-
İçerik sayısı
21 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
4
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by @LpEr
-
Ülkesini terörle tehdit etmeye alışmış şımarık kürt insanlarının batının maşası aşağılık terör örgütüne verdiği desteğe karşılık , hergün insanların huzurunu kaçıracak türden olan eylemlerin sonucu yıllardır süregelen bu terör olaylarına nasıl tepki vermesini bekliyorsun ? Sivil ve masum insanlara saldıran terör örgütüne karşı operasyonların durdurulup bu çapulcu maşa zihniyete karşı affedici , bağışlayıcı tavırlar geliştirmesini mi bekliyorsun ? ’’ Kürk versek üşüyoruz , yelpaze versek yanıyoruz ‘’ türünden söylemlerle ne istediğini bile bilmeyen sadece ülkenin terakkiyetinin önüne engel olarak çıkıp Kürt halkının hakları umrunda olmayan terör örgütüne karşı müşfik tavır sergilemesini mi bekliyorsun ? Terör örgütüyle aranıza mesafe koyun. Hak taleplerinizi demokratik yollarla dillendirmeyi öğrenin . Eğer bu kadar özgürlüğünüze düşkünseniz köleleştiren ağalara , beylere karşı silah çekin. Halkı yanınıza alıp örgütlenerek taleplerinizin gerçekleşmesine zemin hazırlayın . Halen bu dili kullanan okumuş cahilleri gördükçe insanlığımdan utanıyorum. Akp hükümetinin bu ilk görüşmesi değil . Faydalı olabilecekse müzakereler edilebilir ama görüşülmesine rağmen görüşmedik diye muhalifleri tahkir eden söylemler geliştiren Erdoğan halka gerçekleri söylemediği gibi bu müzakereleri ve işbirliğini muhalif partilerin yaptığını söyleme yoluna giderek kendi yaptıgı işbirliğini diğer partilere yükleyip oy toplama telaşına giderek ne kadar çirkef , sahtekar adam olduğunu bir kez daha göstermiştir.
-
Hocam senin tahsil neydi ? Sıçmış sıvamışsın mübarek adam
-
Dini ritüellerini tamamen yerine getiren bir kimse dindarlaştıkça cehaletin bataklığına saplanıp düşünme yetisini kaybeder . Daha doğrusu sorgulamayı kenara iter . Çevremi ve ülkemdeki kimselerin düşünce ve davranışlarını müşahede ettiğim vakit bu sonuç ortaya çıkıyor . Onun dışındaki tatlı su Müslümanlarını bu gruba elbette dahil etmiyorum . Fakat gerçek bir Müslüman’ı dinin hükümlerini uygulayan kimse olarak telakki ettiğimiz ve bu telakkiyete uyan kimselerin davranışlarını müşahede ettiğimiz vakit tespitlerimizin doğru olduğunu görüyoruz . Bu cihetle Müslüman , yukarıda saydıgım şekilde tavsif edilebilir bir kimsedir .
-
Müslüman itikafa çekilip cennet hayaliyle semere peşinde koşan , inancının kendisini temayüz ettirdiğine kanan , karşıt görüşlere olan tahammülsüzlüğünü düşüncelere olan mukavemetiyle kanıtlayan , sorgulamayı ve düşünmeyi şeytan işi olarak adledip bilime gereken değeri vermeksizin yaşayan , namusu bacak arasında arayıp kadınlara ukubeti huşunetle reva gören , karşıt görüşteki insanlara mucrim muamelesi yapıp pasifize etmeye çalışan , topluma hiçbir katkı sağlamayıp ahir yaşama odaklanan , medeniyet düşmanlığı yapıp ülkenin terakkiyetine ket vuran , mutluluğu kendisine yasak edip sürekli ah ü zar olan , kaba kuvvette ve ifratta menfi profil çizen , düşüncelerini mutlak doğru kabul edip bu mutlakiyette stabilize eden , insanları ötekileştirip insan ve hayvan sevgisine yer vermeyen , dünyayı cehenneme çeviren iptidai bir mahluktur. VS VS VS VS VS
-
Dinler fanatik ve faşist kimseler yetiştirirler . Din faşizanlığının bu kadar yoğun yaşandığı dünyada inançsızlar kendi hüviyetlerini saklama zorunluluğu hissederlerken , fikir özgürlüğünü savunan ve fikirlerini dillendiren ateistler öldürülürken , en son özgürlükten bahsetmesi gereken kimseler dindarlardır. Saygılarımla....
