Jump to content

Ulusal Sorun


evrensel-insan

Recommended Posts

Ulusal sorunun, ana olarak iki boyutu vardir.

 

Birincisi, konuya toprak butunlugu olarak bakanlarin, bu toprak butunlugunun bozulmasi sorunu.

 

Ikincisi soruna ulus olarak bakanlarin, ulusu olusturan toplumun farkli halklari ile birlikte birarada beraber ve butunluk icinde yasama sorunu.

 

Bu sorunlara deginmeden once, ulus kavraminin ne anlam ve icerikte oldugu ve nasil algilandigina bakmak gerekir.

 

Herseyden once millet ve ulus kavramlari arasinda bir fark olup olmadigina bakmak gerekir.

Bunun icin genel bir bakis acisindan ziyade, bir toprak parcasi uzerinde yasayan toplumun tarihsel gelismesi temelinde konuyu almak gerekir.

 

Anadolu topragi temelinde konuya bakmak gerekirse, TC kurulmadan once bu topraklar da, Osmanli imparatorlugu mevcuttu.

 

Osmanli imparatorlugu da, zaten hic bir zaman 1600 lerde Ingiltere ve 1789 Fransa Ihtilali ile gelen ve insanoglunun kendi kendine tanistirdigi bu kavram once bir sehirlesme olarak basladi.

 

Iste tam da bu temelde, sehirlesen toplum bir ulke temelinde kendi toprak butunlugu kazanmaya calistilar.

 

Osmanli da ise, bir sehirlesme yerine genelde Osmanliya bagimli eyaletler mevcuttu ve millet kavrami belirli bir kesim altinda birlesen topluluklar icin kullaniliyordu, sofor milleti, erkek milleti, kadin milleti v.s. gibi.

 

Zaten, 1700 ile basliyan Osmanli toprak kayiplariyla, 1800 lerle gelen bu milletlesme ayaklanmalari temelinde ayaklananlar bir bir Osmanli topraklarindan kopmaktaydilar.

 

Bu kopusun en sonu ve Osmanli yerine gecen, Turkiye topraklari oldu.

 

Simdilik bu konuyu burada birakip, toplum, sehirlesme ve toprak butunlugunun 19. yuzyilda nasil sekillendigine bakalim.

 

Bati da genelde Bir ulke adi ve o ulkenin toprak butunlugu temelinde yasayan toplumun bir ULKE VATANDASLIGI ADI vardi.

 

Bu ulke vatandasligi adi, toprak butunlugu bunyesindeki tum toplumu ve farkli halklarini bir butun altinda birlestiren VATANDASLIK adi idi.

 

Fakat, bu vatandaslar ne bir etnik koken ne de bir dini inanc olarak ayni degerlere sahip degildiler,

 

Iste tamda bu temelde, bu farkli degerdeki ve ulke butunlugu bunyesinde ulke vatandasligi altindaki birlesim, ancak ve ancak bu farkli degerlerin hak ve ozgurlukleri ve de her turlu demokratik haklari ve de her farkin farklar esitligi temelinde bir sivil, sosyal ve de hukuk temelli bir sistemde, bu sistemin devleti olarak ta, hic bir vatandasini fark olarak one cikarmayan, ya da yok saymayan ve de hic birinin tarafinda yer almayan bir devlet anlayisi ile ayakta tutmak ancak mumkundu.

 

Buradan ornek verirsek, kisaca ulke U.K. cografi toprak butunlugu G.B. bu butunluk bunyesindeki vatandaslik British ve her bir british vatandasinin kendine ait bir etnik kokeni (buna ingiliz de dahil) ve dini inanci veya inancsizligi. Bunun temelinde ulkeye sonradan gelen, goc eden ve yerlesen baska cografyalarin baska etnik kokenli, dini inancli vatandaslari ve de bunlarin british olarak hem vatandasliklarini (cifte vatandaslik) hem de herbirinin etnik, milli koken ve dini inancini korumasi.

 

Iste boyle bir mozayigi, bir arada tutabilen ve hic birini one cikarmayan veya yok saymayan bir devlet anlayisi ve de bunun sivil, sosyal ve evrensel hukuk guvencesi ve insan haklari temelli bireysel hak ve ozgurlukleri.

 

Tekrar, Turkiye'ye donersek; TC Ataturk eliyle bir toprak butunlugu ve bu toprak butunlugu uzerinde yasam surecek ulke vatandasligi verilmistir.

 

Peki ulus nerden gelmektedir?

 

Ulus burada bu toprak butunlugu uzerinde yasayan ulke vatandaslarinin butunlugudur. Yani, ULUS=VATANDAS temelinde bir esitliktir.

 

Iste sorunlar da tam burada baslar. Ulke adi, Turkiye'dir ve Turkiyede yasayan vatandaslar TURKIYE VATANDASIDIR. Bu vatandaslarin da her toplumda oldugu gibi, farkli halklari ve farkli etnik ve de dini inanc degerleri vardir. Ayni yukaridaki ornek gibi, ilk karmasa TURK'lukte cikmaktadir.

 

Yukaridaki ornekle ozdeslestirirsek, Turk british mi yoksa ingiliz mi karsiligindadir?

 

Eger british karsiliginda ise, o zaman turk'un ingiliz karsiligi nedir?

 

Eger ingiliz karsiliginda ise, O zaman Turk'un british karsiligi nedir?

,

 

Goruldugu gibi Turk kavrami, bir etnik koken, ya da bir vatandaslik olarak acik degildir.

Once Ataturk'ten yola cikalim; Ataturk' ulusal algi temelinde Turk'lugu bir ulke vatandasligi olarak ortaya koymustur. Yani TC bunyesinde yasayan herkes Turk vatandasidir.

 

Buradan iki sorun ortaya cikar, birinci sorun Turk vatandasinin etnik koken sorunu, ikincisi de; etnik kokeni turk olmayan turk vatandasinin kendi etnik koken sorunu.

 

Bu noktada belirtmek isterim, bu etnik koken sorununun cozumu, ulke bolunmuslugu cozumu degil; ulke butunlugu icindeki bir cozumdur.

