Jump to content

Kapitalizm, nedir; ne değildir?


TTT

Recommended Posts

Ben, hep söylerim ya; Türklerin, doğru sandığı bilgilerin topuna yakını; yanlıştır.

Bizim solcu avanaklar, başlarlar söylenmeye: "Gabidalizm! Gabidalizm! Gabidalizm!"

Kapitalizm, nedir?

"Kapital" sözcüğünün bire-bir Türkçe karşığı, "üretim değeri"dir; ürettiğiniz hizmetin ya da ürünün değeri.

Bunu, "emek" olarak da algılayabilirsiniz; ve doğru yolda yürürsünüz.

Kaptalizm, emekten başka bir şey değildir.

Kapitaizmin, diğer bir tanımı da var; "serbest piyasa".

Serbest piyasa; diğer deyişle, kapitalizm; üretimimn kalitesini artırırken; fiyatların da, düşmesini sağlar.

Kapitalizmin, diğer bir tanımı dahâ var; "doğa".

Sizin yaşamda kalma içgüdünüz, kapitalizmdir; sağlıklı bencilliğiniz, kapitalizmdir.

Çalıştığınız şirkette, maâş almanız; kapitalizmdir. Patrona gidip de; maâş artırımı isteğinde bulunmanız; kapitalizmdir.

Karnınız açıktığında, yemek yemeniz; kapitalizmdir.

Ancak: Elinizdeki bir ürün hâlâ işlevliyse; ve siz gibip; bir yenisini alıyorsanız; salağın önde gidenisiniz! Bu duruma, kapitalizm denmez!

Böyle bir dyurumda, sömürüyü ve sömürge düzenini desteklemiş olursunuz!

Yânî; kimilerinizin dediği gibi; yaban kapitalizmi  (vahşî kapitalizm), desteklemiş olursunuz!

Kapitalizmi anlamanız için; sizlere, abes bir örnek sunayım.

Siz, bir yağmur ormanındasınız. Br pitonu gözlemliyorsunuz.

Piton, bir hayvanı yakalıyor! Ve uzun sürecek olan bir yutma sürecine başlıyor.

Yaklaşık bir saat sonra, bu işlem de bitiyor.

İşte; oraya gidip, o pitonun başını okşayabilirsiniz. Size,bir kuyuk darbesi bile indirmez; çünkü karnı toktur; yânî mutluduır.

Buyrun size kapitalizm!

Link to comment
Share on other sites

Kapitalizm, basitçe söylemek gerekirse, belirli bir ekonomik ve toplumsal düzeni ifade eder. Bu çarkın dönmesi için elbette sermaye ve girişimcilere/yatırımcılara ihtiyaç vardır. Peki, sermaye nedir?  Mesela fabrikalar, iş makineleri, elbette para, mal varlığı, araçlar vb.

Piyasayı ve üretimi arz ve talep belirler. Arz ve talep kapitalizmin direği diyebiliriz bir bakıma, çünkü bunlar üretilen ve piyasaya sürülen ürünün miktarını ve nihai değerini belirler. 

Bu düzende devletin de öyle ya da böyle parmağı var tabii. Günümüzde bile birçok sanayileşmiş ülkede kapitalizmin temel ilkeleri geçerlidir ancak devlet kanunlarla insanların sömürülmesini hem önlemeye çalışır hem de piyasanın daha adaletli olmasına uğraşır. Devletler bu noktada, yani insanların sömürülmesini önlemede ne kadar başarılı, o tartışılır elbette. 

Öyle devletler var ki, onların gözü sadece yatırım yapmak isteyenleri ve sermaye sahiplerini görür. Tabıatın ırzına geçilmiş, insanlar sömürülmüş...bunları pek fazla önemsemezler. Halbuki işci ve tüketici olmadan, kapitalizm zor yürür.

Link to comment
Share on other sites

Doğa...

