Jump to content

Humanizm Uzerine


evrensel-insan

Recommended Posts

 İNSANIN GERÇEK DOĞASI ÜZERİNE....

 

İnsan güçlü bir yaratık olduğuna inanır. Doğaya hakim olmaya ve onun bazı yasalarını hiçe sayarak, kendininkileri dikte ettirmeye başlamıştır.

İlginç olarak insanın bu gücünün kökeninde onun zayıflığı yer almaktadır. İnsan iyi ve kötü niteliklerin bir arada olduğu bir yaratıktır.

Bu nitelikleri insandan çıkarın.... Geride başarılı bir hayvan bile olamayacak kadar amorf, şekilsiz bir yaratık kalacaktır. İnsanın iyi ve üstün tarafları vardır elbette.

İyi ve üstün ne demekse?

 

Ama onun kötü, değersiz, önemsiz olarak algılanan tarafı çok daha ağır basmaktadır. İnsan aynı zamanda zayıf, nahif, cılız, korkak, iğrenç olabilecek kadar çirkin davranışlı, bencil, yeterince rasyonalitesi ve mantığı olmayan, gereksiz, anlamsız, önemsiz ve değersiz bir kemik yığınıdır.

 

İlginç olarak insanın en değerli yanı onun kötü tarafıdır! Kötülüğü insanın hazinesidir.

 

İnsan yaşamına yön vermeyi amaçlayan her türlü etkinlik onun bu kötü tarafına hitap eder ve onu ya önlemeye, düzeltmeye, geliştirmeye, daha da olmazsa yok etmeye çalışır.

İnsanın yaratıcılığının kökeninde onun kötü nitelikleri yatmaktadır. İnsan içinde kabaran kötü duygulara karşı isyan eder ve onları kontrol ve yok etmek uğruna destanlar yazar, mitler oluşturur, efsaneler yaratır.

 

Sonunda çoğu kere dinlere ve kendi iç dünyasında yarattığı kahraman ve kurtarıcılara esir düşer... İnsan yaşamına hükmeden ve onun asil, olumlu, iyi ve güzel iç dünyasını belirten yapıtların tümü aslında onun karanlık, çirkin ve kötü iç aleminin dış dünyaya, negatif bir filmin pozitif kopyası gibi, yansımasından başka bir şey değildir. İnsan gücünü onlardan alan bir yaratıktır. Aczi, kötülüğü, korkaklığı, cılızlığı, zayıflık ve nahifliği insanı insan yapan niteliklerdir. Onlarsız insan diğer hayvanlar kadar bile güçlü değildir.


İnsanı kötülüklerden arındıramazsınız ama, iyilikten kolaylıkla soyutlayabilirsiniz. Aslına dönen insan kötüdür. Çünkü insanın aslı kötüdür.

İyilik ve güzellik, fedakarlık ve anlayış şeklindeki kavramlar sosyal olma gereği sonradan kazanılan yapay değerlerdir.  Onlarda zorlama vardır. Kötülük ise spontanedir. İyilik,  kötülüğe karşı bir direnmedir ama, çoğu kere  başarılı değildir. Yine de insanın kötü doğası kendini her zaman açıkca kötü olarak manifest etmeyebilir. Gizlenir.. Farklı kılıklara bürünür ve karşımıza sosyal olarak kabul edilir kavramlar şeklinde çıkar.

 

Orta çağdan, hatta eski Yunan ve Romadan yirminci yüzyılın başına kadar, rasyonel hümanizma hüküm sürmüştür.

Bu hümanizma insanın iyi ve güzel, rasyonel ve mantıklı tarafına hitabeder. Günlük yaşamda insanın o tarafını görmek kolay değildir..

Bu nedenden dolayı rasyonel hümanizma ütopiktir. İnsanı yalnız iyi tarafı ile tanımlamaya çalışan her felsefi eğilim yanılmaya mahkumdur.

Bu arada insanlığı yanlış yere iyilik ve güzellik duyguları ile yücelteceği için bu felsefe türleri insanın gerçek doğasını yansıtmaktan uzaktırlar.

 

İnsanlık artık kendi çirkin doğası ile karşı karşıya gelmekten korkmamalı, utanmamalı ve onu olduğu gbi kabul etmenin kendi çıkarları için çok daha yararlı olacağını dikkate almalıdır. İnsanın kötü tarafını reddeden veya iyi tarafına daha büyük önem veren her felsesi görüş, onun iyi tarafını da anlamlandırmaktan acizdir. Tek başına iyilik ve güzellik olmaz. Bunlar göreli kavramlardır. Karşıtları olmadan bir anlamları yoktur. İnsan yaşamına anlam veren en önemli değerler iyilik ve güzellikle birlikte ve onlardan daha çok olmak üzere, kötülük ve çirkinliktir. İnsan kötü ve çirkin olduğu için iyi ve güzeldir.

