Jump to content

Ateist Bakış

Üyeliği silinmiş kullanıcı
  • İçerik sayısı

    176
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

Everything posted by Ateist Bakış

  1. Bak senin anlama kıtlığın var. "2x2 = 5 eder" diyen birisine "Hayır 2x2 = 5 etmez, 2x2= 4 eder" demek bilimselliktir. Buradan hareketle. Tanrı vardır diyenler "2x2=5 eder" derler. Buna da Tanrı yoktur demek "2x2=4 eder demektir" Sen saçmalıyorsun. Sana daha öncede söyledim. Ateizmi bilmiyorsun sen. Zerre bilgin yok. Ateizm aklın zoyut olarak ortaya attığı BİR kavramın çarptığı BİR duvar değildir. Ateizm akıl ve bilim dışı herşeyin çarptığı BİR duvardır. Tanrı kavramı trilyonlarca akıl ve bilim dışı şeyden sadece birisi. Bu kavramla ateizmin bu kadar uğraşmasının nedeni bilime, bilimselliğe, akla ve mantığa çok radikal bir şekilde meydan okumasıdır. Bilim diyorsun, Bilimsellik diyorsun, sen bu kavramların nasıl oluştuğunu biliyor musun? Teist, Deist, Agnostik, Panteist, Budist, Hinduist vs vs ne kadar hasta varsa onlar tarafından mı oluşturuldu sanıyorsun bu anlayış? Hasta bir algı tarafından oluşturulmadı o senin dediğin kavramlar. O dediğin kavramları oluşturan şey SAF VE KATIŞIKSIZ GERÇEKLİK ALGISI'dır yani teistlerin taktığı isimle ATEİZM'dir. Bu nedenle TARTIŞILAMAZ. Senin bu konuya sunduğun sunacağın herşey ancak senin Ateizm hakkında en ufak bir anlayışa sahip olmadığını gösteriyor. O zaman da şu soru kalıyor ortada: - Bilmediğin, deneyimlemediğin şey hakkında ahkam kesmenin hem de bu kestiğin ahkamın Ateistler aleyhine fikirler içermesinin manası nedir? Sen beni en az "ateistler kendi annenizle seks yapıyor musunuz?" diyen bir teist kadar sinirlendiriyorsun. Bilmediği bir şey hakkında ortaya bir sürü şey atan adamda iyi niyet bulunmaz.
  2. Dünyada herkes ateist değil çünkü insanların algıları bozuk. Rahatsız. Hasta.
  3. Ben de bunu anlatmaya çalışıyorum. Ateizmin tartışması olmaz. Bilim ve bilimselliği yaratan güç zaten ateizm. Saf ve katışıksız bir gerçeklik algısı referansı olmadan bilim yapılmaz, bilimsellik de olmaz. İşte o saf ve katışıksız gerçeklik algısını inşaa eden şey ateizmdir. Ancak insanların %99'unun hasta olması nedeniyle bilim ve bilimselliği maniple ediyorlar. Senin gibiler de bu maniple edilmiş bilim ve bilimselliğin kurbanı oluyorlar. Felsefi dayanakların hatalı ve algısı bozuklara dayanıyor.
  4. Gerçeğin ifade özgürlüğüne ihtiyacı olmaz. Benim herhangi bir gerçeği ifade etmek için ifade özgürlüğüne ihtiyacım yok. Örneğin "2+5 işlemi 7 eder". Bunun için ifade özgürlüğüne ihtiyaç yoktur. Çünkü 6 ettiğini sanarsan aç kalırsın. Hesapların karışır. Hayatını yaşayamazsın. İfade özgürlüğüne ihtiyaç yoktur bunun için. Ama zırvalar için vardır. Görüş nedir yahu? Fikir nedir? Fikrin geliyorsa sonuca ulaştır, kanıtlarını sırala, gerçeklikle birbirlerine hiç kimse gedik bulamayacak kadar girsin. Bu sonuç sonra sen ifade etme gereksinimi duymadan da kendini gösterir. Ama yalan yanlış şeylerle sonuca gidersen, sonucun kendini göstermez. Göstermediği için de aynen küçük çocuk gibi "benim ifade özgürlüğüne ihtiyacım var" yani "ben bir şey saçmalamak istiyorum" dersin. Ayrıca metafizikle alakam yok benim. Olmayan bir şeyi itham ediyorsun ve sonra sana küfredince de laf salatası yapıyorsun. Biraz onurlu ol. Diğer bir konu ise, Senin inanç nedir bilgi nedir diye el alelemin yorumlarını ezberlerken ben bunların ayrımlarını kendime özgün şekilde yapıyordum zaten. İnanç denilen şeyi iyi bilen biri olarak ben neyi bildiğimle neyi bilmediğimi çok iyi anlayacak kapasitedeyim. Bunu onlarca testten geçirecek kapasitedeyim. Bu tür ithamlar yapma. Zorla yazılı terör talep etme kendine.
