Jump to content

TTT

Members
  • İçerik sayısı

    48
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Everything posted by TTT

  1. Eveeet! Sürekleyelim. Bir varoş çatlağının en belirgin özelliği; her şleyi, herkesten dahâ iyi bilir! Hiç bir şeyi, öğrenmeye gerek sezinmez. Çünkü bir varoş çatlağı, her tür gerekli bilgiyle; doğuştan donatılmıştır! Kitap ya da makâleler okumak? Ne münâsebet! Gereksiz süre kaybı! Bilhassâ Müslümân toplumlardaki varoş çatlağı; herkesi, salak olmakla suçlar. Müslümânlar ise; birilerini iknâ edemezlerse; sözleri, hazır: "Şenin bişigoloşig rahâtşıjlığın var!" 😆
  2. Seni, hiç de yanlış anlamamışım. Gittiğin yolu sürdür, varoş çatlağı!
  3. Vay be! Güldürdün beni; düşünme özürlüsü imişim, ha! 🤣 Anasayfanın altlarında bir yerde, varoşuları tartışıyoruz; bir bakıver. Sana, liberalistler ve sosyaldemokratlar doğrultusunda, bir öykü anlatayım. Ötekikent ve Berikikent'i birleştiren iki yol var. Birisi, eski yoldur; eğik-bükük ve yamaçlı bir yoldur. İkincisi ise, bir çizgi gibi; doğrudan ilerleyen bir otoyorldur. Bu otoyol, köprülü-tünelli olduğu için; hiç bir engeli olmaz. Liberalist ve sosyaldemokrat, aynı yolda; yan-yana ilerlerler. Bir noktaya geldiklerinde ise; liberalist, ileriye doğru bakar; bir trafik kazâsı görür. Direksiyonu, yana kırar ve eski yola girer. Liberalist ile yan-yana ilerleyen sosyaldemokrat, aynı trafik kazâsını görür; ama umursamaz ve ilerler. Liberalist, otuz dakîka diye planladığı mesâfeyi; kırk dakîka sonra aşar; ve gideceği noktaya varır. Yalnızca on dakîkalık süre kaybı olur. Liberalist, Berikikent'e vardığında; sosyaldemokrat, hâlâ sıkışık trafikte beklemektedir! Bu öyküde, iki kişiyi aktarıyorum. Sosyaldemokrat, yalnızca kara ve ak bilir. Bu iki görüntünün arasında, milyarlarca farklı tonun olabileceğni anlayamaz. Liberalist ise,;o milyarlarca farklı aratondan da yararlanır. Buradaki sosyaldemokrat, senden başkası değildir. 😃 Kıt beyinli yaratıklar, bir şeyler saçmalıyorlar! Sen ise; o kıt beyinli yaratıkları alkışlıyorsun! Soyaldemokratlar, beş yaşındaki çocuklar gibidirler; her saçmalığı alkışlarlar! Liberalist ise; hızlı ve derin düşünür. Not: Yukardaki Marx örneğini, bir kez dahâ oku. Anlayacksın ki; Marx bile, bir kapitalist idi. Ama onun kapitalizm anlayışında, kommünlük (tektip insân) yatar. Kommünlük anlayışında ise; hiç bir alanda ilerlenilmez! Orada, bilim olmaz; teknik olmaz; felsefe olmaz... Hiç bir şey olmaz!
  4. Sen, varoş ortamda doğup-büyüdüğün için; aynı aşağılık kompleksli varoş çatlağısın; tıpkı annen-baban gibi. Arabesk'i de, çok seviyor olmalısın. Önümüzdeki günlerde, benzer bir konuya değineceğim. Ve sen, yine kendi varoş gözlüğünü kullananarak; senin gibi varoş kökenli saftiriklerden, örnekler getireceksin. Varoşlardan sıvıştığında ve yeni ufuklara daldığında, göreceksin ki: "Vay anasını! Ben, koca evreni, uçsuz-bucaksız bir varoş mahâllesi sanuyormuşum! Meğerse; öyle değilmiş!"
  5. Karl Marx'ı bilmeyeniniz, var mı? Kendisi; sosyalizm ve komünizm kuramının yaratıcısıdır. Onun, çoook ünlü bir kitabı var: Das Kapital. Eğer Marx, kimi saftirik yurttaşlarımızın sandığı gibi; sömürüyü, sömürge araçlarını ve soygun düzenini destekleseydı; bu, nasıl bir mantık olurdu? Oysa; o, birlikte üretmeyi ve eşit paylaşımı destekliyor. Kitabın başlığı; işte bu yüzden Das Kapital'dir. O saftirik varoş çatlaklarına soruyorum: Meseleyi, şimdi anladınız mı?
  6. TTT