 

Bütün yapacağımız iç dünyamıza uzanmak ve oradaki kötülük ve çirkinlikler arasından iyilik ve güzellikleri bulup, çıkarmaktır. Onları tanımanın bile giderek zorlaştığı bir dünyada yaşadığımızı unutmayalım. Bizim iyilik ve güzellik olarak tanımladığımız değer ve kavramların başkaları için kötülük ve çirkinlik olabileceği gerçeğinden uzaklaşmayalım. İyi ve güzel, doğru ve haklı olduğumuzu iddia etmeden önce, o sonuçlara nasıl ulaştığımızı itiraf ve kabul etmekten çekinmeyelim. Aslımızı inkar etmeyelim......

Link to comment
Share on other sites

 İNSANIN GERÇEK DOĞASI ÜZERİNE....

 

İnsan güçlü bir yaratık olduğuna inanır. Doğaya hakim olmaya ve onun bazı yasalarını hiçe sayarak, kendininkileri dikte ettirmeye başlamıştır.

İlginç olarak insanın bu gücünün kökeninde onun zayıflığı yer almaktadır. İnsan iyi ve kötü niteliklerin bir arada olduğu bir yaratıktır.

Bu nitelikleri insandan çıkarın.... Geride başarılı bir hayvan bile olamayacak kadar amorf, şekilsiz bir yaratık kalacaktır. İnsanın iyi ve üstün tarafları vardır elbette.

İyi ve üstün ne demekse?

 

Ama onun kötü, değersiz, önemsiz olarak algılanan tarafı çok daha ağır basmaktadır. İnsan aynı zamanda zayıf, nahif, cılız, korkak, iğrenç olabilecek kadar çirkin davranışlı, bencil, yeterince rasyonalitesi ve mantığı olmayan, gereksiz, anlamsız, önemsiz ve değersiz bir kemik yığınıdır.

 

İlginç olarak insanın en değerli yanı onun kötü tarafıdır! Kötülüğü insanın hazinesidir.

 

İnsan yaşamına yön vermeyi amaçlayan her türlü etkinlik onun bu kötü tarafına hitap eder ve onu ya önlemeye, düzeltmeye, geliştirmeye, daha da olmazsa yok etmeye çalışır.

İnsanın yaratıcılığının kökeninde onun kötü nitelikleri yatmaktadır. İnsan içinde kabaran kötü duygulara karşı isyan eder ve onları kontrol ve yok etmek uğruna destanlar yazar, mitler oluşturur, efsaneler yaratır.

 

Sonunda çoğu kere dinlere ve kendi iç dünyasında yarattığı kahraman ve kurtarıcılara esir düşer... İnsan yaşamına hükmeden ve onun asil, olumlu, iyi ve güzel iç dünyasını belirten yapıtların tümü aslında onun karanlık, çirkin ve kötü iç aleminin dış dünyaya, negatif bir filmin pozitif kopyası gibi, yansımasından başka bir şey değildir. İnsan gücünü onlardan alan bir yaratıktır. Aczi, kötülüğü, korkaklığı, cılızlığı, zayıflık ve nahifliği insanı insan yapan niteliklerdir. Onlarsız insan diğer hayvanlar kadar bile güçlü değildir.

 

İnsanı kötülüklerden arındıramazsınız ama, iyilikten kolaylıkla soyutlayabilirsiniz. Aslına dönen insan kötüdür. Çünkü insanın aslı kötüdür.

İyilik ve güzellik, fedakarlık ve anlayış şeklindeki kavramlar sosyal olma gereği sonradan kazanılan yapay değerlerdir.  Onlarda zorlama vardır. Kötülük ise spontanedir. İyilik,  kötülüğe karşı bir direnmedir ama, çoğu kere  başarılı değildir. Yine de insanın kötü doğası kendini her zaman açıkca kötü olarak manifest etmeyebilir. Gizlenir.. Farklı kılıklara bürünür ve karşımıza sosyal olarak kabul edilir kavramlar şeklinde çıkar.

 

Orta çağdan, hatta eski Yunan ve Romadan yirminci yüzyılın başına kadar, rasyonel hümanizma hüküm sürmüştür.

Bu hümanizma insanın iyi ve güzel, rasyonel ve mantıklı tarafına hitabeder. Günlük yaşamda insanın o tarafını görmek kolay değildir..

Bu nedenden dolayı rasyonel hümanizma ütopiktir. İnsanı yalnız iyi tarafı ile tanımlamaya çalışan her felsefi eğilim yanılmaya mahkumdur.

Bu arada insanlığı yanlış yere iyilik ve güzellik duyguları ile yücelteceği için bu felsefe türleri insanın gerçek doğasını yansıtmaktan uzaktırlar.

