-
İçerik sayısı
262 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
3
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Mantılı
-
Bunu her duyduğumda aklıma Hitchens'ın kitabı geliyor. God is not Great, How Religion Poisons Everything. Bir gün Türkçe'ye çevrileceği günü bekliyorum.
-
Evet, şu aralar gündemde. Makaleyi buradan inceleyebilirsiniz. Dyson küreleri Freeman Dyson'ın öne sürdüğü ilginç bir fikir. Kardashev skalasına göre tip-2 seviyesinde bir medeniyetin, yani kendi güneşinin enerjisini tamamen kullanabilme seviyesine gelmiş bir medeniyetin kullanacağı öngörülen, güneşin etrafını tamamen kapatarak enerjisini depolayacak kadar büyük bir yapı. Böyle bir medeniyet olsaydı o yıldızdan gelen ışığın yayılmasını tamamen engellemiş olurlardı. Bu yapının inşası esnasında bir yıldızdan gelen ışığın yavaş yavaş azalıp yok olduğuna şahit olurduk. O halde bunları nasıl tespit edebiliriz sorusunun cevabı şöyle. Görünür ışığı tamamen bloke etseler bile ısı yayılmaya devam edeceği için kızılötesi teleskoplarda hala görülebilirdi. Bahse konu 7 aday yıldız bu özelliklere sahip. Herhangi bir ışık kaynağı görülmeyen, ancak kızılötesi spektrumda tespit edilen büyük alanlar. Bu noktada Ockham'ın usturası yönteminden yola çıkarak sorduğum şey şu: Hangisi daha olası? Bir güneşin enerjisini etrafını bir Dyson küresi ile çevirerek kullanmayı başarmış bir medeniyet mi? Yoksa ısınmış bir gaz bulutunun kızılötesi radyasyon yayması mı? Kardashev tip-2 seviyesinde bir medeniyet olması ihtimalini var olan bilgilerimize dayanarak görmezden gelebileceğimizi düşünüyorum. Hatta karşısına koyabileceğimiz başka bir açıklama henüz bulamamış olsak bile "demek ki uzaylılar yapmış" denmemeli. Lakin, medya işte tam olarak da bunu yapıyor. "Araştırmacılar muhtemel bir uzaylı mega yapısı keşfetmiş olabilir" diye başlık atan gazeteler var. Her ne kadar o ihtimal son derece düşük olsa da.
-
Yine aynı fenomene tanık oluyorum. Öncelikle seninle kavramlara yüklediğimiz anlamlar konusunda anlaşmamız lazım. Yanlış anlamadıysam inanç kelimesini sadece "hiçbir dayanak olmadan, körü körüne inanmak" olarak algılıyorsun. Bu ingillizcedeki "faith" kelimesine denk geliyor. Öte yandan "kuvvetli delile ve testlere dayalı oluşmuş bir güven duygusuna da inanç diyoruz" demiştim. Bu da ingilizcedeki "confidence" kelimesine denk geliyor. Bunun ayrımını yapmaya çalışmıştım yukarıda. 1. Bana ait olmayan fikirler benimmiş gibi gösterme. Evreni bu kavramlarla tanımladığımız çok büyük bir iddia. İleri sunulan fikirleri değerlendirmeye almak ile onları birer tanım olarak kabul etmek çok farklı şeyler. 2. Varsayıma dayalı imalar. 