Jump to content

Bilimdeki Postmodernizm


evrensel-insan

Recommended Posts

Elinizdeki verileri kullanarak bir şey üzerine yorum yaptıgfınız da elinizdeki metre sadece bilgi olmaz politik duruşunuz ideolojiniz veya inancınız olayı yorumlamada belirleyici olur.

Yorumlarda objektif olunmaz vardıgınız sonuçlar dogrunun kendisi olmaz başka bir deyişle tarafsız oldukça dogruya en yakın yorum yapabilirsiniz.

Siz farkın farkındayım diyorsunuz.

Farkın farkında olmanız sizin dogruyu kesin yakaladıgınız anlamına gelmez objektif oldugunuz anlamına hiç gelmez

 

Evet bunlar alisilagelmis, yerlesmis ve otomatiklesmis algilardir. Iste bir beyin once bunlari sorgulamalidir.

 

Kısaca farkında oldugunuz durumu yorumlarken elnizdeki kıstasları belirleyen şeyler sizin politik duruşunuz ilkeleriniz yaşam felsefenizdir.Bunlar dabilimsel degildir.

 

Düşünceli adam da herşeyi inançla yorumluyor.

Bilime inanmayla

Bir yaratıcıya inanma arasında bir farkın olmadıgını sonuçta ikisinin de inanç oldugunu söylüyor.

Bu insandaki inancın ve veya ideolojinin nedeni ne?

 

Ana nedeni algiladigi ile iletisim kurmak adina ona sinir vermek. Aklinin merakini ve dusuncesini tatmin etmek, geldigi dunyada hazir bir dunyanin icine dogmak ve bu verileri almak durumunda kalmak. Anima/animus olarak; guc, otorite ve iktidar kurmak, algiladigini kendine gerceklemek/dogrulamak. Sosyal ve birlikte yasamin getirdigi "birarada nasil yasanir?" sorusunu cevap olarak yasama gecirmek ve somutlastirmak. Daha bir cok neden sayilabilir. Mesela cikar, bencillik, ego tatmini, duygusallik kendine guvensizlik, kendi varliginin bilinc ve farkinda olmama, korku, endise, merak, cevapsiz olamama durumu v.s.

 

Ben bunun insanın evrimleşmesi ilgili son onbin yılı için ise tekamülüyle ilgili oldugunu düşünüyorum.

Yorum katılmamış bilgi de bilimsel üretimde inanç ideoloji olmaz onun paylaşımında ise belirleyici olan bilim degil inanç ideolojilerdir.

Düşünceli adamın gözden kaçırdıgı şey ya da yeteri kadar önemsemedigi şey insanın duygusal ,ruhsal zihinsel evrimsel gelişmesidir.Bu yüzden çogu zaman bilimsel verileri inançsal ideolojik süzgeçlerden geçirerek işte bu gerçek (hakikat )diyoruz.

 

 

Anladim konuya metafizik yanasildiginda ve varliksal inancsal dongunun disina ufuk olarak cikilamadiginda verilen yanit tutarli. Yalniz bilim bunlara degil; bilgi ve gozleme dayaniyor. Dedigim gibi bilimsellikte ideoloji, inanc, dogru ve gercek yoktur. Cunku tabani var, ol inan degil; bil dir. Yani bilmek icin fenomenin gozlemini alir, ona inanmak, onu ortaya koymak, onu varlamak icin degil.

Link to comment
Share on other sites

Düşünceli adamın gözden kaçırdıgı şey ya da yeteri kadar önemsemedigi şey insanın duygusal ,ruhsal zihinsel evrimsel gelişmesidir.Bu yüzden çogu zaman bilimsel verileri inançsal ideolojik süzgeçlerden geçirerek işte bu gerçek (hakikat )diyoruz.

 

Evrimsel olarak gelismeye teslim olmak; insanoglunun kendi beyninin numenal ufkunu kendisinin degistirebilmesi ile celisir. Zaten inanc ve ideolojilerin temelide ya dogal ya da evrimsel fiziksel v.s. olarak algilanan teslimiyettir. Numenal devrim ise evrim ile olmaz.

 

Bak sana bir sey sorayim. Bana bir seye inandigina ve bir seyi bildigine daiir iki ornek ver ve neden birine inandigini ve digerini bildigini de acikla.

 

Yagmurun yagmasi sence bir inanc midir, bir bilmek midir?

 

Yani sen yagmurun yagdigina inanir misin, yoksa bilir misin?

 

Evet gerfcek dedigin odur ve tartismalidir. Ama ben gercekten degil; olgudan bahsediyorum.

 

Ayrica bilimsel verileri degil; inanc ve ideolojileri bilimsel olarak gozden gecirmek gerekir. Cunku amac bilimselliktir, bilime felsefi bakmak degil; felsefeye bilimsel bakmak.

 

Zaten beyin numenal yeti olarak ya alisilagelmis sekilde bir gozlemi akla tasir, ya da gozlemini bilmeye tasir.

 

Suraya bir goz at.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/949-bilgi-felsefesi/page__p__8501&do=findComment&comment=8501

Link to comment
Share on other sites

O yuzden olgu; varliksal, inancsal, dogrusal,gerceksel, ideolojik v.s. degildir. Cunku bunlar akilcidir. Olgu bilimsel, bilissel ve bilgisel olarak akilci degildir basit bir gozleme dayanir. Yani gozlemi akila tasimaya gerek bile yoktur, eger bir soyut uretilmeyecek ise.