  5. Gerçekler diktatördür. İster hoşuna gitsin ister gitmesin. Sen "2x2=4" sonucunu istediğin kadar protesto et. "Ne kadar da dediğim dedik adamsın" "Çok gaddarsın" "Demokratik değilsin" de gez... Ne değişecek ki? Evreni patlatsan değiştiremezsin. Ne zaman haklı olursun biliyor musun? İki kere iki dört etmediğinde haklı olursun. Gerçeklikte herşey tektir. İnsanlar içerisindeki algısı bozuklar rahatsızlıklarını ifade ederek yaşadıkları için size gerçeklikte çok açılı bir şey varmış gibi gelebilir. Aynen rahatsızlık çeken birinin inlemesi ve bağırması gibi.
  6. Senin sorun yanlış. Yanlışlığını anlatıyorum. Dijital görüntülerde en küçük parçacıklara, birimlere piksel denir. Ateizm piksel ile piksellerden oluşan resim arasında zoom yapabilen bir makinedir. Bu algı seviyesi böyle çalışır. İrdeler. Yalanı, mesnetsizliği tespit eder. Çünkü pikselden görüntüye olan süreci hem zoom in hem de zoom out yapacak bir düzenektedir. Bu verdiğim örnekle kıyaslandığında senin sorun "piksellerin, piksel standartında olduğunu ortaya koyun" veya "piksellerin doğru işlevlere sahip olduğunu ortaya koyun" gibi duruyor. Ve bu soru bir güçlü ateist için sadece sinir bozucu değil, nefret de yaratıyor. Ateizm gerçekliktir. Mesela Güneş Ateisttir. Çünkü Gerçeklik ile arasında bir uzantı yoktur. Var olmayı katışıksız ve net bir şekilde gerçekleştirmektedir. Gerçeklik ile bu gerçeklikteki varlığı arasındaki her türlü alışverişte bu alışverişi değiştiren bir aracı bulunmaz arada. Ay, gezegenler, yıldızlar, enerji, ışık ne varsa hepsi aynı şekilde Ateisttirler. İnsanın varlığı ile gerçeklik arasındaki alışverişte (var olunan her nano saniye devam eder bu) bu alışverişi değiştiren hastalıklar vardır. İnsanların büyük çoğunluğu bu hastalığın pençesindedir. Ancak çok küçük bir kesimin varlığı ile gerçeklik arasındaki alışverişte katkı maddeleri ve bozulmalar olmaz. Aynen güneşte, ayda, gezegenlerde, yıldızlarda vb olduğu gibi gerçeklikle varlıkları özdeştir. Aradaki alışverişi bozan katkı maddeleri ve virüsler olmaz. Bu durumu anlamana imkan yok. Çünkü senin de gerçeklikle arandaki alışverişte katkı maddeleri ve virüsler var. Mesela yukarıdaki yazın. Bana soruların. Bırak ateizmi anlamayı, en ufak bir canlandırma gayreti bile görünmüyor. Güçlü Ateistler ayrı bir türdür. Biyolojik olarak Homo Sapiens olabiliriz. Ancak bilişsel olarak bizler farklı bir türüz. Sana benim yapacağım her türlü açıklama anlaşılamaz olacaktır. Çünkü benden çıkan mesajı bozuk algın değiştirerek okuyor. Nasıl hiç köşesi ve kenarı olmayan bir üçgeni hayal edemiyor ve anlayamıyorsan, bu algıyı da anlayamazsın. Sorduğun soru sanki çoktan seçmeli şıklar içerisinde tercihe bağlı olarak bir renkmiş gibi yapıyor ateizmi. Yani mavi rengi tercih etmişiz gibi. Ateizm mutlak olandır. Gerçek olandır. Sorun sizlerde. Seni temin ederim ki sizlerde.