 

Ama bu cozum, her etnik farkin ve dini farkin kendisini sunabilecek bir kurum ve kurulusa sahip olmasi, yani ULKE BUTUNUNDEKI TEMSIL HAKKIDIR.

 

Iste bu temsil hakki taninmadan once, temsil edilecek halkin kokeni ve inanci taninmalidir.

 

Eger Ataturk'un bakis acisindaki bir ulus korunacaksa ve bu ulusun toprak butunlugu korunacaksa, vatandaslik ve etnik koken ve dini inanc farklarinin farki hak ve ozgurluk olarak taninmali, bu tanim temelinde de temsil edilmelidir. Bu tanim, o farkli halkin her turlu halk degerlerini dil ve kultur dahil, uygulamasini ogrenmesini ve aktarmasini icerir.

 

Bu da ancak, kurulacak devlet yapisinin, sadece vatandaslarini her fark ile birlikte kucaklayan,hic bir farki one cikarmayan veya yok saymayan ve kendiside hic bir farktan yana olmayan ve hepsine esit mesafede olan ve de bu farklari yasatacak halk ve ozgurlukleri hukuk guvencesi ile saglayan bir devlet anlayisi.

 

Bu saglanmadan, ne bir devlet, ne bir ulusal butunluk, ne bir toprak butunlugu saglamak mumkun degildir.

 

Umarim, anayasa degisikligi bu nu saglayabilecek cozumu getirir ve ulke bolumeden bir butun olarak tum fasrkli halklari ile birlikte yasamaya devam eder. Tabi, bu yasami ve iliskileri saglayabilecek bir devlet yapilanmasi ve anlayisiyla.

 

Bunun disinda kalan baska herhangibir yanasim, ayrimcilik ve boluculuktur. Bu da Anadolu toplumuna ve farkli halklarina vurulacak tarihsel bir darbe olacaktir.

 

Cunku insan ve insanligi ayirma ve bolmeden yana degil; birlestirmeden ve bir arada tutabilmeden yanadir.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Anlasildi, dusunce fakirisiniz. Ama bunu her daim kitle onunde sergilemek zorundamisiniz?

 

Kendinizi kitle onunde rezil etmeniz, size ne kazandiriyor?

 

Ya da hic bir dusunce ifade etmeyen su cumlenizi sarfetmeseniz, gece uykulariniz mi kaciyor?

Zaten sizin gibi dusunce fakiri kisilerin yuzunden bu toplum bu durumda, ama; en azindan soyleyecek bir seyi olmayanlar, sessiz kalma saygisini gostermeyi biliyorlar, sizde o da yok.

 

Neyse, bu tip yanitlariniza bir daha cevap vermeyecegim. Cunku cevap verecek bir durum yok.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Bana gore ulus bilincinin belli yerlerde oturmamis olmasinin nedeni etnik kokeni turk olmayan vatandaslarin yogun yasadigi bolgelerde gelismenin ve refahin az olmasi -cevresel olanaksizliklar da etken olmakla birlikte-. bakacak olursaniz okumus ve isi nistepen orta ve orta duzeyin ustunde olan -etnik kokeni ne olursa olsun- turk vatandaslari bu konulari sorun etmiyor.
Link to comment
Share on other sites

Lux e Tenebris ve Terzaghi,

 

Birisine saçmalamışsın demek tek başına hakaret değil. Ama bunu diyen, gerekçe de vermeli ve fikir belirtmelidir. Fikir tartışması yapmalıdır.

 

Öbür türlüsü sadece kişilere yönelen boş ve saldırgan bir tavır olur.

 

Bu ise site kurallarına aykırı.

 

Şimdilik uyarı çubuğunuzu arttırmıyorum. Bunu sözlü uyarı kabul edin.

 

Tartışacaksanız, doğru dürüst tartışın.

Link to comment
Share on other sites

Osamnlıda milliyetçilik 1960 şehirlemesiyle başlamaz. Yavuz sultan selimin arap ülkelerine sefer düzenlemesi ile başlar. Zira imparatorluk ünvanıda bir ulusçuluktur.

Fransız ihtilali sonrası Osmanlıdan ülkeler ülkeye savaş açarak veya başka devletlerin istilası ile kopmuştur. Bu SSCB gibi olmamıştır.

Türkiye cumhuriyeti Osmanlıdan kopan son ulusal devlet değildir. Türkiye cumhuriyeti; Osmanlının Cumhuryet devrimiyle yeni inşasıdır.

Ulusla ilgili; Anayasayada bölünmeyede ihitiyaç yoktur. Bunu isteyen tek millet doğu kürtleridir. Onlarda Sahil kentlerinde istilaya başlayınca bu isteklerinden vazgeçmektedirler.

Ayrıca bunu isteyen diğer bir grupta İslami gruplardır. Çünkü Atatürk ve öğretilerini deccallık olarak görürler. Milliyetçiliğin ve ulusalcılığın yok edilmesi gereken bir şeytan işi olduğunu düşünürler. Bunuda demokrasi için bu gerekli diye yüzlerine maske takarak söylerler. Ayrıca liberal gazetecilerde buna karşıdır. Çünkü Ortalama 10-15 milyar kazanıp nişantaşından çıkmazlar.

Türkiyeyi türkler kurmuş ve türklerindir.

 

Ulusal sorunun, ana olarak iki boyutu vardir.

 

Birincisi, konuya toprak butunlugu olarak bakanlarin, bu toprak butunlugunun bozulmasi sorunu.

 

Ikincisi soruna ulus olarak bakanlarin, ulusu olusturan toplumun farkli halklari ile birlikte birarada beraber ve butunluk icinde yasama sorunu.

 

Bu sorunlara deginmeden once, ulus kavraminin ne anlam ve icerikte oldugu ve nasil algilandigina bakmak gerekir.

 

Herseyden once millet ve ulus kavramlari arasinda bir fark olup olmadigina bakmak gerekir.