Siz benim ne demek istedigimi algilayabiliyor musunuz?

 

Evrensel-İnsan ,sizinsöylediğinizi algıladığımı düşünüyorum tespitlerinize ve açıklamalarınıza da katılıyorum. Ama madem böyle düşünüyorsunuz o zaman olgunun gözlemlemesini neden sadece insan özgüdürdiye sınırlıyorsunuz.Yada bilissel eylemi cansız varlıklarda sizin yaptığınız tanıma göre bilişsel olarak olguları gözlemleyip yapabilirler. Bu durumda akıla taşınmayan bir gözlemi etrafınızda gördüğünüz herhangi bir kaya parçasıda sizden benden daha iyi yapabilir. Üstelik şaşmaz doğrulukta ve kesinlikte bir gözlem olur bu.

 

Yagmurun yagmasi sence bir inanc midir, bir bilmek midir?

Yani sen yagmurun yagdigina inanir misin, yoksa bilir misin?

yukarıda verdiğiniz örnek üzerinden gidelim. örneğin, bir insan yağmurun yağdığını bilir ama bu eylem nasıl yapılır. ?

Yağmur yağdığı esnada gözlem yaparak,

yağmur yağdığı esana da gözlem yapması , yağmur kavramını bilmesini gerektirir. su moleküllerinin gökyüzünden düşmesini gözlemleyip sizin söyleminizle buna bir isim vermese de gördüğü şey bir olgudur. Ancak görebilmesi bir inanca bağlıdır. Yani Gözlem inancı olmadan olmaz,

Siz gözlemde farklılık varsa bu akılcı olarak ona inançsal bir temel kazandırmaktandır diyorsunuz.

Ama bunun öncesinde dünya üzerinde bir tek insan olduğunu ve farklılık olmadığını düşünseniz bile yapılan gözlem ir inanca bağımlıdır.

Dil de yoktur insanoğlu tek kişiden ibaretken.

Konuşan da yoktur, kavramlarda , inançlarda , ideolojilerde,

Bu tek kişi gördüğüne inanmak durumundadır.

Yoksa gördüğünün yani gözlem yaptığının farkında olmaz.

Gördüğü halde , görme eyleminin farkında olmayan kişiye kör, ama gibi isimler verilebilir.

Ve dünya üzerinde bir kişi daha olsa onun gördüğü ile aynı şeyi görse bile, bu yinede o kişiye ait bir inançtır.

Siz gözlenen şeylerin farklı olması durumunda inanç vb devreye girer diyorsunuz ben ise gözlem yapabilme eylemini inanca bağlıyorum.

Eğer aklından zoru olan biri olsa bu kişi, gördüm demeyecektir, daha gözlem yapamadık ki, o kişi ile aynı fikirde olup olmadığımızı tartışalım.

 

Siz gözlem yapmadan var olan olgudan bahsediyorsanız, bu fizik yasalarının işlemesidir. Evrenin bizim olmadığımız bir noktasında, düşen bir taş biz gözlemlemediğimiz için yok mudur ?

Bu olgu var ise , bizim gözlemimize ihtiyaç yoktur. Ancak yinede bir gözlemleyen vardır yukarıda da bahsettiğim gibi , bu gözlem türünde insan olması hatta canlı olması bile gerekmez.

Nasıl peki, ?

Kütleçekim yasası iki kütlenin kütleleri oranında birbirlerini çektiğini söyler, bu iki cansız kütleden birini gözlemleyen , diğerini gözlemlenen yapar.

Aralarındaki denklem F = G (m1 * m2) / r ^2 şeklinde ifade edilir.

Gözlem bir etkileşim ve içinde akıl yoksa alın size gözlem.

 

O zaman insanın bilişsel fonksiyonu nerede ? işte içinde akıl yoksa ve dolayısı ile numeal fonksiyon yoksa , bu olguyu bir insan gözlemledi demenizin anlamı ne ?

X harfini oluşturan iki çarpraz düz çizgidir, siz redüksiyonist bakış açısıyla olgu ,gözlem ve aklı birbirinden ayırırsanız , iki çarpraz çizgiden bahsedersiniz,

X harfi değildir bunlar, onlar bir araya özel bir şekilde geldiği için X diye bir şeyden söz edilir, bunları da ayırırsanız noktalar topluluğu olur ,

 

Anlam yoksa , kavram olmaz, kavram yoksa olgu veya gözlemin yapılması da mantıksızdır, siz yokken düşen milyonlarca taşın sizi ilgilendirmediği gibi.

Link to comment
Share on other sites

Evrensel-İnsan ,sizinsöylediğinizi algıladığımı düşünüyorum tespitlerinize ve açıklamalarınıza da katılıyorum. Ama madem böyle düşünüyorsunuz o zaman olgunun gözlemlemesini neden sadece insan özgüdürdiye sınırlıyorsunuz.Yada bilissel eylemi cansız varlıklarda sizin yaptığınız tanıma göre bilişsel olarak olguları gözlemleyip yapabilirler. Bu durumda akıla taşınmayan bir gözlemi etrafınızda gördüğünüz herhangi bir kaya parçasıda sizden benden daha iyi yapabilir. Üstelik şaşmaz doğrulukta ve kesinlikte bir gözlem olur bu.