-
Birbirini lanetleyen dinlerin kendine duydukları saygı ne kadarsa , tüm insanlığı lanetleriyle ortak paydada hır çıkarmada birleştiren ve de şiddeti destekleyen dinlere de o kadar saygılı bireyim. Bir mağara adamının ‘’ işte tanrı bu ‘’ sözüyle tarihte teşkil olmuş ve günümüze inkişaf etmiş olan teizmin ve politeizmin kalıntısı olan ; agnostizm , deizm vs . algısı bozuk insanların ürettiği mefhumlardan farksız zararlı dogmalardır . Hiçbir bilimsel temele intisap etmeyen , sadece hayal ürünü olan ve de sosyal bilimler tarafından insanlar tarafından dinlerin nasıl yaratıldığı ve inkişaf ettirildiği bilindiği halde ‘’ gerçek ‘’ olarak tavsif edilip ; yapılan katliamları , işkenceleri , düşünceye vurulan prangaları bu bozuk algının ürettiği sanrılı insanların gerçek sandığı mefhumlara mesnet etmesi saygıya değer bir olgu değildir. Ne tanrıya inanmasına rağmen Muhammed’in elçiliğini kabul etmeyen kimseleri inkarcı olarak adledip köle pazarlarında satan Müslümanların fikirleri ne de insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey sunmamamış tüccar zihniyetli kimseleri saygıya liyakatlı görüyorum .Ne Bugüne kadar tanrıya inanan bireyleri delaleti olmadan elçiliğini kabul ettirmeye çalışan bir şisozfrenin yaptığı işkenceleri mübah görüp bir de utanmadan inkarcı olarak adleden iptidai güruha saygı duyanlara duyuyorum ; ne de bizim inkarcı olduğumuzu körü körüne delil sandığı şeylerle bize etiket olarak yapıştıran inanırlara görüyorum . Dinlere , tanrı mefhumuna sahip algısı bozuk kimselere saygıyı reva görmüyorum . Aksine bunlara duyulan saygının bugüne dek taşlanarak öldürülen kadınların , dinden döndü diye ukubete reva görülen murtedlerin , görüldüğü yerde öldürülmesi istenen ateistlerin , ağır cizye altında ezilen diğer inanırların cellatlarına duyulan saygı olarak telakki ediyor ve lanetliyorum ! İnanca saygı , inanca özgürlük kisvesi altında demokrasi binasının içerisindeki diğer farklı düşüncedeki insanların yerle bir edilmesine karşı duruyor ve de bu saygının telalığını bir ateistin yapamayacağını burada izhar ediyorum ! Ateistlik konusuna geldiğimiz vakit ise ; ateizmi tanım üzerinden değerlendirmeye tabi tutmak doğru davranış olmadığı gibi düşünceyi maddenin ürünü olarak telakki etmemek de insani sırlara vakıf bir canlı olarak adletmekle muadil olacağı için sanrılı insanlarda görülen bir haliyet olduğunu da vurgulamak isterim . Ateizm ; sağlam bir zihin yapısı , olması gereken bir haliyetin belirtisi , tartışılamayacak nesnel bir durumdur . Çünkü ateizm bir tercih değildir . Tercih olan dinler ve diğer sanrılara sahip agnostikler , deistler , panteistler vs dir . Tercihler eleştirilebilir ama nesnel gerçeklikler asla ! Saygılarımla....
-
Sevgili Evrensel-İnsan Şahsa olan saygı ayrı ,bireyin ürettiği fikirlere olan saygı ayrıdır . Bir inanırın şahsına saygı duyabilir ve onun bireysel manada dini özgürlüklerini yerine getirmesine karşı çıkılmayabilir.Fakat , algısının ürettiği safsatalarla bana dayatımda bulunup istihkar dolu bakışlarıyla beni rahatsız etmesini , benim yaşamıma mukadder tayin edecek telakkilere saygı duymamı beklemesini doğru bulmam . Benim bahsettiğim şey sadece bu. Saygıarımla...
