-
İçerik sayısı
28 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by datatip
-
Yazdıklarınız, çok ayrı tellerden çaldığımızın kanıtı.
-
Yapılamaz, olamaz, düşünülemez dersen; düşünebildiklerinin sınırında yaşarsın. Yöntemi yazdım. Uygulayıcı yada kişinin kendisi, neden o kunuyu öyle düşündüğünü düşünecek duruma geldiğinde ilerleme kaydedecek.
-
Yöntem basit ama tek başına bir yetişkinin uygulaması çok zor. Yetişkinler için sorunlarını aştıkça ve ufkunu "olamaz, imkansız, düşünülemez" sınırlarını aştıkça, elden geldiğince tam bir zihin esnekliği yakalayana kadar olabilirlilik sınırlarını genişlettikçe zekanında arttığını iddia eder. Matematik ve dil öğrenirken, bir bıkkınlık, isteksizlik mi sarıyor insanı. Öğrenilmiş çaresizlik vardır. Tüm duygularınıza dikakt ederek, üstüne eğilmek gerek. Ben neden bu soruda bunaldım, yada içim sıkıldı deyip anılara dönmek gerek varsa daha eski anılara bile. İnsanoğlu çok hassas bir varlıktır. Bu çalışma aslen çocuklara yanlış eğitim vermemek üzere geliştirildi. Ama bir yetişkinde ne kadar kendini geliştirmişse çocuğada o kadar pozitif bakar ve onun gelişmesine, çocuğun yerinde destek vermek şartıyla, kendini yaratması sağlanır. (Tabi kendini yaratacaksın sözü çocuğa çok büyük bir yüktür, bunu demeden takip etmeli çocuğun gelişiminiSadece saçma sapan din emir buyrukları, görüşleri değil, saçma sapan örf adet ve geleneklerde çocuğun zihnini baskılamaktadır. Her doğaya doğamıza uygun olmayan bilgi, zihni şaşırtır. Çocukken beyin tam gelişmemiştir bu nedenle herşeyi alır. İçe kaçan bilgi denir bu duruma. Yetişkin olunca prefrontal kortex denen yeni bir beyin bölgesi oluşur. Burdan neyi neden öyle düşündüğümüzü düşüntüttürür. İşte matematik ve dil öğrenirken duygularınız ve aklınızdan geçen her düşünceyi tek tek analiz edip, prefrontal kortexin gücüyle, daha makul ve gerçekçi bağlantılar yapmayı sağlamalı. İşte tek başına zor dememin nedeni: Sizi dışardan gözleyen biri daha çok farkedebilir sizi. Bu nedenle bir psikologdan yaerdım alınabilir. Ama Henüz psikoloji ile öğrenme arası o çok önemli bağlantı henüz resmiyet kazanmadı. Psikolog bile şaşırır. Sorunlar çözülünce zihin nasıl açılır diye. Halbuki eski yada yeni bilginin, yeni bilgiyi bozması yada eski bilgiye uyum sağlayamaması nedeniyle öğrenilemediğini iddia edende psikoloji olduğu halde. Öğrenememek psikolojiktir dediğimde bir öğretmen şaşırmıştı üstelik. Bu lkoşullarda yavaş yavaş kendinize anılar, duygular, düşünceleri yeniden irdelemeniz ve öğrenmeyi zevkli hale getirmeniz mümkün olup, en azından kendinize yolculukta önemli adımlar atmış olacaksınız.
-
Çok beklersin
-
Atgözlüğü takmaya gerek yok. Benim iddiam bilimsel değil ama felsefesi yeter. Herşeyin başı felsefedir. Ben diyorumki önünüzde iki yol var. Ya zannedilkdiği gibi zeka genetiktir, geri zekalılar zeki kategoriye geçemez yada benim iddiam: Marjinal bir çıkış yaptım ve zekanın genetik molmadığı, ruh haliyle (Psikolojiyle) doğrıu orantıyla sıkı bağlantılı olduğu, sorunları çözülen kişinin zekasını n arttığını savundum ve çok ilginç sonuçlar elde ettim. Bu yol verimli Siz istediğinize inanın, (ama gentik olsaydı bilim hangi gen olduğunu belirlemesi gerekirdi), size hangisi moral ve ruh halkinize iyi geliyorsa ona inanın. Benim için bir mahsuru yok. Benim 20 öğrenci dışında yapğtığım bir çalışma yok. O küçücük çalışma bile böyle verimli olduysa, gelecekte bu konunun irdelenmesi ile neler farkedilir kimöbilir. Size inançlarınızda mutluluklar diliyorum çünki irdeleme yok, istişare yok.