 

İşçi sömürüye razıysa işveren de sömürecektir. Para bolken gereksiz yere sıkıldım ya diyerek mobilya değiştiren araba değiştiren , havasına tatile gidip bir şişe suya on lira ödeyen toplum, sömürü talebine olumlu cevap vermiş olur.

 

Sonuç varoş zihniyete çıkıyor yine..

 

Özünde eğitimsizlik ailedeki bozukluk , şımarıklık geliyor.

Link to comment
Share on other sites

10 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

İşçi sömürüye razıysa işveren de sömürecektir.

Kapitalizm düzende en çok tartışılan noktalardan birisi bu. İşçi, adı üstünde, çalışmak zorunda olan kişi. Yani bir işe ihtiyacı var, haliyle fazla bir seçeneği yok. Hele ki herhangi bir mesleğimiz yoksa, iş bulmak hakikaten kolay değil. İşveren bakımından durum daha da farklı, çünkü seçenekleri bol. Bir işçi olmazsa, başka bir işçi bulma imkanı var.

Sömürülmek istemiyorsak, vasıflı bireyler olmak zorundayız. Yani mesleğimiz ve uzmanlık alanlarımız olmalı. Bu durumda işverenlerle oturup pazarlık yapma olanağımız olur. İşverenler aptal değil, onlara işlerine yarayan, şirketlerine fayda sağlayacak elemanlar gerek.

 

10 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Para bolken gereksiz yere sıkıldım ya diyerek mobilya değiştiren araba değiştiren , havasına tatile gidip bir şişe suya on lira ödeyen toplum, sömürü talebine olumlu cevap vermiş olur.

Sebebi ne olursa olsun, tüketici olmadan Kapitalizm pek yürümez. Tüketen olacak ki üreten olsun.

 

Link to comment
Share on other sites

35 dakika önce, kavak yazdı:

Kapitalizm düzende en çok tartışılan noktalardan birisi bu. İşçi, adı üstünde, çalışmak zorunda olan kişi. Yani bir işe ihtiyacı var, haliyle fazla bir seçeneği yok. Hele ki herhangi bir mesleğimiz yoksa, iş bulmak hakikaten kolay değil. İşveren bakımından durum daha da farklı, çünkü seçenekleri bol. Bir işçi olmazsa, başka bir işçi bulma imkanı var.

Sömürülmek istemiyorsak, vasıflı bireyler olmak zorundayız. Yani mesleğimiz ve uzmanlık alanlarımız olmalı. Bu durumda işverenlerle oturup pazarlık yapma olanağımız olur. İşverenler aptal değil, onlara işlerine yarayan, şirketlerine fayda sağlayacak elemanlar gerek.

 

Sebebi ne olursa olsun, tüketici olmadan Kapitalizm pek yürümez. Tüketen olacak ki üreten olsun.

 

Evet ama kazanç dengesi gözetilmeksizin çalışma şartları dayatılırsa adına sömürü denir.

Vasıfsız insan üretmek sömürünün başında geliyor zaten. Kişinin vasfı yoksa bedeninden başka kullanacağı bir özelliği de olmaz. O yüzden diyorlar ya , kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller.

Hani bir açıdan da haklılar. Başka bir vasfı yok ki , şef olma , ürün geliştirme imkanı yok. Sadece kirasını ödesin karnın doyursun . Evet yeterlidir bu tiplere.

Link to comment
Share on other sites

Farkında olmadan faşizmi övüyorsunuz. İşçi ile patron arasında sözlü ve yazılı bir anlaşma vardır. Bunun adına anayasa denir. İşçi az ücret almayı taahhüt eder ve kazancın çoğunun patronda birikmesini kabul eder. Ancak patron da işçiye karşı sorumludur. Onun ulaşım, sosyal çevre sağlık ve standart eğitim hizmetlerini kolaylaştırmayı taahhüt eder. Bunlar anayasada yazılıdır.

