. ozdes kilinmistir.

 

Butun ortaya koyumlarin, kendini ortaya koyumu da dahil; mimari insanogludur ve epistemolojik olarak henuz bu uclu ozelligi tasiyan tek turdur. (madde/dusunce/kavram/, ya da fenomenumenal kavramlastirma, numenofenomenal kavramlastirma)

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger ateist bakis;

 

Burada ateizme ideoloji dedin.

Bir tercih, bir inanış yaptın.-AB-

 

Sen nasil bir inanira, Allah'in yoklugunu ispatliyamazsan, ben de sana ateizmin ideoloji oldugunu ispatlayamam.

 

Cunku sorun inanctir. Nasil bir inanir, Allah'ina korukorune inasnmis ve iman etmisse; onune ne getirirsen getir, sahiplendigi Allah'ini birakmaz.

 

Sende ayni durumdasin, Ateizme oyle bir inanmissinki, sana ne ispat edilirse edilsin, sahiplendigin ateizmi birakmazsin.

 

Ayrica ben, bu konuda gerekeni yazdim.

 

Ustelik, seni ikna etme gibi bir derdim de yok.

 

Zaten, ideolojiler ve inancsallar kisinin aklinda dogrulanir ve bu dogru sahiplenilir ve sabitlenirse; yapacak bir sey de yoktur.

 

Sana ateizminde ve ateistliginde basarilar.

 

Ama, dedigim gibi yanit yazacaksan, dusunce dile getireceksin.

 

Ayrica benim sana sordugum sorulara da zaten yanit vermemissin.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

İnandığı masalı insanlara dayatanlara saygı duymadığım gibi apaçık gerçeği tasdik etmeyip inkar eden küfürbazlara da saygı duymam. Ben ne hiçbir delili olmayan masala körükörüne inanır ne de apaçık gerçeği inkar ederim. Ben tanık olduğum apaçık gerçeğe iman (gerçeği tasdik) ederim. Ben müminim, gerçeği tasdik edenim, masala inanan değil. Benim nefsime (özbenliğime) saygı duymayabilirsiniz ancak tasdik ettiğim gerçeğe (kurallarını beğenmesiniz de) saygı duymak zorundasınız. Gerçek oldukları için saygı duymak zorundasınız, kuralları hoşunuza gitti diye değil. Her inanca saygı duyulmaz. Çünkü gerçek bir tanedir. Bir konuda her gerçeği tasdik ediş diye birşey yoktur. Bir konuda bir gerçeği tasdik ediş vardır. Suyun kaynama sıcaklığında hiçkimse sen 100 derece deyon emme ben 100 f diyorum diyemez, derse "hade lem ordan" diye karşılık verilir.

 

Neden saygı duymak zorundaymışız senin inandığın şeye? İnandığın şeyin mutlak gerçek olduğunu neye dayandırıyorsun? Ben söylim: Hiç bir boka dayandırmıyorsun, herkes gibi anandan babandan öğrenmişin o kadar. Bu durumda senin dayanağın "babam öyle diyoo"dan öte geçmez. Hem kafan basmıyor hem de pişkinsin.

 

 

İşte din konusunda da durum böyledir. İslam gerçek ise İslam'a saygı duyulur, diğerlerine saygı duyulmaz. Ben ateiste, deiste, yahudiye, hristiyana saygı duymam. Gerçek olmayıp sapıklık olduğunu bildiğim birşeye saygı duymam. Hele ki benim peygamberime yalancı diyen birisine hiç saygı duymam. Kalkıp bir de utanmadan "yok bize şöyle dedi anneeee, ühüühü" diye zırlamaları yok mu?! Oxforda vardı da biz mi okumadık? Gerçeği tasdik ettiniz de biz mi inkarcı dedik? Peygamberimize doğru sözlü dediniz de biz mi "yalancı dediniz" dedik.

