Jump to content

Humanizm Uzerine


evrensel-insan

Recommended Posts

Henuz insanoglunun ne oldugunu bile insanoglu ortaya koyamamisken, humanizmin ne oldugunu da ortaya koyamaz.

Humanizm, bilhassa felsefe ve dinde ve de epistemoloji ustunde, insanoglunu teslim etmek, caresiz birakmak, pasif kilmak v.s. icin ortaya atilmis ve her turlu anlam ve icerige uyabilen bir algidir.

Humanizm nedir?

Humanizmin olup olmadigini aciklayabilmek icin, once humanizmin ne oldugunu aciklamak gerekir.

Humanizm den neye/kime gore ne algilamak gerekir?

 

Insanoglu numenal yeti olarak bir mozaiktir ve bu mozaik sayesinde insanoglu numenal degisime ugramaktadir. Yoksa, ne cagdaslik olurdu, ne teknik, ne de bilim.

Insanoglunu oldugu gibi tum degerleri ile icsellestirebilmek, zaten bireysel hak ve ozgurluklerin temelidir.

Ama ayni zamanda da bu icsellestirilen her turlu ayrimci farktan arinmak ta, sorgulamakta v.s. insanoglunun numenal yetisinin bir icerigidir.

Yoksa, herkes kendisine dogumdan ne verildiyse onla kalir, onu sahiplenir, onun savunusunun mucadelesini verirdi.

Eger insanoglu kendi turu bunyesinde bir mucadele icinde ise, bu bir rahatsizligin, zararin ve sorunun bir urunudur.

Iste bu temelde de herkesin rahatsizlik, zarar ve sorun algisi; hem goreceli, hem degisken; hem de kisinin kendi duzeyinin bir tezahurudur.

Sorun ise, birinin kendi aklinin inandigi dogrularini baskasina kabul ettirme mucadelesidir. Iste gucu,otoriteyi ve iktidari, yonlendirim ve yaptirimlari da belirleyen budur.

Insanoglu kendi yarattigi her turlu deger, veri ve tabu icin; kendi turu bunyesinde bir yaris, savas, mucadele icindedir.

Ama ne yazikki, evrensel bir dogru, iyi, guzel v.s. de yoktur. Ustelik bunlar algi olarak degisken ve gorecelidir. Birinin dogrusu, baskasina yanlisi, birinin iyisi baskasina kotusu, birinin guzeli baskasina cirkini olabilir.

Insanoglu mucadelesini sadece kendi turu bunyesinde yurutur. Cunku insanoglu disinda kalan hersey, insanoglu ile bir tartismaya, savasa girmez, yani yanit vermez. "Sen masasin" der ve masadan bir yanit alamaz. Ama, kendi turunun birine "sen susun, soylesin, boylesin v.s." dediginde ise, bir yanit alir.

Bu temelde humanizm, sadece bir pasiflik, teslimiyet, duygusallik ve de her turlu cikar amacli bir kullanimdir.

 

Humanizmin iki yuzlulugunu algilamak cok onemlidir.

Insanogluna, "daha iyi bir duzen" verme vaadiyle, insanoglunu savasa surmek, "demokrasi, hak, hukuk, esitlik, adalet v.s." adina, ulkeleri bombalamak, "egitmek" adina, cezalandirmak, iskence etmek" ideolojik inancsal dogrular" adina, katliam, soykirim yapmak ve en onemlisi dunya otesi, doga ustulugu adina, yasamlarini kontrol altina almak, yonlendirmek, harcatmak, baskasaina "zarar vermemek" adina, kendine zarar vermek v.s. hep humanizmin ikili oyunu ve iki yuzlulugudur.

Tabi humanizmin ne oldugu ve nasil algilandigi da, human yani insanoglunun ne oldugu ve nasil algilandigi ile paraleldir.

Ayrica humanizm; insanoglunu teslim etmenin, dusunceyi oldurmenin ve insanoglunu dogalliga mahkum etmenin de bir algisidir.

Humanizm; bir sistem, duzen ve yonlendirim, yaptirim politikalarinin birer kandirma ve aldatma aracidir.

 

Bu arada herhangi bir yanlis algiyi onlemek adina, bu baslikta tartisilan ve olumsuzlugu ortaya konan humanizmdir, humanistler degil. Cunku herkes gibi humanistlerinde kendi savunduklari dusunce ve davranislarini dile getirmek ve uygulamak hak ve ozgurluktur ve bu onlarin kendilerine kisilik kimlik degeri yaptiklari inanci saygi ile karsilamak gerekir.

Ama, humanizmi de bir aklin inanarak savundugu dogru olarak; insan ve insanlik adina olumsuz yanlarini dile getirmek te, olmasi gerekendir.