 

İnsanlık artık kendi çirkin doğası ile karşı karşıya gelmekten korkmamalı, utanmamalı ve onu olduğu gbi kabul etmenin kendi çıkarları için çok daha yararlı olacağını dikkate almalıdır. İnsanın kötü tarafını reddeden veya iyi tarafına daha büyük önem veren her felsesi görüş, onun iyi tarafını da anlamlandırmaktan acizdir. Tek başına iyilik ve güzellik olmaz. Bunlar göreli kavramlardır. Karşıtları olmadan bir anlamları yoktur. İnsan yaşamına anlam veren en önemli değerler iyilik ve güzellikle birlikte ve onlardan daha çok olmak üzere, kötülük ve çirkinliktir. İnsan kötü ve çirkin olduğu için iyi ve güzeldir.

 

Bütün yapacağımız iç dünyamıza uzanmak ve oradaki kötülük ve çirkinlikler arasından iyilik ve güzellikleri bulup, çıkarmaktır. Onları tanımanın bile giderek zorlaştığı bir dünyada yaşadığımızı unutmayalım. Bizim iyilik ve güzellik olarak tanımladığımız değer ve kavramların başkaları için kötülük ve çirkinlik olabileceği gerçeğinden uzaklaşmayalım. İyi ve güzel, doğru ve haklı olduğumuzu iddia etmeden önce, o sonuçlara nasıl ulaştığımızı itiraf ve kabul etmekten çekinmeyelim. Aslımızı inkar etmeyelim......

Aslinda her cumlene ayri ayri yazdiklarini curuten yanitlar verilebilir.

 

Yalniz tum mesajinin ozunde ki takintiyi sadece dile getirmek yeterli olacaktir.

 

O da insanoglu fenomenini sadece sifatsal olarak tamamen yine insanoglu zihniyetini yaratimi olan etik ve metafizik deger veri ve tabulara teslim etmek; tek bir nedene dayanir. O da insanoglu fenomeninin varliksal farkindasizligi ve bunun bilincsiz olarak numenal sifatlarla ustelik insanoglunun yarattigi sifatlarla aklin tatmini olan bir teslimiyet.

 

Bir insanoglu turunun kendi varlioginin farkina varmayarak kendi turunu ve birini bu kadar yine kendi zihniyetinin teslimiyeti ile aciz ve caresiz kilmasi, tam da fenomenal zihniyetin sahte benliginin egosunu tatmin etme adina, kendi algisi ile kendi gucunu bititmesi ve teslim etmesidir.

 

Bu mesaj tamamen deizmin bir urunudur. Cunku insanoglunu fenomenalk algi ile diger fenomenler ile kiyaslarken, bu kiyasi yapan numenal yetisini insanogluna degil, insanoglu disi bir guce bahsetmektedir.

 

Zaten varolusculugun temeli deizme dayanir.  

 

Sadece aslini inkar etmek ile kalmaz, asli dediginin temelini insanoglu disi bir guce teslim eder. Insanoglu disinda kalan fenomenleri de ayni guce teslim ettiginden, insanoglu fenomenini de diger algiladigi fenomenlerden farklilasstiramaz. Cunku insanoglu numenal yetisinin farkinda ve bilincinde degildir.

 

Yani tum bu yazilanlarin, bir insanoglu numenal yetisinin urunu oldugunun farkinda ve bilincinde degildir.

Link to comment
Share on other sites

Aslinda her cumlene ayri ayri yazdiklarini curuten yanitlar verilebilir.

 

Yalniz tum mesajinin ozunde ki takintiyi sadece dile getirmek yeterli olacaktir.

 

O da insanoglu fenomenini sadece sifatsal olarak tamamen yine insanoglu zihniyetini yaratimi olan etik ve metafizik deger veri ve tabulara teslim etmek; tek bir nedene dayanir. O da insanoglu fenomeninin varliksal farkindasizligi ve bunun bilincsiz olarak numenal sifatlarla ustelik insanoglunun yarattigi sifatlarla aklin tatmini olan bir teslimiyet.

 

Bir insanoglu turunun kendi varlioginin farkina varmayarak kendi turunu ve birini bu kadar yine kendi zihniyetinin teslimiyeti ile aciz ve caresiz kilmasi, tam da fenomenal zihniyetin sahte benliginin egosunu tatmin etme adina, kendi algisi ile kendi gucunu bititmesi ve teslim etmesidir.

 

Bu mesaj tamamen deizmin bir urunudur. Cunku insanoglunu fenomenalk algi ile diger fenomenler ile kiyaslarken, bu kiyasi yapan numenal yetisini insanogluna degil, insanoglu disi bir guce bahsetmektedir.

 

Zaten varolusculugun temeli deizme dayanir.  

 

Sadece aslini inkar etmek ile kalmaz, asli dediginin temelini insanoglu disi bir guce teslim eder. Insanoglu disinda kalan fenomenleri de ayni guce teslim ettiginden, insanoglu fenomenini de diger algiladigi fenomenlerden farklilasstiramaz. Cunku insanoglu numenal yetisinin farkinda ve bilincinde degildir.

 

Yani tum bu yazilanlarin, bir insanoglu numenal yetisinin urunu oldugunun farkinda ve bilincinde degildir.