Burada büyük patron devleti yönetenlerdir. Neticede bütün maliye devletin kontrolündedir. Öyleyse işçiye vaad ettiklerini yapmakla yükümlüdür. Ulaşımını kolay , eğitim ve sağlığını dikkatli , çevresini düzenli ve temiz tutmakla yükümlüdür. İşçiye az ücret karşılığında kolay bir hayat sağlamakla yükümlüdür. Kimse patronun parasında değil zaten. İşçi gerektiğinde savaşmayı da kabul ediyor zaten.

Buna sosyal devlet denir.  Gelişmiş ülkeler bunu yapıyor. Düzenli ve kolay bir yaşam imkanı sağlıyor. Bunun karşılığında da para ve imkanların en çoğunu kendine saklıyor. Evet kimse buna itiraz etmez ki. İşte bunun yapılmadığı yerlerde sömürü vardır. Faşizmdir bunun adı. Sen hem ucuz çalışıp çok vergi vereceksin , gerektiğinde askere alınıp canını ortaya koyacaksın ama karşılığında her hizmetten gerektiği gibi yararlanamayacaksın. Vergilerinde yapılan her kamu binasında üçüncü sınıf gibi itileceksin.

Link to comment
Share on other sites

23 dakika önce, Kafir İmam yazdı:

Farkında olmadan faşizmi övüyorsunuz.

Bunu bana diyorsan, benim yazdıklarımı yanlış anlamış olmalısın ya da ben düzgün anlatamadım. Faşizmi övmedim, bilakis kapitalizm düzen nasıl işliyor ona değindim. Konumuz da bu zaten. Yani bir bakıma durum tespit yaptım, bu faşizmi savunduğum veya övdüğüm anlamına gelmez.

Link to comment
Share on other sites

23 saat önce, TTT yazdı:

"Kapital" sözcüğünün bire-bir Türkçe karşığı, "üretim değeri"dir; ürettiğiniz hizmetin ya da ürünün değeri.

Bunu, "emek" olarak da algılayabilirsiniz; ve doğru yolda yürürsünüz.

Kapitalizm sadece emek değildir.  Emek + kar + komisyon + faiz+ vergi + kira + rüşvet + reklam + borsa+ kumar vb... demektir.

Link to comment
Share on other sites

Kapitalizmi dindarlar savunur.

Gelirlerinin 40 da birini vermezlerse sevap puanı alamazlar.Bu yüzden gelir dengesizliği olmalıdır.

Kapitalizmde gelir dağılımının eşit olmaması yüzünden dilencilik  kurumları vakıflar, kiliseler, mafya, kumarhaneler  vb şeyler vardır. 

 

 

Link to comment
Share on other sites

1 dakika önce, TTT yazdı:

Keşke önce okusan da; sonra yorum yazsan!

Ne kadar saçmaladığının, farkında bile değilsin!

Seni ateistforumda da okudum.Salağın tekisin.

Kapitalizm Doğa demişsin.

Doğada var diye herşey doğru kabul edilemez.

Eşcinsellik doğada var eşcinsellik normaldir.Doğada rekabet var rekabet normaldir diyenin akıl sağlığı bozuktur.

Kapitalizm  işsizliği çözemez.Meslek sayısı/nufus her zaman  birden küçüktür.

Azınlık çalıştığı için diğerleri asalak olur. 

Araziler miras yolu ile bölünerek kullanılmaz duruma gelir.Bunu çözmek için yaptıklarıda ya en büyük çocuğa verirler yada parası olana verirler.Üretim araçları azınlığın elinde birikmesine yol açar.

Bütüncül düşünemeyen zavallının tekisin.

Gene millet meclisinde belediyelerde  sermaye sahipleri veya temsilcileri bulunur.Kanunları kendi çıkarlarına göre çıkartırlar.Yol mu yapılacak bu azınlığın oylaması ile yolun geçtiği yer seçilir.