 

Boyle birt sinirlama yok. Bir hayvan da gozlemleyebilir, ama bizim onun ile bir diaslogumuz yok. Ancak onun da gozlemledigini kendi gozlem ve algimiz, kavramsal bilgimiz ileortaya koyariz.

 

yukarıda verdiğiniz örnek üzerinden gidelim. örneğin, bir insan yağmurun yağdığını bilir ama bu eylem nasıl yapılır. ?

Yağmur yağdığı esnada gözlem yaparak,

yağmur yağdığı esana da gözlem yapması , yağmur kavramını bilmesini gerektirir. su moleküllerinin gökyüzünden düşmesini gözlemleyip sizin söyleminizle buna bir isim vermese de gördüğü şey bir olgudur. Ancak görebilmesi bir inanca bağlıdır. Yani Gözlem inancı olmadan olmaz,

 

Gozlem inanci ne demek? Bunu acikladim, herkewsin kabullenebilecegi olan olgudur, inanc ise sadece inanana aittir. Frk budur. Yani olgu herkes icindir, inanc sadece inanan icindir.

 

 

Siz gözlemde farklılık varsa bu akılcı olarak ona inançsal bir temel kazandırmaktandır diyorsunuz.

 

Hayir, inanc ile gerceklik arasinda gozlemsdel dogruluk bagi kurmaktir, diyorum. Eger bu bag herkesce kurulamiyorsa, o zaman olgu degil diyorum.

Ama bunun öncesinde dünya üzerinde bir tek insan olduğunu ve farklılık olmadığını düşünseniz bile yapılan gözlem ir inanca bağımlıdır.

Dil de yoktur insanoğlu tek kişiden ibaretken.

Konuşan da yoktur, kavramlarda , inançlarda , ideolojilerde,

Bu tek kişi gördüğüne inanmak durumundadır.

Yoksa gördüğünün yani gözlem yaptığının farkında olmaz.

Gördüğü halde , görme eyleminin farkında olmayan kişiye kör, ama gibi isimler verilebilir.

Ve dünya üzerinde bir kişi daha olsa onun gördüğü ile aynı şeyi görse bile, bu yinede o kişiye ait bir inançtır.

Siz gözlenen şeylerin farklı olması durumunda inanç vb devreye girer diyorsunuz ben ise gözlem yapabilme eylemini inanca bağlıyorum.

Eğer aklından zoru olan biri olsa bu kişi, gördüm demeyecektir, daha gözlem yapamadık ki, o kişi ile aynı fikirde olup olmadığımızı tartışalım.

 

Birincisi insanoglu biri degil, turudur. Ikincisi gozlem sadece goz ile sinirli degildir, bu bir algidir. Bu algi da ya fiziksel ya da sezgiseldir. Hangisi olursa olsun bunun olabilirlik olasiliginin olmasi bir kisiye degil; tum insan turune gozlem verirse olgudur. Yani olguda bana gore gozlem yoktur, sadece dogruda gercekte bana gore gozlem olur. Alginin inancsal ve bilimsel farki sadece kisi ile bagli degildir, tum insanlik turu ile baglidir. Zaten bilimsel ile inancsal farki da budur, bilimsel olan herkesi baglar, inancsal olan sadece inanani baglar. O yuzden, lutfen; bilimsel ve inancsal gozlem farkini algilayiniz. Zaten inancsal olarak alinan gozlem ideolojiktir yani bakis acisi gormek istenen ile gorulen arasindaki kurulan dogrulama bagidir. Bilimsel gozlemde ise ve eger olgu ise herkes ayni gozlem bagini kurar.

 

Siz gözlem yapmadan var olan olgudan bahsediyorsanız, bu fizik yasalarının işlemesidir.

 

 

Olgu hersey gibi insanoglu yapilandirilmisligidir. Gozlem olmadan olgu olmaz. Daha dogrusu algi olmadan gozlem veren ortaya konamaz. Cunku onun ortaya konabilmesi icin alginin onu yansitmasi gerekir.

 

 

Evrenin bizim olmadığımız bir noktasında, düşen bir taş biz gözlemlemediğimiz için yok mudur ?

 

Yine ayni hata bakis varliksal degil ki, gozlemsel/algisal, bilgisel ve kavramsal. Iste o yuzden de inanbc ve ideoloji ve dogrulama/gercekleme gereksiz/

Bu olgu var ise , bizim gözlemimize ihtiyaç yoktur. Ancak yinede bir gözlemleyen vardır yukarıda da bahsettiğim gibi , bu gözlem türünde insan olması hatta canlı olması bile gerekmez.

Nasıl peki, ?

Kütleçekim yasası iki kütlenin kütleleri oranında birbirlerini çektiğini söyler, bu iki cansız kütleden birini gözlemleyen , diğerini gözlemlenen yapar.

Aralarındaki denklem F = G (m1 * m2) / r ^2 şeklinde ifade edilir.

Gözlem bir etkileşim ve içinde akıl yoksa alın size gözlem.