Cevap verin o zaman. İnsanlığı dar bir felsefi açıdan bakarak değerlendiriyorsunuz ve sefil bir şekilde yanılıyorsunuz. İçinde yaşadığınız kozadan çıkamadınız gitti.

Varoluşçuluğun  temelini deizme dayatmanız Sartre'ın mezarında kemiklerini sızlatacaktır. Ama bu fiyasko sizi utandırmayacaktır. Ondan eminim.

Varoluşçuluğu hiç, ama hiç bilmediğiniz çok belli oluyor. Öğrenmiyorsunuz da..

Link to comment
Share on other sites

 Aslına dönen insan kötüdür. Çünkü insanın aslı kötüdür.

Bu nedenden dolayı rasyonel hümanizma ütopiktir. İnsanı yalnız iyi tarafı ile tanımlamaya çalışan her felsefi eğilim yanılmaya mahkumdur.

Bu arada insanlığı yanlış yere iyilik ve güzellik duyguları ile yücelteceği için bu felsefe türleri insanın gerçek doğasını yansıtmaktan uzaktırlar.

 

1- Renkli satır taraflı, eğilimli felsefi tanım değil midir?

2- Yine renkli çıkarım rasyonel değil midir?

3- İnsanın "gerçek doğasını" kim yansıtıyor? Bilim mi?

4- Bilim, insan için kötü, iyi gibi sıfatlar kullanıyor mu?

5- İnsana atıf İyi veya kötü sıfatlar ideolojik değil midir?

Link to comment
Share on other sites

1- Renkli satır taraflı, eğilimli felsefi tanım değil midir?

2- Yine renkli çıkarım rasyonel değil midir?

3- İnsanın "gerçek doğasını" kim yansıtıyor? Bilim mi?

4- Bilim, insan için kötü, iyi gibi sıfatlar kullanıyor mu?

5- İnsana atıf İyi veya kötü sıfatlar ideolojik değil midir?

Bilim amoraldır. Bu bilim ahlaksızdır demek değildir. Bilim ahlak bazında nötraldir demektir. Bilim ayrım yapmaz, iyi insanı seçmez, sadece ortaya koyar demektir.

İnsan gerçek doğasını kendisi yansıtır. Bilim onu gözlemler.

Bilimin insan için moral bazda iyi kötü gibi sıfatlar kullanmaması, bilimin iyiyi ve kötüyü tefrik etmediği anlamına gelmez.

İyi ve kötü sıfatları çoğu kere insanın davranışları ile ilgili çıkarımlardır.  Aynı zamanda görelidirler.

İnsana atıfta bulunan iyi kötü sıfatlar ideolojik de olabilir, politik de. Onların göreli kavramlar olduklarına değindik zaten.

Önemli olan onların var olmasıdır. Onlarsız bir insanlık düşünülemez.

İnsanın kötü tarafını görmemek onu tanımamakla özdeştir. Aynı şeyi onun iyi tarafı için de söyleyebiliriz.

Link to comment
Share on other sites

Cevap verin o zaman. İnsanlığı dar bir felsefi açıdan bakarak değerlendiriyorsunuz ve sefil bir şekilde yanılıyorsunuz. İçinde yaşadığınız kozadan çıkamadınız gitti.

Varoluşçuluğun  temelini deizme dayatmanız Sartre'ın mezarında kemiklerini sızlatacaktır. Ama bu fiyasko sizi utandırmayacaktır. Ondan eminim.

Varoluşçuluğu hiç, ama hiç bilmediğiniz çok belli oluyor. Öğrenmiyorsunuz da..

Felsefi aci dedigin, zaten insanogluna aittir. Ben insanoglunu degerlendiriyorum ve bir insanoglu turunun biri olarak, felsefesini degil. 

 

Evet, insanoglunu ustelik kendi aklinin yaratimi ile bir seye teslim etmek ve yine insanoglunun yarattigi etik degerler ile olcmek ve yine insanoglunun dusuncesi ile kendine verdigi dogayi ve dogallihi insanoglunu teslim etmek icin kullanmak ve gercegin bir insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu algilamamak, insanoglu fenomeninin gozlem veren ve yine insanoglunca algilanan ve bunu yapan numenal yetilerini baska bir guce vermek deizmdir. 

 

Eger bu guc bir fenomen ile ozdeslesirse, o zaman deizmin tanrilastirdigi her ne ise o olur.

 

Var ve olmak, insanoglunun dusuncesinin fenomenlestirdigidir. Olmak zaten varin eylemidir. Yani insanoglu kendisine gozlem veren fenomeni varlar ve onu numenal degerleri ile oldurur.

Link to comment
Share on other sites

Bilim amoraldır. Bu bilim ahlaksızdır demek değildir. Bilim ahlak bazında nötraldir demektir. Bilim ayrım yapmaz, iyi insanı seçmez, sadece ortaya koyar demektir.

İnsan gerçek doğasını kendisi yansıtır. Bilim onu gözlemler.

