Jump to content

somebody

Recommended Posts

Şimdi de Arçelik ve iklim krizi reklamları başladı. Geri dönüştürülen plastik kullanıyormuş. İklim krizi ile ne alakası var.

Bir kere geri dönüştürülen plastik beyaz olmaz, koku yapar , dayanaksız olur ve gıda saklamaya elverişsizdir.

Reklam zaten ticari amaçla yapılan bir eylemdir...

Çevreyi düşünüyorsanız plastik atıklarınızı azaltın. Yani plastik atık toplama kutusuna koymayın tüketimi azaltın.

Örneğin ben şişe su almıyorum. Bir plastik şişeye gergin evden su doldurup işyerine götürüyorum. Böylece marketten yüzlerce kez su alıp şişesini çöpe atmış olmuyorum.

Çünkü atık toplama tesisleri o plastiklerin çoğunu geri dönüştüremiyor. Bu bir gerçek.

Link to comment
Share on other sites

Bilhassa plastik, dünyadaki tüm canlıları tehdit eder hale gelmiş vaziyette. Senelerden beri denizlere ve okyanuslara sorumsuzca atılan plastikler mikro/nano boyutlarına kadar küçülüp un ufak olmuşlar. Temiz balık bulmak yakında imkankız hale gelecek. Yani kalıcı ve etkili bir global önlem alınmazsa, dünya çok büyük bir felaketin eşiĝinde adeta.

Diĝer yandan Arçelik gibi şirketlerin reklamlarına pek şaşırmamak lazım, çünkü büyük şirketler ürün üretirken, doĝaya verdikleri zarar bir hayli büyük. Tüketiciye şirin gözükmek için yapılan bir girişim sadece. Çünkü eskiden (20-30 sene evvel) iklimi umursayan pek yoktu, şimdilerde ise durum bir hayli deĝişti. Tüketiciler son senelerde iklim ve çevreyi koruma hususunda bir hayli bilinçlendi. Şirketler de bunun farkında elbette.

 

Link to comment
Share on other sites

Evet ama firmalar hala işin ciddiyetine değiller onlar yine iklim krizinden çevrecilik gösterişi yaparak para kazanma derdindeler.

Japonlar bu konuda daha ciddiler. Sefertası kültürü onlarda hala var. Plastik kapları uzun ömürlü dayanıklı malzeme olarak kullanıyorlar. Yemeğini evden getiriyorlar aynı kabı binlerce kez kullanıyorlar. Yada dışarıdan yemek alırken kabını kendi getiriyor.

Bizim gibi ikiyüzlü toplumlar çevreciliği de gösteriş amaçlı yapıyorlar. Evinin önünü temizlemekten kaçan tipler çevreci önlüğü giyip gösteriş yapıyorlar. Çöpçülüğü adi işmiş gibi gösterip kendilerini kasıyorlar.

Arçelik veya onungibi sıradan firmalar çevreyi çok düşünüyorlarsa madem müdürleri ve şefleri ile birlikte reklam yapmadan  her hafta yol kenarlarına çıkıp hem çöp toplasınlar hem de halkı bilinçlendirsinler.

 

Link to comment
Share on other sites

5 saat önce, Kafir İmam yazdı:

Evet ama firmalar hala işin ciddiyetine değiller onlar yine iklim krizinden çevrecilik gösterişi yaparak para kazanma derdindeler.

Evet, ancak sadece Türk şirketleri bunu yapmıyor. Uluslararası arenada boy gösteren şirketler de pek farklı deĝiller, çünkü ürününüzü dünya çapında pazarlamak istiyorsanız, çevreci gözükmek zorundasınız. Bu nedenle ürünlerin üzerindeki etiketlerin sayısı günden güne artmakta. Çok tasarruflu olduĝuna işaret eden etiketten tutun, dönüşümlü, bio içerikli olduĝuna vurgu yapan etiketler/bilgiler var. Halk bilinçlendikçe, şirketler de ister istemez onlardan yana oldukları göstermek zorunluluĝunu hissediyorlar. Öyle ya, tüketiciyi memnun etmenin en iyi yolu, onun tarafında olduĝunu göstermektir. 

Ancak sizin de vurguladıĝınız gibi çoĝu kez sadece gösterişten öteye gidilmiyor, çünkü çevreyi koruyan, az kirleten ve enerji tasarrufu yapan ürünler üretmek için yüksek meblaĝda yatırımlar yapmak gerek.

 

5 saat önce, Kafir İmam yazdı:

Japonlar bu konuda daha ciddiler. Sefertası kültürü onlarda hala var. Plastik kapları uzun ömürlü dayanıklı malzeme olarak kullanıyorlar. Yemeğini evden getiriyorlar aynı kabı binlerce kez kullanıyorlar. Yada dışarıdan yemek alırken kabını kendi getiriyor.

Japonların kültürü çok farklı. Küçük yaşlardan itibaren disiplinli ve bilinçli yetiştiriliyorlar. Ha orada da yoksuzluk yok mu, elbette var. Ancak batı dünyası ile kıyaslanamayacak kadar azdır. Disiplin sayesinde 2. Dünya enkazından en kısa zamanda çıkarak  önde gelen teknoloji gücü hâline geldiler.

 

Link to comment
Share on other sites

Çevreyi korumanın en etkili yolu az tüketmekten geçer.  Çünkü geri dönüştü dedikleri şeylerin çoğu yalan ve ürünlerin üzerindeki işaretlerin çoğu yalan.  İnsanlar tüketirken çevre kaygısı yaşamadan daha çok harcasınlar diye koyuyorlar o işaretleri.

Kapitalizm ve tüketim çılgınlığı insanları esir almış. Benim markamı kullan mutlu ol.. onu at bunu al.. bunu kullanırsan çevreyi korursun gibi yalanlarla insanları sömürüyorlar.

Bir beyaz eşya en az 15 yıl sorunsuz çalışabilir. Eğer devletler  çevre konusunda ciddi iseler dayanıklı tüketim mallarına 15 yıl garanti şartı getirmelidir. Ayrıca dayanıklı tüketim mallarını karneye bağlasınlar.

Örneğin 15 yıl içinde 2 den fazla alamazsın diye..

Araba , beyaz eşya, telefon ,ev.. gibi uzun kullanım ömrüne sahip ürünlerin anormal kısa sürede tüketilmesi teşvik ediliyor.

Bu saydıklarım en az 15 yıl dayanacak şekilde üretilebilirler.

Bu yüzden reklam yapan firmalar da devletler de, çevreci dernekler de inandırıcı değil. Hepsi yalancı..

Link to comment
Share on other sites

Benim evdeki televizyonu 2006 yılında aldım ve hâlâ kullanıyorum. Elimdeki cep telefonum 6 yaşında. Kullandıĝım araba 2 yaşında, ondan önceki 16 yaşındaki araba bozulduĝu için yenisini 2 sene evvel almıştım. Bunu da büyük ihtimalle bozulana kadar kullanacaĝım. Keza evdeki diĝer ürünler de pek farklı deĝil.  Bozulana veya çok eskiyene kadar kullanırım. :)

Ancak çevremde çok tanıdıklarım var; ne zaman yeni bir model çıkıyorsa onu alma derdine düşüyorlar. Çok yanlış bir turum aslında.

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...