Bunun icin genel bir bakis acisindan ziyade, bir toprak parcasi uzerinde yasayan toplumun tarihsel gelismesi temelinde konuyu almak gerekir.

 

Anadolu topragi temelinde konuya bakmak gerekirse, TC kurulmadan once bu topraklar da, Osmanli imparatorlugu mevcuttu.

 

Osmanli imparatorlugu da, zaten hic bir zaman 1600 lerde Ingiltere ve 1789 Fransa Ihtilali ile gelen ve insanoglunun kendi kendine tanistirdigi bu kavram once bir sehirlesme olarak basladi.

 

Iste tam da bu temelde, sehirlesen toplum bir ulke temelinde kendi toprak butunlugu kazanmaya calistilar.

 

Osmanli da ise, bir sehirlesme yerine genelde Osmanliya bagimli eyaletler mevcuttu ve millet kavrami belirli bir kesim altinda birlesen topluluklar icin kullaniliyordu, sofor milleti, erkek milleti, kadin milleti v.s. gibi.

 

Zaten, 1700 ile basliyan Osmanli toprak kayiplariyla, 1800 lerle gelen bu milletlesme ayaklanmalari temelinde ayaklananlar bir bir Osmanli topraklarindan kopmaktaydilar.

 

Bu kopusun en sonu ve Osmanli yerine gecen, Turkiye topraklari oldu.

 

Simdilik bu konuyu burada birakip, toplum, sehirlesme ve toprak butunlugunun 19. yuzyilda nasil sekillendigine bakalim.

 

Bati da genelde Bir ulke adi ve o ulkenin toprak butunlugu temelinde yasayan toplumun bir ULKE VATANDASLIGI ADI vardi.

 

Bu ulke vatandasligi adi, toprak butunlugu bunyesindeki tum toplumu ve farkli halklarini bir butun altinda birlestiren VATANDASLIK adi idi.

 

Fakat, bu vatandaslar ne bir etnik koken ne de bir dini inanc olarak ayni degerlere sahip degildiler,

 

Iste tamda bu temelde, bu farkli degerdeki ve ulke butunlugu bunyesinde ulke vatandasligi altindaki birlesim, ancak ve ancak bu farkli degerlerin hak ve ozgurlukleri ve de her turlu demokratik haklari ve de her farkin farklar esitligi temelinde bir sivil, sosyal ve de hukuk temelli bir sistemde, bu sistemin devleti olarak ta, hic bir vatandasini fark olarak one cikarmayan, ya da yok saymayan ve de hic birinin tarafinda yer almayan bir devlet anlayisi ile ayakta tutmak ancak mumkundu.

 

Buradan ornek verirsek, kisaca ulke U.K. cografi toprak butunlugu G.B. bu butunluk bunyesindeki vatandaslik British ve her bir british vatandasinin kendine ait bir etnik kokeni (buna ingiliz de dahil) ve dini inanci veya inancsizligi. Bunun temelinde ulkeye sonradan gelen, goc eden ve yerlesen baska cografyalarin baska etnik kokenli, dini inancli vatandaslari ve de bunlarin british olarak hem vatandasliklarini (cifte vatandaslik) hem de herbirinin etnik, milli koken ve dini inancini korumasi.

 

Iste boyle bir mozayigi, bir arada tutabilen ve hic birini one cikarmayan veya yok saymayan bir devlet anlayisi ve de bunun sivil, sosyal ve evrensel hukuk guvencesi ve insan haklari temelli bireysel hak ve ozgurlukleri.

 

Tekrar, Turkiye'ye donersek; TC Ataturk eliyle bir toprak butunlugu ve bu toprak butunlugu uzerinde yasam surecek ulke vatandasligi verilmistir.

 

Peki ulus nerden gelmektedir?

 

Ulus burada bu toprak butunlugu uzerinde yasayan ulke vatandaslarinin butunlugudur. Yani, ULUS=VATANDAS temelinde bir esitliktir.

 

Iste sorunlar da tam burada baslar. Ulke adi, Turkiye'dir ve Turkiyede yasayan vatandaslar TURKIYE VATANDASIDIR. Bu vatandaslarin da her toplumda oldugu gibi, farkli halklari ve farkli etnik ve de dini inanc degerleri vardir. Ayni yukaridaki ornek gibi, ilk karmasa TURK'lukte cikmaktadir.

 

Yukaridaki ornekle ozdeslestirirsek, Turk british mi yoksa ingiliz mi karsiligindadir?

 

Eger british karsiliginda ise, o zaman turk'un ingiliz karsiligi nedir?

 

Eger ingiliz karsiliginda ise, O zaman Turk'un british karsiligi nedir?

,

 

Goruldugu gibi Turk kavrami, bir etnik koken, ya da bir vatandaslik olarak acik degildir.

Once Ataturk'ten yola cikalim; Ataturk' ulusal algi temelinde Turk'lugu bir ulke vatandasligi olarak ortaya koymustur. Yani TC bunyesinde yasayan herkes Turk vatandasidir.

 

Buradan iki sorun ortaya cikar, birinci sorun Turk vatandasinin etnik koken sorunu, ikincisi de; etnik kokeni turk olmayan turk vatandasinin kendi etnik koken sorunu.

 

Bu noktada belirtmek isterim, bu etnik koken sorununun cozumu, ulke bolunmuslugu cozumu degil; ulke butunlugu icindeki bir cozumdur.

 

Ama bu cozum, her etnik farkin ve dini farkin kendisini sunabilecek bir kurum ve kurulusa sahip olmasi, yani ULKE BUTUNUNDEKI TEMSIL HAKKIDIR.

 

Iste bu temsil hakki taninmadan once, temsil edilecek halkin kokeni ve inanci taninmalidir.

 

Eger Ataturk'un bakis acisindaki bir ulus korunacaksa ve bu ulusun toprak butunlugu korunacaksa, vatandaslik ve etnik koken ve dini inanc farklarinin farki hak ve ozgurluk olarak taninmali, bu tanim temelinde de temsil edilmelidir. Bu tanim, o farkli halkin her turlu halk degerlerini dil ve kultur dahil, uygulamasini ogrenmesini ve aktarmasini icerir.

