Jump to content

Dusuncenin Insanoglu Yasamindaki Onemi


evrensel-insan

Recommended Posts

Insanoglu beyninin numenal yetisine, yine insanoglu bir suru isimler vermistir. Bunlardan yine insanoglunun tarihler boyu metafizik varlik tartismasinda kullanilan olani mind ve matter, Turkce dilinde dusunce ve madde olarak algisini bulmustur.

Halbuki mind, kendi anlam ve icerk algisi temelinde beynin tum numenal yetisini kapsayan bir anlam ve iceriktedir. Yani, akli, zihni, zihniyeti, dusunceyi, hafizayi, bilinci ve farkindaligi da iceren bir cognitive, turkce deyim ile bilisselligin toplamidir.

Bu giristen sonramind karsiligini turkce de dusunce olarak bulmustur. Bu kullanimi ile dusunce bir isim olarak deger alir. Cunku dusunme yani thinking temelli yanasim ise, dusuncenin hareketini yani fiilini turkce de olusturur.

Buradan su sonuc cikar. Ya ortada olan bir dusunceyi dusunme, ya da farkli dusunme ile yeni dusunceler uretme.

Iste insanoglu tarihinde her turlu yeniligi, degiskenligi, gelismeyi, cagi, bilimsel ve teknik ilerlemeyi ve kisaca medeniyetleri farkli kilan bu farkli dusunme olgusudur.

Farkli dusunmeyi algilamak icin, o anda mevcut olan dusunce den ayrilmak ve o dusunceye qua felsefesi ile yanasmak gerekir.

Dunya cografi ve toplumsal yapi ve isleyisleri tarihler boyu birbirlerine nesillerden nesillere aktarilan dusunceler tasimislardir.

Iste serbest dusunurlerin farki burada ortaya cikar. Yani bir serbest dusunur, o anda mevcut olan dusunceyi kullanmak, yani korumak ya da karsi cikmak yerine, farkli bir dusunme gelistirerek yeni bir dusunceye imza atar.

Iste bu farkli dusunme imza atanin dile getirmesi ile onun oznesi ve vucuduna ait olmaktan cikar ve baska vucut ve oznelerin alimina acik hale gelir ve boylece de bu farkli dusunmenin getirdigi yeni dusunce yayilmaya baslar.

Tabiki ilk baslarda, bu farkli dusunme yayildigi ortamda distalanir, karsi cikilir ve hatta cesitli yollarla susturulmaya calisilir. Iste bunu basarmak imkansizdir, cunku bu farkli dusunme bir kere dile gelmistir.

Galile "beni assanizda/kessenizde dunya donuyor" derken bu bilimsel olguyu cani pahasina inkar etmemistir.

Soyle bir ornek verelim. Herkesin salvar giydigi bir ortamda bir kisi pantolon dusuncesini alir ve bunu davranisa tasir. Ilk basta her turlu tepkiyi alir ve belki de bu eylemini cani ile oder. Fakat sonucta ne olur, oyle bir zaman gelir ki; koyde artik salvar giymek ters algilanir olur.

Iste insanoglunun bu farkli dusunmesi, yerlesmis olan her turlu tabu, veri, deger icerikli dusuncelere bir alternatif olarak gelir ve toplumlar da boyle degisime ugrar.

Eger bu farkli dusunme olmasaydi, toplumlar hep kendilerine dogumdan itibaren verilen veri, tabu, degerlerle kalir ve hic degisim gostermezlerdi.

Iste inancsallik ve bilimselligin farki da buradadir. Genelde inanclar farkli dusuncelere kapali iken, bilimsellik tam aksine tum kaynasgini farkli dusunmeden alir.

Iste dusuncenin kendini muhafaza etmesi ile farkli dusunmenin onu degistirmesi mucadelesi hem bireyin ic hem de toplumun mucadelesidir.

Burada yine serbest dusunce ve dusunmenin onemi ortaya cikar. Cunku serbest dusunce ve dusunme, olan yerlesmis dusuncenin her daim alternatifi ve yenileyicisidir. Bunu algilayan ve bilince cikaran farkina varamn bir beyin de; bu farkli dusunmeyi surekli suregelen bir surec olarak hem cagi yakalamak adina, hem de insanligin her turlu gelismesi adina bunu yapar. Bu da olan dusuncenin hangi konuda ve degerde olursa olsun sorgulanmazliginin dokunulmazligini ortadan kaldirir.