Bilimin insan için moral bazda iyi kötü gibi sıfatlar kullanmaması, bilimin iyiyi ve kötüyü tefrik etmediği anlamına gelmez.

İyi ve kötü sıfatları çoğu kere insanın davranışları ile ilgili çıkarımlardır.  Aynı zamanda görelidirler.

İnsana atıfta bulunan iyi kötü sıfatlar ideolojik de olabilir, politik de. Onların göreli kavramlar olduklarına değindik zaten.

Önemli olan onların var olmasıdır. Onlarsız bir insanlık düşünülemez.

İnsanın kötü tarafını görmemek onu tanımamakla özdeştir. Aynı şeyi onun iyi tarafı için de söyleyebiliriz.

Bilim sadece gozlemini aklinin degerlerini ve sifatlarini katmadan aldigi gibi kavramsal bilgiu ile ortaya koyar. Ahlak etigin bir dalidir ve sadece insanoglu zihniyetinin davranisa ve sisteme tasinmasidir.

 

Gercek doga denilen, insanoglunun yapilandirdigi ve gercegin ne oldugunu kendine dogruladigidir. Buradaki dogrulama olgusal degil ise zaten bilimsel degildir.

 

Bilim iyi ve kotuyu insanoglu yararina ve evrensel hukukun insan haklari temelinde bilimsel olgulara dayanarak ortaya koyabilir.

 

Hic bir etigin insanoglunu yasam ve iliskisel yonlendirmesi acisindan bir etigi yoktur. Sadece olan etik insanoglu adina gozleminin yarari temelinde ortaya konabilir.

 

Iyi ve kotu tamamen etik degerlerdir ve INSANOGLUNU DEGIL, ONUN GOZLEMINI YANI INSANOGLUNUN DUSUNCE VE DAVRANISININ IDEOLOJIK INANCSAL BIR DOGRU TEMELINDE DEGERLENDIRILMESIDIR. 

 

Kisaca senin dilinde insanoglunu zihinsel ve davranissal insanlastirmayan her deger insanoglunun zararinadir ve sifat olarak kotu denebilir. Burada benim kullandigim kavram sorundur. Bu da ancak bir algi ve bilinc konusudur. Sonucta birinin sorun gordugunu ve algiladigini baskasi gormez ve algilamaz. Zaten bu nedenden de degisim ve bilinclenim mucadelesi vermez. 

Link to comment
Share on other sites

Demek ki insana ait iyi/kötü çıkarımları bilime ait somutlaşmış bilgiler değildir. Bunun dışındaki bilgiler her hangi bir insana ait öznel fikirler olabilir. Yani var olan insan nüfusu kadar. Bu farklı bilgiler ne derece tutarlı olabilir?

Bunun "tutarliligi" sadece bunu kendine dogrulayani ve bu dogrulamaya inanani baglar. Bilimsel bir temeli yoktur. Etigin de metafiziginde bilimsel bir temeli yoktur.

 

Buradaki bilimsellik etik ve metafizik yasam ve iliskisel insanoglunu kisisel sosyal ve toplumsal gozlemlemek ve bu gozlemde zihinsel ve davranissal insanlasma temelinde degerlendirmektir.

Link to comment
Share on other sites

1- Renkli satır taraflı, eğilimli felsefi tanım değil midir?

2- Yine renkli çıkarım rasyonel değil midir?

3- İnsanın "gerçek doğasını" kim yansıtıyor? Bilim mi?

4- Bilim, insan için kötü, iyi gibi sıfatlar kullanıyor mu?

5- İnsana atıf İyi veya kötü sıfatlar ideolojik değil midir?

1-Felsefeden ne algilandigina bagli.

 

2-Buradaki rasyonel akilcilik temelindedir, gozleme dayanadabilir, dayanmayadabilir. Yani ortada ya bir olgu vardir, ya da bir dogrulanmis inancsal ideolojik dogru.

 

3-Insanin gercek dogasi insanoglunun yapilandirilmisligidir sorunu sabit kalitimsal inancsal ve ideolojik olmasidir. Halbuki bu bir dusunce urunudur ve her ortaya konan dogallik bilinc ve algi ile degisebilir.

 

4-Kulllanmaz. Bilim de sifat yoktur.

 

5-Etiktir ve bir ideolojik inancsal dogru temelindedir. Kisi bunun bilincinde de olabilir, olmayabilir de. Yani bilincalti sartlanmisliginin bir tezahuru de olabilir.

Link to comment
Share on other sites

Iyi ve kotu tamamen etik degerlerdir ve INSANOGLUNU DEGIL, ONUN
GOZLEMINI YANI INSANOGLUNUN DUSUNCE VE DAVRANISININ IDEOLOJIK INANCSAL
BIR DOGRU TEMELINDE DEGERLENDIRILMESIDIR.

 

Bu değerlendirmeyi yapan da, o değerleri koyan da insanoğludur ama..

