Jump to content

Beyin Ile Zihin Farki/Iliskisi


evrensel-insan

Recommended Posts

Beyin ile zihin iliskisi ve birinin digerinden farki metafizigin varliksal/ontolojik felsefelerinin indirgemeci, determinist monist/dualist "birini otekine tercih eden/birini digeri bunyesinde yok eden" sartlanmis cagdisi yanasimi ile algilanmaz.

Herseyden once bu iki kavramin ne oldugunu ve birinin digerinden farkini algilamak icin; ikisi arasindaki farki algilamak ve farkina varmakgerekir.

Beyin, bir complex dinamik sistemdir. Iste bu complex ve dinamik sistemin her turlu soyutlama, soyut degerlendirme, soyut degerleme ve soyut temeli; zihin denen merkezden gelir.

Basta zihnin beyinden bagimsiz olmadigini ve ondan ayruilamayacagini zaten zihnin tanimi ortaya koyar.

Zihin, beyni kkullanarak kendini algilayan/algilatandir.

Zihnin bu taniminin yaninda bir de beyin temelli islevi vardir, o da;

Zihin sadece beyni kullanmak ile kalmaz, beyni degistirirde.

Iste bir kisinin yasam suresince, algi bilgi ve buna bagli olarak ideolojisi inanci izmive her turlu etik v.s. degerinin kaliciligi sorgulanmazligi ya da degisimini en guzel acikliyan da budur.

Yaani kisinin zihin olarak ideolojisi inanci izmi ve etik v.s. her turlu degeri degisime ugradikca, bu degisim beyni de degistirerek kisinin algisini bilgisini de degistirir.

Iste bu farkindaligin degisimine de bilinc degisimi ya da kazanimi denir.

Ayrica hafizada yer edenlerin kaliciligi ya da unutkanligi da bu algi ve bilgi temelindeki kullanim ve paylasimin onemi etkisi ve ilgisi temelinde degisime ugrar.

Iste bilimin bilissel temelinde, zihin farkina varmak ve zihin/beyin iliskisindeki zihnin kendine ozgu farkindaligini algilamak ve bilincinme varmak "zihnin beyni kullanarak kendini algilamasi" temelinde, kisinin bu farkindaliginin kendi beynine yonelmesini ve fark ettigi algiladigi zihnini, beyni uzerinde kullanarak beynini degistirebilmesini saglar.

Bir yerde bu "evrimci ve devrimci sorgulama" basliginda aciklanmistir.

http://forum.dusuncedunyasi.net/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/?p=4485

Kisaca bir kisinin zihninin farkindaligi, ancak kisinin "kendi beynini kullanarak algilamasi" ile mumkundur.

Bu algilama saglandiktan sonar da kisi zihnine hukmederek ideolojisini inancini izmini etik v.s. degerlerini sorgulayabilir ve bir rahatsizlik, sorun yasarsa ya da zarar gorurse de bunlari ya degistirir, ya da kavram temelinde serbesdte erdirerek bunlara bagimliliktan kurtulur.

Iste bu temelde zihnin farkindaligi ve algilanmasi cok onemlidir.

Evet, evrimci sorgulama ile yani bilincaltinin yasadigi bir sorunun gordugu zararin ve rahatsizligin zorlamasi ile de bilincsiz olarakkisiler, ideoloji inanc izm ve de etik v.s. degerlerini ve algi ve bilgilerini degistirebilirler.

Yalniz burada beynin bu degisimi kisi tarafindan bilincli olarak saglanmadigindan, beyin bu degisime karsi mucadele eder ve belki de kisiyi "caydirarak" bu degisimden ali koyar, ya da degisim bilince cikmadan, geri tepebilir.

Evet her turlu degerlerimiz ile bugun beyni algilamamiz bilimsel olarak kacinilmazdir.

Onemli olan ise zihnin algilanmasi ve beyinden farkinin ortaya konulmasi ve beyin uzerindeki degisim etkisinin farkindaligi ve bilinci temelinde, kisinin beynine getirecegi degisim, yenilenim, gelisim, cagdasliktir.

Bu da kisi Adina yeni bir algi yeni bir bilgi yeni bir deneyim/tecrube edinme ve herseye yeni bir bakis acisidir.