3. Çelişkili iddia, kendini doğru ifade edememe(?) Bir konseptin varlığı onun doğru veya yanlış olduğunu göstermez. "Konseptler var değil" diyorsun. Olmayan bir konsept üzerine nasıl konuşabiliriz ki? Belki de bunlar doğru değil demek istedin ama bu konseptlerin doğruluğunu da iddia etmedik ki. Hayal gücünü kullanarak yeni fikirleri keşfetmekle ilgili bilimin hiçbir sorunu yoktur. Çünkü bazı bilimsel gerçekler insanın sınırlı algılama kabiliyeti nedeniyle sezgilerine terstir. Atom modeli de ilk aşamada eldeki verilere bakılarak, kurgulanarak oluşturuldu. Daha sonra laboratuvarda yapılan deneylerin sonuçları atom modelinde öngörülen sonuçlarla uyumlu olduğu için modelin doğru olduğu kabul edildi. Kimse açıp atomların içindeki protonları nötronları görmedi, saymadı. Bu da bilimsel bir yöntem. Bunlar daha fazla araştırılması gereken konular. Altında 40'tan fazla bilim insanının imzası olan makale sundum. Cevap verirken buna en ufak bir atıfta bulunmadan beni kanıt sunmamakla suçluyorsun. Bu makalede belirtilen bulguları kabul etmiyor musun? Yoksa bunun ne anlama gelebileceğine ve nelerin olasılığını arttıracağına mı katılmıyorsun? Cevabında araştırma yaptığını söylediğin Akla ya da fiili deneyime dayanmaksızın peşinen oluşmuş görüşlere ön yargı denir. Benim vardığım sonuç tamamen senin yazdıklarına dayalı. Ön yargı değil. Belki seni biraz daha tanısam farklı bir fikir edinebilirim ama şu anda bıraktığın izlenim bu. Cevabında kısmen katıldığım şeylerden biri bu. Kısmen diyorum çünkü neyin varlığından şüphe duyduğuna veya neyin varlığını reddettiğine göre değişir. Örneğin dünyanın yuvarlak olduğunu reddeden kişi iddiasını gerekçelendirmek zorundadır. Ben bunu reddediyorum deyip işin için sıyrılamaz. Çünkü karşı taraf çok sayıda delille tezini desteklemiştir. Benim ortaya koyduğum tek iddia uzayda tespit edilen amino asitlerin dünya haricinde hayat olabileceğine dair çok kuvvetli bir delil teşkil ettiği, en azından ihtimalleri arttırdığı iddiasıdır. Bu iddiamı da bilimsel bir makale ile destekledim. Bunu hala reddedebilirsin istersen. Bu iddianın elle tutulur bir tarafı yok. Bu fikrini desteklemek için yaptığın şeyler neler: 1) Açıklamalarımı görmezden gelip inanç kelimesinin tek bir tanımına odaklanarak sözlerimi çarpıtmak 2) "Solucan delikleri, kara delikler, zaman gezileri veya evrendeki boşluk" gibi doğruluğu konusunda tek kelime etmeme rağmen beni bu şekilde yaftalamak. (namıdiğer strawmanning) Bize bu duyguyu tattırdığına "inanmaya" devam et. Bu tezini destekleyen tek şey bunu "yazdıklarımdan okuyabilmen". Daha önce de dediğim gibi düşüncelerin tamamen subjektif. Ampirik ve bilimsel delillerden yoksun ve bizi sahip olmakla suçladığın inançlarla dolu. İşte ön yargı budur.
-
Erdoğan'ın popülerliğinin doğal bir sonucu olarak "Erdoğan gibi ama daha iyi" diye reklam edilebilecek insanlar ortaya çıkacaktı zaten. CHP'nin "açılım" anlayışı, karşı tarafın oy ve desteğini alabilmek için onlar gibi görüntü vermekti. Bu adam anayasa ilkeleri ile kontrol altında tutulmazsa en az Erdoğan kadar tehlikeli olacak potansiyele sahip. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek dedikleri bu olsa gerek.