 

Bu da ancak, kurulacak devlet yapisinin, sadece vatandaslarini her fark ile birlikte kucaklayan,hic bir farki one cikarmayan veya yok saymayan ve kendiside hic bir farktan yana olmayan ve hepsine esit mesafede olan ve de bu farklari yasatacak halk ve ozgurlukleri hukuk guvencesi ile saglayan bir devlet anlayisi.

 

Bu saglanmadan, ne bir devlet, ne bir ulusal butunluk, ne bir toprak butunlugu saglamak mumkun degildir.

 

Umarim, anayasa degisikligi bu nu saglayabilecek cozumu getirir ve ulke bolumeden bir butun olarak tum fasrkli halklari ile birlikte yasamaya devam eder. Tabi, bu yasami ve iliskileri saglayabilecek bir devlet yapilanmasi ve anlayisiyla.

 

Bunun disinda kalan baska herhangibir yanasim, ayrimcilik ve boluculuktur. Bu da Anadolu toplumuna ve farkli halklarina vurulacak tarihsel bir darbe olacaktir.

 

Cunku insan ve insanligi ayirma ve bolmeden yana degil; birlestirmeden ve bir arada tutabilmeden yanadir.

 

Saygilarimla;

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger osarici;

 

Türkiyeyi türkler kurmuş ve türklerindir.-osarici-

 

Türkiye cumhuriyeti; Osmanlının Cumhuryet devrimiyle yeni inşasıdır.-osarici-

 

Lozan'dabunu soyluyor zaten. Yalniz tek bir farkla, Osmanlida devsirme vardi, yani din agirlikliydi, TC'de turklestirme ile milli agirliga gecilldi.

 

Anadolu'nun tarihi cok sesli mozaikinin karakterini teklestirme cabalarina, bir yenisi daha eklendi.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

 

Bati da genelde Bir ulke adi ve o ulkenin toprak butunlugu temelinde yasayan toplumun bir ULKE VATANDASLIGI ADI vardi.

 

Bu ulke vatandasligi adi, toprak butunlugu bunyesindeki tum toplumu ve farkli halklarini bir butun altinda birlestiren VATANDASLIK adi idi.

 

Fakat, bu vatandaslar ne bir etnik koken ne de bir dini inanc olarak ayni degerlere sahip degildiler,

 

Iste tamda bu temelde, bu farkli degerdeki ve ulke butunlugu bunyesinde ulke vatandasligi altindaki birlesim, ancak ve ancak bu farkli degerlerin hak ve ozgurlukleri ve de her turlu demokratik haklari ve de her farkin farklar esitligi temelinde bir sivil, sosyal ve de hukuk temelli bir sistemde, bu sistemin devleti olarak ta, hic bir vatandasini fark olarak one cikarmayan, ya da yok saymayan ve de hic birinin tarafinda yer almayan bir devlet anlayisi ile ayakta tutmak ancak mumkundu.

 

Buradan ornek verirsek, kisaca ulke U.K. cografi toprak butunlugu G.B. bu butunluk bunyesindeki vatandaslik British ve her bir british vatandasinin kendine ait bir etnik kokeni (buna ingiliz de dahil) ve dini inanci veya inancsizligi. Bunun temelinde ulkeye sonradan gelen, goc eden ve yerlesen baska cografyalarin baska etnik kokenli, dini inancli vatandaslari ve de bunlarin british olarak hem vatandasliklarini (cifte vatandaslik) hem de herbirinin etnik, milli koken ve dini inancini korumasi.

 

Iste boyle bir mozayigi, bir arada tutabilen ve hic birini one cikarmayan veya yok saymayan bir devlet anlayisi ve de bunun sivil, sosyal ve evrensel hukuk guvencesi ve insan haklari temelli bireysel hak ve ozgurlukleri.

 

Tekrar, Turkiye'ye donersek; TC Ataturk eliyle bir toprak butunlugu ve bu toprak butunlugu uzerinde yasam surecek ulke vatandasligi verilmistir.

 

Peki ulus nerden gelmektedir?

 

Ulus burada bu toprak butunlugu uzerinde yasayan ulke vatandaslarinin butunlugudur. Yani, ULUS=VATANDAS temelinde bir esitliktir.

 

Iste sorunlar da tam burada baslar. Ulke adi, Turkiye'dir ve Turkiyede yasayan vatandaslar TURKIYE VATANDASIDIR. Bu vatandaslarin da her toplumda oldugu gibi, farkli halklari ve farkli etnik ve de dini inanc degerleri vardir. Ayni yukaridaki ornek gibi, ilk karmasa TURK'lukte cikmaktadir.

 

Yukaridaki ornekle ozdeslestirirsek, Turk british mi yoksa ingiliz mi karsiligindadir?

 

Eger british karsiliginda ise, o zaman turk'un ingiliz karsiligi nedir?

 

Eger ingiliz karsiliginda ise, O zaman Turk'un british karsiligi nedir?

 

 

Bence mukayese yanlış. Birleşik Krallık (İngiltere), adı sütünde bir ulus devlet değil, bir imparatorluktur.

Birleşik Krallığı Osmanlı devletiyle kıyaslayabilirsiniz.

Türkiye ise bir imparatorluk değildir. Bir ulus devlettir. Türkiye'yi Fransa, Almanya, İtalya vs ile mukayese edebilirsiniz.

Fransız Anayasasına bir göz atalım bakalım ne diyormuş:

 

Başlangıç bölümünün bir kısmı:

Hür milletlerin beşer kişiliğini kendilerine rametmeye ve itibardan düşürmeye kalkışmış olan rejimlere karşı kazandıkları Zafer ertesinde Fransız

Milleti her insanın Irk, din ve inanç farkı gözeltilmeksizin devri kabil olmayan

ve kutsal haklara sahip olduğunu yeniden ilân eder.

Madde 1.- Fransa, bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyettir.

Madde 2.- Burada bayrağı ve marşı yazmış.

Madde 3.— Milli egemenlik Fransız halkına aittir.