Hele birde bu bilisselligin kisi tarafindan ....e goresi belirlense, iste o zaman kisinin birey bilincinin varligi ve neyi neden ve nasil yapmak istediginin de kisininm farkindaliginda ve bilincinde gerceklesmesi ve de bunun kisice algi ve bilgi ve de deneyim/tecrube temelinde dile getirilebilmesi kacinilmazdir.

Kisaca kisi kendi zihnini algiladiginda beyninde yer etmis her turlu kavramsalbilgisini sorgulayabilir ve degistirebilir.

Yani hic bir sey dogumdan gelen bir kalicilik dogal mutlak bir soyut ya da somut kadercilik, teslimiyet ve caresizlik icermez.

 

 
Link to comment
Share on other sites

Beyin  böbrek gibi, karaciğer gibi bir organdır.

Böbrek idrar üretirken beyin düşün üretir. Tabii başka işlevleri de vardır.

Beynin düşün üretme ve onları depolama yeteneği zihindir.

Peki sen, zihnin beyni kullanarak kendini algilamasina ve bireyin de zihnine hukmederek orda yerlesmis soyutlari sorgulamasina ve de degistirebilmesine bunun da beyni degistirdigine ve boylece algi bilgi bilinc ve farkindaligin da degistigine ne diyorsun?

Link to comment
Share on other sites

Zihin beyinden ayrı bir antite değil ki beyni kullanarak kendini algılasın.. Onları birbirlerinden soyutlayamazsın.

İdrarı nasıl böbrekden soyutlayamazsan, düşünleri de beyinden soyutlayamazsın. Zihin beynin bir fonksiyonudur.

Karaciğer nasıl safra üretiyorsa beyin de düşün üretiyor. O düşünlerle kendini algılıyor.

Beynin anılarını değiştirmesi bir hastalıktır. Anıların zamanla kaybolması bir tür yaşlanmadır.

Olmayan anıların ortaya çıkması halusünasyonlardır. Bazıları ciddi akıl hastalıklarıdır.

Link to comment
Share on other sites

Zihin beyinden ayrı bir antite değil ki beyni kullanarak kendini algılasın.. Onları birbirlerinden soyutlayamazsın.

Ben soyutlamiyorum, beynin zxihinden farkini ortaya koymak, birini digerinden soyutlamak degildir.

 

İdrarı nasıl böbrekden soyutlayamazsan, düşünleri de beyinden soyutlayamazsın. Zihin beynin bir fonksiyonudur.

Idrar ile bobren ayni midir, yoksa bir birinden farkli midir. Iste bein ile zihin ayni degildir, biribirinden farklidir.

 

Karaciğer nasıl safra üretiyorsa beyin de düşün üretiyor. O düşünlerle kendini algılıyor.

Beynin anılarını değiştirmesi bir hastalıktır. Anıların zamanla kaybolması bir tür yaşlanmadır.

Olmayan anıların ortaya çıkması halusünasyonlardır. Bazıları ciddi akıl hastalıklarıdır.

Tamam da burada beyini zihinden soyutlamak ya da ayirmak soz konusu degil. Sadece birinin digeri olmadigi ve biribirinden farkli olmalari soz konusu. Ayni bobrek idrar gibi, kas sinir gibi ya da tum vucudun her biribirinden farkli fakat ayri olmayan organ ve uzuvlari v.s. gibi.

 

Ben anilardan bahsetmiyorum. Soyut degerlerden bahsediyorum.

 

Mesela bir kisinin in ancli iken zihnmi ve beyni nasil davraniyorsa; ayni kisi inancsiz olsdugunda tamamen farkli davranir. Farkli dusunur farkli bilgilenir, farkli fark eder, farkli tartisir, farkli algilar v.s.

Link to comment
Share on other sites

Beyin olmadan zihin olmazsa, beyin ile zihin birbirleri ile ilgili şeylerdir.

İdrar böbreğin fonksiyonudur. Bu durumda zihnin de beynin fonksiyonu olması zorunluğu vardır.

İnançlı ve inançsız kişilerin davranışları farklı olsa da, inançdan sorumlu beyin yöresi inançlı ve inançsızda aynıdır.