 

Bakin kisaca soyle izah edeyim. Insanogluna bir feniomenb yansi ya da gozlem veriyor, bu beyinde ?! ve isareti vara donusuyor, iste bu yansinin gozlemin var algisidir. Bundan sonra bu yansiyan ve gozlem verene bir kavram veriliyor, bu kavram ile yansiyan ozdeslestiriliyor ve insanoglu olarak yansitiliyor. Burada yansiyanin yansitilmasinin olgu ya da olgu olmamasi soz konusu. Eger tum insanoglu adina ayni yansitiliyorsa yani evrensel bir kavram sa ve de bu kavramin bilgisinin yansitilmasi herkesce ayni ise ve ayni gozlemi veriyorsa, iste bu olgu. Bunun disinda yansiyan sadece yansitanin aklinin inanci v.s. ise ve herkese ayni yansitma olarak gozlem vermiyorsa, olgu degildir.

 

O zaman insanın bilişsel fonksiyonu nerede ?

 

Bilissellik farkli bir seydir, yani bir seyin kavranmasinin, algilanmasinin, idrak edilmesinin bilinc ve farkindaligidir. Bilissellik bilgisellik ve bilinclilik farkindalik ile ilgilidir. Yani cognition ve cognitive science.

 

işte içinde akıl yoksa ve dolayısı ile numeal fonksiyon yoksa , bu olguyu bir insan gözlemledi demenizin anlamı ne ?

 

Olguda her sey gibi insanoglu yapilandirilmisligidir, her bildirilen, belirtilen ortaya atilan kavramsal bilgi de insanoglu faktoru vardir, insanoglu faktoru yoksa, kavramsalk bilgi de yoktur.

X harfini oluşturan iki çarpraz düz çizgidir, siz redüksiyonist bakış açısıyla olgu ,gözlem ve aklı birbirinden ayırırsanız , iki çarpraz çizgiden bahsedersiniz,

X harfi değildir bunlar, onlar bir araya özel bir şekilde geldiği için X diye bir şeyden söz edilir, bunları da ayırırsanız noktalar topluluğu olur ,

 

Anlam yoksa , kavram olmaz, kavram yoksa olgu veya gözlemin yapılması da mantıksızdır, siz yokken düşen milyonlarca taşın sizi ilgilendirmediği gibi.

 

Ayirmak ve birlestirmek bir eylemdir. Bir seyi ayirir ya da birlestirirsiniz. Ben ise seyin farkli parcalarinin/ogelerinin farkindaligindan bahsediyorum. Yani noktalananin noktalayan farkli ogelerinden. Burada ayrim, farjklarin ayrilmasidir, ben ise farklarin farkinda lolarak bu farklari butunun ogeleri olarak ortaya koyuyorum.

 

Farklarin farkina varip bunu bir butunun parcalari olarak algilamak ayrim degil; antiayrimciliktir.

 

Ayrim ise butunu tek bir farka esdeger kilmak, diger farklari algilamamak, gale almamak, yok saymak ve bu indirilen tek bir farka baglamaktir. Yani diger farklardan ayiormak ve butunu sadece bir farka esdeger kilmaktir.

 

O yuzden farklarin farkina varimi ayrim degil; butunun her bir farkli ogersinin algilanmasi ve hic bir ogenin diger ogelere tercihinin olmamasi ya da butunun bu tek ogeye indirgenmemesidir. Kisaca metafizik varliksal ideoloijik inancsal dogrularin (materyalizm, idealizm, pozitivizm, realizm, objektivizm, isimcilik, subjektivizm) her biri diger farklari algilaysamadiklari icin ayrimcidir. Halbuki kavramsal bilgi, bu her turlu farkli algiyi butunun bir parcalari olarak ortaya koyar.

Link to comment
Share on other sites

Bak sana soyle bir ornek vereyim. Bos bir arazide onunde bir fenomen var, sen ve tum canlilar dahil bu fenomeni algiliyor, sen ve turumuz bu algiladigi fenomene diyelim agac adini veriyor.

 

Bunun algilandigini da soyle gozlemliyoruz, insanoglu dahil her canli tam onlerinde bulunan bu fenomene carpmamak icin yon degistiriyorlar. Insanoglu dahil her canli kendi algilarinca da bir iletisim kuruyorlar. Hepsinin kurdugu iletisim kendi algilarinca bir monolog. Cunku hic bir iletisim fenomen ile diaslog kuramiyor.

Diger canlilari birakip, insanogluna gelelim. Insanoglu eger bu agactan (ki bu arada agac dil olarak turkcedir, dunyadaki her farkli dil kendi dilini veriyor ama hepsi de agac olarak veriyor) aldigi yansiyi gozleme tasiyamiyorsa, bu inanc oluyor. Yani "bu agaci buraya yaratici koydu" bir inanc oluyor, cunku gozlemi yok. Sadece bu cumleyi kullanan bu agac ile sezgisini yaratici inanci ile kendine dogrulayarak gerceklestiriyor. Ama bu bir olgu degil; cunku bu dogrulama herkes tarafindan yapilamiyor cunku yaraticinin agac gibi gozlemi yok.

Iste bu agac ile ilgili ortaya atilan her tur bilgi herkese gozlem verirse o zaman olgu oluyor, sadece gozlemi dile getirene gozlem verirse, inanc oluyor.