Madde 4.— Kanunlarca belirtilmiş şartlara göre medeni ve siyasal hak­larından faydalanan kadın erkek tekmil ergin Fransız Vatandaşları ve uyrukları seçmendirler.

Madde 80.— Denizaşırı ülkelerin tekmil uyrukları anavatandaki veya denizaşırı ülkelerdeki Fransız vatandaşları gibi vatandaş sıfatına haizdirler.

Bunların vatandaşlık haklarını kullanmak hakları özel kanunlarla gösterilir.

Madde 86.— Tekmil Fransız vatandaşları ve fransız birliği uyrukları kendilerine işbu anayasanın başlangıcında garanti edilen haklardan ve hürriyetlerden faydalanmayı sağlayan Fransız birliğinin vatandaşı sıfatına haizdirler.

Fransız Anayasası

 

Görüldüğü gibi Fransa da halkına Fransız milleti ve vatandaşlarına da Fransız vatandaşı diyor.

Bunu yalnız anavatanla sınırlamayıp denizaşırı ülkelere de genişletiyor.

Birliğin adını da Fransız birliği olarak koyuyor.

Link to comment
Share on other sites

Tipik ulusalcı kafası...

Evrensel İnsan demişsin ya "Eger Ataturk'un bakis acisindaki bir ulus korunacaksa ve bu ulusun toprak butunlugu korunacaksa, vatandaslik ve etnik koken ve dini inanc farklarinin farki hak ve ozgurluk olarak taninmali, bu tanim temelinde de temsil edilmelidir." heh işte bu tanıma ve temsil edilme Atatürkçülük ile Kemalizm ile TC'nin Resmi ideolojisi ile olmuyor. Olsaydı onlarcı yıldır olurdu zaten değil mi?

Neden mi olmuyor ?

Sana birkaç alıntı vereyim...

"Kanını taşıyandan başkasına güvenme"

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur"

"Türklüğün alameti farikası brakisefal kafatasıdır"

"Bir türk dünyaya bedeldir"

"Dünya yüzünde türk den daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir"

" Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."

"Eğer bende bazı fevkaledelikler görüyor, buluyorsanız, bunları sadece ve yalnız, türk olmama,türklüğüme bağlayınız."

"Evvela, millete tarihini, asil bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu göstermeliyiz"

"Türk, türk olduğu için asildir. Çoğumuz büyükbabanmızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu türk olmanın içinde buluruz."

"Mensup olduğum türk miletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmam sıfatıyla şanım ve şerefim vardır."

"Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumüllü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, türklüğe ve cihana bildirmek bizim için bir borçtur"

"Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır"

"Bu vesileyle muhterem türk milletine ve nesli atiye tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına geçireceği kişilerin kanındaki ve vicdanındaki soy erdemini tahlil etmekten bir an bile vazgeçmesinler"

" Bana, insanlar üstünde bir doğuş yüklemeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, türk olarak dünyaya gelmemdir."

"Etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza efendi ise, fikrimin babası Ziya Gökalp dır."

"Türk birliğine inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını türk birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'lüğün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek."

"Sovyetler birliği idaresnde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak.

Dil bir köprüdür. İnanç bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların(soydaş türk kardeşlerimizin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir."

"Ne mutlu türküm diyene"

Tabi bunların yanı sıra TTK'nun kurularak tarihin değiştirilmesini, Türkleri medeniyetin beşiğine yerleştirmek için uydurma medeniyetlerin referans alınmasını, Güneş Dil teorisi ile Türkçenin kutsallaştırılma çalışmalarını, İstiklal mahkemeleri ile toplu idamları, Şark ıslahat kanunlarını vs.vs. eklersen bu "tanınma ve temsil edilmenin" Atatürkçülük ya da kemalizm ya da TC'nin resmi ideoloji ile olamayacağı açıktır.

Yahu daha düne kadar Türk dışındaki kültürler yok sayılıyordu... İnsanlar "Kürt" olduğunu söyledikleri için Diyarbakır Cezaevin'de kendi dışkıları yedirildi... Kürt kelimesini kullandıkları için yıllarca hapisanelerde yattılar.

Temennilerin güzel ama bilmen gereken bunların gerçekleşmesi "ulusalcı zihniyetle" olmaz.

Çok uluslu devletlerde bir arada yaşamak zorunda olan halkların ortaya çıkacak olumsuzlukları ortadan kaldırması gerekir. Birlikte yaşam, zaten kendi içinde bir sürü güçlüğü barındırır. Bu zorlukların aşılabilmesi ise soğukkanlıkla yaklaşılmalı ve olabildiğince geniş görüşlü bakabilmek gerekir. Toplumların bu zeminde birleşmesini sağlayacak olanlar ise beğensekte beğenmesekte o toplumun aydınlarıdır. Önyargılı olmamayı, bencillikten uzak durarak özgeciliği esas almayı, doğmatizm karşısında sorgulayıcı olmayı, disipliner düşünmeyi yine aydınlar sağlayacaktır. Şovenist dayatmalar, aydınların da geri plana çekilmesine yol açar ve sonuç olarak herkes kendi milliyetçiliğini savunmak zorunda kalır.

Zorlaya zorlaya onlarca Kürt aydınını tabiri caizse çileden çıkartıp, milliyetçiliklerine sürükledik. Bunu; 12 Eylül sonrası bildirilerle, evlere şenlik yasalarımızla, baskıyla yaptık. Hatta 12 Eylül’ ün yarattığı aydınlarla da: yok “provokasyon” yok “dış güçler” diye yaygara çıkartarak Türk kimliğine dayalı ulus-devlet modelini güçlendirdik. Bugün dahi bu örnekleri görüyoruz zaten.

Milyonlarca insanı bu atmosferde yıllarca yaşatırsanız, kardeşlikten bahseden aydınları dinleyemezler. Aynı zaman ortada bunu anlatacak aydın da bırakmazsınız meydanda. Anlatınca halklarına ihanet etmiş bir aydın imajı çizilir.

