Jump to content

Evrensel-İnsan'a sorular.


ilgi

Recommended Posts

"Küresel-Vana" demekle ne kastediliyor? Eğer kasıt "fenomenal ana çıkış" anlamında ise, yerine "Evrensel Vana" demek daha doğru olmayacak mı idi?

 

"Evrensel-İnsan" lakabı; "insan sadece küremizdedir" bilgisine sahipken, "Küresel-İnsan" olması daha doğru olmayacak mı idi?

Kaldı ki insanoğlunun evrene ait bilgisi, kültürü henüz yok denecek kadar az. Hatta küresel bilgisi bile.. 

.

Aksine, yeterince açık ve net olduğu için güzel bir soru olmuş. :)

 

Bu yaklaşım mantıklı olmasına rağmen Küresel Vana, fenomenal ana çıkış anlamında değil, ama öyle olsa, evet Evrensel Vana olması gerekirdi. evrensel-insan'ın küresel-insan olması kendi içinde tutarlı olurdu, buna katılıyorum. Ama Küresel Vana, senin de belirttiğin gibi, Vana yalnızca Küremizde olduğu için Evrensel Vana olamazdı. 

 

Aslında ise, Küresel Vana bilgi akışını istediği gibi, vananın akış direncini minimuma indirerek, çift yönlü ayarlar. Zira, burada Vananın sahip olduğu bir birey bilinci söz konusudur. Tek dezavantajı bilgi akışı ani olarak kesildiğinde Koç darbeleri yaratmasıdır. :)

Link to comment
Share on other sites

.

O halde sen niye bana soru soruyorsun, gerçek nedir, şu nedir, bu nedir diye ? Başlığın adı " Küresel Vanaya sorular " değil ki ? :)

Cunku senin bu konu ve kavramlar ile ilgili ne bildigini gormek istiyorum. Senin gibi tartismak acigini yakalamak ya da yorumunu yapmak degil.

 

Benim soru sormasmin amaci, sadece kisinin o konu uzerinde ne dusundugunu ve neye gore oyle dusundugfunu algilayabilmek icindir.

 

Sonucta herseyin asnlam ve icerigi hem ...e goreye hem de kisinin kendi beyin duzeyinin ve degerlerinin algi gozxlem bilgi cve bilincine gore degisir.

 

Iste kisi sorulanlara yanit verdigince tum bu duzeyi yanitindan gozxlem verir. Ya da verdiginden emin olmak adina yeni sorular sorulur.

Link to comment
Share on other sites

Bir kez daha açık ve net sorayım o halde? :)

 

Sorum her ikinize ve her ikinizin lakabına ait. :)

 

"Küresel-Vana" demekle ne kastediliyor? Eğer kasıt "fenomenal ana çıkış" anlamında ise, yerine "Evrensel Vana" demek daha doğru olmayacak mı idi?

 

"Evrensel-İnsan" lakabı; "insan sadece küremizdedir" bilgisine sahipken, "Küresel-İnsan" olması daha doğru olmayacak mı idi?

Kaldı ki insanoğlunun evrene ait bilgisi, kültürü henüz yok denecek kadar az. Hatta küresel bilgisi bile.. 

 

Yeteri kadar açık ve net olmadı galiba.. :)

Evrensel sifati evren olarak bugun insanoglunun ortaya koyabildigi bilinen en genis mekandir. Bu eskiden dunyasal olarak ta dile geliyordu. Ayrica bu bilgi en genis bilinen mekandaki bize ait tek bilgi. Henuz bizim ile dialog kurabilecek ortak bir dil kullanascagimiz baska bir fenomen ne bu dunyada ne de evrene ortaya cikmadi. Cikarsa bakariz.

 

O yuzden insanoglu bilgisi sadece dunyasal degil; evrenseldir. Tab ki dunya sartlari temelindedir.

Link to comment
Share on other sites

Bir kez daha açık ve net sorayım o halde? :)

 

Sorum her ikinize ve her ikinizin lakabına ait. :)

 

"Küresel-Vana" demekle ne kastediliyor? Eğer kasıt "fenomenal ana çıkış" anlamında ise, yerine "Evrensel Vana" demek daha doğru olmayacak mı idi?

 

"Evrensel-İnsan" lakabı; "insan sadece küremizdedir" bilgisine sahipken, "Küresel-İnsan" olması daha doğru olmayacak mı idi?