Kendinize dışardan bakmakla bazı değerleri olan ve onları koyan insanoğlu olmaktan kurtulmuyorsunuz.

İyi ve kötü yanlarınızla, siz de insansınız.

Link to comment
Share on other sites

Iyi ve kotu tamamen etik degerlerdir ve INSANOGLUNU DEGIL, ONUN

GOZLEMINI YANI INSANOGLUNUN DUSUNCE VE DAVRANISININ IDEOLOJIK INANCSAL

BIR DOGRU TEMELINDE DEGERLENDIRILMESIDIR.

 

Bu değerlendirmeyi yapan da, o değerleri koyan da insanoğludur ama..

Kendinize dışardan bakmakla bazı değerleri olan ve onları koyan insanoğlu olmaktan kurtulmuyorsunuz.

İyi ve kötü yanlarınızla, siz de insansınız.

Aksini iddia eden yok. Insanoglu zaten etik sifatlar ile yasar ve iliski kurar. Yalniz, Islama imanin sartlarindan biri olan "hayir ve serrin Allah'tan geldigine inanmak" ile, iyi ve kotuyu insanoglunun dogalligi yapmak ve buna teslim etmek arasindaki tek fark; ALLAH'IN YERINE DOGAYI KOYMAKTIR. 

 

Ikisi de ayni biatci ve teslimiyetci zihnin urunudur ve ustelik insanoglu yaratimidir. Cunku INSANOGLU DISINDAKI HIC BIR FENOMEN DE IYI KOTU SIFATI YOKTUR, bu var eden varsa, bu yine insanogludur. Ustelik onun zihniyetinin urunudur.

Link to comment
Share on other sites

Evet, insanoglunu ustelik kendi aklinin yaratimi ile bir seye teslim
etmek ve yine insanoglunun yarattigi etik degerler ile olcmek ve yine
insanoglunun dusuncesi ile kendine verdigi dogayi ve dogallihi
insanoglunu teslim etmek icin kullanmak ve gercegin bir insanoglu
yapilandirilmisligi oldugunu algilamamak, insanoglu fenomeninin gozlem
veren ve yine insanoglunca algilanan ve bunu yapan numenal yetilerini
baska bir guce vermek deizmdir.

 

 

Bence bu forumda bir deist varsa o da Evrensel İnsan.

Tanrısi insan onun. Kendine out of body bakıp, kendi dışına çıkarak doğaüstü varlığına anlam vermeye çalışmayı başka türlü nasıl açıklayabiliriz?

Link to comment
Share on other sites

Evet, insanoglunu ustelik kendi aklinin yaratimi ile bir seye teslim

etmek ve yine insanoglunun yarattigi etik degerler ile olcmek ve yine

insanoglunun dusuncesi ile kendine verdigi dogayi ve dogallihi

insanoglunu teslim etmek icin kullanmak ve gercegin bir insanoglu

yapilandirilmisligi oldugunu algilamamak, insanoglu fenomeninin gozlem

veren ve yine insanoglunca algilanan ve bunu yapan numenal yetilerini

baska bir guce vermek deizmdir.

 

 

Bence bu forumda bir deist varsa o da Evrensel İnsan.

Tanrısi insan onun. Kendine out of body bakıp, kendi dışına çıkarak doğaüstü varlığına anlam vermeye çalışmayı başka türlü nasıl açıklayabiliriz?

Tabi eger tanrilastirma eylemine beyin ihtiyac duyuyorsa dedigin dogruur. YANI TASNRILASTIRARAK TANRISINI YARATAN INANAN ONA BIAT EDEN INSANOGLUDUR.

 

Benim ise ne tanrilastirmaya ne de tanri yaratmaya bir ihtiyacim yok. Cunku Ben insanlasmaktan ve insanlastirmaktan yanayim. Tabi fenomenal goruntu olarak degil, zihinsel ve davranissal ve de duzen/sistem ve kurumlasma olarak.

 

Zaten doga ustu varliga anlam veren insanoglu degil mi? Yoksa baska bir fenomen mi var, senin bildigin!

Link to comment
Share on other sites

Aksini iddia eden yok. Insanoglu zaten etik sifatlar ile yasar ve iliski kurar. Yalniz, Islama imanin sartlarindan biri olan "hayir ve serrin Allah'tan geldigine inanmak" ile, iyi ve kotuyu insanoglunun dogalligi yapmak ve buna teslim etmek arasindaki tek fark; ALLAH'IN YERINE DOGAYI KOYMAKTIR. 

 

Ikisi de ayni biatci ve teslimiyetci zihnin urunudur ve ustelik insanoglu yaratimidir. Cunku INSANOGLU DISINDAKI HIC BIR FENOMEN DE IYI KOTU SIFATI YOKTUR, bu var eden varsa, bu yine insanogludur. Ustelik onun zihniyetinin urunudur.

Yanıldığınız nokta şu: Biz Allah'ın yerine doğayı koymuyoruz. Doğanın (evrenin) kendisi olduğumuzu belirtiyoruz.