Tanımlanması zor olup tartışmalara yol açsa da “ulusal kimlik” denen bir şey var ortada. Fakat ulusal kimlik altında yer alan her şeyin “iyi” olduğu savunulamaz. Çünkü insanlar kendilerini eleştiremez boyuta gelir ve işler olumluya gitmez.

Bu ülke kurulduğu günden beri kendi evlatlarını yok etti. Yalnız Kürtler değil, Türkler’ de ulus-devlet modelinde olumsuzluklar yaşadı. Demekki; devlet, ulusun devleti olunca her şey iyi olmuyor. Önemli olan ulus devlet kurmak değil, hayatı demokratikleştirebilmek. Ulus devlet modeli kurarak sosyal hayat demokratikleştiremeyiz, toplumun devleti denetleyebilmesine imkan tanıyamayız.

Tabi bu birazda insanların kendilerini neyle tanımladıklarına göre değişkenlik gösterir. Milliyetçiler, millilikten bahsederken anti-demokratik bir yapılanmayı belkide istemeden yaratırlar. Çünkü “bizim millete” ait ne varsa sorgusuz, sualsiz “benimse” anlayışı güdülür. Bizim milletin dışında kim varsa mantıksızca düşmanlık yaratılır en azından iki millet arasında mesafe oluşmasına yol açar. Millilikten bahsedildiği için insanlığın bütününü kapsayan ilkelerle çelişkiye sebebiyet verir.

Küreselleşmenin de etkisiyle dünyadaki gelişmeler ulus-devlet modellerini benimseyen ülkelerin zayıflamasına yol açmıştır. Artık insanlığın tümüne yönelik değerler ön plana çıkıyor. Böyle bir atmosferde anakronik bir milliyetçilik o ülkeyi dünyadan izole eder. Gerçek gündemden uzaklaştırarak ülkenin gelişmesine ket vurur. Milli değerler ön plana çıkarılarak bunlara karşı çıkan insanlarda hain konumuna düşürülür.

İnsanların ulusal anlamda bir kimliği vardır. Buna lafım yok. Fakat günümüz dünyasında insanlar çeşitli kimlikler altında var olabilmektedir. Mesela Mesut Özil: Türk asıllı, Alman futbolcu ve İspanya’ da -Real Madrid’ te- oynuyor. Real Madrid ile Galatarasay’ ın yaptığı kupa maçında Mesut Özil gol atarak Galatasaray’ ı kupadan saf dışı bırakabilir. Mesut’ un bundan dolayı vicdan azabı çekmesi anlamsızdır. Mesut’ un sahip olduğu kimliklerin hiçbiri, onu ve onun diğer kimliklerini ezen bir önemlilik basamağına koymaması ve konulmaması gerekir. İlla bir kimlik gerekliyse, “yurttaş” kimliği olabilir. Düşüncelerini özgürce ifade edebilen, hakları olan, eleştirel yaklaşabilen, insanlığın bugüne kadar kazandığı tüm değerlere sahip çıkan bir yurttaş…

Ülkemizde malesef bu tür insanlar yok. Zaten olmaması için tepeden dayatılan bir ton uygulama var…

Dünya artık eski dünya değil. 1800′ lü yıllardan kalma anlayış artık hükümsüzleşiyor. Devletler arasında geçişler fazladır. Kabuğuna çekilerek Dünya’ dan soyut yaşamak anlamsızdır. Küreselleşen kapitalizm karşısında ancak enternasyonal bir perspektife sahip olan ideoloji başarıya ulaşır.

Link to comment
Share on other sites

Türk milleti kötü bir millet değildir. Türkler kendi içindeki tüm milletlerle sorunsuz şekilde yaşarlar. Yaşıyorlarda.

İslamcı ideoloji kendine Atatürkü hedef almış. Bu itibarla Atatürk hedefli her türlü iştirake ortaklar. AB_ABD ve kürtlerin haklarıda dahil.

İşin gerçeği şu biz türkler zamanla doğudan batıya göçle doğu kürtlerini tanıyoruz. Eski beyaz kürtleri saymaz isek;

Mesleki açıdan yetersizlik bu gençleri daha fazla işçi sınıfına itti. Ayrıca kirli ticaret yollarıda doğudan batıya uzandığından bu gün biz batıda ne kadar kirli iş varsa çoğunun başında kürtleri gördük. Örneğin Laleli.

Yine biz türkler, doğuya asker gönderdik, öğretmen gönderdik, doktor gönderdik bize cesetleri geldi.

Biz türkler mahallerimizde onlara ticaret imkanı sağladık. Örneğin bayrampaşa sebze hali gibi temel işlerde - tekstilde vs. Ancak şimdi biz g.doğuda bir vilayete gidip ticaret yapamaz hale geldik.

 

Sonuç şu ki tüm bu ulusalcılık ve Atatürkçülük itibzrsızlaştırma çabaları boşunadır. yiyen yok mu var liboşlar sağ olsun. Kürtler kendi nesillerini iyi okutmadıkça, sosyal aile planlamalarını iyi yapmadıkça, kili ticaretten uzak durmadıkça, kendi memleketlerinde yabancıları dışlamadıkça bu milletle iç içe yaşarlar. Eğer bunları yapmadan bırak türkiyeyi isviçrede bile yaşasalar halk ve yöneticiler nezninde ağır şekilde eleştirilirler.

 

1990 olaylarında türkler, pkk ile kürt halkını ayırt edebildi. Ancak şimdi durum değişiyor. BDP apoya destek veriyor. Ayrıca eylemlerde azaldı. bu ikilik bizim kafamızı çok kurcalıyor. Altından ne çıkacak diye bekliyoruz. Bu sessizlik halidir ancak fırsatçılar konuşur.

 

Modern dünyanın yeni oluşumu türkler gibi hintliler gibi düşünürlerin tohumlarından atılacaktır. Hem sosyalizm hem de kapitalizm; küresel sermayesi, bir zamanların toprak yaşamcısına yenilecektir. Milli birliklerini sağlamış toplumlar yeni çağda ayakta kalır. diğer küresel sermaye ülkeleri ise yok olacaktır. Nehrini koruyan ülke ayakta kalır nehrini kurutan millet, ülke değildir.