Kaldı ki insanoğlunun evrene ait bilgisi, kültürü henüz yok denecek kadar az. Hatta küresel bilgisi bile.. 

 

Yeteri kadar açık ve net olmadı galiba.. :)

Aramizdaki ana farklar;

 

Mantik farki-Benimki analojik ve abductive mantik

 

Felsefi dal farki-Benimkisi epistemolojik, bilimsel felsefe

 

Beyin soyutlama farki- Benimkisi-bilissel algi, bilimsel gozlem, bilincli kavrm ve sorgulamali degerlendirmeli bilgi

 

Temel ve hedef farki-Benimkisi insanogluna ve onun zihinsel/davranissalinsanlasmasi evrensellesmesi bilimsellesmesi ve bilissellesmesi ve tum bunlarin temeli tursel bilisselligin bireysel bilinci

 

Abductive ve analojik fark- Benim temelime gore kavram ve anlam ve mana cikarma, analojik olarak ta insanoglu turu ve onun biri temelindeki yararcilik.

 

Genel fark- Eger insanoglu kendi varliginin farkina varir ve bunun bireysel bilincini algilarsa; zaten tum bakisi kendi disi fenomenler olarak degisir ve baskalasir. Kendine turu olarak zarar vermezse, uzerinde yasadigi dunyaya da kendi disindaki canli ya da cansiz fenomenlere de bu bilissellik ile yanasir.

 

Umarim farklar algilanmistir.

 

Iste bu farklarin getirdigi farkli kulvarlar farkli algi gozlem anlamlandirma ve kavramsal bilgi. Noncognitivizm temelli ezber bozmama, birey olamama, insanoglu turunun farkina varamama ve de tum bilgiyi ortada olan bilgi temelinde aktarma. Kendi bireysel beyine has kendi serbest iradesi ile bilgi sahibi olamama.

 

Kisaca yanlis algilama ayni dili konusmama beyin soyutlama ve yeti kullanimi farki.

 

Kisaca farkli beyinlerin birleriyiz. Diologa uygun ben ortak bir taban da bulamiyorum.

 

Cunku yasnasim da farkli- Benimkisi dusunce ve bilgi alis verisi, herkesin kendi dagarcigindakini dile getirmesi. karsilikli yazisma ve verileni algilama. 

 

Diger taraf ise catisma otekilestirme inatlasma kendi dogrusunu kabul ettirme, ustelik verileni carpitma ve sanki verilen kendi dogrusuymus gibi degerlendirme, kendi akli ile acik yakalamaya calisma ve illa inandigi dogrusunda israr etme.

Link to comment
Share on other sites

  • 4 ay sonra...

Evrensel-insan zihniyeti ve davranisi temelinde vicdan kavraminin anlami; "hem kendine hem de baskasina fiziksel/dusunsel zarar vermemektir."

 

Evrensel-insan dusuncesine gore dusunce ve davranista, insan olan ve insanlik sunan a gore; vicdan zaten belirtilmistir. Hem kendine, hem de baskasina fiziksel/dusunsel zarar vermemek.

 

Eger, epistemolojik gerceklikten bahsediyorsak; o zaman, vicdanin soyut bir kavram oldugunu evrensel bir ifadesi bulunmadigini dolayisiyle

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1290-vicdan-kavrami/

 

1- Yukarda son satırda vicdanın soyut olduğundan bahsedilmiş. Vicdan insana ait bir karar verme mekanizması(olgu) olduğuna göre(bana göre), nasıl soyut olabilir?

 

2- Vicdan mekanizması aslında, insana ait, bilinci kullanarak karar verip eyleme koyma yeteneği değil midir.

 

3- " Eğer, epistemolojik gerceklikten bahsediyorsak;" Her farklı düşünce epistemolojiden bahsedebilir mi? Yani bilgisi epistemolojik midir? Epistemolojik bilgilere nereden nasıl ulaşılır?

Link to comment
Share on other sites

Bugünlerde bir tanıdığımla tartıştım.

 

Konu; "İnançsızlıkta bir inançtır."

 

Ben ise, "hayır inançsızlık bir inanç değildir"i savundum.

 

Sence, inançsızlıkta bir inanç mıdır?

 

Evet, hayır veya olabilirle başlayıp, açıklamalarını sonra yaparsan sevinirim.