 

Sorun bold işareti koyduğum yerde zaten, İslam'ın gerçek olup olmadığı. Sana göre gerçek, yani senin hayal dünyana göre İslam gerçek. Hem İslam gerçek olsa bile neden saygı duyulmak zorunda olunsun? Böyle saçmalık mı olurmuş?

 

Bir şeye saygı duyma koşulu o şeyin gerçekliğiyle neden alakalı olsun?

 

Bilimsel gerçeklere bile saygı duymak zorunda değilim. Durum buyken İslam gibi gerçekliği sıfıra yakın bir masala neden saygı duyim?

Link to comment
Share on other sites

İnandığı masalı insanlara dayatanlara saygı duymadığım gibi apaçık gerçeği tasdik etmeyip inkar eden küfürbazlara da saygı duymam. Ben ne hiçbir delili olmayan masala körükörüne inanır ne de apaçık gerçeği inkar ederim. Ben tanık olduğum apaçık gerçeğe iman (gerçeği tasdik) ederim. Ben müminim, gerçeği tasdik edenim, masala inanan değil. Benim nefsime (özbenliğime) saygı duymayabilirsiniz ancak tasdik ettiğim gerçeğe (kurallarını beğenmesiniz de) saygı duymak zorundasınız. Gerçek oldukları için saygı duymak zorundasınız, kuralları hoşunuza gitti diye değil. Her inanca saygı duyulmaz. Çünkü gerçek bir tanedir. Bir konuda her gerçeği tasdik ediş diye birşey yoktur. Bir konuda bir gerçeği tasdik ediş vardır. Suyun kaynama sıcaklığında hiçkimse sen 100 derece deyon emme ben 100 f diyorum diyemez, derse "hade lem ordan" diye karşılık verilir.

 

Neden saygı duymak zorundaymışız senin inandığın şeye? İnandığın şeyin mutlak gerçek olduğunu neye dayandırıyorsun? Ben söylim: Hiç bir boka dayandırmıyorsun, herkes gibi anandan babandan öğrenmişin o kadar. Bu durumda senin dayanağın "babam öyle diyoo"dan öte geçmez. Hem kafan basmıyor hem de pişkinsin.

 

 

İşte din konusunda da durum böyledir. İslam gerçek ise İslam'a saygı duyulur, diğerlerine saygı duyulmaz. Ben ateiste, deiste, yahudiye, hristiyana saygı duymam. Gerçek olmayıp sapıklık olduğunu bildiğim birşeye saygı duymam. Hele ki benim peygamberime yalancı diyen birisine hiç saygı duymam. Kalkıp bir de utanmadan "yok bize şöyle dedi anneeee, ühüühü" diye zırlamaları yok mu?! Oxforda vardı da biz mi okumadık? Gerçeği tasdik ettiniz de biz mi inkarcı dedik? Peygamberimize doğru sözlü dediniz de biz mi "yalancı dediniz" dedik.

 

Sorun bold işareti koyduğum yerde zaten, İslam'ın gerçek olup olmadığı. Sana göre gerçek, yani senin hayal dünyana göre İslam gerçek. Çünkü kafan yeterince basmıyor. Hem İslam gerçek olsa bile neden saygı duyulmak zorunda olunsun?

 

Bilimsel gerçeklere bile saygı duymak zorunda değilim. Durum buyken İslam gibi gerçekliği sıfıra yakın bir masala neden saygı duyim?

 

Peki hangi akla hizmet olarak yanlışlanabilir olduğunu kabul ettiğiniz bilim ile dini argümanları çürütebiliyorsunuz? yarın birgün "çürüttük" dediğiniz konuda bilim dini doğrularsa ne olacak?

 

Soruya bak hizaya gel. Bilimin işi gücü yok dini argümanları çürütücem diye uğraşacak. Bilim araştırır, deneyler ve gözlem yapar. Çıkan sonuçlar bir gerçeğe tekabül ediyordur. Mesela sesin yayılmasını ele alalım. Vakumlu ortamda ses yayılmıyorsa ses için hava gereklidir sonucu çıkar. Bu bir saf bir gerçekliktir mesela. Bu sonuç dindeki bir öğe ile çelişiyorsa dinin o öğesi yanlıştır denir.