-
Benim sorunum, inanışları yeniden irdelemlerle, kendimize ve topluma daha faydalı düşünüşler ve sonuçlar yakalatabilmek. Haklı olamk yada olamamk umrumda değil, ben isediğimi elde ettim. Amacım kalıpları aşmak. Evet bir konuyu bir yerde bağladıysak, ötesınırları göremeyiz. Bu farkedilirse ipi çözüp, daha ufufklara yolculuk etmek gerek Deistim. Özde insanın sıfatı önemlidir. Sıfatı düşük insan bilimöe girse, doğaya hakimiyetten, atom bombası... yapmaktan söz eder. Dinin cihadından ne farkı var. Sıfatı iyi insan ise tuttuğunu altın eder. Din yada Bilim de. Bilim ve bilimsel yöntemin güzelliği, her bilimle uğraşacağım diyen kişimnin güzel olduğu anlamı taşımaz. Benim güzel bir arım var demek o kişiyi güzel kılmaz(Epiktotes) Bunun neresi çamur. Beninm tanrım, olması gerektiği gibi değildir, olduğu gibidir. Beyin gibi kapalı kutudur.Yaptıklarından, emarelerini izliyebiliriz ancak. Benim zayıf noktam, Tanrı ya iyidir yada bu iyiliğin dışındadır diye geldiğim noktada her iki tarafı gittiği yere kadar izledim. Sonuççta iyi olan olasılıktan gittiğimde bire bin meyve aldım. Kötüdür dedğim tarafta ise sömüren, silikleşip kaybolan bir dünya vardı. Belkide tanrı her çağırdığında sana geliyordur ama sen farketmiyorsundur. Başka bir bakış açısıyla ise çok, sen senin hakkında kötü düşünen kişilerin yanına ya gitmezsin, ya fikirlerini değiştirmek içn gidersin yada kavgaya gidersin. Tanrı da hiçbirşeyin zorunluluğu yoktur. Stefen Hawkins, görsen geri zekalı dersin. Geri zekalı denilenlerden saz çalanları sosyal medyadan duyuyoruz. Kısaca ekstrapiramidal sistem bozukluklarında kişi rastgele hareketler, sıçramalar, mimikler, felçlerde salyasının akmaları görülür. Zeka bunlardan bağımsızdır. Bunlara bakıp gerizekalı diyemeyiz. Bir amacımda geri zekalı deyip eziyet eden bir ortamdaydım, o kişilerin aklına soru bıraktım. Ve çok zeki yada zeka problemin kendisi değildir. İnsanı bunlar göstermez. Dolayısıyla: Yolumuzun verimliliği daha önemlidir.
-
Güzel soru. Öğretmen değilim. Öğretmedeki farkım ne denilebilir. 1993-1996 yıllarındaki inanışlara bir başkaldırıydı. Öğrenemdiğinde zeka geriliği var diyemiyor, istisnada kabul etmeyerek, problem karşısında empati yapıyor, matematiğin mantığını anlamalarına çalışıyordum. Bildiği bir şey yakalayınca, burayı genişletiyor ve benzetmelerle, geri kalan hemen herşeyi bu bildiği şey üzerine inşaa ediyordum. Problemi anlayana kadar, değişik şekillerde soruyordum. Helede bilinçaltının öğrenememeye etkisinin de varlığını farkederek, soru ve çözümlerde sürekli cocuğu gözlemliyordum. Elinin, ayağının titrediği yerler, kekemelik yaptığı, dilinin sürçtüğü yerler hep bilinçaltına giriş yerleridir ve matematiği çözmeye çalışmayarak, çocuğu zedelenmeleri konusunda konuşturuyor,bunların neden matematiği anlamasına engel olduğunu belirleyip, konuyu açımlıyorum. Uzun gibi görünüyor özü anlayışve sevgidir. Birde bu çalışmamada bir şey farkettim ki "Öğrenemeyen öğretemez" dedim. Anlattığımızı neden anlamadığını öğrenmeli, yeni yollar keşfedebilmeliydik.