Bizler evreniz.

Bizler teslim olmuyoruz. Gerçekleri daha net görebiliyoruz.

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Tabi eger tanrilastirma eylemine beyin ihtiyac duyuyorsa dedigin dogruur. YANI TASNRILASTIRARAK TANRISINI YARATAN INANAN ONA BIAT EDEN INSANOGLUDUR.

 

Benim ise ne tanrilastirmaya ne de tanri yaratmaya bir ihtiyacim yok. Cunku Ben insanlasmaktan ve insanlastirmaktan yanayim. Tabi fenomenal goruntu olarak degil, zihinsel ve davranissal ve de duzen/sistem ve kurumlasma olarak.

 

Zaten doga ustu varliga anlam veren insanoglu degil mi? Yoksa baska bir fenomen mi var, senin bildigin!

İnsanlaşmaktan yana olan önce insanlaşmak ve insanlaştırmak istediği insanın doğasının doğru tanımını yaparar

Siz o aşamada bile değilsiniz.

Link to comment
Share on other sites

Yanıldığınız nokta şu: Biz Allah'ın yerine doğayı koymuyoruz. Doğanın (evrenin) kendisi olduğumuzu belirtiyoruz.

Bizler evreniz.

Bizler teslim olmuyoruz. Gerçekleri daha net görebiliyoruz.

Bizlerin ya da bize gozlem veren her hangibir seyin ne oldugu sadece insanoglu beyninin numenal yetisi ile kendine dogrulamasidir.

 

Burada bizlerin bilimselligi BIZLERIN YA DA BIZE GOZLEM VEREN FENOMENIN NE OLDUGU DEGIL; GOZLEMININ NE OLDUGUDUR. BU DA KAVRAMSAL BILGI ILE ORTAYA KONUR.

 

Yoksa, her beyin bizleri bir seye ozdes kilar. Onemli olan bizlerin bir seye ozdesligi degil, bizim kendimiz dahil neyi neye neden ve nasilozdes kildigimizdir.

 

Gercek insanoglu yapilandirilmisligidir ve her bir dusunce duzeyinin ideolojik inancsal temeline gore degiskendir.   

Link to comment
Share on other sites

İnsanlaşmaktan yana olan önce insanlaşmak ve insanlaştırmak istediği insanın doğasının doğru tanımını yaparar

Siz o aşamada bile değilsiniz.

Burada onemli olan insanoglunun insanlasamamis olmasinin gozlemi. Zaten bu da dogal degil, zihinsel ve onun davranisa yansisi. Iste bu yansinin gozlemi zaten insanoglu fenomeninin zihinsel insanlasma devrimini gerekli kiliyor. Cunku burada insanoglunun insan gibi zihnini kullanmama ve davranisa tasimamasi soz konusu. Bunun da nedeni dogal/fenomenal zihniyet.

Link to comment
Share on other sites

Burada onemli olan insanoglunun insanlasamamis olmasinin gozlemi. Zaten bu da dogal degil, zihinsel ve onun davranisa yansisi. Iste bu yansinin gozlemi zaten insanoglu fenomeninin zihinsel insanlasma devrimini gerekli kiliyor. Cunku burada insanoglunun insan gibi zihnini kullanmama ve davranisa tasimamasi soz konusu. Bunun da nedeni dogal/fenomenal zihniyet.

Boş laflar.. Sorunun cevabı değil bunlar. Kaçamak yapıyorsunuz.

İnsanlaşmaktan bahseden birisi önce insandan ne anladığını açıklar.

Siz biliyor musunuz?

Aklınızda imgeledeğiniz insanın nasıl bir varlık olduğunu merak ediyoruz.

Link to comment
Share on other sites

Boş laflar.. Sorunun cevabı değil bunlar. Kaçamak yapıyorsunuz.

İnsanlaşmaktan bahseden birisi önce insandan ne anladığını açıklar.

Siz biliyor musunuz?

Aklınızda imgeledeğiniz insanın nasıl bir varlık olduğunu merak ediyoruz.

Sen hala varliktasin. Burada bahsedilen insanoglunun beyinsel yetisi  ve bunun insanoglunun yasam ve iliskisini yonlendirmesi.

 

Sonucta insanoglunu insanlastiracak olan, onun varligi degil; tamamen beyninin yetisi olan zihniyeti ve bunun davranisa iliskiye duzen ve sisteme yansisi ve insasidir.

 

Ben insanoglu varligi ile degil, verdigi gozlem ile ilgileniyorum. Yani bilimsel olani bilissel insansal ve evrensel temelde yapiyorum.

 

Sonucta fenomenal olarak insanoglunun herhangibir sorunu yok, evcrimsel ne ise o. Buradaki sorun devrimsel ve insanoglu fenomeninin beyinsel yetisi ve bunun insanoglunu her turlu yonlendirmesi ve yapilasndirmasi. Iste burada insanoglu disi baska bir guc yok. Insanoglu kendi kendini kendi zihniyetine teslim ediyor, basta metafizigin ontolojisi, teolojisi ve fizik otesi olarak akilci inancsal ve ideolojik temelde ve etik yonlendirimi ve yaptirimi altinda ustelik dogallik ve doga kisvesi ile.