  7. point of view  1. a specified or stated manner of consideration or appraisal; standpoint: from the point of view of a doctor. 2. an opinion, attitude, or judgment: He refuses to change his point of view in the matter. 3. the position of the narrator in relation to the story, as indicated by the narrator's outlook from which the events are depicted and by the attitude toward the characters. Yukarıdaki tanımlara dikkat edersen bakış açısı diye tabir edilen şeyin bir saçmalık olduğu ortaya çıkar. Ne yani? "Su, iki hidrojen bir de oksiyen molekülünden oluşur" veya "bir karenin iç açılarının toplamı 360 derecedir" gibi gerçekler birilerinin pozisyonuna göre değişime mi uğruyor? Bu ne saçma bir şey? Bakış açısı kullanıyorsa birisi o kişi bilgiden kopmuştur. Bilginin olduğu yerde bakış açısı olmaz. Bu bağlamda bir Ateist suni ve bilgiden yoksun hastalıklı insanların ürettiği gündemlere bakış açısı sahibi olamaz. Ateist bilgi sahibi olur. Bilgi sahibi olmayanlar veya mevcut bilgi hoşlarına gitmeyenler ise bir kavrama yönelik kıçlarından bir tutum uydururlar. Ona da bakış açısı derler. Yalandır. Bak, Bilimde, bilgi dahilinde bulunan konularda ayrı düşünce diye bir şey yoktur. Sen 2 kere 2 hakkında ayrı bir düşünceye mi sahipsin? Veya "dünya güneşin etrafında döner" ifadesinde ayrı bir düşüncen mi var? Buna imkan var mı yahu? Eğer bir noktaya, ifadeye yönelik iki farklı düşünce çıkıyorsa o nokta veya ifade hakkında taraflardan biri veya her ikisinde de eksik veya yanlış veri var demektir. Gerçeklikte iki sonuç olmaz. Diyemezsin. Teizm karşıtı olan herkes sağlıklı, saf, katışıksız ve temiz gerçeklik algısına sahip değildir. Bu algıya sahip olanlar sadece ve sadece güçlü, pozitif ateistlerdir. Bunun nedeni de, sanrılar, dogmalar, ihtimaller vb tüm unsurların tükendiği yer pozitif güçlü ateizmdir. Mesela bir negatif ateist. Sağlıklı bir algıya sahip değildir. Hastalık taşır. Çünkü tanrı kavramı uzak da olsa ihtimaller dahilinde tutulur. Bu da hastalıktır. Aynı şekilde Agnostik, Deist, Panteist, Teist, Budist, Hinduist vb hepsi hastadır. Tanrının var olduğuna inanmamak ifadesi yanlıştır. Tanrının var olmadığını bilmek olacak doğrusu. Çünkü inanmak veya inanmamak davranışları aynıdır. - İnanmak: Bir şeyin doğruluğunu kanıtlayıcı yeterli bilgi OLMADIĞI HALDE, o şeye karşı benimsenen kabul veya red (inanmamak) şeklindeki zihinsel bir tutumdur. Buradan da göreceğin üzere Tanrıya inanmıyorum, tanrının var olduğuna inanmıyorum vb gibi ifadeler YETERLİ VERİM YOK ANCAK BU SONUCU TERCİH EDİYORUM anlamına geliyor. Bilginin olduğu yerde tercihler olmaz. Açıkçası Güçlü ateistler kendi aralarında pek ihtilafa düşmezler. Gerek yanlışa olan sert tutum, gerekse diğer zayıf algılı ateistleri uyarma vb konularda hem fikirdirler. Ancak günümüz Ateizminde Güçlü ateistlerin oranı %5 civarı falan. %95'lik bir kesim halen daha Agnostisizm kategorisine sokulabilecek düzeyde bir şeyler içeriyor bünyelerinde. Bu bağlamda evet diyebiliriz. Güçlü Ateistler büyük uzlaşma içerisindedir. Özellikle de dogmalarla mücadelelerindeki sertlik ve şiddet konusunda. Hayır. Ateist algı diye bir şey var. Bu algı seviyesinde herşeyi ama herşeyi olduğu haliyle görürsün. Nasıl matrix filminde neo etrafına bakınca kayıp giden yeşil kodları ve harfleri görüyor? İşte öyle bir seviye bu. Herşey bilgi dahilinde açıklamayı kendiliğinden buluyor. Görüş alanına bir cisim yuvarlandığında onun orasını burasını inceleyip nereye ait olduğunu otomatik olarak yerleştiriyor algın. Ve süreçler bilinçleniyor. Hasta algılı tüm insanların çırpınışlarını ve pislikte yokoluşlarını görüyorsun. Pislik yaratmalarını görüyorsun. Kullanmayı bilmediği halde arsızlık ve şiddetle otobüsün koltuğuna oturmalarını ve kaza yapmalarını görüyorsun. Dünyayı ve yaşamı mahvedişlerini görüyorsun. Bu öyle bir şey ki, aynı oranda bir tehdit olması durumunda dünyanın tüm polisleri ve askerleri şiddet kullanmasına rağmen bizlerden saygı ve iyi niyet göstermemizi bekliyorlar. Otobüsü kullanmayı bilmeyen bir adamın koltuğu zorla oturup senin ve ailenin hayatını tehlikeye atması durumunda ne yaparsın? Şiddetin doruğunu uygularsın. Hem de haklı olarak. İşte güçlü ateizm böyle bir şey. Yaşamı olduğu gibi görmek, kafanın içinde dogmalardan gelen tüm senaryolardan arınmış halde tüm bu yaşantıyı deneyimlemek farklı bir şey.