Link to comment
Share on other sites

Saygı duymak ne demektir?

 

Saygı duymak olumlu bir davranışa karşılık geliyor. Hürmet göstermek, hoşgörmek gibi.

 

İnsan hazzetmediği şeye saygı duymaz, çünkü o şeyden olumsuz etkileniyordur.

 

İslam'a veya sizleri olumsuz etkileyen şeylere saygı duymak zorunda değilsiniz.

 

Zorunda olacağınız bir durum varsa o da İslam'a tahammül etmek olabilir. Evet İslam'a veya hoşlanmadığınız şeye tahammül etmek durumundasınız.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger starbuck;

 

Kavram, insanoglunun bilgi siniridir. Dolayisiyle, insanoglu neyi algiladiysa onu kavramlastirmistir.

 

Ejderha'da, spagetti canavari da, zeus te, sevgi de, kalem de v.s. bir kavramdir.

Numenal yani, bes duyu ile algilanamayan, fakat kavram olan degerler; genelde beyin ile ilgilidir. Yani insanoglunun soyut degerleridir (bilinc, dusunce, akil, zeka, hafiza v.s.), bilimde bu dala cognitive science, yani bilissel (farkindalik) bilimi denir.

 

Kisaca, "philosophy of mind" olarak ta bilinir.

 

Yalniz bu konu cok genistir ve metafizigin (varlik konusunu isleyen dali degil), hayal gucu, spekulasyon, bilim kurgu, dunya otesi, doga ustu, mitoloji, efsane, mistisizm, parapsikoloji, fal, tarot v.s. dallari bu konuya aittir. Genelde, teleoloji (amac, gaye) uzerinedir

 

Iste bu temelde, var olan kavramlar uc turludur.

 

Fenomenal kavramlar; yani bes duyu ile algilanan madde, evren, doga, dunya, kalem, masa v.s.

 

Numenal kavramlar, yani beynin fonksiyonunun olusturdugu (dusunce, akil, zeka, bilinc v.s.) kavramlar. sevgi, iyi, guzel, dogru, demokrasi, tum izmler ve ideolojiler, tum inanclar ve etik degerler,

 

Aslinda numenal kavramlarin da fenomenal tabani vardir. Yani, hepsi bir fenomen ile ozdeslestirilmistir. Sevgi, kisiye, cicege, kitaba, iyi/guzel ayni sekilde, dogru, fikire, harekete, davranisa, izmler ve ideolojiler de sistemlesmeye, duzene, kurumlasmaya, inanclar da kitaplara, putlara, pitoresklere, heykellere v.s. ozdes kilinmistir.

 

Butun ortaya koyumlarin, kendini ortaya koyumu da dahil; mimari insanogludur ve epistemolojik olarak henuz bu uclu ozelligi tasiyan tek turdur. (madde/dusunce/kavram/, ya da fenomenumenal kavramlastirma, numenofenomenal kavramlastirma)

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

alaa!

 

sevgili evrensel insan...

iletilerinizi tahlil ettiğimde fikirsel olarak ortak paydada olduğumuzu müşahade edebiliyorum örnek: ateizmin inanç olarak kabul edilip sorgusuz sualsiz teizm karşıtı olarak fanatizm noktasında kullanılması!...

lakin henüz tam manası ile zemine oturtamadığımız noktalar var...

 

maddesel(fenomenal) ve sezgisel(numenal)tüm algılarımızın kaynağında sizinde bahsettiğiz gibi madde var!

artı eksi tüm bu algıları yorumlayan ve finalde bir sonuç kararı veren mekanizma bipoların ve multibipoların oluşturduğu dokulardan oluşan beyin dediğimiz maddesel organ!