- 8 yanıt
-
- i̇mamoğlu kimdir
- chp adayları belli oldu
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Kısa cevap evet. Yazıyı paylaşayım önce. https://www.hou.usra.edu/meetings/lpsc2022/pdf/1781.pdf Alanında uzman insanlarca bilimsel metotla ortaya konmuş, akran ve hakem denetiminden geçmiş, yanlışlanabilir nitelikte olan bir rapora duyduğumuz güven ile gelenekler ve kutsal kitaplar dışında dayanağı olmayan, delile dayanmayan, yanlışlanamaz nitelikte olan inançları aynı kefeye koymayalım. Örneğin hastalık yapıcı mikrop teorisine inanmak için bütün deneyleri tekrar yapmak, alanda uzmanlaşmak zorunda değiliz. Aşağıdaki cümleden kasıt bu. Kuvvetli delile ve testlere dayalı oluşmuş bir güven duygusuna da inanç diyoruz. İnanç kelimesinin anlamlarına gelelim. Madem dayanak olarak TDK Sözlük ve Vikipedi'yi kabul ediyorsun, argümanını orada gördüğün tanımları rastgele cımbızlayarak oluşturuyorsun, günün birinde senin gibi birinin karşına çıkıp "bunların doğru olduğunu nereden biliyorsun" diye sormasına şaşırmazsın herhalde. TDK Sözlük'teki ve Vikipedi'deki tam tanımları görmek isteyen yukarıdaki linkleri inceleyebilir. Her neyse, "ben bilmiyorum" diye yazana kadar azıcık araştırma yapmış olsaydın böyle yazmazdın diye düşünüyorum. Gerçi belli de olmaz, buraya art niyetli geldiğini de çok belli ediyorsun. Ancak aşağılık kompleksi olan bir insan argümanlarını sunmadan önce karşı tarafa saldırmayı düşünür. Yukarıdaki cümleler iddialarını desteklemekten uzak ve tamamen gereksizdi. Yazının içinde yer almasındaki amaç kendini tatminse umarım başarılı olmuştur. Bizi üzmek veya cesaretimizi kırmaksa bir etkisi olmaz, çünkü zaten ben de çoğu konuda cahil olduğumu kabul ediyorum. Durumun farkına varıp cehaletimizi gidermemizi sağlamaksa, bende bir değişiklik yaratmadı ne yazık ki, çünkü birisi bana bir şeyi yanlış bildiğimi söylediği zaman arkasından gelen argümanlara bakarım. Argümanların tamamen subjektif birer iddia olmaktan öteye gidemediği gibi, ampirik ve bilimsel delillerden yoksun ve bizi sahip olmakla suçladığın inançlarla dolu. Buradaki konuşmalar senin için birer araç sadece. Amacınsa insanlara saldırarak tatmin olmak. Kusura bakma Kahin, seni şöyle alalım. Makul bir tartışma sınırları dahilinde ciddiye alınacak fikirlerin yok maalesef.
-
Güzel cevaplar için herkese teşekkürler, okurken keyif aldım. Ben de büyük oranda sizlerle aynı fikirdeyim. Sadece, inanmak kelimesini kullanırken dikkatli olmaya çalışıyorum. Daha önce sözlerim bu konudaki hassasiyetsizliğim yüzünden bazı çevrelerce çok çarpıtıldı. Kısaca açıklamaya çalışayım. Bir şeyin ihtimalini göstererek kanıtlayamadığım sürece "şu anki bilgim dahilinde ihtimal yok" derim, ama her zaman açık bir kapı bırakırım. Yani gelişmiş uzaylıların varlığına dair bir ihtimali gayet güzelce gösterdikten sonra "gelişmiş uzaylıların var olabileceğine inanıyorum" derim, "gelişmiş uzaylıların var olduğuna inanıyorum" demem. Öte yandan, kolayca bağ yapabilen karbon atomunun uzay boşluğunda kolayca amino asitler oluşturduğunu görüp anladıktan sonra, uzayda dünya haricinde hayat olabileceğine dair çok kuvvetli bir delil teşkil etmesine bağlayarak "uzayda başka canlılar olduğuna inanıyorum" demekten çekinmem. Ama burada kastettiğim inanç biraz farklı. Ne yazık ki Türkçemizde inanç kelimesi iki farklı şeyi tarif etmek için kullanılabiliyor. Kuvvetli delile ve testlere dayalı oluşmuş bir güven duygusuna da inanç diyoruz. Hiçbir dayanağı olmayan, körü körüne inanmaya da inanç diyoruz. Şahsen bu ikinci manadaki inanca hiç tahammülüm yok. Lakin dediğim çevreler inanma kelimesini kullandığım anda "bak, senin tezlerinin arkasında da inanç var işte" iddiasına sarılarak beni de kendilerine benzetmeye ve pozisyonumu olduğundan farklı göstermeye çalışıyor. Hiç hoşlanmadığım bir durum olduğu için inanmak kelimesini kullanırken dikkatli olma refleksi gelişti biraz.