 

Tanrı kavramı hakkındaki inanç ve öğretiler

Akosmizm · Agnostisizm · Animizm · Antiteizm · Ateizm · Biniteryanizm · Deizm · Determinizm · Duoteizm · Ezoterizm · Euteizm ve disteizm · Gnostisizm · Henoteizm · Hümanizm · İgnostisizm · Katenoteizm · Mistisizm · Monizm · Monoteizm · Monolatrizm · New Age · Nondualizm · Nonteizm · Omniteizm · Pandeizm · Panendeizm · Panenteizm · Panteizm · Polideizm · Politeizm · Spiritüalizm · Teizm · Telema · Teopanizm · Teozofi · Transandantalizm · Transteizm · Triniteryanizm · Üniteryanizm-Alinti-

http://tr.wikipedia..../wiki/Hümanizm

Goruldugu gibi, humanizm de bir inanctir ve bilimsel bir icerigi yoktur. Daha cok etik uzerinedir. Ayrica humanizm, hem dini, hem dinsiz;hem tanrili, hem tanrisiz olabilir.

Oyuzden de genelde, pragmatizmin cikarci bir kullanim aracidir.

 

Oyuzden bir kisi "ben humanistim" derken, bunu neden nasil ve neye gore soylediginin bilinc ve farkinda olmalidir.

 

Sonucta tum insani degerler gibi, humanizm de insanoglu cikarinda ve ustunluk guc ve otorite yarisinda, bir

akilciduygusal somuru ve su istismari olarak karsimiza cikar.

 

Bilhassa emperyalist zihniyet bu konuda uzmandir. "hak ve ozgurlukcu/adaletli/humanist" v.s. temelli her turlu cikarsal saldirisini mubah ve mesru kilmak ve bunu da kimilerine inandirmak yolunda.

  • Like 3
Link to comment
Share on other sites

Etimolojik olarak humanizm "insani, insan sevgisi" anlamındadır. İnsan sevgisinin neresi bilimsel değil? İnsan sevgisi gözlem ve yansı veren bir olgu değil mi?

 

Salt insan sevgisinin neresi etik ve pragmatist bir yaklaşım anlamadım. Hiç bir toplumsal değerin etkisinde olmadan, türdeş olarak insan sevmek mümkün değil mi?

Link to comment
Share on other sites

Hümanizma ünlü filozofların hemen tümünün değindiği, hem tartışmalı hem de oldukça muğlak bir terimdir.

1856 yılında Alman tarihçisi ve filozof Georg Voigt Rönesans hümanizmasını hümanizma olarak tanımlamıştır.
Bu hümanizma İtalyan rönesansı sırasında İtalya'da filizlenmiş ve Avrupa'da birçok ülke tarafından benimsenmiştir.

Aslında hümanizma teriminin kökeni insan değildir.
Bu terim 15'nci yüzyılda İtalyanca umanista teriminden kaynak almıştır.
Umanista öğretmen veya klasik greek bilgini (bilim adamı) anlamına gelir.


18'inci yüzyılda aynı terim farklı bir alanda kullanılmaya başlanmıştır.
Hümanizma terimine 1765 yılında Fransız aydınlanma dönemi sırasında ismi bilinmeyen biri tarafından insanlık aşkı şeklinde yeni bir anlam kazandırılmıştır.
18 ve 19'uncu yüzyıllarda bu terimi kullanan, insanlığı ilerletmeyi ve bilgiyi yaymayı amaçlayan, bazıları Hristiyan, çeşitli filantropik ve hayırsever kurumlar ortaya çıkmıştır.

Fransız devrimi sırasında insansal değerlerin yalnız dinden kaynak almadıkları görüşü yayılmaya başlamış ve kilise bu görüşle şiddetli bir mücadeleyi başlatmıştır. Kilise hümanizmayı putperestliğin yeniden canlandırılması olarak yorumlamıştır. Bu mücadele sırasında hümanizma negatif bir ton ve anlam kazanmaya başlamıştır. Bu ortamda hümanizma ilerde insanlığın alternatif bir din olacak gibi bir değer ve anlam kazanmıştır.

Link to comment
Share on other sites

Etimolojik olarak humanizm "insani, insan sevgisi" anlamındadır. İnsan sevgisinin neresi bilimsel değil? İnsan sevgisi gözlem ve yansı veren bir olgu değil mi?

 

Salt insan sevgisinin neresi etik ve pragmatist bir yaklaşım anlamadım. Hiç bir toplumsal değerin etkisinde olmadan, türdeş olarak insan sevmek mümkün değil mi?

İnsan sevgisi neden bilimsel olsun?

Herşeyden önce insan türünü savunur ve sever.

Bu bağlamda her hayvan kendi türünü savunur ve sever.

Önce kendini savunur ve sever ama.

İnsan sevgisi bütün hayvanlarda olan tür sevgisinden soyutlanabilir mi? Ben sanmıyorum.

Bu sevgi bilimsel olamaz. Olsa olsa bir içgüdü olur. Varlığını  sürdürme içgüdüsüdür.

Evet insan sevgisi vardır. Ama o sevgi insan nefreti ile kaimdir.