  8. Etrafta çok duyulur bu... İfade ve düşünce özgürlüğü şeklinde uzatılır. Veya bazen inanç özgürlüğüne kadar götürülür bile. Yani kısacası "birilerinin bir mesajı gerek tabiattan kendisine verilen araçlarla (ağız, el, vücut vs ne ise) gerekse sonradan üretilen araçlarla kendinden başka, kendisinin kullandığı araçların alıcılarına sahip kişilere lanse etmesi" Düşünceyi katarsanız da tanım pek değişmez. Çünkü düşünce lanse edilmedikçe pek kimse bilemez. Bu ilk bakışta çok iyi bir şeymiş gibi görünüyor. Ancak bu özgürlük esasında yalan veya yanlışı lanse etme amacıyla düşünülmüş bir paravandır. Çünkü doğru ve gerçeğin ifadesi yani lansmanı için özgürlüğe gerek yoktur. Kısaca dersiniz ki "iki kere iki dört eder arkadaş, işte bu da işlemi" İki kere iki işlemi hayat çarkında bir yerlerde her gündeme geldiğinde o dört eder. Dört ettiğini ifade etmek, lanse etmek için özgürlüğe ihtiyaç yoktur. Önüne ne bariyer, ne duvar koyarsanız koyun deler, parçalar, toz eder geçer. Ancak, yaşadığımız gezegendeki farkındalığının farkında olan canlı türü olan insanların %99'u hastadır. Bu hastaların bir mesajı ifade veya lanse etmesi için bazı gerçeklik kurallarını yıkması gerekir. Örneğin melek diye bir varlık ifade eder, lanse eder ve gerçeklikteki biyoloji kanunlarına, görsel analize, fizik kurallarına, kimyaya, kısacası tüm kurallara karşı gelir. Bu kurallar aslında insan mantığında asla ve asla, kesinlikle bu kişinin yakasını bırakmaz. Sonuna kadar zorlar. O kişinin bu ifadesini veya lansmanını yokedene kadar gerçeklik kuralları takip eder ve peşini bırakmaz bu ifade ve lanse yapan kişinin. Ve onu köşeye sıkıştırır. İşte gerçeklik kurallarının köşeye sıkıştırdığı bu kişiye o sıkıştığı köşeden çıkarmak için bir süper güç koşar gelir. O süper güç, büyük bir yüzdeyle ifade ve düşünce özgürlüğü olur. Veya isim değiştirir inanç özgürlüğü diye görünür. Fikirlerin beyanı olur. Ve o süper güç köşeye sıkışmış adam ile onu kovalayan gerçeklik kuralları arasına girer ve gerçeklik kurallarına "hey ne yapıyorsun? bu kişinin fikrini düşüncesini ifade etmeye hakkı var! yapma buna bir şey, bırak ve git. doğru olan budur!" der. Gerçeklik kuralları da bu hakka saygı göstermenin doğru olduğunu düşündüğünden bırakır yakasını ve arkasını döner. İşte tam arkasını döndüğü anda süper kahramanımız ifade ve düşünce özgürlüğü ile köşeye sıkışmış adam ellerindeki bıçakları gerçeklik kurallarının sırtına saplar ve orada kanlar içinde ölmesini izler. Ve gerçekliğe aykırı ifade ve lansmanların takibi yapan güçler böyle yavaş yavaş azalır. İşte böyle büyük bir saçmalıktır ifade özgürlüğü... Yalan söylemek ve yanlış ifade ve lansmanlarda bulunmak için hasta insanlar tarafından uydurulmuş bir saçmalıktır. Hasta adam kendisini başka nasıl dinletebilir ki?
  9. Bu kadar yazıyla ne anlattın? Arabın toprağına dönüp yerlere kapanan, Arabın dilini duyunca hazırola geçen, Arabın ıslığını duyunca yerlere kapanmaya koşan, Arabın diliyle doğan, Arabın diliyle ölen, Arabın çizdiği şekilde toprağa giren sen bana ne anlatıyorsun?
