Jump to content

Kuvvetler Ayriligi Tarismasi Uzerine


evrensel-insan

Recommended Posts

Bilindigi gibi, basbakan "kuvvetler ayriliginin bir engel oldugu" soylemini, tam da Anayasa Mahkemesinin "deliller kanuni degildir" aciklamasi uzerine yapti. Buradan Basbakan'in ve esbaskanliginin ve hedeflerdigi basbakanlik sisteminin vurgusu vardi.

 

Bunun uzerine Cumhurbaskaninin "Kuvvetler ayrimi demokrasinin geregidir ve temelidir" aciklamasi; her ikisi arasindaki iktidar savasimini bir kez daha gundeme getirdi.

 

Kuvvetler ayriligi nedir? Bilindigi gibi, yasama, yurutme ve yargi kuvvetler ayriligi olarak demokrasi de gecer.

 

Burada onemli bir nokta vardir. Aslinda bu bir ayriliktan ziyade kuvvetler arasi farklari gosterir. Onemli olanm ise yargi ve denetim konusudur.

 

Basbakanin aciklamasi demekki henuz yarginin tam istendigi gibi eline gecmemesinin bir aciklanmasidir. Cunku yargi da hala basbakan ve cumhurbaskani iktidar ic savasinin galibi vesoz sahibi ortadadir.

 

Buradan iki nokta ortaya cikar. Birincisi kuvvetler ayriliginin bir devlet sekli ve idaresi temelinde olmasi, ikincisi yarginin diger iki kuvveti denetleyebilme ozgurlugu/serbestligi. Iste buradaki denetim de yargi da, yurutme de yasa da; devletin sekli ve idaresi temelindedir.

 

Gecmise bakarsak bu konudaki ortak nokta Cumhuriyet olarak bilinmektedir. Zaten kuvvetler ayriliginin ortadan kalkmasini isteyen Basbakan, bu ayriligin dayandigi temeli yani Cumhuriyeti hedef almistir.

 

Cumhurbaskaninin yanasimi ise Cumhuriyetten degil; demokrasiden yana olmaktir.

 

Buradan bir fark daha ortaya cikar. Basbakanin tek sesli otokrasi/teokrasisine karsi; cumhurbaskaninin kuvvet ayriligi farkli gorunumlu teokratik/demokratik bir devlet gorunumu.

 

Zaten araslarindaki bu fark ta cagdaslik farkidir. Her ikisi de aslinda cumhuriyeti hedef almistir, yalniz birisi tam bir basbakanli padisahlik isterken ve polis devletini hedeflerken; digeri demokratik gorunumlu, kuvvetleri ayrimli gorunumlu evengalist, cemaatci bir teokratik demokrasiyi hedeflemektedir.

 

Kisaca aralarindaki iktidar savasim farki; teokrasinin otokratikliginde ve demokratikliginde yatmaktadir.

 

Sonucta kuvvetler arasi fark ve ayrim olmamasi otokrasiyi, olmasi ya da olur gozukmesi demokrasiyi getirir. Ama ana devlet sekli ve isleyisi her ikisinde de teokrasidir.

 

Iste bu anlamda konu kuvvetlerf ayriligi tartismasindan ziyade; devletin sekli ve isleyisinin teokrasi mi (otokratik ya da demokratik) yoksa cumhuriyet mi olacagidir.

 

Zaten ara ara siddetlenen iktidar kavgasinin ve iktidar guc gosteriminin bir yerde amaci da TC 'nin cumhuriyetini hedeflemektedir. Otokratik ya da demokratik bir teokrasi olarak.

 

Bu cok iyi algilanmali, ilericiler, devrimciler, aydinlar saflarini teokrasi mi/cumhuriyet mi olarak secmelidirler.

 

Unutmamak gerekir ki, teokrasi ulkeyi en az bulundugu yerden 300 yil geriye, karanlik caga cekecektir ve her turlu evrensel hukuk insan haklari hak ve ozgurlukler cemaat olarak ya da ummet olarak rafa kalkacaktir.

 

Zaten ulkemizin toplumu ve farkli halklarinin olan bilinci 18. yuzyila dayanmakta ve cagin 300 yil gerisinden gelmektedir. Boyle bir teokrasi, ister otokratik ister demokratik olsun, ulkenin karanlik caga gomulmesi demektir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Ortadogu ve K.Afrika ulke ve toplumlarinin (Eski Osmasnli topraklari) her turlu insan ve insanlikdisi uygulamayi (zihinsel/fiziksel) kendi amaclari dogrultusunda ve kendi cikarina yuruten BOP projeli soros ideolojili, evengalist orgutlenmeli ve ABD idealizmi temelli emperyalist zihniyet; Turkiye iktidarindaki bu cekismede hangi tarafta yer alir?

 

Burada onun icin iki temel vardir. Bu temel kendi emir kulu olmasi ve kendine boyun egmesi.

 

Iste bu temelde Libya'daki teokratik otokrasiyi yikarken, Suriye'dekini teokratik otokrasi olarak "suclarken" ve bunu "demokrasi" ye cevirme masalina saparken; Katar'a ve S.Arabistan'a dokunmamaktadir.

 

Turkiye'ye geloince simdi hersey onun direktifi olarak esbaskan kullanimi temelinde tikir tikir ilerliyor. Eger burada bir "terslik" olursa, yapacagi; Turkiye'yi teokratik otokrasi olarak degerlendirecek, iktidara diger kanati yani teokratik "demokrasi" kanadini getrirmeye calisacaktir.

 

Dolayisi ile emperyalist zihniyet acisindan BOP esbaskanliginin devami ve emirlerin kendi cikari dogrultusunda yerine getirilmesi soz konusudur. Bunu Basbakan kanadi yapmaszsa, Cumhurbaskani kanadina gececektir. Basbakanlik yaptigi surece de, Cumhurbaskanligi kanadi geri kalacaktir. Taki toplumun her turlu halki ve kesimi bu teokratik otokrasinin adimlarini ve nefesini arkasinda hissedene kadar.

 

Iste bu acidan, sirada eyalet yasasinin yururluge girmesi, Anayasa degisikligi ve otokrasiyi saglayacak basskanlik sistemi sirada bekliyor.

 

Bunun da ilk imtihani yerel secimler olacaktir.

 

Aslinda burada bahsettigim halklar ve kesimler, su an karsi olan %50 degil; yandas olan %50 icin gecerlidir.

 

Sonucta emperyalist zihniyetin sezecegi tehlike; AKP'nin kendi %50'sindeki azalma olacaktir. Yani tek partili iktidarin tehlikeye girmesi.

 

Iste bu da ister istemez iktidarin basbakan kanadina bir "uyasridir" Bu uyari da onun toplum ve halkin ustune "padisah fermaninin vur emri" ile gidip gitmemesine baglidir. Yani toplum ve farkli halklari "surude tutmak/korkutmak" yerine "tamamen karsisina almak"

 

Diger bir konuda "palazlanma" konusudur. Yani emir erliginden taleplere yonelme durumu. Tarihte Saddam ve Usame Biun Laden'in geldigi durum.

 

Cunku emperyalist zihniyet, iki turlu gozden cikarir. Bir onun ile isi bittigi zaman, o emirlere "karsi ciktigi" ya da "palazlandigi/sorun oldugu" zaman.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...