
Astur
Üyeliği silinmiş kullanıcı-
İçerik sayısı
266 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
1
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Astur
-
Hapis cezasının süresi de önemli. Emin değilim ama Tuncel'in cezası 6 aya indirilmişti sanırım. Ceza 1 senenin üstünde olduğunda engel teşkil ediyor.
- 52 yanıt
-
- 1
-
-
Dicle'nin hüküm giyişine ilişkin belgeler YSK'ya 8 Haziran'da gitmiş, belge olmadan işlem yapamazlar, o noktada değişiklik yapılamıyor herhalde, seçim sürecine girilmiş. Birileri belgelerin geç gelmesine sebep olmuş olabilir tabii, orada birilerinin sorumluluğu olabilir.
- 52 yanıt
-
- 1
-
-
Sanık iken aday olabiliyorsun. Hükümlüyken olamıyorsun. Dicle'nin hüküm giydiğine ilişkin belge YSK'nın eline daha erken geçseydi aday da olamazdı.
-
Tamam bu dediklerine katılıyorum da bunların YSK ile pek alakası yok.
-
Darbeden sonra yapılan anayasanın çok olumlu yönleri var elbette, bir Anayasa Mahkemesi bile yoktu o zamana kadar Türkiye'de. Ama askerin siyasette bu tarz bir ağırlığı olmasına yol açan bu tarz bir gelişme getirdiği olumlu şeyleri zamanla eritti. Sonraki darbelerde bahsi geçen anayasa ile getirilen özgürlükler bir bir ortadan kaldırılmadı mı?
-
Hatip Dicle'nin durumunda yasalar açık. Akyol da hukuki açıdan açıklamasını yapmış olayın, Akyol'a niye kızdığını anlamıyorum. Adam zaten işin siyasi yönü ayrı, bugün onu tartışmayacağım diye yazmış. AKP'nin dediğin konularda sorumluluğu var ama bu Dicle kararında bir hukuk dışılık yok.
-
Denize kıyısı olmadan gelişebilen bir sürü ülke var, neyin kafasındasınız siz arkadaş?
-
Hahaha, yuh artık ya. Hangi doğru düzgün hukuk devletinde ordunun bizde onlarca yıl sahip olduğu gibi bir rolü var? Siyaset biliminde demokrasinin olmazsa olmazlarından biri ordunun ülke yönetimini doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol etmemesidir. Çağdaş, hukukun güvencesi ordumuzun sayısız insan hakkı ihlalini nereye koyacağız o da meçhul. 12 Eylül'den tut, 90'larda Güneydoğu'da yapılanlara kadar neler neler yapıldı. Tabii. Hatta bugün darbe olsa 1 seneye AB'ye alınırız, 10 Türk üniversitesi anında ilk 100'e girer, kişi başına düşen milli gelir Lüksemburg seviyesine çıkar. Senin gibi akıllı olmadığımızdan şimdiye dek görememişiz bunları. Ekonomiyi kötü yönetmenin cezası idam yani?!
-
Ahahaha adamın CV beni benden aldı http://www.halic.edu.tr/akademik-kadro/mustafatarakci Tek parti döneminde güçler ayrılığı işlerlikteydi sanki... Sizler için her şey darbe için yeterli zaten. "Göbeğini kaşıyan, cahil, Stockholm sendromlu halkımız bize oy vermiyor yaa"
-
Haklısın Marquez, 1960 darbesi Türk demokrasisini kurtardı, gelişmesine de önayak oldu gerçekten.
-
Şeriat baktılar bir türlü gelemedi, şimdi sivil dikta ve de Stockholm sendromu moda.
-
Yahu ne alakası var Hitler'le? Tamam anladık Hitler seçimle geldi. Seçimle gelen herkesi darbeyle devirelim o zaman?! http://en.wikipedia.org/wiki/Reductio_ad_Hitlerum Menderes ne yapmış? Parlametoyu mu feshetmiş? Seçimleri mi iptal etmiş? Kendini ömür boyu devlet başkanı hâline getirecek düzenlemeler mi yapmış? Hiç. Tamam, özellikle günümüzdeki demokrasi anlayışına sığmayacak çok eylemi var ama yine de Hitler'le falan karşılaştırılacak bir durum yok. Demokrasiyi ortadan kaldırma gibi bir gaye de yok.