  10. Bu sıralar çevrede yoğun bir Ateizm'in tanımına yönelik muhabbetler dönüyor. Öyle ki, Ateist olmayanların yaptıkları tanımlar havalarda uçuşuyor. Bu tanımlara güya bazı sözde Ateistler de olur diyorlar. Sırf isimden dolayı Ateizmi sadece Teizme indirgeyenler var. Baştan söyleyeyim bu yanlış. Bu bir yalandır. Bunun da kıs ispatını bir cümlede veriyorum: - Büyücülük ve batıl inançlar Teizm ile alakalı değildir. Bu tür saçmalıkları yazanlar en azından bir çocuğunun bile farkedebileceği şu yukarıdaki hususa dikkat edemeyecek kadar aptallar veya her zaman olduğu gibi bu konuda büyük sistematik bir saldırı yapılıyor. İlk önce bu bilinç durumunu açıklayalım. Bilindiği üzere tüm yaşayan bilinçler içerisinde insan bilinci (zihin de diyebiliriz) diğer tüm bilinçlerden farkındalığının farkında olması nedeniyle ayrılır. Yani insan kendi kendinin de gözlemcisi ve yorumcusu olabilir. Ancak insan bilinçlerinin %99'unun, bu diğer canlı türlerindeki bilinçlerden ayrılan özelliği nedeniyle, gerçeklik ile olan etkileşimlerinde rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bu rahatsızlıklar, algılanan verilerin işlenmesi sırasında bazı maddesel gerçeklik öğelerine "zihinsel" olarak maddesel gerçekliğin kurallarını ihlal eden katkılarda bulunma şeklinde gösterir kendini. Temelde tüm bu rahatsızlıkları yukarıdaki gibi gerçekleşir. Ancak insan bilinçleri arasında rahatsız olmayan bir grup vardır. Bu grubun ait olduğu bölge rahatsız insanlarca "ATEİZM" olarak tanımlanmıştır. Ve her ne kadar Ateistlerden bazıları bu tanımı olduğu gibi kelime anlamıyla kabul edecek kadar aptal olsa da, aslında bu tanım bir bilimsel tanımlama değildir. Bu bir lakap takmadır. Yani dünnyaya hakim olan RAHATSIZ insanların, kendilerindeki özelliği paylaşmayan adama söyledikleri bir söz. Aynen Fenerbahçelilerin kendi takımlarından olmayanlara "Fenerbahçeli Olmayanlar" demesi gibi. Kısacası bize takılan ATEİST lakabı kısaca "BİZDEN OLMAYANLAR" anlamındadır. Bu hususu ilk önce net belirleyelim. Gelelim Esasında Ateizm ve Ateiste. İnsan bilinçleri arasında algılanan verileri işlerken maddesel gerçeklik kurallarını ihlal etmeyen azınlık bir grup vardır. Bu grup diğer hasta olanlar gibi kafalarında, algıladıkları herşeye kattıkları bir boya veya katkı maddesi içermezler. Dolayısıyla algıladıkları verileri işleyerek ortaya çıkarttıkları ürünler madde gerçekliğinin aynısı olur. Bu saf, katışıksız ve temiz bir gerçekliklik algısıdır. Herhangi bir teizm vb kavramla alakası yoktur. Her GERÇEK, GÜÇLÜ Ateist; SAF, KATIŞIKSIZ VE TEMİZ BİR GERÇEKLİK ALGISINA SAHİPTİR. Özellikle Ateizme yeni adım atmış genç arkadaşların kendilerinin HASTA TEİSTLER tarafından tanımlanan bir isimden ibaret olmadıklarını bilmeleri laızm. Gerçek Güçlü Ateistler (SAF, KATIŞIKSIZ VE TEMİZ BİR GERÇEKLİK ALGISINA SAHİP BİREYLER) insan bilinçleri içerisinde aklı başında tek gruptur. Gerçeklik algısı eksiksiz olan tek grupturlar. Bunu koruyun. Suni ahlaki baskılara aldanmayın. Rahatsız birisinin ne kendisi ne de yaptığı eylemler herhangi bir değere sahip değildir. Mevcut rahatsızların çok olduğu bir dünyada bunlar tarafından koyulan kanunlar ve hak anlayışları yanlıştır. Etik anlayışları yanlıştır. Özellikle Ateist olarak herhangi bir ahlaki yapı için ben de etik bilimine çok sarılmaya çalıştım. Ancak o bilimi oluşturanların tamamı da rahatsızlardandır. Çünkü Ateist algıda etik yoktur. Empati vardır. Bilgi vardır. Ve bilgi ile empati size gerçeği gösterir. Bir insanın yanlış bir önermeyi doğal veya suni iletişim araçlarıyla yaymasına izin veren kurallar yanlıştır. Ve yanlışın yaşama hakkı yoktur. Kısaca, Ateizm, gerçekliğin tek doğru algılanış şeklidir. Hastalıklar içerisinden Tanrı gibi küçük bir detaya bağlı değildir.
  11. 1- Eşeğe eşek demek hakaret değildir. 2- İfade ettiği herşey gerçeklikte kendine kanıt ve doğrulayıcı bulan benim. Sen değil. Dolayısıyla söylemlerin gerçekten bir halta yaramaz. Ben senin lüzumsuz, yalancı ve yalanları için her haltı yapabilecek kadar düşkün biri olduğunu biliyorum. Benim bunca yazım var. Bunca yazım ve bu kadar yıllık hayatımda gerçekliğe uymayan (yani maddi olarak kanıtlanamayan) bir tek söylemim yok. O yüzden ne dersen de, şeyimde olmaz. (Bu cevabı da sana değil, senin zihniyetine karşı güçlü ateistlere bir referans olması için yazdım) Bundan 2 bin yıl sonra tarih kitaplarında sana kıçıyla gülecekler. Aynen bundan 2-3 bin yıl önce adam mumyalayıp, günün birinde ayağa kalkacağını sanarak yanına eşyalar koyanlar, gökyüzüne ruhların çıktığını sananlar gibi. Ve o zamanlar senin için kullanılacak kelimeler, doğruluğunu sandığın şeylere olan tepkiler, ana avrat küfredilmekten daha ağır sözler olacak. Kafasının içindeki herşey beş para etmez bir soytarı olacaksın yahu. Aşağılanmada ve onursuzlukta bundan daha ötesi var mı? Haddini bileceksin. Tarihin soytarısı. İsterse 100 bin yıl, 1 milyon yıl geçsin. Gerçeklikte kendine referans bulan şeylerle ilgilendiğimden benim onurumu ve şerefimi hiçbir bilinç zedeleyemez. Gerçekten bir oyuncaksın. İşin tuhafı ne biliyor musun? Sen safsın. Düşünsene yahu iki satır yazı ve iki üç kelime ile yerlere kapanıyorsun. Papağan gibi bir şeyler tekrarlıyorsun. Dayanak ne? - Oğlum bak allah var böyle yapmazsan yakar. Bir de "de ki allah var" diyen bir kitap. Bu halinle gelmişsin bir de benim seni adam yerine koymamı bekliyorsun. Geç bu işleri soytarı.