Bireycilik yüzünden ekonomik sistem kaotiktir.Birinin yaptığını çıkarları ile çelişiyorsa diğer seçilenler yıkar.

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

8 dakika önce, TTT yazdı:

Varoş çatlağı!

Kaybol!

Senin gibiler karşı verecek bilgileri olmadığı için hakaret eder sadece. :)

 Varoşlarda kapitalizmin ürünü akıl yürütme özürlüsü.

Piramit sistemini savunursan olacağı bu.

Bireycilik kaosa yol açar.

Düzensiz yerleşim alanları düzensiz eğitim sistemi doğa katliamı vb.

Kendi sıçtığı boktan tiksindiğin gibi kapitalimizmin sıçtığı varoş tabakadan tiksiniyorsun. Elitist bozuntusu.

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, TENTEN yazdı:

Kapitalizmi dindarlar savunur.Gelirlerinin 40 da birini vermezlerse sevap puanı alamazlar.Bu yüzden gelir dengesizliği olmalıdır.

Bu iddiana katılmak zor, çünkü her müslümanın kapitalizmi savunduğunu zannetmiyorum. Bu dinde zekat mevzusunun olması, onları Kapitalizm yanlısı yapmaz. Diğer yandan bu dünyada müslümanlardan başka daha değişik dinlerde olanlar var. Mesela Budizm´de malın mülkün pek fazla bir değeri yoktur. Yani her dindar kapitalizmi savunmaz.

İnsanlar arasında gelir dağılımı eşit olsa dahi, herkesin ekonomik gücü aynı olmayacak, çünkü herkesin yaşam tarzı ve yaşadığı yer farklı. Keza eşit gelir dağılımının olabilmesi imkansıza yakın bir şey, çünkü işin içinde insanların olduğu yerde, eşitliğin olmasın pek mümkün değil.

1 saat önce, TENTEN yazdı:

Kapitalizmde gelir dağılımının eşit olmaması yüzünden dilencilik  kurumları vakıflar, kiliseler, mafya, kumarhaneler  vb şeyler vardır.

Kapitalizm, eşit gelir dağılımı olması gerektiğini iddia etmez zaten. Ona bakarsan, hangi düzen gelirse gelsin, bunun olması mümkün değil.

Link to comment
Share on other sites

2 saat önce, kavak yazdı:

Bu iddiana katılmak zor, çünkü her müslümanın kapitalizmi savunduğunu zannetmiyorum. Bu dinde zekat mevzusunun olması, onları Kapitalizm yanlısı yapmaz. Diğer yandan bu dünyada müslümanlardan başka daha değişik dinlerde olanlar var. Mesela Budizm´de malın mülkün pek fazla bir değeri yoktur. Yani her dindar kapitalizmi savunmaz.

Malın mülkün önemi olmasa dilencilik yapmazlardı.Dilenmek için zengin tabaka gerekiyor.

360_F_93544363_Zah0eiQS7V1K53wWe43gKecAQ

640px-Praying_monks_and_nuns_in_the_Budd

Sokakta dileniyorlar ama gösterişli tapınaklara sahipler. :)

Japonların harakiri yapması intihar etmesi erdemli bir eylem olarak gösterilir ama bunu patronun toprak ağalarının adının kötüye çıkmaması için yapıyorlar. 

Mafyanın çalışma şeklide aynı. :)

2 saat önce, kavak yazdı:

İnsanlar arasında gelir dağılımı eşit olsa dahi, herkesin ekonomik gücü aynı olmayacak, çünkü herkesin yaşam tarzı ve yaşadığı yer farklı. Keza eşit gelir dağılımının olabilmesi imkansıza yakın bir şey, çünkü işin içinde insanların olduğu yerde, eşitliğin olmasın pek mümkün değil.

Kapitalizm, eşit gelir dağılımı olması gerektiğini iddia etmez zaten. Ona bakarsan, hangi düzen gelirse gelsin, bunun olması mümkün değil.

