-
İçerik sayısı
115 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Marquez
-
Astur ile bu konuyu tartışmak hata. ABD ne dediyse iman etmiş biri Astur. Yani Astur'un yorumu şu: ABD devleti ne derse kabul et, sus ve konuşma. Sen kimsin, hö he..yorumu
-
Ya bak hala anlamakta zorlanıyorsun. Özel Harp dairesi neyse şu bu, ülke içinde büyük bir operasyon yapıyor diyelim. Ülke içinde polis, jandarma vb. güçlerin bunlardan haberi olmuyor. Bunlar sanki tümüyle birbirinden alakasız birimler, hiçbir biçimde birbirleriyle ilgisiz kurumlar gibi konuyu açıklamaya çalışıyorsun hala. Haberi olsalar bile ne hikmetse üzerine gitmek istemiyorlar filan. Savcılar bir şey diyemiyor vb. Oradan dediğim yere geliyoruz. Devletin içinde çalışan memurların (polis, asker vb.) her zaman için şeffaflık içinde, hareket edecekleri, yönetmelikleri çiğnemeyeceğine dair bir şey yok. Bu bir varsayım olabilir. Bu varsayımın da zaman zaman belki de çok kereler çürüdüğünü gördük. Ki devletin memurları yönetmelikleri çiğnemek zorunda da kalmayabilirler. Çünkü: 1. Yönetmeliklerde bazı konular yorumla ilişkilidir. 2. Akla gelecek her şey, en ince noktasına kadar, olağanüstü çok detaylı ve kapsamlı olacak biçimde zaten yönetmelikte yazılmaz. 3. Gerektiğinde yönetmelikler değiştirebilir. Yukarıda saydığım 3 çerçeve içinde bu söylediğim olay olmuş olabilir. Tabii bu da senin yorumun. Ben yine söylüyorum: 11 Eylül olayları tümüyle yukarıda dediğim şekilde olmuştur demiyorum. Olmamış da olabilir. Veya daha başka biçimlerde de olay olmuş olabilir. Ben sadece böylesi olasılıkların da var olabileceğini söylemek istiyorum. Bu gerçekleşmemiştir o ayrı bir konu.
-
Astur; JİTEM neydi, Ergenekon neydi, Gladio, özel harp dairesi nasıl çalıştı? Bunların yönetmelikleri nelerdi, bunlar nasıl çalışıyordu biliyor musun? Üstelik yönetmeliklerde her şeyi, en inceden, inceye, en ayrıntılı biçimde yazmaya da gerek yok. Zaten yönetmeliklerde her şey yazılmaz. Polis olarak bir suçluyu sorguladın mı? Sorgulamaların nasıl olduğunu biliyor musun? Bu konuda bir araştırma yaptın mı? Hanefi AVCI yönetmeliklere aykırı olmasına rağmen işkence, dayak vb. yöntemlerin sorgulama aracı olarak kullanıldığını söylüyor. Hatta sanırım bunun sistematik hala gelmesinden filan söz ediyor. Birçok şey yoruma da tabiidir. O yüzden orada ne yazıyor lafı gibi bayat, ucuz açıklamaları bırak. Önemli olan uygulamadır. Yazılanlar vb. değil. Ha birde yeni yönetmelik çıkarıp, sonra gerektiğinde bunları iptal etmek veya işlevsiz kılmak vs. gücü elinde bulunduranlar için çok büyük sorun olmayabilir zaten.
-
Astur; Neyi göreceğim? Orada bir soru sormuştun. Soru neydi: Yani buna yönelik olarak açıklama yapmak için Milgram deneyine başvurmuştum. Bu komployu düzenleyenler bir avuç insan olabilir. (Bir grup insan diyelim. Sayısı üç, beş, on yirmi neyse bilmiyorum.) Bunlar üst düzeyde yetkili ve güçlü kişilerse, ciddi düzeyde otoriteleri, yetkileri varsa; bu yetki ve otoriteyi kullanarak; birçok kişiyi kirli işlerinde kullanabilirler. Ve kullanılan insanlar da bunu çok sorgulama gereği duymaz ve verilen birçok kirli emri yerine getirebilir diyorum. Buna devletin birçok personeli de dahil olabilir. Çünkü devlet hiyerarşik bir kurum sonuçta. Memurlar bağımsız, kendi kafalarına göre, canlılarının istediği gibi hareket etmiyorlar. Kendilerine verilen emri uyguluyorlar. Bu varsayımsal bir açıklama tabii ki. İlle de bu şekilde olmuştur diye bir şey söylemiyorum. Olasılıktan söz ediyorum. Başta türlü açıklamalar da yapılabilir kuşkusuz. Ben bilmediğim şeye bilmiyorum diyorum işte. Evren'i Tanrı yarattı mı dedim. Demedim. Hatları karıştırma. Belki de evren rastgele bir kazanın ürünüdür. İyi de ben bu gücün Tanrı kadar güçlü olmadığı için çok güçlü bile olsa her şeyi kontrol edemeyeceğinden söz ediyorum. Senin soruna yönelik olarak.