- 38 yanıt
-
- 1
-
-
Birinci soru: Kuvvetle muhtemel var. Uzayda serbest halde amino asitler bulunduğunu biliyoruz. Doğru şartlar oluştuktan sonra hayatın ortaya çıkması kaçınılmaz. Sadece zamana bakar. Diğer soru: Kısa cevap hayır. Olduğunu iddia etmek bu uzaylıların dünya üzerindeki belli ülkelerin hükümetleri dışında iletişime geçmekten kaçırdığını ima etmek olurdu. Onların böyle bir tercihte bulunacağını varsaymak için yeterli ölçüde kuvvetli bir gerekçe yok. Bizimle iletişime geçmek için kullanabilecekleri yöntemleri kullanacak kadar gelişmiş bir canlı türü hakkında spekülasyonda bulunmak mümkün olsa da varsayımlardan kaçınmak lazım. Öte yandan, özellikle bizimle olmasa bile yakın çevresi ile iletişim kurma çabası içinde olan bir medeniyet olma ihtimali daha kuvvetli. Benim gözümde uzaylılar bazı insanlar için yeni birer tanrı adayı. Neden mi? Delil olarak ortaya koydukları her şey içi boş birer iddiadan ibaret olmasına rağmen uzaylıların dünyayı ziyaret ettiklerine inanmak istiyorlar. 50'li yıllarda CIA ile ABD'nin prestijli üniversitelerinden birinin toplum üzerinde ortak yürüttüğü deneyler arasında "uzay peygamberleri" konusu da var. Bu deneylerde "rol alan" kişiler kendisine uzaydan telepati yoluyla vahiyler geldiğini iddia eder ve "kanıt olarak" bulundukları çevre içinde yaşayan insanlar hakkında normal şartlarda bilmesi mümkün olmayan (fakat CIA tarafından paylaşılan) detayları bilirler. Bu şekilde kurulan tarikatların kısa zamanda çok sayıda mürit toplayabildikleri, bu müritlerin toplu halde intihar edebilecek kadar inançlı oldukları kayıtlara geçti. O halde siz söyleyin. Siz bizimle iletişime uzaylılar olduğuna inanıyor musunuz?
- 38 yanıt
-
- 1
-
-
"Bütün insanlar eşittir ama bazıları daha eşittir" ilkesi kısacası.
-
Türkiye'de aktif olarak sol siyaset yapan parti kaldı mı? Oturduğum yerden şöyle bir bakıyorum ve gördüğüm tek şey "sağ, daha sağ ve aşırı sağ".
-
Enteresan. Bunu okurken aklıma kara kutu lafı geldi.
- 8 yanıt
-
- eskilerin masalları
- yahudilik i̇slam benzerliği
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Ateizm kelimesi ne kadar gereksiz aslında değil mi? Tanrı diye bir şey uydurmuş olmasalardı biz de kendimize ateist demek zorunda kalmazdık. Çok yapay bir kavram olduğunu düşünüyorum. Bakın mesela, Noel babaya inanmayanlar için anoelbabaist, hayaletlere inanmayanlar için ahayaletist demiyoruz. Örnekleri çoğaltmak mümkün.