 

bu bağlamda şunu diyebilirmiyiz!...

sezgisel ve düşünsel kaynaklı(maddesel delil yok) tanrı iddiasının temelinde madde var!

tanrı maddesel insan beyninin sezgisel ve düşünsel ürünüdür!

bu bağlamda tanrı(kavram)sınırları beynin algılama kapasitesi ile sınırlı sezgiye dayanan gerçek(maddesel)olamayan düşüncedir!

ve bu noktada fenomenal olamayan! 5 duyu organı ile tanımlanamayan! tanrı! kişiye özel olup kişinin içinde bulunduğu psikolojik ruh halinin(düşünce ifadesinin) dışa vurumudur...

Link to comment
Share on other sites

Neden saygı duymak zorundaymışız senin inandığın şeye? İnandığın şeyin mutlak gerçek olduğunu neye dayandırıyorsun? Ben söylim: Hiç bir boka dayandırmıyorsun, herkes gibi anandan babandan öğrenmişin o kadar. Bu durumda senin dayanağın "babam öyle diyoo"dan öte geçmez. Hem kafan basmıyor hem de pişkinsin.

 

Gerçek olduğu için saygı duymak zorundaymışsın. :) Gerçekliğini de birçok şeye dayandırıyorum, hangisini sayayım? Peki sen neye dayanarak yalanlayıp saygı duymamazlık ediyorsun? Babamdan dini eğitim-öğretim aldım, ancak senin deyiminle "babam öyle diyoooğh" diye değil sağlamasını yaparak gerçek olduğuna şahit oluyorum. Lakin sende bir müneccim boku yemişlik görüyorum, ne iş?

 

 

Sorun bold işareti koyduğum yerde zaten, İslam'ın gerçek olup olmadığı. Sana göre gerçek, yani senin hayal dünyana göre İslam gerçek. Çünkü kafan yeterince basmıyor. Hem İslam gerçek olsa bile neden saygı duyulmak zorunda olunsun?

 

 

Gerçeğe saygı duymak zorundasın. Aslında saygı duymanızı beklemek hata olur. Zira saygı duysaydınız inanıyor olurdunuz. İşte ben de aslında gerçeği tasdik etmeniz gerektiğini düşündüğüm için saygılı olmanızı istiyorum. Ben sizlere saygı duymam çünkü sizleri tasdik etmiyorum ancak bir yere kadar tahammül edebilirim. Amacı küfür-hakaret-saldırı değil de sadece eleştiri olup gerçeği arayan, gerçeği idrak etmeye çalışanlara tavrım daha farklı olabilir. Böyle kişilerin "hakikati arayan" sıfatına saygı duyabilirim. Ancak işi yokuşa süren, gerçeği apaçık gösterseniz dahi inkarda ısrar edene saygı duymayacağım gibi tahammül etmem de zor gözüküyor.

 

 

Bilimsel gerçeklere bile saygı duymak zorunda değilim. Durum buyken İslam gibi gerçekliği sıfıra yakın bir masala neden saygı duyim?

 

 

Soruya bak hizaya gel. Bilimin işi gücü yok dini argümanları çürütücem diye uğraşacak. Bilim araştırır, deneyler ve gözlem yapar. Çıkan sonuçlar bir gerçeğe tekabül ediyordur. Mesela sesin yayılmasını ele alalım. Vakumlu ortamda ses yayılmıyorsa ses için hava gereklidir sonucu çıkar. Bu bir saf bir gerçekliktir mesela. Bu sonuç dindeki bir öğe ile çelişiyorsa dinin o öğesi yanlıştır denir.

 

Bilimsel gerçeklere saygısız çocuk kalkmış bir yandan da bilim şovalyeliği yapıyor. "Çelişkiye bak hizaya gel." :)

Link to comment
Share on other sites

Saygideger starbuck;

 

maddesel(fenomenal) ve sezgisel(numenal)tüm algılarımızın kaynağında sizinde bahsettiğiz gibi madde var!