  12. Minareye koala gibi tutunacak mısınız? Hem amacın ibadet olsa evinde de kılarsın ve sadece cuma namazı için bir düzgün salon yaparsın. Ama amaç ibadet değil. Meydan okuma. Benim için ifade özgürlüğü yoktur. Eski yazılarıma bakarsan görürsün. Doğru harici şeyler ifade edilemez. Dolayısıyla benim gözümde sen cidden rahatsızsın. Sadece sen değil. Bu gezegendeki insan türünün %99'u. Kendi hayali zencinin kucağına kendin otur. Öyle bir ifade özgürlüğü yok. Öyle bir şeyi ifade etmeye yeltendiğin anda yokedilmelisin. Bunu açık açık diyorum. Gerçek ve doğru harici şeyler yaşatılmamalı. Zencin ve sen zamanın kıvrımlarında saçmalık olarak kaldınız. Dışkı gibi.
  13. Müslümanlar kendileri kazdılar bu kuyuyu. Minaresini yasaklamayı, karikatür çizmeyi vs adamlar düşmanlık algılayıp sağa sola saldırırsalar olacağı buydu. Daha bu başlangıç. Hristiyan terör örgütleri çıkacak (zaten var). Öyle El-Kaide, Hizbullah yok bilmem ne tarikatı vs isimlerle ortalıkta ali kıran baş kesen gezerseler bu böyle yumak yumak büyür kafalarını yarar. Hristiyan terörü korkunçtur. Bunu tarihten görebilirsiniz. Korkunçluğu terörün teknoloji ve yaratıcılığı da içermesindendir. Yani bir müslüman uçağı kaçırıp koltuğuna oturuyorsa, bir hristiyan terör zihniyeti o koltuğa oturmaz. Başka teknolojik aletlerle o uçağı amacı için silah yapmaya bakar. Bu kötülük kapısını açan bu medeniyet düşmanı islam dünyası şimdi bedelini ödemeye gelince süt dökmüş kedi ve mağdur oluyorlar. Sen ortalıklarda "benim minaremi nasıl yasaklarsınız ulan?" diye gezerken dost edindiğini mi sandın? Alın şimdi. Durdurun bakalım nasıl durduracaksınız.
  14. Külahımı göndereyim de ona konuş. Daha noktalama işaretlerinden, imladan habersiz ucuz bir müsvedde ancak benim külahımla muhatap olabilir. Kaldı ki, okuduğunu anlamaktan da acizsin. Irkçılıkla yazımın uzak yakın alakası yok. Yalan söyleyip adilik yapma. Hadi şimdi geldiğin pisliğe geri dön.
  15. Dostum burada mantık yürütülmüyor. Sen hayatında bir psikopatla karşılaştın mı? Konuştun mu? İnsan öldürme davranışında bulunabilecek bir adamla yan yana geldin mi? Gelmedin. Burada ben mantık yürütmüyorum. Ben bu tür adamları biliyorum. Ayrıca katil sınıflandırmasında Oslo'daki olayı gerçekleştiren kişiyi seri katil diyemezsin. Adam yaptığının yanlış olduğunu bildiğini ancak suçlu olmadığını beyan ediyor. Yani herif bunu bir araç olarak kullanmış. Ölenlere kişisel kini yok. Ölenleri öldürmek için öldürmedi. Ölenleri başka bir şey için öldürdü. Onun mantığında düşünürsen; o adam masanın sallanan ayağının altına bir şey sıkıştırmak gerek dedi (kendince). Kendi masası sallanıyordu. İşte tuttu bomba, makineli tüfek, cesetler, şok, kan vb bir karışımla masanın sallanan ayağının altına bir şey sıkıştırdı. Şimdi masası sallanmıyor ve mutlu (kendince) Yani Norveç örneğin yanlış. Norveç olayı bir terördür. Terör cinayet sınıflamasına sokulmuyor. Ayrı birimi ve uzmanlığı olur. Kaldı ki bence sen bana yazdığın gibi davranıyorsun. Mantık yürütmeye çalışıyorsun. Halbuki elindeki veriler hep söylenti.