-
Bakış açısı, kişinin kendisini bağlar. Ben 20 geri zekalı denen öğrenciye matematik dersi verdim ve 19u başarılı moldu dedim. Zekadaki katı bakışı kırdım, bir yol açtım, isteyen yeni araştırmalar yapar. Yapacaktırda uzun yıllar var önümüzde. Kanıtlama konusuna gelirsem bilim bile sorgulanabilir ve bilim gücünü burdan da alır. Geceleri gökyüzünde olan beyaz noktacıklar var onlar nedir desem, duraksamadan bilimin etkisiyle "Yıldız" dersiniz. Nerden biliyorsunuz gidip gördünüzmü. İşte böyle bilinen ile deneyimlenen bilgi arasında büyük farkta vardır. Din bilimin aynadaki hayalidir. Herşeye dinde bir cevap vardır ama ne ayaklar yere basar ne akıl. Yinede dine benzetmeklede, "düşünmekten kaçmakta da", "yeniden irdelemlerden kaçmakta da" özgürsünüz. Sonuna kadar güzel belirleyişiniz var, zeka beklentilerimize cevap vermeyip zeka geriliği desekte bazı insnalara, bu onlara "kötü veya kaba davranma hakkını vermez"
-
Bilimsel olarak çürütülemezde. Bilim, çürütmeye çalıştıkça, ama çürümeyince bilimin geliştiği vakıdır. Ama aramızda belirlenemsi gereken bir şey var. Benim zeka diye beklentilerime cevap veren bir canlı zekidir diyemem. Mesela yunuslara zeki derim, farelere gerizekalı. Otistikler ise, benle kontak kurmaz çünki gerizekalıdır derim.Ama onunla kontakt kurmayı başaramadığım için kendi zekamdan endişe etmem. (Etmeliydim). Zekamdan şüphem olmadığından her beklentilerime cevap vermeye insanlara ve canlılara gerizekalı derim. Konu basit iki grupa ayrılmış 20şer öğrenci alınır. Bebeklikten itibaren incelenir. Bir gruban anne ve babasına çocuk gelişimi hocalarınca bilgilendirrilir, desteklenir ve 3 yaşlarında kolay öğrenip öğrenemediğine bakılır. sonra okul döneminde derslere puanına bakılır.Sonra aynı kişi lise ve üniversitede takip edilir. Bir grup anlayışlı-sevgi-hoşgörü ile ve bebeğin-çocuğun kendisisni gerçekleştirmesi üzerine bir yaklaşım berilir Diğer gruğ baskıdan dövmeye kadar kademeli gözlem altında kalır Sonuç tezimi çürütür yada genişletir.
-
Bilmiyorum ben aramızda farklı diyebileceğim hiçbir şeyi net olarak belirleyemedim. "Bilgi nedir, nasıl öğrenilir" sorusuna kadar gider konu. Bilgiye ve cana, istisna tanımdan yapılan bir genel yorum, herşeyi değiştirir.
-
Evet bir gün birisi bu çalışmayı yapacak. Benim ömrüm yetmez artık ve yapmayıda başaramadım. İnsanın farkı, belkide farkındalığının farkına varmış olması da değildir. Bir hayvanın zihni yerinde olmadan onun neyin farkında olup olmadığının kararını veremeyiz.
-
Estegfirullah, toplumu beğenmemek ne haddime. Sadece gerçeği toplum belirler dedim. gerçekte toplumdan topluma, zamandan zamana değişir dedim. İnsan zeki doğar, aptallşatırılır. İnsanın doğasını bilseydik, ona uygun yetiştirirdik ve zekiliği değerlendirilirdi. Ama sevgi ve anlayışla değil, baskı ve aşağılama ile yetiştirilince aptallaşıyorlar. Toplumumuzun ve toplumların kültürünü tartışabilmeliyiz. Amacımız beyin egzersizleri. Yoksa bilimsel olarak önce zeka nedir diye tanımlamak gerek. Konu konuyu açtığından yuazmakla zor oluyor ama pek tabi bir gün yapılacak: Anlayış sevgiyle büyütülen çocukların daha zeki olduğu gösterilecek. Ben bunu yapmayı çok istedim ama çokça abuksabuk engellemelerle karşılaştım.