    Müzikbilim

    Yine bir aranot geçeyim. Yeryüzündeki hiç bir müzikbilimci, türküleri eleştirmez. Neden mi? En azından; kısa süre öncesine kadar, türküler; yalnızca kırsak kesimde ve neredeyse sıfır eğitimli kişilerce bestelenmişti. Köyün birinde, bir adamcağızı düşünün. Adamcağızın (ya da kadıncağızın) köyünde, ilkokul bile yok. Belki de; köyünden dışarıya, hiç çıkmamıştır. Bu kişicik, bir çalgı bulur; ve başlar tıngırdatmaya. Bir süre sonra; artık o çalgıya alışmıştır. İçinden, bir ezgi geçer. Eline, çalgısını alır ve başlar çalmaya. O ezgiye, kendi sözlerini de ekler. Ve böylece, bir türkü oluşur. Günün birinde; nota yazmayı ilen birisi, o köye gelir. Bizim köylü, türküsünü sunar. Müzikçi, pürdikkat dinler ve adamcağızın çalgısına odaklanır. Artık o türkü, kayıtlara geçmiştir.
  7. Eveet! Kaldığımız yerden sürekleyelim. Kapitalizm diye bir oldu olmasaydı; insânlar, hâlâ bonobolara benzeyen hayvanar olabilirdi. Bu yaşamda, bir şeyler yaratabilmek için; kişisel çıkarkar, kaçınılmazdır. Her alanda; her yeni buluşun temelinde, kişisel çıkarlar yatar; yânî kapitalizm! Düşünsenize; birilerinin kişisel çıkarları olmasaydı; sizinle, yine de burada sözenebilirdim. Ama 2022 yılında değil de; belki de, 222,22,22,022 yılında görüşebilirdik. (Elbet de uradakiler, çoktan gebermiş olacaktı! 😏)
  8. TTT