Bütün insanları aynı derecede sevmek mümkün olmadığına gore insan sevgisi seçer, ayrım yapar. Sevdikleri olunca sevmedikleri de olur insanın.

Onlar da insandır...

Link to comment
Share on other sites

@haci,

 

İnsan sevgisinin hem iç güdüsel olduğunu söylüyorsun, hem de bazı insanların sevilip, bazılarının sevilmediğini söylüyorsun. Bu ayırım, mantık veya birikimle olmuyor mu?

 

İnsan sevgisinin gözlem ve yansı verip vermediğini, bilimsel olup olmadığını bir de @evrensel-insan dan dinleyelim.

Link to comment
Share on other sites

Evet.. Bekleyelim. Ama şu kadarını da eklemeden duramayacaım.

Her ne kadar insan sevgisi içgüdüselse de, insan her insanı sevmez. Sevdiklerini de aynı derecede sevmez.

Sevme  içgüdüsel bir ihtiyaç olabilir ama, bir kural olarak bu ihtiyaç  mantık ve birikimden (deneyimlerden) bağımsız değildir.

Link to comment
Share on other sites

Etimolojik olarak humanizm "insani, insan sevgisi" anlamındadır. İnsan sevgisinin neresi bilimsel değil? İnsan sevgisi gözlem ve yansı veren bir olgu değil mi?

 

Salt insan sevgisinin neresi etik ve pragmatist bir yaklaşım anlamadım. Hiç bir toplumsal değerin etkisinde olmadan, türdeş olarak insan sevmek mümkün değil mi?

Ingilizce de "humane" insani anlamini verir. Yalniz buradaki "insanilik" dogal ve fenomenal temelde anima/animus icerikli bir hayvanilik icerir.

 

Insani olabilmek oce insanoglu fenomenal varliginin farkindaligi ve bilincini getirir. Daha sonra da bireysel bilincin tursel duzey algisinin bilincidir.

 

Sevgi somut bir olgu degildir, sadece bir somut uzerindeki ya da bir soyut uzerindeki dusunce ve davranisin verdigi gozlemin algisi ya da bu algi temelinde sunulan dusunce ve davranistir.

 

Salt insan sevgisi diye bir algi olamaz. Cunku sevgi kavrami insanoglunun bir dusunce ve davranisin gozlemine verdigi algi ve iceriktir. O yuzden bu sadece insanogluy fenomeni iler sinirlandirilamaz. Sinir gozlem veren her bir fenomenin her turlu hareketinin algisina verilebilecek olan bir anlam ve iceriktir.

 

Turdes olarak insani sevmek degil, saymak bilinci ve farkindaligi ancak evrensel ve insansaldir. Cunku sevgi de ayni humanizm gibi, su istismar edilen ve duygu somurusune acik bir kavramdir.

Link to comment
Share on other sites

@haci,

 

İnsan sevgisinin hem iç güdüsel olduğunu söylüyorsun, hem de bazı insanların sevilip, bazılarının sevilmediğini söylüyorsun. Bu ayırım, mantık veya birikimle olmuyor mu?

 

İnsan sevgisinin gözlem ve yansı verip vermediğini, bilimsel olup olmadığını bir de @evrensel-insan dan dinleyelim.

Burada sevgi temelinde yapilan her turlu ayrimcilik, tamamen cikar temelli bir ayrimciliktir. Ayrica sevgi insanoglu dahil fenomende degil, o fenomenin her turlu hareket icerikli gozlemine verilan alginin anlam ve icerigindedir.

 

Sevgi fiuziksel degil, sosyal bilgi temellidir. Yani fenomenin direk gozleminden degil; gozlemsel alginin zihinsel turetiminden gelir.

Link to comment
Share on other sites

Evet.. Bekleyelim. Ama şu kadarını da eklemeden duramayacaım.

Her ne kadar insan sevgisi içgüdüselse de, insan her insanı sevmez. Sevdiklerini de aynı derecede sevmez.

Sevme  içgüdüsel bir ihtiyaç olabilir ama, bir kural olarak bu ihtiyaç  mantık ve birikimden (deneyimlerden) bağımsız değildir.

Buradfa kullanilan icguduselligi bir cesit anima/animus temelli hayvani dogalligin verdigi gozlem olarak alabiliriz.

 

Sevgi algi ve bilinc olarak secici ve degiskenlik icerir. Yani beynin zihinsel yorumu temelindedir. Ayrica her turlu ideolojik inancsal cikari da icerir.

 

Sevgi de diger butun soyut degerler gibi, insanoglu gozleminin aldigi alginin bir anlam ve icerigidir.

Link to comment
Share on other sites

Evet, humanizm kavrami sadece insanoglu turu icin gecerli degildir. Insanoglu turunun kendi disinda kalan herseye olan yanasimi icin de kullanilir. Bir yerde humanizm bu acidan "insana yakisan dusunce ve davranis" demektir.

 

Iste buradaki sorun da, insanayakisan dusunce ve davranisin ne oldugudur.

 

Mesela kimileri her turlu insanlikdisi dusunce ve davranisi da insanoglu dogalligfi kisvesinde insanas yakisik kilabilir. Buna oldurme dedahil. Kotuluk de dahil

Link to comment
Share on other sites

Ingilizce de "humane" insani anlamini verir. Yalniz buradaki "insanilik" dogal ve fenomenal temelde anima/animus icerikli bir hayvanilik icerir.

 

Insani olabilmek once insanoglu fenomenal varliginin farkindaligi ve bilincini getirir. Daha sonra da bireysel bilincin tursel duzey algisinin bilincidir.

 

Buraya kadar tamam

 

 

Sevgi somut bir olgu degildir, sadece bir somut uzerindeki ya da bir soyut uzerindeki dusunce ve davranisin verdigi gozlemin algisi ya da bu algi temelinde sunulan dusunce ve davranistir.

 

Somut olgu bir hareket ise eğer, sevilen bir varlığa karşı insan yüzündeki sevgi değişimi(mimik) izlenmiyor mu?

 

 

Salt insan sevgisi diye bir algi olamaz. Cunku sevgi kavrami, insanoglunun bir dusunce ve davranisin gozlemine verdigi algi ve iceriktir.

 

Düşünce ve davranışı sen de bütünleştirmişsin. Zaten ayırmak ta mümkün değil. Ayrıca gözlem de var demişsin. Daha açıklayıcı yazmalısın.

 

 

 

O yuzden bu sadece insanoglu fenomeni iler sinirlandirilamaz. Sinir gozlem veren her bir fenomenin her turlu hareketinin algisina verilebilecek olan bir anlam ve iceriktir.

 

Gözlemin insan fenomenine ise insanı, diğer varlıklara ise diiğerlerine olan bir sevgi gözlemlenebilir. Gözlemlenilen ise somuttur. Ben sevimli bir çocuk gzlemliyorsam onun yapısı sevgi şeklinde yüzümde belirir. Bu bir somut olgudur. 

Link to comment
Share on other sites

Buraya kadar tamam

 

 

Somut olgu bir hareket ise eğer, sevilen bir varlığa karşı insan yüzündeki sevgi değişimi(mimik) izlenmiyor mu?

Iste bu gozlem kimine sevgi olarak algi verdigi gibi, kimine de baska bir algi verir. Cunku gozlemi veren tek olsa bile, gozlemi algilayanlarin algisi farkli olabilir. Dolayisi ile "su mimik sevgidir" diye herkesin ortak bir algisi yoktur.

 

 

Düşünce ve davranışı sen de bütünleştirmişsin. Zaten ayırmak ta mümkün değil. Ayrıca gözlem de var demişsin. Daha açıklayıcı yazmalısın.

 

 

 Burada dusunce ve davranisi harekete geciren gozlem ve onun algisidir.Yani alinan gozlem, dusunce ve davranis olarak kavramsal bilgi ile dile gelir. Evet her bir davranis bir dusunce temelindedir. Yalniz dusuncenin bilincli ya da bilincsiz oldugu ya da davranis ile ozdeslesip ozdeslesmedigi algiya gore degiskendir.

 

Cunku burada verilen ile alinan farki vardir. Yani birisi sana dusunce ve davranisini gozlem olarak verirken, SEN ONUN ALGISINI DEGIL; KENDI ALGINI DEVREYE SOKARSIN. Yani kendi algin ile onu gozlemlersin. Dolayisi ile onun algisi senin icin yoktur. Ayni sey onun icinde gecerlidir.

 

Kisaca onun somutu senin soyutuna yansir, sende soyutun ile onu somutlarsin. Yani ONUN SOYUTU SANA YANSIMAZ. SENIN SOMUTUN DA ONA YANSIMAZ. zaten tartismada burdan cikar. GOZLEM ALGIYA ILETILIR. Yalniz burada gozlemi verenin algisi ile gozlemi alanin gozlemi ortada yoktur. Iste o yuzden insanoglu dialog kurmanin bilincinde degildir ve sadece monolog iletir. Bu aslinda karsilikli iletisim olarak cok onemlidir.

 

Bu konu onemlidir. Bunu ayri bir mesaj olarak sana aciklayacagim.

Gözlemin insan fenomenine ise insanı, diğer varlıklara ise diiğerlerine olan bir sevgi gözlemlenebilir. Gözlemlenilen ise somuttur. Ben sevimli bir çocuk gzlemliyorsam onun yapısı sevgi şeklinde yüzümde belirir. Bu bir somut olgudur.

Sana gore somuttur. Zaten algi daimi somuttur. Ya direk duyusalk somuttur, ya da indirekt duyumsal somuttur. Iste indirekt olan sadece algilayana somuttur. Her beyin de bunu sevgi olarak algilamaz.
Link to comment
Share on other sites

 

Insanoglunun Ifadesi "Iliski midir?, Celiski midir?