 

Tipik ulusalcı kafası...

Evrensel İnsan demişsin ya "Eger Ataturk'un bakis acisindaki bir ulus korunacaksa ve bu ulusun toprak butunlugu korunacaksa, vatandaslik ve etnik koken ve dini inanc farklarinin farki hak ve ozgurluk olarak taninmali, bu tanim temelinde de temsil edilmelidir." heh işte bu tanıma ve temsil edilme Atatürkçülük ile Kemalizm ile TC'nin Resmi ideolojisi ile olmuyor. Olsaydı onlarcı yıldır olurdu zaten değil mi?

Neden mi olmuyor ?

Sana birkaç alıntı vereyim...

"Kanını taşıyandan başkasına güvenme"

"Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur"

"Türklüğün alameti farikası brakisefal kafatasıdır"

"Bir türk dünyaya bedeldir"

"Dünya yüzünde türk den daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir"

" Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."

"Eğer bende bazı fevkaledelikler görüyor, buluyorsanız, bunları sadece ve yalnız, türk olmama,türklüğüme bağlayınız."

"Evvela, millete tarihini, asil bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu göstermeliyiz"

"Türk, türk olduğu için asildir. Çoğumuz büyükbabanmızın babasını hatırlamayız. Bütün soy gururumuzu türk olmanın içinde buluruz."

"Mensup olduğum türk miletinin şan ve şerefi varsa, benim de bir ferdi olmam sıfatıyla şanım ve şerefim vardır."

"Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumüllü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, türklüğe ve cihana bildirmek bizim için bir borçtur"

"Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır"

"Bu vesileyle muhterem türk milletine ve nesli atiye tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başına geçireceği kişilerin kanındaki ve vicdanındaki soy erdemini tahlil etmekten bir an bile vazgeçmesinler"

" Bana, insanlar üstünde bir doğuş yüklemeye kalkışmayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük, türk olarak dünyaya gelmemdir."

"Etimin ve kemiğimin babası Ali Rıza efendi ise, fikrimin babası Ziya Gökalp dır."

"Türk birliğine inanıyorum. Onu görüyorum. Yarının tarihi yeni fasıllarını türk birliği ile açacak. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'lüğün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak. Güneş ne demek, ufuk ne demek o zaman görülecek."

"Sovyetler birliği idaresnde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak.

Dil bir köprüdür. İnanç bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların(soydaş türk kardeşlerimizin) bize yaklaşmasını beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir."

"Ne mutlu türküm diyene"

Tabi bunların yanı sıra TTK'nun kurularak tarihin değiştirilmesini, Türkleri medeniyetin beşiğine yerleştirmek için uydurma medeniyetlerin referans alınmasını, Güneş Dil teorisi ile Türkçenin kutsallaştırılma çalışmalarını, İstiklal mahkemeleri ile toplu idamları, Şark ıslahat kanunlarını vs.vs. eklersen bu "tanınma ve temsil edilmenin" Atatürkçülük ya da kemalizm ya da TC'nin resmi ideoloji ile olamayacağı açıktır.

Yahu daha düne kadar Türk dışındaki kültürler yok sayılıyordu... İnsanlar "Kürt" olduğunu söyledikleri için Diyarbakır Cezaevin'de kendi dışkıları yedirildi... Kürt kelimesini kullandıkları için yıllarca hapisanelerde yattılar.

Temennilerin güzel ama bilmen gereken bunların gerçekleşmesi "ulusalcı zihniyetle" olmaz.

Çok uluslu devletlerde bir arada yaşamak zorunda olan halkların ortaya çıkacak olumsuzlukları ortadan kaldırması gerekir. Birlikte yaşam, zaten kendi içinde bir sürü güçlüğü barındırır. Bu zorlukların aşılabilmesi ise soğukkanlıkla yaklaşılmalı ve olabildiğince geniş görüşlü bakabilmek gerekir. Toplumların bu zeminde birleşmesini sağlayacak olanlar ise beğensekte beğenmesekte o toplumun aydınlarıdır. Önyargılı olmamayı, bencillikten uzak durarak özgeciliği esas almayı, doğmatizm karşısında sorgulayıcı olmayı, disipliner düşünmeyi yine aydınlar sağlayacaktır. Şovenist dayatmalar, aydınların da geri plana çekilmesine yol açar ve sonuç olarak herkes kendi milliyetçiliğini savunmak zorunda kalır.

Zorlaya zorlaya onlarca Kürt aydınını tabiri caizse çileden çıkartıp, milliyetçiliklerine sürükledik. Bunu; 12 Eylül sonrası bildirilerle, evlere şenlik yasalarımızla, baskıyla yaptık. Hatta 12 Eylül’ ün yarattığı aydınlarla da: yok “provokasyon” yok “dış güçler” diye yaygara çıkartarak Türk kimliğine dayalı ulus-devlet modelini güçlendirdik. Bugün dahi bu örnekleri görüyoruz zaten.

Milyonlarca insanı bu atmosferde yıllarca yaşatırsanız, kardeşlikten bahseden aydınları dinleyemezler. Aynı zaman ortada bunu anlatacak aydın da bırakmazsınız meydanda. Anlatınca halklarına ihanet etmiş bir aydın imajı çizilir.

Tanımlanması zor olup tartışmalara yol açsa da “ulusal kimlik” denen bir şey var ortada. Fakat ulusal kimlik altında yer alan her şeyin “iyi” olduğu savunulamaz. Çünkü insanlar kendilerini eleştiremez boyuta gelir ve işler olumluya gitmez.

Bu ülke kurulduğu günden beri kendi evlatlarını yok etti. Yalnız Kürtler değil, Türkler’ de ulus-devlet modelinde olumsuzluklar yaşadı. Demekki; devlet, ulusun devleti olunca her şey iyi olmuyor. Önemli olan ulus devlet kurmak değil, hayatı demokratikleştirebilmek. Ulus devlet modeli kurarak sosyal hayat demokratikleştiremeyiz, toplumun devleti denetleyebilmesine imkan tanıyamayız.