Link to comment
Share on other sites

Beyin olmadan zihin olmazsa, beyin ile zihin birbirleri ile ilgili şeylerdir.

İdrar böbreğin fonksiyonudur. Bu durumda zihnin de beynin fonksiyonu olması zorunluğu vardır.

İnançlı ve inançsız kişilerin davranışları farklı olsa da, inançdan sorumlu beyin yöresi inançlı ve inançsızda aynıdır.

Bir seyin bir seyden farkini ortaya koymakile bir seyi bir seyden soyutlamak/ayirmak fasrkini biliyor musun?

 

Mesela "inanir inancsizdan farklidir" ile,

 

"Inanir inancsizdan ayridir" farki nedir.

 

Berden bilkiyorsun ayni oldugunu?

 

Bir inancli, inanc karsiti, inancsiz ve inancdisi ayni mi dusunur?

 

Bir kisi bu dort deger asamasini gectiginde her biri arasindaki beyin ve zihin yeti ve fonksiyonlari farki nelerdir ve nerden kaynaklanir?

 

Ayrica matematikte, x'in fonksiyonu y; sadece x eliyle ifade edilir.

 

Bu evrensel-insan zihniyetinin ortaya koydugu yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin kokensel ve temelsel sorununun evrensel sembollerinin dogal/fenomenal zihniyetin sahte egosu ve erkeksel karakterinin, temelini teskil eder.

 

Diger temelde, Y'nin x ve x i

 

X in de x ve y yi icermesidir.

 

Yani burdan "one mind" olan x'in ne kendisinin ortadaoldugu ne de fonksiyonu y nin kendisinin ortada oldugu ortaya cikar.

Link to comment
Share on other sites

Beyinde inançtan ve maneviyattan sorumlu yöreler vardır.

İnançsızlarda da o yöreler vardır, sofu bir inancı olanlarda da..

Aynı yöreler hem inançtan sorumludur hem de inançsızlıktan.

Buna anlaşılmayacak ne var?

Ilk cumlen olduykca sasirtici ve tamamen bilim disi.

 

Sanki insanoglunun inanc ile dogduguna isaret ediyor.

 

Inanc sadece ve sadece yasamdan ogrenilir. Ya ogrenilen pozitif olarak kisice korunur, ya da karsi cikilir ve terd edilir.

 

"Maneviyat" kavrami ile de neyi kast ettigini anlayamadim. Eger dini bir icerigi varsa, o da yasamdan ogrenilir.

 

Insanoglu kavramsal bilgi olarak her turlu soyut ve somut adi, tanimi kavrami yasamdan ogrenir.

 

Burada anlasilan tek sey tum yazdiklarini bilimselolmadigidir.

Link to comment
Share on other sites

Sen bilmediğin her konuyu bilim dışı yaparak, eksikliklerini kapatmaya çalışıyorsun..

 

 

http://www.ateistforum.org/index.php/topic/60754-dinler-ve-maneviyat/?hl=maneviyat

Neyse ilk cumlen ile yine kendi ozelligini desifre etmissin.

 

Maneviyat:- 

  Maddî olmayan, manevî şeyler 

demektir.

 

Maddi olmayan manevi seyler algi olarakiki tuirludur.

 

Birincisi, moral, halet-i ruhiye v.s. temelli psikolojik durum.

 

Ikincisi fizik otesi olan ruhsa ldurum.

 

Bunlardan hangisi ve konunun bilimsel olarak kavram temelinde "beyinde sorumlu yorelerin varligi" ne demektir? 

Link to comment
Share on other sites

Soyutlamak eylemini "soyutlama ve soyutculuk"  farki olarak cok iyi algilamak gerekir.

 

Soyutlamak, bilimin ana eylemlerinden biriyken, soyutculuk tam da bilimdisi olan akilciligin inanc ve ideolojileridir. Genelde metafizik yani varliksal karakterdedir. Etigi/estetigi de icerir.

 

Bir nesnenin herhangi bir özelliğini diğerlerinden ayırarak tek başına ele alan ansal işlem felsefede soyutlama olarak adlandırılır.Bir bilgi yöntemi olarak, soyutlamayı insan zihni yapar. Ancak diyalektik soyutlama anlayışı ile idealist soyutlama anlayışı birbirine tamamen zıtlık gösterir.