Kapitalizm eşit gelir dağılımı olmasını iddia etmediği için kötü bir sistemdir.

Dönüşümlü çalışılırsa daha doğrusu az çalışma saati ile çok üretmek gelir dengesizliğini düşürmek mümkün.Günümüzde zaten herşey otomatikleşti.

Kapitalizm düşük ücret vermek için çalışma saatlerini yüksek tutup  azınlığa ölmeyecek kadar gelir veriyor.

Almanyada kuzey iskandinav ülkelerinde çalışan bir işçi çalışmayan kaç kişiye bakıyor? Dilencilik resmiyete dökülünce aklanmıyor. :)

 

 

 

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

59 dakika önce, TENTEN yazdı:

Malın mülkün önemi olmasa dilencilik yapmazlardı.Dilenmek için zengin tabaka gerekiyor.

360_F_93544363_Zah0eiQS7V1K53wWe43gKecAQ

Yanlış örnekler veriyorsun, sanki hepsi dilencilik yapıyormuş gibi lanse etmeye çalışıyorsun. Diğer dinde yaşayanlara nazaran, bu dünyadaki maddi beklentileri oldukça azdır.  Mesela bunlarda kişisel mülkiyet yoktur.

 

59 dakika önce, TENTEN yazdı:

 

640px-Praying_monks_and_nuns_in_the_Budd

Sokakta dileniyorlar ama gösterişli tapınaklara sahipler. :)

:D

Her dinin, bir ibadethaneye ihtiyacı vardır. Bu resimleri göstererek onları Kapitalizm yanlısı yapamazsın.

 

59 dakika önce, TENTEN yazdı:

Japonların harakiri yapması intihar etmesi erdemli bir eylem olarak gösterilir ama bunu patronun toprak ağalarının adının kötüye çıkmaması için yapıyorlar. Mafyanın çalışma şeklide aynı. :)

Çok fazla farklı konuya girip çıkıyorsun. Mafyanın kapitalizme karşı olduğunu söyleyen mi oldu?

 

59 dakika önce, TENTEN yazdı:

Kapitalizm eşit gelir dağılımı olmasını iddia etmediği için kötü bir sistemdir.

Dönüşümlü çalışılırsa daha doğrusu az çalışma saati ile çok üretmek gelir dengesizliğini düşürmek mümkün.Günümüzde zaten herşey otomatikleşti.

Kapitalizm düşük ücret vermek için çalışma saatlerini yüksek tutup  azınlığa ölmeyecek kadar gelir veriyor.

Almanyada kuzey iskandinav ülkelerinde çalışan bir işçi çalışmayan kaç kişiye bakıyor? Dilencilik resmiyete dökülünce aklanmıyor. :)

 

Kötü bir sistem olabilir ki hangi sistem iyi ve adaletli ki?  Tamamen karşıt bir sistem olan Komünizmin geldiği nokta belli.

Gözden kaçırdığın bir nokta var...her insan aynı zekada değil. Bu dünyada hiçkimse bir karşılık beklemeden, parmağını oynatmaz. Adam zeki, okumuş, şirket kurmuş, buluş yapmış...bunun bir karşılığı olmalı. Yoksa kimse şurdan şuraya adım atmaz.

 

Link to comment
Share on other sites

Eveet! Kaldığımız yerden sürekleyelim.

Kapitalizm diye bir oldu olmasaydı; insânlar, hâlâ bonobolara benzeyen hayvanar olabilirdi.

Bu yaşamda, bir şeyler yaratabilmek için; kişisel çıkarkar, kaçınılmazdır.

Her alanda; her yeni buluşun temelinde, kişisel çıkarlar yatar; yânî kapitalizm!

Düşünsenize; birilerinin kişisel çıkarları olmasaydı; sizinle, yine de burada sözenebilirdim.

Ama 2022 yılında değil de; belki de, 222,22,22,022 yılında görüşebilirdik.  (Elbet de uradakiler, çoktan gebermiş olacaktı! 😏)

Link to comment
Share on other sites

Karl Marx'ı bilmeyeniniz, var mı?

Kendisi; sosyalizm ve komünizm kuramının yaratıcısıdır.

Onun, çoook ünlü bir kitabı var: Das Kapital.

Eğer Marx, kimi saftirik yurttaşlarımızın sandığı gibi; sömürüyü, sömürge araçlarını ve soygun düzenini destekleseydı; bu, nasıl bir mantık olurdu?

Oysa; o, birlikte üretmeyi ve eşit paylaşımı destekliyor.

Kitabın başlığı; işte bu yüzden Das Kapital'dir.

O saftirik varoş çatlaklarına soruyorum: Meseleyi, şimdi anladınız mı?

Link to comment
Share on other sites

http://www.exponentialimprovement.com/cms/uploads/Einstein on Why Socialism.pdf

https://en.wikipedia.org/wiki/Why_Socialism%3F

 

Alıntı

 

Bugünkü haliyle kapitalist toplumun ekonomik anarşisi, bence, kötülüğün gerçek kaynağıdır. ... Bu büyük kötülükleri ortadan kaldırmanın tek bir yolu olduğuna inanıyorum, yani sosyal hedeflere yönelik bir eğitim sistemi eşliğinde sosyalist bir ekonominin kurulması. Böyle bir ekonomide üretim araçları toplumun kendisine aittir ve planlı bir şekilde kullanılır. Üretimi toplumun ihtiyaçlarına göre ayarlayan planlı bir ekonomi, yapılacak işi çalışabilecek herkese dağıtacak ve her erkek, kadın ve çocuğun geçimini garanti edecekti. Bireyin eğitimi, kendi doğuştan gelen yeteneklerini geliştirmenin yanı sıra,[330]

- Albert Einstein , " Neden Sosyalizm? ", 1949

https://en.wikipedia.org/wiki/Socialism

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

Sen, varoş ortamda doğup-büyüdüğün için; aynı aşağılık kompleksli varoş çatlağısın; tıpkı annen-baban gibi.

Arabesk'i de, çok seviyor olmalısın.

Önümüzdeki günlerde, benzer bir konuya değineceğim.

Ve sen, yine kendi varoş gözlüğünü kullananarak; senin gibi varoş kökenli saftiriklerden, örnekler getireceksin.

Varoşlardan sıvıştığında ve yeni ufuklara daldığında, göreceksin ki: "Vay anasını! Ben, koca evreni, uçsuz-bucaksız bir varoş mahâllesi sanuyormuşum! Meğerse; öyle değilmiş!"

Link to comment
Share on other sites

2 saat önce, TTT yazdı:

Sen, varoş ortamda doğup-büyüdüğün için; aynı aşağılık kompleksli varoş çatlağısın; tıpkı annen-baban gibi.

Arabesk'i de, çok seviyor olmalısın.

Önümüzdeki günlerde, benzer bir konuya değineceğim.

Ve sen, yine kendi varoş gözlüğünü kullananarak; senin gibi varoş kökenli saftiriklerden, örnekler getireceksin.

Varoşlardan sıvıştığında ve yeni ufuklara daldığında, göreceksin ki: "Vay anasını! Ben, koca evreni, uçsuz-bucaksız bir varoş mahâllesi sanuyormuşum! Meğerse; öyle değilmiş!"

Arabesk sevmiyorum.

Açtığı konudan ayrılanı da sevmem.

Sıvışma belirtilerinden biri de budur.

Varoşların beğenmediğin özelliklerini yazıp bunların sebeplerini yazar mısın?

Düşünme özürlüsü. :)

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

5 dakika önce, TENTEN yazdı:

Arabesk sevmiyorum.

Açtığı konudan ayrılanı da sevmem.

Sıvışma belirtilerinden biri de budur.