Cok kisa, inanmak ya da inanmamak fiili; inancsal sifatin karsilikli iki ucudur. Ikiside pozitiftir, biri digerine gore negatiftir.

 

Kavram da inanctir.

 

Evet, inancsizlik inanc kavraminin inancsal sifatinin bir eylemidir.

Link to comment
Share on other sites

1- Yukarda son satırda vicdanın soyut olduğundan bahsedilmiş. Vicdan insana ait bir karar verme mekanizması(olgu) olduğuna göre(bana göre), nasıl soyut olabilir?

Inancin soyutlugu, KENDININ GOZLEM VEREN BIR FENOMEN OLMAMASIDIR. Insanoglu algisinin, dusunce ve davranisa verdigi bir kavram ve kavramsal olumlu/olumsuz degerlendirmesidir. O yuzden bir olgu degil; sadece bir algi ve gozlem adlandirmasidir.

 

2- Vicdan mekanizması aslında, insana ait, bilinci kullanarak karar verip eyleme koyma yeteneği değil midir.

Vicdan genelde insanlik sevgi v.s. gibi; insana uygun dusen kav ramlardan en cok duygu somurusune ugrayanlardan biridir. Bireyci akilcilik akli ile vicdani kendi cikarina su istismar eder. Ideolojiler inancsallar ve izmlerde basta din, VICDANI DUYGU SOMURUSU OLARAK KULLANIR.

 

Artik hayvanlarda da gozlem veriyor. Benim algimdaki ve bilgimdeki vicdan, birey bilincinin tursellik ile bilissel birlesimidir. Yani ortada cikar ya da somuru ya da bir ideolojiye politikaya ya da etik degere arac olarak kullanma yoktur.

 

3- " Eğer, epistemolojik gerceklikten bahsediyorsak;" Her farklı düşünce epistemolojiden bahsedebilir mi? Yani bilgisi epistemolojik midir? Epistemolojik bilgilere nereden nasıl ulaşılır?

Epistemolojik "bilgisel" demektir. Bu temelde her algiya yansiyan ve gozlem veren bilgi, epistemolojiktir. O yuzden "epistemolojik bilgi" HERHANGI BIR BILGIYE VARLIKSAL, ETIK, METAFIZIK, ESTETIK V.S. TEMELINDFE DEGIL; BILGISEL TEMELDE BAKMAK" demektir.

 

Bu ulasimdan ziyade seye bakis acisinin ...e goresidir. Cunku epistemoloji zaten bilgi demektir.

 

Mesela bir varliga ait her turlu bilgi zaten epistemolojiktir. Yani INANCIN GERCEGIN NE OLDUGUNU DOGRULAMASI.

 

Iste burada bir metafizik VARLIKSAL TEMEL/TABAN SAPTAYARAK BAKMAK SOZ KONUSU OLUNCA, BU EPISTEMOLOJIK DEGIL; METAFIZIK BAKIS ACISIDIR.

 

Diyelim, seye varliksal temelde, yani; madde, dusunce ya da kavramdan birisi olarak ya da gercekci inanci olan nesnel, oznel ve kavramsaldan biri olarak bakmak; metafiziktir.

 

Iste ayni seye bir bilgi temelinde bakmak ise; epistemolojiktir.

 

Epistemoloji de ayni metafizik gibi felsefenin bir dalidir. Kendi bunyesinde de ayni metafizik gibi bir suru ideolojileri inanclari ve teorileri vardir.

 

Yapilandirmaci epistemoloji de bunlardan biridir ve bilimsel olanidir.

Link to comment
Share on other sites

Benim acimdan yani birey olarak vicdan bir algi konusudur. Mesela benim beynim ve vucudum bana bugune gelmis bir beyin duzeyi olarak VICDANI GOSTERIR.

 

Yani bogazim dugumlenir, icim cekilir, aglamakli olurum, AKILDAN ONCE GOZLEM DEVREYE GIRER VE BENDE BUNA BENZER DEGISIMLER OLUR.

 

Yani VICDAN BENIM AKLIMDAN ONCE DUYUSAL OLARAK DEVREYE GIRER.

 

Akilcilikta ise ya girmez, ya da kisisel duygu degerlerine peskes cekilir.

 

Yani AKLIN DEGERLERI ONCE DEVREYE GIRER.