-
Hümanist Manifesto III 1933 Hümanist Manifestosu'nun devamı olan Hümanist Manifesto III alt başlıklı "Hümanizm ve Özlemleri" adlı doküman 2003 yılında Amerikan Hümanist Derneği tarafından yayınlanmıştır. İmzacılar arasında 22 Nobel ödülü sahibi de bulunmaktadır. Yeni belge öncekilerin devamı niteliğinde olup, "Hümanist Manifesto" adı Amerikan Hümanist Derneği'nin mülkiyeti altındadır. En yeni manifesto kasıtlı olarak çok daha kısa tutulmuş ve öncekilerin temalarını yansıtan altı ana temaya yer vermiştir. - Dünyaya ilişkin bilgi gözlem, deney ve rasyonel analiz yoluyla elde edilir. - İnsan doğanın ayrılmaz bir parçasıdır, rehbersiz bir süreç olan evrimsel değişimin sonucudur. - Etik değerler, deneyimlerle test edilen insan ihtiyaçlarından ve ilgilerinden türetilmiştir. - Hayata dair memnuniyet, bireylerin insani ideallerin hizmetine katılımdan doğar. - İnsanlar doğaları gereği sosyaldir canlılardır ve insan ilişkilerinde anlam bulurlar. - Topluma fayda sağlamak için çalışmak bireysel mutluluğu en üst düzeye çıkarır. (Wikipedia'dan tercümedir.)
-
Aha, Joseph Smith. Adamın dolandırıcılıktan yattığını bile bile inanmışlar. Müthiş bir başarı bununki. Vahiylerine inanmayan ilk kişi eşi. Hatta indirdiği ayetleri gizlice alıp saklamış, hadi bakalım, tanrı gönderdiyse bire bir tekrar indirebilirsin demiş. Tabii ki indirememiş. Onları zaten şeytan göndermiş, yenilerini indiriyorum demiş. Ve insanlar yine yemiş.
- 5 yanıt
-
- sahte peygamber
- muhammedin hayatı
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Katılıyorum. Zaten tarihe bakarsak din ve tanrılar konusunda ufak da olsa olumlu gelişmeler görmek mümkün. 1000 tanrıdan 1 tanrıya düşmüş şimdilik, yani doğru rakama doğru bir ilerleme mevcut.
-
"Körü körüne inanç da bütün kötülüklerin babasıdır" demek istiyorum. Temelsiz inanç kadar büyük bir yalancılık yok şu dünyada. Elinde tutarlı ve yeterli delil olmadan herhangi bir şeye inanmak önce kendini, sonra da başkalarını kandırmaktır. Evet, cahillik gerçekten çok büyük bir sorun ama cahil insanın sorgulayanına, sözde eğitimli kültürlü insanların ise farklı türden inançlara bel bağlayanına çok rastlarsınız. Bence en büyük sorun bir şeye inanmadan önce düşünmemek, sormamak, araştırmamak, hatta sonucundan korkarak sorgulamaktan bile kaçınmak olabilir. Milli içkisinin ayran olduğuna inanmış bir insanı ikna edemezsin. Zaten inanmıştır. İnancından vazgeçmesi için bazen (belki de çoğu zaman) ortaya koyacağın deliller bile yeterli olmayacaktır.
-
Örneklerle desteklersek çok daha şükela olur.
- 2 yanıt
-
- 1
-
-
Dinlemeye bayıldığım, geleceğe yönelik öngörüleri çoğu zaman doğru çıkan, komedyen görünümlü filozof George Carlin.
-
Dinlerin ellerinde güç yokken ve varkenki davranışları arasındaki farkı bu başlık altında incelemiştim. Arzu edenler buyursun.