-
Elbette mutlakiyete sahip olmadığı gibi her an yanlışlanabilir . Fakat dinin öne sürdüğü ve apaçık gerçek olarak tavsif ettiği mefhumların doğruluğunu bilimse aykırı olduğunu bu tip forumlarda sık sık masaya yatırdık . Bunun haricinde metafizik kısmının ise yanlışlanamadığı gibi doğrulanamayacağı için de delil olarak öne sürülmesini kabul etmedik . Zaten kabul edilmesi de mümkün olmasa gerek . Çünkü Süperadam’ın yanlışlanma ve doğrulanma olasılığı ile Allah mefhumunun olasılığı aynı olduğu için bu inancın hükümlerininde insani ölçüt olarak kabul edilip insanlara bu bağlamda davranışlar sergilenmesinin de adil bir davranış olmadığı gibi doğruya ulaşmayıda engelleyici özelliği teşkil ettiğini bilmemiz gerek. Bu yüzden inançların doğruluğu ispat edilemeyeceği bilmemiz gerekir . Felsefede bir son yoktur sevgili dostum . Felsefe insanı bir sonuca götürmeye muktedir değil ; kümülatiftir . Farklı bir mefhumdan yola çıkıp bilimin aciziyetini ifade edip o mefhuma saygı göstermek doğru değildir . Aynı şekilde başka inançların senin mefhumuna karşı ispatı olmamasına rağmen felsefeyi şiar edinip seni lanetlemesi ne kadar saygıya revaysa , senin de bu mefhuma göre insanları menfi karakterik özelliklerle yaftalaman saygıya reva değildir. Düşünsene ; seni lanetleneyen , cehennem azabına reva gören bir başka dinin seni her türlü menfi karaktere reva görüp sen buna saygı duymadığını belirttiğinde senin yazdığın iletiye benzer iletiyi sana yazmasını : ) Sence ne kadar saygıya reva bir de sen düşün derim . Bana da hakkı anca Süperadam verir deyip bu haklara göre insani vasıfları ölçütlendirerek seni savaşta esir etmemi , eşini dostunu köle pazarında satmayı , inkarcı olarak adledip her türlü ukubete reva görülmeyi hak olarak görüp bunu da insan hakları ihlali olarak görmeden hareket etmem sanırım saygıya reva olmasa gerek . Saf gerçeklik algısına göre insanlık her daim gelişimini sürdürmek için mefhumlar üretir ve bu mefhumlardan azami derecede istifade etmeyi mefkure edinir . Bu mefkuremi engelleyen kimselere karşı elbetteki saygı duymamı beklemen absürdlük olur . Saf gerçeklik algısına sahip ateistlerin en büyük mefkureside insanlığın gelişimine ket vuran kimselerin fikirlerini engelleyici özellik teşkil ettiğini bildiği için saygıya reva görülmediği mefhuma karşı cephe almaktır . Sonunda hiç olsa da olmasa da benim yaşamıma menfi etkise bulunan inançlara saygı göstermemi kimse bekleyemez . Benim gelişimime ket vuracak hareketlerde bulunmasına müsaade etmemi bekleyemez . Bu benim mefkuremdir ve beni bu mefkureden mahkum edecek iptida zihniyetin bozuk algısının ürettiği safsatalara karşı da elbette savaşım vermemi gerektirecektir.
