Jump to content

freand

Members
  • İçerik sayısı

    102
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    3

Everything posted by freand

  1. İlahi yasa diye bir şey yoktur, dinler insanlar tarafından uydurulumuşlardır dolayısıyla sizin ilahi kanun adı altında dayatmaya çalıştığınız şeyler de temelinde beşeri kanunlardır. Bu söylediklerim izafi değil, 2+2=4 kadar gerçektir çünkü Allah'ın var olması gibi bir durum söz konusu olamaz, olmayan şeyin kanun indirmesi de imkansızdır. Birilerinin başlık sahibi arkadaşla şeriat doğru mudur tartışması yapmak yerine ona gerçekleri söylemeye çalışması gerekiyor. Bu adam devamlı dinden çıkamamak ve cehenneme gitmemek adına kendisine en mantıksız gelen hükümleri bile doğru saymaya devam edecektir. Bu tür adamlarla yapılan tartışmalarda iki tarafın da kazanacağı bir şey yoktur.
  2. Sayın Mustafa, yeni bir karar verdim. Sizi olduğunuz gibi kabul edeceğim. Sakın yanlış anlamayın, benim kimseyi incitmek gibi bir görevim yok. Benim tek amacım gerçekleri göstermektir. Madem a-gnostik teist ile deist arası bir kişi olarak kendinizi müslüman olarak tanımlamakta ısrarcısınız bunda sonuna kadar özgürsünüz. Atatürk'ün yukarıda alıntıladığım sözleri gerçektir, araştırarak da bu sonuca ulaşabilirsiniz. Sizi asıl forumumuz olan ateist foruma davet ediyorum. Orada, dindarı, şeriatçısı, deisti, agnostiki, ateisti her türden insan var. Burası gibi kuş uçmaz kervan geçmez bir forum değil, gayet kalabalık ve cıvıl cıvıl bir forum. Bizim de amacımız farklı düşünen ve değişik akımların peşinden kendi akıl ve iradelerini kullanarak giden insanlar yaratmaktır. İslam'ın aslında nasıl olduğu konusundaki tartışmalara katılın. Orada İslam'da şeriatın olduğu gerçeğini kabul eden çok sayıda dindar müslüman da var. Eğer haklı olduğunuzu düşünüyorsanız forumumuza üye olun ve ateist forumun tek laik müslüman temsilcisi olarak gelin. Bizim de uzun zamandır laik müslüman arayışımız vardı. Sahip olduğunuz iyi hatabet yeteneğini de kullanarak bir sürü kişiyle iletişime geçebilirsiniz. Foruma üyelik başvurusu yaptıktan 12-24 saat sonra yazma yetkisi alıyorsunuz. Benim orada da nick name'im Freand, siz de aynı nikle üye olun. Link vereyim, bir göz atın: Bu kırmızı yazıya mutlaka tıklayın Sizi ateistforumda da yazarken görmek dileğiyle...
  3. Söylediklerimin sonuna kadar arkasındayım, yeni Türkiye cumhuriyetinin amaçlarından bir tanesi de İslam'ı değiştirmekti ve başardık. Bu arada Atatürk de bizdendi, yani dinsizdi. ''Benim bir dinim yok ve bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum'' ''Bizim devlet idaresindeki ana programımız, chp programıdır. bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır.'' ''Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük millet idi.Arap dinini kabul ettikten sonra,bu din,ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların ve sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi.Bilakis,Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu. Bu pek tabii idi.Çünkü, Muhammed'in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.Bu Arap fikri,Ümmet kelimesi ile ifade olundu.Muhammedin dinini kabul edenler,kendilerini unutmağa, hayatlarını Allah kelimesinin , her yerde yükseltilmesine hasretmeğe mecburdular'' Gördüğünüz gibi Atatürk de müslüman değildi, bu yazıları uzun yıllar sansürlendi. Atatürk İslam dininin yok edilmesinin onun dejenere edilmesinden geçtiğinin farkındaydı ve laikleşme çalışmalarını başlattı. Öncelikle Hristiyanlığı ve deizmi andıran laik bir İslam yaratılması gerekiyordu ve bunun yolunda cumhuriyetimizin inkılabları yapıldı. Türkiye'de herkes kafasına göre bir İslam yaşıyor, mahalleden televizyondan duyma, yeniliklere açık bir İslam bu. Ama başlangıçtan beri amaçlanan şey de buydu zaten, bu yolla dinin kendisi yok edilemeyecekse bile olumsuz etkileri ortadan kalkacaktı. Demokratik, barışçıl, özgürlükçü ve refah seviyesi yüksek bir toplum yaratmak için İslam denilen kültün zayıflatılması gerekiyordu. Bakın ben sadece İslam değil, amatör bir dinler tarihi ve sosyolojisi araştırmacısıyım. Asıl forum olan ateistforumda çok sayıda uzun makale de yazdım, Allah inancının nasıl başlağından tutun da, ''Allah'' kelimesinin etimolojik kökenine kadar. Allah kelimesinin nasıl başladığını anlatmaya şu anda maselef vaktim yok. Ateist forumda birkaç hafta önce laik müslüman arkaşımla yaptığım tartışmayı yazmıştım ve onun linki veriyorum. Link burada: Buraya Tıkla Siz de en kısa zamanda ateist foruma üye olun. Asıl forum orası, burası yan kuruluş, o yüzden burası tenha bir forum. Ateistforum ise tıklım tıklım. www.ateistforum.org