  16. Şimdi ne alakası var denilecek. Anlatayım: Dünya üzerinde, sivilizasyona karşı, devlet gibi oluşumlara karşı meydan okuyan tek toplum müslümanlardır. Bunun nedeni bulunulan ülkede medeni kanunlar olsa bile Kuran denilen dogmanın kanunlarının bu medeni kanunlardan öncelikli sayılmalarıdır. Kuran denilen dogmanın kanunlarıyla medeni kanunların çatışması durumunda toleranssız olarak medeni kanunları Kuran denilen dogmanın kanunlarına feda eder herkes. Ve zerre tereddüt etmezler. Bu nedenle dünya genelinde müslümanların hoşlarına gitmeyen veya dinlerine dokunan bir şey ortaya çıktığında müslümanlar illaki %100 olarak bulundukları yerdeki medeni kanunları ayakları altına alarak tepki verirler. Bu kimi zaman bir bomba patlatmak olur, kimi zaman eline silah alıp devletin veya halkın belirli bir kesimiyle mücadale etmek olur, kimi zaman da kalabalık çoğunluk gücüyle yoketmek olur. Ancak şu bir kesindir ki islamın, dolayısıyla müslümanların medeniyete zerre saygıları yoktur. Zaten medeniyetle ilgili islami yayınlara bakarsanız bunu açıkça görürsünüz. Şimdi gelelim neden İslam sorumlu bu olaydan konusuna... Çünkü saldırgan medeniyetin kurallarının hoşuna gitmediği bir durum olduğunda ihlal edilebileceğini tek bir kaynaktan öğrendi: - Saldırgan bunu doğrudan müslümanların medeniyetle olan mücadelelerinden kopyaladı. - Teröre neden olan medeniyete başkaldırış davranışından beslendi. - Ve en önemlisi de saldırıyı tamamen islami terör örgütlerinin davranışından kopyaladı. (özellikle Çeçenistandaki teröristler - eminim bu kullandığım ve terim "çeçenistandaki teröristler" ifadesini bile kabul etmiyorlardır bunu okuyan müslüman arkadaşlar - metro patlatmak o kadar doğal oldu ki onlar için) Şimdi sormak lazım... Müslümanlar medeniyetle savaşmasaydı, kendi kuran dogma kitapları için insanlığın erişip edindiği tüm hukuk kurallarını çöpe atmaya hazır olmasaydı bu adam bu eylemi yapar mıydı? Üstelik eylemi müslümanlara tepki için yapmış. Yazık. Çok yazık...
  17. Ne saçmalıyorsun sen yahu? Psikopat kelimesinin anlamısenin günlük hayatında kullandığın anlamda değil. Emir alan askerleri ne demeye örnek veriyorsun? Vatanseverlik vb duygular altında yapar öldürmeyi. Kendi keyfi yoktur. Psikopat değildir. 500 kişiyi de öldürse emirle yapar. O yüzden bu saçma örneği geç. Psikopat zaten öldürmekten zevk alır. Çünkü öldürme aktivitesi televizyon izleme, sinemaya gitme vb gibi aktivitelerin yerine seçilmiştir.
  18. Hem diğer katil grupları senin çizdiğin senaryoya uymuyor ki. Yani bir tetikleyici ile spontane adam öldürenler ikili hayat sürmezler ki. Sürseler bile bu kayda değer olmaz ki. İkili hayatı sürdürebilen tek grup seri katiller.
  19. Arkadaşım. Sen seri katillerle başladın konuya. Ve seri katillerin tamamı psikopattır. Konuyu başka türlü başlatıyorsun, ondan sonra cinnet geçirip öldürenler, kocasını öldürenler vs genişletiyorsun. Seri katiller hastadırlar. Zaten idamları yasaklanıyor artık yavaş yavaş. Çünkü herifin kafasının içinde bir adamı kıtır kıtır kesme ile ekmek doğrama arasında fark yoksa herhalde bu onun suçu değil.
