Emre_1974tr Posted May 8 Report Share Posted May 8 Kuran'da israf haram kılınmaktadır. Bunu da Müslümanlar çok iyi bilir. Buraya kadar her şey çok iyi ama işin içine bir kelime katarak Kuran'da yasaklanmayan bir şey de çaktırmadan yasaklanmaya kalkılır pek çok kişi tarafından. Bu da "lüks”tür. Kuran’da övülen Davut ve Süleyman peygamberlerin anlatıldığı örnek hayatlarında bolca kullandıklarını gördüğümüz lüks ve konforu, Kuran’ın hedeflediği bu güzellikleri sanki israfmış gibi göstermeye çalışılmıştır ve bunda da başarılı olunmuştur. Hemen pek çok Müslümanın kafasına lüks=israf inancı yerleştirilmiştir ne yazık ki. Hâlbuki israfın lüks ile doğru değil ters orantısı vardır çoğu kez. Lüks ve kalitenin arttığı yerde, sağlamlık, kalıcılık artar ilk olarak. Örneğin çoğunlukla kaliteli ve pahalı eşyalar çok daha dayanıklı olur ve uzun vadede ucuz eşyalardan daha ucuza gelir. Çünkü o lüks malzeme veya eşyadan bir tane tüketinceye kadar, adisinden 2–3 tane tüketirsiniz çoğu kez(kaliteli ve pahalı ayakkabılarla ucuzlarını düşünün).Bu yüzden bir Çin atasözü " ben ucuz mal satın alacak kadar zengin değilim" der. Ucuz ve kalitesiz malın zararı her zaman mal kaybıyla da sonuçlanmaz. Bu mallar insan sağlığı ve veya hayatına da mal olabilir. Kalite ve lüksün arttığı yerlerde ise güven daha fazladır. Bunun yanı sıra lüks olan şeyler, daha az tüketime başka yönlerden de vesile olurlar. Örneğin halka açık bir tuvalette son teknolojinin kullanıldığını düşünelim. Her şey otomatik, elinizi musluğun ağzına uzattığınızda su otomatik olarak akıyor, elinizi çektiğinizde yine lazer sistemi sayesinde otomatik olarak suyun akışı kesiliyor. Bu su israfını engellediği gibi, elinizi değmediğiniz için hijyen de sağlanıyor ve oradan mikrop kapma ihtimaliniz azalıyor. Aynı şekilde sabunluktan sıvı sabun da otomatik olarak elinize dökülüyor, yine el değmeden ellerinizi makinede kurutuyorsunuz... Bütün bunlar israfı ve hastalığı engelliyor. Ama bu konfor ve lüksün olmadığı bir tuvalette ise hem israf hem hastalıklı ortam artıyor. Özellikle buradan sarılık virüsü olan hepatit b kapma ihtimaliniz söz konusu... Kuran'da lüks ve konfor kesinlikle israf veya haram olarak gösterilmez, tersine bir güzellik olarak görülür ve hedeflenir. Dediğim gibi peygamberlerin Kuran'daki hayatlarında bunun örneklerini görebiliriz(saraylar, köşkler, heykeller, sanat eserleri, bilimsel ve teknolojik yenilikleri teşvik etmek, her iş ve hizmette iyiyi, kaliteyi, sağlamlığı ve kolaylığı hedeflemek, hayatı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek...). İnsan ihtiyacı bir tek yaşamı devam ettirecek şeylerden ibaret değildir. Yeme içme, barınma ve cinsel ihtiyaçlarının yanı sıra, sanat, bilim ve vb. ihtiyaçları da vardır. Bu da Allah'ın kullarında görmek istediği lüksü ve zenginliği doğurmaktadır. Bu yüzden pahalı da olsa bir sanat eseri satın almak(eğer maddi durumunuz buna müsaitse) israf falan değildir. Veya hayatı kolaylaştıracak kaliteli ve sağlam teknolojik eşyalar satın almak da günah değil tersine sevap listesine girer. Ayrıca altın gibi lüks maddeleri kullanmak da israf değildir.Yine tersine bunları kullanmamak israftır.Tabiatta insanın hizmetine sunulmuş bir güzelliği kullanmamak bu zenginliğin bir işe yaramaması, yani heba edilmesi demektir.Düşünün, bir meyvenin tüketilmesi mi israftır yoksa o meyvenin tüketilmeyip çürümeye bırakılması mı…? Allah bir Kuran ayetinde evrende yarattığı bütün güzellikleri bizim