 

Ben fenomeni maddeye tercih ederim. Iki nedeni var. Brincisi bilimin gozlem veren tabani madde degil, fenomendir; ikincisi, madde bir fenomendir, ama; fenomen sadece madde degildir.

 

artı eksi tüm bu algıları yorumlayan ve finalde bir sonuç kararı veren mekanizma bipoların ve multibipoların oluşturduğu dokulardan oluşan beyin dediğimiz maddesel organ!

 

Burada da iki konu var. Birincisi, insanoglunun yetisi olan beyin ve ikincisi insanoglunun hareketini veren beynin ortaya koyusu. Oyuzden de alinacak temel, sadece beyin degil; beyinin sahibi insanogludur.

sezgisel ve düşünsel kaynaklı(maddesel delil yok) tanrı iddiasının temelinde madde var!

 

Tanri, insanoglu beyninin fonksiyonu dusuncesinin bir kavramidir. Bu kavram, yansimis ve algilanmistir. Bu kavramin, fenomenal tabani vardir. Hyloteizm-madde, panteizm-evren, Allah-kuran, god-isa, incil, hawking-bilimin yasalari mistisizm-varolus, afrodit-heykel, hubal-put, kizilderili-totem v.s.

 

tanrı maddesel insan beyninin sezgisel ve düşünsel ürünüdür!

 

Bu konuda, sitedeki numen nedir mesajimi okumani oneririm. Cunku E.Kant, numen olarak tanriya isaret etmistir. Halbuki tek bir numen vardir, oda insanogludur. Numen ne sorusuna degil;kim sorusuna cevaptir ve her turlu neyi ortaya koyan da kim olan insanogludur. Bunun algisi ve bilinci, otomatikman tanrinin yaraticisinin insanoglu oldugunu verir ve kendisi kim olan insanoglunun da baska bir kim aramamasini saglar. Yani, tanri arama ihtiyacini bitirir.

 

Tanri, insanoglunun beyninin fonksiyonu dusuncenin bir kavramidir.

 

 

bu bağlamda tanrı(kavram)sınırları beynin algılama kapasitesi ile sınırlı sezgiye dayanan gerçek(maddesel)olamayan düşüncedir!

 

Tanri aklin bir urunudur, akil bu tanrisini, nesnellestirir. veya bir nesne/madde ile ozdeslestirir.

 

 

ve bu noktada fenomenal olamayan! 5 duyu organı ile tanımlanamayan! tanrı! kişiye özel olup kişinin içinde bulunduğu psikolojik ruh halinin(düşünce ifadesinin) dışa vurumudur...

 

 

Aslinda, tanrinin ozdeslestigi madde/nesne duyu ile algilaniyor (kuran, isa, evren, varolus v.s.) evet kisiye ozeldir ve kisinin aradigi tanrisina, verdigi anlam ve icerik ve bu anlam ve icerik ile kurdugu bag temelindedir. Anlam ve icerik ve de kurulan bag, olumsuz/negatif olabilir. Cunku negatifte, pozitif gibi bir ifade seklidir, ama; ifade edilen tanridir.

 

 

Konuya metafizigin ontolojik ve teolojik varlik tabanlarindan degil de; epistemolojinin kavram ve bilgi tabanindan yanasirsan, hersey daha cok algilanir hale gelir. Ustelik seni tanri varliginin var/yok tartismasindan ve tanriya ollan inancsal yanasimin inan/inanmasindan da kurtarir.

 

Evet, konu sosyallikten ziyade; psikolojiktir, cunku korku, teslimiyet ve caresizlik icerir. Oyuzden de inanclilar,tanrilarina dort elle sarilirlar. Tanrilarina yukledikleri anlam ve icerik olarak ta, kul olurlar, ibadet ederler, sukrederler birde yasami olume tasirlar.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...