Sonucta kendisine verilen dusunce ile yasam suren beyinler, kendi yasamlarini degil; ondan istenen ve ona verilen yasami surdurmektedirler. En azindan bu verilen dusuncenin sorgulanmasi ve algilanmasi dusuncenin bilinc ve farkindaligini getirir. Iste ondan sonraki asama da farkli dusunebilmenin ortaya cikmasidir.

Iste bu temelde eger bir kisi alisilagelmis dusunce disinda bir farkli dusunme urunu dusunce ile karsilasirsa, otomatikman bir muhalefet, bir tepki, duygusal ve egosal tutum ve dusunceye degil, dusunceyi ortaya atana yonelme yasar. Yeri gelir konusunun ve degerinin kendince tabuluk ve onemine gore, bu dusunceye yasak koymak ve bu dusunceden kacmak eylemlerine girer.

Iste serbest dusunce ve dusunmenin ne oldugunu algilamis, bilince cikarmis ve farkina varmis bir beyinin boyler bir sorunu yoktur. Cunku o beyin, hem olan dusunceyi algilamis, hem de farkli dusunmenin getirdigi dusunceler acik bir algi, bilgi ye sahip bir beyindir. Beyninin her konu ve degerdeki serbestligi farkli dusunme ve dusuncenin yorumunu degil, algisini getirir.

Iste dusunce, dusunme, farkli dusunme ve farkli dusuncenin insanoglu yasam ve iliskilerindeki, duzen ve sistemindeki, her turlu eskiyi yenilemedeki, her turlu olguyu yanlislamadaki ve her turlu ufuk ozgurlugundeki onemi budur.

Eger insanoglu tarihini dikkatli gozlemlerseniz, insanoglunun tum savas ve mucadelelerinin koken ve temelinde dusunce ve farkli dusunce oldugunu gorursunuz.

Sonucta serbest dusunurlugun farkli dusunme ve dusuncesi, insanoglunun her turlu sosyal ve fiziksel bilgisini, matematiksel/mantiksal farkli dusunme ve dusunce ile degistiren tek oge ve yetidir.

Iste asil insanoglunu insandan farkli kilan da bu dusunme sabitligi ve sahipliginin ortadan kalkmasina vesile olan ve serbest olarak farkli dusunen ve dusunce ureten beyin farkidir.

Dogal zihniyetin dusuncesi ile evrensel-insan zihniyetinin farkli dusunme ve dusuncesi farki da bu mantiksal/matematiksel bilgi ve onun bilinc ve farkindaligidir.         

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Burada mind algili dusunce ve dusunmenin iki ayagi vardir. "Philosophy of mind, yani dusuncenin felsefesi" hem bir belirtilen tarafli bir tartisma hem de varsayimsal, teorik v.s. calisma alani iken; "menthal philosophy, yani dusunsel felsefe" bilimsel olarak insanoglu beyninin her turlu numenal yeti degerinin ve bunun getirdigi insanoglu yasam ve iliskilerinin, duzen ve sisteminin, teknik ve bilimsel gelismesinin, ideolojik, inancsal dogrularinin ve her turlu varliksal tartismanin insanoglu uzerindeki etki ve tepkisini her yonuyle serbest olarak gozlemleyen ve kritik, analitik sonuclar, veriler ve bulgular temelli bilgiler sunan ve bunlari her turlu sorgulayan, atrastiran ve irdeleyen dali olan cognitive science, yani bilissel bilim dalidir.

Bilissellik, neyin, neden, nasil ve o sekilde oldugunun gozlemi ve aciklamasidir. Burada yer alacak herhangibir subjektif ideolojik, inancsal dogru katilimi; sonucu bilimsellikten cikarir.

Ayrica ,suc sorun ve hastalik farki da bu temelde farklilasmis degildir. Suc hukuki cezayi, hastalik tedavi ve terapiyi mumkun kilarken, sorun sadece algi, bilinc ve farkindalik temelli ve kisinin sadece kendisinin algilayacagi ve sorgulayacagi bir konumdadir.

Iste dogal zihniyetin, suc ve hastalik olmamasi da bu yuzdendir. Hangi konu ve degerde dusunce ve davranis olarak sorun oldugu da tamamen algi, bilinc ve farkindaligin bir urunudur. Sonucta bunlar yoksa sorun da yoktur.

