Jump to content

Bilimin Halka İndirilmesi


mantik

Recommended Posts

Bilim günümüzde gittikçe özelleşmiş ve çok az kişinin anlayabildiği bir alan. Herhangi bir bilim dalını doğru dürüst anlayabilmek için doktora düzeyinde eğitim gerekiyor o alanda zaten. Doğru dürüst anlamayı bırakın, temel kavramları anlayıp, o alanda ne oldup bittiğini takip edebilecek düzeyde öğrenmek bile zor bilimi.

Aslında o şeklinin çok zor olmaması gerekirdi. Yani en az lise düzeyinde bir eğitim alıp, sonra da popüler bilim dergileri ve kitaplarını takip edenlerin öğrenebileceği düzeyde bir bilim aşinalığından bahsediyorum. Bunun nispeten kolay ve yaygın olması beklenirdi. Ama öyle değil malesef hepimizin bildiği gibi.

Çünkü lise mezunu olmak bile mesela, o düzeyde verilen eğitimin zihinlere kalıcı bir şekilde yerleşmesine yetmiyor. Hatta orada öğretilen temel bilimsel kavramlar bile doğru dürüst öğrenilmeden lise bitirilebiliyor. Sonuçta da mesela momentum korunumu, entropi, dalga-parçacık ikilemi gibi lise fiziğinde sözde öğretiliyor olması gereken konuların pek çoğundan habersiz kalıyor lise mezunlarının çoğu. Ya da güneş sisteminin, galaksinin ve tüm evrenin birbirine göre göreceli büyüklükleri gibi kavramlardan habersiz oluyor pek çok kişi. Veya hücre mi büyüktür atom mu gibi sorulardan afallayabiliyorlar.

Bunlar çok mu önemlidir diye sorulabilir. Sınırı nerede çizmek gerektiği belki tartışılır, ama toplumda bilime belli bir düzeyde aşinalık çok temel bir gereklilik bana sorulursa.

Çünkü bunun herkesi ilgilendiren, ve içinde yaşanan ülkeyi, hatta tüm insanlığı etkileyen yönleri var. Evrim teorisine karşıtlığı düşünün mesela, ve bunun bir ülkenin bilimsel geleceğine olan etkisini. Ya da güncel konular olarak, aşı karşıtlığı ve küresel ısınma gibi konuları düşünün.

Temel bir bilimsel eğitim almış, ama bu eğitimin vermeyi umduğu birikimi hakkıyla edinebilmiş, ve sonra da kendisini güncel tutabilmek için arada bir de olsa popüler bilim dergi ve kitaplarını takip etmiş, belgeseller izlemiş bireylerden oluşan bir toplumda, ne aşı karşıtlığı bu düzeyde olurdu, ne de küresel ısınmaya olan inançsızlık. 

Bunlar ise tüm toplumu, ve hatta tüm insanlığı ilgilendiren konular. Aşı karşıtlığının bu derece yaygınlığı, bir toplum sağlığı problemi. Aşı karşıtları yüzünden pandeminin önüne geçilemiyor. Ya da küresel ısınma konusundaki bilgisizlik ve inançsızlık, bu konuda gerekli adımların politikacılar tarafından atılmasını önlüyor, sonuç olarak da gelecek nesilleri ve insanlığın geleceğini tehlikeye sokuyor.

Yani bu kadar hayati sonuçları var bilimsel konulara aşinalık meselesinin. Bu yüzden de bilimin halka indirilebilmesi gerekiyor. Ama bu bir türlü becerilemiyor. Bunun nedenlerini iyi inceleyip anlamamız gerek. Bu gözardı edilebilecek bir problem değil çünkü. Çok ciddi bir konu. İnsanların ciddi zannedip kafa yorduğu pek çok konudan çok daha önemli bir konu. Ama önemini bile anlatamıyoruz, çünkü onun için önce o bilimsel cehalet sorununun üstesinden gelmek gerek. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu anlatabilmek için bile önce o sorunun üstesinden gelmek gerekiyor çünkü. Bir kısır döngü yani. 

Bu konuyu sıkça düşünürüm. Elden neler gelir, neler yapabiliriz diye kafa yorarım. Çeşitli fikirlerim var. Ama toplu bir çaba gerektiren bir konu bu. Bu problemin ciddiyetini gören herkesin katılması gereken bir çaba. Tek başına üstesinden gelinebilecek bir konu değil.

Fırsat buldukça, bu başlık altında bu konudaki bazı fikirlerimden bahsedeceğim.

Link to comment
Share on other sites

  • mantik başlığı Bilimin Halka İndirilmesi olarak değiştirdi

Ortalama bir vatandaşa bilim ve bilimsel prensipleri yeterince öğretmek istiyorsak nasıl bir yol izlemeliyiz?