-
Tek başına o cümleden öyle bir anlam çıkarmadım tabii ki. Yazdıklarının bütününden çıkarttığım sonuç o. Aynı hatayı sanki yine tekrar etmişsin. Üstelik benim neyi savunduğumu, pozisyonumu filan anlamadan habire yazıyorsun. Ben özel olarak şu komplo teorisi, bu komplo teorisi doğrudur demiyorum. Olay bir komplo ürünü olabilir, meseleyi bilmiyorum diyorum. Tamam işte burada verdiğim deneye ters gelen bir şey yok, deneye uyan bir durum var. Adamlar itiraz etmeden, sorgulamadan verilen emre uyuyor olabilir. Bunun için faşist bir yönetimin olmasına gerek yok. Otorite olması gerekli. Sen anlamıyorsan ben ne yapayım? Bazı durumlarda atmaktan başka çare kalmıyorsa olabilir tabii. Güçlü dedik ama her şeye gücü yeten Tanrı demedik. Belki Tanrı olsaydı dediğin olurdu ama ne yazık ki yok işte! (Belki de iyi ki yok!)
-
Mantık; Sen sadece olaya kendi sahip olduğun olanaklar açısından bakarak değerlendiriyorsun gibi görünüyor. Bilmediğin şu: Devleti yönetenlerin, yetkili kişilerin, veya böyle bir komplo varsa bu komployu düzenleyen kişilerin elinde ne gibi imkan, yetki, güç, para vb. olduğunu da bilmiyorsun. Ben de bilmiyorum. Bilmediğim için kesin konuşmaktan kaçınıyorum. Komplo var mı yok mu bilmiyorum. Varsa bile bunu bilmenin o kadar kolay olmayabileceğini söylüyorum. Sen ise o söyler, sır açığa çıkar filan diyorsun. Ben diyorum ki sırlar açığa çıksa da çıkmasa da bu işler de neyin olup bittiğini anlamak o kadar kolay değil. Şimdi Türkiye'de 'Ergenekon' davası var. Az çok duymuşsundur. 'Ergenekon, Derin Devlet, Susurluk, Çatlı, JİTEM vb." olaylar. Aslında bu söylediğin olaydan bile, bazı bakımlardan daha büyük olay bunlar. Yıllardır TSK, Jitem'in varlığını kabul etmedi. Devlet de yıllardır Ergenekon'un varlığını kabul etmiyordu. Hala da bunların varlığı, nasıl çalıştığı, nasıl eylemler yaptıkları filan tam olarak aydınlatılmış değil. Durum karma karışık. Şimdi bu 'Ergenekon' davası devam ederken bu davadan yargılananlar ve tutuklananlar kendilerine komplo kurulduğundan söz etmeye başladı. Hanefi Avcı, Nedim Şener ve daha birçok kişi Polis teşkilatı gibi birçok kuruluşun, hatta birçok mahkemede görev yapan hakim ve savcıların cemaatin etkisi altında kaldığını, karar verdiğini söylüyor. Ama öte yandan tutuklu ve Ergenekoncu olmakla suçlanıyorlar. Yani senin açıdan bakarsak, her iki tarafta belki fire veriyor. Ama fire verenler yukarıda örnekte görüldüğü gibi etkisiz hale getirilebiliyor, suçlanabiliyor vb. Böyle olunca işi tüm yönleriyle çözmek o kadar kolay olmuyor. Dediğim gibi 11 Eylül'ün nasıl olduğunu bilmiyorum. Aslında bu soruyu yapanlara sorman gerekir bana değil. Her şeyin yanıtını bilseydim ben de milyar dolar servete sahip biri olurdum belki. Ama birçok şeyin yanıtını bilmiyorum. Ama şu var sen tek yönlü şekilde bir iddiayı inceliyorsun. 