Jump to content

Mantılı

Members
  • İçerik sayısı

    262
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    3

Everything posted by Mantılı

  1. Hastalıkların çözülmesini kim istemez? Gerçekten soruyorum, kimler istemez? Acaba ilaç firmaları olabilir mi?
  2. Bunu biraz açar mısın? Yanlışlık olmalı. Adalar bizim değildir. Aidiyeti belirsiz adalardır diye düşünüyorum. Yoksa TSK sessiz kalmazdı.
  3. Hani bir gazeteci demişti ya zamanında, feto gider meto gelir. Sizce ABD 'ye ve Avrupa'ya kaçan örgüt elemanları davalarından vazgeçip normal bir hayat sürmeye karar vermiş olabilir mi? Aklınız alıyor mu bunu? Fetocuların belli bir profili yok. Kumar oynayanı, kerhaneden çıkmayanı, hatta satanistim deyip metal müzik dinleyeni bile var. Nereden mi biliyorum? Bizzat tanıdığım adamlar da oradan biliyorum.
  4. Hepsi de bir kişinin onayı ile general yapıldı. Asıl hak edenlerin önü kesilerek. Türk halkının kutsal saydığı şeylerden biri de ordusuydu oysa. Ordu niye kutsaldı peki? Dinle falan alakası yoktu. Bu insanların ne fedakarlıklar yaptıklarını biliyorlardı çünkü. Layıklardı. O subayların biri bile yargıdan kaçmadı. Şerefini ve üniformasını Fetoya satanlar ise bir dakika durmayıp ülkeyi terk etti. Liyakat, hak, hukuk, onur vesaire kalmamıştı çünkü. Örgüt çıkarları her şeyin üstündeydi.
  5. Bunu diyenler ezan Türkçe okutulmamalı fikrini savunmaktan çekindiği için böyle diyor olabilir. Bunu diyene hemen ikinci soru gelmeli. Peki, ezanda ne diyor tam olarak? Açıklamasını Türkçe yapmak zorunda kalacak veya bilmiyorum diyecek.
  6. Komplo teorilerine olan inancın dine olan inançtan bir farkı yok benim gözümde. Ortada delil yok, varsayımlar ve kulaktan dolma haberler var. Alternatif fikirleri tartışmaya varım ama ikna olmak için somut veriler lazım.
  7. Başarılı olsaydı ben şu anda İstanbul Tuzla'daki bir toplu mezardaydım. Tabii bunu olaylardan çok sonra, yaklaşık bir yıl sonra öğrendim. Bu adamlar kendilerine tehdit olarak gördüğü kişileri infaz edecekti. Tayyip Erdoğan yaşanan olayları her politikacı gibi kendi lehine kullandı. Bunu yaparken de aynı taktikleri kullandı. Normal. Beraber yürüdük biz bu yollarda diye boşuna demediler.
  8. Tavsiyem komplo teorilerinden uzak durmak olur her zaman. İşin içinde başkalarının da olduğuna dair bir bilgi yok. Olsa da çıkacağını sanmıyorum ama bu da komplo olduğuna inanmak için yeterli değil kanımca. Öte yandan "çocuğun bildiklerini anlatmaması için diyebilmek" için şunu görmezden gelmek zorundayız: Trump eski bir başkan olarak gizli servisin korumasına sahip. Orada böyle bir hareketi kim yaparsa yapsın anında indirilirdi. Bu konuda bilip bilmeden konuşan insanların dolduruşuna gelmeden, olayların zaman içinde açıklığa kavuşturulmasını bekleyin derim. Diğer bir konu da şu. Trump proje 2025'in ne olduğunu bilmediğini söylüyor ama yazarlarından 140'ı Trump hükümetinde görevli insanlardan oluşuyor. Trump kazanırsa bir daha bildiğimiz manada seçim falan olmayacak. Rusya'daki, İran'daki seçimlerden bir farkı kalmayacak.
  9. Bu olayların sadece Türkiye'ye veya arap ülkelerine veya üçüncü dünya ülkelerine özgü olduğunu sanmayın. İnsanlar aynı. İstekler aynı. İstediğini alamayınca yaşanan kıskançlıklar aynı. Daha gelişmiş ülkelerde bu tür hayvani duygular daha iyi baskılanıyor sadece. Bir de insanlar çocukluktan itibaren güzel bir özgüvenle yetiştiriliyor. Genç olduklarında çeşitli tecrübeler yaşıyorlar ve bunda da kimseyi yargılamamaya programlanıyorlar. Ama tüm insanların içindeki duygular aynıdır özünde. Beyinler aynı, hormonlar aynı, DNAlar aynı... Evrimin bizi getirdiği nokta bu. Şunu sorabilirsiniz tabii. Türkiye gibi ülkelerde niye daha fazla kadın cinayeti var? Suçlu kadınlar mı? Erkekler mi? Toplumsal bakış açısı mı? Din mi? Kültür mü? Ekonomik buhran mı? Eğitim eksikliği mi? Ne? Özgüven yoksunu insanlar reddedilmeyi kaldıramaz. Erkek 18 yaşına kadar evin prensi olarak yetiştirilir, bizzat anası tarafından. Kız çocuğu ise hizmetçi gibi, köle gibi. Erkek çocuğu ben çıkıyorum der ve akşam istediği saatte döner. Kız çocuğuna çeşitli yasaklar getirilir. Bunların hepsi aynı hanede yaşanır. Çok gördüm. Daha biz çocuklarımıza eşit muamele etmiyoruz ki ileride benzer kafalarda olsunlar. Başka bir nokta. Kadın da her önüne geleni kabul etmek zorunda değil. Kadının içindeki güzel görünme isteği de, erkeğin içindeki spermini yayma isteği de aynı hayvani içgüdülerden kaynaklanıyor. Herkes yapılan şeylerin olağan olduğunu anlayıp kendi işine baksa biraz rahatlayacağız. Ama yoo, "bu kadınlar kendilerini pazarlamaya çalışıyor". Çalışsın kardeşim, sen olsan sen de çalışırdın. Çalışmıyorsan bir tuhaflık var. Genleri ona bulabileceği en iyi DNA'yı bulmayı emrediyor. Erkeğe de DNA'sını olabildiğince fazla yere saçmasını. Erkek de kendini pazarlamaya çalışır ve iyi pazarlayan erkek istediği kadını kapar. Ayrıca kimse karşı tarafın yaptıklarını şiddete başvurma mazereti olarak sunmasın. Dürüst olmamak, eşini aldatmak bir yana, bundan dolayı 22 yıllık eşini 33 yerinden bıçaklamak bir yana. Bakın bu ülkede bundan yaklaşık 15 yıl önce iki cinayet vakası yaşandı. İkisinde de kadın, aldatan eşini planlayarak öldürdü. İkisinde de gerekçe aynıydı, sadakatsizlik. Biri müebbet aldı, diğeri 5 yılla kurtuldu. Niye? Müebbet alanın kocası eşini başka bir kadınla aldatmıştı ama 5 yılla kurtulan kadının kocası başka bir erkekle aldatmıştı. Kısacası bu adam geymiş, ölmeyi zaten az çok hak etmiş dendi. Diğerineyse "yok kardeşim, sen kadınsın, kendini ne sanıyorsun, erkek tabii ki aldatır, al sana müebbet" dendi. Bütün millet de bunu normalmiş gibi dinledi ve unuttu. Bir insanda kadın veya erkek düşmanlığı görüyorsanız, kadın erkek farketmez, o insan bozuktur, eksiktir, eziktir, komplekslidir ve ciddiye alınması gereken tek durum şiddete başvuracağını düşündürdüğü andır.
  10. Tanrıyı bulmak için o kadar uzağa gitmeye gerek yok. Tanrı insanların zihnindeki bir olgu. 1- Doğa olaylarını anlamadıkları için tanrı diye bir kavram icat eden insanlar için de 2- Bu kavramları kullanarak milleti nasıl dolandırırım diyen sahtekarlar için de 3- Sahtekarlara kanan yurdum insanı için de 4- Sahtekarlığı görüp inanmayanlar için de 5- Aslında içten içe durumu anlamasına rağmen kandırıldığını gururuna yediremeyip kendini kandıranlar için de ...tanrı aynı yerde. Zihinlerde. Bilinç ve bilinçaltında. Yerleşmiş ve hiçbir yere gitmeye niyeti yok. "Günümüzün en acı gerçeklerinden biri de kendinden emin insanların aptal, azıcık anlayış ve hayal gücü sahibi kişilerin ise kuşku ve kararsızlık içinde olmasıdır." B. Russell.
  11. Yanlış hatırlamıyorsam bunu Nixon zamanında da denemişlerdi ve olmamıştı. O yüzden Trump'ın veya herhangi bir cumhuriyetçi adayın başarılı olmasını bu uğurda son fırsat olarak görüyorlar. Proje 2025 de bunu nasıl yapacaklarını detaylandırıyor. Trump seçilirse ADB'de ilk bir hafta içinde yaklaşık 40 bin devlet ve kamu görevlisi görevden alınacak ve yerlerine Proje 2025 kapsamında imzasını atmış dava adamları alacak. 180 gün sonra ise normalde değiştirilemez denen anayasayı değiştirme hedefleri var. Böylece ABD hristiyan bir devlet olacak. Tabii ABD ordusunun da burada ne yapacağı çok önemli. Anayasayı dahili ve harici düşmanlardan koruma görevleri var. Lakin, orduda da güzel bir tasfiye programı uygulanırsa (ne bileyim, balyoz değil de Thor'un çekici, ergenekon değil de Lakota davaları ile bu iş hallolur) nispeten daha kolay bir geçiş dönemi olur. Tabii bu durumda halkın yaklaşık yüzde ellisi durun bakalım, hop der ve silahlanmaya karar verirse ikinci iç savaş çanları çalmaya başlar. Tabii ABD kendi meselelerine odaklanır ve Rusya, İsrail gibi ülkeler de şiddetini arttırarak bildiğini okumaya devam eder. Olan bizim gibi üçüncü dünya ülkelerine olur.
  12. Bu Fetocular var ya... Yalan söylediler... Hak yediler... Masum insanları, dürüst ve çalışkan Türk subaylarını sahte suçlarla, kumpaslarla yargılayıp içeri attılar... İşkence ettiler, adam öldürdüler... Hiçbir zulümden ve sözüm ona günahtan geri durmadılar... Hepsinde de bunları yapanlara "rahat olun, din ve hak yolunda takiye serbest" dediler. Yalan mı? Hayır, kuran bu görüşü destekliyor. Bugün de çıkıp sağda solda "barış dini olan islamı istismar ettiler" diyorlar. Hayır efendim! Bu adamlar kelepçe takıldığında ne diyordu? "Biz yanlış bir şey yapmadık!" Doğru... Dinlerine göre ortada yanlış bir şey yoktu. Peki bu adamları kim bunca zaman destekledi? Herkes bunun cevabını çok iyi biliyor. (Tabii ki dış minnaklar) İşte sonra başımıza 15 temmuz belası çıktı. Bayram falan değil, tamamen politik kazanç maksatlı. Şu videoyu izleyin bir bakın, kim ön planda. İletişim başkanlığının çeşitli videoları var, istediğinize bakabilirsiniz. https://www.trthaber.com/videolar/iletisim-baskanligindan-15-temmuz-paylasimi-64047.html Bu videonun ilk 10 saniyesi içinde reisicumhur ne diyor? "Halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım ben bugüne kadar." Peki daha önce ne demişti? Yerseniz...
  13. Aslında bu ikisi de Trump'ı tarif ediyor. Adamda demans belirtileri var, net. Biden da çok iyi sayılmaz ama sadece yaşlılık belirtileri gösteriyor. Ondan iyi aday yok mu? Tabii ki var ama geleneklere göre ilk başkanlık döneminden sonra mevcut başkan ön eleme turlarına girmeden aday olabiliyor. Şu anda demokrat partide en çok konuşulan konu Biden yarışı bırakmalı mı yoksa bırakmamalı mı. Bu durumda kongre açık olarak toplanıp yeni bir aday üzerine konuşabilir fakat bu da Biden'ın rızasına bağlı biraz. Bence bırakırsa tabanını dinleyip çekildiği için "efsane" başkanlar arasına girer. Bırakmaz ve kaybederse Amerikan rüyasının sonunu getiren adam ilan edilir.
  14. Bu konuda pek bilgi sahibi değilim ama farklı bir bakış açısı sunayım. Türkiye'de talk içermez paraben içermez yazıları ile pazarlanan ürünler AB'ye ithal edilirken bu yazıların üstü şerit bantla kapatılıyor. Bunu hem de en adı bilinen firmalar yapıyor. Kendi gözlerimle gördüm. Bu kanserojen madde konusunun AB ile bağlantısı var mıdır bilmem ama Türkiye'de ürünün üzerinde yazanlara inanmamak lazım.
  15. Ateş eden çocuk 20 yaşındaymış, AR15 yarı otomatik ile ateş etmiş. Söylentiye göre tripod da kullanmasına rağmen ıskalamış. Olabilir, o baskı altında vuramamış olabilir, her ne kadar iyi bir silah olsa da. O değil de, 1988'de Özal'ın vurulması geldi aklıma. Olaydan sonra popüleritesi artmıştı, bir sene sonra da cumhurbaşkanı olmuştu.
  16. Benzerlikler vardır ama bunların doğaüstü kaynakları olduğu fikrini kabul etmiyorum. Aynı şekilde bunların genlerle aktarılabilen benzerlikler olduğu konusu da bahsedilen benzerliğe göre değişir diyorum. Avrupalılarda laktoz intoleransının Afrika kökenli insanlara oranla daha az görünmesi yaşam tarzına adaptasyon ile ilgili mesela. Öte yandan güneşin bazı kültürlerde tanrı gibi görülmesi için toplumlar arasında bir etkileşim olması şart değil. Bir de "eser" ile kast edilen şeyin ne olduğuna inelim. Aztek veya Maya uygarlıklarında da çeşitli alet, silah, mimari yapı veya ayinlere yönelik tasarlanmış eserlere rastlarız ama bu onların Mısır medeniyeti ile iletişim halinde olduğunu veya kültürlerinin genlerle aktarıldığını göstermez. Yorumlarınızı merakla bekliyorum. Bilmediğim bir şey öğrenirim belki. 🤗
  17. Örnek verebilirsen onun üzerinden konuşalım. Merak ettim. Kargo tarikatlarını biliyor musun? Afrika'nın çeşitli yerlerinde birbirleri ile iletişim kurma imkanı olmayan çok sayıda kabilenin inandığı kargo tanrıları var mesela. Hepsinde de düzenlenen ayinler hemen hemen aynı. Emperyalizm ve misyonerliğin eseri. Daha önce o bölgelerde misyon kuran Hollandalı ve İngiliz efendilerinin inşa ettiği telsiz kulelerine çıkıp ayin yapıyorlar. Böylece gökten büyük koliler içinde erzak ve benzeri malzemelerin ineceğine inanıyorlar. Bu sadece bir örnek. Ne inandıkları şeylerin doğru olduğunu ne de iletişim içinde olduklarını gösterir. Farklı kültürlerde görülen benzerlikler, o benzerliklerin ortaya çıkışında benzer olayların yan etkisi olarak doğmuş olabilir. Deprem, güneş tutulması gibi doğa olayları ilkel toplumlarda çoğu zaman benzer inançlar doğurmuştur. Tarihi olayların genlerle aktarılabilen kültürel değişimler yarattığı konusunda ise benim karşılaştığım bir bulgu yok. Bir gün çıkarsa veya varsa ama ben bilmiyorsam, o bulguları inceleyip tahminlerde bulunmak kolaylaşır. O güne kadar böyle bir durum olduğuna inanmıyorum.
  18. Kişinin "bunu bilmesi veya tarih etmesi imkansızdı" gibi bir tez öne sürülüyorsa ihtimalleri hızlıca değerlendirebiliriz. a. İnsanda o algıya yol açan başka bir deneyimin yan etkisidir. b. Hikayede anlatılmayan veya saptırılan detaylar vardır, örneğin bu kişinin o bilgiye erişebileceği başka kaynakların görmezden gelinmesi. c. Güneş gerçekten de çükünü sallayarak rüzgar oluşturuyordur ama bunu görebilen insanlar çok nadirdir. d. Güneşle ilgili bu tür bir mitoloji genetik hafızayla aktarılmıştır. d- Mitolojik detayların genetik hafızayla aktarıldığını sanmıyorum. Genler hayatta kalmamızı sağlayan özelliklerimizi aktarır ve bunların arasında ayılardan korkmak varsa genetik olarak aktarılması normaldir ama ayı tanrıçası Artio'nun adının veya onunla ilgili hikayelerin genetik olarak aktarılması kanımca mümkün değildir. c- Bu şıkkı Occam'ın usturası ile kesip bir kenara atalım hemen. Böyle bir şeyin olası olduğuna dair bile bir işaret sunamaz kimse. Deli saçması. b- Çoğu zaman bu şık doğru çıkar. Muhammed örneğinde olduğu üzere. a- Bu ihtimali de göz ardı etmiyorum. Güneşe bakan bir insanın sanrılar görmesi normal bir olgudur.
  19. Musa diye biri gerçekten yoktu. Hayatı ve başından geçenler farklı mitolojilerden alıntılarla dolu. İsa büyük ihtimalle yoktu ama kesinlikle yoktu diyemiyoruz henüz. Bazı kişilik özellikleri gerçekte olabilecek bir insanı andırıyor. Vardıysa bile başından geçenlerin doğru olduğu anlamına gelmez. Muhammed ise çok büyük ihtimalle gerçek bir karakterdi. O dönemde salgın hastalıklar yoğundu ve annelerin doğum yaptıktan sonra bebeklerini sütannelere vermeleri normal bir uygulamaydı. Muhammet de çocukluğunu bedevi olan süt annesinin yanında geçirdi, yanlış hatırlamıyorsam 5 veya 7 yaşına kadar. Bedeviler yolculara çölde rehberlik ederek yaşıyorlardı ve yolculuğun bir parçası olarak mola verdiklerinde çeşitli hikayelerle yolcularını eğlendirirlermiş. Bu hikayeler içinde ibrani dinleri, hint, roma, grek mitolojileri ve çeşitli masallar da bulunudu doğal olarak. O yüzden Muhammet bu hikayelerle büyüdü. Cebrail'den gelen ilk emir, "oku" aslında bildiğimiz manada okumak değil, bu hep yanlış bilinir. Oradaki "oku" bir şarkıcının şu şarkıyı okudum demesi gibi. İngilizce'ye Arapçadan "recite" diye çevrilir. Bu da yeri geldiğinde "anlat, konuş, tekrarla, ezberden oku" gibi anlamlara denk gelir. Kısacası bedevilerin yaptığı şey de tamamen buydu. Hikayeleri anlatmak. Muhammet 40 yaşlarına gelene kadar pek çok insanla tanıştı ve hayat hikayelerini, nelere inandıklarını öğrendi. Tüccardı, insanları ikna etmeyi biliyordu. Kimlerin nelere inanabileceğini çözmüş bir tür köylü kurnazıydı. Belki de yıllarca planladı yapacaklarını. Orasını bilemeyiz. Ama peygamber olduğunu (başkaları yoluyla) ilan ettikten sonra çevre köylerdeki bazı "ermişler" her ne hikmetse bunu duyup onun gerçek bir peygamber olduğunu doğruladı. Bugün de çeşitli müslüman ülkelerinde bir imama yeterli ölçüde para verirseniz Muhammet'in soyundan olduğunuzu ispat edebilir. Neyse, konudan fazla sapmayayım. Muhammed'in okuma yazma dahi bilmemesine rağmen bütün bunları nereden bildiğinin, nasıl ezbere okuyabildiğinin çok mantıklı ve makul açıklamaları var. Tek yapmanız gereken gerçekten de "okumak".
  20. @Max Stirner Öhöm, hapşu... Rica ederim. "Hapşırınca ruhundan bir parçasını kaybettiğini unutma. Ağzını kapa ki fazla uzağa kaçamasın, yok pardon, millete mikrop bulaştırma yani, çünkü artık daha doğrusunu öğrendim, eski dönem inançları başka şimdikiler başka, zaten tanrı bunu kastetmişti de biz anlamamıştık." (dinci dönüşümü tamamlandı)
  21. Yıllar önce bir kitapta denk geldiğim bilgi. Şimdi arasam bulabilir miyim pek emin değilim. Cinsel yoga, tantrik seks ve kama sutra konuları ilgini çekebilir. Tibet budistlerinin bir kısmı da bu tür uygulamaları seviyor diye hatırlıyorum.
  22. Bazı budizm sektlerinde sevişmek ibadet olarak geçer bu arada. Seviştikçe nirvanaya yaklaştıklarına inanırlar. Toplu ayinler yapılır hatta bu şekilde. Hangi grup olduğunu hatırlayamadım şimdi ama lotus tayfasından biriydi. Üye olacaksan diye haber vereyim dedim.
  23. "Böylece, doğanın savaşından, açlıktan ve ölümden, düşünebildiğimiz en yüce ereğe, daha yukarı hayvanların oluşmasına varılır. Yaradanın başlangıçta bütün özünü birkaç ya da bir biçime üfürdüğü yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü biçimlerin türemiş ve türemekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten yücelik vardır." Türlerin Kökeni, Onur Yayınları, Haziran 1970 (İkinci Baskı). Çevirmen: Öner Ünalan. Burada gördüğünüz üzere bu üfleyerek can verme kavramı (breathed in diye geçer) sadece bizim coğrafyamıza özgü bir şey de değil. Musevilikten hristiyanlığa geçen bu kavram Darwin'in kitabının son paragrafında da kendini göstermiş. Not: Buradaki "yaradan" (the creator) kelimesi kitabın orijinal ingilizce ilk baskısında yoktu. Darwin çevresinden gelen baskılara dayanamayarak sonraki baskılara eklemiş, daha sonra da bunu yaptığı için çok pişman olduğunu ifade etmiştir. Dinciler kitabın sonraki baskılarından o cümleyi, hatta sadece o kısmi cümleyi cımbızlayarak, bakın Darwin de tanrıya inanıyordu demeyi pek severler.
  24. Ruh havadır. En azından bu dinler icat edildiği zaman öyle olduğuna inanırlarmış. Bronz çağındaki ilkel toplum havanın ne olduğunu bilmiyordu ama havasız kaldığı zaman öleceğini biliyordu. Biri hapşırınca çok yaşa, god bless you falan demek buradan geliyor. Okuyup üflemek kavramı da. Yahudi inancında kilden golem yapıp içine üfleyerek canlandırmak da. Hatta muhammedin inandığı çöl cinleri aslında bir anda ortaya çıkan ve ortalığı birbirine katan çöl fırtınalarıdır, küçük çaplı hortumlardır. Yah-weh adı da nefes vererek okunur. Her şeyin kaynağı, her şeye can veren kutsal havadır. Ruh budur. Hiçbir zaman başka bir şey olmamıştır. @Max Stirner bilmem hiç bu açıdan düşündün mü daha önce... Konuya link attığın için sağol.
×
×
  • Create New...