-
Einstein'ıda ilkokularında geri zekalı sandılar. Bende ilkokul 3 sınıfa kadar hep aynı 3 ana dersten kaldımda annemin itirazlarıyla, dilekleriyle üst sınıfı okur hale geldim. 4.sınıfta bana uygun bir yaklaşım gösteren hoca oldu ve okul genel sınavında dördüncü oldum. O kadar çok sorgulanması gereken şey varki. Her soru bir buhran yapabiliyor ve bilinemezler beynimizi sarmalayabiliyor buda beynin kendini korumaya almasına neden oluyor yani yeni bilgilere kapatıyor kendini, bunuda hafızam yok olarak sanılabilir ama değildir. Belki sizin durumunuz budur belkide karşılıklı konuşsaydık başka bir sistematiği yakalayacağım. Kimbilir.
-
Evet abartılı, ben dahada abartıyorum. Özellikle kendini onayladığında. Eskiden nöronlar zedelenmemiş olacak derdim. (Fenilketonüri, serebral palsy... gibi) Sonra o kişilerde bir araştırma yapamadığım için bu şartıda kaldırdım. Şayet kanıtlanamazsada çürütülemiyor bu fikir. Önüne gelen her soruya bi cevap bulunuyor, buda gelişme getiriyor ve hoşuma gidiyor. Bilimöin genel kanaati "zeka genetiktir" üzerinedir ve desteksizdir. Bilim bunu diyemez, genini göstermeden. Zeka diye neyi kastetmekteyiz. Öğrettiklerimizi anında öğrenenmi. Herkes farklı şeyleri daha kolay öğrenirken bazıları aynı şeyleri zor öğrenir. Nedeni bilinçaltıdır. Zekanın eşit olduğunu kanıtlayıcı bir bilimsel araştırma yoktur. Felsefik olarak ele alınmıştır. oda J.J.Roussea ve yeni öğrendim B.Russel bu taşın altına ellerini koymuşlardır. Evet o coğrafyanın kültürü sonucu belirlemektedir. İnsanlar aptal olsun diye yetiştirilmedikleri halde neden anlayışsız toplumlarda aptalların sayısı fazladır. Yada neden zeki değil kurnazların sayısı artmaktadır. Konu "insan nedir" sorusuna cevap verebilmekle alakalıdır.
-
Orta şekerli olanlar daha baskın dediniz. Gerçek nedir bilinemedi ama toplumun bildiği gerçek yalancı gerçektir. Çünki o toplumun genel geçer kuralları gerçek olarak algılanıyor. Yani gerçeğin ne olduğunu o toplum karar veriyor. Her toplumda ve zamanda da farklıdır gerçekler. Toplum bazı kendine göre haklı sebeplerle bazı durumlara geri zekalı diyor. Ama anlayışlı, sevecen, hoşgörülü toplumlarda suç az görülürken ortalama zekalarınında daha yüksek olduğu görülür. Yasakçı, cezalandırıcı, anlayışsız, yargılayan, nefreti izleyen toplumlarda da suçta çok fazladır, zeka geriliği damgası yiyende çoktur.