-
Sevgili Evrensel-İnsan ; Kendimizi ateist olarak tavsif edip fikirlerimizi bu kimlikle izhar ettiğimiz için tanımdan yola çıkarak bazı analizlerin yanlışlığına düştüğümüzü zaten belirtmiştim. Dünya var olduğu vakitten beri yeryüzünde oluşan bilinçli canlılığın yanlış bilgi ve algıyla ürettiği mefhumların doğruluğuna yanlış diyerek gösterdiğimiz refleksif tepkiden dolayı ateist olarak tavsif edilen bireyleriz ; fakat bilinçli canlılığın yanlış bilgi ve algıyla ürettiği mefhumlar olmasaydı yine bizim görüşümüzde bir değişiklik olmayacağı gibi tanrı ismi lugata yerleşmeyecek ve de refleksif tepki ortaya çıkmayacak olması gereken durum vuku bulacaktı . Ateizmi bir kenara bıraktığımız ve böyle bir tanımı kenara attığımız vakit zaten olması gereken durumun bu şekilde vuku olacağının bilincinde olmamız gerekir . Sağlam algı ve bilinçle üretilmiş bir mefhum günümüzde vuku bulmuş olsaydı ateizm diye bir tanım bile lugatımızda olmayacak ve olması gerektiği gibi yaşayıp gerçeklik algısıyla hareket edebilecektik . İşte bu yüzden ben olması gereken durumun tartışalamayacağı ve yorum yapılamayacağına kani olduğum için tanımdan yola çıkma yanlışına düşmememiz gerektiğini belirtmeye çalışıyorum . İkinci paragrafında belirttiğin gibi bunları gözlem olarak ortaya koyduğumuz vakit dinlere saygı duymanın absürdlüğünün ortaya çıktığını izhar etme gereği duydum. Saygılarımla...
-
Sevgili ateistbakış ve evrensel-insan Öncelikle ideolojinin sözlükte hangi manalar ihtiva ettiğine bakmak gerekirse , ateizmi ideoloji olarak tavsif etmekte bir beis olmadığının altını çizmek isterim . Ateizm terimi felsefi bir terim olup , tanımının yapılması zor olan ve de birçok filozoflar tarafından da dillendirilmiş bir problemdir. Ateizmin tanrıyla ilgili felsefi bir yaklaşımının olduğu gerekçelerinden dolayı ateizm refleksif bir tepkinin ürünü teşkil ettiği için inançlara bağlı olan bir ideoloji olarak görülür . Çünkü ateizmin oluşumu da diğer inançları reddedişinden kaynaklandığı için bir inanç ve inançları reddedişte felsefi bir yaklaşım olarak görülmüştür . Fakat dinlerin ve tanrıların tarihsel inkişafına baktığımız ve bu sebepleri oluşturan cehaletin önayak oluşunu görüşümüzden dolayı da ateizm olması gereken bir yaklaşımdır. Dinler olmasaydı bu kez ateist diye bir tanım ortaya çıkmayacağı için , ateizm de dinlere bağlı olarak tanımlanan bir felsefi görüş olarak tavsif edilmeyecekti . Bundan dolayıdır ki ateizm ; saf bir gerçeklik algısına ve sağlam bir zihin yapısına delalet eder . Çünkü ateizm olması gerekendir. Buradaki tanımdan çıkarımlarla sonuca ulaşılabilecek bir anlayış değildir. Tanımdan yola çıkıldığı için büyük bir yanlışa düşülmektedir. Ateizm , tanrı sözcüğünün insan zihnine zerk edilmesiyle ortaya çıkan bir reddediş değil ; güneşin doğması , hidrojen ile suyun bileşimiyle karbondioksit oluşumunun gerçekliği kadar saf ve tartışılması absürd bir nesnelliktir. Saygılarımla...
-
Gözü dönen bir kimse olduğunu düşünmüyor , gözü dönmüş kimselere saygı duyulmaması gerektiğini izhar ediyor ve de insan haklarının altını oyan inançların saygıya değer bir vasıf taşımadığını düşünüyorum . Saygılarımla...