Gerçekte soyutlama, bilme sürecinde zorunlu bir yöntemdir. İdealizme düşmeksizin gerçekleştirilen soyutlama, bilimsel soyutlamadır.Kavramlar, soyutlamalarla elde edilirler. Ama nesnel gerçeklerle denenir ve doğrulanırlar. Soyut kavram ve düşüncelerin hakikiliklerinin ölçütü insansal pratiktir. Soyutlamada aşırılığa varmaya ya da soyutlamaları kötüye kullanmaya soyutçuluk denir.
 
Bilişsel bilim, zihin ve zekânın işleyişini ele alan, zeki sistemlerin dinamiklerini ve yapılarını araştıran disiplinler arası bir yaklaşımdır.Çok geniş bir alanı kapsamasından ötürü bilişsel bilim alanında çalışan araştırmacıların bilişsel psikoloji, dilbilim, sinirbilim (neuroscience), yapay zekâ, dilbilim, antropoloji ve felsefe gibi alanlarda temel bilgilere sahip olması beklenir.
Link to comment
Share on other sites

Çaresiz bir durumda bir takım felsefi kuralların ve ilkelerin içinde kaybolup gidiyorsun.

Şu şudur bu budur..Şöyle olursa böyle olur. Buna şu denir..

Bu kısıtlamalar senin bütün yaşamını işgal ediyor.

Kurtul onlardan. Aklını özgür kıl..

Serbest dusunur, freethinker ve free thinker oldugumu hatirlatirim.

 

Yani ben hic bir sekilde bir inancin ideolojinin, politikanin v.s. ya da tutucu bir etigin ya da bir kavramin felsefenin v.s. tutsagi degilim.

 

Ustelik, tum serbestligim gelisen degisen ve yenilenen caga uygun degisiyor, gel;isiyor ve yenileniyor.

 

Ayrica unutma bir seyin ne oldugunun farkina bilgisine ve bilincine varmak, ondan kolayca kurtulmayi ve arinmayi sagliyor.

 

Eger bir kavramin cagdas olarak anlam ve icerigini bilmezsen, ondan kurtulamaz ve beynini serbeste erdiremezsin.

 

Yani tam senin oneredigini ben yapiyorum, sen ise yapamiyorsun.

 

Cunku mesela basta madde kavraminin tanimini anlam ve icerigini ortaya koyamiyorsun ki, bu kavramdan serbest kalabilesin.

 

Sonucta bir kavramdan serbest kalmak, ona olan tarafli ifade bagimliligindan (materyalist ya da degil) kurtulmak demektir.

 

Zaten bunu algilayabilirsen, asil kurtul dedigin ve ozgur kil dedigin mumkun olur.

 

Yani kavramin disindan kavrama bagimlikalmadan onu kavram olarak degerlendirebilirsin.

 

Aksi yani kavrama bagimlilik sadece onun tarafli ifadesidir.

 

Mesela inanc kavramindan serbeste ermek demek, bu kavrami her turlu sorunu ile birlikte inanc disindan ortaya koymak demektir.

 

Inanc kavramina bagimlilik ise onu inancsizliga ya da inancliliga bir taraf olarak tasimaktir.

 

Iste inanc kavramindan serbestlik ve inanc kavrami ile ilgili disindan serbestce dusunebilme, ancak bu kavramin cagdas, her yonlu anlam ve iceriginin bilinmesi ile mumkun olur.

Link to comment
Share on other sites

Bunların çoğu senin önyargıların. Onların öyle olduğuna o kadar çok inanıyorsun ki, kısır bir döngüde olduğunun farkında değilsin.

Ve işin acı tarafı, o konularda yazılanları ya anlamıyorsun ya da doğru değerlendiremiyorsun.

Bunlar senin idiosenkronizilerin.. Değişmen zor.. Benden duymamış ol...

Link to comment
Share on other sites

Bunların çoğu senin önyargıların. Onların öyle olduğuna o kadar çok inanıyorsun ki, kısır bir döngüde olduğunun farkında değilsin.

Ve işin acı tarafı, o konularda yazılanları ya anlamıyorsun ya da doğru değerlendiremiyorsun.

Bunlar senin idiosenkronizilerin.. Değişmen zor.. Benden duymamış ol...