-
Elbette, erken cumhuriyet döneminde yapılan değişikliklerin temelinin de Osmanlı'nın son dönemindeki çağdaşlaşma hareketleri olduğu gibi. Hiçkimse hiçbir şeye sıfırdan başlamıyor. Ama yine de Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek lazım. DP döneminde o zamana kadar yapılmamış işler yapıldı. Özellikle ekonomik kalkınmaya CHP döneminde verilmeyen önem DP döneminde verildi. Merkez bankasına ilişkin verileri nereden okudun? Bunlara göz atmak isterim. Atatürk döneminde tek kuruş borç alınmadığı da yalandır. http://www.tarihihtisaskitapligi.com/kutuphanedata/1/10.pdf Sovyetler ile ekonomik ilişkilere ilişkin bir makale, burada Sovyetler'den alınan krediler hakkında falan bilgi var. Dine verilen tavizler diyorsun da sen tek parti dönemindeki kısıtılamaların hepsini makul buluyor musun? Ben bulmuyorum. İşin komiği, çok partili hayata geçilirken CHP de bunların makul olmadığını, çok tepki çektiğini gördü ve değişikliklerin önemli kısmını bizzat gerçekleştirdi. Zaten bu açılımlardan sonra bu alanda partiler yarışmaya başladı. http://www.arastiralim.com/chp-ticaniler-ve-ataturku-koruma-kanunu.html
-
Hukuk dışı bir durum yok. http://siyaset.milliyet.com.tr/hatip-dicle-ve-hukuk/siyaset/siyasetyazardetay/23.06.2011/1405638/default.htm
-
Böyle bir şey dilemediğini biliyorum, şaka yapıyordum. Ateistforum'daki sorun geçici, ara ara TD sitesine de oluyor, habire saldırıyorlar bu tarz sitelere. Endişelenecek bir durum yok.
-
DP döneminde de kişi kültü güçlendi, haklısın. Ama kişi kültünün temeli Atatürk döneminde bizzat Atatürk tarafından atılmıştır. Yani DP başa geldiğinde de oldukça güçlü bir kişi kültü vardı. DP döneminde yapılanların açıklanması konusunda o dönemki siyasi çekişmelere bakmak lazım, paraya Atatürk'ün resminin yeniden konulması İnönü'ye karşı güçlü bir hamle olarak okunabilir mesela. TD forumunda bu konuyu açtığım bir başlıkta biraz tartışmıştık: http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=23340 Türkiye'de kişi kültü konusunu etraflıca ele almak için cumhuriyet tarihini birkaç parçaya bölüp bunları ayrı ayrı incelemek gerekir bence. Öbür türlü kafalar çok karışıyor.
-
Ahahahaha Allah'tan başka şey dileseydin jadı
-
Yabancı akademisyenlerce hazırlanmış, akademik camiada iyi bir ünü olan ve bu dönemleri inceleyen, internette e-book olarak da kolayca bulabileceğin kitaplar var. Erik Jan Zürcher ya da Feroz Ahmad'in kitaplarını önerebilirim mesela. Google books ile bile okuyabilirsin bir kısmını: http://books.google.com/books?id=RInzgxRX5uEC&printsec=frontcover&dq=editions:ISBN1850433992&hl=tr#v=onepage&q&f=false
-
Bunlar ezber dostum ya. Şu siz isterseniz bu ülkeye hilafeti bile getirirsiniz lâfı mesela... Kaç kişi bu sözler nerede, ne zaman sarfedilmiş biliyor? Bu halka söylenen bir şey değil, Menderes'in kabinesi 1955'te güvenoyu alamadığında DP'li vekillere söylenmiş bir söz. Hükümetini korumak için milletvekillerine hitap ediyor, onları ikna etmek için biraz abartıyor. Sırf şu işin bile bu kadar abartılması inanılmaz. DP ile ilgili Demirkırat belgeseli var, bu olayı detayıyla orada izleyebilirsin. İmam hatiplerin de 1930'da kapatılmalarından sonra Menderes tarafından tekrar açıldığı olayı kolpadır. Bu 1949'da, CHP tarafından yapılmış bir şey. Türkiye hangi dönemlerde somut olarak kalkınmış ona bakmak lazım. Sanayileşme desek, 10 senelik DP döneminde 27 yıllık tek parti iktidarından daha başarılı olunmuş. Sanayinin milli gelirdeki payı 1923'te yüzde 16, 1950'ye gelindiğinde yine yüzde 16. 1969'a gelindiğinde yüzde 22'ye çıkmış. Şehirleşme desen, o da milim oynamamış 27 yılda. o da 1950-60 yılları arasında yüzde 7 artmış, yüzde 25'ten yüzde 32'ye çıkmış. Köy enstitülerinin yansıttığı köylü köyünde kalsın zihniyetini de sorgulamak lazım. Şehirleşme gelişmenin temellerinden biridir. Sosyal hareketlilik olmadan, şehirli nüfus olmadan ne nasıl olacak? Rakamlara bakmaya devam edelim. 10 yılda elektrik üretimi yüzde 256, demir-çelik üretimi yüzde 195, çimento üretimi yüzde 414, gübre üretimi yüzde 40.000, rafinaj kapasitesi yüzde 677, şeker üretimi yüzde 313, köy yolları yüzde 918, elektrikli köy sayısı yüzde 1.876, lise sayısı yüzde 120, hastane sayısı yüzde 181, doktor sayısı yüzde 860 oranında artmış. Gerici bulunan Menderes döneminde işte bunlar yapılmış, zaten bu nedenlerden ötürü ben de Menderes'i bu ülkeye çok yararı olmuş bir insan olarak görüyorum. Altın çağ addedilen tek parti dönemi ile falan dilerseniz karşılaştırın...Cumhuriyetin ilk 27 senesinde kaç üniversite açılmış mesela, ondan sonraki 10 senede kaç üniversite açılmış bakın. (Rakamları Taha Akyol'un Bilim ve Yanılgı kitabından aldım.) Demiryollarına yeterli yatırım yapılmaması vb. şeyler elbette eleştirilebilir, ama eleştirilerde biraz daha insaflı, biraz daha makul, ve hepsinden önemlisi mümkün mertebe tarafsız olmak lazım.
-
Bence Menderes'in zararından çok yararı olmuştur bu ülkeye. Çok somut ilerlemeler yaşandı bu ülkede Menderes döneminde.
-
Yahu bu alanlarda kabul edilmiş, ders kitaplarına kadar girmiş basit şeylerden söz ediyorum. Economist'teki makalede de dile getirmişler zaten. Uzun lafın kısası, asıl cahil sensin hacı.
-
Pante öncelikle SCF'nin kapatılması süreci öyle o kadar basit değil. Atatürk CHP'de olsaydı dahi muhalefet partilerinin şansı olurdu bence. SCF açık durduğu kısa süre zarfında dahi önemli başarılara erişmişti mesela.
-
Evet, ama kısacık hayatında kaç tane cinsel partneri olmuş, kaç çocuğu olmuş vs. ona da bakın diyorum. Müzik fenomenini açıklamakta kesinlikle yeterli değil ama sexual selection büyük rol oynuyor.
-
Off, bu Atatürkçü arkadaşların yaşadıkları hayal dünyası beni cidden benden alıyor. Atatürk Türkiye özeline bakıldığında elbette çok önemli bir lierdir ama 20. yüzyıl tarihi açısından baktığımızda dünyanın en etkili, en önemli lideri olması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. İlk 10'a bile giremez bence, ondan önce Lenin, Stalin, Mao, Roosevelt, de Gaulle, Churchill vb. bir sürü önemli lider var. Verilen linkteki sıralama çok da bir şey ifade etmiyor açıkçası, metodoloji çok saçma. Askeri başarı denen şeyin matematiksel olarak nasıl ölçülebileceği meçhul mesela. Kurtuluş Savaşı'nı kazanana kaç puan veriliyor? Peki 2. Dünya Savaşı'nı?! İktidarda uzun süre kalma işinde de diktatörlerin bariz avantajı oluyor. Ama gözden kaçırılan en önemli nokta bence şu; ABD ya da Sovyetler gibi süper güçlerin başında olan bir lider doğal olarak kişilik özelliklerinden vs. bağımsız olarak daha etkili oluyor. Benim Atatürkçü arkadaşlara tavsiyem zamanında güneşin dünyanın etrafında döndüğünü sananlar gibi her şeyi kendinizi ya da ülkenizi merkez alarak yorumlamayın. Mümkün mertebe yabancı basını, yazarları vs. takip edin, dünyanın olayları nasıl gördüğü konusunda daha net bir fikriniz olsun. Yoksa memleketteki kişi kültü tarzı şeylerin etkisinden kurtulamaz, olaylara hiçbir ölçüde tarafsız bakamazsınız. Türkiye'de Atatürk dönemindeki çok partili hayat denemelerine bakınca izin verilmesi hâlinde başarılı olup iktidarı devralabilecek bazı akımlar olduğu da görülüyor. Alternatifsizlik iddiasının altı hiç de dolu değil.