 

Simdi egerf bu konuda bir farkli gorusun var ise, bu ornekten aciukla. Yani inancsal bilgisel algiyi gozlemi v.s.

 

Basta suradan basla, agac nedir? ve neden o dur? kime/neye gore odur?

 

Agac ile ilgili her turlu insanoglu kavramsal bilgisinin ne tur bir bilgi oldugunu ve farkjlarini (ayrim degil) nasil ortaya koyarsin?

 

Farkindaysan "agac var mi/yok mu?" diye sormuyorum. Cunku zaten agac bir fenomen olarak yansimis adlanmis ve kavram olarak yansisi ile yansitilmasi ozdeslestirilerek ortaya konmustur.

 

Yani; Yansiyan/gozlem veren+ insanoglu + beynin gebeligi !?+var isareti+karam agac+kavram agac ile yansiyanin/gozlem verenin ozdeslestirilmesi= yansitilan-agac.

 

Iste burada agac bir inanc degildir. Cunku yansiyan, yansitilarak gozlemi ortadadir.

 

Agac +sezgi+!? yaratici eklentisi+yaratici ile agacin ozdeslestirilmesi=agac/yaratici bagi yansitilmasi. Iste burada bu bag inananin agac ile yaraticiyi kendi aklinda dogrulamasidir. Bu da sadece dogrulayana gozlem verir. Yani insanoglu olarak ortak bir algi yoktur.

 

Ama burada "Agac meyva verir" dersen ve meyvayi gosterebilirsen, inanc olmaktan cikar. Cunku meyva gozlem verir.

 

"Her agac meyve verir" dersen ve henuz meyve vermeyen bir agaci insanoglu gorememisse; bu olgudur ve meyve vermeyen bir agac gozlemlenene kadar da bu olgu gecerlidir.

 

"Bu meyvayi agaca yaratici koydu" dersen, yine gozlem olmadigindan inancsal bir soylemdir v.s.

 

Bu ornekler sonsuza kadar tasinabilir. Onemli olan algilayabilmektir.

 

Sen de ayni benim gibi ornekler ve bu ozel agac konusunda inanc ile olgu farkini ortaya koyabilirsin.

 

Eminim bu sekilde somut bir ornek uzerinden yazisirsak; biribirimizin dediklerini algilamak daha bir netlesecek ve kolaylasacak.

Link to comment
Share on other sites

Eminim bu sekilde somut bir ornek uzerinden yazisirsak; biribirimizin dediklerini algilamak daha bir netlesecek ve kolaylasacak.

Bu yazdığınıza bende katılıyorum. Somut örnekler üzerinden gidersek birbirimizin söylediklerini daha iyi anlayıp tartışabiliriz.

Bunun algilandigini da soyle gozlemliyoruz, insanoglu dahil her canli tam onlerinde bulunan bu fenomene carpmamak icin yon degistiriyorlar. Insanoglu dahil her canli kendi algilarinca da bir iletisim kuruyorlar. Hepsinin kurdugu iletisim kendi algilarinca bir monolog. Cunku hic bir iletisim fenomen ile dialog kuramiyor.

 

bu örneğe göre çarpmamak için yön değiştirdikleri fenomeni ele alırsak, burada buna özel olarak ağaç demiştik, bir Ama insan tarafından görülmedi, ve o fenomene çarptı, dokunma duyusu olmadığını da düşünerek onun bir ağaç olduğunu da anlamadı diyelim.

Görebilen insan ile , göremeyen insan karşı karşıya gelerek birbirlerine ağaç tan bahsettiler, görebilen ağaç olgusundan bahsederken, göremeyen ture ait insan, ona bu farkın ayırdın da olarak dediki bu olgusal bir fenomen değildir, çünkü sana gözlem veren şey, bana vermedi, bu senin inancındır ben hiç bir şekilde bu fenomeni algılamıyorum. bana gözlem vermiyor demek ki bu bir olgu değildir. bu ancak senin inancın dır ve sana özeldir.

Bu göremeyen insan haksız mıdır yani ?

 

Bu göremeyen insan şu an mevcut değildir, çünkü bu şekilde gözlem veren bir olgu ile karşılaşmadık, yani böyle bir tur ile karşılaşmadık, ama ya biz göremeyen insan turu olup o diğer turu de algılamıyor olgusal olarak verilen gözlemi gözlemleme yeteneğinden yoksunsak, bu durumda o insan turunu Numeal yetimizle yapılandırarak tahayyül edemez miyiz ?

Diyelim ki böyle bir tur var ve ağacı olgusal olarak algılamıyor, şimdi ağaç bizim (insanoğlu türünün) inancımız olur mu olmaz mı ?

Bu inancı sağlamak için Numeal bir çaba içinde de olmadığımıza göre ve yaptığımız sadece bir gözlem olduğuna göre, o fenomen bizim duyularımızla yaptığımız bir tür fiziksel inanç olmaz mı ?

mekanik bir inanç olmadan önce de "yolumuzu değiştirme" eylemine yol açtığına göre , bu olgusal fenomenin , Numeal bir yapılandırmaya tabi tutmamızda gerekir.