 

Yani bende algi olarak GOZLEMSEL VICDAN BILISSELLIGI MEVCUTTUR. Iste insanlik temelinde bu devrteye girer. Yani AKILCILIKTAKI DEGER TEMELI YERINE.

 

O yuzden de ben; istesem de, VICDANI BIR CIKAR SOMURU ARACI OLARAK YA DA AKLA/DUYGUYA PESKES CEKME OLARAK KULLANAMAM.

 

Bunlari beyin olarak asmisim. Iste o yuzden vicdan ALGI VE GOZLEM OLARAK INSANLIGIN TEMELIDIR. Tabi burada vicdani devreye sokan da adalettir.(insan haklari evrensel hukuk hak ve ozgurlukler)

 

Bu temelde saygi da insanligin temelidir "farkin farkina varmak, hic bir farki digerine ust ya da alt kilmamak, yok saymamak, bir farkta butunlememek, her farka farklarin adaleti temelinde hak ve ozgurluk tanimak"

Link to comment
Share on other sites

Cok kisa, inanmak ya da inanmamak fiili; inancsal sifatin karsilikli iki ucudur. Ikiside pozitiftir, biri digerine gore negatiftir.

 

Kavram da inanctir.

 

Evet, inancsizlik inanc kavraminin inancsal sifatinin bir eylemidir.

 

Öyle bir insan var ki, bilimsellik ihtiva etmeyen her hangi bir bilgiye inanmıyor. Bu insanın bu duruşuna inanç denilebilir mi?

 

İnanmamak bir fiildir ama, inanmak fiili, eylemi yok. Mesela eylemsizlik fiili de bir eylem midir? Doğurmamak, doğum yapmak mıdır? 

Link to comment
Share on other sites

Inancin soyutlugu, KENDININ GOZLEM VEREN BIR FENOMEN OLMAMASIDIR. Insanoglu algisinin, dusunce ve davranisa verdigi bir kavram ve kavramsal olumlu/olumsuz degerlendirmesidir. O yuzden bir olgu degil; sadece bir algi ve gozlem adlandirmasidir.

 

Burada sorulan inanç değil vicdan.

 

Vicdan bana göre, bireydeki bilincin/bilginin pratiğe konulması/yansıması. Nasıl gözlemlenen bir fenomen değil? Affetmeyi düşünüyorum ve ve affettiğimi söylüyorum, koruma gereğini düşünüyorum, koruyorum vs. Bunlar gözlemsel değil mi? Pratiğe yansımayana  nasıl "vicdan" denilecek?

 

Kaldı ki ben vicdan denen bir olgu da kabullenmiyorum. Buna dense dense bilinçle hareket denilebilir. 

Link to comment
Share on other sites

Öyle bir insan var ki, bilimsellik ihtiva etmeyen her hangi bir bilgiye inanmıyor. Bu insanın bu duruşuna inanç denilebilir mi?

Bu mumkun degildir. Cunku sosyal ve matematiksel/mantiksal bilgilerin hepsi bilimsel olacak anlami yoktur. Yalniz yasam, kisiyi iliski ve yasamak eylemleri olarak dusunce ve davranis hareketine gerekli kilar. Iste buradaki hareket, yani EM POZITIFININ IKI UCUNDAN BIRININ DIGERINE TERS GELEN HERHANGIBIR UCUNU TERCIHI; BILISSEL, INANCSAL, IDEOLOJIK, ETIK, ESTETIK, olabilir.

 

O yuzden burada bilimsellikten ziyade, bilissellik soz konusudur.

 

İnanmamak bir fiildir ama, inanmak fiili, eylemi yok. Mesela eylemsizlik fiili de bir eylem midir? Doğurmamak, doğum yapmak mıdır?

Var. Ortada bir Kuran var. Iste bu kuran'da yazanlara inanmak ya da inanmamak em pozitifin iki ucudur.

 

Zaten ilk eylem kuran ile ilgilidir. Yani okumak.

 

Soyle izah edeyim.

 

Em pozitifin, iki ana dali vardir; birisi kendisi olan pozitif, digeri karsitiolan negatif.

 

Burada algi her uc halde de pozitiftir.

 

Eylem de algi temelinde pozitiftir.

 

Sadece em pozitifin EYLEME ACILAN UCLARI BIRI DIGERINE GORE KARSIT VE NEGATIFTIR.