Yalniz unutmamak gerekirki, her sucun ve hastaligin mental temel ve kokeninin nedeni dogal zihniyet sorunudur. Ayrica bu zihniyetin, fenomenal bulgu ve etkileri beyin sistemi olarak kisilerde gorulur. Kendine bakmamak, saglik sorunlari, insanlikdisi dusunce ve davranislar v.s. bu dogal dusuncenin her konu ve kavramdaki degerlerinin, verilerinin ve tabularinin urunudur.

Iste burada da olan dusuncenin sorgulanmasinin ve farkli dusunmenin uretecegi dusuncenin onemi ortaya cikar. Sonucta bu her turlu yerlesmis dusunce ve dusunme seklini sorgulatacak olan bu alternatif farkli dusunme ve dusuncedir.         

Link to comment
Share on other sites

Düşünceyi bir takım kalıplara sığdırarak tartışıyorsunuz.

Herşeyden önce düşünce tek başına var olan bir yeti değildir.

Düşüncenin üzerinde etkili olduğu bir temel olmalıdır.

Düşünce için o temel herşeydir.

Düşünceler doğuştan kazanılmaz ama, düşünme yetisi doğuştan kazanılabilir.

Düşünce yetisi konusunda insanla diğer hayvanlar arasında bazı önemli farklar olduğu gibi, insanlar arasında da anlamlı farklar vardır.

Soyut düşünce eyleminin manüple edeceği temeli, yaşam boyunca kazanılan deneyimler ve öğrenilen bilgiler oluşturur.

İnsan onlara dayanarak yeni düşünceler ortaya atabilir ve eskilerini ya savunmaya devam eder, ya da terkeder.

Özgün düşünceler ayrıca düşünme ve düşünülenleri belirtme cesareti de ister. 

Düşünce önemli bir konu. Bu nedenden karman çorman değil, bir sıra izleyerek sistematik bir şekilde tartışılmasında yarar var.

Link to comment
Share on other sites

Düşünceyi bir takım kalıplara sığdırarak tartışıyorsunuz.

Herşeyden önce düşünce tek başına var olan bir yeti değildir.

Düşüncenin üzerinde etkili olduğu bir temel olmalıdır.

Düşünce için o temel herşeydir.

Düşünceler doğuştan kazanılmaz ama, düşünme yetisi doğuştan kazanılabilir.

Düşünce yetisi konusunda insanla diğer hayvanlar arasında bazı önemli farklar olduğu gibi, insanlar arasında da anlamlı farklar vardır.

Soyut düşünce eyleminin manüple edeceği temeli, yaşam boyunca kazanılan deneyimler ve öğrenilen bilgiler oluşturur.

İnsan onlara dayanarak yeni düşünceler ortaya atabilir ve eskilerini ya savunmaya devam eder, ya da terkeder.

Özgün düşünceler ayrıca düşünme ve düşünülenleri belirtme cesareti de ister. 

Düşünce önemli bir konu. Bu nedenden karman çorman değil, bir sıra izleyerek sistematik bir şekilde tartışılmasında yarar var.

Neymis o kaliplar?

Ben dusuncenin tek basina var olan bir yeti oldugunu nerede soyledim. Dusunce beynin bir soyutlama yetisidir.

Neymis dusuncenin uzerinde etkili oldugu temel?

Evet dusunce bilhassa dusunmeyen beyinlerin algilamasi adina onemli bir konu. Nasil bir sistematik tartisma sirasi oneriyorsun?

Link to comment
Share on other sites

Neymis o kaliplar?

Ben dusuncenin tek basina var olan bir yeti oldugunu nerede soyledim. Dusunce beynin bir soyutlama yetisidir.

Neymis dusuncenin uzerinde etkili oldugu temel?

Evet dusunce bilhassa dusunmeyen beyinlerin algilamasi adina onemli bir konu. Nasil bir sistematik tartisma sirasi oneriyorsun?

Düşüncenin temelinden  bahsettim. Dikkatinden kaçmış.

Kalıp dediğim her konuyu felsefe kuralları ve ilkeleri ile açıklaman.. Şu iki türlüdür, bu beş çeşittir gibi açıklamalar....

Düşünce beynin soyutlama yetisinden daha fazla birşeydir. Onun da üzerinde durulması gerekiyor..

Düşüncenin fiziğini de ihmal etmeyin bu arada.. Ona değinmek istiyorum.

Düşüncenin fiziği olur mu? Bilincin olur da düşüncenin neden olmasın, değil mi?

Link to comment
Share on other sites

Düşünmeyen beyin olmaz.

Önce bunu anlamanız gerekiyor. Bu çok önemli...

Her beyin düşünür. Böbrekler idrar üretir, karaciğer safra üretir, beyin düşün üretir.

Düşünmeyen beyin ölür. Safra üretip  atmayan karaciğerin ve idrar üretmeyen böbreğin öldüğü gibi..

 

Aslında insan bebeği doğar doğmaz düşünmeye başlar. Düşünmenin temelleri atılır bu arada.

Link to comment
Share on other sites

Düşünmeyen beyin olmaz.

Önce bunu anlamanız gerekiyor. Bu çok önemli...

Her beyin düşünür. Böbrekler idrar üretir, karaciğer safra üretir, beyin düşün üretir.

Düşünmeyen beyin ölür. Safra üretip  atmayan karaciğerin ve idrar üretmeyen böbreğin öldüğü gibi..

 

Aslında insan bebeği doğar doğmaz düşünmeye başlar. Düşünmenin temelleri atılır bu arada.

Hafizada yer etmisi otomatikman sorgusuzca kullanmak dusunmek degildir.

 

Dusunce baskadir, dusunme baskadir. DUSUNME, DUSUNCENIN EYLEMIDIR.

 

Sen beynin isleyisi ile dusunmeyi bir birine karistiriyorsun.

Link to comment
Share on other sites

Hafizada yer etmisi otomatikman sorgusuzca kullanmak dusunmek degildir.

 

Dusunce baskadir, dusunme baskadir. DUSUNME, DUSUNCENIN EYLEMIDIR.

 

Sen beynin isleyisi ile dusunmeyi bir birine karistiriyorsun.

Ben hiçbir şeyi karıştırmıyorum. Sen düşünmeyi bilmiyorsun.

Yukardaki yazıyı düşünerek mi yazdın? Hiç akıllı bir düşünceye benzemiyor ama ben düşündüğüne eminin.. Kötü bir düşünce de olsa o senin beyninin ürettiği düşün...

Ayrıca beyin düşün üreterek çalışır. Beyin düşünmeden işlemez..

Konu hakkında biraz daha bilgi edinmen gerekiyor.

Link to comment
Share on other sites

Ben hiçbir şeyi karıştırmıyorum. Sen düşünmeyi bilmiyorsun.

Yukardaki yazıyı düşünerek mi yazdın? Hiç akıllı bir düşünceye benzemiyor ama ben düşündüğüne eminin.. Kötü bir düşünce de olsa o senin beyninin ürettiği düşün...

Ayrıca beyin düşün üreterek çalışır. Beyin düşünmeden işlemez..

Konu hakkında biraz daha bilgi edinmen gerekiyor.

Senin hic bir sey bilmeden su herseyi bilir tavirlasrindan artik gina geldi.

 

Aslinda hipokritik diktatorden hic farkin yok. Cunku kime ne soyluyorsan, aslinda onlar senin yapman gerekenler.

 

Yani bir seyin yapilmasinin geregini dile getiriyorsun, kendin yapmiyorsun. Ustelik yapanlarin yaptiklarini da algiliyamiyorsun.

 

O yuzden belki de bu tip anlamsiz mesajlarina hem sitenin hem de okurunun adina yanit vermemek en iyisi.

 

Neyse ben yazdiklarim ile ilgili bir dusunce ve bilgi dile gelirse yanitlarim.

Link to comment
Share on other sites

Senin hic bir sey bilmeden su herseyi bilir tavirlasrindan artik gina geldi.

 

Aslinda hipokritik diktatorden hic farkin yok. Cunku kime ne soyluyorsan, aslinda onlar senin yapman gerekenler.

 

Yani bir seyin yapilmasinin geregini dile getiriyorsun, kendin yapmiyorsun. Ustelik yapanlarin yaptiklarini da algiliyamiyorsun.

 

O yuzden belki de bu tip anlamsiz mesajlarina hem sitenin hem de okurunun adina yanit vermemek en iyisi.

 

Neyse ben yazdiklarim ile ilgili bir dusunce ve bilgi dile gelirse yanitlarim.

Sen tartışma adabını bilmiyorsun.

Düşünce hakkında yazdıkların yetersiz. Senin gibi düşünmeyenleri diktatörlükle suçlayarak cevap vermen bu konuda yetersiz olduğunu gösteriyor.

Düşünce önemli bir konu..

Senin ilgi alanının dışında gibi duruyor.

Sinirlerine hakim olamaman bu görüşü destekliyor.

Link to comment
Share on other sites

Sen tartışma adabını bilmiyorsun.

Düşünce hakkında yazdıkların yetersiz. Senin gibi düşünmeyenleri diktatörlükle suçlayarak cevap vermen bu konuda yetersiz olduğunu gösteriyor.

Düşünce önemli bir konu..

Senin ilgi alanının dışında gibi duruyor.

Sinirlerine hakim olamaman bu görüşü destekliyor.

4 nolu mesajda yazdigin yanita gore sorular sordum, yanit vermedin.

 

Bir seye sadece "yetersiz" deyip birakmak, neden yetersiz oldugunu aciklamamak ya da yetersiz olani yeterli kilamamak, laf ebeliginden ve demogojiden baska bir sey degildir.

 

Bir konunun onemli olmasi degildir, belirtilmesi gereken, onemini ortaya koyabilmektir.

 

O yuzden baskasinin yazisini sirf elestirmek adina elestirecegine, sen bilgin ve dusuncen ile katki sun.

 

Bunu yapamiyorsan da, en azindan demogoji yapma.

 

Cunku gordugun gibi hem baslik konusundan kayiyor hem de su mesajlar bosa yaziliyor.

 

Kisaca birini elestirmeden once, o elestirinin tamamlayarak bilgin ve dusuncen ile hakkini ver.

 

Yoksa bir seye karsi cikmak muhalif olmak icin beynin dusunmesine gerek yok. Bir cocuk bile bunu yapabilir. Bilgi de gerektirmez.

 

Benim sana verdigim yanitin sebebi, gereksiz yaptigin polemik ve nedensiz yaptigin elestiri ve ahkam kesmendir. 

Link to comment
Share on other sites

4 nolu mesajda yazdigin yanita gore sorular sordum, yanit vermedin.

 

Bir seye sadece "yetersiz" deyip birakmak, neden yetersiz oldugunu aciklamamak ya da yetersiz olani yeterli kilamamak, laf ebeliginden ve demogojiden baska bir sey degildir.

 

Bir konunun onemli olmasi degildir, belirtilmesi gereken, onemini ortaya koyabilmektir.

 

O yuzden baskasinin yazisini sirf elestirmek adina elestirecegine, sen bilgin ve dusuncen ile katki sun.

 

Bunu yapamiyorsan da, en azindan demogoji yapma.

 

Cunku gordugun gibi hem baslik konusundan kayiyor hem de su mesajlar bosa yaziliyor.

 

Kisaca birini elestirmeden once, o elestirinin tamamlayarak bilgin ve dusuncen ile hakkini ver.

 

Yoksa bir seye karsi cikmak muhalif olmak icin beynin dusunmesine gerek yok. Bir cocuk bile bunu yapabilir. Bilgi de gerektirmez.

 

Benim sana verdigim yanitin sebebi, gereksiz yaptigin polemik ve nedensiz yaptigin elestiri ve ahkam kesmendir. 

Başa dön ve 3 numaralı iletiye yeniden cevap vermeye çalış.

Ona cevap veremediğin için açıklamaların yetersiz. Dikkat edersen yanlış demedim. Karman çorman dedim.

Bu önemli konu daha anlaşılır bir şekilde işlenebilir.

Sen paniğe kapılıp hakaret etmeye başladın.

İnsanları düşünmemekle suçlaman da cabası..

Herşeyden önce düşüncenin ne olduğunu tartışmalıyız..

Düşünce nedir?

Link to comment
Share on other sites

Başa dön ve 3 numaralı iletiye yeniden cevap vermeye çalış.

Ona cevap veremediğin için açıklamaların yetersiz. Dikkat edersen yanlış demedim. Karman çorman dedim.

Bu önemli konu daha anlaşılır bir şekilde işlenebilir.

Sen paniğe kapılıp hakaret etmeye başladın.

İnsanları düşünmemekle suçlaman da cabası..

Herşeyden önce düşüncenin ne olduğunu tartışmalıyız..

Düşünce nedir?

3 nolu mesajin yaniti sana sorulan sorularin oldugu 4 nolu mesaja gore verilebilir.

 

Demekki once sen 4 nolu mesajdaki sorulara yanit vereceksinki, yazida verilenleri verildigi gibi algilayip algilamadigin ortaya ciksin.

Link to comment
Share on other sites

Milyarlarca yani sayisiz sey. Hem bilincli hem bilincalti hem konsantreli hem konsantresiz hem odakli hem odaksiz. Bunlar akildan degil, beyinden gecer. 

Tövbe tövbe... Neler duyuyorum öyle..

Beyin aklın anatomik alt yapısıdır. Beyin bir organdır.

Beyin akıl üretecek şekilde yapılanmıştır. Akıl da sürekli olarak düşün üretir.

Nasıl kesersen kes akıldan geçen herşey düşündür, düşüncedir.

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Tövbe tövbe... Neler duyuyorum öyle..

Beyin aklın anatomik alt yapısıdır. Beyin bir organdır.

Beyin akıl üretecek şekilde yapılanmıştır. Akıl da sürekli olarak düşün üretir.

Nasıl kesersen kes akıldan geçen herşey düşündür, düşüncedir.

Akil ile dusunce farki nedir?

 

Ingilizce de akil diye bir kavram yoktur, aklin sadece ifadesi olarak rational ve clever vardir. Mind zihniyet karsiligidir, intellect zeka karsiligidir, thought da dusunce karsiligidir, thinkingde dusunme yani dusuncenin hareketidir.

Link to comment
Share on other sites

Akil ile dusunce farki nedir?

 

Ingilizce de akil diye bir kavram yoktur, aklin sadece ifadesi olarak rational ve clever vardir. Mind zihniyet karsiligidir, intellect zeka karsiligidir, thought da dusunce karsiligidir, thinkingde dusunme yani dusuncenin hareketidir.

Bunlar kesin, taşa kazınmış ve herkes tarafından kabul edilmiş kavramlar değil.

Plastik, muğlak, her kültürde farklı anlamlara sahip kavramlar.

Düşünce aklın ürünü olan bir kavram. Akıl da beynin ürünü..

Beyin aklın anatomik alt yapısı.

Beyni bir organ olarak düşünürsek ve başka bir organla, örneğin karaciğerle karşılaştırırsak, şöyle bir analoji yapmak mümkün.

Karaciğer toksinleri detoksifiye eden bir organ. Bu haliyle vücuda toksinlerden arındırılmış temiz kan sağlıyor. Beyin ise vücuda akıl aracılığı ile düşün sağlıyor.

Akıl bütün bilinçli davranışlardan, bilişsellikten (kognisyondan) sorumlu. Düşün arada açığa çıkan bir ürün.

Düşünün ne olduğu belli değil. Ama beynin aktivitesi sırasında ortaya çıktığı kesin. Yönlendirilebildiği de kesin. Ama düşünmemek imkansız. İnsan herşeyi düşünebiliyor.

Bazıları illegal, diğerleri ahlaksız, terbiyesiz, iyi, kötü... Her türlü düşün akıldan rüzgar gibi geçiyor. Ama bu arada bir filtreden de geçiyor ve söylenmiyor, açıklanmıyor. Kontrola tabii..

Link to comment
Share on other sites

Bunlar kesin, taşa kazınmış ve herkes tarafından kabul edilmiş kavramlar değil.

Plastik, muğlak, her kültürde farklı anlamlara sahip kavramlar.

Düşünce aklın ürünü olan bir kavram. Akıl da beynin ürünü..

Beyin aklın anatomik alt yapısı.

Beyni bir organ olarak düşünürsek ve başka bir organla, örneğin karaciğerle karşılaştırırsak, şöyle bir analoji yapmak mümkün.

Karaciğer toksinleri detoksifiye eden bir organ. Bu haliyle vücuda toksinlerden arındırılmış temiz kan sağlıyor. Beyin ise vücuda akıl aracılığı ile düşün sağlıyor.

Akıl bütün bilinçli davranışlardan, bilişsellikten (kognisyondan) sorumlu. Düşün arada açığa çıkan bir ürün.