Ki çarpma olayının gerçekleşeceğine , gördüğümüzün bizden ayrı bir olgu olduğuna inanmadan yani sizin söyleminizle (!?) var işaretine dönüşmeden var kabul edilebilmesine imkan var mıdır. ?

Halüsinasyon görüyor ve bunun farkında isem, yolumu değiştirme ihtiyacı içerisinde olmam, ama burada gördüğünün ne olduğu hakkında da kesin bir inanç sahibi olmakta lazımdır.

Eğer bir başkası görmüyorsa , o olgunun halüsinasyon olduğunu anlar kişi, ama ya tek başına bir ada da ise, teyit ettirecek ikinci bir kişi olmaz.

Gördüğü her varlığın olgu olup olmadığını test için, bir başka duyusu ile gözlem verip vermediğine bakması gerekir. böylece o duyunun da algılamadığı bir olguya geldiğinde , sırayla 5 duyusu ile test etmek durumundadır.

Ya 5 duyusu ile algılamadığı bir olgu ile karşılaşırsa, bu olgunun olmadığını mı yoksa o kişinin 5 duyusunun olmadığını mı gösterir, ?

Peki ya bu olgu 5 duyuya gözlem vermeyip, bunlardan daha farklı bir duyuya gözlem veriyorsa o zaman ne olacak, bizler tek başımıza var kabul etmeyecek miyiz bir olguyu ?

6, 7, 8 duyusu olan varlıklara gözlem veren olgular bizim 5 duyumuzla algıladığımız olgulara benzer gözlem vermiyorsa onların gördükleri bir inanç mıdır yoksa olgu mu ?

 

 

İnsanoğlu türü , kendi dar ve kısıtlı dünyası ile tüm evren hakkında inanç / olgu ayrımına karar verebilecek yeterlik ve yetkinlikte midir ?

İnsan aklının Numeal yetisi ile edinebileceği 5 ten fazla duyular aynı fiziksel fenomenlerin gözlem verdiği gibi, üst duyuları harekete geçirerek , farklı olguları gözlemleyebilir.

Ancak bu olgular 5 duyuya göre inanç adı verilen fenomenler olabilir, bu durum 5 duyunun penceresinden baktığınızda inanç dediğinizi , 8 duyu penceresinden baktığınızda olgu yapar.

Eğer duyuların farklı sayıda olması fenomeni olgu yada inanç yapabiliyorsa tek bir duyunun da varlığı , inanca bağlı olmalıdır.

Link to comment
Share on other sites

Bu yazdığınıza bende katılıyorum. Somut örnekler üzerinden gidersek birbirimizin söylediklerini daha iyi anlayıp tartışabiliriz.

 

 

bu örneğe göre çarpmamak için yön değiştirdikleri fenomeni ele alırsak, burada buna özel olarak ağaç demiştik, bir Ama insan tarafından görülmedi, ve o fenomene çarptı, dokunma duyusu olmadığını da düşünerek onun bir ağaç olduğunu da anlamadı diyelim.

Görebilen insan ile , göremeyen insan karşı karşıya gelerek birbirlerine ağaç tan bahsettiler, görebilen ağaç olgusundan bahsederken, göremeyen ture ait insan, ona bu farkın ayırdın da olarak dediki bu olgusal bir fenomen değildir, çünkü sana gözlem veren şey, bana vermedi, bu senin inancındır ben hiç bir şekilde bu fenomeni algılamıyorum. bana gözlem vermiyor demek ki bu bir olgu değildir. bu ancak senin inancın dır ve sana özeldir.

Bu göremeyen insan haksız mıdır yani ?

 

"Istisnalar algiyi bozmaz" o yuzden bu verdigin ornek mantiksal olarak gecerli degildir. Cunku birincisi gorme algisi gozde degil beyindedir. Gorme islemi ise algiya baglidir. Yani sen o kisiye orada bir agac oldugunu soyledikten ve o kiside onu gormedigi halde beyninin hafizasina yerlestirdikten sonra bir daha o agaca carpmaz. Bunu da tecrube ile ogrenir. Dolayisi ile agacin fenomen olarak oradaki varligi bir algidir ve bunun icinde gormeye gerek yoktur.

 

Bu göremeyen insan şu an mevcut değildir, çünkü bu şekilde gözlem veren bir olgu ile karşılaşmadık, yani böyle bir tur ile karşılaşmadık, ama ya biz göremeyen insan turu olup o diğer turu de algılamıyor olgusal olarak verilen gözlemi gözlemleme yeteneğinden yoksunsak, bu durumda o insan turunu Numeal yetimizle yapılandırarak tahayyül edemez miyiz ?

Diyelim ki böyle bir tur var ve ağacı olgusal olarak algılamıyor, şimdi ağaç bizim (insanoğlu türünün) inancımız olur mu olmaz mı ?

 

Olmaz, yukarida da aciklandigi gibi algi beyindedir ve her beyin onu kendi duzeyince algilar. Cunku fenomen beyin algisina yansi ve gozlem verir. Dolayisi ile fiziksel hareket eden her canli turu kendi algisinca insanoglunun agac diye niteliedigi fenomeni algilar. Buna gorme duyusu olmayan canlilari da katabilirsin.