 

Normal negatiflik ise, EM POZITIFIN POZITIFINE TERS OLAN DILBILGISI OLUMSUZLUGUNDAN GELIR.

 

Bebek dogmak icin beklemektedir. Iste bu em pozitifin, kendisi dogurmak karsiti dogurmamaktir.

 

Yani eylem ve secim; EM POZITIFI ETKILEMEZ, SADECE EM POZITIFE BAGLI YA KENDISI YA DA KARSITI OLUR.

 

Zaten pozitivizm de em pozitiften gelir. Yani secim ve eylem karsitligindan birini uygulamak; YA EM POZITIFIZME PARALEL POZITIVIZMDIR, YA DA EM POZITIFIZME TERS PARALEL POZITIVIZMDIR.

 

Buradaki negativite KENDINI POZITIF ALGILAYANIN KENDINE TERS DUSEN SECIMI YA DA EYLEMIDIR.

 

Em pozitif ve iki karsitli uclarina ornekler;

 

Hak- Hakli haksiz

Inanc-Inan inanma

Varlik-var/yok

Dusunce- Dogru/degil

Davranis- Iyi degil v.s.

Namus- Namuslu namussuz

Tanri-inanc varlik.

 

Kisaca secim hakki ve eylemi x temelli yapilandirilmislikta; kisiye EM POZITIFIN HEM DISINA CIKMA OLANAGI VERMEZ, HEM DE SECIM OLARAK SAVUNU VE KARSI CIKIS GETIRIR.

 

Yani KISININ EYLEM SECIMI ZATEN DOGAL ZIHNIYET MAHKUMIYETIDIR. Cunku EM POZITIF OLARAK KAVRAMI ALGILAYAMAZ VE BILEMEZ.

 

Ornek verirsek; KISACA INANAN DA INANMAYANDA INANC KAVRAMI VE EM POZITIFINDEN DISARI CIKAMAZ.

 

Iste o yuzden varliksal tartisma bir kisir dongudur

 

Buradaki diger ilginc noktada, qua felsefesi ile sen tum resmi em pozitif ve karsitligini ortaya koysan bile, eylem ve secim yaptiginda YA KENDISINI YA DA KARSITINI UYGULAMAK ZORUNDASIN.

 

Iste dogal zihniyetin x yapilandirilmisligin cikmazi da budur.

 

Soyle ornek vereyim.

 

Mesela ben bir serbest dusunur olarak; teolojik temelde bir tanrisal gorusum yok.

 

Yalniz eylem de, BENIM DOGAL ZIHNIYET CIKMAZIM SOZ KONUSUDUR. YANI YASAMIMDA VE ILISKILERIMDE, TANRI EM POZITIFINDEN ALGILAYAN BIR BEYIN ICIN; YA TANRIDAN YANAYIMDIR, YA DA DEGILIMDIR.

 

Cunku eylem zaten EM POZITIFIN BUNYESINDEKI BIR EYLEMDIR.

Link to comment
Share on other sites

Burada sorulan inanç değil vicdan.

Pardon vicdan yerine, inanc yazmisim.

 

Vicdan bana göre, bireydeki bilincin/bilginin pratiğe konulması/yansıması. Nasıl gözlemlenen bir fenomen değil? Affetmeyi düşünüyorum ve ve affettiğimi söylüyorum, koruma gereğini düşünüyorum, koruyorum vs. Bunlar gözlemsel değil mi? Pratiğe yansımayana  nasıl "vicdan" denilecek?

 

Kaldı ki ben vicdan denen bir olgu da kabullenmiyorum. Buna dense dense bilinçle hareket denilebilir.

Daha once de aciklandigi gibi, FENOMENI INSANOGLUDUR VE ONUN EYLEMINDEN ALGILANIR VE GOZLEMLENIR.

 

Vicdanin olgu olmadigini aciklamistim. Vicdan insanoglu dusunce ve davranisina algi ve gozlem temelinde verilen bir kavramdir. Her bir beyinde bu kavramin anlam ve icerigini kendine gore degerlendirir.

 

Genelde de algi olarak vicdan din ile paralel tutulur, ayni inanc gibi.

 

Halbuki bu her iki kavrami da sinirlamaktir.

Link to comment
Share on other sites

Pardon vicdan yerine, inanc yazmisim.