Varoşların beğenmediğin özelliklerini yazıp bunların sebeplerini yazar mısın?

Düşünme özürlüsü. :)

 

 

 

Vay be! Güldürdün beni; düşünme özürlüsü imişim, ha! 🤣

Anasayfanın altlarında bir yerde, varoşuları tartışıyoruz; bir bakıver.

Sana, liberalistler ve sosyaldemokratlar doğrultusunda, bir öykü anlatayım.

Ötekikent ve Berikikent'i birleştiren iki yol var. Birisi, eski yoldur; eğik-bükük ve yamaçlı bir yoldur. İkincisi ise, bir çizgi gibi; doğrudan ilerleyen bir otoyorldur. Bu otoyol, köprülü-tünelli olduğu için; hiç bir engeli olmaz.

Liberalist ve sosyaldemokrat, aynı yolda; yan-yana ilerlerler.

Bir noktaya geldiklerinde ise; liberalist, ileriye doğru bakar; bir trafik kazâsı görür. Direksiyonu, yana kırar ve eski yola girer.

Liberalist ile yan-yana ilerleyen sosyaldemokrat, aynı trafik kazâsını görür; ama umursamaz ve ilerler.

Liberalist, otuz dakîka diye planladığı mesâfeyi; kırk dakîka sonra aşar; ve gideceği noktaya varır. Yalnızca on dakîkalık süre kaybı olur.

Liberalist, Berikikent'e vardığında; sosyaldemokrat, hâlâ sıkışık trafikte beklemektedir!

Bu öyküde, iki kişiyi aktarıyorum.

Sosyaldemokrat, yalnızca kara ve ak bilir. Bu iki görüntünün arasında, milyarlarca farklı tonun olabileceğni anlayamaz.

Liberalist ise,;o milyarlarca farklı aratondan da yararlanır.

Buradaki sosyaldemokrat, senden başkası değildir. 😃

Kıt beyinli yaratıklar, bir şeyler saçmalıyorlar!

Sen ise; o kıt beyinli yaratıkları alkışlıyorsun!

Soyaldemokratlar, beş yaşındaki çocuklar gibidirler; her saçmalığı alkışlarlar!

Liberalist ise; hızlı ve derin düşünür.

Not: Yukardaki Marx örneğini, bir kez dahâ oku. Anlayacksın ki; Marx bile, bir kapitalist idi. Ama onun kapitalizm anlayışında, kommünlük (tektip insân) yatar.

Kommünlük anlayışında ise; hiç bir alanda ilerlenilmez! Orada, bilim olmaz; teknik olmaz; felsefe olmaz... Hiç bir şey olmaz!

Link to comment
Share on other sites

22 dakika önce, TTT yazdı:

Vay be! Güldürdün beni; düşünme özürlüsü imişim, ha! 🤣

Anasayfanın altlarında bir yerde, varoşuları tartışıyoruz; bir bakıver.

Sana, liberalistler ve sosyaldemokratlar doğrultusunda, bir öykü anlatayım.

Ötekikent ve Berikikent'i birleştiren iki yol var. Birisi, eski yoldur; eğik-bükük ve yamaçlı bir yoldur. İkincisi ise, bir çizgi gibi; doğrudan ilerleyen bir otoyorldur. Bu otoyol, köprülü-tünelli olduğu için; hiç bir engeli olmaz.

Liberalist ve sosyaldemokrat, aynı yolda; yan-yana ilerlerler.

Bir noktaya geldiklerinde ise; liberalist, ileriye doğru bakar; bir trafik kazâsı görür. Direksiyonu, yana kırar ve eski yola girer.

Liberalist ile yan-yana ilerleyen sosyaldemokrat, aynı trafik kazâsını görür; ama umursamaz ve ilerler.

Liberalist, otuz dakîka diye planladığı mesâfeyi; kırk dakîka sonra aşar; ve gideceği noktaya varır. Yalnızca on dakîkalık süre kaybı olur.

