-
İçerik sayısı
48 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by TTT
-
Başlık; eşittir ilk dize! Türk müziğinde, yüzlerce aymazlık var! Konulara, bölüm-bölüm değineceğim. Ve sayacağım bu noktalar, başka hiç bir toplumda yoktur. Tüm bestelerimiz %10'unun başlığını — ve de dahâ fazlasını —, ilk dize oluşturuyor! Bir örnek: "Bir peri masalı"! Bu şarkının karaokesini ızlerken; gerçekten de, bir peri masalının aktarımı bekledim. Sâniyeler ve dakîkalar ilerlerken; ben, hâlâ bir peri masalı bekliyordum! Karaoke bitti; sinir krizleri geçiriyorum! "Nerde peri masalı!" diye bağırdım! Bu bestedeki tek saçmalık, elbet de yalnızca bu değildir; En az bir düzine aymazlık içeriyor! Ama giğer aymazlıklara, başka başlıklar içerisinde değinebilirim. Benim yazdığım başlıklar: - Gölümdeki ısın - Das Feenmärchen - Enchanting fairies
-
Bu yaptığın yorum; seni, hiç de andırmıyor; Ateist-Bakış adındaki varoş çatlağı, seni; yanlış yönlendirdi. 🤪 kavak'ın açtığı bir konuda, buna değinmiştim. Ama orada, yalnızca kısa bir açıkjama yapmıştım: İleriki süreçlerda, toplumsal evrilim konusunda, uzunca tartışabiliriz. Unutma; insânlık târihi, dün başlamadı.
-
İşte bu konu! Varoşlar başlığındaki bölümüme; bu konuyla ilgili, bir duyuru yapmıştım. Das Gossengesindel: Der Grund weltweiten Wirtschaftsaufschwungs! "Mein Nachbar hat ein Auto; also muss ich auch eins kaufen!" En düşük varoş oranını, Japonya'da gözlemleyebiliriz. Japonya sokaklarında gezindiğinizde, gözlemleyeceksiniz ki; insanların ellerinde, takozlar (cep telefonu) var. O takozlar bozulmadığı sürece; gibip; yenisini almazlar! Varoş çatlakları olmasayd; dünyâ ekonomisi, çok geride kaldırı! Şaroş çatlakları, kemdilerini maşvarlığ ile özdeşleştirirler. "Arabam varsa; değerli ve önemli bir kişiyim!" "Hele çok pahâlı bir arabam varsa...!" Not: Benim, 2005 yılından beri; cep telefonum yoktur. Almany'daki Almanlar bile, şaşkınlıklar içerindeler! "Ne?!! Cep telefonun yok mu?!!" 😁
-
Kafir doıstum, Kılıçdaroğlu yönetimindeki bir hükûmet; soygunculuk yapmaz! Çünkü Kılıçdaroğlu, katıksız bir Âlevî'dir. "Eline-beline-diline, egemen ol!" Bu durumda: "Hırsızlık Yapma! Hak yeme!" Ancak; Erdoğan, ne kadar tehjlikeli bir yaratık ise; kılıçdaroğlu da, o kadar tehlikelidir! Ecevit doğrultusunda, bir koşuk yayıömlamıştım. Orada, Ecevit'in uyguladığı "vatana ihânet" konusunu aktarmıştım. http://srl.alazli.net/kosuk.php?subaction=showfull&id=1530015584&ucat=29&template=kosuk& Kılıçdaroğlu, aşırı insânsever olduğu için; insânları ve ülkeyi, ölüme sürükler! En doğruiktidâr, liberalizmden geçer. Yânî: "Love is like oxygen!" Yânî: "Sev; birilerini ya da bir şeyleri sev! Ama hiç bir şeyi abartma!" Nâçizâne apğbeğımdaki o sayfayı, yine de buraya aktarayım:
-
Müzikbilimin, dört anaçizgisi vardır: dilbilim koşukbetimge (şiîir sanatı) müzikbilim müzikbetimge (müzik sanatı) Bir kişi bu alanlardan; bir tekinde bile, eksik ise; o kişi, beste yazamaz; yüzüne-gözüne bulaştırır! Tıpkı Türk müziğinde olduğu gibi! Türk müziğin intek güzel yanı, nota dizme betimgesidir. Bunun dışında, övülecek pek bir yanı yoktur. Sizlere, kurgusal bir öykü anlatayım: Dango Gnatsè, ülkesinde yaşamamktadır. Günün birinde, bir kafeye gider. Hopörlaıörlerden, bir ezgi gelir. Gnatsè, özenle ve mutlulukla dinler. Yanındakilere sorar: "Bu, ne müziği?" Yanıtı da alır: "Türk müziği." Gnatsè: "Ne mûhteşem bir ezgi!" Genç adam, karar verir: "Türkiye'ye gideceğim; ve bu mûhtesen nağmeleri araştıracağm." Bavullarını hazırlar ve uçağa biner. Yolculuk sırasında, başka bir karar alır: "Yaklaşık on yıl boyunca, hiç müzik dinlemeyeceğim. Önce, üst düzeye yakın biçimda Türkçe öğrenmeliyim." Bu arada; Dango Gnatsè, bir müzikbilimcidir. Türliye'e varır. Aldığı karara, olabildiğince bağlı kalır; müzikli ortamlardan, uzak durur. Aradan, artık on yıl geçmiştir. Gnatsè, plakları ve plakçaları; tozlu raflardan indirir. İlk şarkının ezgisi, mûhteşemdir; ancak... İkinci şarkı da, ezgiselliğine güzeldi; ancak... Ardı ardına, 100 dolyında şarkı dinler... Tüm bu yapımların yaklaşık yüzde beşinde, "ancak" demez; ama tüm yapımların yüzde doksanbeşi, çöptür! Ezgiler, mûhteşem; ancak müzikbiilim adına; çok az bulguya ulaşmıştır! Ve genç adam, ülkesine döner. Ona sorarlar: "Türkiye'de, neler yaptın?" Verdiği yanıt: "Türkler, aşırı konuksever bir toplumdur. Bir sürü dostlarım oldu. Ayrıca; çok güzel bir kütürle tanıştım. Türk yemekleri, vazgeçilmezdir!" O güzel on yılın anısına saygıdan ötürü; Türk müziği konusuna, hiiiç değinmez.
-
O kadar da karam ar olmaya gerek yok. Bir iktidâr değişiminde, hazineye; en az iki trilyon Dolar değerinde para ve malvarlığı aktarılacak. Ancak bu iki triyon dolar, devede kulak kalır. Güzel yurdumuz, otuzbir (31) trilyon Dolar dolayında soyuldu! Ama bu soygunun çok büyük bir kesimi, bir labirent sistemiyle saklandı. Gelecek yeni iktidâr, bu sogunun; yalnızca iki trilyon Dolar'ına ulaşabilecek. Ama iki triyon deyip-geçmeyin. Şu ânki Türkiye GSYH'sini; 0.7 trilyon Dolar olduğunu düşünerek; iki trilyon Dolar'ın boyutunu hesaplayın.
-
En ilginç şarkılarımdan birisi, Katyuşa'dır (Катюша). Bu güzel bestede; iki sözcüğü, bilinçlice farklı telâffûz ediyorum. yâblani yerine; yablôni ve baytsû yerine baynû. Beğeneceğinizi umarm. http://tankut.sebat.net/yabanci.php?subaction=showfull&id=1638284459&ucat=12&template=yabanci&
-
Gânimet belirtisi! Diğer deyişle: Gânimet psikolojisi! Biliyorum; hiç duymadınız. Müslümânlar'dan, arar-ara duyarsınız: "Bu işi yaptırmak için, bir enâyi bulurum!" Diğer yandan; bir Müslümân'ın; size, işi düşer. İstenen işi yaparsınız; ve ücretinizi istersiniz. Karşınızdaki kişinin yorumu: "Ne yâni! Ayda-yılda bir, işimiz düştü; para mı istiyorsun?" (Ama aynı Müslümân, kendi hizmeti karşılığında; çatır-çatır ücretini alır!) Bu ve benzeri davranış biçimlerini, neredeyse yalnızca Müslümânlar'a özgüdür. Nedenini biliyorsunuz; Kuran'ın ayetleri ve İslâm'ın yayılım biçimi! Bu belirtiyi, kendi ürünlerimde farkettim. Türkiye kökenli olmayan insanlar, videolarıma tıklıyorlar; sonuna kadar dinliyorlar; ardından da indiriyorlar. Ağırlıklı olarak, Türkiye kökenli kişilerin uğradğı ortamlarda; videolar, hemen indiriliyor! Çok az Türk, indirdiği o videoyu; sonraları izliyor ya da dinlilor! Eğer izleserler ya da dinleselerdi; neredeyse sınırsız bir mutluluğa ulaşabilirdim. Zâten isteğiğim de; videolarımın indirilmesidir. Ama Müslümânların öncelikli amacı; gânimet toplamaktır! Üzücü!
-
Dahâ da aşırı varoş örneklerine gelmeden önce; sizlere, çok ilginç bir varoşluluk örneği sunacağım. Bu aktaracağım örneğin benzerlerini, ara-ara yaşadım. Ama yalnızca bir örnek aktaracağım. Taşınmaz bakımcılığı yıllarda; sevgilim, bir iş arkadaşına önerdi beni. Bir konut tâtilâtı işiydi. Genç kadın, telefonla aradı beni; ve randevulaştık. Zilini çaldım; kapıyı açtı. Karşımdaki görünüm, donduruverdi beni! Kadının böylesi, yoktu yeryüzünde! Ama işinsânı olduğum için; içimdeki fırtınayı, hiç de belli etmedim. (İşte bu tutumum; bir varoş çatlağı ve bir yücekişinin (varoş çatlağının tersi) arasındaki farktır. Varoş çatlağının yüzünden; düşüncelerini, bire-bir okuyabilirsiniz. Yücekişi ise; böyla durumlarda, yalnızca zerâfetle gülümser.) Pantolon giyen kadınlarla, hiç flört etmemişimdir. Ama o daracık pantolon; karşımdaki tanrıçaya, çok yakışıyordu! Ayrıca; yine tenine yapışan bir tişört giymişti; bu da, başka bir aymazlık! Ama yakışyordu. Bir klişe Brezilya kadını görüntüsündeydi; ince bel ve dolgun kalçalar! En güzel yanı ise; güzel yüzü, sıfır makyajlıydı! Yaklaşık beş dâkîka kadar görüştük. Kendisine, çok güzlünç bir keklif yaptım; bana ödeyeceği parayla, belki de; yalnızca on paket sigara alabilirdim. Amacım, bambaşkaydı; o güzel tanrıçayı, yakından tanımak istiyordum. Çünkü ben, gelişigüzel her kadınla sevişmem! Neyse; bir-kaç gün sonra, tâdilada başladım. Danırım; ikinci gündü. Bana dedi ki: "Yeni bir yatak ısmarladım; yakında gelir." Aynı günün akşamına doğru, o tanrıçasal yüze baktım. "Yeni yatağınızda, seks yapacağını ilk erkek; ben olmak istiyorum." Hemencecik, "Bakarız," dedi. Ama yüzü ve gözleri parıldıyordu! İşimin bitmesinin önceki günü; beni, Fransız lokantasına dâvet etti. Ücreti de, kendisi ödedi. Bir ara, çatı penceresini tâmir etmiş; çerçevesini de boyamıştım. Son iş gününde, güzel tanrıça; bir merdiven yakalayıp; pencerenin altına koydu. Merdivene çıkıp; süslü-püslü perdeyi astı. Merdivenden aşağıya inerken; kıçını öpmek istedim. Am o, "Hâyır!" dedi. Sesini, biraz yükselmişti! Ben, iki adım geri çekildim. Bana döndü; özür dilercesine gülümsedi. "Şimdi olmaz," diye ekledi. İş bitiminden sonra; her günde, sırasıyla; Fransız, İtalyan ve Çin lokantasına gittik. Hesâbı, hanımefendi ödedi. Son olarak da, bilardo oynamaya gittik. Hesâbı, hanımefendi ödedi. Bir-kaç gün sonra, telefonum çaldı. "Patron! Yatağım geldi!" Çevirisi: "Patron! Gel; sevişelim!" Hemen arabaya atladım ve kapısına dayandım. Doğrudan yatak odasına gittik. Yatağı gördüm; çok beğendim! Arkama döndü ve çıkış kapısına vardım; o da, ardımdan geldi. Hanıefeninin elini kendi elimin içine aldım. Sol aucumu da, onun bileğinin üzerine kondurum. Elini, öper gibi yaptuı. İyi günler, Bayan (...) dedim ve dışarı çıktım." Ve değerli okuyucularım afaladılar! "Ne oluyor burda!" Evet; bu tutumum, neden? Ortalama bir Ortadoğulu erkek, o tanrıçayla çiftleçmek için; nelerini fedâ ederdi! Ama ben, ortalama bir Ortadoğu erkeği değilim. Okuduğunuz bu yaşanmışlıkta; tek suçlu ve tek varoş çaklağı var; o da, o güzel tanrıçasının annesiydir! Kimileri soracak: Haydâaa! Annesiyle de mi 5anıştuın?! Hâyır! Annesini, hiç görmedim. Ama psikoloji ve sosyoloji ile ilgilenirim. Almanya'daki varoş sürtükler, Ortadoğu'dakilere benzer tutumlar sergilerler; kızlarını, yanlış yetiştirirler! "Gızım! Hauüğ erkelerın goyinlarina hamancacuk girma, gızım! Olari sürundurecesın, gızım! Unutma, gızım; kaçan; kovalanır!" Ve böyle yetişirilen varoş sürtükleri sanıyorlar ki; "Erkeklerin topu, aynuı maldır!" Sanıyorlar ki; erkekler arasındai, pek birey bulunmaz! Sanıyorlar ki; tüm erkekleri tek amacı, birazcık düvermcedir! Biliyorum; hâlâ pek bir şey anlamadınız. Şu kısmı, yeniden okuyun: Merdivenden aşağıya inerken; kıçını öpmek istedim. Am o, "Hâyır!" dedi. Sesini, biraz yükselmişti! Ben, iki adım geri çekildim. Bana döndü; özür dilercesine gülümsedi. "Şimdi olmaz," diye ekledi. Benim yoldaşım olmak isteyen kadın; bana karşı, boyuneğer olmalıdır! Benim kalitemi tatmak isteyen dişi; bana, alâ itirâz edemez! Bir kadın; bu kuralaları, bir kez bile savsaklarsa; ona, yaşamımın sonuna kadar dokunmam! Hiç bir koşulda! İşte; varoş çatlakları ve varoş sürtükleri; bu konuları anlayamazlar!
-
Sırf, kavak okusun diye. Link: http://bonn.sebat.net/woerter.php?subaction=showfull&id=1620465730&ucat=39&template=woerterbuch&
-
O yazı, orada; bir yıldan beri duruyor. O yzıyı, hiç kimse mi okumamıştır? Bir kişiyi, yalancılıkla suçlama sorumsuzluğuna başvurmadan önce; kendine sor: "Acabâ birisiş, beni, yalancılıkla yaftalasaydı; nasıl bir sezintiyle karşılaşrdım?" Kendine yapılmasını istemediğini; sen de, başkalarına yapma! Şu linke tıklarsan; orada, kendini de bulacaksın: Die Spitze der Gosse: Die lieben Heuchler! Sollte es tatsächlich einen Weltuntergang geben; Heuchler werden der Grund sein! Erdemli inasân, üç kez düşünür; sonra konuşur! Evrendeki en acı sıkıntı; varoş çatlakları ve yalaklardır!
-
Âh, kavak; âh! Keşke eklediğim linklere tıklasaydın! Üzüyorsun ben; sorumsuzluk yapıyorsun!
-
Evet, Kafir İmam; aynen öyle. "Varoş", bir "yer" ya da "semt" değildir. Varoş, bir "ortam"dır. Varoş çatlakları, genelde; düşük eğitmlidirler Ancak; yüksekeğitimli varoş çatlakları da, işin cabası! Örneğin 08 mayıs 2021 târihinde yayımladığım bir yazımda, Almanya'daki tüm polislerin, savcıların ve yargıçların; katıksız varoş çatlağı olduğunu açıkladım; gerekçemi de, ardından ekledim Ve o varoş çatlakları; beni, artık rahâtsız etmiyorlar. Sokaklarda, beni gören polisler, sevimli kediklere bürünüyorlar! Son günlerde ise; belirli makâmlardan, tehditvârî mektupar aldım! Sözkonusu kişilerden birine bir iletke gönderdim. Kendisini, varoş teröristi olarak tanımladım. Geçtiğimz günlerde, Almanca ağbağımda; yeni bir bölüm açtım; ve ileride yayımlayağm yazılarımın, başlıklarını ve tanımlarını ekledim. Yâni; kurumsal yüksekeğitim, varoşluktan kurtarmaz! Âîleiçi eğitim ve kişisel gelişmişlik, kaçınılmazdır İşte o başlıklar: Vorgesehene Kolumnen Woran erkennt man die Gosse? Ist man Gossengesindel, bloß weil man geringfügiges Einkommen hat? Richter/innen: Terroristen der Gattung tiefste Gossengrube! Völlig belanglos brüllt der Gossenterrorist wutentbrannt: "Sie müs-sen sich an-pas-sen!" Halleluja! Ich muss mich einem Gossengesindel anpassen! Welche Logik aber auch! Grit Bismarck: Schlimmer als nur Gossenschlampe! Beim Anblick und beim Sozialverhalten dieser Gossenschlampe staunt sogar die Gosse! Kim Kardashian: Reich durch Gossengehabe! "Ich bin nur ein Körper; alle können mich benutzen!" Beim Anblick dieses Gossenluders bin ich nah daran, mich zu übergeben! Die Gossenschlampe: Die unverzichtbare Göttin! Was denn? Du kannst auf eine göttliche Gossenschlampe verzichten? Schwul bist Du! Das Gossengesindel: Der Grund weltweiten Wirtschaftsaufschwungs! "Mein Nachbar hat ein Auto; also muss ich auch eins kaufen!" Die Gosse im öffentlichen Dienst Wo sollen sich denn die Gossengesindel sonst aufhalten? Im Polizeiwesen, in den Staatsanwaltschaften und natürlich auch in den Gerichtsgebäuden! Die Spitze der Gosse: Die lieben Heuchler! Sollte es tatsächlich einen Weltuntergang geben; Heuchler werden der Grund sein! Psychiater: Die tiefste Gosse unter Gebildeten! Ausnahmslos alle Psychiater und die meisten Ärzte sonstiger Art leiden in gefährlichem Ausmaße unter "getrübter Wahnehmung"! Religionen und Götter: Die Ursprünge der Gosse! Warum hat der Papst einen Edelmann namens Knigge verdammt und verflucht?! Was bedeutet Gosse? Die Gosse ist keine Örtlichkeit! Die Gosse ist lediglich die Projektion von blöden Gehirnen!
-
Bu evrende, en itici bulduğum insânlar, varoş çatlaklarıdır. Bir ikinci tür de, yalaklardır. Varoş çatlaklarından, ilk örneği vereyim. "Köyyyy-lü! Köyyyy-lü! Köyyyy-lü!" Sanırsınız ki; köylüler, başka türden varlıklardırlar! Aslında; bir köylü ve kentli arasında, çok büyük aykırılıklar var. Bir insân, köyde doğup; orada büyümüşse; onun beyni, sağlıklıdır. Çünkü tertemiz bir ortamda yaşamıştır. Hava, temizdir; su, temizdir...vs! Ayrıca; sevgi kavramını anlayabilmekk için; diğer hayvanlarla da, yan-yana yaşamak gerekir. Kentte yaşayan insânlarımızın aşırı çoğunluğu, bir inek bile görmemiştir! Kentlerde yaşayanlar, beton yığınlarıyla boğuşuyorlar; ve birer beton kafaya dönüşüyorlar Son yıllardaki siyâsî ortamı izlediğinizde; köylü olmanın, ne kadar değerli olduğunu gözlemleyeceksiniz (en azından; Türkiye'se). Köylülerde kalalım... Bizim varoş çatlakları, "köylü kurnazlığı" diye bir kavram kullanırlar. O kavramın aslı, "varoş kurnazlığı"dır. Zavallı varoş çatlağı, ne yapsın! İleriki ikletilerimde, örneğin; narsistik bozukluğuna değineceğim. Bu rahâtsızlık; yalnızca ve yalnızca varoş çatlaklarında bulunur. Ayrıca; algı bozukluğu ve anlama bozukluğu gibi alanlara da değineceğim. Elbet de; gerginliğe ve saldırganlığa da değiniceğim. Aşağılamalar, hakâretler..! Ayrıca; oksimoron! Bir varoş çatlağı, ardı ardına oksimoron üretir! Ve sizlerden de, eklemeler ricâ ediyorum.
-
İzin verirseniz; bugün, sizlerle; en seksi ve en erotik şarkılarımın linklerini palaşacağım. En seksi şarkım: "Love in Portofino" (İtalyanca) En erotik şarkım: (üç dilde) "Love heat in the club" Özbaşlık: Öyle yeşil gözleri vardı! (Taner Şener)
-
<video src="http://tankut.sebat.org/vid/0039/searching_for_solace.mp4" width="200" height="113" controls poster="http://tankut.sebat.org/vid/0039/en.jpg"></video> Bi bakalım. ... Video eklemek istedim: olmadı! Yine de izleyin. http://tankut.sebat.org/vid/0039/searching_for_solace.mp4
-
2016 yılında, bir yazı yayımlamıştım; yazımın başlığı: "Albert Einstein: Mahâllenin delisi!" Yazımın özeti: Müslümânların çoğunlukta olduğu toplumlarda; üstün zekâ belirtileri gösteren çocuklar; dahâ minicik kişicikler dönemlerinde, çıldırtılırlar! Şöyle: "Salak!" "Aptal!" "Beyinsiz" "Hiç bir şey beceremiyorsun!" Ya da o çocuklara, başka varoş işkenceler uygulanıyor! "Ulan! Başımıza, profesör mü kesileceksin?!" "Kendini, başbakan mı sanıyırsun?!" Ve bu çocukların çoğonluğu, gerçekten de kafayı sıyırıyorlar! Kimileri ise, ömürboyu susuyorlar! Bu yüzdendir ki; Müslmân topluklarındaki üst düzey görevlilerin topu, o toplulukların çöplüğüdür. Ne demek istediğimi, anlayabileceğini sanmıyorum. Ama yine de, umudumu yitirmiyorum; buyur: http://srl.alazli.net/egitim.php?subaction=showfull&id=1477816859&ucat=22&template=egitim&
-
Umarım, değerli dost. Ama ben de, fazla takılamayacağım. Aslında; gizli bir mesaj sunmak için, açtım konuyu. Videolarımı izleyenlerin çok büyük bölümünü, Türkiye kökenli olmayan insânlar oluşturuyor. Türkülerimiz bile, çok beğeniliyor. Peki; müziğimiz, bu kadar beğeniliyorsa; neden diğer toplumlar, bu mûhteşem ezgileri bilmiyorlar? Benim sesimi ve yorumumu beğenen o yüzbinler; bu güzel yapıtlarla, neden önceden hiç tanışamamış? Bu sorunun yanıtı, ne yazık ki; çok üzücü bir gerçektir: Türkler, Müslümân beyinlidirler. Ama bu yanıt, bir çatı yanıttır. Bu çatı yanıtı, yüzlerce parçaya bölebiliriz.
-
Çok şaşırdım; Gizem'i okumana, sevindim. 14. bölümünü, 2020 yılının başında bitirmiştim. Ama düzenlemesini yapmadım; onun için, hâlâ yayımlamadım. Ama yine başlayacağım; çok yakında. 😋 Son üyeliğimde; gerçekten de, büyük bir kızgınlıkla ayrılmıştım. Ama geride kaldı.
-
Bu sorunun ve pek-çok diğer sorunun yanıtını, Gizem dizisinde aktarıyorum. Kadınlar, doğada ezgindirler. Çünkü kadınlar, yaklaşık yetmişbin yıldan beri, hep köle olarak kullanıldılar; sürekli itilip-kakıldılar! Artık kadınlar, bu gerçeğe alıştılar. Bu durum, onların bilinçaltına; iyice yerleşti; ve de, genetiklerine kazındı diyebiliriz! Artık kadınlar, onların üzerine egemen olan erkekleri seviyorlar! Ama onlar, aslında; maçoları sevmezler; erkil erkekleri severler. Maço erkek, eğitimsiz ve salaktır! Erkil erkek ise; çoğunlukla, yüksek eğitimlidir; en azından, zekîdirler. Maçolar, salakça tavırlar sergilerken; erkil erkekler, us ve mantıktan şaşmazlar. Her maço, katıksız bir varoş çatlağıdır! Erkil erkekler ise; görgü ve kültür sergilerler. Eğitimsiz ve sınırsızca aptal kadınlar, bu farkı bilmezler; ve kendilerini, maço gibi orman kaçkınlarına yaklaştırırlar! Örneğin RTE; onu, ne diye tanımladığımı, kişisel ağbağımada okuyabilirsini. Foruma, olası bir zararım olmasın diye; burada yazmıyorum. Onun leyhine oy kullananların aşırı çoğunluğu, kadınaldır. O kadınların eğitim, zekâ ve görgü dizeyi, Erdoğan ile örtüşüyor! Dipnot: Varoş çatlakları, erkil erkekleri; yumuşak olmakla yaftalarlar. Çünkü o salaklar, dörgüden anlamazlar. Varoş çatlaklartının, ayrıca; aşırı algı bozukluları olur.
-
Âh, dostum; âh! Paranoya, çok tehlikeli bir durumdur. Unutma; kimi şeyler, gözüktüğü gibi değildir. Kimi kez, büyük görsele bakmak gerekir. Hacı ve ben; pek tartışmaya girmezdik; ama gerektiğinde, karşılıklı düşüncelerimizi desteklerdik
-
Önemli: Tüm videolarımı ve seskayıtlarımı, gönül rahâtlığı ile indirebilirsiniz; bilâkis ricâmdır. Ancak; herhangi bir ortamda yayımlamanıza, izin yok! (Telif özgürlüklerim) Aslında; Hacı'yla vedalaşmak için; Ateistforum'a kaydolmak istemiştim. Ama yoğunluğumdan ötürü; bu isteğimi gerçekleştiremedim. Hacı'yla; pek-çok konuda, zıt gidiyorduk. Ama neredeyse bire-bir örtüşen düşüncelerimiz vardı: Örneğin: - Kapitalizm ve - hümanist materyalizm (insânın iç dünyâsını, illâ ki materyalizm ile bağdaştırmamak). Ayrıca; bire-bir kesişen yönlerimiz vardı: - Ateizm ve - Klasik Türk Müziği. İşte; bu son noktada, bire-bir tanışamamış olmamız; beni, çok üzüyor. Keşke göçünden önce; benim sesimi duyabilmiş olsaydı! Beni; bu alanda eleştirebilecek, ender kişilerden biriydi. Bağlantılarım: Tan Tankut'un Yeri: - Türkçe, İngilizce ve Almanca dillerinde Klasik Türk Müziğii - Türküler, Pop müziği, yabancı şarkılar... vs. http://tankut.sebat.net Erol Sürül'ün Kişisel Ağbağı: Kendi güftelerimle; İgilizce ve Türkçe dillerinde Klasik Türk Müziği. http://srl.alazli.net Persönliche Website von Erol Sürül Kendi güftelerimle; İgilizce ve Almanca dillerinde Klasik Türk Müziği. http://sueruel.alazli.org/