 

 

Daha once de aciklandigi gibi, FENOMENI INSANOGLUDUR VE ONUN EYLEMINDEN ALGILANIR VE GOZLEMLENIR.

 

Vicdanin olgu olmadigini aciklamistim. Vicdan insanoglu dusunce ve davranisina algi ve gozlem temelinde verilen bir kavramdir. Her bir beyinde bu kavramin anlam ve icerigini kendine gore degerlendirir.

 

Genelde de algi olarak vicdan din ile paralel tutulur, ayni inanc gibi.

 

Halbuki bu her iki kavrami da sinirlamaktir.

 

Düşünce ve davranış bir olgu değil mi? Düşünce ve davranış gözlemlenemiyor mu? Davranışın gözlemlendiği kesinliği ile birlikte, düşünce bile gözlemlenebiliyor. Birisine soru sorarsın, düşündüğünü gözlemlersin. Sonuçta, düşündüğünü olumlu yada olumsuz pratiğe koyar zaten.

 

Hem vicdan nedir ki? Sence beyin dışında faaliyet sürdüren bir olgu mu? Beyinde ise, bunun adı algı, düşünme ve pratiğe koyma değil midir?

Link to comment
Share on other sites

Düşünce ve davranış bir olgu değil mi? Düşünce ve davranış gözlemlenemiyor mu? Davranışın gözlemlendiği kesinliği ile birlikte, düşünce bile gözlemlenebiliyor. Birisine soru sorarsın, düşündüğünü gözlemlersin. Sonuçta, düşündüğünü olumlu yada olumsuz pratiğe koyar zaten.

Evet, "insanoglunun dusunce ve davranisi oldugu" bir olgudur. Yalniz bu dusunce ve davranisin ne olduguna dair verilen her turlu anlam ve icerik tanim tarif v.s. olgu degildir.

 

Hem vicdan nedir ki? Sence beyin dışında faaliyet sürdüren bir olgu mu? Beyinde ise, bunun adı algı, düşünme ve pratiğe koyma değil midir?

Vicdan "insanoglu dusunce ve davranisina algi ve gozlem temelinde verilen bir kavram ve de bu kavrama yuklenen anlam ve iceriktir"

 

Soyle aciklayalim.

 

Olgu, insanoglunun bilimsel olarak tum insanoglunun gozlemini icerecegi sekilde tartismasiz olarak ortaya attigi ve yine gozlem ile yanlislanabilir olan bir bilgidir"

 

Iste bu temelde, INSANOGLU DUSUNCE VE DAVRANISI ALGI OLARAK GOZLEM VERIR; FAKAT, BU DUSUNCE VE DAVRANISIN NE OLDUGU VE VERILEN ANLAM VE ICERIK; HER BEYNE GORE DEGISIR.

 

Yani bir dusunce ve davranis biri adina vicdanli olurken, digeri adina vicdansiz olabilir.

 

Olgular genelde fiziksel bilgilerdir. Vicdan ise sosyal bilgidir.

 

En basit olarak fiziksel bilginin dayandigi bir fenomen vardir. Sosyal bilgi ise sadece insanogluna dayanir.

 

Yani kisaca eline aldigin bir cisme fiziksel bilgi olarak "bu elma" diyebilirsin; ama fiziksel bilgi olarak "bu vicdan" diyemezsin. Cunku VICDANIN FIZIKSEL GORUNUMU YOKTUR, SADECE INSANOGLUNUN YANSITTIGI DUSUNCE VE DAVRANISA ALGI VE GOZLEM TEMELINDE VERILEBILEN BIR KAVRAMDIR. Ayrica senin vicdan dedigin, dusunce ve davranisa baskasi da demeyebilir.

 

Kaldiki insanoglu henuz em pozitifin farkinda ve bilincinde degildir. O yuzden sadece dusunce ve davranisa anlam ve icerik olarak VICDANI DEGIL; ONUN ZIT KUTUPLARINDAN BIRI OLAN "VICDANLI" YA DA "VICDANSIZ" I UYGUN GORUR.

 

Cunku insanoglu vicdan kavramini bilmemekte, sadece bilincaltinda yer etmis bu kavrami ANLAM VE ICERIGINI DE BILMEDEN algiladigi ve gozlemledigi dusunce ve davranisa EYLEM OLARAK VE BEYNINDEKI BILINCALTININ ILETISI ILE VICDANSAL DEGER BICMEKTEDIR. Vicdanli ya da vicdansiz.