-
Bilimde tekrar tekrar doğrulanan bir gözlem pratik olarak ‘’ doğru ‘’ kabul edilir. Bir gözleme ve doğrulama şansına vakıf olamadığın metafizik bir mefhumu ‘’ gerçek ‘’ olarak nitelemek safdilliktir. Bu safdilliği de apaçık gerçeğe mesnet etmen ise cahilliğindir sevgili kardeşim. Yaşadığı bile meçhul olan ve 1400 yıl önce yaşamış bir kimsenin sözlerini rivayetler aracılığıyla bilir ve ona safdillikle tümden doğru rivayet gözüyle bakarken , bir de üzerine sözleri doğru kabul edip ona göre yaşam tarzı oluşturmakta, üzgünüm ama bana biraz aptallık olarak görünüyor . İnanırların ise , yaşadığı meçhul kimsenin elçiliğinde vuku bulmuş bir kitabın küfürlerini tasdik edişi ise elbetteki delilsiz bir biçimde bir insanı menfi şekilde tavsif etmekle birlikte infaz etmekle muadil bir içtihaddır. İnsan haklarını ihlal eden dinin hükümlerini insanları değerlendiriş ölçütü olarak görmek ise düşüncelere vurulan pranga, insanlığın gelişimine sekte ve yaşam haklarına doğrudan olan bir müdahaledir. Bu müdaheleye saygı duymayı beklemek ise bir Hindu’nun ineğe taptığı için beklediği saygıdan daha vahim bir hata olsa gerek . Saygılarımla…
-
Bir insana saygı duyabilmen için aynı duyguları hissetmen , fikirlerine değer vermen , ölçülü davranabilmen gerekir . Fikirlerine değer vermediğin , aynı duyguları hissetmediğin ve ölçülü davranmayıp eleştirilere yöneldiğin bir inanca nasıl saygı duyabilirsin ? Bu inancı taşıyan bireye saygı duymak farklı , bu bireyin inancına saygı duymak ayrıdır . İnancını ahlaki değerlerle bağdaşmadığı için tenkit etmen bile saygı duymadığının bir ifadesidir. Bunu ifade etmek onunla tartışmanı engellemeyeceği gibi saygı duymanıda zorunlu hale getirmeyecektir. Saygılar
-
Demokrasinin beşiği ülkelere baktığımız vakit tam tersi durumları görebiliyoruz . En basitinden İngilteredeki en çok nüfusa sahip azınlığın resmi dil başvurusunun reddedilişi , bazı kozmopolit ülkeleri saymazsak dilde bölücüğe izin vermeyişleri bunun delaletidir . Ülkemizde yabancı dilde dersler sadece matematik gibi derslerde verilmektedir. Fakat diğer derslerde bu durum söz konusu değildir. O yüzden Kürtlere seçmeli olarak anadilde eğitime izin verilebilir ; fakat tarih , coğrafya vs derslerde Kürtlere anadilde eğitim verilmesi toplumu bölmek manasına gelir . Hadi verdik diyelim hangi üniversitede vereceksin ki ? ... Dil , mil bahane .... Amaç bölücülük... Saygılar
-
Mutlakiyetinden asla süphe etmeden ve intibah şansı verilmeden Müslüman olmuş kimseler , Müslüman olmak için hiçbir çaba sarfetmemelerine rağmen kendilerini mümtaz zanneder. Mütemadiyen inanca saygı çığırtkanlığı yapıp bizlerin hiçbir bilimselliğe delalet etmeyen ne idiğü belirsiz bir dine saygı göstermemizi beklerler. Dünyanın en mükemmel kitabı olarak adlettikleri kitabı ellerine alıp okumamalarına rağmen bizlere en mükemmel kitap olduklarını belirtip , bu mükemmel inanca inananan sayısını tespit edip bizi saygıya davet ederler. Ben ; hiçbir bilimsel delili olmayan ve insanlara hiçbir delalet bırakmamasına rağmen , sırf inanmadığı için insanlara cehennem ateşini reva gören bir dine saygı gösteremem. Ben ; yaşamımın her alanına müdahale edip , kendi ölçütlerine göre yaşamamı arzu eden , bunu yapmadığım takdirde en ağır ukubeti reva gören bir tanrıya ibadet edemem . Ben ; insanları mutsuzluğa boğup tazyik altında ve tehditlerle ibadet ettirtmeye çalışan, hiçliğin kıpırdamazlığını