    Müzikbilim

    Koşuklarda, dize atlama yanlışları! Türkçe koşuk dizerken; her dizenin sonunda, bir yazımkipi olmalıdır; kesinlikle! Bizim sözyazarlarımız, bu kuralda da sınıfta kalmışlar! Yalnızca orası değil; bir de, kavramları bölerek; dize atlıyorlar! Oha yâni! Düzinelercesine örnek verebilirdim. Ama yalnızca üçüne değineceğim. Bir: Hiç tükenmeyeceğini sandığımız... Necdet Tokatlıoğlu, amma da saçmalamış! Tanıdık geldiği gibi; bestenin ilk dizesini, başlık yapmış! Bir sürü başka hatâları da var. Dilbilim ve koşukbetimge açısından, öyle bir saçmalık segiledi ki; uslara durgunluk! Birinci anadizenin başına bakalım: Hiç tükenmeyecek sandığımız aşkımız, bitecek miydi! Burada, ne denebilir ki?! Susalım! İkinci anadizenin başına bakalım: El-ele tutuşup, gezdiğimiz yerleri; ararım şimdi. Ve ben susuyorum! Benim başlığım: "Nerdesin, alktığım?" http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1590844814&ucat=44&template=ktm& İki: Bir peri masalı Yukarda aktarmıştım ya; bu beste, sayısız saçmalık yumaklarımızdan birisi! Beni üzen gerçek, ne; biliyor musunuz? Bu saçma-sapan harf yığınını oluşturan aymaz yaratık; Doktorrrrrrrrr Bekir Mutlu! Ona, o doktorayı veren kurumu; bombalamak gerekir! Neyse...! Bestenin her üç dizeğinin, son iki dizeleri de; aynı saçmalık! ... bir sevdâ bûsesi, dudaklarına kondurup; kandırmak isterim seni! ... bir akşam; saçına, gülden bir demet kondurup; kandırmak isterim seni! ... bir gece; rüyâna, tüm sevgileri kondurup; kandırmak isterim seni! Benim yazdığım başlıklar: - Gölümdeki ısın - Das Feenmärchen - Enchanting fairies http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1622365446&ucat=44&template=ktm& Üç: Böyle bir karasevdâ Burada da, irili-ufaklı yanlışlar var. Ancak Gündoğdu Duran, sözyazarlığına da bürünürse; şöyle bir güldürü oluşur: ... o ipek saçlarına dökülen akla biter. Beste: Gündoğdu Duran Güfte: Gündoğdu Duran - Böyle bir karasevdâ - Endlose Liebe - Everlasting love http://tankut.sebat.net/ktm_tt.php?subaction=showfull&id=1584692400&ucat=7&template=ktm_tt&
  9. Kapitalizm, nedir; ne deyildir? başlıklı konuda, Tenten'in saçmalıklarını ve benim, ona verdiğim yanıtları temizleyin. Dogmaya dayalı saçmalıklar üreterek; bilim tabanındaki bir tartışma, dağıtılmasın. Bu tür saçmalıklar yüzünden, sıklıkla Ateistforum'dan ayrılmıştım. Aynısının olmasını istemem.
  10. Varoş çatlağı! Kaybol!
  11. Keşke önce okusan da; sonra yorum yazsan! Ne kadar saçmaladığının, farkında bile değilsin!
  12. Ben, hep söylerim ya; Türklerin, doğru sandığı bilgilerin topuna yakını; yanlıştır. Bizim solcu avanaklar, başlarlar söylenmeye: "Gabidalizm! Gabidalizm! Gabidalizm!" Kapitalizm, nedir? "Kapital" sözcüğünün bire-bir Türkçe karşığı, "üretim değeri"dir; ürettiğiniz hizmetin ya da ürünün değeri. Bunu, "emek" olarak da algılayabilirsiniz; ve doğru yolda yürürsünüz. Kaptalizm, emekten başka bir şey değildir. Kapitaizmin, diğer bir tanımı da var; "serbest piyasa". Serbest piyasa; diğer deyişle, kapitalizm; üretimimn kalitesini artırırken; fiyatların da, düşmesini sağlar. Kapitalizmin, diğer bir tanımı dahâ var; "doğa". Sizin yaşamda kalma içgüdünüz, kapitalizmdir; sağlıklı bencilliğiniz, kapitalizmdir. Çalıştığınız şirkette, maâş almanız; kapitalizmdir. Patrona gidip de; maâş artırımı isteğinde bulunmanız; kapitalizmdir. Karnınız açıktığında, yemek yemeniz; kapitalizmdir. Ancak: Elinizdeki bir ürün hâlâ işlevliyse; ve siz gibip; bir yenisini alıyorsanız; salağın önde gidenisiniz! Bu duruma, kapitalizm denmez! Böyle bir dyurumda, sömürüyü ve sömürge düzenini desteklemiş olursunuz! Yânî; kimilerinizin dediği gibi; yaban kapitalizmi (vahşî kapitalizm), desteklemiş olursunuz! Kapitalizmi anlamanız için; sizlere, abes bir örnek sunayım. Siz, bir yağmur ormanındasınız. Br pitonu gözlemliyorsunuz. Piton, bir hayvanı yakalıyor! Ve uzun sürecek olan bir yutma sürecine başlıyor. Yaklaşık bir saat sonra, bu işlem de bitiyor. İşte; oraya gidip, o pitonun başını okşayabilirsiniz. Size,bir kuyuk darbesi bile indirmez; çünkü karnı toktur; yânî mutluduır. Buyrun size kapitalizm!
  13. Yakalandın; Türkiye'de yaşadığını, öğrenmiş olduk. 🤪 Atasözlerini ve kalıplaşmış sözleri sevmem. Ama atalarımz, ne güzel söylemiş: "Davul, dengi-dengine göre çalar!" Erdoğan'ın yönettiği bataklıkta, insân erdemi kalmamış! İnsânlarımız, yükümlülükte; yalnızca karın tokluğunu düşünüyorler; kâhredici bir gerçek! Cımbızla bile dokunamayacağım bir yaratığıın yatağına, aslâ giremem! Ama demek ki; insânlarımız, iyice umutsuzluğa gömülmüşler! Başka bir çözümyolu göremiyorlar! Örneğin; Ali Ağaoğlu gibi çirkin bir yaratığa dokunmaktansa; kadınlar, ölümü göze almalılar! Ama yeğlerini, o tiksinç yaratıktan yana kullanıyorlar! Diyebilecek, sözüm yok!
  14. TTT

    Tan Tankut'tan ezgiler

    Önce, forumun bir numaralı varoş çatlağının aymazlığını; buraya ekleyeyim: Görüyorsunuz ki; beyin, bayağı gidik! Sesimi beğenmediğini vurgularken; Arabesk'e yönelmemi istiyor. Hani; sesim, güzel değildi? 😄 Aranot: Bu varoş çatlağı, videolarımın bir tekine bile tıklamadı. 😁 Mâdem o kadar korkunç sesim var; nasıl olur da; milyonlarca insân, videolartımı izliyor ve indiriyor? 😜 Ama biraz ciddîleşeyim. Eylül 2020'de, adımın çağrıldığını duydum. O yöne baktım. Bir adamcağız, bana doğru geliyordu. "Sie sind Herr Sürül; oder?" "Anscheinend bin ich es." "Sie sind auch Tan Tankut; richtig?" "So ist es." Adamcağız, yirmi dakîkaboyunca; beni alıkoydu. Kendisini tanıttı. Renik Friedrich Wilhelm Üniversitesi'nde, müzik doçenti imiş. Bir konuyu da, özenle vurguladı: "Üçbuçuk oktavdan dörtbuçuk oktava, böylesine kusursuzca yönelen birisi; bulunmaz bu yeryüzünde." Anladığım kadarıyla, "My big love Aysun" (Avuçlarımda, sıcaklığın var!) başlıklı eseri kastediyordu. Ve ekledi: "Zâten bilindik çağırganların (şarkıcı) hepsi, tekseslidir. Sizin ise; yüzlerce sestonunuz var. Nasıl başarıyorsunuz bunu?" Yalnızca, sol açık elimi kaldırp; mutulukla gülümsedim. Bütün o yirmi dakîkanoyunca konuştuklarımızı anlatmaya, gerek yok. Biz müzik uzmanıyla sözenmek, bana da iyi geldi. Son olarak da; bir Endenichli olduğu için; en çok da, "Das Leben in Endenich" (Kordonboyu seyrine düştü) parçasını desteklediğini vurguladı.
  15. Birazcık düşündüm. Ona, barbarlık değil; sömürü diyelim. Ama sözkonusu, İslâm ve Hristiyânlık olunca; sömürge yöntemi de diyebiliriz. Çünkü barbarlık, çok farklı anlamlara da gelebiliyor. Ancak dînlerin; sömürü aracı olduğu; kesinden de ötedir.
  16. Saptamaların, son derece doğru. Ancak unutma; eğer sen çalışıyorsan ve maâş alıyorsan; bir kapitalistsin. Ya da; karnın açıktığında, yemek yiyorsan; sen, bir kapitalistsin. Doğadaki şer şey, kapitalizmdir. İnsânların en doğal hakkı olan bencillik, kapitalizmden başka bir şey değildir; kapitalizmin ta kendisidir. AKP seçmeninden esinlenerek; kapitalizmi yadırgamak, pek de sağlıklı değildir. Senin aktarmak istediğin kavram, yaban kapitalizmdir. Senin de sürekli vurguladığın gibi; bir insân, gerekli olmayan bir ürünü ya da hizmeti satınarsa; bu, yaban kapitalizmdir. Yaşamda kalma içgüdüsünün bir gerekçesi olan kapitalizm, kaçınılmazdır. Tıpkı; insânlarımız, kimi liboşlara bakarak; liberalizmin, tümarhâne ürünü olduğunu sanmaları gibi. 😏
  17. TTT

    Müzikbilim

    Müzikte, yazımkiplerinin vurgulanması demişken... Bir besteyi anlayabilmek için; düzgün yazılmış metnine bakmak gerekir; ancak bu durumda, o besteyi anlayabilirsiniz. Örneğin; benim İngilizce güftelerim; onları dinlerken; çoğunluğunuz, yanlış anlıyorsunuzdur. Çünkü İngilize'nin — ve aslında tüm dillerin — şöyle bir özelliği var: Bir tümcenin farklı yerlerine yazımkipleri ekleyerek; bir-birinden farklı anlamlara getirebilirsiniz. İşte bunu, İngilizce güftelerimde uyguluyorum. Onun için; iİngilizce şarkılarımı dinlemeden önce; güfteyi okuyun. Sizin anladığınız metin ile benim aktardığım metin, çok farklı gözükecektir.
  18. Anladım; insânlarımız, oksimoron kavramlarını bilmiyorlar! Erdemli insân, bilmediği kavramları; bir sözlükte araştırır! Ben diyorum ki; "Oksimoron üretmeyin! Özverili davranın ve oksimoron üretmeyin!" Onlar, ne yapıyorlar? Haykırıyorlar: "Ben, bir varoş öçatlağı değilim! Ama ben, bir varoş çatlağıyım!" Varoş çatlağında, beyin mi aranır!!!
  19. TTT

    Müzikbilim

    Dilbilim aymazlıkları! Öncelikle, şunu bilmenizi isterim; insânlarımız, korkunç derecede Türkçe konuşuyorlar. Öylesine korkunç ki; "Keşke hiç konuşmasalar!" diye düşündüğüm de oluyor. Bunun, elbet de sayısız nedeni var; yetersiz dil eğitiminin yanında, benzer faktörler de bulunuyor. Onlardan, çok önemli birisi; bestelerimizdir. Çünü sözyazarlarımız ve bestecilerimiz, dil yoksuludurlar; ne yazık ki! Bestelerdeki yazımkipleri, özenle vurgulanmalıdır. Yazımkipi bulunan yerlerde, en-az bir boş nota olması gerekiyor. Kimi yerlede, bir dikeyç (dikey kolon) kullanıldığında; bu kusur, birazcık da olsa; azaltılabilir. Bonkör davranacğım; ve sizlere, üç örnek sunacağım. İlk örneği, yalnızca benim sesimden dinleyebilirsiniz. Beste, çok yeni olduğu için; neredeyse hiç bilinmez. Bir Hiç bitmeyen aşkımız Bu bestede, yine yukarda açıkladığım yanlış yapıldı; bestecinin eklediği özgün başlık: "Dilimde, bir şarkı var!" Bestedeki ikinci yanlış, yine ilk dizenin ilk yarısında bulunuyor. Özgün beste eklemesi, şöyle: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Di lim de bir şar kı var Oysa; şöyle olması gerekirdi: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Di lim de (Boş) bir şar kı var Bestedeki ikinci kaba yanlış; bağlantı (nakarâd) gibi kullanıaln dizenin, ilk yarısında bulunuyor: "Bu şarkı, hiç bitmeyen aşkımızı anlatır." Özgün beste eklemesi, şöyle: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Bu şar kı hiç bit me yen Oysa; şöyle olması gerekirdi: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Bu şar kı (Boş) hiç bit me yen Not: Besteyi yorumlarken; kusurları giderebilmek için; ilgili heceleri, bir sonraki notaların altına kaydırmaya çalıştım. Özbaşlık: "Dilimde, bir şarkı var" Beste: Cem Özkarslı Güfte: Füsun Palık http://tankut.sebat.net/ktm_tt.php?subaction=showfull&id=1642864036&ucat=7&template=ktm_tt& İki: Kız! Sen, İstanbul'un neresindensin? Bu bestedeki en kaba yanlışlardan birisi, çoook uzun araezgi içermesidir! Bir şarkıdaki amaç, sözel bir şeyler aktarmaktır. Oysa Ünal Narçın, bütünüyle tersiini yapıyor! Koskoca bestenin yarısından fazlasını, araezgiler oluşturuyor; yûh! İkinci kaba yanlış ise; başlığı da oluşturan dizedir. Yineliyorum: Kız! Sen, İstanbul'un neresindensin? Ya da: Kız? Sen, İstanbul'un neresindensin? Gördüğünüz gibi; orada, iki yazımkipi var. Bay Narçın ise; dil özürlülüğünden ötürü; o yazımkilerin, mîdeye indiriyor! Âffîyet olsun! Özgün bestedeki o dizenin kesit dizilimi, şöyledir: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Kız Sen İs tan bu l'un Oysa; doğrusu, şöyle olmalıydı: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Kız (Boş) Sen (Boş) İs tan bu l'un Özbaşlık: "İstanbul'un neresindensin?" Beste: Ünal Narçın Güfteler: Erol Sürül - Alazlı'nın en güzeli - Die Schönste in Bonn - A pretty girl in Bonn http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1587039609&ucat=44&template=ktm& Üç: Duydum ki; unutmuşsun gözlerimin rengini! Farkındasınız; buradaki ilk saçmalık; ilk dizenin, başlığı oluşturmasıdır; büyük rezâlet! Bu bestede de, sayısız aymazlık var! Ama ben, en belirgin dilbilimsel kesitlerinden; yalnızca bibirisine değineceğim. Sözyazarı Turgut Yarkent, mezârında dansedecek! "Duydum k; unutmuşsun..." Oradaki noktalı virgülü, sıfır eğitimli ninem bile görebilirdi! Peki; Selâhâttin Altınbaş'ın beyni, nerelerde geziniyordu?! Özgün nota akışındaki biçimi: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Duy dum ki u nut muş sun Olması gereken biçimi: Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Nota Duy dum ki (Boş) u nut muş sun Özbaşlık: "Duydum ki; unutmuşsun gözlerimin rengini!" Beste: Selâhattin Altınbaş Güfteler: Erol Sürül - Alagözler - Farbe meiner Augen - Color of my eyes http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1586090557&ucat=44&template=ktm&
  20. Loğ! 😄 Benim düşüncelerimi mi okuyorsun? Neredeyse uandığım ândan beri, bu konuyu düşündüm. 😛 Hadi, dînciler! Bekliyoruz! 🙄
  21. Önceki gün, kahkahâlarla güldürdün ben. 😏 Bugün de güldürdün; sağolasın. İyi dokundurdun bana. 😀 Unutmayalım; ben, bir şeyler yazmadan önce; en az üç kez düşünürüm. Yazdğımda ise; iki kez dahâ okurum. Ve gönderirim. Yukardaki iletiyi yazmam için; önce iki saat boyunca düşünmdüm. Ve dosdoğru söylüyorsun. Önceki yıllarda, bir kitap önerisi yayımlamıştım Ve eklemiştim: "İyi bir insân olmak istiyorsanız; Diyânet İşleri çalışanlarını gözlemleyin. Onlar gibi olmamaya çalışın; bunu yaptığınızda; iyi bir insânsınızdır." Not: Kullandığım gözlük, yine de yanıltabiliyor.
  22. Gizem dizisinde, Gizem sorar: "Bay Tankut? Kamu çalışanları, neden bu kadar çirkin oluyorlar?" Tankut, incecikten güler. "Onların çirkinliği, fiziksel değildir; bilinçaltlarındaki çirkinlikler, yüzlerine yansıyor." Evet; varoş çatlakları, çoğunlukla; çirkin olarak algılanırlar. Ama bu görüntü, onların bilinçaltını yansıtıyor. O çirkinlikler pekinleştikçe; varoş çatlağının hırçınlığı, saldırganlığı ve pervâsızlığı yükseliyor! Örneğin: Ateist-Bakış rumuzlu varoş çatlağı; iki farklı konuda, değişik yorumlar yaptı. Ancak bu yorumların; hepsi, bir-birlerini aynısı olduğu gibi; ilgili konuyla da, hiç bir ilişiği yoktur! Çünkü varoş çatlağının, özgün ve özgür düşüncesi yoktur; bu doğrultuda, fikir de üretemez! Sıırsız bir aptallığ olduğu için de; herkesi, kendisi gibi sanır; en azından, bu yöndeilerler. Örneğin; aynı iki konuda da; aynı varoş çatlağı, "toplumsal evrilim" kavramı yerine; "fetiş" kavramını kullanıyor. Ne kadar ağır biçimde saçmaladığının, hiç de farkında değildir. Müslümân ortamda doğup-büyüdüğü için; kadınları, birer vajina; erkekleri de, birer uçkur olarak algılıyoır! Yânî; bir erkek, beyniyle değil de, uçkuruyla düşünmeliymiş! Beyniyle düşünen bir erkek, eksik bir erkek imiş! Bir erkek, aslâ özgün olmamalıymış! En azından; benzer yönde algıları var! Dedim ya; varoş çatlalakları; oksimoron üretmekte, dünyâ şampiyonudurlar! Ve ardı-ardına, oksimoronlar ve salaklıklar üretiyorlar! Benzer yönde mesnetsizce yorum yapanlara değinmeyeceğim. Onların yorumlarını okudukça; üzülüyorum! Yok-yok; beni incitmiş olabileceklerine üzülmüyorum; bizim insânlarımız oldukları için üzülüyorum. Bir arpaboyu gitmekten, uzak oldukları için üzülüyorum. Son olarak; aramızda, çok özel birisi var. Ateistforum sürecinde; ondan, uzak durdum. Hiç bir iletisine, yanıt vermamiştim. O kişicik, sıklıkla kışkırtıyordu beni; umrumda değildi'! Hani; "İnsan değişmelir!" diye düşünüyoruz ya; boşu-boşuna! O kişi, hiç değişmeyecek! Kendisi, Türkiye'deki liboşların bir kopyasıdır! Aynaya baktığında; algıladığı o görüntünün, gerçek olmadığını; o görüntüyü, kendi beyninin oluşturduğunu bilmiyor! Ve ben üzülüyorum!
  23. TTT