-
Çok teşekkür ederim. Tamamen katılıyorum. Ben bu fikri savunmaya başladığım 1996 yılında çok yalnız kalmış, aşırı baskı altında kalmıştım. Yıllar sonra J.J.Roussea nın benimle hemen aynı fikirlere sahip olduğunu duymamla az biraz rahatladım. Russel'in de bu sözünü bilseydim, o kadar sıkıntıyı boşuna çekmezdim
-
Öğrenememenin bilinçaltı ile alakasına bu başarısız olduğum öğrenciyi vereceğim. Öğrenciye ne zaman "Büyüktür, küçüktür, eşittir" ile alakalı soru sorsam elleri titriyordu. Ve problemi çözemiyordu. Çocukken sen küçüksün, büyüklerini dinle, sen küçük ve acizsin, başaramazsın gibi iletimleri sık sık veriyoruz. Ülkemizde nedense ingilizce öğretmek değil öğretmemek üzerine kurulu bir sistem var sanki. İngilizce öğretmenleri hep beni aşağıladı, ingilizceden soğuttular. Oysa matematikte okul 3.sü olduğum halde kişiyi geri zekalıymış gibi hissettirmesi beni ingilizceden soğutuyordu. Acaba beyin göçünü engellemek içinmi ingilizceden soğutuyorlar, kimbilir? pek çok şeyi hatasız hesaplayabiliyorlarda. Yorumum beynimizi üstün yeteneğini zedeleyememiz/zedeleyemediklerinden oluyor. Bunun için mesela otistik olmak, onu zedelemelere karşı bir koruyucu kalkan oluşturuyor ve iletişimini zararlı gördüğü kişilere kapatıyor ve beyin orjinal süper yetenekli halinde kalıyor.
-
Sonuçta zihin egzersizleri ve belkide bir beyin fırtınası yapıyoruz..
-
Bilim? zeka genetiktir diye deyip yanılıyorda. Evet zeka geni gösterilemeden zeka genetiktir denemez. Zeka sabitde değildir bazı zamanlarda artar bazı zamanlarda azalır. Bunun buhranlarımızla alakası vardır. Evet Nöronlar çalıştırılmayınca aralarında bağlantılarda az oluıyor. Buda pekçok beyin fonsiyonunu kullanamamayı getiriyor. Ama benim iddiam gerizekalı diye dünyada insanların sömürülmesi, her türlü eziyete hak görülmesi, ikinci sınıf insan yaratılmaya çalışılmasıdır. Ne Afrika, ne Asya'da, ister ilkel kabile olsun, ister zengin bir ülke hiçbir ırk, millet, yada toplum da böyle ikinci sınıfı yoktur. Evet 6-7 yaşındaki çocuklar gibi kalırlar. Duyguları çok canlıdır. Benzeri olarakta hayvanlarda hiç büyümeyen çocuklar gibi.
-
İlk defa zeka testine girince az puan alınır. Zeka testi soruları çalışıldıkça daha çok soru çözülür hale gelinir. Yada 20 başarısız öğrenciye matematik dersi verdim. 19unda başarılı oldum. Şimdi onlara gerizekalı deniyordu da şimdi zekimi oldular. O başarısız bir öğrencidende öğrenememenin, bilinçaltı ile alakası olduğunu düşünmeme neden oldu.
-
Evet iyi olmak röletifdir. Bulmamız gereken "doğa nedir, doğayla uyum nasıl başarılır, ve özellikle çocuğun doğal gelişimi nedir" diyedir. Zeka geni gösterilememiştir. bir genden şüpheleniliyor ama şüphelenmek, kanıtlamak değildir.Zekayı sağlayan gen olsaydı o genle oynanıp, daha zeki yada daha az zeki insanlar oluşturulurdu. Oysa zeka beynin genel çalışmasıdır. Ve unutmayalımki beyin hala çözülememiştir. Çocuk yetiştirmek, bir bebeği-çocuğu-insanı anlamayı başarmak her babayiğidin harcı değildir. Bir şeyin doğruluğuna inanmadan önce iddia eden tarfın tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmezmi. Bir insana geri zekalı dediysek yada anlayışsız yada başka şeyler bizim zekamızın iyi olduğunu iddia ederken bir kibir içinde olmadığımıza emin olmalıyız. Yoksa anormal hareketler yapmakmı zeka geriliğidir, onu beyinde bazı hücrelerin uyarılması ile olur. Yada dediğimiz anlayamadıysamı zeka geriliğidir. Kişi bir buhranda iken denilenleri anlayamaz, içine kapanır. Bize hitaop etmeyene zeka geriliğimi diyeceğiz. Tamam zekileri tanıyabiliriz ama hiçkimseye zeka geriliği diyemeyiz. Buda rölatif konudur. Bizi onların duygusal olarak tamamen insan olduğu ve ilginç olarak zeka geriliği denen olan insanların duyguların çok canlı oluyor. Belkide onlar neden bizi zor anlıyor demektense neden duyguları bu kadar canlı sevecen oluyor diye düşünebiliriz Bencede çevremiz ve coğrafyamızın özelliklerine göre şekilleniyoruz. Doğal özgün kişiliğimiz, bize dayatılan olmamız gereken kişiliği üstlenmemizi isteyen çevremiz. Yani Biri id diğeri süperego. Sadece id iyidir. İd zedelenmelerle özgünlüğünü yitirten görünüşler eklenir, bir arkeoloji yaparak özü tekrar bulabiliriz düşüncesindeyim.