 

Ayni sey namusta serefte hakta ve bilimum etik ve psikolojik ve de sosyal degerlerde gecerlidir.

 

Iste bu son paragraf INANC icinde gecerlidir. Yani insanoglu INANCSAL EYLEM OLARAK INANCSAL BIR DEGER BICTIGININ FARKINDA VE BILINCINDE DEGILDIR. Iste bu inancsal deger ve eylem "inancli/inancsiz" olarak yansir.

 

Kisaca deger ve eylem DEGER VE EYLEMI VERDIRTEN KAVRAMI BILINC OLARAK SIFAT OLARAK ICERMEZ. Yani em pozitifleri insanoglu bilmez sadece beyninde ve bilincaltinda yer etmisin yansisi ile bu em pozitiflerin degerlerinden birisini algi olarak alir ve verir.

Link to comment
Share on other sites

Sana soyle aciklamaya calisayim.

 

Insanoglu ne kavramin ne em pozitivizmin ne de onun niteliginin farkinda ve bilincinde degildir.

 

Sadece bu farkinda ve bilincinde olmadiginin ve bilincaltina yerlesmis olanin EYLEMINI VE DE SECIMINI YERINE GETIRMEKTEDIR.

 

Ornek verelim;

 

"Tanriya inaniyorum" ya da "Tanriya inanmiyorum" diyen bir kisi; ne tanrinin ne kavraminin ne inancin ve de ne sifatlarinin (Tanrisal/inancsal) farkinda ve bilincinde degildir. Sadece bu dogal zihni yapilandirilmisligin islerligi temelinde "tanriya inanmak/inanmamak" secim ve eyleminden birini yerine getirmektedir. Bunu yaparken KENDISININKINI TEK DOGRU SANDIGINDAN DA DIGER SECIM SECENEGININ KENDISINE TERS DUSTUGUNUN BILE BILINCINDE DEGILDIR. SADECE KENDININKINI SAVUNURKEN, KARSITINA DA KARSI CIKAR.

 

Ayni sey "Tanri vardir/yoktur" da da gecerlidir. Tanrisal ve varlioksal sifatlar ve tanri varlik kavrami bilinmez ve farkina varilmaz.

 

Iste vicdanda da "vicdanli/vicdansiz" da vicdansal sifati ve vicdan kavrami bilinmez ve farkina varilmaz.

 

O yuzden de INANC KAVRAMININ INANCSAL SIFATININ IKI UCU OLAN "INANMAK VE INANMAMAK" algilanmaz ve inanmamak inanc kavrami ve inancsal sifatin diger ucu oldugu algilanmaz.

 

O yuzden de "inanmamak inanc degildir" denir. Cunku INANMAK SADECE INANC OLARAK ALGILANIR. Yani em pozitifin kendisi. Iste bu yapilandirilmisligin islerligi DILIN NOKTASAL SESSEL VE BOYUTSUZ TEKE INDIRGEME ISLEYISINDEN GELMEKTEDIR.

 

Cunku kavram ya da sifati degil; sadece kisiyi ona verdigi algiladigi degeri ilgilendirir. Yani "inanmak, vicdanli, var" ya da "inanmamak, vicdansiz, yok" Iste bu temeldeki bir bilgisiz bilincsiz algi; buradaki birinin digerini de kavramsal, inancsal, tanrisal, vicdansal sifat ve tanri, kavram, inanc, varlik, vicdan kavramlarini eylemer ve secime tasimak olarak yapilandirildiginin farkinda ve bilincinde degildir.

 

Iste bir yerde ufuklari metafizik ve varlik ile sinirlanmis beyinler; varliksal inancsal ve ideolojik yanastiklasrinin farkinda ve bilincinde degildir. Sen onlara "ben varliksal inancsal ideolijik degil; bilgisel ve bilimsel yanasiyorum" demeni de algilayamazlar.

 

Cunku onlar icin sadece var/yok ve inan inanmavardir. Hata kendileri sadece var ve inan ya da yok ve inanma da ise; digeri de yoktur. Yani onlar icin "dogru, hakli, iyi v.s. mutlak ilk v.s. tektir"

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...