  20. Psikopat pişmanlık duymaz. Sen şu ana kadar yağda kızartmak için tavaya kırdığın yumurtalardan pişmanlık duyuyor musun? Psikopat adam öldürmeyi yağa yumurta kırmak gibi bir şey biliyor. Aslında adamların suçu değil bile bu. Bu bir hastalık. Ayrıca şunu unutmamak lazım. Burada da yalancı paradoksu gibi bir durum söz konusu. Bizler bu tür psikopatların varlıklaırnı ancak ve ancak kurallaır ihlal ederlerse, adam öldürürlerse görürüz. Yani ortada öldürmeye, şiddete meyili olmayan bir sürü insan var ama biz ancak onlar suç işlerse onları bulabiliriz (o da eğer yakalayabilirsek)
  21. Her zaman belli etmemesi için sessiz, sakin ve kendi halindeler ya. Evden çıkıp, markete gidip, merhaba diyip, ekmek alıp, evine dönmeyi yapar. Bunu filimde de görür zaten. Ama o markette ekmek alırken marketçiyi birisi bıçakla rehin alsa, boğazına silah koysa ve "ya ekmeğini ver ya da marketçiyi keserim dese" bocalar. Ekmekle insan yaşamı arasında empati eksikliği hastalığından dolayı bağlantı kuramaz. Ekmeğini seçer Bu bir hastalık. Anlamıyor herif. Şimdi sen evinde bir pazar günü bıçağı eline alıp elma soyma fikrini uygulamaya girişirken ne hissedersin? Ne düşünürsün? Dünyanın en normal şeyi değil mi? İşte o tür adamlar için bir pazar günü bıçağı alıp 4-5 kişiyi kuşbaşı doğraması da kafalarında senin elma soymandaki algın gibi. Normal.
  22. İyi insan değil de, kendi halinde demen gerekiyor. Bu seri katillerin çoğunda psikopatinin doruk noktası vardır. Psikopati empati eksikliğinin doruk noktasıdır. Aslında çoğu insanda az çok vardır bu empati eksikliği. Kaldırımda, yürüyen merdivenlerde, insanlar farkedersiniz. Diğerlerini düşünmez şekilde pozisyon alırlar veya yürürler. Halbu ki akıllarının ucundan bile geçmez birilerine bir rahatsızlık verdiği. İşte bu küçücük empati eksikliğini bin ile çarp. Öyle ki, birinin elini testere ile keserken o elini kestiğin kişiye rahatsızlık, acı, verdiği aklına bile gelmiyor veya gelse bile bu çok küçük bir kural ihlali gibi algılanıyor. İşte seri katillerde olan bu. Onlar da bunun kendilerinde olduğunu iyi bildiğinden şablonla hareket ederler. Aynen kitaptan tarif okuyup yemek yapar gibi günlük hayat yaşamaya çalışırlar. Bu saydığım durumdan muzdarip çok insan var. Yani birilerini kıtır kıtır doğramayı normal bir şey algılayacak akdar empati eksikliğinden yoksun insanlar. Ama öldürmeye meyilli olmuyorlar hepsi. Empati eksikliğiyle yaşıyorlar. Aynen psikopat gibi. Ama öldürme meyili çıktığında psikopat olarak sınıflandırılıyorlar. Aşırı derecede düzenli, üstüne başına titiz, robot gibi yürüyen (salına salına serbest yürüyüş değil), konuşması çok aşırı yavaş ve yanıtları geç ve de en önemlisi titiz, temiz, düzenli göründüğü halde evini ve özel hayatını saldırganlık derecesinde gizleyen ve örtmeye çalışan biri varsa o adam veya kadın hastadır. Öldürme meyiline göre psikopat veya empati eksikliği hastası diyebiliriz. Özetle. Etrafında sevilmezler. Etrafa kitabına göre uyum sağlamaya çalışırlar. Bu da onları nötr yapar. Nötr insanlar (yani kendi halinde) iyi sınıfına dahil eidlirler.
  23. Çağ içindekiler ve çağ dışındakiler. Kesin bilgi ve kesinlik belirtemeyen herife bakın siz İş tartışmaya gelince kesin şeylerden bahsediyor. Ben senle daha fazla muhabbet etmeyeceğim. Sana 2 tavsiyem olacak. 1- Ateizmi bir kez daha oku ve öğren 2- Materyalizmi tüm boyutlarıyla anlamaya çalış. Sen gerçekten rahatsız bir bilinçsin. Bu mesaja cevap yazmayabilirsin artık çünkü ignore listesine ekledim seni. Yani yazdığın mesajı görmeyeceğim.
  24. Anlaşılıyor niyetin. Bunlar senin bahsettiğin şekilde olmuyor canım. (sen yanlış yönlere ve boyutlara çekiyorsun) 2'nin yarısı her zaman 1 olacaktır. Yukarıdaki ifadelerin gösteriyor içindeki dogmatik yapıyı.
  25. Çünkü tek kesinliği olan o. Ona ilişkin kuralların benimsenmesidir zaten bilim. 100 trilyon kez bir elmayı yukarı at, o yine 100 trilyon kez düşecektir. 100 trilyon kez gaza ateş yaklaştır, o yine 100 trilyon kez yanacaktır. Senin söylediklerin erişilmemiş olan için belki bir anlam ifade edebilir. Ancak erişilmiş ve deneyimlenmiş olanlar için artık bir anlamı yok. Madde kanunlarını esnetemezsin. 2x2'yi 4'ten başka sonuca yönlendiremezsin. Bütün insanlığın, evrenin gücünü de kullansan bunu yapamazsın.
×
×
  • Create New...