Liberalist, Berikikent'e vardığında; sosyaldemokrat, hâlâ sıkışık trafikte beklemektedir!

Bu öyküde, iki kişiyi aktarıyorum.

Sosyaldemokrat, yalnızca kara ve ak bilir. Bu iki görüntünün arasında, milyarlarca farklı tonun olabileceğni anlayamaz.

Liberalist ise,;o milyarlarca farklı aratondan da yararlanır.

Buradaki sosyaldemokrat, senden başkası değildir. 😃

Kıt beyinli yaratıklar, bir şeyler saçmalıyorlar!

Sen ise; o kıt beyinli yaratıkları alkışlıyorsun!

Soyaldemokratlar, beş yaşındaki çocuklar gibidirler; her saçmalığı alkışlarlar!

Liberalist ise; hızlı ve derin düşünür.

Not: Yukardaki Marx örneğini, bir kez dahâ oku. Anlayacksın ki; Marx bile, bir kapitalist idi. Ama onun kapitalizm anlayışında, kommünlük (tektip insân) yatar.

Kommünlük anlayışında ise; hiç bir alanda ilerlenilmez! Orada, bilim olmaz; teknik olmaz; felsefe olmaz... Hiç bir şey olmaz!

Senden öykü istemedik.

Dindarlar gibi kurgu uyduruyorsun.

Sosyal demokrasi ile sosyalizmi karıştırıyorsun.

Liberalizm bireyciliği temel alan sözde özgürlüğü temel alan sistmin adıdır. Kapitalizm ile arkadaştır.

Sosyal demokrasi zenginden alıp fakire dağıtan sistemin adıdır.

Herkesi üretime dahil etmez.

Sosyal demokrasi uygulanan ülkelerde üretim araçları bireylerin elindedir.

Sosyalizmde topluma aittir.

Git iyi oku çürümüş beyinli.

Yumuşaltılmış kapitalizmi sosyalizm sanan dangalak.

Sosyalizmde ayrıca temsili demokrasi uygulanmaz.Temsili demokrasi adı üstünde azınlığın demokrasisi.

Doğrudan demokrasi uygulanmalıdır.

Padişahlık gibi babadan oğula geçen devletçiliği uygulayan ülkelerde bu yüzden sosyalist değildir.

Atatürk' ün devletçiliği sosyalizm değildir.Karma ekonomidir.Özel şirketler vardır.

Nasyonal sosyalizmin adının içinde sosyalizm var geçiyor diye sosyalizm zannedenlerde salaktır. Üretim araçları gene bireylerin elindedir. 

Karşı oldukları Alman olmayan işverenlerdir.

Varoş kenar mahalleler demektir.

Kapitalizmin kaotik düzensiz şehir planlaması ile oluşur.

Geliri az olduğu için işverenler gibi iyi eğitimde almazlar.

Evlerini gene gelirleri az olduğu için derme çatma yaparlar.

Sağlık adalet sistemide parayı veren düdüğü çalana çalıştığı içinde sorunlarını çözemezler.

Çözmek için mafya  gibi yapılaşmaya sarılırlar. 

Kısa yoldan köşeyi dönmek içinde hırsızlık,uyuşturucu, kadın ticareti, kumar vb şeylere yönelirler.

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

18 dakika önce, TTT yazdı:

Seni, hiç de yanlış anlamamışım.

Gittiğin yolu sürdür, varoş çatlağı!

Takılı plak gibi tekrar takrar aynı seyi sayıklamaya başladın.

Bilgi  yok ki.

Varoştan çıkıp varoş insanlarını alaya alan salağın tekisin.

Nedenleri araştırma yok.

Nedenleri yazmaya başlarsan ucu kapitalizmine dokunacak.

Debelen dur kapitalizmin bok yığını içinde.:)

 

 

 

 

 

  • Haha 1
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...