    Müzikbilim

    Başka arabaşlıklara geçmeden önce; şu soruya, bir açıklama getirelim: Müzikbilim alanında, neden sınıfta kaldık? Bu soryu, kolayca yanıtlayabilirsiniz: "Tüm diğer alanlarda, neden sınıfta kalmışsak; bu konuda da, aynı nedenlerden ötürü sınıfta kaldık!" 12/14/2016 târihinde, bir yazı yayımlamıştım; başlığı: "Federal Parlamento'nun, kişisel başarı araştırması". http://srl.alazli.net/egitim.php?subaction=showfull&id=1481712845&ucat=22&template=egitim& Araştımanın sonuçlarına göre: "Bir kişinin dil eğitimi, ne kadar gelişkin ise; her alandaki başarıları da, o kadan pekişkindir." Bu türden kişiler; her alanda, başarılı olurlar; âile alanında; dostluklarda; toplumla iletişimde; okul ve meslek eğitiminde; mesleklerinde, ve hattâ cinsellik deneyim ve uygulamaklarında! Bizim insânlarımızın geneli; okuduklarını anlayamıyorlar; bunun nedeni ise; düşüncelerini, yazıya dökemeyenlerdir; yânî toplumun kendisi! Bizdeki dil eğitimi, hep sınıfta kalmıştır! Bestecilerimizin ve güftecilerimizin dil eğitimi, korkunç boyutlarda olduğu için; elde ettikleri sonuçlar, korkunç düzeyde oluyorlar! Size, bir sorum olsun: Nota kâğıtlarında, hiç bir yazımkipine rastadınız mı? Rastlamadıysanız: neden?
  24. TTT

    Tan Tankut'tan ezgiler

    Kimileriniz anımsayacaktır; Ateisforum'da, bir koşuk (şîr) yayımlamıştım. Onu da, bir şarkıya dönüştürdüm. Şiîrım, şöyleydi: Yâr mı tatlı; sanrın mı? Bedenimde, var bir dir; bilmem, ederi nedir! Hep kan kusturuyorsun! Söyle; bu kin, kimedir! Senin tanrın mı yüce; sen mi taparsın güce! Eğer biraz düşünsen, anlarsın pek iyice! Kendini ,aradın mı? Beynini, taradın mı? Hep inâd ediyorsun; senin nakarâdın mı! Kalmış üç günlük tinin; yok ekmeğin-zeytinin! Bu Erol Sürül der ki: 'Farkındasın derdinin!' 'Bu kadar mıydı hepsi?' deme, ey dümbeleksi! Sana, kıyağım olsun; dîndir, bir epilepsi! Tek güçtür, sevgi-saygı; dîndir, ussuz bir yaygı! Âhireti sorarsan; sakın edinme kaygı! Alktan-sevgiden öte; ne götürür kudrete? İmge kuracağına; gidiversen hâlvete? Alkı, yâre bandın mı? Yâr mı tatlı, tanrın mı? Ey kandırılmış dostum! Yâr mı gerçek, sanrın mı? Açıklama: dir: cân, rûh alk: aşk, sevdâ imge: hayâl, hülyâ tin: zamân, vakit sanrı: halüsinasyon Târih: 26.02.2017 | Bölüm: Koşuklarım Başlık: "Yâr mı tatlı; sanrın mı?" Özbaşlık: "İntizâr" Beste: Suat Sayın http://srl.alazli.net/ktm.php?subaction=showfull&id=1632480693&ucat=44&template=ktm&
  25. TTT

    Ülkenin durumu

    Bir süre önce, bir yazı yayımlamıştm. Başlığı: "Odatv, sapıklıkta direniyor!" O yazımdan bir kesit: Bu aktarımdaki Yeşiller, Kılıçdaoğlu'nun ta kendisidir!
×
×
  • Create New...