
kaşif
Members-
İçerik sayısı
68 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by kaşif
-
Evet maalesef o yazıyı ben de okudum. Acaba dedim yanlış mı anladım diye ama maalesef doğru. Bu cümleler noktayı koymuş.
-
Jadı'nın durumu çok vahim. Boş ver sen siyaseti takıl kafana göre. Siyaset senin aklına dokunuyor.
-
Aynen katılıyorum. Her satırında gizli bir İslam propagandası vardır. Bilinçaltına İslam ve ritüellerinin doğruluğunu zerk ediyor.
-
Bu tür mucizeler iman tazeleme maksadıyla kullanılır. Eskiyen mucizelerin yerine yeni mucizeler de eklenir. Hatta diğer dinlere inanan kişilerin mucizeleri bile başka dinler tarafından kullanılır. Bu mucizeleri etrafınızdaki müminlerden duyabilirsiniz. Bazen bu mucizelere konu olan şahıslar, evliya, ermiş, veli mertebesine yükseltilir. Hatta bu kişilerin mucizeleri peygamberleri bile solda sıfır bırakabilir. Kabirleri de mucizehane olarak iş yapamaya devam eder.
-
Cigi'nin astığı videolar senin bahsettiğin belgesel değil. Senin bahsettiğini ben izledim. bu tür belgeseller diğer büyük kanallarda, ama özellikle TRT'de gösterilmelidir (TRT AKP elinde olduğundan imkansız). Okullarda bu belgeseller çocuklara izlettirilmeli ki çocuklar masallara inanmasın. Ama maalesef bizde evrimi anlatan öğretmenler cezalandırılıyor. Bilim Teknik dergisi Darwini anlatılıyor diye sansürleniyor.
-
"Diğerlerinin yanında" yazdığın için ben de diğer dinlerin putlarını kastettiğini sandım.
-
Kabe neden masumdur? Zeusun ya da Afrodit'in putu daha mı cani? Put'un tanımı bellidir: Bir soyut varlığın somuta indirgenmesidir. Muhayyelin (hayal gücüyle yaratılanın) Maddeye dönüşmüş haldir. Dolayısıyla Kabe de bir puttur. Bu put yüzünden insanlar birbirlerini katletmekteler. Daha nesi masum bunun.
-
Müslümanlar'dan en çok duyduğumuz laftır: "İnsanlar İslma'dan önce puta tapıyorlardı" diye. Evet Put nedir? Bir nesnenin put olabilmesinin kıstasları nelerdir? Bir inanırın putperest sayılmasının kıstasları nelerdir? Bir insan neden puta tapma ihtiyacı duyar? Burada Müslümanlardan bir cevap bekliyoruz.
- 52 yanıt
-
- 1
-
-
Tanrı kavramı binlerce yıl önceki ilkel düşüncelerin dünyayı, çevreyi tanımlamak için ortaya attıkları kavramdır. Her insan zihninin oluşturduğu (saçmaladığı) tanrı ve diğer kavramları yanlışlamak mı gerekiyor. Bunda bir sınır var mı? Ortada 7 milyar insan zihni varsa en az bu kadar bir tanrı yaratılabilir. Sonra da bunları tek tek olmadığını mı kanıtlamak gerekir. Ateizm zaten bu tanrı saçmalığı olduğu için bir isim almıştır. Yoksa durduk yerde birileri çıkıp haydi ateizm diye bir inanç bir ideoloji oluşturalım dememişlerdir. Mesela Homo-habilisler de ateistti. Çünkü bir tanrıları yoktu, gerçeği eğip bükmüyorlardı. Gelecekte dinler ve tanrı diye bir saçmalık kalmadığı zaman kimse de çıkıp ben Ateistim demeyecektir. Normal olana dönülmüş olacaktır.
-
Troll olabilir. Adam sayıklayıp duruyor. Siz de her belli kalıplar dışında size karşı gelene hemen Kemalist bu diyorsunuz. Ben deyince zoruna mı gitti. Kürtlerin içinden ırkçı çıkmaz diyecek kadar sen de aptal değilsin herhalde.
-
En eski Kürtçe yazılmış eserler ne zaman yazılmıştır ve hangi alfabeyle? Medler Kürtse, Şarlman'ın kurduğu devlet de İngiliz'dir.