-
Tamam din yoktur, insan uydurmasıdır da Tanrının olmadığını düşünmek bir seçenektir. Bunun da bir mahsuru yoktur. Kendine ve topluma iyi olduktan sonra tanrı dahi sizin şarkınızı bile mırıldayabilir. Bence var ama depremleri, afetleri yaratan tanrı değilidir. Bazı fizik kurallarının geçerliliğinde yaşıyoruz. Fay hattı üzerine ev kurmak helede çarpık evler kurmak ise insan yapısıdır. İnsan yaptığının sorumluluğunu taşımak istemiyor. Bu nedenle tanrı yaptı-kader diyor. Kurnazlarda ortalığı kandırıyor tanrı-kader fikriyle. Konu, tanrı kötülükleri neden engellemiyor sorusuna gelir. Saf kötülüğü engellemiyorsa kızılabilir tanrıya ama her iki taraftada çok çok az dahi hata olsa bile, adil olmak şartıyla, kötülüğü engellememesi beklenebilir bir şeydir. Saf kötülük ise teoride vardır, pratikte varmı bilmem ama depremde ölen bebeğin ne hatası vardı denilebilir. Evet zor soru ama ölüm bizimm için kötüdür, tanrrı için ne anlam taşıyor bilmiyoruz böyle oluncada hesap soramıyor insan. Bizim yapacağımız fay hattına ev kuranı sorgulamak, malzemeden neden çaldığının hesabını sormak , cahil kalmamak, deprem neden oluyor diye araştırmak ve bir daha ne beiz ne komşumuzun zarar görmemesi için önlemler düşünmektir. Tüm bunları yaptıysak yinede depremde zarar gördüysek, haklısınız. Böyle bir tanrı olacağına olmasın daha iyi. Ama kulaktan dolma bilgilerle, başkalarının anlattığı öyküllerle tanrıyı tanıyamayız, yargılayamayız
-
Tek tanrılı dinlere geçiş yaparken pek çok papatyayı ayaklarımız altında ezmiş olma ihtimali vardır. Tabiki tarihi yenenler yazar. Tek tanrılı dinler, çok tanrılı dinleri yenmiş ve onları kötülemiştir. Ya kötü değillerse. Şamanizm, ilk Türk dinidir. Dünyaya baktığımızda nerdeyse şamanizm ilk din olarak görülecek. Çünki çocuklarda 2-3 yaşlarında belirginleşen canlıclılık (animizm) vardır. Çocuklar herşeyi canlı bilir. Sonradan bu özelliği baskılandığı için, unuturlar. Şamanizmde de canlıcılık vardır. Yani baskılanmamıştır. Diyeceğim O ki, şamanizm, çok tanrılılık, anaerkil tanrılar, animizm, putperest diye aşağılanan fatrklı tanrıların simgeleştirilmesi neden kötü olsun. Bu tartışılır. Türkler, özüne dönerken şamanizmi, paganizmi... incelememiz gerekebilir.
-
Emeviler, Abbasiler; Böylesi bir ruh haline sahip kişilerden herşey beklenir. Kuranı değiştirmek dahil. (Varsa) Değişmemiş Kuranı bilmediğimden hakkında bir şey söyleyemeyeceğim.
- 2 yanıt
-
- tam bağımsızlık
- hilafet ne demek
-
(3 etiket daha)
Konudaki etiketler: