Jump to content

alpinçayırı

Üyeliği silinmiş kullanıcı
  • İçerik sayısı

    2.188
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    24

Everything posted by alpinçayırı

  1. Ayakta işemek kabir azabına sebep olur saçmalığı, Tirmizi'de geçen ve iyi okuyunca günümüz teknolojisinden bihaber bir Arap bedevisinin söylediği saçma sapan bir sözdür. Her şeyden önce, o zamanlarda pisuvar denilen bir icat yoktu, hatta kılozet(alafıranga tuvalet) bile adamakıllı bilinmiyordu. Aklı başında olan hiçbir kişi, kılozete ayakta işemez zaten kılozete oturularak tuvalet yapılır; pisuvar da yalnızca erkekler içindir ve içine çiş yapılan pisuvarın üstünde sidiği temizlemek için kendine özgü küçük sifonu vardır. Pisuvara oturularak mı tuvalet yapılıyor sanki? Muhammed, Hipostas Hastası olduğu için böyle bir şey uydurdu. İlgili link: https://sorularlaislamiyet.com/ayakta-bevl-etmenin-idrar-yapmanin-dinen-ve-tibben-sakincasi-var-midir?amp
  2. Recep Tayyip Erdoğan'ın 1990'da Refah Partisi İstanbul İl Başkanı'yken söylediği sosyolojik, tarihi bir gerçektir ve aynı zamanda oldukça yerinde bir tespittir. Tayyip, o konuşmasının sonunda yavşak yavşak gülüyor ya işte taaa o zamanlardan kendisinin ne mal olduğunu belli etmiş ve açıkça "yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır" demiştir: "Çalmasını iyi bilmiyorsan sen asla zengin olamayacaksın ve fakirsin, ömür boyu fakir olarak kalacaksın." İlgili linkler: 1) https://www.odatv.com/guncel/cemaat-erdoganin-oyle-bir-kasetini-yayinladi-ki-79822 2)
  3. alpinçayırı

    Dombıra

    Dombıra, Türk halk çalgısı bağlamanın Orta Asya'daki pırototipidir daha doğrusu bilinen en eski Türk sazıdır. Dombıra, Dede Korkut Hikayeleri'nde kopuz olarak geçer ve günümüzde Kazakistan gibi Türk Cumhuriyetleri'nde kullanılmaktadır.
  4. Dede Korkut Hikayeleri, 15. ve 16. Yüzyıl'da yazıya geçirilmiş anonim bir eserdir. Dede Korkut Hikayeleri'nin konusu, Oğuz Türkleri'nin kahramanlıklarıdır. Dede Korkut Hikayeleri'nin günümüzde Vatikan(İtalya), Dresden(Almanya) ve Günbend(İran) nüshası olmak üzere 3 nüshası vardır. Dede Korkut Hikayeleri, nazım-nesir karışık şekilde yazılmıştır. Eser, bir giriş ve 12 ayrı hikayeden oluşur. Bu hikayeler, Oğuz Türkleri'nin Siriderya(Seyhun) boylarını vatan tuttukları çağlara ve daha batıya gelerek Azerbaycan ile Doğu Anadolu'da büyük bir devlet kurdukları Akkoyunlular Dönemi'ne ait olayların izlerini taşır. Dede Korkut Hikayeleri'nin başkahramanı Dede Korkut, kopuz çalıp Oğuz Türkleri'ne öğüt verir. Dedem Korkut; boy boyladı, soy soyladı... Dede Korkut Hikayeleri, Türk gelenek ve kültürünü yansıtan en önemli eserdir.
  5. Veryansın TV; 2019'dan beri sosyal medyada takip ettiğim, bünyesinde Türk milliyetçisi ve Atatürkçü yazarları barındıran vatansever bir haber sitesidir. Veryansın TV'nin kurucuları Nihat Genç ve Serkan Öz'dür. Diğer önemli yazarları; Coşkun Faik Kavala, Hasan Atilla Uğur, Müyesser Yıldız, Bartu Soral, Erdem Atay gibi güzide isimlerdir. Resmi internet sitesi: https://www.veryansintv.com/ Youtube: https://www.youtube.com/@VeryansnTv
  6. Süleyman Soylu denilen karaktersiz, soysuz fırdöndünün yıllar önce taaa Demokrat Parti genel başkanıyken dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a söylediği ağza alınmayacak, zehir zemberek bir sözü. unutan unutur ama arşiv, internet ve bizler asla unutmayız!.. Süslü Sülü, sen aynı daha önceleri küfrettiğin Tayyip Erdoğan gibi adi ve pislik bir adamsın lanet olsun sana da Erdoğan'a da. Noldu, bu lafı dedikten daha sonraları gününü gösterebildin mi Tayyip Erdoğan'a patates kafalı Süleyman Soylu? Az kaldı, vakti geldi mi Türk milleti olarak hepinizle tek tek hesaplaşacağız!.. Süleyman; Demokrat Parti'nin(DP) genel başkanı iken soyluydun, daha sonraları AKP'ye geçtiğinde iyice soysuz oldun. Adi herif, yıllar içinde tükürüğünü yaladın... İlgili linkler: 1) https://www.akcaabatinsesi.com/suleyman-soylu-yerel-secimlerde-tayyip-erdogana-gununu-gosterecegiz/amp 2) https://www.haberyuzdeyuz.com/guncel/tayyip-erdogan-a-gununu-gosterecegiz-h25880.html 3) https://www.odatv.com/siyaset/suleyman-soylu-yerel-secimlerde-tayyip-erdogana-gununu-gosterecegiz-157931 4)
  7. Kemal Sunal'ın 1994 yapımı Bay Kamber adlı filiminde dönemin Refah Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dediği ''o diyorsa akan sular durur'' ince ayarıdır. Tayyip denilen herifin ne mal olduğunu rahmetli Kemal Sunal görmüş ama kafasını dinle bozmuş AKP Seçmeni bunu bile anlayamadı. Burada Kemal Sunal, Tayyip Erdoğan'a çok feci bir şekilde kinaye(iğneleme) yapmış. R. Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde su sorununu çözdü fakat özellikle başbakan olmasından itibaren Türkiye'nin başına yeni sorunlar çıkardı, onu ne yapacağız peki? Türkiye'nin en büyük milli güvenlik sorunu Tayyip Erdoğan'dır. İlgili link:
  8. "Ateizm Derneği" üyesi olan, ateizm davasına leke süren sapık bir pislik. Ateizm Derneği yönetim kurulu üyelerinden birisidir. Onur Romano lakabıyla da bilinir. Bu şerefsizin gerçek yüzünü Youtube'da Uçaktaki Ateist-Ahmet Balyemez'den dinleyin. Bu olay ilkin 2011'de Milliyet Gazetesi'nde çıktı. İlgili linkler: 1) https://www.milliyet.com.tr/gundem/mankenlik-vaadiyle-6-genc-kiza-tecavuz-1348935 2) https://www.timeturk.com/tr/2009/07/28/cumhuriyet-muhafizi-emir-onur-cilek-tecavuzcu-mu.html 3) 4) 5) 6)
  9. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek'in geçmişte 17-25 Aralık Operasyonu'ndan sonra AKP ile FETÖ'nün aralarının yeni bozulduğu dönemde teröristbaşı FETÖ itini "Muhterem Hocaefendi" diye utanmadan ve ahlaksızca savunmasıdır. İşte, Dersimli Kemal'in Y-CHP'sinin gerçek yüzü. Yılmaz Özdil gibi gerçek muhalif ve Atatürkçü gazeteciler boşuna söylemiyor: "CHP'yi kurtarmadan AKP'yi deviremeyiz." diye. Y-CHP'deki 10 Aralıkçılar ve Dersim Çetesi gitmeden bu iş düzelmez.. ''Hoca Efendi, okyanus ötesinden bir üfledi, tır çarpmışa döndüler..'' Muharrem Erkek(MuharremErkek17), 3 Ocak 2014, 21:28, Twitter(X)
  10. Büyük lider Atatürk'ün sözde kutsal şehirlerin olduğu Arap toprakları için söylediği iki çift söz. Semavi dinlerin çıktığı çöl toprakları ve çöl şehirleri kutsal değil aksine kasvetli havasıyla lanetlidir. Atatürk, bu sözüyle vatanseverliğin sadece kuru lafla ibaret olmayacağını, ağaç dikmenin önemini ve çevre sevgisini/doğa bilincini vurgulamıştır. ''Ormansız ve ağaçsız toprak, vatan değildir.'' Mustafa Kemal Atatürk
  11. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın İslam hakkında yazdığı muhteşem bir şiiridir. "Türk’e bir hayır gelmez, Arap felsefesinden Gazi bize bir din ver, Türk’ün öz nefesinden" Fazıl Hüsnü Dağlarca Bir fayda görmedik Arap felsefesinden, Gazi bize din ver Türk'ün öz nefesinden. Bırakalım Arab'ın it dini olan İslam'ı/Müslümanlığı, dönelim yüzümüzü özümüz olan Gök Tanrı'ya/Şamanizme... Ne hayır gördük şu Arab'ın dininden, Verdiği şeylerse ızdırap, çile ve hüzün, Bu dinin gittiği yer olur talan ve viran. Artık silkin ve bu derin uykudan uyan.
      • 1
      • Thanks
  12. alpinçayırı

    Pantolon

    Pantolon, göçebe Türklerin dünya giyimine kazandırdığı bir alt kıyafettir. Sürekli atların üzerinde olan Türkler , atın bedenlerine temasını en aza indirmek için pantolonu üretmişlerdir. Pantolonu diz seviyesinde kesersen kapri, kapriyi daha da diz kapaklarının üstüne kesersen şort olur. Türk icadı olan başka giyim ürünleri için; çizme, gömlek, ceket, kemer, börk Pantolonun etimolojisi, MS 400'lerde yaşamış St. Pantalone adlı bir Hıristiyan azizinden gelir.
  13. alpinçayırı

    Üzengi

    Üzengi, ata daha rahat binebilmek ve atın üzerinde dengede durmak için atlı göçebe kavimler tarafından icat edilmiş bir savaş icadıdır. Avrupa'ya üzengiyi ilk defa Avar İmparatorluğu getirmiştir ve Avar Türkleri, Avrupalılara üzenginin nasıl kullanılacağını öğretmiştir. İlk Çağ'da Yunan tarihçi Herodot, Doğulu milletlerin -özellikle de İskit(Saka) Türkleri'nin- ata binerken üzengi kullandığını görür ve bunu eserlerine yazar. Hatta Antik Yunan'da üzengi konusundaki efsaneler, o kadar yaygınlaşır ki mitolojide dört ayaklı At Adam efsanesinin doğmasına sebep olur. İşte Türk atalarımızın Dünya'ya verdiği en önemli miraslardan birisi de üzengidir. Günümüzde at yarışlarında jokeyler, atın üzerinde dengede kalabilmek için üzengi kullanmaktadırlar.
  14. alpinçayırı

    At Adam

    At Adam(sentor/Horse Man), eski çağlarda Avrupa'da İskitler ve Avarlar gibi eski Türk halklarının hayatlarının önemli bir kısmının üzengiyle birlikte at sırtında gelmesi sonucu üretilmiş bir efsanedir. At Adam; altında atın dört ayağı, üstünde insan bedeni olan insan-at karışımı mitolojik bir varlıktır. At Adam efsanesinin kökeni Herodot'un eserlerine kadar dayanır. Ayrıca bu konu hakkında ''At, Türk'ün yoldaşıdır.'' denilir. İlgili linkler: 1) https://fantastikcanavarlar.com/dusunseli/pottermore/kamera-arkasi-at-adamlar/ 2) https://onedio.com/haber/sentorlar-da-turk-cikti-yunan-mitolojisinde-sentorlar-710665 3) https://okuryazarim.com/centaur/
  15. Bu iki kavram, her ne kadar aynı anlama gelse de daha dikkatli incelendiğinde birbirinden oldukça farklı kavramlardır. İşte aradaki farklar: 1) Milliyetçi, objektif bir şekilde Türk tarihini bir bütün olarak görür; ulusalcı ise Türk tarihini sadece Cumhuriyet'ten başlatan ve tarihi çarpıtan bir putperesttir. 2) Milliyetçi, tarihini Asya Hunları gibi eski Türk devletlerinin olduğu Orta Asya'ya dayandırır; ulusalcı, Anadolu'daki Hititler ve Urartular gibi eski uygarlıklara.. 3) Milliyetçi, Türk Dünyası için çalışır; ulusalcı ise yalnızca Türkiye için. vb.
  16. Sözde kutsal kitaplarda açık bir şekilde "Dünya düzdür" denilir fakat Antik Yunanlılar, Tevrat'tan da önce Dünya'nın yuvarlak olduğunu ve düşünme organının kalp yerine beyin olduğunu bulmuşlardır. Antik dönemde Dünya ne güzelmiş.
  17. Kadın, çocuk ve LGBT'li eşcinsellerin hakkını koruyan gerçek bir sözleşme idi; AKP, bunu da kendi pis çıkarları için kaldırdı. İstanbul Sözleşmesi yaşatır!..
  18. Bar Kohba İsyanı(מרד בר כוכבא/mered bar kokhba), Yahudiye topraklarında Roma İmparatorluğu'na karşı yapılmış üçüncü büyük Yahudi/Musevi ayaklanmasıdır ve Yahudi-Roma Savaşları'nın sonuncusudur. Bu ayaklanma ayrıca 70 yılındaki Birinci Yahudi-Roma Savaşı, 115-117 yılları arasındaki İkinci Yahudi-Roma savaşı olan Kitos Savaşı dikkate alındığında Üçüncü Yahudi-Roma savaşı olarak da bilinir. Dönemin Yahudilerince "mesihvari özellikleri bulunan" Şimon bar Kohba bu ayaklanmanın lideriydi. Ayaklanma sonucunda Yahudiye'nin bazı bölümlerinde iki yıl süreyle bağımsız bir ülke kurulması başarılmasına rağmen en nihayetinde Roma imparatorluğu, Biritanya'dan getirttiği 12 birlikli ana ve yedek ordularıyla kısa ömürlü bu Yahudi devletini yıktı. Roma, Yahudilerin (9 av bayramı hariç) Kudüs'e girmesini yasakladı. Yahudilerin çoğu Roma'nın elinin kolunun uzanamadığı güney ülkelerine ve Arabistan'a kaçtı. Kaçamayan Yahudiler ise Romalılar tarafından çeşitli ülkelere özellikle Avrupa'daki Keltler, Cermenler gibi çeşitli barbar halklara köle olarak satıldı. İsa'yı mesih olarak kabul eden Yahudiler(ilk/erken Hıristiyanlar-Nasraniler-İseviler), Bar Kohba Ayaklanması'nı desteklemedi; buna rağmen bu Yahudilerin de Kudüs'e girişi yasaklandı. Savaşın sonunda Nasranilikle Yahudilik arasında belirgin, köklü ve derin farklılıklar oluşmaya başladı. 3. Büyük Yahudi ayaklanması olan Bar Kohba İsyanı'nın Romalılar tarafından çok sert bir şekilde bastırılmasından sonra Nasranilik, yavaş yavaş monoteist Musevi şeriatından ayrılıp antik Yunan ve Roma'nın putperest Helenistik kültürüne yenilerek Hristiyanlık olarak başkalaşım geçirdi. Bu dönem, Hıristiyanlığın "İsevilik" adında bir Yahudi mezhebi olmaktan çıkıp Roma dini olmasının sürecidir. Ardından antisemitizm ve Haçlı seferleri falan. Bar Kohba İsyanı'nın çeşitli İslami kaynaklarda "sahte isyan" olarak geçmesinin sebebi İsevilerin Bar Kohba İsyanı'na destek vermemesidir çünkü Kur'an, Yahudilerin aksine İsa'yı da bir peygamber olarak kabul eder. İlgili linkler: 1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Bar_Kohba_İsyanı 2) https://www.derintarih.com/dinler-tarihi/sahte-mesih-bar-kohba-isyani/ 3) https://turkcemalumatlar.com/2021/09/27/filistinden-yahudi-surgunleri/
  19. AKP iktidarı döneminde olan şeydir. AKP, iktidara geldiği günden beri Türkiye, başta doğa olmak üzere her alanda çölleşti: Kültür, siyaset, sipor vb. Tuz Gölü, Salda Gölü gibi göllerin kurumasıyla bu durum iyice belirginleşmiştir.
  20. AK Parti iktidarında yaşanmış katmerli bir sıkandaldır. 2013'te dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Sırbistan'dan saman ithal etti ve bu durum, Türkiye'de çok tepki çekti. Türkiye olarak bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten bir ülkeydik, AKP iktidara geldikten sonra her konuda olduğu gibi tarımda da geriledik. Gerçi tarım tohumunu dahi İsrail'den ithal edenlerden ne beklersin ki? İlgili link: https://www.haberler.com/turkiye-de-saman-ithalati-yeniden-basliyor-6152736-haberi/
  21. Çomarların zoruna giden yadsınamaz acı bir gerçektir. İstanbul, 1950'li yıllardan beridir sağ partilerin oyu için talan edilerek bizzat sağ partiler tarafından bundan rant sağlanmaktadır. Zamanında Köy Enstitüleri kapatılmasaydı İstanbul ile diğer büyükşehirlere bu kadar fazla kontırolsüz göç olmazdı ve şu an her şey bambaşkaydı. Hiçbir mimari zeka kullanılmadan üst üste ve dip dibe yapılan gökdelenler; ayrıca tarih, doğa gibi değerler umursanmadan sırf para kazanmak üzerine kurulmuş kirli bir sektörden bahsediyoruz. Avrupa'da hatta Amerika'da bu kadar çarpık yapılaşma yok gel gör ki İstanbul, sağ partilerin elinde yıllar içinde Kahire'ye dönüştü.
  22. Türk Eğitim Sistemi'nin yıllardır kanayan yarası olan ve aslında Arap-İslam Dünyası'ndaki hastalıklı bir eğitim anlayışı kökeninden gelmesi gerçeğidir. Türkiye'deki Araptapar sağ iktidarlar da buna her seferinde destek oldular çünkü aç bırak itaat etsin, cahil bırak sana sadakat göstersin.... ''En zeki öğrenciler tıp ve mühendisliğe gidiyorlar. İkinci derece mezunlar ise iş idaresi ve iktisat gibi bölümlere giderek birinci derece mezunların yöneticisi oluyorlar. Üçüncü derece mezunlar ise siyasete yöneliyorlar ve ülkenin siyasetçileri olarak birinci ve ikinci derece mezunlara hükmediyorlar. Fakat eğitimde tamamen başarısız olanlar ise ordu ve emniyete katılarak siyaset ve iktisata tahakküm ederek, onları mevkilerinden indirip, isterlerse öldürüyorlar. Gerçekten dehşet verici olan olansa, asla hiçbir okula gitmeyenler din adamı oluyorlar ve herkesin kendilerine itaat etmesini sağlıyorlar.'' İngiliz büyükelçi Jane Marriot'un İngiliz Avam Kamerası'na 'Arap Dünyası'nda Eğitim' konulu raporundan
  23. alpinçayırı

    Zübük

    Büyük Türk edebiyatçısı, nonteist dava adamı Aziz Nesin'n Türkiye'deki kirli siyaset ile din istismarı yapan Araptapar, İslamofaşist, muhafazakar, sağcı siyasetçilerin gerçek pislik yüzünü, Türk milletinin Arabın dini İslam konusundaki cahilliğini ve yobazlığını ifşa ettiği muhteşem bir şaheseridir. Eserin başkarakteri İbrahim Zübükzade'dir. Aziz Nesin, bu güzide kitabını 1961'de yazmıştır. Zübük romanı; yönetmenliğini Kartal Tibet'in yaptığı, başrolünde efsane sanatçı Kemal Sunal'ın oynadığı muhalif cenah tarafından 1980'de filme çekilmiştir. Aziz Nesin ve Kemal Sunal gibi entelektüel insanlar, acı gerçekleri yıllar önce ifşa ettikleri için hırsız-yobaz çetesinin zoruna gitti. Zübük filmi, 2006'da dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti tarafından yasaklandı ki insanlar gerçekleri görmesin diye. Zübükoğlu Tayyip ve avaneleri... ''Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz.'' Aziz Nesin "Son derece ahlaksız, şerefsiz, haysiyetsiz ve kalleş biriydi. Maaşlı bir eleman iken aldığı rüşvetleri yastık altında biriktirdi. Foyası ortaya çıkmaya yüz tutunca, siyasetin dokunulmazlık zırhına bürünmek istedi. Önce belediye başkanı oldu. Yağcılık yapa yapa, rüşveti her yere bulaştıra bulaştıra yükseldi. Yağma, talan, soygun ve vurgun etiketi oldu. Yalanlarıyla insanları kandırdı, kamplara ayırdı. Namuslu insanları birer birer harcadı. Atatürkçü insanlara komplolar kurdu. Öylesine yüzsüz, öylesine utanmaz, öylesine alçaktı ki, yolsuzluklarını ortaya çıkaranları hain, kendisini ise vatansever ilan etti." Aziz Nesin
      • 1
      • Thanks
  24. Haluk Bilginer, Haldun Dormen ve Ali Sunal ortak yapımı 2004 tarihli bir sikeçte geçen; bazılarının zoruna giden yadsınamaz acı bir gerçektir. Yıllar yılı Türkiye'de muhalefet, muhalefetmiş gibi davranarak ilgili iktidarı değiştirmeyi istememiştir. Bu sarı muhalefet yüzünden AKP gibi Araptapar, İslamofaşist partiler yıllar yılı başta kaldı. Muhalefet değişmeden iktidar değişmez. AK-Millet İttifakı'nın büyük ihaneti, Türkiye'mizi mahvetti. İlgili linkler: 1) https://www.aa.com.tr/tr/politika/eski-chp-milletvekili-ince-muhalefet-de-halinden-memnun-iktidar-olmak-gibi-bir-derdi-yok/2091112# 2) https://www.facebook.com/DusunenPalyacolar/videos/türkiyede-muhalefet-iktidar-olmak-istemez-/1953161354745171/ 3) https://www.songungazetesi.com.tr/amp/haber/ulkemizde-iktidar-sorunu-yok-muhalefet-sorunu-var/49179/ 4)
  25. İslamcı camianın bilinen yüzlerinden Abdurrahman Dilipak'ın son derece haklı sözleridir. Tarihi gerçeklerle bakarsak İsa, Hıristiyanlık diye bir din ve İncil adında bir kitap getirmemiştir; bunlar, İsa'nın ölümünden sonra Roma yönetimi tarafından ortaya çıkarılmıştır. İsa, yaşadığı süre içerisinde elinde Tevrat olan bir Yahudi'ydi. Bu durum, Kur'an'ın Maide Suresi 82'nci Ayeti'nde anlatılır: Nasrani(İsevi) ve Hristiyan farkı. İsa'nın çarmıhtaki ölümünden sonra ortaya çıkan üç büyük Yahudi isyanının Roma İmparatorluğu tarafından bastırılmasından sonra Hıristiyanlık; Nasranilik adında bir Yahudi mezhebi olmaktan çıkıp Mitraizm'le sentezlenerek Roma dinine dönüşür, bu dönüşüm sürecinde de Adil Yakup liderliğindeki Semitik Kudüs ekolü Ebiyonitlerin yerine Aziz Pavlus'un liderliğindeki Helenistik Hatay ekolü galip gelir. Sonrasında da İznik, Efes, Kadıköy, İstanbul konsilleri falan. "Hıristiyanlık diye bir din yok. Hz. İsa’dan sonra böyle bir religio ortaya çıktı.. Çıkaran da Tarsuslu, Hz. İsa yanlılarına savaş ilan eden Saul(Pavlus) isimli Tarsuslu bir Yahudi.. Şam sokaklarında Hz. İsa’nın bedenlenmiş ruhu ile karşılaşıyor, bir anda dine giriyor, yeni dinini Hatay’da ilan ediyor ve burada ilk kiliseyi inşa ediyor.. Ardından Ankara, İzmir üzerinden Selanik, Kayseri ve sonra Roma yolculuğu.. O, bir havari de değil.. Biraz paganizm, biraz Roma geleneği ortaya karma bir din çıkıyor..'' Abdurrahman Dilipak İlgili link: https://t24.com.tr/haber/dilipak-hristiyanlik-diye-bir-din-yok-tarsuslu-biri-bu-religioyu-ortaya-cikardi,346366
×
×
  • Create New...