bozup seçme lüksiyetim olmayan bir sınava tabi tutan tanrıya ibadet edemem . Ben ; kadınları cinsel meta olarak erkeklere sunan , kendi elçisine her türlü sefahatı mübah kılan , kendi yarattığı insanları gruplara ayırıp diğerini üstün kılan bir tanrıya ibadet edemem . Ben ; İtifaka çekilip kimseye faydası dokunmamış bir insanı cennetine sokup , bilimi kendisine şiar edinip yaşamını insanlık yolunda harcayan bir kimseyi cehenneme sokan bir tanrıya ibadet edemem . Ben ; yaşamı çilelerle geçmiş bir insanın muhtelif acıların pençesi altında kaldıramayacağı yük yüklendiği için intihar eden kimseyi cehenneme sokan bir tanrının dinine saygı duyamam . Ben ; üç aylık bebeğin tecavüzünü imtihan aracı olarak kullanacak kadar insaniyet gözünde tahkir olmuş , dilediği vakit her şeyi düzene sokma kudretine sahipken bunca insanı gazabetine uğratıp kötülüğün ve acının mümessili olan bir tanrının dinine saygı duymam . Ben ; görüldüğü yerde öldürülmesi gereken , hayvandan daha aşağılık tavsif edilen, tüm kötülüklere reva görülüp düşüncelerime pranga vurulan bir insan olaraktan bu dine saygı duymam . . . . Hiçbir bilimsel kanıtı olmayan ve yüzyıllardır anlaşıldığı için değil zihinlere zerk edildiği için yaşama imkanı bulan bu dine saygı duymak aptallık olduğu gibi saygı beklemekte ahmaklıktır . İnançsızlığın sonucunu ölüm olarak belirleyen ve saygı bekleyen güruhların dinine saygı göstermek ve inançsızlığın sonucunda benim kelleme göz dikip , kanımı içmek isteyen insanın benden saygı beklemesi aptallıktır. Bu yüzden Müslüman arkadaşların bu tip argümanlarla karşımıza çıkmasına gerçekten anlam vermekte zorlanıyorum . Bir ateistten bir müslümanın saygı beklemesi , bir ateistin de bu inanca saygı göstermesi absürddür . Sevgilerimle….
-
Yukarıdaki iletimi bir nevi konudan ziyade verilen tepkilerden dolayı yazdım . Yoksa yazıdaki ateistin davranışlarını abartılı buldum. Türkiye'de yaşayan bir ateist mutlaka kimliğini manifest etme , dini eleştirme gibi bir lüksiyete sahip olmadığı için bukalemum gibi davranışlar sergilemek zorunda kalacaktır . Fakat onun dışında güsul abdesti alma , oruç tutma , namaz kılma gibi zorunluluğu yoktur . Çünkü bu konuda seni zorlayan yoktur . Bunu yapan da ateist değil ; dinin kalıntılarının etkisini yaşayan ve ikircikli kalmış bir kimsedir . Sevgilerimle...
-
Dindar olmak cahil olmakla muadildir . Dindar olan insan , dini ritüellerini yerine getirdikçe aslında mantığa ve akla ne kadar aykırı iş yaptığının bilincinde olmadığı için bir nevi cehaletin bataklığına dindarlığı ölçüsünde saplanmış olacaktır . Bu yüzden dindar adam cahil adamdır . Dindar adam aynı zamanda bir nevi uyuşturucu etkisi yapan ritüellerin zamanla yeknesak halinden dolayı robotlaştığı için , o ritüelleri yerine getirmediği vakit duygusal bir boşluk içerisinde kalır ve kanıksadığı ritüelleri yapmak o ritüellere taassup etmesine neden olur . Bu sebepten ötürü dine ya da dini ritüellerine olan eleştirilerinden dolayı mutlaka refleksif tepkiler gösterecek ve yavaş yavaş fanatizmin esareti altına girip dini yorumlamalarını kendi inhisarı altına alaraktan karşıt görüşlere kulaklarını tıkayacaktır. Bizler de fanatizmin ve cehaletin düşmanı olan insanlar olduğumuz için dinin bu tip insan tipi yarattığının bilincinde olan bireyler olaraktan bireysel çabalarla sorgulama yönlerini açık tutmalarını sağlamaya çalışırız . Dini de – bazı sebepleri bu olsa