- 3 yanıt
-
- 1
-
-
- kılıç ayetleri
- gerçek i̇slam
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Dindarlar öyledir ki ellerinde güç varsa onlardan daha vahşi olana rastlanmaz, güçleri ellerinden alındığı zamansa onlardan daha uysal olana. Kim ki dinlerin insanoğluna huzur ve barış vaat ettiğini iddia eder, ya namussuz bir yalancıdır ya da kör cahil.
- 3 yanıt
-
- 3
-
-
- kılıç ayetleri
- gerçek i̇slam
-
(2 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Satanik Tapınak (The Satanic Temple veya TST) nonteist bir örgüttür. 2013 yılında Salem, Massachusetts'te kurulmuştur. İsimlerindeki şeytan kelimesi doğaüstü bir varlığa veya bir kötülük timsaline atıfta bulunmak için değil, kanun tanımaz otoriteye ve sosyal normlara karşı muhalif olmanın ve isyan etmenin sembolü olarak kullanılmıştır. Satanik Tapınağın temel ilkelerini tercüme edip aşağıda paylaşıyorum. 1. Her insan tüm canlılara karşı, akla uygun olacak şekilde, şefkat ve empatiyle davranmaya çalışmalıdır. 2. Adalet mücadelesi, yasalar ve kurumlardan üstün tutulması gereken, devam eden ve gerekli bir arayıştır. 3. Kişinin bedeni dokunulmazdır ve kişinin yalnızca kendi iradesine tabi olmalıdır. 4. İnsanların rencide etme özgürlüğü dahil tüm özgürlüklerine saygı gösterilmelidir. Başkasının özgürlüğüne kasten ve haksız yere tecavüz etmek, kişinin kendi özgürlüğünden vazgeçmesidir. 5. İnançlar kişinin dünyaya ilişkin en iyi bilimsel anlayışına riayet etmelidir. Bilimsel gerçeklerin kişinin kendi inancına uyacak şekilde çarpıtılmamasına dikkat edilmelidir. 6. İnsanlar yanılabilen canlılardır. Şayet ki kişi hata yaparsa, bunu düzeltmek için ve sebep olduğu her türlü zararı gidermek için elinden geleni yapmalıdır. 7. Bütün bu ilkeler, eylem ve fikirde asalete ilham olsun diye tasarlanmış kılavuz ilkelerdir. Merhamet, bilgelik ve adalet ruhu her zaman yazılı veya sözlü kurala üstün gelmelidir. Satanik Tapınağın resmi sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
-
Bir genelleme yapmak gerekirse politikacı içeri girerken ayağa kalkan, karşısında el pençe divan duran hakime güvenmem. Onun dışında Türkiye'de yakından tanımıyorsam kimseye güvenmem, ne yazık ki böyle. Biraz klişe olacak ama hayat tecrübesi dediğin şey yediğin kazıkların bileşkesi gerçekten. Az kazık yemedik zamanında güvendiğimiz insanlardan. Türban konusunda ise ikilemdeyim. Inançtan ziyade tarafını belli etmek için takan çok. Bu da işime gelmiyor değil. Bilmem anlatabildim mi...
-
Kendi çapımda bir deney yaptım. Şekeri bir ay boyunca hayatımdan tamamen çıkardım. Kan değerlerim düzeldi. Daha az uykuyla daha çok dinlenir oldum. Kendimi daha sağlıklı hissettim. Bir ayın sonunda çok sevdiğim bir tatlıyı yedim ve tadı o kadar da güzel gelmedi. Şekeri bırakmam dışında günlük rutinimde bir şey değiştirmedim için olası yan faktörleri görmezden gelerek şekerin en azından benim için zararlı olduğu kanısına vardım. Artık sadece özel günlerde ve sosyal ortamlarda nadiren tüketiyorum.
-
Yukarıda bahsettiğim ayet ve olayların bazılarını animasyonla anlatmış birileri. İlginç olmuş.
- 1 yanıt
-
- 1
-
-
Bir an başlığa bakınca ben de ne yazmış acaba diye merak ettim. *alkışlar*