Link to comment
Share on other sites

Insanoglu numenal yetisi ve kavramsal bilgisi olan bir fenomendir. Sorunu fenomeninde degil, numenal yetisinin ve kavramsal bilgisinin yonlendirdigi ve yapilandirdigi gozleminde algisinda yasaminda iliskisinde duzen ve sisteminde ve de kavramsal bilgisi ile fenomenlestirdiklerindedir. Insan ve bunun her turlu sifati varliginda degil, yasam ve iliskisindedir. Bu da zihinsel ve davranissal yonlendirim demektir.

 

Sorun evrimsel degil, devrimseldir. Sorun fenomenal degil, numenaldir. Sorun varliksal degil, gozlemsel algisal ve kavramsal bilgiseldir. Iste insanoglu fenomeninin yasam olarak gozlem vereni onun zihinsel olarak insanlasmadiginin kanitidir.

 

Insanoglunun bilimselligi de, VARLIKTA DEGIL; ONUN GOZLEMINDE YATAR. Iste bu gozlemdeki bilimsellik kavramsal bilgi olarak sadece insanoglunun kendini degil, tum gozlem veren fenomenleri ortaya koyar. Sorun da ortaya konan ve ortaya koyum daki numenal deger veri ve tabularda, ideolojilerde inanclarda ve bilimum bilgisindedir. Cunku insanoglu bu bilgiler ile yasar. 

 

Quantum dusuncesi insanoglunu "ne dusunuyorsa, odur" olarak tanimlar. Iste o yuzden her bir insanoglu biri icin numenal olarak insanoglunun ne oldugu ve ne ile ozdeslestigi onun beyin yetisi temelinde anlam ve icerik bulur. Kimi maddeye esitler, kimi kula, kimi maymuna, kimi hayvana, kimi evrene, kimi atoma kisaca kim kendince inandigi ne ise onun ile dogrular ve ozdeslestirir. Iste VARLIKSAL BAKIS ACISI VE SORUNU BUDUR.

Link to comment
Share on other sites

Sen hala varliktasin. Burada bahsedilen insanoglunun beyinsel yetisi  ve bunun insanoglunun yasam ve iliskisini yonlendirmesi.

 

Sonucta insanoglunu insanlastiracak olan, onun varligi degil; tamamen beyninin yetisi olan zihniyeti ve bunun davranisa iliskiye duzen ve sisteme yansisi ve insasidir.

 

Ben insanoglu varligi ile degil, verdigi gozlem ile ilgileniyorum. Yani bilimsel olani bilissel insansal ve evrensel temelde yapiyorum.

 

Sonucta fenomenal olarak insanoglunun herhangibir sorunu yok, evcrimsel ne ise o. Buradaki sorun devrimsel ve insanoglu fenomeninin beyinsel yetisi ve bunun insanoglunu her turlu yonlendirmesi ve yapilasndirmasi. Iste burada insanoglu disi baska bir guc yok. Insanoglu kendi kendini kendi zihniyetine teslim ediyor, basta metafizigin ontolojisi, teolojisi ve fizik otesi olarak akilci inancsal ve ideolojik temelde ve etik yonlendirimi ve yaptirimi altinda ustelik dogallik ve doga kisvesi ile.

İnsanoğlu her türlü gözlem veriyor. İnsanoğlu herşey diyoruz ya.

İnsanlaşmak istiyorsan kendine, aslına dönmelisin. Başka türlü insanlaşamazsın.

Link to comment
Share on other sites

İnsanoğlu her türlü gözlem veriyor. İnsanoğlu herşey diyoruz ya.

İnsanlaşmak istiyorsan kendine, aslına dönmelisin. Başka türlü insanlaşamazsın.

Aslina derken, iste bu inanc ve ideolojiden baska bir sey degildir. Cunku insanoglu zihniyeti ne ise insanoglu odur. Bu da gozlem olarak onun insanlasmadigini gosterir.

 

Onu insanlastirmayan ve kendi numenal degerleri olan her bir kavrami sorgulamak ve onlardan kurtulmak insanoglunun insanlasmasinin temelidir. Yani zihinsel devrim.

 

Insanoglunun numenal ve zihinsel asli yoktur. Olan gozlemin de insanoglunun insanlasamamis olmasidir.

Link to comment
Share on other sites

İnsan ne kadar insanlaştı ise o kadar gözlem veriyor.

İnsan ne ise onun gözlemini veriyor yani. Senin aklında farklı bir insan kavramı var ve ona insanlaşmak isitiyorsun. Bu ütopik bir yaklaşım.

Ne isen osun.

Biz insanı somut eylemleri olan soyut bir kavram olarak değerlendiriyoruz.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...