11 Eylül ile ilgili milyar tane komplo teorisi yazılabilir. Bunlardan bir tanesi doğru; diğerleri yanlış olabilir. Veya hepsi yanlış olabilir. Oayı gerçekten de El Kaide gerçekleştirmiş de olabilir. Ama CIA, FBI vb. bunu bildiği halde buna göz yummuş da olabilir. Dolaylı olarak El Kaideyi desteklemiştir vb. Sen öyle bir şekilde yazıyorsun ki CIA, FBI, devletin yetkilileri bunu yapmaz, yapamaz. Yapsalar bir şekilde duyulurdu. (Ve üstelik sanırım bu olayın tüm detayları ile birlikte açıklanacağını filan iddia ediyorsun.) El Kaide gibi uyduruktan, olanakları son derece kısıtlı bir terör örgütü bu işi bu şekilde yapıyorsa, yapabiliyorsa; CIA vb. nin de bunu yapacak gücü, donanımı vb. var olması beni şaşırtmaz. Ve bu işi yapmak için de ille de binlerce, yüz binlerce kişinin, işin tüm ayrıntılarını bilecek kadar, görev almasına bile gerek var mı yok mu çok emin değilim. Belki de yok. El Kaide bu işi Amerika'da kaç kişi ile yaptı. Yüz binlerce kişi ile mi? Değil sanırım. Orada görev alan bir dedektif değilim. Oradaki dedektiflerin nasıl çalıştığını, hangi mantıkla olaya baktığını bilmiyorum. Ama kolay kolay hiçbir dedektif, polis canının yanacağını bile bile iktidara sahip kişilere dokunamayabilir; bunu da biliyorum. Örnek savcı Doğan Öz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fan_%C3%96z Bugüne kadar hala hiç kimse bu ülkede bu adam nasıl oluyor da böyle vuruluyor diye sormaya pek fazla cesaret edemedi. Olayın üstüne gidemedi. Durum bu. Belki korkudan, belki çaresizlikten, belki acizlikten...(Devletin binlerce polisi, askeri ordusu bu olaya baktı kaldı geçmişte. Var mı ötesi? Gözümüzün önünde oldu bunlar. Adam göstere göstere alay edercesine yaptı bunları. Kim yaptı, nasıl yaptı, suçlular nerede, nasıl oldu bunlar. Her şey buharlaştı gitti bir anda. Savcı vurulduğu ile kaldı o kadar. ) Açıklanması zor son derece sofistike olayları gerçekleştirmek, aynı zamanda sahip olunan güç, teknoloji vb. ilintilidir. Şimdi iki yaşındaki bir çocuk bankayı soydu, güvenlik güçlerini atlattı, arabaya bindi vb. desek herkes güler değil mi? Ama son derece büyük, olağan üstü olanaklara sahip biri bunların çoğunu yapabilir. Belki nasıl yapabildiğini bile kolay kolay düşünemezsiniz. Çünkü o olanakların hiçbirine sahip değilsiniz zaten.
-
İyi de, Milgram deneyi sadece Naziler ile ilgili olayları açıklamakla sınırlı bir deney değil ki. Deneye katılan sıradan kişiler. Nazi yanlıları ve Yahudi düşmanları ile Yahudiler için özel hazırlanmış bir deney değil bu. Bak ne yazıyor: Yani deneye rastgele sıradan kişilerin katıldığını düşünebiliriz. Deneye katılacaklar arasından 'özel olarak' (Nazi yanlısı olmak gibi vb.) bir nitelik filan aranmıyor. Bu deney, sıradan insanların sorgulamadan otoriteye ne şekilde itaat edeceklerini göstermek açısından önemli. Zaten deneyden çıkardığı sonuçla ilgili olarak Milgram şöyle yazıyor: Orada, sıradan insanlardan söz ediyor. Orada sadece Nazi yanlılarından, Nazi yönetimi altında yaşayanlardan söz edilmiyor. Eğer olsaydı söz ederdi. Komplo teorileri her zaman doğrudur demedim. Şunu da söylüyorum üstelik komplo teorileri çoğu defa yanlış da olabilir. (Gerçekten bunları birçoğu bana da son derece saçma geliyor.) Ama buradan tüm komplo teorilerinin yanlış olduğunu söyleyemeyiz.