dahi – bundan ötürü eleştiririz. Fakat bu kısmın dışındaki masum inanırlara karşı da bir kin beslemeyiz ve en azından bireysel anlamda inanç özgürlüğünün topluma menfi sirayette bulunmayacağını düşünüp destekleriz . Cahil ve taassub eden insanlara karşı savaşım verip algı kanallarını açmaya çalışırız . Bunun dışındaki tatlı su müslümanı olarak tavsif ettiğimiz kimselere karşıda -mefkuremizi şaşırmadıysak eğer – yine ateist fanatikler gibi onların dini inançlarına karşı da saldırıda bulunmayız . Bu yüzdendir ki asıl amacımız cehaletle savaşmaktır . Çünkü dinleri doğuran da cehalettir . Cehaletle savaşmak için de önce kendi cehaletimizle savaşmamız gerekmektedir . Bunun dışında ateistin bir mefkuresi olacağını düşünmüyorum . Çünkü tanrı yoktur paydası dışında hiçbir ateistin diğer ateistle ortak bir paydası olmadığı gibi yaşama yüklediği anlamlarda farklıdır . Fanatizmin düşmanı olan bir birey olaraktan inançlara saygı duymasa dahi fanatik davranışlar sergilemekte doğru değildir . Bu yüzden inanmasam dahi acıları ve üzüntüleri paylaşmak adına en azından o ortamda bulunmaktan asla çekinmem. Kaybettiğim sevdiğimin mezarınıda toprağa karıştığını bilmeme rağmen ziyaret etmekten çekinmem . Kimse de , sen ne yapıyorsun ? sen riyakarsın , sen Müslüman ateistisin demek cüretini kendinde bulamaz . Bunu diyenler fanatizmin esareti altında refleksif tepki veren dindardan farkı olmayan kimselerdir. Sevgilerimle….
-
Yakışıksız bir yorum olmuş . İlkel olmalarındaki temel problemleri teşhis edip çözüm üretmek varken bu ülkedeki problemleri hep kan üzerinden çözmeye çalışmak bize bugüne kadar hiçbirşey kazandırmadı ; aksine çok şey kaybettirdi . Devlet faşizanlığı yapıp , devleti sütten çıkmış akkaşık olarak tavsif etmek ne kadar objektifse , tüm topu devlete atıp hiçbir sorumluluk kabul etmemek o kadar objektiftir . Problem etnik çatışmanın körüklenmesine bir dur demektir . Her ne kadar Kürtlerde ırkçılık varsa aynı şekilde Türklerde de soykırım çığırtkanlığı yapıp salt Kürt düşmanlığı yapan iptidai ve saplantılı zihniyetlerde maalesef ki var . Her iki tarafın bu huşunet ve garabet dolu davranışlarına karşı tepki göstertmeli ve hiçbir halkıda bir kabahatten dolayı genellemeyle yaftalamamak gerekir . Sevgilerimle...
-
Sürekli aynı problemleri dile pelesenk hale getirmiş bazı etnik temelli milliyetçilik yapan şovenistler saldırganlıklarını bitirirler ; ya da en azından minimize etmeyi başarabilirlerse demokratik bir biçimde bu konunun daha rahat konuşulabileceğini düşünüyorum.. Irkçılık sosyal ayrımcılık yapan , genelde etnik merkezli bir milliyetçilikle ( negatif milliyetçilik ) , soykırıma kadar bu tutumu devam ettirip şiddeti haklı hale getiren bir doktrindir . Ulus devlet modeline en büyük zararı verip devlet modelini aşındıran , ayrımcılıgı körükleyen Kürt milliyetçiliği , etnik bazlı bir milliyetçilik olduğu için şovenist ve saldırgan bir tutum izleyip , bu tutumu ırkçılıkla muadil tutan bir anlayıştır. Özellikle Endüstri devriminin Rönesans hareketlerini hazırlamasından sonra hümanist felsefenin gelişmesi demokratik zemini oluşturmuş ve batı iç dinamiklerin gelişimiyle birlikte demokratik bir süreç içerisine girmiştir . Fakat fazla gelişmişliğin – kapitalizmin – sonucu emperyalizme intikal edeceğinden dolayı batılı ülkeler milliyetçilik ideolojilerini emperyalist emellerine alet ederekten yayılmacı bir amaç gütmüşlerdir . Bu