Düşünün ne olduğu belli değil. Ama beynin aktivitesi sırasında ortaya çıktığı kesin. Yönlendirilebildiği de kesin. Ama düşünmemek imkansız. İnsan herşeyi düşünebiliyor.

Bazıları illegal, diğerleri ahlaksız, terbiyesiz, iyi, kötü... Her türlü düşün akıldan rüzgar gibi geçiyor. Ama bu arada bir filtreden de geçiyor ve söylenmiyor, açıklanmıyor. Kontrola tabii..

Dusuncenin akil ile ilgisi yok. Akil genelde egosal; ve her temelde aklin sahibinden yanadir. Dusunce ise, akla yon veren ya da teslim olandir. Zeka da arka planda dusunce ve aklin yonlendiricisidir.

 

Akil bu temelde corefaith bagiyla sinirlidir. Akil mutlakci, kesinci ve pozitiftir. Ya kendine yontar ya da duygusal davranir.

 

Dusunce ise daha genis kapsamlidir.  Evet akil dusunceyi kendi egosal cikari temelinde kontrol edebilir.

 

Dogal zihniyet ve onun dogal egosunun dusuncesinin temeli akilciliga dayanir.

 

Aklin Algi "Cimazi/Celiskisi"

 

Akilcilik, aklin yatkinligi, dogrulugu, sabitligi, sahipligi,savunusu, bencilligi, cikari, ayrimciligi, gucu,otoritesi olarak, ya bireyci, ya toplumcu, ya benci, ya bizci v.s. ortaya konur.

 

Akilciligin temeli metafizik ve etigin, insandisi ve insanlikdisi temelini teskil eder. Akilcilikta, birin ne turu, ne de kendisi mevcut degildir. Aklinin bilincalti, otomatik yerlesmis, alisilagelmis; ve de dogumdan kendisine verilmis; cinsiyeti, milliyeti, dini, ahlaki, toplumu ve de elde ettigi, kisisel ya da toplumsal inancsallari (olumlu/olumsuz), ideolojileri, degerleri, verileri ve tabulari vardir. Akil, kendini goremedigi icin, kendini de dusunemez (burada bireyci akilciligi, bencilligi ve egoizmi metafizik ve etik ideolojik inancsal dogrular olarak, nihilizm sonrasi, farkli yere koymak lazim)

 

Akil, sadece; kendi her turlu degeriyle, bir seyi anlamaya; yani; kendi degerlerine paralelligini ve karsitligini mukayese etmeye yarar. Akil, kendi disinda kalan her turlu dile gelimi, kendisine bir saldiri, bir satasma, bir terslik, bir olumsuzluk olarak anlar. Eger bu anlayis iman duzeyinde ise, zaten bu anlama bir rahatsizliga ve korunma/kollamaya donusur.

 

Ornek verelim. Akli milliyetcilik/irkcilik ile imanlasmis bir dile gelimin, bunun disindaki bir milliyeti, irki algilamasi mumkun degildir.

 

Akli, materyalizm ile imanlasmis bir dile gelimin, idealizmi algilamasi mumkun degildir.

 

Akli herhangi bir dini inanc ile imanlasmis bir dile gelimin, din disiligi, dinsizligi algilamasi mumkun degildir.

 

Iste bu ve buna benzer algilayamama nedeni; kendi imani disindaki dile gelimin, akla bir saldiri, bir karsi cikis, bir mudahele v.s. temelli bir alginin savunuya, kollamaya, korumaya gecisidir.

 

Iste akil, bu temelde algilayamaz, gozlemleyemez, notr olamaz, empati kuramaz, disaridan bakamaz, gercekci olamaz, memnunsuz, mutlusuz duramaz,

 

Aksine, ispatci, kesinlikci, dogrucu, sabit, sahipli olmak ve bu degerlerini kaybetme durumunda olmamalidir. Eger boyle bir durum akilca hissedilirse, savunu, koruma ve kollama baslar.

 

Akil sadece kendi tarafindan, kendi yanindadir. Aklinhem kendisi, hem de karsiti yoktur ve akla gore olmamalidir.

Cunku akil, sahipligi ve sabitligi, ayni zamanda psikolojinin de temelini teskil eder.

 

Aklin algilanmasi, bilinc ve farkindaliga cikmasi; insanoglu turu ve birinin her yonunun o kadar cok algilanmasini saglar.