-
Aslında bu soruya daha önce yanıt vermiştim. Ama farklı bir açıdan tekrar bu soruya yanıt verilebilir. http://en.wikipedia.org/wiki/Milgram_experiment Milgram vb. psikoloji deneyleri bunu açıklayabilir. Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi Şu cümleye dikkat edelim: Bu yüzden, devlet yetkili ve kurumlarına her koşulda, kayıtsız ve şartsız biçimde güvenmeyi, çok da doğru bulmuyor veya sağlıklı bir yöntem olarak görmüyorum.
-
Dünya'nın düz olmadığı konusu ile 11 Eylül aynı şeyler kategorisinde değerlendirilecek olaylar değil ama. Şöyle: Dünya'nın şeklini, birçok kereler, değişik devletler, bilim adamları vb. değişik yollarla test etmişti. Ve yine Dünya'nın nasıl bir şekilde olduğunu bazı yöntemlerle kendimiz de test edebilir ve düz olmadığını anlayabiliriz. Ama 11 Eylül öyle değil. Eldeki soruşturma bilgilerinin büyük çoğunluğu belki de hepsi ABD'nin elinde, benim elimde bu konuda fazla bir şey yok. O yüzden farklı devletlerin, ABD'den tümüyle veya önemli derecede bağımsız kişilerin bunu test etmesine de imkan yok. Şimdi ben desem ki "05.05.2011 tarihinde, Türkiye saati ile şu dakikalarda, benim kaldığım evde, masamın üstünde bir porselen fincan var ve bir süre daha masamın üstünde bu fincan kalacak." Bunu kontrol etme ve benim evime girme ve etkili bir şekilde araştırma iznin yoksa bunun doğru olup olmadığını nasıl bileceksin? Bilebilir misin söylediğim şeyin doğru olup olmadığını, bilemezsin. Bu örnek biraz abartılı gibi görünebilir tabii ama anlaşılması için böylesi bir abartı örneği kullandım. (Elbette ABD'de tek bir kişi yaşamıyor orası bir ülke filan. Ama sonunda orada tek bir yönetim var.) Türkiye ve diğer birçok devletten, bağımsız bir heyetler oluştursak, bunlara yetki ve güç versek; bunlar ABD'ye gidip etkili araştırma yapsa, ABD bu konuda tüm bilgileri şeffaf bir şekilde paylaşsa o zaman ben de derim ki "Evet bu bilgi değişik kuruluşlar, devletler, bağımsız organizasyonlar tarafından kontrol edildi, o yüzden deliller biraz sağlam görünüyor filan." Dünya'nın düz olmadığı argümanı ise böyle bir şey değil. Bu birçok bakımdan çok daha açık ve net. Bununla birlikte, sanırım bazı Iraklılar hala Dünya'nın düz mü yuvarlak mı olduğunu tartışıyormuş. Buradan izlenebilir. Belki ABD işgalinin Irak için böyle bir faydası oldu. Kim bilir?
-
Yani doğrular sonunda galip mi geliyor diyorsun. Ama her zaman öyle olmuyor. İnsanlar dinlere, dini kitaplara inanıyor. Üstelik bu kitapların bilimsel bir kanıtı olmamasına rağmen. Yani koku çıksa bile birçok kimse için bunun anlamı yoksa koku çıksa ne olur çıkmasa ne olur diye de düşünülebilir. Yani koku, kokuyu hissedebilen için geçerli olacaktır; hissedemeyenler için eski tas eski hamam. 11 Eylül'ün nasıl olduğunu tam bilmiyorum. O yüzden o konu şöyle olmuştur diyemem. Ama devlet kurumlarının her zaman için, her koşulda doğruyu söylediklerini, söylemek zorunda olduklarını sanmıyorum.