Bu konuda şimdiye kadar harcanan çabaların çoğundaki temel sorunlardan biri bilimin zor olduğu ve sadece uzmanların bileceği birşey olduğu fikri ile savaşılmaması. Yani halk böyle düşünürken, bilimi halka indirmeyi görev edinmiş popüler bilim yazarları ve benzerleri de bu önyargıyla çarpışmak için birşey yapmıyor, tam tersi içten içe hoşlarına bile gidiyor bilimin o tür bir elit uğraş olarak görülmesi, ve dolayısıyla kendilerinin de o saygın ve elit dünyadan sayılmaları. Halbuki, bu konu aşılması gereken temel psikolojik engel bana göre.

Elbette bilimde gerçek uzmanlık çok uzun yıllar sürecek bir eğitimi ve büyük bir özveriyi gerektiriyor. Bundan kimsenin şüphesi yok. Ama temel bilimsel prensipleri bahsettiğimiz düzeyde anlamak hiç de o derece uzun sürecek bir iş değil, ve o derece zor bir iş değil.

İnsanlar bunun zor olacağını farzettikleri için hiç ilgilenmiyorlar bile. Aynı zamanda bu karar konusunda kendilerini iyi hissedebilmek için, bilime ve bilimle uğraşanlara karşı başka önyargılar da geliştiriyorlar. Filmler, diziler ve popüler medya da bu önyargıları pekiştiriyor sürekli. Bu önyargılardan kastettiğim, bilimle ve bilimsel konularla uğraşanların, bu konulardan anlayanların, inek, sosyal açıdan tuhaf, topluma ayak uyduramayan, bu konuda iyi olup günlük hayatla ilgili diğer her konuda kötü olan kişiler olarak lanse edilmeleri. Filmlerdeki tipik yakıştırmalardan bahsediyorum. İngilizce tabiri ile "nerd"ler ile, "popüler" gençler arasındaki o ayrım mesela. 

Bu konu, eskiye göre daha iyi aslında günümüzde. Yani son dönemleri filmlerinde ve dizilerinde "nerd"ler eski zamanlara göre daha saygın kişiler. Hatta pek çok durumda artık hikayenin asıl kahramanları falan durumundalar. Ama bunun yine de farklı ve ayrıcalıklı bir durum olduğu ve diğerlerinin bilim konusunda benzer anlayış düzeyine ulaşamayacağı hala temel bir kabul ve hala zihinlere işlenen bir önyargı.

Bu konu böyle algılandığı sürece, çoğu kişinin de bilimi ve bilimsel konuları öğrenme ve anlama konusunda yeterli motivasyonu olmayacaktır.

Dolayısıyla, popüler bilim yazarları ve bilimi halka indirmeyi prensip edinmiş kişilerin dikkat etmesi ve savaşması gereken konulardan biri bu.

Hatta, bilimsel prensipleri anlatmaya ayrıcakları vakit kadar, belki daha fazlasını bu önargıları kırmak için ayrımaları gerek bana göre.

Bilimle ilgilenmeyen, bu işi ineklere ait görüp kendisini bu konuda hem yetersiz gören, hem de bu konuda uğraşmayı tercih edilmez bir aktivite olarak gören gençlerin nasıl olup da bu konuları kolayca öğrenip herkesi şaşırttığını, ve popülaritelerinden de birşey kaybetmediklerini gösteren, bu tür hikayeleri ve temaları işleyen yeni diziler, filmler, youtube videoları, vs yapılmalı. 

Bilimle ve bilimsel konularla ilgilenmek, ingilizce tabiriyle "cool" hale getirilmeli.

Gençlerin gözünde iyi ve popüler bir uğraş olmalı yani.

Başlangıç noktası bu olmalı. Daha gerisi de var. Onları da ayrıca, başka zaman yazacağım.

 

Link to comment
Share on other sites

  • 1 ay sonra...

Bence bilgi öğretilmez, öğrenilir. Bu yüzden yeterliliği olmayanlara illa ki birşeyler öğretmek aslında insanlığa kötülüktür. Yetersiz insanların sayısını artırmaktır. İnsan dışındaki canlılar kendileri öğrenirler. Öğrenemeyenler ortamdan ayrılırlar.

Burada insanlık adına bilginin önünde en önemli engel ise devletlerdir. Kimin neyi nasıl ogrenecegine karar verme hadsizligine kalkisarak insanlığın gelişimini kısıtlamaktadirlar. Yetenekli insanların bulgularina el koyarak bilgiyi toplumdan çalıp gizleyenler yine devletlerdir. Toplumdaki zeki insanların ürettiği bilgiyi alarak tabela okumasını bile beceremeyen bir geri zekalinin hizmetine sunmak ne kadar akıllıca olur ki?