Bu inancı sağlamak için Numeal bir çaba içinde de olmadığımıza göre ve yaptığımız sadece bir gözlem olduğuna göre, o fenomen bizim duyularımızla yaptığımız bir tür fiziksel inanç olmaz mı ?

 

Olmaz, fenomen algiya yoneliktir. Bunun da inanc ile bir ilgisi yoktur. Sadece algilamak yeterli.

mekanik bir inanç olmadan önce de "yolumuzu değiştirme" eylemine yol açtığına göre , bu olgusal fenomenin , Numeal bir yapılandırmaya tabi tutmamızda gerekir.

Ki çarpma olayının gerçekleşeceğine , gördüğümüzün bizden ayrı bir olgu olduğuna inanmadan yani sizin söyleminizle (!?) var işaretine dönüşmeden var kabul edilebilmesine imkan var mıdır. ?

 

O isaret zaten canlinin algisidir. Cunku !? isareti beyinde belirmemis ise !? yi var ile isaretlemek gerekmez.

Halüsinasyon görüyor ve bunun farkında isem, yolumu değiştirme ihtiyacı içerisinde olmam, ama burada gördüğünün ne olduğu hakkında da kesin bir inanç sahibi olmakta lazımdır.

Eğer bir başkası görmüyorsa , o olgunun halüsinasyon olduğunu anlar kişi, ama ya tek başına bir ada da ise, teyit ettirecek ikinci bir kişi olmaz.

 

Inacta onemli olan baskasinin teyiti degil; kisinin kendisine teyitidir. Zaten baska biri olsa o kisinin inancini degistirebilir. Kisiyi carpacagini dusundugu agaca dogru yurutur ve kisiye carpma algisini yasatmadigi zaman da; artik kiside bir acaba baslar ve ya carpmadigina ya da carptigina kendini teyit ettirecektir. Eger inanci ustun gelirse, her seferinde olan oagaca carpacak, algisi one cikarsa da orada bir agac olmadigini algilayacaktir.

Gördüğü her varlığın olgu olup olmadığını test için, bir başka duyusu ile gözlem verip vermediğine bakması gerekir. böylece o duyunun da algılamadığı bir olguya geldiğinde , sırayla 5 duyusu ile test etmek durumundadır.

Ya 5 duyusu ile algılamadığı bir olgu ile karşılaşırsa, bu olgunun olmadığını mı yoksa o kişinin 5 duyusunun olmadığını mı gösterir, ?

 

Dedigim gibi algi iki turludur aklin yarattigi soyut algi, beynin algiladigi somut/fenomenal algi. Burada belirleyen kisi degil; bilimselliktir.

 

 

Peki ya bu olgu 5 duyuya gözlem vermeyip, bunlardan daha farklı bir duyuya gözlem veriyorsa o zaman ne olacak, bizler tek başımıza var kabul etmeyecek miyiz bir olguyu ?

6, 7, 8 duyusu olan varlıklara gözlem veren olgular bizim 5 duyumuzla algıladığımız olgulara benzer gözlem vermiyorsa onların gördükleri bir inanç mıdır yoksa olgu mu ?

 

Dedigim gibi algi kisisel degil; ya bilimsel ya da inancsaldir. Eger algi somut ise olgu, eger algi soyut ise aklin kendine dogruladigi gercektir/inanctir.

 

 

İnsanoğlu türü , kendi dar ve kısıtlı dünyası ile tüm evren hakkında inanç / olgu ayrımına karar verebilecek yeterlik ve yetkinlikte midir ?

 

Kime/neye gore? Bu sadece insanogluna goredir ve her beyin kendi bilisselliginde buna yanit verir. Eger her turlu gerceklik yapilandirilmislik olarak algilanirsa, insanogluna henuz !? olarak ve var ile isaretlenmemis olan bir seyden bahsetmek mantiksal degildir. Cunku insanoglunun bil ufku algi olarak zaten kavramsal bilgisdidir. Ustelik henuz bir alternatifi ve rakibi olmadigina gore ve bu konuda bir bilimsel olgu ortaya konamadigina gore, buradaki yeterlilik epistemolojinin geldigi kavramsal bilgi siniridir ve bu sinirin her zaman yenilenebilmesi ve yanlislanabilmesidir. Bu da daimi bir surectir. Yetkinlik acisindan ise, insanoglu henuz kendisi ile dialog kurabilecegi bir baska ture v.s. rastlamamistir. Zaten yeterli bulmama algisi, aklin inancsal ideolojik bir dogrusal ile kendini epistemoloji ustu ve olgu ustu, bilimsel olmayan sekilde tatminidir.

İnsan aklının Numeal yetisi ile edinebileceği 5 ten fazla duyular aynı fiziksel fenomenlerin gözlem verdiği gibi, üst duyuları harekete geçirerek , farklı olguları gözlemleyebilir.

 

Parapsikoloji, astroloji v.s. gibi dallar pseudo science, yani sozde ve sahte bilimdir. Bunun olgu olarak bir degeri yoktur. Cunku tum insanoglu turunu kapsamaz.

 

 

Ancak bu olgular 5 duyuya göre inanç adı verilen fenomenler olabilir, bu durum 5 duyunun penceresinden baktığınızda inanç dediğinizi , 8 duyu penceresinden baktığınızda olgu yapar.