için yarattığını ve bunlardan yararlanmamızı ister. Ve yine ayette bu helal nimetleri size kim haram kılabilir der. Zaten lüks malzeme veya hizmet tüketimi olmasa üretim diye bir şeyin olması mümkün değil. Eğer insan sadece hayatta kalmasını sağlayacak şeyleri satın alsaydı o zaman, ne beyaz eşya, ne otomobil ne de diğer konfor üretim fabrikaları olacaktı. Sadece tarım ve küçük işletmeler var olacak, bu da sadece güzelliklerin israfına değil, aynı zamanda fakirlik ve işsizliğe de yol açacaktı. Yine insanlar sadece hayatta kalacak kadar tüketseydi ne güzelim oteller, ne de tatil köyleri olacaktı. Bu da yine işsizliği ve fakirliği arttıracaktı. Bugün söylendiği gibi, sadece turizm potansiyelimiz bile bizi olağanüstü zengin bir ülke yapabilir... İşte bu güzellikleri değerlendirmek değil, değerlendirmemek israftır. Onlardan bolca yararlanmamak yazık etmektir. Onları çöpe atmaktır. İsraf bir şeyi tüketmek değil, tersine tüketmeyip heba olmasını, boşa gitmesine neden olmaktır. Örneğin suyu boşa akıtırsanız bu israftır. Ama onu kullanırsanız israfın tam karşıtı bir hareket yapmış olursunuz. İslam dünyasında yeniden Kuran'a yöneliş sayesinde bu lüks-israf ilişkisi yeniden yorumlanmalı ve gerçek görülmelidir. Uydurma hadisler ve kökeni İslam dışı olan öğretiler yüzünden bugün Müslüman ülkelerin çoğu sefillik, gerilik ve israfın pençesindedir. Buna karşılık değiştirilmiş kutsal kitaplara sahip olan Yahudi ve Hıristiyanlar, o değiştirilmiş kitaplarının değil de Kuran'ın prensipleri doğrultusunda yaşayarak bilimin, teknolojinin, konforun, sanatın, doğal güzelliklerin kısaca lüksün tadını çıkarmaktalar. Tüketim ve üretim had safhada… Diğer yandan da tüketimin olmadığı ülkeler zenginleşmek bir yana gittikçe daha da kuruyor ve fakirleşiyorlar. Zaten lüksün günah olarak görüldüğü bir yerde sefillikten başka bir şeyin oluşması da söz konusu değildir. Selam ve sevgiler. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Emre_1974tr Posted May 23 Author Report Share Posted May 23 Ruhçu sosyalist düşüncenin pençesinden kurtulamamış arkadaşlar her zaman Süleyman Peygamberin ultra lüks ve zenginlik dolu hayatının kamu yaşantısı olduğuna kendilerini inandırmaya çalışırlar. Ama gerçeğin böyle olmadığını Kuran tekrar tekrar haykırır: Sad Suresi. 35. Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhâb! 36. Bunun üzerine, rüzgârı onun emrine verdik; onun emriyle onun istediği yere uysal uysal/tatlı tatlı akıp giderdi. 37. Şeytanları da onun emrine verdik. Hepsi bina ustası ve dalgıçtı. 38. Ve demirlerle birbirine bağlı diğerlerini... 39. Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok... 40. Ve gerçekten, katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardı. 39. ayette bu zenginliği ister birisiyle paylaşırsın, istersen de yalnızca kendine saklarsın, tamamen özgürsün denilmekte. Zaten kitabın tamamına bakılınca o lüksün Süleyman'a verildiğini kolaylıkla göreceksiniz. Kısacası kamu malı falan değil, sadece ona ait nimetlerden bahsediliyor. *** Şimdi diğer itiraza gelelim(ki hep bu hata da yapılmakta yine): nahl suresi 71: Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı.Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar.Yoksa Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar? Bu ayette inkarcıların gerçeği göremediği anlatılmakta. Yani zenginliği Allah'ın ayarladığı gerçeğini. ..Eğer "böyle düşünmüyorsanız tüm malınızı dağıtsanıza" şeklinde onlara çelişkileri gösterilmekte. Ayetin sonundaki "inkar mı ediyorlar" ifadesi yine "onlara verilen maddi nimetleri ve üstünlüğü" kabul etmiyorlar mı?" anlamındadır. Önce ayet cımbızlamadan sure içinde bakalım tekrar ayete: 69 "Sonra, meyvaların her türünden ye de boyun bükerek Rabbinin yollarına koyul." Onun karıncıklarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için onda şifa vardır. Derin derin düşünen bir topluluk için, bunda kesin bir mucize var. 70 Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat ettirecek. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri çevirilir ki, bir ilimden sonra hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir. 71 Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar? 72 Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı. Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? Kısaca burada o kişilere verilen nimetlerden ve kimilerine verilen üstünlüklerden/farklılıklardan (maddi alanda, sağlık alanında ve diğer tüm alanlarda) bahsedilmekte "ve bunu kabul etmiyorlar mı"denilmekte. 72. ayet ve daha sayısız Kuran ayetinde bu vurgu vardır ki yine kitaba bütünlük içinde bakınca bu tablo kolayca görülecektir. Evet Kuran zenginliği ve lüksü ister, hem bu dünyada hem de ahirette, hem mal ve mülkte, hem de sağlıktan güzel karaktere kadar hayatın her alanında maksimum seviyeye ulaşmak için çabayı hedefler. Selam ve sevgiler Link to comment Share on other sites More sharing options...
Emre_1974tr Posted May 23 Author Report Share Posted May 23 İslam'da servet edinme miktarına hiçbir sınırlama yoktur, yeter ki helal yollardan elde edilsin. Eğer bir sınır olsaydı belli bir altın veya elmas ağırlığına/miktarına denk gelecek zenginlik sınırı koyulurdu ama ayetlerde böyle bir kısıtlama kesinlikle yoktur. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Saturn Posted May 25 Report Share Posted May 25 On 23.05.2024 at 03:28, Emre_1974tr yazdı: Ruhçu sosyalist düşüncenin pençesinden kurtulamamış arkadaşlar her zaman Süleyman Peygamberin ultra lüks ve zenginlik dolu hayatının kamu yaşantısı olduğuna kendilerini inandırmaya çalışırlar. Sosyalistler ruhçu değil materyalisttir. Komplo teorisi satmaya devam et. Belki zengin olursun. Link to comment Share on other sites More sharing options...
kavak Posted May 25 Report Share Posted May 25 On 23.05.2024 at 12:17, Emre_1974tr yazdı: İslam'da servet edinme miktarına hiçbir sınırlama yoktur, yeter ki helal yollardan elde edilsin. Eğer bir sınır olsaydı belli bir altın veya elmas ağırlığına/miktarına denk gelecek zenginlik sınırı koyulurdu ama ayetlerde böyle bir kısıtlama kesinlikle yoktur. Yani diyorsun ki, hayatımızdaki her hususta bu kitabın içinde bir hüküm var ve olmalı. Servet edinme iznini böyle mi açıklıyorsun? Böyle bir izin olmasaydı, sen fakir fukara gibi yaşamayı mı seçecektin? Artı; her şey için bir sınır, izin veya yasak hükmü yoktur, ki olamaz da. Mesela zina yapan 100 sopayı yer ancak tecavüzün veya köle sahiplerinin cezasının miktarı yazmaz bu dandik kitapta. Bunu sen de hınzır gibi biliyorsun, da kime anlatıyorum ki. Hasılı bizim diyarda senin gibi yalancılara "Atma Recep" derler. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Create an account or sign in to comment
You need to be a member in order to leave a comment
Create an account
Sign up for a new account in our community. It's easy!
Register a new accountSign in
Already have an account? Sign in here.
Sign In Now