-
Olayın nasıl gerçekleştiğini tam bilemiyorum ama verebilirler. Örneğin Nazi Almanyasın'da Almanlar, milyonlarca Yahudinin ölmesine izin vermişti. (Belki de Almanların çoğu bunu bilmiyordu. Bilseler de bilmeseler de sonunda milyonlarca Yahudi ve savaşlar sonunda milyonlarca Alman öldü. Almanlar, Hitler'i seçerek buna onay vermiş oldular.) Benzerini Stalin de yapmıştı. Milyonlarca Ukraynalı sonunda aç kalarak ölmüştü. Stalin'in açıklamalarına göre bunlar yalan, komplo vb. idi. Stalin tüm bu yaptıklarını Batı'dan yıllarca gizlemeyi başardı. Belki de Batı da bu olaya çok derin inceleme gereği duymadı. İşin aslı su: ABD'lilerin de, Almanların da, Rusların da böyle çok uzun boyutlu düşündükleri sanmıyorum. ABD'nin Irak'a saldırması, bu saldırı sonunda yüzbinlerce insan ölmesi zaten bunun göstergesi. Buna rağmen Bush ikinci defa seçildi. Çünkü insanlar savaşın doğru olduğuna inandı. Diğer önemli bir nokta ise şu orada görev alan binlerce, yüz binlerce kişi olayı tüm detayları ile bilmez. Belki ne olduğunu bile tam bilmez. Bilme gereğini de duymaz. Atom bombasının yapılmasını buna örnek verebilirim. İstihbarat savaşlarını buna örnek verebilirim. Örnek çok yani. Diğer yandan bu olaya nereden bakıldığına bağlı. Milyonlarca kişinin kurtulması ve zaferi için bir kaç kişinin ölmesinin çok kötü olmadığını düşünenler buna onay verebilirler. Ama tabii ABD'de böyle bir olay olmuştur demiyorum, olabilir diyorum. Şartlara, zamana bağlı değişebilir tabii. Mesela Sivas'ta kalabalık 33 kişiyi yakarak öldürmüştü. Maraş olayları var. Senin mantığına göre insanların böyle şeyler yapmamalarını beklemek gerekir. Ama oluyor işte. Uygun bir motivasyonla kitleler de suç işleyebilir.
-
Neden yanlışlanabilir olmasın. Adam Ay'a gidilemez diyorsa; Ay'a tekrar insan göndererek onu yanlışlayabilirsin. (Daha fazla kanıt, video, şahit götürüp olaya daha fazla kanıt getirebilirsin.) Ve adam boşukta, Ay'da, bayrak dalgalanmaz diyorsa, bunun olabileceğini bir deney ile gösterir ve onu yanlışlayabilirsin. Veya Ay'a gidilmez çünkü "Van Allen radiation belt" buna neden oluyor diyorsa bunun olmayabileceğini bir deney ile açıklayabilirsin. Bazı komplo teorileri bazı durumlarda yanlışlanamayabilir elbette. Ama UFO var ve onları sahip oldukları üstün teknolojiden dolayı göremiyoruz diyen bir komplo yaklaşımı kolay kolay belki de hiç bir zaman yanlışlanamayabilir. Çok büyük olmasının ölçüsü ne? Neye göre çok büyük? 11 Eylül çok büyük bir olaydı. İddiaya göre El Kaide'nin yaptığı bir olay. Büyük bir olay işte. Daha nasıl büyüklük istiyorsun. Kime göre büyüklük. Bir örgüt çıkıp büyük bir olay yaratabiliyor. Daha ne olacak? Bir kimse bir şeyi yapmak için komplo peşinde ise, orada komplo yaptıysa zaten komplo vardır. Olay başka türlü nasıl açıklanacak o zaman. Adamlar komplo yapmış. Buna bağlı olarak bu olayı açıklamak için komplo teorileri üretmek zorunda kalınabilir. Bu kimselerin elindeki güce ve imkana bağlı olarak olay da büyüyebilir.
-
Doğruları bulmak için milyonlarca insana mı güveneceğiz? O zaman 'evrim' teorisinin yanlış olduğunu bile düşünebiliriz. İnsanların çoğu iyi düşünemeyebilir, bilimsel gerçeklerden ziyade yalanlara, saçma sapan dogmalara vb. inanabilir pekala. Bu olasılık da 'evrim' teorisi örneğine baktığında o kadar düşük değil. Gerçekleşmiş bir olay. Şimdi Tükiye'de insanların çoğuna soralım "Tanrı var mı" diye ve onların çoğu da hep bir ağızdan "Tanrı var" desin. Şimdi bunların yalan söylemesi mümkün, vicdansız da olabilirler belki ama bu düşük olasılık diyerek Tanrı var mı diyeceğiz.