-
Sen nerede yaşıyorsun? Kafanda bir Kürt halkı sanrısı yaratıp orada mı yaşıyorsun? Silah alıp dağlara çıkmak mı demokrasi... Üniversiteyi kursun Barzani ne bekliyorlar? Feodalizmi de oraya Kemalistler getirdi değil mi? Kürtler, modern, aydınlanma devrimini yapmış, Sanayileşmiş, Sanatta bilimde zirvedeydiler ve Batıdan gelen barbar Türkler Kürtleri bu hale getirdi. Günün esprisi olmaya aday. Diğer başlıkta soruluyordu Kürtlerde ırkçılık var mı diye. Bu arkadaş numunelik işte
-
Dinlerin masal olduğu aşikar. Masallara da ancak sizin gibiler inanır. Bizde dogma yok. Merak etme. Zaman değişiyor, bizde değişmeyen fikir, kanun, kural yok. Ama sizde var. Hangisi dogma. O sözleri kulağına mı fısıldadı? Yoksa gül cemalini mi sana gösterdi? Yani illa bir şeye mi tapınmam lazım. Güneş gerçektir. Tapın diye söylemedim. İstersen değiştireyim. Bardak da gerçektir. Burnundan içeri giren hava da... Allah'ının Ay tanrıçası olduğu için mi güneşe kızgınsın? İnkar olan bir şeyi kabul etmemeye denir. Binlerce yıllık masalları gerçek sanan zavallı. Beynini biraz kullanmayı dene. Put arıyorsan namaz kıldığın istikamette en büyük putunuz yükseliyor. Ona karşı eğilip doğruluyorsunuz. Ateizm hakkında ne biliyorsun ki sen. Kitabında bile geçmez. O nedenle boşuna yorma kendini. İflas edecek sensin. Öldüğünde öldüğünü bile anlamayacaksın merak etme. Elinizde bu şirketin batmayacağının kanıtı var mı? A tabii Kuran değil mi? ne güzel bir kanıt. Zaten bu inancınızı da menfaat için yapıyorsunuz. Ya varsa? Ya gerçekten cehennem varsa orada kebap olmaktan korkuyorsunuz değil mi? İşte en büyük korkaksınız siz. Biraz cesaretiniz olsun. Düşünmekten bile korkuyorsunuz. Sizin tarifiniz belli: Olmayan topla, olmayan kaleyle ve olmayan hakemle maç yapıyorsunuz. Ve topun olamayacağını ihtimal bile etmiyorsunuz. O nedenle size saygı duyulmaz. Bilim, dogmatik düşünen, aklını ipotek ettirmişlerin hiç malı değildir. Bilim hür iradeyle, akılla, matıkla olur. Babasız çocuk doğuran masal kahramanlarıyla olmaz. Sizde bilimin gerçekliğini kabul edecek cesaret yok. Felsefe de size beş gömlek büyük gelir. Allahı, tanrıyı sorgulayamayan birisi nasıl felsefe yapar. Dikkat et dinden çıkarsın felsefe yaparken. Bilim demişken şu an yazdığın bilgisayar ve internet, tüm bu icatlardan falan faydalanma o zaman. Git mağarada yaşa. Bunlar senin tanrına karşı geliyor. Belki şeytanın işidir. Hala daha tüccar zihniyetindesiniz. Allahınız da bunu diyor değil mi? O kadar aciz bir tanrınız var ki siz olmasanız kendini savunacak ağzı bile yok.
-
Demokrasi ve özgürlük talep etmek için öncelikle birey olmak gerekir. Birey olmadan bir sürüye (aşiret, cemaat, tarikat, ırkçı-dinci örgütler vs) tabi olunca böyle ülkemizdeki gibi garabetler ortaya çıkıyor. Dinciler, cemaatçiler, tarikatçılar din kurallarının toplumsal yaşamın her yerinde uygulansın diiye laikliğe saldırıyor, baskı uyguluyor ve demokrat oluyorlar. Hatta demokrat olmakla kalmayıp ileri demokrat ve özgürlükçü oluyorlar. Kürtçüler de anadilde eğitim, özerklik, Apo'ya özgürlük diyerek tabii bunları çok demokrat yollarla ifade ederek etrafı yakıp yıkarak, molotofla dükkanları, okulları, öğrenci yurtlarını, masum insanları otobüste cayır cayır yakmaktan çekinmeyip, yol kesip eşkıyalık yaparak, kaçakçılık, uyuşturucu ticareti yaparak barışın ve demokrasinin savunucusu oluyorlar. Bu ilkellikle bir sürüye tabi olmadan yaşayamayanların özgür olması düşünülemez. Bunlar sürüleri için herşeyi göze alırlar. Ölürler ve öldürürler. Aşireti için ölen öldürenden ırkçılık beklememek olmaz. Burada onun ırkî aidiyeti aşiretidir. Aşiret sistemi bir üst kademeye çıkıp bir kavmi veya milleti temsil edebilir. Bu sefer de bunun için ölür ve öldürür. Ya da genişleyip diğer kavimleri de içine alıp din çatısı altında birleşirler. Tabii tek bir din değildir bu. Daha çok bir mezheptir. Mezhebi için bu sefer ölür ve öldürür. Irk salt etnik kimliği temsil için kullanılsa da geniş anlamda ait olduğu sürü olarak da kullanılabilir. Feodalizmin ve dinin pençesinde olanlardan özgür düşünce beklenemez. Onların özgürlükleri ancak sürülerinin çizdiği sınırlar dahilindedir.
-
Bu arada komşularla SIFIR SORUNa ne oldu?
-
Medleri Kürt yaparsanız Persleri, Farsları(bugünkü Persleri) hatta birçok Hint-Avrupa kavmini Kürt yaparsınız.
-
Anadilde eğitim mi yoksa anadil öğretimi mi olacak önce bunu belirlemek gerekiyor. Anadilde eğitim denince tüm derslerin o dilde görülmesidir. Yani fen, sosyal, coğrafya gibi dersler Kürtçe öğretilecektir. Bunu yapınca o çocuk o okuldan mezun olunca Üniversiteye girmek için gireceği sınav Türkçe ise nasıl başarılı olacaktır. Öğrenci Türkçe'ye ne kadar hakim olacaktır. Türkçe'ye hakim olmadan üniversiteye girince bir de orada İngilizce eğitim görürse iyice çorba olacaktır. Mesleki dersler de Kürtçe verilirse o mesleği nasıl icra edecekler? işe girmede sıkıntı çekeceklerdir. Kanunlar, mevzuatlar Türkçe, eğitim Kürtçe olursa buna talep de azalabilir. Tabii bu dersleri o dilde verecek öğretmen de bulmak gerekir. O dilin de bu mesleki ve bilimsel terminolojisinin oluşturulması gerekir. Bunun için de standart bir Kürtçe gereklidir. Oysa tek bir dil de ortada yoktur. Farklı lehçeler vardır ve bazen bu lehçeler arası iletişim de çok azdır. Varsa hangi lehçe neye göre seçilmiştir? Anadil öğretiminde ise sadece Kürtçe dersleri seçmeli olarak verilir. Bu diğerine göre daha kolaydır. İsteyen istediği dili ve lehçeyi öğrenebilir. Kürtçe dışındaki dillere de rahatlıkla uygulanır. Yoksa tüm ana dillerde eğitimin altından devlet kalkamaz. Tek dil olan Türkçe'nin bile bunca yıldır altından kalkamazken...
-
Ellerine sağlık cigi kardeşim. Görsel olunca daha bir etkili oluyor...
-
Buradaki masal tanımına İslamiyet ne güzel uyuyor değil mi? Ve masala körü körüne inanlar da Müslümanlar değil mi? Masala inanmayan sen bakalım aşağıda ne diyormuş. Bu apaçık gerçeğin apaçık gerçek olduğunu nasıl ve neyle tasdik ettin. Allah'ını deneye mi tabi tuttun? Ya da gözlemledin mi? Yoksa 1400 yıl önce kimin tarafından yazıldığı bilinmeyen işkembe-i kübradan çıkan ayetlerle mi tasdik ettin. Sen ancak 10 yaşından büyüklerin de masallara inanabileceğini tasdik eden bir emsalsin. Gerçeğin 180 derece zıttındasın. Kurallarını da beğenen yok zaten. Hala binlerce yıllık uydurma hikayeleri bize gerçek diye sunmaya utanmıyor musun? Gerçeği arıyorsan kafanı kaldır ve göğe bak. Orada parlayan ve uzun süre bakınca gözünü kör eden bir şey var: Güneş. İşte gerçek o. Senin tanrın, peygamberin ve masalların değil. Merak etmeyin zaten birkaç asır sonra sizi tımarhaneye kapatmaya gelen doktorlar sizi tanrıya götüreceklerini söyleyecekler. Ateizm inanç değildir. O halde saygı duyacaksın sen de. Peki senin inancının gerçekliğini kim ispat etti? Sizin sanrılarınıza saygı duyulmaz. Bir psikiyatr halüsinasyonlara saygı göstermez. Tedavi edilmeniz elzemdir. Ortada top yok ama siz kendi aranızda 1500 kale maç yapıyorsunuz. Sonra da her biriniz gol diye bağırıyorsunuz. Kiminiz de gol değil ofsayt diyorsunuz. Size top olmadığını söyleyen bizlere de kızıp, küfredip, bu kadar adam yalan mı söylüyor? Görmüyor musunuz topu, kaleyi, hakemi diyorsunuz. Biz de doğal olarak top da, hakem de, kale de yok diyoruz. Sonra da bize saygı göstermek zorundasınız diyorsunuz. Kusura bakma ama olmayan topla maç yapanlara diyecek lafı biliyorsun sen. Bilimsel terimleri ağzına alma. Yakışmıyor. Sen olmayan topunla oynamaya devam et. Bak arkadaşların seni çağırıyor. "Top arkanda atsana" diyorlar. Toplarını at da maçları yarım kalmasın. Hala aynı teraneleri sayıklıyorsun. En büyük sapıklık senin dinin. Ondan âlâsını arama. Senin peygamberinin yaşadığı bile meçhul. Git o sakala kıla tüye bir karbon testi yap sonra gel. Oxford var, Bilim de kapı gibi orada duruyor. İçeri girmek istersen kapıyı aralaman yeterli. Ama dikkat et. O kapıyı aralayınca bir tatlı esintiyle karşılaşacaksın. O esintiyi soludun mu bir daha o arkadaşlarınla top oynayamazsın. Çünkü aklına "acaba topun olmama ihtimali var mı" gelecek. Biz zaten her daim gerçeği haykırıyoruz: "Boşuna birbirinizi katletmeyin; Çünkü ortada top yok." Siz hala karşı takımlardakilerle kavga ediyorsunuz. Benimki gol, seninki ofsayt, öbürününki faul.
-
Burada demişsin ve ne dediğinden bihabersin. Sana bu yazdıkların için cevap yazdım. Ama sen anlamadan beni faşist ırkçı olmakla suçluyorsun. Türkleşen Yunanlılar var mıdır? Vardır. Yunanlaşan Türkler var mıdır? Vardır.
-
Ben kimsenin etnik kökeniyle ilgilenmiyorum. Yazdıklarımı anlamadan yorum yapma. Herkes kendisini ne olarak görüyorsa odur. Ama sen direkt etnik kökenlerinin bu olması gerektiğini söylüyorsun. Yunanlı kimdir? Onu da yüksek bilgilerinizden istifade etmek için sorayım sakıncası yoksa. Bu topraklarda yaşayan herkes yunan mı? Hititlilere, Lidyayılara ne oldu? Nerede diğer halklar o zaman. Bizans döneminde herkes yunan mıydı? Yunansa zaten Yunan=Rum olur. Bunu sen de kabul etmiyorsun. Bizans döneminde de Anadoludaki birçok kavim Yunanlaşmıştır. Türk diye bir etnisite yok diyen senle, Kürt diye bir etnisite yoktur diyenlerden ne farkın var. Onlar da Kürt yoktur; Kürtleşen Türkler vardır diyor. Sen de Türk yok; Türkleşen Yunanlılar var diyorsun. Fark ne? Her fikirleri seninkiyle uyuşmayana eline aldığın faşist damgasını vurma.
-
Her Türk, Yunan kökenli değildir; ama Türkleşen Yunanlılar ve Yunanlaşan Türkler vardır. Bu ırklar arası karışım zaten kaçınılmazdır. Türkçe-Yunanca arasındaki kelime alışverişi asırlardır birlikte yaşayan halklar için normaldir. Bugün Türkçe ile Farsça arasında da binlerce ortak kelime vardır. Madem "Türk" kelimesi etnisiteyi belirtmiyor o halde neden anayasadaki "Türk" kelimesine kafayı takıyorsunuz.
-
T.C. demedin ama sorunu ulus devletlere bağladın o nedenle öyle yazdım. Tarih oku dediğim sadece o değildi: Ekonomik çöküntü yaşamalarının sebebi bu değil. Zaten doğru dürüst ekonomi yoktu ki ortada çöksün. Saydığın ortadoğu ve kafkas ülkeleri en az 400 yıl Osmanlı egemenliğindeyken neden bu bölgeler gelişmişliğin zirvesinde değillerdi? Geri kalmışlık yeni değil asırların sorunuydu. Sen ticareti hala eski devirlerdeki gibi deve sırtında kervanlarla mı yapılıyor zannediyorsun? O devir çoktan geçti. Ticaret denizle yapılır. Limanlarla olur. Bak Osmanlı'nın ticaret merkezlerine ya da ortaçağ ve roma dönemine. Çoğu denize kıyısı olan şehirlerdir. bir kısmı da senin dediğin gibi ipek yolu, baharat yolu gibi kervanların geçtiği yerlerdedir. Ama kervanların devri çoktan bitmişti. Osmanlı döneminde bile bitmişti ya da zayıflamıştı. Bu bitişi zaten Orta Asya ülkelerinin gerilemesinden de anlıyoruz. Ve hepsi yine aynı tarihlere denk geliyor. Osmanlı'nın gerilemesinden önce Venedik ve İtalya'nın şehir devletlerine de bakabilirsin. Bunlar dönemin en gelişmiş kolonici ve denizci devletleriydi; Çünkü ortaçağda Akdeniz Ticaretin kalbiydi. Çin'den, Mısır'dan, Hindistan'dan, ortadoğudan gelen mallar Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ve diğer ülkelere giderdi. Osmanlı da bunu bildiğinden Akdeniz'e hakim olmak için Venediklilerle az savaşmadı. Sonunda hakim olsa bile, bu sefer Portekizliler ve İspanyollar Akdeniz'i bırakıp Okyanuslara açıldılar. Amerika'nın keşfi ve yeni ticaret yollarının keşfi ile artık Akdeniz'e ve Eski ticaret yollarına (Baharat-İpek yolları vb) ihtiyaç kalmadı. İtalyan şehir devletleri ve Osmanlı ekonomik çöküşe giderken, İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere zirveye çıktı. Birinci Dünya Savaşında Almanya okyanuslara açılamayan, ticaret ve sömürgeden pay alamayan büyük devlet olarak İngiliz ve Fransızlarla savaş girdi. Bu nedenle bu ortadoğu ülkeleri 20. yy 'da artık tek bir ülke de olsalar ticaretten zaten pay alamazlardı. O nedenle Cumhuriyet burada toprak reformu yaparak, sanayi götürerek feodaliteyi kırmaya çalıştı. Ama bunu tam olarak gerçekleştiremedi. Bugün bazı aklı evveller de feodalitenin temsilcileri olarak o dönemde isyan eden güruhu kahraman ilan ediyorlar.
-
Bizans devletin adı değildir. Devletin adı (Doğu) Roma İmparatorluğu'dur. O nedenle Anadolu'ya Türkler ve Araplar Diyar-ı Rum (Rumeli) demişlerdir. Burada yaşayan halka da Rum denmiştir. Rum bir kavmin, ırkın adı değil, Doğu Roma'da yaşayan insanlara denmiştir. Hatta Anadolu Selçuklularına da Rum Selçukluları denmiştir. Mevlana'ya Rumi (Romalı/Anadolulu) denmesinin sebebi Rum ülkesinden olmasındandır. Erzurum adı da yine Erzen el Rum'dan gelir. Ahiyan-ı rum da Anadolu'daki ahileri tanımlar. Selçuklular'dan sonra Osmanlılar Balkanları fethedince Rumeli adı Balkanlar için kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra zaman içinde Rum adı Osmanlı'daki gayrimüslim tebaa için kullanılmış; Osmanlı'nın son dönemleri ve Cumhuriyet döneminde de Türkiye'deki Yunanlılar'ı tanımlamak için kullanılmıştır. Rumi takvim de Roma takvimi demektir. Bu takvim Osmanlı'nın son dönemlerinde kullanılmaya başlansa da yine Roma adı yerine kullanılmıştır.
-
Bu devletleri kuran T.C. ve Atatürk mü? Osmanlıyı kim parçaladı? Biraz tarih oku. Osmanlı devleti bu saydığın ülkelerde 400 yıldan fazla hüküm sürdü. Sonuç ne oldu? Bak teşhisini kendin koymuşsun. Sanayi devrimini yapamayan, aydınlanamayan bir ülkede bu hudutlar olsa ne fark edecektir ki? Osmanlı bölünmeseydi petrol zengini mi olacak zannediyorsun? Ya da ticaret zengini? Anadolu'da hangi şehirler canlıydı mesela. Bir sayar mısın? Osmanlı'da Rumeli Anadolu'dan her daim üstündü. Bütün ilerici hareketler buradan başladı. Osmanlı'nın anavatanı Anadolu değil, Rumeliydi. Anadolu, cumhuriyet kurulduğunda virane, harabe halindeydi. Oysa elden çıkan Rumeli şehirleri daha gelişkindi. Oradaki geri kalmışlığı bile Cumhuriyete mâl etmek, ancak ya kasten ya da bilgi eksikliğinden olur. G.Doğunun sorunlarının en büyüğü kırılamayan feodalitedir. Bu feodal zihniyet şehre gelse de sürer. Adam kızını erkeklerle konuştu diye İstanbul'da, İzmir'de de öldürür. Yine şeyhine aşiretinin reisine bağlılığını sürdürür. Aşireti, cemaati, tarikatı için ölür, öldürür. Bu feodal zihniyet mevcutken orada ilerleme göremezsin.