yayılmacı hareketten ötürü tarih diyalektiğini işletmiş ve az gelişmiş ülke milliyetçiliğinin meydana gelmesine vesile olmuştur . İşte Atatürk milliyetçiliği dediğimiz husus ; tam bağımsızlığı şiar edinen , ülkedeki kapitalizme değil de ( çünkü kapitalist olmayan ülkeler ulusal manada anti-emperyalist olamaz ) küresel kapitalizme karşı koyarak anti emperyalist bir ideolojidir . Fakat tarih tekrardan diyalektiğini işletmiş ve Kemalist sistem ; Kürtçülüğü ve şeriatçılığı güçlendirmiştir. Osmanlı döneminde ulaşım problemlerinden ve feodaliyeden dolayı toplumla entegre olamayan Kürtler , kendi dillerini ve kültürlerini yaşatma imkanlarını bulabildikleri için resmi ideolojiye karşı koymuş ve günün şartlarına uyum sağlamakla zorlanmış ve huşunetle hareket edip sürekli ülkenin başına bela olmuşlardır . Kürk versek üşüyoruz ; yelpaze versek yanıyoruz tarzında hareket eden Kürtler ne istediklerini dahi bilmeden feodalitenin esiri olarak yaşamayı onurlu bir davranış olarak görürken ; Türk milletinin Kürdü olarak yaşamayı bir onursuzluk sayma onursuzluğunu göstermişlerdir. Osmanlı döneminde bile Kürt aydın kesimi olmamasına rağmen maalesef ki Kemalist sistem Kürt aydın kesiminin oluşmasına zemin hazırlamış ve sorunlar inkıraz edeceği yerde büyüyerek günümüze intikal edip başımızı ağrıtmaya devam etmiştir . Türk milliyetçiliği ise soya dayanan ve ırka dayalı düşünce unsurlararının iflasından dolayı kapsayıcı özelliğinden ötürü ulusal bilinci artırıcı etki göstermiş fakat Türk milliyetçiliği daha sonra inkişaf ettirilemediğinden , özellikle son 20 yıldır adı dahi anılmadığından , bunalıma girmiş ve toplumun her alanındaki problemlere cevap veremez hale gelmiştir. Özellikle anayadaki Türklük tanımının kapsayıcılıgına birazda kültürler motifler iliştirmek belki de problemi daha az hale getirebilecekti . Fakat Kürt milliyetçiliği etnik kökene dayalı olduğundan şovenist ve saldırgandır . Ama ne kadar acıdır ki milliyetçiliğin yerine yeni bir düşünce unsuru koyamayacağını bilen Kürtçüler utanmadan milliyetçilikten şikayet ederken , etnik milliyetçilik yaptığının bilincinde olmasına rağmen salağa yatmışlardır . Bu problemin çözümü ise Türk milliyetçiliğinin inkişaf ettirilip , toplumun her alanındaki problemlere cevap verebilecek nitelik kazanabilmesi gerekir . Ayrıca Türk ve Kürt evliliklerinden doğan insan sayısı 9 milyon olmasına rağmen halen bu zihniyeti devam ettiren kimselere karşı da tepki göstermeliyiz . Adil bir bölüşümü orijin kabul edip bu orijine intisap etmemiz gerekir , temel problemlere odaklanmak gerekirken saçma sapan kimlik problemleriyle huşunete kapılmamak gerekir .Bu huşunete kapılan kimse insanına iyilik değil kötülük yaptığının da bilincinde olmalıdır . Ağaların dizinin dibinde oturup ağalarının marabası olan insanlarımızı vatandaşlık mertebesine yükseltip özgür düşünebilme hürriyetlerini kazandırmalı ve karaların , sınırların kalkmaya başladığı dünyada dile ve toprak parçasına ihtirasla bağlı kalmanın ilkellik olduğunu vurgulamalıyız. Saygılarımla….
-
Merhaba Forumunuza yeni iştirak etmiş olan bir üye olarak sürekli iştirak etme mefkuresiyle bu satırları yazan bir bireyim . Buradaki insanları tanımak , fikirsel münazaralarda bulunmak amacı gütmekteyim . Umarım güzel paylaşımların mümessili olur , sağlıklı tartışmalara vesile oluruz . Sevgiler...
-
Ey hayat ! Seni bu kadar kıymetli tutuşum ölüm sayesindedir . SENECA