 

Aklin Ic ve Dis "Savasi/Bilinc/Farkindalik Kapaliligi

 

Aklin kendini ya dogumdan aldigi, ya da kendi kabullendigi; inancsal, ya da ideolojik dogrusunun verdigi iki tana savasimi vardir.

 

Ic savasim; Bu savasim, aklin kendi bunyesindeki savasimdir. Bu savasimin harcadigi kinetik enerjinin, karsitli verdigi savas; hem inanilan dogrunun karsi tarafa kabul ettirme temelli, "galibiyet, sahiplik, sabitlik" savasi; hem de kendi "galibiyet, sahiplik, sabitligini, karsi tarafla "savasirken" " "kaybetmeme, yitirmeme, supheye dusmeme", yani, "maglup olmama savasi"

 

Dis savasim ; Bu savasim pozitifleri savasidir.

 

Mesela bir inanirin, inancini kabul ettirme/ kaybetmeme;

Ya da bir inancsizin, inancsizligini kabul ettirme/kaybetmeme savasidir.

 

Goruldugu gibi, inanan ve inancsizin biribirine olan zitliklari, kendi acilarindan kendilerinin dogrulari ve pozitifleri; biribirleri acisindan da, karsisindakinin negatifleridir.

 

Yani inanirin pozitifi inanclilik olurken, negatifi inancsizlik (ic savas)

Inancsizin pozitifi inancsizlik olurken, negatifi inanclilik (ic savas)

 

Iste bu iki ic savasin, birbiri ile olan savasimi da dis savasimdir.

 

Dis savasimda da ayni kinetik enerji karsitligi mevcuttur ve kisaca her iki dogrunun inanci acisindan kabul ettirme/galibiyet ve karsi tarafi da kabul etmeme/maglubiyet savasidir.

 

Iste herhangibir aklin inandigi dogrusu ugruna verdigi bu ic ve dis savasim; potansiyel enerjisini kullanima acmaz.

 

Potansiyel enerjinin kullanima acilmasi demek; aklin bu ic ve dis savasimi kendi bunyesinde notrlemesi, yani aklin dogrusuna inandigi o konudaki inancsal dan hem pozitif, hem negatif olarak kurtulmasi ve arinmasi, yani aklin inandigi o dogrunun her iki kinetik savasim ucunu birbiri ile notrlemesi ve boylece o konuda, kendini gozleme ve potansiyel enerjinin acikligina ve ozgurlugune, birakarak bilinci ve farkindaligi aciga cikarmasi ve alimini saglamasi.

 

Iste bilincin ve farkindaligin acikligi ve ozgurlugu, dusuncenin bilinclenmesinin ve farkina varmasinin onunun acilmasi; gozlemin potansiyel enerjisinin acikligi ve algiliyabilirligidir. Notrluk ve disaridan bakis acisi da buradadir.

 

Cunku, akil hem kendi icinde bir ic savasim, hem de disariya karsi bir dis savasim verirken; gozlem, potansiyel enerji, notrluk ve disaridan bakis acisi ve dolayisi ile bilinc ve farkindalik kapalidir.

 

Aklin boyle bir ic ve dis savas verdigi surece de bilinclenmesi ve farkindalik kazanmasi, verdigi ic ve dis savasi ilgilendiren tabu, deger, veri, ideoloji v.s. temelinde mumkun degildir.

 

Aklin kendini inandirdigi ve dogruluk adina verdigi bu ic ve dis savas; dogal zihniyetin her konusundaki ayrimci v.s. deger, veri ve tabu icin gecerlidir.                  

Link to comment
Share on other sites

Bilimde ne akıl (mind) ne de thought (düşünce, düşünme) hakkında işe yarar bir teori yok.

Düşüncenin fizyolojisi bilinmiyor. Beyin zedelenmelerinde bile düşünce yok olmuyor. Bazı akıl hastalıklarında (şizofreni ve bipolar gibi) ve bunamalarda vb düşünce bozuklukları görülüyor.

 

Düşüncenin mekanizması iyi bilinseydi, yukardaki felsefi zırvalara başvurulmazdı diye düşünüyorum.

Ama yine de onlar o kadar saçma ki,  10 metrelik bir sopa ile bile bulaşmak istemiyorum.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...