Eğer duyuların farklı sayıda olması fenomeni olgu yada inanç yapabiliyorsa tek bir duyunun da varlığı , inanca bağlı olmalıdır.

 

Bunlar algi olarak tartismasiz her bir insanogluna gozlem ve yansi vermedikce, olgu olamaz ve yanlislanamaz. Sadece ideolojik inancsal ve inananca aklinin kendine dogruladigi gerceklik olarak kalir ve sadece inanani baglar.

Link to comment
Share on other sites

"Istisnalar algiyi bozmaz" o yuzden bu verdigin ornek mantiksal olarak gecerli degildir. Cunku birincisi gorme algisi gozde degil beyindedir. Gorme islemi ise algiya baglidir. Yani sen o kisiye orada bir agac oldugunu soyledikten ve o kiside onu gormedigi halde beyninin hafizasina yerlestirdikten sonra bir daha o agaca carpmaz. Bunu da tecrube ile ogrenir. Dolayisi ile agacin fenomen olarak oradaki varligi bir algidir ve bunun icinde gormeye gerek yoktur.

 

Bunlar algi olarak tartismasiz her bir insanogluna gozlem ve yansi vermedikce, olgu olamaz ve yanlislanamaz. Sadece ideolojik inancsal ve inananca aklinin kendine dogruladigi gerceklik olarak kalir ve sadece inanani baglar.

 

Bu ki cümleniz birbiri ile çelişmiyor mu ?

 

Yukarıda istisna aşağıdaki cümlede neden geçeli olmuyor, ? Bu 5 duyu üstü duyular bir başka yazıda ifade etmeye çalıştığım üzere, Paranormal ve Duyular dışı algılama olarak kastetmiyorum. Numeal aklın yapılandırmacı ürünü olarak , somut ve gözlem veren olgulardan türetilmiş, kendi bağlamı içerisinde somut ve gözlem verenlere duyarlı , duyu organları olarak kabul ediyorum.

İnsandaki fiziksel fenomen karşılığı olarak ta aklı kabul ediyorum bu duyu organı için.

 

Size göre benim bir duyu oranganım fazla iken algıladığım olgu , siz bir eksik duyu ile algılamıyorsunuz diye, ilk cümledeki değilde neden ikinici cümledeki duruma uygun düşüyor izah edebilir misiniz ?

Sizde bu yapılandırmacı özelliğinizi kullanarak o olguyu gözlemleyiniz o zaman ...

Link to comment
Share on other sites

Bu ki cümleniz birbiri ile çelişmiyor mu ?

 

Yukarıda istisna aşağıdaki cümlede neden geçeli olmuyor, ? Bu 5 duyu üstü duyular bir başka yazıda ifade etmeye çalıştığım üzere, Paranormal ve Duyular dışı algılama olarak kastetmiyorum. Numeal aklın yapılandırmacı ürünü olarak , somut ve gözlem veren olgulardan türetilmiş, kendi bağlamı içerisinde somut ve gözlem verenlere duyarlı , duyu organları olarak kabul ediyorum.

İnsandaki fiziksel fenomen karşılığı olarak ta aklı kabul ediyorum bu duyu organı için.

 

Size göre benim bir duyu oranganım fazla iken algıladığım olgu , siz bir eksik duyu ile algılamıyorsunuz diye, ilk cümledeki değilde neden ikinici cümledeki duruma uygun düşüyor izah edebilir misiniz ?

Sizde bu yapılandırmacı özelliğinizi kullanarak o olguyu gözlemleyiniz o zaman ...

 

Istisna yukarida da zaten gecerli degil ki. Cunku istisnalar algiyi bozmaz. Ben de senden buna somut ornekler istiyorum. Ortada somut adi konmus ornekler olursa dediklerin en azindan bir temele/tabana oturur. Ortada fiziksel/biyolojik v.s. bir fazlalik soz konusu olamaz. Olursa ayni tur olmaz. Sempanze ile bile insanoglu arasinda gensel %98'lik bir benzerlik vardir.

 

Dedigim gibi konu aklin yaratimi olursa, ben ancak bunu sizin adiniza verdiginiz gibi algilayabilirim, ama bu algi sizin verdiginizi bilimsel yapmaz. Sonucta aklin kendine bir seyi inandirmasi sadece onu kendine dogrulamasi ve gerceklestirmesidir. Hatta bilim kurgu olarak bu somuta bile gorsel olarak indirgenebilir. Sonucta akil yarattigini somuta indirgemek icin bilim ve teknigi kullanir. Ya da duzen ve sitem olarak kurumsallastirir, kurumlastirir, insa eder. Ustelik gozlem verir hale getirir. Yani insanoglunun akli fenomenlesebilir.

 

Zaten akil kendince yarattigini kendine somutlayamazsa kendini ona inandirmasi mumkun de olmaz. O yuzden aklin her yarattiginin mutlaka bir somut ozdeslestirdigi vardir. Bunun somutlugu olgusal da olabilir, olmayabilir de.

 

Mesela panteizm yaraticisini evren ile ozdeslestirirken, dinli tanrilar da tanrinin ozdeslestigi somut ya bir kitaptir, ya bir pitoresktir, ya da bir nesnedir.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...