-
Çok ikna edici bir açıklama değil. Yani her durum ve her zaman için geçerli olacak bir açıklama değil bu.(Tabii bunu 11 Eylül için söylemiyorum bunları, o ayrı bir tartışma konusu; o konuya çok derinlemesine hakim olmadığım için şimdilik bir şey demeyi uygun bulmuyorum.) Eğer senin dediğin gibi düşünsek hiçbir istihbarat örgütünün filan doğru düzgün çalışamaması lazım. Sadece onların değil, suç işleyen örgütlerin de eninde sonunda birbirlerini ihbar edip, tüm sırlarını, gizli bilgilerini, her şeylerini açığa çıkartıp yok olmalarını beklemek gerekir ki. Öyle olmadığı çok açık ve net.(Zaman zaman öyle oluyor denilebilir ama her zaman değil, mesele de bu zaten.) Şu da var: zaman zaman bazı kişiler çıkıp bazı şeyler yazabilir, bazı sırları açığa vurabilir vb. Ama karşı taraftan birileri atağa geçip onları yalanlayabilir; çeşitli şekillerde onları susturabilir. Üstelik bir kaç kişinin tek başına yazması, söylemesi bazı şeyleri değiştirmeyebilir. Çünkü sadece yazmakla, konuşmakla, argümanlarla filan bu iş olsaydı insanların çoğunun 'evrim' teorisini filan kabul etmeleri gerekirdi. Böyle bir şey de her zaman olmuyor. Zaman zaman oluyor belki ama her zaman olmuyor. Yani tek başına yazmakla, söylemekle bu işler her zaman, belki de çok defa olmuyor. Sesini duyurabilmek, karşı tarafı gerektiğinde susturabilmek, ekonomik açıdan güçlü olmak dahil bir sürü şey işin içinde.
-
Neyin komplo teorisi olduğunu, neyin olmadığını kim, neye göre belirleyecek? Böyle bir merci mi var? Kime göre komplo teorisi? Sana komplo olarak gelen bazı şeyler bana gelmiyordur veya bana komplo olarak gelen bazı şeyler sana gelmiyordur. Bu durumda ne olacak? Yoksa insanlar gelip bu komplo teorisi mi diye sana sorup sonra mı teori oluşturacaklar? Açıklanmamış, çözüme kavuşmamış bir olayda insanlar hipotezlerini, iddialarını ortaya koyar. Daha sonra bu iddialar gözlemler, kanıtlar, vb. desteklenirse teori haline gelir. Yoksa başka türlü mü işliyor bu işler. Önce sana soruyoruz, senden izin alıyoruz, sen komplo teorisi değil dersen olmuyor öyle mi? Yoksa buna benzer bir şey mi? Üstelik dünyada birçok komplo varken, bazı şeyler komplo ile açıklanırken; komplo diye bir şey yoktur demek bana çok mantıklı gelmiyor. Conspiracy: a secret plan made by two or more people do something that is harmful or illegal (İki veya daha çok kişinin zararlı veya yasa dışı bir şey yapmak için yaptıkları gizli bir plan.) olarak düşünürsek. Bununla açıklanan bazı olaylar da olabilir. http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_conspiracies_(political) Ha sen böyle bir şey yoktur, her şey şeffaf, açık bir şekilde yapılıyor. Kimse gizli plan yapmıyor, insanlar çok dürüst, açık, şeffaf, vb. diyebilirsin tabii. Veya bunlar saçmalık,böyle bir şey yok, bunları söyleyen salaktır da diyebilirsin. Ama sana katılmıyorum. Genelleştirmenin getirdiği bir hata. Bu şuna benzemiş Pitdown insanını örnek göstererek 'evrim teorisini' savunan insanlar böyledir, bunlar böyle düşünür işte demek gibi. Bu örneği epey bir zaman önce din dersi öğretmenimiz vermişti. Böylece evrim teorisini savunanların ne kadar sahtekar olduğunu göstermişti güya.Ya da içki içen, ahlakı bozuk bir ateist gördükleri zaman işte ateist adam böyledir demek gibi bir şey. Genelleştir ve hepsini kolayca çöpe at. Ne kadar kolay, basit bir yaklaşım. Çok düşünmeye gerek yok gerçekten. Her şey ne kadar şeffaf, açık, ve ne kadar iyi biliniyor gerçekten. Komplo teorilerinin, açıklamalarının veya her neyse gerçekten birçoğu yanlış, saçma vb. olabilir ama buradan hepsinin yanlış, saçma olduğunu söyleyemeyiz diye düşünüyorum. Buna katılırsın veya katılmazsın o senin bileceğin konu tabii ki.