Neyse burada cok acik ve net bir noncognitivizm gozlemi aliyorum.

 

Cagdas olmak etik olmak bilimselve bilissel olmak ve daimi beyinde yer alani sorgulamak ve cagin yenilenisine gore yenilemek, sorgulanmazlari sorgulanir kilmak, bilincaltinda otomatiklesmis dusunce ve davranislarin farkina ve bilincine varmak neyin ne oldugunun/olmadigionin bilisselliginde olmak v.s. herseyden once bir, birey bilinci, ozgur irade, determinizm, kararlilik azim, caba ve gayret isi. Bunlara paralelolarak ta bilgi ve bilgiye aclik isi.

 

Bu da ancak bilerek isteyerek ve neyi neye gore masil ve neden istendigini bilerek oluyor.

 

Yoksa zihinsel degisim ve devrim cok kolay olurdu.

 

Degisim zaten olandir, bunusenin gibi klasik bilimden kalma cagdisi degerlerle degerlendiren bir beyin icin, ancak bir ironik algi olur.

 

Neyse ben yazayim da, en azindfan yazilanlaradirek itiraz etmek yerine, belki bir yerde birgun "yahu iyi guzel itiraz ediyorum, karsi cikiyorum da, neye neden karsi ciktigimi bile bilmiyorum. Sadece inandigim dogrularimi inatla savunmaktan baska bir sey yapmiyorum," seklinde bir farkindaliga erersin de, bu da yanitlarina gozlem olarak yansir.

 

Yoksa sen dogmalarina alisilagelmis degerlerine bilincalti sartlanmisliklarinin otomatik dusuince ve davranislarina "tek dogru, benim dogrum/benim bildigim" v.s. seklinde sarilmaya devam edersen, senin adina yolun sonu demektir.  

Link to comment
Share on other sites

Buna cevap vermeyim ben. Çünkü uzayıp gidecek. Verimsiz bir tartışma.

Aynen.

 

Bsligin konusu ya da kavramlari ile ilgili bir seyler yazacaksan, bakariz.

 

Istersen bir defaki sefere bakalim.

 

Kim once "veruimsiz/kisiye yonelen tarttisma" ya yoneliyor?

 

Ilk yonelen, kendince nedenini aciklasin; var misin?

 

Cunku ben genelde ve kisiligime "sun" seklinde yonenilmedikce, bir kisisel yonelim gostermem.

 

Cunku bu tip yonelimler;

 

Ne bir bilgi ne birt dusunce icerir.

 

Bassliktan ve konudan kopar

 

Karsiliklisavunu/saldiriyas donusur.

 

Sonucta da bir dogmatik polemik ortaya cikar.

 

Amacimiz, argument yani tartiosma degil, discussion yani konu ve kavram uzerinde verimli bilgi/dusunce alis verisi olsun.

Link to comment
Share on other sites

  • 6 sene sonra...

Bu başlığın ilk yorumunda şöyle bir şeyler denmek istenmiş.

Alıntı

Zihin sadece beyni kullanmak ile kalmaz, beyni degistirirde.

Iste bir kisinin yasam suresince, algi bilgi ve buna bagli olarak ideolojisi inanci izmive her turlu etik v.s. degerinin kaliciligi sorgulanmazligi ya da degisimini en guzel acikliyan da budur.

Yaani kisinin zihin olarak ideolojisi inanci izmi ve etik v.s. her turlu degeri degisime ugradikca, bu degisim beyni de degistirerek kisinin algisini bilgisini de degistirir.

Iste bu farkindaligin degisimine de bilinc degisimi ya da kazanimi denir.

Fikirlerin veya bilginin beyni değiştirdiğinin bilimsel bir açıklaması yok. Hatta "beyin yıkama" denen olay bile tamamen biyolojik kökenli. Bilinç denen kavram ise büyük oranda genlerimizden geliyor.

Aynı şekilde dini ve ahlaki inançlarda biyolojik kökenli. 

Alıntı

@evrensel-insan kimsindir nesindir bilmiyorum ama aradan geçen bunca yıldan sonra umarım konudan konuya atlamamayı ve öz konuşmayı öğrenmişsindir. Yazdıklarından bir sonuç çıkaramadım. 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...