 

Bir kisinin,Insanoglu disindaki herhangibirseyi ifade etmede sorunu yoktur. Cunku, IFADE SADECE EDEN, YANI INSANOGLU TARAFLIDIR. Ifade edilen sey insanoglu olmadigindan, dialog yoktur.

 

Butun sorun; karsilikli ifade edenlerin, insanoglu turu olmasidir. Burada ifade edilen, soyut, ya da somut; insanoglu, ya da degil; onemli degildir. Kisi YANSIYANI ALGILAR VE ALGILADIGINI YANSITIR.

 

Buradaki en buyuk celiski; Algilayan ve algiladigini yansitan, ayni kisi oldugu halde; kendisine yansiyan; disaridaki kisinin yansittigidir.

 

Ornek olarak karsilikli iki kisiyi alalim.

 

Birinci kisi; yansitiyor "Mustafa"

Ikinci kisi yansiyan Mustafayi, algilamak icin soruyor"Hangi Mustafa?"

Birinci kisi, yansiyan soruyu algiliyor ve cevap veriyor "Bakkal Mustafa"

Sorun basliyor. Birinci kisi, yansittigi bakkal Mustafayi, nasil algiladigini ortaya koyamiyor, dilin noktasal ve kulaga hitabindan dolayi.

 

Ikinci kisi, Bakkal Mustafayi yansitan kisinin ne algiladigini bilmiyor ve sadece Bakkal Mustafa yansisini algiliyor.

 

Hem birinci, hem de ikinci kisi acisindan; herbirinin farkli olarak algiladigi ve farkli olarak yansittigi Bakkal Mustafa var. Dolayisiyle; yansiyan Bakkal Mustafa'nin; hem yansitan acisindan; hem de yansiyani algilayan acisindan; ifade farki doguyor.

 

Eger Bakkal Mustafa hakkinda, karsilikli konusacaklarsa; basta sorun yasaniyor. Cunku; Bakkal Mustafa tek olsa bile; kisilerin, Bakkal Mustafadan ne algiladiklari ve biribirlerine yansittiklari ifadelerin; nasil algilanacagi bir sorun.

 

ALGI YANSITILIR, YANSIYAN ALGI DEGIL; ALGININ YANSISIDIR.

YANSI ALGILANIR, ALGILANAN YANSI DEGIL; YANSININ ALGISIDIR.

 

Dolayisiyle, algi; ifade edilerek yansitilir, yansiyan ifade, algilanir ve algilanan ifadeye cevrilerek yansitilir.

 

Bu su demektir. Bakkal Mustafa, somut oldugu halde; hem onun algisi, hem de yansisi soyuttur ve bu soyutlardan, sadece YANSIYAN SOYUT ALGILANIR.

 

Algilanan, yansiyan soyut; tekrar soyut kazanarak yansitilir. Soyle bir siralama yapabiliriz.

 

Bakkal Mustafa (somut), yansima (soyut), algi (soyut), Birinci kisinin Bakkal Mustafasi (somut) yansitma (soyut) bu birinci kisi icin. Onun ikinci kisiye yansittigi soyutu siralayalim.

 

Birinci kisinin Bakkal Mustafasi (somut) yansima (soyut), ikinci kisini algisi (soyut), ikinci kisinin Bakkal Mustafasi (somut), algisi (soyut), yansisi (soyut).

 

Buradan da anlasilacagi uzere; bir Bakkal Mustafayi ifade etme sohbeti, ne kadar karmasik. Dolayisiyle; ayni Bakkal Mustafanin ifadesinde iki kisi arasinda sorun cikiyor. Unutmayalim ki; bakkal Mustafanin kendisi somut. Ya bir de; kendisi somut olmayan, bir olgunun; mesala demokrasinin ya da sevginin iki kisi arasindaki ifadelenisini.

 

SOMUT, SOYUT YANSIR, SOMUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

SOYUT, SOMUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOMUT YANSITILIR.

 

Iste o yuzden sevgi gibi bir kavramin iki kisi arasinda ozdeslesememesi sevgiyi tek tarafli kilar.

Link to comment
Share on other sites

Iste bu gozlem kimine sevgi olarak algi verdigi gibi, kimine de baska bir algi verir. Cunku gozlemi veren tek olsa bile, gozlemi algilayanlarin algisi farkli olabilir. Dolayisi ile "su mimik sevgidir" diye herkesin ortak bir algisi yoktur.

Mimiklerle kendini belli eden(gözlem veren) sevgi, somut olarak gözlemleniyor demek ki.. Eğer mimiklerde farklı algı var ise, bu her somut olan yansı algısında da vardır. Gözyaşı dökerek ağlamak nasıl bir üzüntüyü gösteriyorsa, somut bir yansı ise, sevgi mimikleri yansısı da somuttur. İnsan türüne ait yansı veren bir somutluktur. İnsan türüne has doğa olgusudur. Coğrafyaya, bilgiye, kültüre, kişiye göre farklı algı da olabilir. Bazıları sevgi gösterir bazıları ise nefret eder. Ama bu farklılık gözlemi de tepkisel olarak somuttur. Bu tepkiler içgüdüsel değildir. Mesela bir müslüman domuza karşı sevgi(mimiksel) göstermez. Ama başka dinden olan birisi, domuz yansımasını sevgi mimikleri ile belli edebilir.

 

Bir somut yansımayı birisinin sevmesi, diğerinin sevMEmesi onun somut bir doğa olgusu olmadığını göstermez. Farklı algı, algılayıcının bilgisi ve kültürü ile ilgili olması gerekir.

 

Buraya humanizmin, insan sevgisinin gereksiz, aldatıcı yada soyut/somut olup olmadığından geldik. Bence gereksiz ve de aldatıcı değil doğaldır. Humanizm bir toplumsal ideoloji değil, birey bilincine ait türe ait yansımanın somutlaştırdığı numenal bir olgudur.

Link to comment
Share on other sites

Mimiklerle kendini belli eden(gözlem veren) sevgi, somut olarak gözlemleniyor demek ki.

Evet ortada bir gozlem var, yalniz bu gozlemin algisinin kavraminin sevgi olup olmadigi her algilayanin algisina v.s. gore degisir. 

. Eğer mimiklerde farklı algı var ise, bu her somut olan yansı algısında da vardır. Gözyaşı dökerek ağlamak nasıl bir üzüntüyü gösteriyorsa, somut bir yansı ise, sevgi mimikleri yansısı da somuttur. İnsan türüne ait yansı veren bir somutluktur. İnsan türüne has doğa olgusudur. Coğrafyaya, bilgiye, kültüre, kişiye göre farklı algı da olabilir. Bazıları sevgi gösterir bazıları ise nefret eder.[/qote]

Burada illa algi gozlem olarak sevgi/nefret karsitligi da olmayabilir. Hatta gozyasinin sevincten mi uzuntuden mi kaynaklandigi bile bilinmeyebilir. Ya da bir timsah gozyasi olabilir.

 

Ama bu farklılık gözlemi de tepkisel olarak somuttur. Bu tepkiler içgüdüsel değildir. Mesela bir müslüman domuza karşı sevgi(mimiksel) göstermez. Ama başka dinden olan birisi, domuz yansımasını sevgi mimikleri ile belli edebilir.

Evet icgudu ve dogallik temelli bir kalitimsal ve kavramsal bilgi yoktur. Ortada bir tepki varsa, bu bir etki karsisinda ve yasamdan ogrenilen temeldedir. Mesela kimi orumcegi sevimli bulur, kimi korkunc halbuki orumcek her turlu diger fenomen gibi sifatsizdir. Sifati insanoglu kendi algisinca verir. Kimi fareyi cirkin, kimi sevimli bulur.

 

 

 

 

 

Bir somut yansımayı birisinin sevmesi, diğerinin sevMEmesi onun somut bir doğa olgusu olmadığını göstermez. Farklı algı, algılayıcının bilgisi ve kültürü ile ilgili olması gerekir.

 

Evet ortada somut bir gozlem ve onun tasindigi bir algi vardir.

 

 

Buraya humanizmin, insan sevgisinin gereksiz, aldatıcı yada soyut/somut olup olmadığından geldik. Bence gereksiz ve de aldatıcı değil doğaldır. Humanizm bir toplumsal ideoloji değil, birey bilincine ait türe ait yansımanın somutlaştırdığı numenal bir olgudur.

 

Konu dogal dan ziyade, zihinsel ve davranissaldir. Zaten farkli algisinin nedeni de budur. Humanizm, her bir ideoloji inanc izm ve aklin kendine dogrulamasi ya da gerceklestirmesi gibi somuta indirgenen,ya da somutu yaratilan ya da fenomenlestirilen numenal bir olgudur ve sosyal bilgidir.

Link to comment
Share on other sites

Konu dogal dan ziyade, zihinsel ve davranissaldir. Zaten farkli algisinin nedeni de budur. Humanizm, her bir ideoloji inanc izm ve aklin kendine dogrulamasi ya da gerceklestirmesi gibi somuta indirgenen,ya da somutu yaratilan ya da fenomenlestirilen numenal bir olgudur ve sosyal bilgidir.

 

Evet humanizm(insan sevgisi), yukarda tanımlandığı gibi, sosyal yaşam temelli somuta indirgenen sosyal bilgidir.

 

Yoksa, @haci'nin söylediği gibi emperyalizmin işine yarayan, kullandığı bir tuzak değildir. Bir anarşist te, sosyalist te, birey bilincine sahip birisi de insanı sevebilir. İnsan sevgisi, kendi türdeşine olan sevgidir. İnsanlığa zulmeden egemenleri sevmek değildir.

Link to comment
Share on other sites

I

 

Bakkal Mustafa (somut), yansima (soyut), algi (soyut), Birinci kisinin Bakkal Mustafasi (somut) yansitma (soyut) bu birinci kisi icin. Onun ikinci kisiye yansittigi soyutu siralayalim.

 

 

 

SOMUT, SOYUT YANSIR, SOMUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

SOYUT, SOMUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOMUT YANSITILIR.

 

Iste o yuzden sevgi gibi bir kavramin iki kisi arasinda ozdeslesememesi sevgiyi tek tarafli kilar.

 

Yukarda somut Bakkal Mustafa'nın yansıması da, algısı da soyut olarak gösterilmekte iken;

 

Aşağıdaki büyük harflerle yazılanın şu şekilde olması gerekirdi:

 

SOMUT, SOYUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

SOYUT, SOYUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

 

Çünkü soyut olgu da, somut olgu da bir özne tarafından algılanıp yansıtılr. Kişiye hastır. İkinci veya diğer kişilerin algılamasından yansıtmasında farklı olabilir. Yani sonuçta hepsi kişiye ait bilgi şeklindedir.

 

Ancak Somuttan bilgiye çevrilen bilgi somutla örtüşür. Yani somuta indirgenmiş soyut bilgidir. Soyuttan algınan bilgi ise sürekli soyut olarak kalır.

Link to comment
Share on other sites

Yukarda Somut bakkal Mustafa'nın yansıması da, algısı da soyut olarak gösterilmekte iken;

 

Aşağıdaki büyük harflerle yazılanın şu şekilde olması gerekirdi:

 

SOMUT, SOYUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

SOYUT, SOYUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

 

Çünkü soyut olgu da, somut olgu da bir özne tarafından algılanıp yansıtılr. Kişiye hastır. İkinci veya diğer kişilerin algılamasından yansıtmasında farklı olabilir. Yani sonuçta hepsi kişiye ait bilgi şeklindedir.

Keske oyle olabilse!

 

Sorun Alginin FENOMENAL/GORUNTUSEL OLMA SORUNU. Yani bir kisi, dusunce ve davranis dile getirdiginde, yani kisinin kendisi karsidakine sadece dusunce ve dcavranis olarak yansidigi halde, ALGI DUSUNCE VE DAVRANISTA DEGIL, DIREK KISININ KENDISINDEDIR.

 

Iste bu yuzden  dusunce ve davranisin yansisi, DUSUNCE VE DAVRANIS DEGIL, DIREK KISININ KENDISIDIR. Dusunce ve davranis algilandiktan sonra da YANSITILAN KARSI DUSUNCE VE DAVRANIS DEGIL, YINE KISININ KENDISININ Yansitildigidir.

 

Buna en guzel ornek, bir kisinin dusunce ve davranisi, sanki KISININ KENDISI IMIS GIBI ALGILANMASIDIR.

 

Diyelim bir kisinin yansittigi dusunce ve davranis, karsidan "yalnis" olarak algilandi. Kisi "SENIN DUSUNCEN/DAVRANISIN YANLIS"diyecegi yerde, "sen yanlissin" der. Yani KISIYI ONUN DAVRANIS DUSUNCESI ILE OZDESLESTIRIR VE Direk kisiyi hedef alir, dusunce ve davranis yerine.

 

Aslinda birey bilincinin temel taslarindan biri olan "bireyin kendi kendini ve kendi dusunce ve davranisini gozlemlermesi ya da kendi kendisini algilamasi" yani kisinin fenomenal/numenal iliskisi; ISTE BU YUZDEN CELISKIDIR.

 

Cunku KISI KENDINI VE KENDI DUSUNCE VE DAVRANISINI GOZLEMLEYEMEZ.

 

Iste bunu mumkun kilmak, bireysel bilincin ve farkindaligin temelidir.

 

Konu ilgini cekerse, su basliga bir goz at ve istersen okuduktan sonra da dusunce yorum ya da sorularini ilet.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/58-insanoglu-ve-birinin-nesnelligioznelligi-uzerine/

Link to comment
Share on other sites

Evet humanizm(insan sevgisi), yukarda tanımlandığı gibi, sosyal yaşam temelli somuta indirgenen sosyal bilgidir.

 

Yoksa, @haci'nin söylediği gibi emperyalizmin işine yarayan, kullandığı bir tuzak değildir. Bir anarşist te, sosyalist te, birey bilincine sahip birisi de insanı sevebilir. İnsan sevgisi, kendi türdeşine olan sevgidir. İnsanlığa zulmeden egemenleri sevmek değildir.

Iste sevginin her turlu gozlem algi ve kavramsal bilgisini anlam ve icerigini, dogal/fenomernal zihniyetten kurtarip, numenal ve bilissel zihniyete donusturmek; tam da bu insanoglunu her turlu teslim etmeden kurtarma ile ozdestir.

Link to comment
Share on other sites

Emperyalizmin tuzaklarinin temeli her turlu ayrimci zihniyetin ve insanoglunu biri biri ile carpistirmanin ve insanoglu aklinin yarattigi deger veri ve tabulardir.