Tabi bu birazda insanların kendilerini neyle tanımladıklarına göre değişkenlik gösterir. Milliyetçiler, millilikten bahsederken anti-demokratik bir yapılanmayı belkide istemeden yaratırlar. Çünkü “bizim millete” ait ne varsa sorgusuz, sualsiz “benimse” anlayışı güdülür. Bizim milletin dışında kim varsa mantıksızca düşmanlık yaratılır en azından iki millet arasında mesafe oluşmasına yol açar. Millilikten bahsedildiği için insanlığın bütününü kapsayan ilkelerle çelişkiye sebebiyet verir.

Küreselleşmenin de etkisiyle dünyadaki gelişmeler ulus-devlet modellerini benimseyen ülkelerin zayıflamasına yol açmıştır. Artık insanlığın tümüne yönelik değerler ön plana çıkıyor. Böyle bir atmosferde anakronik bir milliyetçilik o ülkeyi dünyadan izole eder. Gerçek gündemden uzaklaştırarak ülkenin gelişmesine ket vurur. Milli değerler ön plana çıkarılarak bunlara karşı çıkan insanlarda hain konumuna düşürülür.

İnsanların ulusal anlamda bir kimliği vardır. Buna lafım yok. Fakat günümüz dünyasında insanlar çeşitli kimlikler altında var olabilmektedir. Mesela Mesut Özil: Türk asıllı, Alman futbolcu ve İspanya’ da -Real Madrid’ te- oynuyor. Real Madrid ile Galatarasay’ ın yaptığı kupa maçında Mesut Özil gol atarak Galatasaray’ ı kupadan saf dışı bırakabilir. Mesut’ un bundan dolayı vicdan azabı çekmesi anlamsızdır. Mesut’ un sahip olduğu kimliklerin hiçbiri, onu ve onun diğer kimliklerini ezen bir önemlilik basamağına koymaması ve konulmaması gerekir. İlla bir kimlik gerekliyse, “yurttaş” kimliği olabilir. Düşüncelerini özgürce ifade edebilen, hakları olan, eleştirel yaklaşabilen, insanlığın bugüne kadar kazandığı tüm değerlere sahip çıkan bir yurttaş…

Ülkemizde malesef bu tür insanlar yok. Zaten olmaması için tepeden dayatılan bir ton uygulama var…

Dünya artık eski dünya değil. 1800′ lü yıllardan kalma anlayış artık hükümsüzleşiyor. Devletler arasında geçişler fazladır. Kabuğuna çekilerek Dünya’ dan soyut yaşamak anlamsızdır. Küreselleşen kapitalizm karşısında ancak enternasyonal bir perspektife sahip olan ideoloji başarıya ulaşır.

Link to comment
Share on other sites

Sevgili osarici,

Türkleri öyle bir anlattın ki sanki melek her biri...

Kürtleri öyle bir anlattın ki sanki şeytan hepsi...

Yazdıklarını okur musun tekrar kullandığın dil barışın dili mi ?

Sanki Kürtlerin hepsi o saydığın "kirli işleri yapıyor...

Sanki bütün Türkler sütten çıkmış ak kaşık...

Sen bana 10 örnek saydıysan ben sana 100 örnek sayarım fakat seni henüz konuya vakıf bile olamamışsın.

Halkların birbiriyle sorunu yok! Sorun: İdeoloji/devlet ile halk arasında. Bunu idrak edebilirsen tartışmaya kaldığımız yerden devam edebiliriz.

Link to comment
Share on other sites

 

Küreselleşen kapitalizm karşısında ancak enternasyonal bir perspektife sahip olan ideoloji başarıya ulaşır.

 

 

 

Bugün bu cümleye çok güldüm. :

 

Entellektüel olmayan bir ülkeden taraf gazetesi cümleleri dışında bir yorum beklemek benim için İsa'yı beklemek gibi adeta.

 

:)

 

 

1800′ lü yıllardan kalma anlayış artık hükümsüzleşiyor. Devletler arasında geçişler fazladır.

 

 

Ehehehehehe..:)

 

Tam tersine dünya yeni politik düzen olarak Roma'ya dönüyor.

 

Dünya siyasi tarihi ve felsefi tarihini yanyana bu ülkede okuyabilen varsa bana mesaj atsın lütfen, kimdir tanımak isterim . :)

 

Bu yazıma TC üniversitelerindeki Siyaset Bilim Proflarıda dahildir. :)

Link to comment
Share on other sites

Saygideger Yasar Us;

 

Benim, dile getirdiklerimin; Ataturk ya da rsmi ideoloji ile olabilecegi fikrini, hangi dile getirdiklerimden cikardin.

 

Ben boyle bir anlam iceren bir cumle yazdigimi zannetmiyorum.

Zaten benim dile getirdiklerimi onleyen resmi ideoloji ve Ataturk'un turklestirme politikasi.

 

Ben bunu daha once dile getirmistim.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger kasif;

 

Anadolu'nun tarihi cok sesli mozaik yapisina, Fransiz degil; Britanya ve Isvicre ornegi uyar

 

Ziya Gokalp ornegi uymaz. Sen cok kokenli bir toplumu, tek kokene indirgeyemezsin, bu Anadolu'nun tarihsel yapisina terstir.

Osmanli'da bu hatayi dinde uygulamistir.

 

Ayrica laiklik bir devlet duzeni iken, sekularity, bir zihniyettir. Sekuler zihniyete sahip olmayan zaten laik olamaz. Ataturk'te de sekuler bir zihniyet yoktu. TC tarihinde de hic bir iktidar da olmadi.

 

Oyuzden bir musluman laik bir duzende yasayabilir, ama sekuler olamaz. Cunku sekuler olmak, Islam'in sartlariu ile uyusmaz. Cunku,sekuler dunyevi demektir. Yani dunya otesi, olum sonrasi konusu yoktur.

 

Saygilarimla;

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...