  4. Daha önce söylediğim gibi zaten bu konuları uzun zamandır araştırıyorum ve Kuran'ın Muhammed öldükten yıllar sonra kitap haline getirildiğini elbette biliyorum. Ama anlamıyorsunuz hala Mustafa, bu söylediklerini neye dayanarak söylüyorsunuz? Ben yalış görmüyorsam siz resmen insanlar Kuran'a hüküm eklemişler dediniz!. Bu sözleriniz dinden çıkma ve kafir olma sebebidir, bilmem farkında mısınız? Bana yazdıklarınız tamamen kendi mantık ve bilgilerinizle ulaştığınız çıkarımlar. Dinde ise kişilerin çıkarımlarına yer yoktur, Arapları İslam'ı yanlış yorumlamakla itham ettiniz, bunu neye dayanarak yapıyorsunuz? Kaynağınız nedir? Ayetler? Hadisler? Hayır bunlardan değil, insan haklarından söz ediyorsunuz bana. Oysa din bu değildir ki. Araplar dediğiniz adamlar bütün zamanlarını ibadetle geçiren, Kuran ve hadisleri harfiyen uygulayan kişilerdir. Siz ise televizyonda izelediklerine ''bu Araplar da İslam'ı yanlış yorumluyor azizim'' diyenlerden olmalınız. Araplar da sizin bırakın İslam'ı yanlış yorumlamayı, dinden çıktığınızı düşünüyor ve bunu sağlam kaynaklara dayandırırarak yapıyor. İslam kültü, inancıyla, emriyle, yasağıyla, cihadıyla, örtünmesiyle, şeriatıyla ve teokrarsisiyle bir bütündür ve şu ana kadar konuştuğum müslümanların neredeyse hepsi bu gerçeği kabul ediyor. Bunu sadece onlar değil, tüm batılı İslam araştırmacıları da kabul ediyor, sen müslümansan Kuran'da yazılanların doğru ve adil olduğunu kabul etmek zorundasın. Siz ise gözüme baka baka hem Kuran tahrif edilmiştir diyorsunuz, hem de müslümanım diyorsunuz. Bu işler bu kadar basit değil, tutarlı olun lütfen. Bu sözleriniz bile sizi imandan çıkarıyor, Türkiye'de gerçek müslüman oranı %20 lerdedir. Kuran'ın değişmezliği Kuran'da yazılıdır. Kuran'ın değiştirildiğini ben kabul edebilirim ama siz bir müslüman olarak kabul edemezsiniz çünkü bu dinden çıkarır. Sadece İslam değil, dinler tarihi, dinlerin kökeni ve din sosyolojisiyle ilgili de araştırmalar yapıyorum. Daha uzun bir yazı yazmıştım, dinlerin kökeni, başlangıcı, ortaya çıkış sebepleri, işlevleri, amaçları gibi şeylerden de bahsetmiştim ama yanımdaki adam yanlışlıkla bilgisayarımı resetledi. Dünya üzerindeki biz hariç bütün müslüman ülkeler şeriat hükümlerini aynen Muhammed'in zamanındaki gibi birebir uyguluyor, laik olan sadece biz varız. Şimdi sen neye dayanarak 1 milyar müslümanın yanıldığını ve bir tek Türklerin İslam'ı doğru anladığını iddia edebiliyorsun? Referansın kim? İlköğretim din kültürü ve ahlak bilgisi kitapları mı? Kaldı ki yobaz hocalar dediğiniz gerçek müslümanlar bütün İslami ilimleri yalayıp yutmuş kişiler. Türkler ise Kuran okumadan Kuran'a inandığını söyleyen, bayramdan bayrama namaza giden tipler, şimdi söyle kim daha iyi tanır İslam'ı? Ateist forumda birkaç hafta önce laik müslüman arkaşımla yaptığım tartışmayı yazmıştım ve onun linki veriyorum. Link burada: Buraya Tıkla Siz de en kısa zamanda ateist foruma üye olun. Asıl forum orası, burası yan kuruluş, o yüzden burası tenha bir forum. Ateistforum ise tıklım tıklım. www.ateistforum.org
  5. Sayın Musafa, lütfen ama lütfen yazımın tamamını sabırla okuyun tam 1 saat emek harcadım, sadece gerçekleri olduğu gibi göstermek için. Yazımın sonuna ayetler de koydum, o ayetleri de rica etsem okuyun. Uzun zamandır İslam ve dinler tarihi araştırmaları yapıyorum ve kaynaklarla konuşurum. Üstteki yazımdan daha önemli bu yazı şu anda yazdığım. Sayın Mustafa, evet sizin açık zihinli ve aydınlık bir birey olduğunuzu fark ettiğimden dolayı bunları kaleme alıyorum. İslam dininin aslında nasıl olduğu birçok mezheb ve kültürde tartışma konusu olmuş müslümanlar devamlı birbirini tekfir ederek, kafir ilan ederek katletmeye çalışmış ve bu yolla kendi tanrıları olan Allah'a hizmet ettiklerini düşünmüşlerdir. Laiklik ise demokrasinin ve hoşgörünün vazgeçilmezlerindendir. Laik devlet din ve devlet işlerinin büyük oranda ayrıldığı, devletin temel siyasi politikalarının halktan ve bilimsel gerçeklerden köken aldığı tarafsız ve demokratik bir sistemdir. Laik devletle ateist devlet elbette ki farklıdır. Laik devletler dinlerin ve dindarların varlığını kabul eder ve hangi dinden ve inançtan olurlarsa olsun tüm vatandaşlarına eşit şartlarda yaklaşır. Vatandaşın inanç ve inançsızlık özgürlüğü de laik devletin koruması ve güvencesi altındadır. Devlet zaman zaman dinleri sınırlandırma yetkisine sahiptir, eğer kişiler kendi dini vecibelerini yerine getirirken diğer kişilerin özgürlüklerine ve yaşam tarzına müdahale ediyorsa, devlet orada vatandaşlarını dinin olumsuz etkilerinden korur. Laik devlette kanun yapımında doğrudan doğruya insan hakları, halkın kültür ve değerleri baz alınır, bir dinin kurallarının toplumun tümüne dayatılması önlenir. Ateist devlet ise Dünya'da fazla uygulanmamış ve sadece bazı eski komünist dikatatörlüklerde görülen baskıcı ve zorbaca sistemdir. Laik devlette dinlere eşit mesafede yaklaşılırken ateist devlette dinler engellenir ve yasaklanır. Bu tür baskıcı ve despot bir rejimde bir ateist olarak ben bile yaşamak istemem doğrusu. İnançlar her ne kadar mantık dışı da olsa, başkalarının yaşamına müdahale etmemek ve toplumu baskı altına almamak koşuluyla yaşanabilmelidir çünkü. Bu bakımdan insan haklarına en uygun ve saygılı sistem laik sistemdir elbette. Gelgelim laiklik İslam'a uygun mu ve dinlerin amacı nedir? Dinlerin laikliğe ve demokrasiye bakışı nasıldır? Dinler toplumları ortak hayaller altında birleştiren ve onlara birlikte ve örgütlü hareket eden bir kitelenin önelemez gücünü katan, düşsel ögelerle ve metafizik inançlarla dolu ideolojik sistemlerdir. Dinlerin yapısında şeriatın olup olmadığı tartışmasından evvel, dinlerin inanırlarının o dinin değişmesine nasıl tepki verdiğinden ve dinlerin insanlık tarihi sürecindeki serüveninden söz edelim isterseniz. İslam'da şeriat var mıdır? İslam tam olarak nedir? Şeriat ''İslam dini kuralları'' anlamında kullanılır. Müslümanlar, eğer gerçekten imanın 6 şartına inanıyorlarsa, Allah'ın insanların toplumsal düzenini sağlamak için bir dizi hüküm gönderdiğini kanul etmek mecburiyetindedir. İmanın 6 şartından birisi de kitaplara imandır. Bu kitapların içinde yazanlara inanmak ve bunun vahiy yoluyla geldiğini kabul etmek demektir. İmanın 6 şartının hepsini birden kabul eden ve şüphesiz inanan kişiyi müslüman denir. Müslüman olduğunu söyleyen bir kişi bu şartlardan sadece tek bir tanesini bile inkar ederse dinden çıkar ve kafir olur. Bu bakımdan tutarlı bir müslüman her hükmü olduğu gibi kabul etmek zorundadır. Kuran, İncil gibi peygamber olarak inanılan kişilerin yaşamlarından veya çeşitli öykülerden söz eden bir kitap değil, doğrudan doğruya insan yaşamını düzenlemeye ve ayarlamaya yönelik bir kitaptır. Az da olsa, İncil, Tevrat, Midraş, Sümer ve Akad tabletlerinde bulunan efsaneleri de içerir. Nuh Tufanı efsanesi, yaratılış destanı, Habil ve Kabil öyküsü gibi hikayeler de Kuran içeriğinde bulunur. Kuran bunların dışında insanların yaşam tazrına ve devletin nasıl yönetileceğine, ceza hukuna dair bir sürü hüküm içerir. Bu bakımdan Allah'ın kanunlarını uygulamak yerine daha insancıl olan laik ve demokratik hukuku uygularsa, Allah'a karşı gelmiş ve kafir olmuş sayılır. Maide suresiin 44.ayetinde açıkça ''Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir'' yazmaktadır, Kuran'ı kaleme alan kişi ve kişiler bu hükmü unutmamışlardır. Bu hükmün anlamı Allah'ın indirdiği dini kurallarla devlet yönetmeyen dinden çıkar ve kafir olur anlamına gelir. İslam inancına göre kafir olarak ölen kişi ebediyen cehenneme gider ve asla çıkamaz. Şeriatla hükmetmek İslam'ın emridir ve İslam'ın emir ve yasaklarıyla ilgilenen İslami uğraşa fıkıh denir. Şeriat vahşi ve çağdışı bir sistemdir, her türlü değişime ve yeniliğe kapalı, değişmez kuralları olan acımasız bir sistemdir ama İslam'ın da emridir bir bakıma. Türkiye toplumu biz ateistlerin gözünde de müslüman değildir, Tayyip'in sözleri de İslam'ın temel akımı olan ve 4 mezhebi içeren Ehl-i Sünnet itikadına uygundur. Evet, bir müslüman elbette ki laik devletin altında yaşayabilir ama laikliğin devamını isterse kafir olur. Biliyorum konuşmalarım sana dinci ve yobaz konuşması gibi geliyor ama İslam dışıradan tarafsız gözle bakıldığında büyük bir toplumsal sorundur. Sizin laik olmanızdan biz ateistler olarak elbette memnunuz çünkü böylesi bizim için de sizin için de güvenli. Ama malesef üzülerek söylüyorum ki İslam'da şeriat vardır ve insanlara zülmetmeye devam edecektir. Gelelim sizin açıklamalarınıza, açıklamalarınız insan haklarına saygılı ve vicdanının sesini dinleyen bir kişinin sözleri ama inandığınız dine göre bu bile sizin inakrcılıktan cehenneme gitme sebebiniz olabilir. Korkmayın zaten cehennem yok. İslam toplumlarında görülen kadına şiddet, ataerkil yapı ve şiddet bizzat İslam'la bağlantılı. Öncelikle İslam tarihi araştırması yapıldığında görülecektir ki ilk laik müslüman devlet Türkiye'dir. İslam'da şeriat yoktur demek doğru değildir çünkü Muhammed'in döneminden Osmanlı'ya, İran Devrine kadar tüm müslüman toplumlar şeriatla yönetilmiştir. Sana Kuran'dan ayetler vereceğim. Lütfen sağ duyuyla yaklaş ve gör Kuran'da neler yazdığını: '''Zina eden kadınla zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dini(ni uygulama)da sizi onlara karşı acıma duygusu tutmasın. Onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit olsun.'''(Nur suresi 2.ayet) Ne demiş ayet, eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, zina yapana 100 deynekle acımadan vurun, dövün demiş. Bu hüküm mukkemdir ve şeriatı uygulamayan günaha girer. Başka bir ayet: '''Allah'a ve Resulüne savaş açanlarla yeryüzünde bozgunculuk etmeye koşanların cezaları, ancak öldürülmektir, yahut asılmaktır, çapraz olarak elleriyle ayaklarının kesilmesidir, yahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları horluktur, ahiretteyse pek büyük bir azap vardır onlara.'''(maide suresi 33. ayet) Ne demiş ayet İslam'a karşı propaganda yapanı işkenceyle öldürün. Görüldüğü gibi Araplar yanılmıyormuş ve şeriat Kuran'da yazılıymış. Başka bir ayet: ''' Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir.''' (Tevbe suresi 5.ayet) Diyor ki müşrikleri hemen öldürün, eğer namaz kılarlar ise serbest bırakın. Yani ölüm tehtidiyle zorla namaz kıldırma var. Ve bu senin harfiyen iman etmek zorunda olduğun kitapta yazılı. En can alıcı ayet: '''Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, bununla da yola gelmezlerse dövün. Fakat itaat ettikleri takdîrde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür.''' (Nisa suresi 34.ayet) Kadının kocasına itaat etmesi gerektiğinden aksi takdirde kocasının onu son çare olarak dahi olsa dövebileceğinden söz edilmiş. Kadına şiddet bile bazen serbest Kuran'da. Cihad'ın kökeni : ''''Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüze (kâfire) galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa, kâfir olanlardan bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.'''' Görüldüğü gibi sevgili dostum ülkemizdeki birçok müslümanın Arap adetidir, İslam'da yeri yoktur dediği şeylerin kökeni bizzat İslammış. Nelere inandığızı bir kez daha düşünün sevgili Mustafa çünkü tutarlılık bunu gerektirir. İslam maselef akıl dini değil, dinler akla dayanmaz kör inanca dayanır. Eğer bir yaratıcı olduğuna inanıyorsanız da İslam ve Kuran'ın onun tarafından gönderilmediğinden emin olabilirsiniz. Namaz, oruç, hac gibi ibadetler putperest ibadetleridir ve yeni din yaratan Muhammed ve arkadaşları da aynen bu ibadetleri İslam'a geçirmiştir. Şimdilik zamanım kalmadı, eğer isterseniz İslam dininin gerçekte nasıl başladığından da bahsedebilirim başka bir zaman. Umarım size özel emekle yazdığım bu makalemin tamamını okumuşsunuzdur. Saygılar, sevgiler...
  6. Sayın Mustafa yazılarınızı okudum ve senin müslüman sayılmayacağın kanaatine vardım. Sen, ''ben de müslümanım ama benim inandığım İslam bu değil'' diyenlerdensin. İmanın şartları içinde kitaplara iman, kitapların içinde de şeriat vardır. Hiçbir müslümanın Allah'ın indirdiği hükümleri kendi koyduğu yasalarla değiştirmeye ne yetkisi ne de hakkı vardır. İslam tarihi konusunda daha fazla araştırma yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Biz senin gibi kişileri kendini müslüman sanan deistler olarak tanımlıyoruz. Bu kişiler İslam'ın en muhkem ayetlerinin bile müteşabih olduğunu ve onların uygulanışı ve yorumlanışı üzerinde değişiklik yapabileceklerini ve bunun kendilerini dinden çıkarmayacağını sanırlar. Oysa Türkiye topraklarında zorlama uygulamaları olmadan yaşanan şey İslam değil, İslam benzeri Türk dinidir. Bol bol Kuran oku. Maide suresini bilmediğini tahmin ediyorum: ''Eğer kim Allah'ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kafirlerdir.'' Burada dinden çıkmamak için her müslümanın şeriatın yani Allah'ın kanununun uygulanışının yanında olması gerektiği aksi takdirde imandan ve dinden çıkılacağı belirtiliyor. Muhammed de recm, zina edeni kırbaçlama, çok eşlilik, ergenliğe girmemiş kızla evlilik dahil olmak üzere her türlü şeriat hükmünü uygulamıştır. Şeriat, ''İslam dini kuralları'' anlamına gelir. Bu hükümleri uygulamak ve uygulatmak her müslümanın görevidir. Cihad İslam'da vardır. Kuran'da ''din yalnızca Allah'ın oluncaya kadar savaşın'' diye bir ayet vardır. ''Müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün'', ''Allah ve resulüne karşı gelenlerin cezası ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesidir.'' de önemli ayetlerdendir. Muhammed bu cezaları harfiyen uygulamıştır. Beni Kureyza kabilesinde 10 yaşından büyük erkeklerin hepsinin kafası kesilmiş ve idam edilmiştir. Kocası öldürülenlerden bir kadını da Muhammed kendine cariye olarak almıştır ve bu olay en güvenilir sahih hadis kitapları olan Küttüb-i Sitte'de bizzat yazılıdır. Sana daha fazla Kuran ve hadis okumanı ve İslam'ı daha fazla tanımanı tavsiye ediyorum sayın Mustafa. Şeriatın, örtünmenin, cihadın ve şariat cezalarının kökenine dair tesbitlerin büyük ölçüde doğrudur, evet bunun kaynağı da Ortadoğu gelenekleridir ama göremediğin bir gerçek var ki Kuran ve İslam'da aslında Ortadoğu kültürünün ve efsanelerinin ortak bir kollektif bilinç halinde kağıda geçirilmiş halidir zaten. Dinler sadece basit ve masum inançlar değildir, onlar bireyin ve toplumun yaşamının her anını denetleyen, savaş ve barış politikalarına, yöneticilerin tutumlarına ve devletlerin yönetimine doğrudan veya dolaylı olarak müdahale eden teokratik siyasi ideolojilerdir. Dinlerin ortaya çıkışı dinlerin evrimiyle açıklanır. Her din bir öncekinin omuzları üzerinde yükselir ve ortaya çıktığı toplumun kültüründen doğar. İslam'da kanunuyla, kitabıyla, cihadıyla, şeriatıyla bir bütün olup Arap kültürünün özetidir. Bu bakımdan İslam'ı Arap kültürnden soyutlamak içini boşaltarak onu deist bir yapıya büründürmektir. İslam zaten Arap kültürünün bizzat kendisidir. Kuran'daki bir sürü ayet hurmalardan, develerden, çöl kumlarından söz eder, İslam öncesi Arap toplumunun sahip olduğu bir sürü inanç aynen Kuran'da da yazılıdır. İslam'daki ibadetlerin kökeni de yine Güneş kültünden doğan Arap putperestliğine dayanır. İslam'daki en temel ibadetlerden oruç, hac ve namaz putperestlerde de vardı. Putperestler de Kabe(küp anlamına gelir.)'nin çevresinde 7 tur atar ve tavaf ederlerdi. S'ay ve Vakfe geleneği de cennetten düştüğüne inandıkları Hacer-ül Esved'i de öperlerdi.(Müslümanlar da aynı şeye inanır.) Putperestler Güneş'în doğuşundan batışına kadar oruç tutar ve oruçlarını El-ilah'ın izniyle iftar vaktinde hurma ile açarlardı. Putperestlerin zerdüştlükten etklilenmiş olanları namaz da kılardı, hatta Kuran'da ''Namazınızı yalnız Allah'a kılın'' diye bir ayet vardır. Putperestler El-Lat, El-Manat ve El-Uzza'ya namaz kılarladı, Kuran'da ise ibadet korunmuş sadece namazın kılındığı tanrı değişmiştir. Namazın diğer pagan tanrılarına değil Allah'a kılınması istenmiştir. Bu da demek oluyor ki yeni bir din yaratma peşinde olan Muhammed aslında eski pagan dininin ibadetleri olan Namaz, Oruç ve Hacı almış ve Kuran'a Sümer mitlerinden köken alan Tevrat isimli Yahudi kitabından alıntılar yapmıştır. Kuran'daki tasvirler eski dünya mitolojilerindeki öykülerle neredeyse tamamen aynıdır. Azhab suresi ise bizzat Muhammed'in cinsel yaşamını anlatır. Her şeye hükmeden bir Tanrının Muhammed'in cinsel yaşamı ve kölesi Zeyd'in karısı Zeyneb'in Muhammedle nikahlanmasıyla ilgili bir ayeti evrensel nitelik taşıdığı iddia edilen bir kitapta ne işi olabilir ki? İslam'daki ibadetler çalıntıdır. İslam yıllarca size yanlış tanıtıldı, laikliğin işlemesi için bu şarttı çünkü. İslam'ın içini boşaltarak İslam denilen enfensiyon misali dinin etkilerinden bizi kurtardığı için Atatürk'e ne kadar teşekkür etsek azdır.^ İslam Arap Kültürünün kendisidir ve her din gibi insan yapımıdır. Belki bir Tanrıya inanmak ihtiyacı duyabilirsin ama emin ol öyle bir Tanrı varsa bile İslam Tanrı tarafından gönderilmemiş, insanın yüzlerce yıl süren vahşeti ve sınır tanımaz hayal gücü sonunda ortaya çıkmıştır. Niyetim seni kırmak değil aydınlatmaktır.
  7. http://www.youtube.com/watch?v=nREgXfLpKsU&feature=related İşte İslam'ın gerçek yüzü. Pantolon giymek bile günahtır. İslam böyle korkunç bir dindir. http://www.youtube.com/watch?v=rKExpEm6hJE En mide bulundırıcı olanı da yukarıdaki.
  8. http://www.youtube.com/watch?v=-xrauKDqKbI http://www.youtube.com/watch?v=z54mozYJjYM Bunları da izle İslam'ı tanımak için.
  9. www.ateistforum.org adresine gel. Asıl forum orasıdır, burası yan kuruluş. Bu linklere mutlaka tıkla: Namaz Kılmayanı Öldürün Buna da tıkla: Müzik Dinleyen Kişi Cehenneme Gider
  10. İnsanlar inanmak istedikleri şeyleri inanırlar. İnsanın dinlerden özgürleşmesi ve uyanışı içinden gelmelidir birazda. Müslümanların da inanmak istedikleri için inandıkları aşikar. Dinin gerçek yüzünü göstermek için neler yapıyoruz neler ama onlar inandıklarına öyle kör bir imanla bağlılar ki sormayın. Onların düşünclerini ve inançları sorgulamalarının önünü kesen şey cehennem korkusudur, bir an için bu korkudan sıyrılabilmeyi başardıkları ve akıllarını özgür burakmayı başardıkları an gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. İman, zihinsel bir rahatsızlıktır çünkü iman senden varlığını deneyimlemediğin şeylerin varlığından emin olmanı talep eder. Deneyimlemediğin şeylerin varlığına dair tahmin ortaya atabilirsin ama tahmin dinler için yetersizdir. Onlar insanın şüphe etmesinin önünü keser, aklı durgunlaştırır. Dinler insanlara kitlesel beyin yıkamayla kazandırılır, bu bakımdan din bulaşıcı bir akıl hastalığıdır. İnsanların zihninde yarattıkları Tanrı kavramları başlangıçta masum görünebilir belki. Din ve iman zorunluluğu olmadığı için bireyler Tanrı kavramını sorgulayabilirler, inançlarını zamana ve şartlara göre ayarlayabilirler. Ne zaman ki örgütlü ve iman koşullu kompleks dinler ortaya çıkar işler o zaman değişir. Her insanın kafasında bazı Tanrı figürleri oluşabilir. Bunun nedeni kısmen bilgisizliktir. Dinlerin ortaya çıkışında bile başlangıçta herkesin kafasındaki Tanrı motifleri farklıdır. Her kabile, her kavim hatta her birey farklı efsane ve öyküler tasarlar zihninde. Henüz örgütlü ve iman şartlı bir din olmadığından, kişiler kafalarında oluşturdukları bu yaratıcı Tanrı veya üstün güç kavramını rahatça sorgulayabilir. Sorgulayabilir ve reddedebilir zira henüz iman denen hastalık yaygınlaşmamıştır. Kısacası Tanrı fikri başlangıçta masum ve zararsız gibi görünebilir. Herkesin kendi tanrısı vardır ve çeşitlilik normal karşılanır. Ne zaman ki örgütlü ve iman şartlı karmaşık dinler başlar, işte işler o zaman değişir. İman şartı gelir, sorgulamak yasaklanır, şüphe duyanlar dışlanır. Dinler herkesin kafasındaki farklı ve zararsız tanrıları yıkarak onları ortak bir yaratıcıya inanmaya zorlar. Bu durumda insanlar, kendi çıkarımlarını bir kenara bırakarak, başkalarının hayallerine ve öykülerine inanmaya başlarlar. Artk herkes aynı Tanrılara inanmakta, aynı ritüelleri yapmakta ve aynı efsaneleri yol edinmektedir. Dinler toplumları ortak hayaller etrafında birleştirir. Dinlerin toplumu kontrol etmek için kullanılabileceğinin fark edilmesi, din üreticilerinde yeni fikirlerin doğuşuna sebep olur. Artık ölümden korktuğu için savaşa gitmeyenleri kandırmak için cennet, karşı gelenleri cezalndırmak için cehennem kavramları uydurulur. Cehennem kavramı, hakkını aramak için ayaklanan insanları önlemek ve korkutmak için en uygun yöntem olarak benimsenir. Cennet ise insanları, içlerinde taşıdığı ölüm korkusundan köken alan ölümsüzlük isteğini doyurtmak için idealdir. İnsanları sizin köleniz yapmak için yapmanız gereken tek şey artık Tanrı'nın sizin arkanızda olduğu ilan etmektir, Tanrı'dan mesajlar aldığını ilan eden peygamberler ortaya çıkarlar. İnsanları sizin için savaştırmanın en kolay yolu onlara cennet vadetmektir, ölen kişi nasıl olsa dirilip senden hakkını isteyemecektir. Farklı dinlerde, farklı süreçler gözlenmiş olsa da genel taslak böyledir. İnsanlar bir matrix içinde kandırıldıklarını asla anlamamalıdırlar, gerçekleri söylemek kutsala hakaret kabul edilir. Gerçekler derhal sansürlenir ne de olsa mühim olan düzenin devamıdır onlara göre. İşin ilginç tarafı bu sistemi yaratanlar da bir asır sonra sistemin esiri olur ve kendi yalanlarına inanmaya başlarlar. Rüyada olduğunu farkedip uyananlar ise mürtedin katli ile idam edilir. Şu anda Hristiyanlıkta uygulanmasa da, onda da apostasy için idam vardır, reform öncesi dönemde idam vardır. İşte işin özeti budur.