 

Bunlar her turlu etik ve psikolojik degerlerdir, her turlu ideoloji ve inancsallardir, her turlu dogallik, icgudusellik kisvelerinin getirdigi kalitimsal teslimiyetlerdir. Cunku bunlar EGOYU AYAKTA TUTAN VE TATMIN EDEN DEGERLERDIR. SAHTE BENLIGIN TEMELIDIR. KENDILIK BILISSELLIGININ DUSMANIDIR.

  • Like 4
Link to comment
Share on other sites

evrensel-insan, on 17 Oct 2013 - 08:15, said:snapback.png

Bakkal Mustafa (somut), yansima (soyut), algi (soyut), Birinci kisinin


SOMUT, SOYUT YANSIR, SOMUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.

SOYUT, SOMUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOMUT YANSITILIR.


Kullandığın dil zaten zor anlaşılır. Kusura bakma bu benim için olabilir.

 

Bir de eğer yanlışlık varsa tüm kafa karışıyor. Okumaktan vaz geçebiliyorum.

 

Şöyle çelişen iki cümlen var:

 

Bakkal Mustafa (somut),         yansima (soyut),     algi (soyut)

SOMUT(Bakkal Mustafa),       SOYUT YANSIR,      SOMUT ALGILANIR,     SOYUT YANSITILIR.

 

Altı çizili çelişki değil mi?

Link to comment
Share on other sites

evrensel-insan, on 17 Oct 2013 - 08:15, said:snapback.png

SOYUT, SOMUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOMUT YANSITILIR.



Ayrıca yukardaki cümlende Soyut olan bir şey nasıl somut yansıyor? Kısaca örnek vererek..

 

Mesela cinlere ait soyut bir bilginin yansıması nasıl somut oluyor?

 

Neden soyut, somut yansıyor da, somut, soyut yansıyor? (aşağıdaki):

 

 

SOMUT, SOYUT YANSIR, SOMUT ALGILANIR, SOYUT YANSITILIR.
SOYUT, SOMUT YANSIR, SOYUT ALGILANIR, SOMUT YANSITILIR.
Link to comment
Share on other sites

evrensel-insan, on 17 Oct 2013 - 08:15, said:snapback.png

 

Kullandığın dil zaten zor anlaşılır. Kusura bakma bu benim için olabilir.

 

Bir de eğer yanlışlık varsa tüm kafa karışıyor. Okumaktan vaz geçebiliyorum.

 

Şöyle çelişen iki cümlen var:

 

Bakkal Mustafa (somut),         yansima (soyut),     algi (soyut)

SOMUT(Bakkal Mustafa),       SOYUT YANSIR,      SOMUT ALGILANIR,     SOYUT YANSITILIR.

 

Altı çizili çelişki değil mi?

Tabiki celiski. Zaten ego sahte benligi ve onun dogal/fenomenal zihniyeti zaten celiski.

 

Iste onemli olan bu celiskiyi sorgulayabilip, iliskisini ortaya koyabilmek.

 

Cunku her bir celiski bir iliskidir.

 

Yalniz bu iliski algilama yerine, anlama temelli tartismanin da temelidir. Cunku anlamak isteyen KARSISINDAKININ VERDIGINI DEGIL, KENDI ALDIGININ KENDINCE DOGRULANMASIDIR. Yani VERILENIN ONEMI YOKTUR, CUNKU ALAN KENDINCE ALIR VE USTELIK KARSI CIKARKEN DE, VERILENE DEGIL; VERENE YANI SOMUTA KARSI CIKAR. 

 

Iste ben bu yuzden hep "benim kisilerle bir sorunum yoktur, benim sorunum ve mucadelem dusunce ve davranis iledir" derim.

Link to comment
Share on other sites

evrensel-insan, on 17 Oct 2013 - 08:15, said:snapback.png

 

 

Ayrıca yukardaki cümlende Soyut olan bir şey nasıl somut yansıyor? Kısaca örnek vererek..

 

Mesela cinlere ait soyut bir bilginin yansıması nasıl somut oluyor?

 

Neden soyut, somut yansıyor da, somut, soyut yansıyor? (aşağıdaki):

Eger bir soyutun kisice somut yansisi yoksa, o algilanmaz ve ona inanilmaz. Burada kisinin kendince cin algisini cin varligi olarak bir fenomen ile ozdfeslestirmesidir. Sonucta tartisilan ve dusunce ve davranis ile ustune gidilen somuttur yani kisidir. Halbuki kisi dusunce ve davranis yansitmistir. Iste bilimsellikte burada kiside degil, onun gozlem veren dusunce ve davranisindadir. Cunku degerlendirilen sorgulanan karsi cikilan kabul edilen tartisilan v.s. odur.

 

Cunku SOYUTU VEREN SOMUT GOZLEM VERIR. SOYUT GOZLEM VERMEZ. SOMUTU ALANDA ONU ANCAK SOYUT YANSITIR. YANI DUSUNCE VE DAVRANISINI KULLANARAK KAVRAMSAL BILGI ILE.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...