 

Bırakalım onlar bilginin peşinde kossunlar. Böylece becerikli insanlarin emekleri üzerinden zengin olan bir yığın asalak ortadan kalkar.

Link to comment
Share on other sites

İnsanları peşinden sürükleyen şeyler 3 boyutlu görsel modellemeler.

Filmler, animasyonlar, resimler gibi.

Bilim 2 boyutlu yazı, simge, sembol ve rakamlar kullanır.

 

Bilimde yağmurun yağması yazı ile anlatılır, formülle açıklanır.

Ama insanların çoğu yazıyı beyninde 3 boyutlu modellemeye dönüştürecek zekada değil.

İşte bu yüzden kısıtlı bir ortamda az verimle kısır bir döngü oluşuyor.

 

Aptalları okumaya ve okuduklarını modellemeye teşvik etmek, bir gorili ev yapmaya teşvik etmek gibi.

Link to comment
Share on other sites

Maslow denen bir adamımız var. İhtiyaçlar hiyerarşisi piramidi adı verilen piramidimizde temel ihtiyaçlar karşılanmadan diğerlerinin olamayacağını söylüyor. Katılıyorum buna aslında. İnsanlar karınlarını doyurup güvenli bir çatı altında olacak ki yavaş yavaş diğer şeyleri düşünebilsin. Ayrıca Universe 25 deneyi bence bizim neden bu durumda olduğumuza güzel bir örnek teşkil ediyor. 

Bana kalırsa bilimin halka indirilebilmesinin en iyi yolu merakı ve bilme isteğini körüklemektir. Daha küçücükken başlayan merak denen şey söndürülüyor. Benim gibi manyaklarda işe yaramıyor sadece bu. İş küçüklükten başlıyor yani. Biraz da aslında insanın içinde olması meselesi de var. Herkes bilimle ilgilenmek zorunda değil ancak temel düzeydeki konuların bile doğru düzgün anlatılmadığı bir ülkede bilim geliştirilemez. 

Onun dışında en büyük iş, paylaşmasını bilmeyen ve öğrencinin canını yakmak isteyen egoistlerin yok edilmesi olmalı. Bilgin varsa paylaş işte ne duruyorsun? Ego kasma aracı olarak bilim ve bilgi paylaşılmadığı sürece bir halt olamaz. Bir hocaya mail atarken cevap gelmeme durumu da var ne yazık ki. Evet bilmiyor olabilirim sana atılmayacağını belki ama en azından bunu bile açıklasan yeter bana. 

Bence önce çocukların merakı ve bilme isteği körüklenmeli. Bununla bile başlasak yeter. 

Link to comment
Share on other sites

15 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

İnsanları peşinden sürükleyen şeyler 3 boyutlu görsel modellemeler.

Filmler, animasyonlar, resimler gibi.

Bilim 2 boyutlu yazı, simge, sembol ve rakamlar kullanır.

 

Bilimde yağmurun yağması yazı ile anlatılır, formülle açıklanır.

Ama insanların çoğu yazıyı beyninde 3 boyutlu modellemeye dönüştürecek zekada değil.

İşte bu yüzden kısıtlı bir ortamda az verimle kısır bir döngü oluşuyor.

 

Aptalları okumaya ve okuduklarını modellemeye teşvik etmek, bir gorili ev yapmaya teşvik etmek gibi.

İlgi ve heves birbirinden ayrı değerlendirilmeli diye düşünüyorum. Üç boyutlu modellemeler herkesin dikkatini çekebilir ama onun kodlamasini yapmak çoğu kişinin istemeyeceği bir iştir. 11011001 kodları oluşturup sanal ortama girmek .. örneğin kare kodun oluşturulması japon arastirmacinin 10 yılını almış. Robotlara insan hareketlerini taklit ettirmek 50 yıldır hala yazılıyor.

 

Bence toplumda bilgi adına kesin çizgiler çekilmeli. Matematik fizik bilmeyeni sayısal bölümlerden , dili ve konuşmayı bilmeyeni sözel bölümlerden mezun etmemek gerek. İlköğretim 8 yılda sinirlanmamali , gerekirse 20 yıl ilkokulda okutulmali insanlar. 20 yil  okumak istemeyen  3. Sınıf vatandaş konumunda bırakılarak sosyal hakları herkesle aynı olmamalıdır. 

 

Gelecekte sınıflar bu şekilde oluşmalıdır. Günümüzdeki gibi aptallara sözde bilim satan kapitalist sistemde sınıf ayrımı tamamen para ölçütüne göre yapılmaktadır. Bu da asalaklarin sayısını artırıyor. Çünkü bilgi aileden çocuğa miras kalmazken para miras kalıyor.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...