  11. Bu yazıyı da okuyun sayın Mustafa, ateist forumda müslümanlara yazdığım yazı. Ey Türkiye müslümanları, Eleştirilerimize devamlı bunlar Kuran'da cevap verip kıvırıyorsunuz. Ona bakarsanız, vakit namazlarının kaç rekat olduğu da yazmıyor Kuran'da. Her seferinde bunlar Kuran'da yok diye kıvırırsanız işiniz zor sizin. Kuran'da yazmayan şeyleri sünnete ve hadislere göre yapmıyor musunuz? Linklerini verdiğim İslami siteler de hangi hadislerden alıntı yaptıklarını yazmışlar. Eğer ola ki onlar haklıysa, ve sen İslami bir hükmü inkar ediyorsan cehennemliksin ona göre. Yine söylüyorum, bir tarikate, cemaate ve mezhebe bağlı olmak vacibtir. Bu konuda yüzlerce yazı görebilirsin internette. Dolayısıyla bu yaptığın İslamı reforme etme ve bize şirin gösterme çabasından başka bir şey değil. Recm de, mürtedin katli de, namaz kılmayanların cezalandırılması da İslam'da vardır ve Dünya'daki İslam devletlerinde bu hüküm uygulanıyor. Mesela İran'da ateist veya agnostik olmanın cezası idamdır, Malezya'da oruç tutmayanları tesbit edip tutuklamakla yükümlü bir oruç polisi vardır. Kuran'da yer almayan recm de bizzat Muhammed tarafından uygulanmış ve sünnet kabul edilmiştir. İran, Sudan, Suudi Arabistan, Pakistan ve Afganistan'da dinden çıkmanın cezası ölümdür. Beni İslam'a hüküm sokmaya çabalamakla mı eleştiriyorsunuz? Afedersin ama neden bunu yapayım? Katlimi vacib kılan bir yasayı neden İslam'a sokmaya uğraşayım ki? İslam sizin zannettiğiniz o hoşgörü dini değildir, bu konudaki çabalarınız beyhude. İslam'ın etkilerini araştırmak için gerçek müslümanların olduğu ülkelere bir göz at. Yukarıda yazdığım hükümler İslam devletleri tarafından harfiyen uygulanıyor. Bu yasaların İslam'a uygun olmadığını iddia etmek bile idam edilme sebebi. Siz hala uyuyorsunuzve tatlı rüyalarda dolaşmak hoşunuza gidiyor. Ama kırıcı da olsa, üzücü de olsa, yıkıcı da olsa gerçekleri söylemek benim görevim. Sen İslamı, ömrünü İslam'a adamış, fıkıh ilmini yutmuş alimlerden daha iyi bileceğini mi sanıyorsun? Diyorsunuz ya: İran şii, S.Arabistan vahhabi, Pakistan sapkın, Afganistan yoldan çıkmış Taliban terörist... ve bunlar İslamı temsil etmez diyorsunuz ya... O zaman kim gerçek müslüman? Kim İslamı gerçek haliyle yaşıyor o zaman? 3 yaşından beri Kuran'ı ana diliyle hatmeden, ilköğretim ve liseyi İslami okullarda okuyan, tüm zamanını ibadetle geçiren Araplar mı? Yoksa, cumadan cumaya camiye gidip, televizyonda izlediklerine ''bunlar İslamı yanlış yorumluyor azizim'' diyen Türk müslümanları mı? Araplara sapkın diyorsun ya. Emin ol onlar da sana sapkın diyor. Bi'dat ehli diyorlar sana. O İslami değil, bu İslami değil, kim İslami o zaman? Sen mi?...
  12. Mustafa, yazını okudum kulağa hoş geliyor elbette ama bazı gerçekleri atlamışsın. Hem laiklik yanlısı hem müslüman olunmaz çünkü bu İslam'ın yapısına uygun değildir. Laik develtte yaşayan her müslüman kafir değidir elbette ama şeriatın gelmesindense laikliğin devamını isteyen her müslüman dinden çıkar. Maide suresi bile bu gerçeği anlamak için tek başına yeterlidir. Laik düzende din toplumsal bir dinamik olmaktan çıkarılmış ve kişilerin kendilerinden sorumlu olduğu basit ve masum bir inanç haline getirilmiştir. Dinin tanrı ile kul arasında, zorlamalardan uzak bir ulvi inaç olduğunu söylemek açık gerçekleri reddetmektir. Şeriat İslam'ın ayrılmaz bir parçasıdır. Senin de söylediğin gibi şeriat toplumları çöküşe görütebilir bir ateist olarak buna benim de katıldığımı bilmeni isterim. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması mümkün değildir, dinler zaten bir nevi devlet yönetim ideolojileridir. İslam açıkça teokratik bir düzeni amaçlar. Kendi tarıları tarafından gönerildiklerine inandıkları, değişmez ve tahrif edilemez gördükleri hükümlerin uygulanması için her şeyi yapmakla yükümlüdür müslümanlar. İslam devletin nasıl yönetileceğiyle ilgili bir sürü hüküm vermiştir, Kuran'ın anayasa olarak, hadislerin yol gösterici olarak değerlendirildiği bir dinin inanırlarının laik ve insanlar tarafından koyulmuş kanunlarla idare edilen bir sistme itaat edeceğini nasıl düşünebilirsin. Kuran ve hadislerdeki recm, kırbaç cezası, kafa keserek öldürmek açık İslam hükümlerdir ve tüm müslümanların bu hükümlere uymalarının farz olduğu da yazılıdır. İslam Türkiye topraklarındaki bir avuç cahil müslüman tarafından yaşanan sevgi inancı değil; cazasıyla, öldülüyle, şeriatıyla, hukukuyla, siyasi ve politik boyutuyla teokratik olan bir sistemin ideolojisidir.Ben söylediklerimin arkasındayım, İslam masum bir inanç değildir. İslam insanlara başkalarının yaşam tarzına müdahale etme hakkı verir. İslam konusunda sayısız araştırma yaptım ve ne dediğimi biliyorum. Türkler müslümana örnek gösterilemez. Gerçek müslümanlar cihad eden gruptur. Laiklik İslam'a uygun değildir. Laikliğin uygulanması için bazı İslam emirlerinin makaslanması gerekir ki bir müslüman böyle bir şeye neden müsahade etsin? Laik müslümanlık diye bir şey yoktur, zaten başlangıçta laik devlete saygılı müslüman olunabileceği tezini ortaya atanlar bizdik. Bu teze kendimiz hiçbir zaman inanmadık ama güvenliğimiz için bunu yapmak zorundaydık. Müzik dinlemek bile haramdır İslam'da sen nelerden söz ediyorsun.
  13. Evet vardır, mesela A.Bakış'a göre kendi doğruları %100, kesin ve tartışılmazdır. A.Bakış'ın düşüncelerine katılmayan herkes raporlu delidir(!).
  14. Felsefede insanların algısı çerçevesinde şekillenen iki kavramdan söz edilir. Duyu organları vasıtasıyla doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanabilen insan dışı unsurlar genellikle fenomen; insanın bilici, benliği, duygu ve düşünceleri ve bunlar çevresinde şekillenen soyut kavramlar numen olarak isimlenir. Bu aslında, insanların kendilerini doğadaki diğer varlıklardan farklı kılma eğiliminin sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır. İnsanların soyut kavramlar olarak tanımladığı, farkındalık yetisi, bilinç, duygu ve düşünceler de aslında beyinde gerçekleşen nöro-kimyasal reaksiyonların bir sonucu olarak maddesel temele dayanır. Aslında numenal yetiler de fenomenal temellidir. Aslında insan da sadece bir madde yığınıdır. Ben materyalistim, her şeyin maddesel temelli olduğunu düşünen birisi olarak ruh gibi kavramlara inanan insanlara acıyorum. Ruh kavramı büyük ihtimalle insanın sahip olduğu soyut düşünceler ve duyguların aslında beyinden yönetildiğini bilmeyen insanlar tarafından; bilincin merkezi olarak vücudun geneline yerleştirilmiş olmalıdır. Düşünce ve duygular da somuttur ve beyindeki kimyasal sürecin gayet maddesel ve somut örneklerindendir. Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı olan insanın, ölümü kabullenememesinden dolayı varlığında ölmeyen bir parça araması onu ruh kavramına inanmaya itmiştir. Yeniden diriliş arayışında olan insanlar, çevrelerindeki kişilerin ölümden sonrası için umut vadeden açıklama ve iddialarından oldukça etkilenerek ölümden sonraki yaşam fikrinin yaygınlaşmasına sebep olmışlardır. Aslında yok olacak, azot ve karbon döngüsüne karışacaklardı. Umut ettikleri yeniden dirilişin bu Dünya'da olacağına inananlar reankarnasyona; ulvi bir diyarda olacağına inananlar ahirete inanmayı seçtiler.
  15. Haklısınız, zaten dinlerin en ilkel temellerinden birisi olan Aminizm(Ruhçuluk)'ta da bu anlayış mevcut. Lütfen linki okuyun.
  16. Şu ana kadar dinler tarihi hakkında söylenen şeyler çoğunlukla, günümüzde de varlığını sürdüren ve yaşamımıza doğrudan etkileri bulunan tek tanrılı dinlerin ortak noktasını oluşturan efsanelerin, binlerce yıl önce Mezopotamya ve Levant'ın verimli topraklarında yaşamış Sümerler, Akadlar gibi uygarlıkların mitolojisine ve bu uygarlıkların aksine zorlu çöl koşullarında yaşamış Semitik kavimlerin ataerkil yasalarına dayandığına dairdir. Niyahi olarak bu anlatılanlar doğrudur ama efsanelerin gerçek kökenine inmek için daha derinliki inceleme yapılmalıdır zira Sümerler gelişmiş bir dine mensuptu. Biz daha geçmişe, yerleşik yaşamdan çok daha öncesine, insanların avcı-toplayıcı olduğu ve klanlar halinde yaşadığı dönemlere bakmalıyız. Dinlerin ortaya çıkışına kadar sırasıyla Aminizm(Ruhçuluk), Naturizm(tabiatçılık), Totemcilik aşamaları izlenmiş ve nihayet Polytheism ve son olarak da Monotheism ortaya çıkmıştır. Bu aşamaların anlatıldığı muhtelem bir link vereceğim, baştan sona mutlaka okuyun. Bu linki M U T L A K A okuyun: LİNK
  17. ''''Eğer biri gelip bana dünyanın 10.000 yaşından genç olduğunu söylerse, bence bir psikiyatriste gözükmeli'''' En çok bu sözü sevdim ben. Malesef anket sonuçlarına göre Amerikalıların %45'i hala Dünya'nın 6000 yaşında olduğuna ve dinozorların sadece 3000 yıl önce insanlarla beraber yaşadığına inanıyorlarmış. (%45 oranını Richard Dawkins'in bir belgeselinde duymuştum).
  18. Ne alakası var ki sayın Hocam? Ben size saf suyun normal şatlar altındaki kaynama noktası 100 derece midir diye sorsam da yanıtlamayacakmıydınız? Yoksa suyun 100 derecede kaynaması epistemolojik olmadığı için yanıtlayamam mı diyecektiniz? Burada sizin değendirmelerinizi açıklamanızı beklemiyoruz ki, sadece bir oy atın, zaten kimliğiniz belli olmayacağından bir sorun çıkmaz. Birçoğumuz bu Dünya'da bu dine inanan insanlarla birlikte yaşıyoruz ve onların bu inançları öyle yada böyle bizim ÖZEL yaşamımızı da etkiliyor. ÖZELDEKİ konulara girmemeniz, bu konular hakkında bilgilerinizin olmadığı anlamına mı geliyor yoksa? Bilgileriniz arasında ÖZEL konulara yönelik bilgileriniz yok mu? Muhakkak sizin de fikirleriniz ve ÖZEL konular hakkında da bilginiz vardır. Saygılar...
  19. Oy verdiğiniz mi sayın Evrensel-insan?
  20. HERKES MUTLAKA OY VERSİN.
  21. Saygıdeğer Bora, anketimi beğendiğiniz için teşekkür ederim. Evet, ben Muhammed'in yaşadığını düşünüyorum ama biyografisi bile kendisi öldükten 200 yıl sonra yazıldığından dolayı kendisi hakkında anlatılanların, yaşam tarzının ve sözlerinin neredeyse tamamiyle uydurma olduğuna inanıyorum. Benim şahsi görüşüme göre Arap Paganizminin monotheistleşerek İslam'a dönüşmesi sürecinde Muhammed, bu değişime öncülük etti. Arap yarımadasına o dönemlerde yaşamakta olan birçok Yahudi olduğunu da hesaba katarsak, eski Ahit'e ulaşmanın çok da zor olmaması gerek. Kuran'daki birçok surede Muhammed'in özel yaşamına dair çok sayıda ayet olduğunu da hesaba katarsak(Azhab 53 mesela) bence Muhammed yaşadı. Kuran'daki yaratılış öyküleri ve tarihi efsanelerin kökeni çok büyük bir olasılıkla, şu ana kadar yazılmış en vahşet dolu kitap olan Eski Ahit'ten alınmıştır. Muhammed ve arkadaşları, bazı değişikliklere gitmiş olmalılar, örneğin Eski Ahit ve İncil'de(Yeni Ahit) bahsi geçen yaratılış öykülerinde Tanrı kainatı 6 günde yaratmış ve 7.gün dinlenmiştir. Bu durum, İslam'daki sonsuz gücü ve dirayeti olan Allah anlayışıyla bağdaşmadığından dolayı yaratılış öyküsünden Tanrı'nın dinlendiği kısım çıkarılmış ve Kuran'a bu şekliyle sokulmuştur. Nuh Tufanı efsanesinin kökeni Sümer mitolojisindeki Gılgamış Destanına dayanır. Bu öyküler o dönemlerde tüm Ortadoğu'da yaygın öykülerdi ve alternatif bilimsel açıklamalarla karşılaşmamış insanlar için varoluşun açıklanmasında onları tatmin edecek başka cevaplar olmadığından dolayı bu öykülere inandılar. Kuran, her yönüyle incelendiğinde bir anayasa kitabı niteliğindedir. İncil gibi efsanelerin anlatıldığı kitapların aksine Kuran daha çok dünyevi yaşamı düzenleyen ve bu kurallara uymayanlara tehtidler savuran hükümlerle dolu bir kitaptır. Kuran'ın, tarafsız incelendiğinde; düşmana ne yapılacağı, esirlerin nasıl öldürüleceği, kölelik işlerinin nasıl yürütüleceği, askeri nizamın yöntemleri ve haraç sistemi hakkında toplumu yönlendiren bir kitap olduğu rahatça görülebilir. ''Ul'u emirlerinize itaat ediniz'' ifadesi bile Kuran'ın bir inanç kitabından ziyade, Dünya'yı fethetmeyi hedefleyen eski bir imparatorluğun anayasası olduğunu gösterir. Bence Muhammed ve arkadaşları Kuran'ı, o bölgede dolaşmakta olan monotheist öyküleri ve zaten toplumda mevcut olan şeriat kurallarını birleştirerek Kuran'ı oluşturdular ve daha sonra Emeviler ise Kuran'ı bir imparatorluk anayası haline getirerek değiştirdiler. İmparatorluklar, itaatkar, sorgulamadan uzak, itiraz etmeyen ve mümkün olduğunca çok çocuk yaparak imparatorluğa asker yetiştirme için uğraşan baskı altında bir toplum amaçlamış olmalılar bence. Bekarlığın günah kabul edilmesi de buna dayanır. Arap Paganizminin zamanla değişerek monotheist İslam dinine dönüşmesi çağın kuralıydı ve Muhammed bu değişime öncülük etti bence. Bence, Muhammed yaşadı ama yaşamına dair söylenenler ve anlatılanlar sonradan uydurmadır. Saygılar...
  22. İslam dininin ortaya çıkışına dair düzenlediğimiz anketimize hoşgeldiniz. Ateistforum admini Haci'nin yazıları, İslam'ın ortaya çıkışına ilişkin konulara merak salmama neden oldu diyebilirim. Lütfen, tüm sorulara cevap vererek görüşünüzü belirtiniz. İlk soruya birden çok cevap verilebilirsiniz. İkinci soruya tek cevap vermek zorundasınız. 3. soruya tek cevap vermek zorundasınız. Anlamadığınız bir ifadeyle karşılaşırsanız, bize sorunuz.
  23. Herkesin dikkatine ! Bu iletinin 4 ileti üstünde bir yazı yazdım onu lütfen okuyun.
  24. Laiklik Ehl-i Sünnet'e aykırıdır. Bir üstteki iletimi oku lütfen sayın Pante. İslam'ın bir din değil bir siyasi ideoloji olduğunu yazdım. Şeriatsız İslam olamaz. Evet demokrasi İslam'la bağdaşmaz; İslam teokrasiyi hedefler. Bu iletinin 3 üstündeki uzun iletimi oku
  25. Türkiye'nin durumunun neden farklı olduğunu daha önce yazdım ve ateistforum açılınca bu konuyla ilgili değerlendirmelerimle ilgili bir başlık açmayı da düşünüyorum. İslam, sizin de bildiğiniz gibi basit bir inanç dini değildir; o yaşamın her anını kuşatan bir yaşam tarzı, devlet yönetimi ve uygulanacak siyasi düzeni kesin olarak belirleyen, insanların zamanın ruhuna ve kendi anlayışlarına göre kanun çıkarması ve bölgeye uyum sağlamasını engelleyen, değişime ve reformlara tümden kapalı, belirli bir yaşam tarzını elzem olarak dayatıp, farklı düşünen ve yaşanlara fırsat tanımayan bir ideolojidir. İslam, sadece bir din değildir; o hedeflenen bir teokratik sistemin ideolojisinin adıdır. Kuran denilen kutsal kitabı, bir çok dinin kitabının aksine yaratılış efsanelerinden çok dünyevi yaşamı düzenleyen hükümler içerir. İslam, insanların kanun çıkarmasını yasaklar, tüm müslümanlar dinlerinin emri gereğince dini hükümlere uymak ve başkalarını da bu hükümlere uymaya zor kullanarak da olsa zorlamakla görevlidir. Gerçek müslümanlar, tüm dinlere ve insanlara eşit mesafede duran laik ve demokratik bir devlette yaşamayı kabul edemezler, böyle bir durum vuku bulduğu vakit cihad yada devrimle iktidarı ele geçirmek ve şeriatı gerekirse şiddet yoluyla getirmek her müslümanın görevidir. Bu da her müslümanın kan dökme potansiyeli olduğunu kanıtlar. İslam'ın yapısı, din ve devlet işerinin birbirinden ayrı olmasına uygun değildir; çünkü İslam siyasi bir dindir. Şeriat İslam'ın ayrılmaz bir parçasıdır. Gelelim Türkiye müslümanlarına, onlar dinlerinin aslında nasıl da vahşi bir din olduğunu, Kuran'da nasıl da vahşi ifadeler ve nefret dolu söylemler olduğunu bilmeyen cahil müslümanlardır. Türkiye'de anket yapsanız halkın %80'i Kuran'da kırbaç cezası olduğunu hiç duymamıştır bile. Şeriatın İslam'ın bir emri olduğunu bilseler, önce bizi keserler . Türkiye'de gerçek ve orjinal müslüman oranı(şeriatçılar gerçek müslümandır), %30'u geçmez. Laiklikle bağdaşan bir müslüman kendi dininden taviz vererek farkında olmadan dinden çıkar. Maide suresi 44. ayette şöyle yazar '''Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.''' Türkiye'deki ılımlı İslamcıları ve İslamla uzaktan yazından alakası olmadığı halde kendini müslüman olarak tanımlamakta ısrar eden laik kesimi müslüman saymıyorum ben. Gerçek müslümanların yanında, Türkiye'dekiler ateist gibi kalır adeta. Hem laik hem gerçek müslüman olunmaz. Bir müslüman laikim dediği an farkında olmadan dinden çıkar çünkü Maide 44'ü inkar etmiştir. Laikliği savunan müslüman dininden taviz vermiştir. Türkiye'deki %25'lik laik kesim kendini müslüman sanan dinden çıkmış kişilerdir. Düşündüm de Haci'ye bazı konularda katılıyorum, Kuran o bölge insanlarının kollektif bilinci sonucunda ortaya çıkmıştır.
×
×
  • Create New...